• "(bkz: sen kendi işine bak)"
  • "yavuz bingol'un piyasaya adim attigi gunlerindeki albumu, tamamen turkulerden ibarettir, harikadir. adamin sesi ne guzel yaki$iyor turkulere. $imdi jhgjgjh olup cikti velakin. (bkz: edit tarihcesi)"
  • "kadir inanır'ın her gittiği yerde bir şey içtiği film (çay, gazoz, rakı, kahve). onun dışında eğer türkiye'de filmleri yeniden çekme modası olsaydı, bu film ilk çekilecekler arasında olurdu."
  • "devrimci tutsak, şair recep çitikbel'in ilk şiir kitabı."




Facebook Yorumları
  • comment image

    trt'nin yeni yarışmasıdır. *

    türkülere olan aşkımdan oturdum izlemeye başladım. bir daha izlemeye sabrım olacağını hiç sanmıyorum. bir-iki sorum olacak trt yetkililerine: çok merak ettim, türkü yarışması jurisinde zerrin özer'in ve aykut ışıklar'ın ne işi var allahaşkına? ortalama bir türkü dinleyicisinin bile türküler hakkında bu iki kişiden daha doğru değerlendirmeler yapabileceklerine inanıyorum; daha fazla türkü bilgisine sahip olabileceklerine inanıyorum hiç değilse.
    biri kafa bi milyon sanki, yükünü almış da gelmiş programa, illa ki gülecek, illa ki uzun uzun anlatacak, lafı dereden tepeden dolandıracak, başta ne dediğini unutacak, hazır eline canlı yayın fırsatı geçmiş anlamsız gülüşünü yetmiş milyona ulaştıracak, diğeri de "aman ha gençler bu vaziyet iyi, meşhur falan olursanız bozmayın kendinizi" alt metniyle illa ki olaya magazinel bir boyut katacak.
    zerrin özer konuşmasın şarkı söylesin. onu biz öyle sevdik, sevmeye devam edeceğiz. ama türkü yarışmasında jüri üyesi olup sinirlerimizi oynatmasın. biz onu güçlü sesinden şarkılar dinlerken sevdik. öyle kalsın.
    bu yarışma jürisinde bülent ersoy muadili bir üyeye ihtiyaç duyulduğundan , bülent ersoy kadrosundan girdi anlaşılan jüriye.

    bir soru daha: koca trt olarak sunucu sıkıntısı mı çektiniz? ya da biraz eğlenceli laflar söyleyecek, arada düzeysiz de olsa iki espri patlatacak bir adam mı gerekiyordu sunucu olarak? kadir çöpdemir bu programda çok sırıtıyor.
    ha, şu olabilir belki; zerrin özer'i toparlasın, az konuştursun diye bulunuyor olabilir. bu mantıklı bak.

    hande subaşı güzel bir kadın. tamam. o kadar... en azından anlamsız konuşmamaya çalışıyor. başlangıç için iyi ama konusu "türkü" olan bir yarışmada daha sonra nasıl bir performans gösterir göreceğiz. (ben seyredemem bir daha sanırım, izleyenlerden sorarım)

    aha şimdi duydum: "ben pek anlamam türkülerden sadece detonelere bakıyorum" gibi bi laf etti zerrin özer... iyi aferin!

    tabii bütün bunlar arasında diğer jüri üyelerinden olan orhan hakalmaz açıklamalı türk halk müziği dersi vermeye çalışıyor hem yarışmacılara hem de jüride yama gibi duran diğer * iki üyeye . k.ç.'nin en zorlandığı anlardan biri de bu oluyor zerrin özer'in sinir bozucu gülmeli tiradlarını durdurma çabaları ile birlikte.
    orhan hocam -kadir çöpdemir ipin ucu kaçtığında aşşşırı bir saygıyla böyle diyor- bazen uzatıyor, iki cümle öğretsem bile kardır diyesi var. arada hamasi laflar etme telaşını ne ola bıraksa da itici olmasa. türküler konusundaki bilgisine eyvallah, lafım yok ama hamaset olmasın yahu! olmasın!
    gerçi ben ne diyorum ki şimdi; kurum trt, iktidar akp

    hülasa: nerdeyse adamı türküden soğutacak bir türkü yarışması. sakil bir tarafı var. türkülerin hatrına avans versem mi programa bilemedim şimdi.

    not 1: gülşen kutlu'ya lafım yok.
    not 2 : azerbaycan'dan katılan türkücü "kızılgül" harikaydı, çok da şirin bir türkü söyledi. takıldı dilime: gence'de bir kız varımış, güneşe sen doğma deyirmiş, men parlaram, ışıram... kuşa sen uçma men uçaram deyirmiş... (tam böyle değildi sözleri ama buna benzer şirin mi şirin sözlerdi)

    düzeltme: imla bakımından
    gene düzeltme: çatlamak üzereyim; sus zerrin özer allahaşkına sus! türkülerin hangi yöre olduğunu bilmemek ayıp değil ama hem bilmeyip hem de sallamak ayıp oluyor yahu!

    -güzel bir eskişehir türküsü, ha ? hı? değil mi? istanbul muymuş? hı? öyle mi?
    (allahın adını verdim bak, bilmek zorunda değilsin tamam.ama iki dakka sus ya...)


    (karviskali - 12 Ekim 2008 00:42)

  • comment image

    bir daha izleyeceğimi sanmam demiştim ama tövbemi bozup programa kulak verdim. tv açık. izlemiyorum, dinliyorum.
    bana tükürdüğümü yalatan çok sevdiğim "türküler"dir, önce bunu söyleyeyim.
    zerrin özer o anlamsız ve sinir bozucu gülmelerini bırakmış görünüyor. geçen haftadan daha derli toplu konuşuyor. iyi.
    kadir çöpdemir espri yapacağım diye zaman zaman bayağılaşıyor. (bir soru sordu "orhan hoca"sına, karadeniz türkülerinde neden bir "nine" olayı varmış, hey allahım bana sabır ver! sorduğun nine başka şey, ima etmeye çalıştığın nene ya da nana başka şey.)
    hande subaşı dersine çalışmış öğrenci izlenimi veriyor.
    gülşen kutlu'ya gene lafım yok.
    jürinin konuk üyesi hasan kaçan iyi bir türkü dinleyicisi anlaşılan. aykut ışıklar'dan daha iyi bir seçim. bundan sonraki konuklar da bu minval üzre olsun, rica edeyim

    ama sinirlerimi zıplattılar yine. cahillik diz boyu.
    artvin'li yarışmacı türküsüne başlarken salona geçip ekrana bakasım geldi. (artvin memleket ne de olsa, kayıtsız kalamadım)

    türkü programında şu vahim hata yapılır mı kardeşim?

    türkü başlıyor. ekranda altta bilgi veriliyor. aha şöyle:

    ben seni sevdiğimi dünyalara bildirdim
    söz-müzik: kazım koyuncu

    ben utandım oturduğum yerde.
    bilmiyorsanız öğrenin kardeşim; maçkalı hasan tunç diye birisini duymadıysanız hele hele, türkü programı yaparken bir kere daha düşünün.

    tanım yapıyorum: bu iktidarın elinde kurumların ne hale getirildiğinin göstergesi olan programdır.


    (karviskali - 18 Ekim 2008 23:32)

  • comment image

    kadir inanır'ın her gittiği yerde bir şey içtiği film (çay, gazoz, rakı, kahve). onun dışında eğer türkiye'de filmleri yeniden çekme modası olsaydı, bu film ilk çekilecekler arasında olurdu.


    (lesley mateas - 29 Ağustos 2012 20:08)

  • comment image

    1986 tarihli şerif gören filmidir.

    sinematürk yazarı eylül fırtınası tarafından bu filmden hareketle 12 eylül filmlerine dair bir inceleme yazısı aşağıda görülebilir.

    "vücudunun bir kısmını,ruhunun ise tamamını bedel olarak ödeyerek cehennemden eve dönmeyi başarabilmiş vietnam gazilerinin acımasız savaş koşullarında insanlıktan çıkış öyküleri ve yaşadıkları travma sonrası stres bozuklukları birçok amerikan filmine konu teşkil etmiştir.
    platoon,savaş günahları,full metal jacket,apocalypse now gibi filmlerde savaşın tüm vahşeti ve dehşeti inanılmaz bir gerçeklik duygusuyla resimlenirken,eve dönüş,ilk kan,taksi şoförü,birdy,doğum günü dört temmuz gibi filmlerde ise savaşı yaşamış bireylerin ruhlarının örselenişi, toplumla yeniden uyum sorunları ve çatışmaları direkt ve üstü kapalı şekilde irdelenmiştir.
    amerikan toplumunun yaşadığı bu sarsıntı ''vietnam filmleri''adında bir film kategorisi dahi oluşturmuştur.
    ülkemizde de vietnam kadar dehşetli ve kanlı olmasa da toplumu ve dengeleri yerinden sarsan bir '12 eylül depremi'' yaşanmıştır.
    ülkemiz sinemasında da vietnam filmleri benzeri bir ''12 eylül filmleri'' mefhumu doğmuştur.
    12 eylül temalı filmlerin en belirgin ortak noktası darbeye yol açan koşulları ve darbe sırasında yaşanan siyasi, toplumsal çalkantıları belgeselci bir tavırla anlatmak amacı gütmemeleridir.
    hemen hemen tüm 12 eylül filmlerinin nirengi noktası 12 eylül sürecinde olaylara karışmış,tutuklanmış ve işkence görmüş bireylerin yaşadığı ruhsal tahribatı konu edinmesidir.asıl vurgulanmak istenen sürekli bir tedirginlik içerisinde yaşama yeniden tutunmaya çalışan kayıp kişiliklerin geçmişle yüzleşmesi ve hesaplaşması sürecidir.
    av zamanı,sis,bütün kapılar kapalıydı,dikenli yol,ses gibi filmlerle 1980'lerin sonlarına doğru 12 eylül'ü sorgulamaya cesaret edebilen türk sineması son yıllarda beynelmilel,vizontele tuuba,babam ve oğlum gibi filmlerle geçmişin bu karanlık ve acı günlerini tekrar büyüteç altına almaya başlamıştır.
    yazımızın konusu olan sen türkülerini söyle filmi de ana hatları ile tipik bir ''darbezede'' öyküsüdür.tabi ki şerif gören farkı ile..
    filmin kahramanı hayri 7 yıl hapislikten ve işkence dolu günlerden sonra infaz yasası ile salıverilir.yeniden ailesine ve çevresine geri dönen hayri artık hiçbirşeyin bıraktığı gibi olmadığını kısa sürede farkeder.ailesi bir yana asıl değişen eski dava arkadaşlarıdır.eskiden omuz omuza ideolojileri uğruna mücadele verdiği arkadaşları düzenin nimetlerinden faydalanan,oportünist ve ilkesiz kişiliklere dönüşmüşlerdir.özal döneminin ''köşedönücü'' zihniyeti ruhlarını adeta esir almıştır.
    filmde, bir 12 eylül filmi klasiği olan ve genelde flashback olarak verilen işkence hatırlama sahnelerine sık sık rastlamak mümkün.klasik senaryo ve anlatım biçimlerine sırt çeviren filmde herhangi bir melodramatik unsur yok.
    herşey çok gerçekçi,hayatın akışına uygun biçimde durağan.
    daha önce filmlerinde küçük küçük rollerde görünerek oyunculuk hevesini bir nebze olsun gideren şerif gören bu filmde başrollerden birisini kendine ayırmış.ayrıca tunca yönder'de gören gibi filmde bir başka yönetmeni canlandırıyor.
    sen türkülerini söyle şerif gören'in kıyıda köşede kalmış ancak önemli ve cesur çalışmalarından birisi.politik içerikli filmlerin soğukluğundan ve çokbilmiş tavrından uzak,samimi bir film."

    http://www.sinematurk.com/'dan alıntıdır.


    (swst - 16 Nisan 2013 20:45)

  • comment image

    sen türkülerini söyle 1986 yılında aslında tam da 12 eylül filmlerinin yapılmaya başlandığı zamanda ortaya konmuştur. onun için diğer 12 eylül filmleri ile karşılaştırılması son derece kolaydır. bu noktada hemen hemen bütün sinema yorumcularının yaptığı tipolojiden bahsetmek yerinde olacaktır. 80 sonrası türk sinemasında yapılan ve sosyal siyasal eleştirel içerik barındıran filmlerin geneline verilen ad olarak 12 eylül filmleri sınıflandırması yapılmıştır. o dönemdeki sosyal ve siyasal dinamiklerin birinci etkenlerinden biri olan 12 eylül 1980 askeri darbesinin sonuçları itibariyle toplumda oluşturduğu etkilerden bahsetmesi bu filmlerin en önemli içeriksel birliğini oluşturmaktadır.
    12 eylül filmleri türk sinemasında yeni ve farklı bir akım olarak değerlendirilebilir. bunun nedeni de türk sinemasında politik geleneğin gelişmesine hizmet etmesinde yatmaktadır. bu yorumun doğruluğu tartışıladursun bu filmler sinema tarihinde haklı bir yere sahiptir. bu dönemdeki yapılan filmlere bakıldığında akla gelen ilk isimler olarak sen türkülerini söyle, dikenli yol (1986), prenses, (1987), kara sevdalı bulut (1989) sayılabilir. bu filmlerin hemen hemen hepsinde baskının sonucu olarak düşünceleri yüzünden cezalandırılan insanların 80 sonrası topluma bakışı incelenmiştir. ancak bu bakış sonucu oluşan durumlar ise filmlerin farklı yönlerini oluşturtmaktadır.
    işte tam bu noktada sen türkülerini söyle değerlendirilebilir. çünkü bu çalışma filmin kahramanı hayri’nin yaşadıkları sonrasında topluma bakışı açısından diğer çalışmalara nispeten farklılık taşımaktadır. zira ana karakter hayri hiçbir zaman yaşadıklarından pişmanlık duymamış ve hapisten çıktıktan sonra sürgüne gideceği güne kadar olan süredeki yaşadıklarına karşı olumsuz bir tavır sergilemiştir. oysa diğer 12 eylül filmlerinde bu durum farklı şekillerde anlatılmıştır. bu yön de sen türkülerini söyle’yi, diğer çalışmaların yanında farklı kılmaktadır.


    (diplomatic bullshit - 28 Kasım 2005 22:24)

Yorum Kaynak Link : sen türkülerini söyle