Süre                : 2 Saat 15 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Aralık 2017 Cuma, Yapım Yılı : 2017
Türü                : Drama,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Paramount Pictures , Ad Hominem Enterprises , Norwegian Film Institute
Yönetmen       : Alexander Payne (IMDB)
Senarist          : Alexander Payne (IMDB),Jim Taylor (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Brigette Lundy-Paine (IMDB), Matt Damon (IMDB)(ekşi), Kristen Wiig (IMDB)(ekşi), Christoph Waltz (IMDB)(ekşi), Laura Dern (IMDB)(ekşi), Jason Sudeikis (IMDB), Neil Patrick Harris (IMDB)(ekşi), Joaquim de Almeida (IMDB), James Van Der Beek (IMDB), Maribeth Monroe (IMDB), Udo Kier (IMDB), Margo Martindale (IMDB), Hong Chau (IMDB), Niecy Nash (IMDB), Kerri Kenney (IMDB), Rolf Lassgård (IMDB), Donna Lynne Champlin (IMDB), Pepe Serna (IMDB), Don Lake (IMDB), Diana Krall (IMDB), Patrick Gallagher (IMDB), Alison Brooks (IMDB), Veena Sood (IMDB), Ingjerd Egeberg (IMDB), Juan Carlos Velis (IMDB), Margareta Pettersson (IMDB), Warren Belle (IMDB), Brendan Beiser (IMDB), Jeff Clarke (IMDB), Sherry Mandujano (IMDB), Tim Driscoll (IMDB), Michael Heathcote (IMDB), Paul Constable (IMDB), Martha Girvin (IMDB), C.J. Vana (IMDB), Natasha Bromfield (IMDB), Rose Bianco (IMDB), Paul Mabon (IMDB), Kevin Kunkel (IMDB), Melanie Ehrlich (IMDB) >>devamı>>

Downsizing (~ Küçülen Hayatlar) ' Filminin Konusu :
Dünya nüfusunun kontrol edilemez boyutlarda artışı, bilim insanlarını bir çözüm arayışına itmiştir. Sonunda Norveçli bilim insanları, dahiyane bir fikri başarıyla uygulamaya sokmuştur: Buna göre insanların bedenlerini çok küçük boyutlara indirgeyerek dünyadaki yer ve kaynak tüketimini minimuma indirmek mümkün olmuştur. Aynı zamanda 'küçültülmüş' insanların dünyasında para çok daha değerli, yaşam çok daha rahat ve kolay gözükmektedir. Böyle bir hayatın çekiciliğine kapılan Paul (Matt Damon) ve Audrey (Kristen Wiig) çifti de 'küçültülmeye' karar verir.


  • "aşırı saçma ve gereksiz bir film olmuş. verdiğim paraya acıdım resmen"
  • "ilk yarisi ilginc konusu ve bazi komedi unsurlariyla sizi saran, ancak ikinci yarisi ciddi taraflariyla sizi yoran bir film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bir taraftan, çevre düzenlemeleri ile egzos emisyonlarının önem kazanması ve buna dayalı vergilendirme sistemleri, diğer taraftan petrolün “sürdürülebilir” bir kaynak olmadığı gerçeği ve artan akaryakıt fiyatları nedeniyle ortaya çıkan tasarruf ihtiyacı üreticileri daha verimli motorlar üretmeye itti. bu ihtiyaç ya da zorunluluk ile ortaya çıkan motor konseptine, hacmine göre güçlü bu motorların hakkını teslim etmek için “downsizing” adı verildi.

    tasarruf” iddiası ile yola çıkılmasına rağmen, daha az tüketen bu yeni nesil motorların güç çıkışları ve güç dağılımı da atmosferik motorların çok önüne geçmiştir.

    downsizing’in kelime anlamı “küçültme” demektir. kelime olarak olumsuz bir anlam taşımasına ve otomotiv sektöründe yukarıda geçen zorunluluklarla uygulanan ve üretim maliyetlerini arttıran bir yöntem olmasına rağmen, bir devri kapatmış ve 2000’lerin sonunda “motor verimliliği” anlamında yeni bir dönem başlatmıştır.

    en basit ifadesiyle, motorun hacmini küçültmek ancak alınan verimi ve gücü muhafaza etmektir, ya da, aynı hacimdeki motordan daha yüksek hacimdeki motorlara eşdeğer güç ve verim almaktır. bu, küçük hacimden, aşırı besleme ile (çoğunlukla turbo ile) daha büyük hacimli motorlara eşdeğer güç sağlama prensibine dayanır. downsizing uygulanmış bir 1.6 litrelik motor, asla sadece bir 1.6 litrelik motor değildir.

    downsizing ile motor hacimleri küçüldü, eskiden büyük hacimle ve yüksek devir ile gelen güç, daha küçük hacimlerden aşırı besleme ve direkt enjeksiyon ile gelmeye başladı.

    ancak downsizing, bu tanımdan daha fazlasıdır:

    downsizing uygulanmış motorların, geleneksel atmosferik motorlardan en önemli farkı motorun maksimum torkunu düşük bir devir düzeyinde vermesidir. düşük devirde, uzun oranlı vitesler ve uzun ayarlı son dişli ile yapılan yolculuklar tasarruf getirir. performanstan ise ödün verilmez. istendiğinde düşük tüketim, istendiğinde yüksek performans sunan bir motor konseptidir.

    downsizing’in ilk örneği bir peugeot 406’nın kaputunun altındaydı: 1997 yılında kullanılmaya başlanan xu10 j2te kodlu turbo motoruyla peugeot 406, belki de dünyanın bugünkü anlamda ilk downsizing uygulamasının yapıldığı otomobildi. 2.0 litrelik bu motor 145 hp gücündeydi. o tarihe kadar turbo, güç artışı için kullanılıyordu. peugeot’un 406 modelinde daha önceden beri sunduğu 2.0 litre atmosferik motor zaten 136 hp (100 kw) güç üretiyordu, bu yüzden bu 2.0 litrelik turbo motorun 145 hp’lik gücü (108 kw), o dönem yapılan değerlendirmelerde düşük bulunmuş ve eleştirilmiştir. aslında peugeot’un yaptığı, düşük basınçlı bu turbo ile hem tasarruf sağlamak hem de tüketimde artış olmadan otomobilin ara hızlanma değerlerini iyileştirmekti.

    downsizing’in diğer bir ilk temsilcisi de smart mcc’ydi. mercedes benz’in bu şehir otomobili, 599 cm3’lük aşırı beslemeli bir benzinli motora sahipti ve motor, dönemi için “öncü” özelliklere sahipti. 0.6 litre motor turbo besleme ile 55 hp güç, 90 nm tork veriyordu.

    bilinen en ünlü “ilk örnek” ise volkswagen grubu’nun 2005 yılında frankfurt otomobil fuarı’nda tanıttığı 1.4 tsı’dir.

    güncel olarak en mükemmel ve olgun 2 örneği ise bmw ve psa tarafından geliştirilen 1.6 litrelik n13b16 ve yine bmw tarafından geliştirilen, toyota yaris hybrid kadar yakıt tüketip porsche 911 ile eşdeğer performansı veren bmw i8’de kullanılan 1.5 litrelik b38’dir.

    downsizing’in sağlıklı çalışması ve amacına ulaşması için aşırı besleme ve direkt benzin enjeksiyonu gibi sadece motorda yapılan düzenlemeler yetmiyor (bunlar eskiden de vardı) ilave olarak 3 unsura daha ihtiyaç var:

    1. şanzımanın çok oranlı olması: “eskiden” otomatik şanzımanlarda 4 vites yeterli (!) oluyordu. yeni nesil otomatik şanzımanlardaki oran sayısının önce 6’ya, sonra 8’e (bkz: zf 8hp) ve şimdi de 9’a çıkarılması (bkz: range rover evoque), hız için değil, downsizing motorlardan verim almak için yapılan bir uygulama. çünkü, daha çok sayıda vites oranı demek, hızlanmalar sırasında, motorun bir alt vitesden bir üst vitese geçerken, vites oranları birbirine çok yakın olduğu için motorun çok dar bir devir aralığını kullanması demek, bu da verimlilik ve tasarruf demek. (yıllardır otobüs ve kamyonlarda kullanılan 12 vitesli otomatik şanzımanların çalışma prensibi buydu. bu yöntem şimdi otomobillerde de kullanılmaya başlandı.)

    2. şanzımanın uzun oranlı bir “en yüksek vites”e sahip olması ve “son dişli”’nin uzun oranlı ayarlanması: downsizing’in başarılı çalışması için hızlanmaların yanında stabil sürüşlerde de motorun düşük devirde tutulması gerekiyor. otomobil ideal (yasal ve ekonomik) sürüş hızlarında (90-110 km/h) ne kadar düşük devirde hareket ederse o kadar verimli oluyor. bmw 316i (e90) 6 ileri otomatik 2.000 devir’de 90 km/h yapıyordu, bmw 316i (f30) 8 ileri otomatik 2.000 devir’de 110 km/h yapıyor. artık daha düşük devirde daha yüksek hıza ulaşmak mümkün, ya da daha düşük devir çevirerek eskinin aynı hızlarında yolculuk yapmak mümkün. daha düşük devir daha düşük tüketim anlamına geliyor. aynı zamanda gürültü düzeyini düşürüyor. motorun ömrünü uzatıyor.

    3. motorun torkunu düşük devirde üretmesi: daha düşük devir çevirerek, daha yüksek hızları istiyoruz. üstelik bu düşük devir bantlarında, çekiş gücü kaybı yaşamadan, vites düşürmeden hızlanmak ve hatta rampa tırmanmak istiyoruz. çünkü tasarruf için uzun oranlı bu şanzımanların torkunu düşük devirde üreten bir motorla kombine edilmesi gerekiyor. atmosferik motorlarda bu mümkün değildi, hızlanmak için viteslerle oynamak ve aracı devirlendirmek gerekiyordu. çünkü tork, motor devirlendikçe geliyordu. yükselen devir de tüketimin artması anlamına geliyordu. “turbo uygulanan downsizing motorlarda ise hiç mümkün olamaz” diyenler olacaktır. böyle düşünenler “çünkü turbo boşluğu (turbo lag) var” cevabını verecektir. ama öyle olmuyor. devrim burada başlıyor. downsizing motorlarda turbo boşluğu yok. peki tasarruf iddiasındaki downsizing motorlarda bu nasıl oluyor? onun cevabı da burada:

    (bkz: twinscroll turbo)

    ----------------

    ayrıca, downsizing uygulanmış en başarılı motorlar için:
    (bkz: b38)
    (bkz: n13b16)
    (bkz: ea211)

    downsizing dünyasını okuyamayan hatalı bir uygulama için:
    (bkz: skyactiv)

    edit:

    downsizing'in ortaya çıkış hikayesi için (bkz: #48915298)

    aşırı beslemeli bir motordan alınabilecek güç neredeyse “sınırsız”dır. burada verilebilecek en güzel örnek, bmw’nin 1970’lerde formula 1’de kullandığı 1.5 litrelik turbo motordur (m12) formula 1’de turbonun henüz yasak olmadığı dönemlere ait bu motor 1.500 (yazı ile bin beş yüz) hp güç üretiyordu. aşırı beslemeli bir motordan istediğiniz kadar güç alabilirsiniz. önemli olan ise, sadece güç almak değil, aynı zamanda bu motorun dayanıklı ve uzun ömürlü olması, yüzbinlerde km dayanabilmesi, günlük kullanıma uygun olması ve alt devirlerden itibaren dengeli güç dağılımı sağlaması (bkz: turbo boşluğu - turbo lag), tasarruflu olması ve aşırı tüketmemesi, ama hepsinden de önemlisi doğaya karşı saygılı olmasıdır.

    otomobillerin de daha tasarruflu olması ve daha az tüketmesi gerekiyor. burada amaç “az yaksın çok kaçsın” düşüncesi ile otomobiller üretmek değil. çünkü burada bahsedilen “tasarruf” konusu sadece hanehalkı / per capita olarak bizim kişisel tasarrufumuz değil. bu önemli, ama asıl önemli olan dünyanın, gezegenin kendisinin tasarruf edilmesi. artık, havayı, suyu, enerji kaynaklarını çok ama çok hızlı tüketiyoruz, atmosfere olması gerekenin çok üzerinde co2 bırakıyoruz.

    içerisinde olduğumuz durum ciddi ve sorumlusu daha fazla gelişmiş ülkeler (biraz da hindistan’daki inekler), ancak en büyük sahiplenme yine gelişmiş ülkelerdeki bilinçli bir azınlıktan geliyor. otomobillerde motor teknolojilerindeki geliştirmeler de bundan kaynaklı. bütün amaç co2 salınımını düşürmek. bu yüzden birçok avrupa ülkesinde vergiler artık motor hacmine göre ya da motor gücüne göre değil, co2 emisyonlarına göre belirleniyor.

    konu buradan, yani emisyonların (co2 salınımının) azaltılmasından geliyor.

    emisyonların azaltılmasının tek yolu da daha tasarruflu motorlar yapmak. ama tasarruflu motor üretmek performanstan vazgeçilmesi anlamına da gelmemeli. “downsizing” uygulanmış motorların ortaya çıkış hikayesi de budur.

    downsizing ulaşılması gereken bir son nokta değil, bir “ara dönem”. bu ara dönemin içerisinde ikinci bir ara dönem daha var: hybrid araçlar. işler yolunda giderse bu dönemin ardından sıfır emisyonlu bir dönem başlayacak. bu da büyük olasılıkla elektrikli araçlar ile gerçekleşecek, ancak hidrojen gibi bazı alternatif yakıtlar da bulunuyor. ne olacağını ömrümüz yettiği kadar göreceğiz.

    birbirimize, insanlara ve doğaya karşı saygılı olursak birşeylerin yolunda gitme olasılığı daha yüksek. otomobiller de bunun bir parçası.


    (agleonema - 28 Aralık 2014 17:36)

  • comment image

    emisyon normlarının sertleşmesi (ki halihazırda sert olduğu için volkswagen'in benzinli ve dizel araçlarında testi anlayan yazılım ortaya çıkmıştı), kağıt üstünde yakıt tüketimleri az olmasına rağmen aktif kullanımda bu aletlerin atmosferik eş değerlerinden daha çok yakan örneklerinin bulunması (fiat'ın ödüllü twinair teknolojisi kullanan 0.9 litrelik fiat 500'ü 1.2 litrelik aynı modelden daha fazla yakabiliyor) gibi nedenlerle yavaş yavaş markaların terketmeye başlayacağı veya belli seviyede tutacağı "aşırı beslemeli, minik içten yanmalı motor" geliştirme eylemi.

    reuters'ın konu hakkında minik bir analizi bulunuyordu;
    http://www.reuters.com/…nes-exclusive-iduskbn12e11k


    (rain when i die - 9 Kasım 2016 19:18)

  • comment image

    uzun zamandır konusu bu kadar merak ettiren bir film olmamıştı. heyecanla bekliyoruz.

    filmin fragmanının başında kongre merkezi yazıyor türkçe olarak olayı anlamadım türkiye'de bir yer mi? yoksa hollywood yine bize ufak mutluluklar mı serpiştiriyor?

    resim


    (eleutheiros - 12 Eylül 2017 09:14)

  • comment image

    --- spoiler ---

    cok buyuk umutlarla izledim filmi. konusunu cok merak ediyordum. ancak cok guzel seyler anlatabilecekken, cok enteresan bir film olacakken resmen vaktimize yazik ettik dedirtmistir.

    oncelikle filmde hicbir karakter calismasi yok, basrol oyuncusu da dahil olmak uzere kimin karakteri ne, yasanmisliklari ne hicbir fikriniz yok. ayrica bu karakterlerin eylemleri de hicbir sekilde tutarli degil. zaten bir onemi de yok zira cok sacma sapan bir sekilde ilerliyor ve sona eriyor.

    cok guzel ayrintilar dusunulerek basliyor, cok umutlaniyorsunuz: insanlar uyutulduktan sonra tum vucut tuylerinin kesilmesi, dolgulu dislerin cekilmesi, lavman yapilmasi gercekten guzel dusunulmus ayrintilar.

    ancak, yaklasik ilk 40-50 dakikadan sonra ne yapiyorum da bu filmi izliyorum diyorsunuz. hep duzelecegine dair bir umutla izliyorsunuz ancak duzelmiyor.

    inanilmaz yuzeysel. cok guzel fikirlerle basliyor, doga yok oluyor, dunyada cok fazla kisiyiz, daha az tuketmemiz lazim, ama bir yandan bu kucuk insanlar daha az vergi oderken ayni haklara mi sahip olacaklar gibi cok guzel konulara deginiyormus gibi yapiyor fakat bu 15 dakika falan suruyor.

    sonra, bas karakterimiz paul, sozde aktivist ngoc'a asik olmaya basliyor ya da vakit gecirmeye basliyor diyelim. ben ngoc kadar itici bir karakter gormedim, paul'a it gibi is yaptirmak disinda, kadinin aktivistligine iliskin hicbir sey goremiyoruz.
    en son kisimda, sozde aktivist kadin, 'salak bir delige girmek icin beni birakacaksin' triplerine giriyor! hicbir aktivist 'dunyayi ve insan turunu kurtarmak icin' yerin bilmem kac metre altina buyuk bir ozenle insa edilen bir sehre ve komun hayatina 'salak bir delik' demez! diyorsa da oyle aktiviste kafamiz girsin.

    yonetmen hangi karakterin nasil bir tepki verebilecegine calisma ihtiyaci bile duymamis sanirim.

    kisacasi vaktinize yazik.

    ---
    spoiler ---


    (kassiopeia - 6 Ocak 2018 05:13)

  • comment image

    2017 matt damon'ın açık ara en kötü yılı oldu. harvey weinstein'le arkadaşlığı, sonbaharda tacizler konusunda saçmalayıp durması ama daha önemlisi batan iki film... damon heyecanla iki filmde, suburbicon ve downsizing'te oynamış ama ikisi de oscar yarışının başladığı toronto film festivali'nden aldıkları ağır eleştirilerden sonra gişede de batıp iki filmi de yapan paramount'ı herhalde bi 100 m $ zarara uğrattı. iki filmin de sorunları aynı: suburbicon, trump dönemi üzerine bir kara komedi olmak isteyip yer yer güldüren ama genelde batan bir film olmuştu. ne hiciv olabilmişti, ne gerilim, ne de sağlam bir kara komedi. ırkçılığı da berbat bir şekilde işlemişti. filmin açık ara en iyisi damon'dı. bence gayet iyi oynamıştı ama film batınca performansı öne çıkamadı.

    gelelim alexander payne ve downsizing'e. aslında payne sağlam bir senarist, oldukça iyi bir yönetmen. şimdiye dek kötü bir film yapmamıştı, lakin dendiği gibi her şeyin bir ilki var, damon'ın şanssızlığına downsizing de patlayıp payne'in en dandik eseri olmuş. aslında suburbicon'daki gibi güzel fikirler var. daha önce işlenmemiş fikirler değil, ama gene de heyecanlandıran bir dünya kuruyor payne. insanların maddi yük nedeniyle bedenlerini bilmemkaç santime kadar küçültüp beraber yaşadıkları, böylelikle dünya'ya da daha az zarar verdikleri bir dönem. ama böyle güzel bir fikir bulduktan sonrası gelmiyor. belli ki payne klasik yazar tıkanmasını yaşamış. zira 2 küsur saatlik sürede fikrin, yaratılan dünyanın hiçbir şekilde hakkı verilemiyor. halbuki payne iyi bir senarist, altından kalkabilmeliydi. lakin "aha şimdi film ilginçleşecek" dendiği tüm zamanlarda film fikri harcamaya devam ediyor. sonuçta da ortaya güldürmeyen, düşündürtmeyen, karakterlerini de, dünyasını da yüzeysel işlemiş, hatta karakterlerini anlatmaya, derinleştirmeye zerre tenezzül etmemiş bir film çıkıyor.

    çok yazık çok. halbuki neler çıkardı o fikirden. ne bileyim, mesela bu fikirden yola çıkıp politik bir film yapılırdı, çevreci bir film de yapılırdı, küçülen insanlarla normal insanlar arasındaki çatışmaları aktarabilirdi. ama payne hiçbir şey anlatamamış. ne normal insanlarla küçülenlerin çatışmalarını aktarabilmiş, ne politik-çevreci bir film yapabilmiş. damon da bu yüzeysel senaryonun kurbanı olmuş, sıkıcı bir performans ortaya koymuş. payne'in çıtayı bu denli düşüreceği aklıma hiç gelmezdi. umarım sonraki filmiyle toparlar, bu denli dandik bir film yapmaz. son not: görkemli kadrosundaki çoğu oyuncu ateş alıp çıkıyor. neil patrick harris'ten kristen wiig'e, laura dern'e, jason sudeikis'e dek çoğu oyuncuyu birkaç sahnede görüyoruz sadece. wiig'in performansı ise epey dandikti. galiba sadece komedilerde oynamalı. christoph waltz filmin en iyisi, seviyorum bu adamı.


    (sherlock holmes 90 - 2 Mart 2018 18:51)

  • comment image

    ilk yarisi ilginc konusu ve bazi komedi unsurlariyla sizi saran, ancak ikinci yarisi ciddi taraflariyla sizi yoran bir film.


    (ariaven - 10 Mart 2018 22:19)

  • comment image

    sanki iki farklı film kesilip birbirine eklenmiş gibi bir film, ortalardan sonra haydaa diyorsunuz. iş nereden nereye geldi.

    --- spoiler ---

    filmin başlarındaki bilimsel açıklamalarda hesap hataları vardı, küçültme oranları ile küçülen insan boyları birbirini tutmuyordu. sonradan söylenen rakamlar baştakileri tutmuyordu. bunlar benim açımdan film için ilk olumsuz puanlar.
    fakat konu güzel gidişat iyi, hele kadının adamı yarı yolda bırakması filmin zirve noktası sayılabilir. ancak şu vietnamlı kadının ortaya çıkışı sanki başka bir filme geçmişiz gibi bir izlenim bıraktı o noktadan sonra oyunculuklar ve konu işlenişi bozuldu yüzeyselleşti. filmi başladım diye zoraki bitirdim. çok kötü değil ancak ziyan edilmiş bir film.

    ---
    spoiler ---


    (kengutr - 16 Mart 2018 23:28)

  • comment image

    kötü diyebileceğim pek çok film izledim ama bu gerçekten en kötüsüydü. ya böyle bir saçmalık olamaz. gerçekten hayatımdan 2 saat çalındı. film ne diye başladı ne diye bitti? iki kötü filmi birleştirip daha kötü bir film yapmaya çalışmışlar ve de başarmışlar gibi. ayrıca matt hocam sen bu filmde nasıl oynadın ya? paranın bittiği bi ana mı denk geldi nedir yani?


    (amma da bakti sumugu de akti - 23 Mart 2018 13:13)

Yorum Kaynak Link : downsizing