• "olm bu nedir lan ahahahaha"
  • "bir kez daha the division'da insanlar sıraya giriyor diye görsel paylaşan olursa ubisoft oyunu komple kaldıracakmış. tamam amk anladık insanlar sıraya girmiş."
  • "yav anladık oyunu sevmemişsin. siktir git artık şu başlıktan. habire "almayın almayın almayın". yapımcısı sikti sanki bunu. bu ne nefret lan?"




Facebook Yorumları
  • comment image

    steam mağazasındaki sayfasının sağındaki desteklenen dil listesi zoruma giden oyun.

    ben öyle milliyetçi biri değilimdir. oyunları illa türkçe dil seçeneği ile oynamak isteyen biri de değilim ki ingilizcem zaten yeterli/iyi düzeyde. ama o listede norveççe, flemenkçe, macarca gibi diller bile varken türkçenin olmaması beni gerçekten üzdü.

    şimdi "orijinal oyun alımları" üzerinden argümanlarla savunmaya çalışanlar olacak. ülkemizde orijinal oyun alımları dijital platformlar sağ olsun, son yıllarda hatrı sayılır bir ölçüde gayet yükseldi. ya ciddi ciddi bu konuda norveç'in, benelüks ülkelerinin, macaristan'ın -altını çiziyorum- "aşırı derecede" gerisinde miyiz? hiç sanmıyorum.

    lan norveççe ne amk? norveç'in nüfusu 5 küsur milyon. ana dili norveççe olan norveçli diasporası mensubu kaç kişi var dünyada? allah'ın norveççesini bile dil desteği olarak sun, türkçeyi yok say. ben eleman açığı olduğunu da sanmıyorum. şu oyunun türkçeye çevrilmesi için bir sürü yetenekli ve gönüllü tercüman bulunur. ea games kendi oyunları için dünyanın çeşitli yerlerinden gelen öğrencilere çevirmenlik staj programları açıyor ve içlerinde türkçe çeviri işleri de var.

    ayıp. net.


    (publius vergilius maro - 29 Ocak 2016 00:55)

  • comment image

    ne kadar medeni playerları var lan. kimse kaynamaya çalışmamış ip gibi dizilmişler valla. anlamadığım nokta başka açıdan yaklaşınca npc konuşmuyo mu? bu ne olum yemekhane sırası gibi asdjhakjsdhaskjdas


    (geraltofrivia - 9 Mart 2016 00:26)

  • comment image

    bir kez daha the division'da insanlar sıraya giriyor diye görsel paylaşan olursa ubisoft oyunu komple kaldıracakmış. tamam amk anladık insanlar sıraya girmiş.


    (hullabaloo - 9 Mart 2016 15:25)

  • comment image

    bakıyorum da oyun eleştirmeni çok, taktik veren yok.

    öncelikle şunu bilmeniz gerekiyor ki oyunun bittikten sonraki tek amacı bütün silah ve ekipmanlarınızı sarı itemlere dönüştürmek olacaktır.

    1- 30 level olmadan vendor'lardan düşük level'da pahalı item almanın ya da dark zone'a girip, item kasmanın hiçbir anlamı yok. çünkü düşük level olduğunuz için sadece düşük level item düşürebilecek ve satın alabileceksiniz. bunlar da 2 gün sonra level'ınız yükseleceğinden hiçbir işinize yaramayıp çöp olacaklar. 30 level olana kadar yerden topladıklarınızla idare edin. zaten görevleri hard'da falan oynamıyorsanız oyunu kolaylıkla bitirmeniz için yeterli silah ve ekipman düşüyor.

    2-topladığınız ama işinize yaramayan itemlerin maksimum %20'sini satın, %80'ini falan da parçalayın. parçaladıklarınızı craft bölümünden sarı parçalara dönüştürün.

    satmanızın nedeni security wing'teki armory bölümünde gelişmiş silah satan adamdan istediğiniz bir sarı silah düşerse alabilecek paraya sahip olmanız içindir. (gördüğüm kadarıyla sarı silahların 500.000 civarı fiyatları var)

    parçalamanızın nedeni ise; günlük görevlerden ve dz'dan birikecek phoenix paralarınızla dz'daki satıcılardan sarı parçaların blueprintlerini satın alacaksınız; bu blueprint'lerden sarı silah/ekipman üretebilmek için sarı materyallere ve dark zone'dan toplayacağınız division tech itemlerine ihtiyacınız olacak. base of operations'taki craft bölümünden yeşil parçaları maviye, mavi parçaları ihtiyacınız olan sarı materyale dönüştürebilirsiniz. (blueprintleri, üst kattaki tech bölümünden alırsanız craft esnasında division tech'e ihtiyacınız olmayacaktır. dolayısıyla tech'teki vendor daha avantajlıdır.)

    oyunun amacı aslında iyi sarı itemlere sahip olmak olduğundan iyi craftlar (her craftta rasgele özellikler veriyor) için bir sürü parçaya ihtiyacınız var, bu sebeple düşürdüklerinizi parçalayın.

    3-silahta olsun genelde olsun sadece dps değerlerine bakmayın. örneğin bir silahın dps'i çok iyi olabilir ama stabil değilse sıktığınızın yarısıyla dağları taşları vurursunuz. özellikle assault rifle'da ve lmg'de stabilite problemleri yaşayabilirsiniz. genelde ise ekipmanlarınızı seçerken dps'i ve health'i yüksek tutmaya çalışın. ben electronics'i bunlara göre biraz daha düşük tutuyorum. başka tercihler de olabilir ama bunlardan sadece birine abanıp, diğerlerini boş bırakmak hata olur.

    ayrıca silahların özelliklerine dikkat edin. örneğin smg ile uzağa sıkılmaz, smg ancak yakında hasar verir. bana göre socom m1 (sniper) uzak için ve vector 45 yakın için en iyi kombinasyon.

    4-ekipman-silah uyumuna dikkat edin. örneğin x eldiveni assault rifle'ların dps'ini arttırıyorken, y eldiveni sub machine gun'ların dps'ini arttırıyor olabilir. siz genelde bu 2 silah türünü kullanıyorsanız 2 eldiveni de envanterinizde tutmalısınız, o an kullandığınız silaha göre değiştirmelisiniz. evet saçma ama tek bir ekipman değişikliği bile vuruş gücünüzü ya da genel sağlığınızı çok değiştirebiliyor.

    5-ilk etapta dark zone'da mor alanlardaki boss'ları öldürmeye çalışın, yollardakine falan bulaşmak sadece zaman kaybından ibaret olabiliyor. (daha sonra dz xp için yoldakilere de dalarsınız) mavi iteme tamah edecek kadar alt seviyede değilseniz düzgün itemler genelde dark zone'daki boss'lardan düşüyor. yalnız bunu tek başınıza yapamazsınız, grupça yaparsınız. zaten çok güçlü değilseniz dz'a tek dalmayın. oyunda matchmaking sistemi var, size çok kısa sürede dz'a girecek bir ekip ayarlayabiliyor.

    6-dark zone mantığı gereği diğer oyunculara saldırmanız ve ilk saldıranın siz olması akıllıca bir hareket değil. çünkü bir gruba/kişiye ilk saldıran siz olursanız, önce saldırdığınız grupla uğraşacaksınız, sonra rogue olduğunuz için açık hedef olduğunuzdan dolayı size saldıracaklarla uğraşacaksınız.

    bu noktada saldırdıklarınızdan çaldığınız itemleri düşürmeniz, hem dz xp'nizin düşmesi, hem de üzerinizde anahtar-para varsa düşürme ihtimaliniz söz konusu olacak. yani alınan risk adamlardan çalacağınız itemlere değmeyecek. dolayısıyla boss npc'lere saldırıp aynı ayarda itemleri düşürmek daha kolay, daha risksiz olacaktır.

    yani ancak sadece heyecan arıyorsanız veya birilerine ızdırap çektirmekten hoşlanıyorsanız başkalarına ilk saldıran siz olun. yoksa adam gibi kendi ekmeğinizi kendiniz çıkarın. illa insan vuracağım diyorsanız rogue'ları vurmaya çalışın ya da onlara da hiç bulaşmayın. (bütün bu durumların update'le düzeltilmesi bekleniyor ama göreceğiz bakalım)

    7- kolay ölmeyen zırhlı npc'ler kendilerine ateş edilen yerlere/oyuncuya doğru yöneliyorlar. dolayısıyla tek noktada toplanmak yerine npc'leri araya alabilirseniz ve sırayla önden-arkadan sıkarsanız daha kolay indirebilirsiniz. örneğin her grupta bir kişinin sürekli olarak bir yere pusarak sniper'lık yapması işleri kolaylaştırabilir. aynı şekilde arkadaşlarına sağlık veren, turet kuran, sniper olan, etkili bombalar atan npc'leri önceden indirmeniz de daha akıllıca olabilir.

    8-base of operations'taki medic-tech-security upgrade'lerini rasgele açmayın. bazıları olmazsa olmazken, bazıları olsa da olur olmasa da olur tadındadır. örneğin medic'teki ilgili upgrade'leri yapmazsanız. 4.seviye filtreli maske gerektiren karantina alanlarına giremezsiniz. bu arada oyunda iddialıysanız hepsini %100 yapmalısınız.

    9-yeterince güçlenince challengeing zorluğunda görevleri yeniden yapın. yaparsanız -ki düzgün ekip üyelerine matchmaking ile düşerseniz ya da böyle arkadaşlarınız varsa yaparsınız- 1 sarı gear, 30 da phoneix credit verir. oyunda tek gerçek para birimi phoneix credit'tir. pve alanından topladığınızda bir noktadan sonra hiçbir işinize yaramayacak.

    challengeing moda girdiğinizde (alana girmeden hemen önce) grup üyelerinin dark zone levelları, ellerindeki silahlar ya da daha ilk dakikada yerlerde sürünmeleri size fikir verebilir. sinirden saçınızı başınızı yolmak istemiyorsanız; zayıf, aptal ya da acemi adamla challengeing yapılmaz, hatta dz'a bile girilmez.

    10- base of operations'taki tech bölümündeki adamdan ya da her nerden olursa olsun mecbur kalmadıkça sarı ekipman satın almamaya çalışın. onun yerine bu adamdan aynı ekipmanın blueprint'ini alın. ekipman alırsanız recalibration falan yapmadıkça o hep öyle kalır ve daha iyi olma imkanı yoktur. oysa ki aynı ekipmanın blueprint'i sizde olursa istediğiniz kadar craftlarsınız ve ihtiyacınıza göre beğendiğinizi elinizde tutarsınız.

    11-inventory'nizde bir assault rifle, bir smg, bir lmg, bir sniper ve bir shotgun barındırın. böylelikle kurşununuz bitmeyecektir. kurşun sıkıntısı çektiğinizde diğer silaha geçersiniz. challengeing modlarda veya konuşmadığınız bir grupla dz'a girdiğinizde kurşun sorunu yaşayacaksınız.

    12-ekipman modlarında, maske ve dizliklerde scavenging diye bir skill olabiliyor. güya bu skill o ekipmanları giydiğinizde size daha iyi itemler düşmesini sağlıyor. bizim denemelerimiz bu işin yalan-dolan olabileceğini gösterdi ama yine de kesin olarak bilemiyoruz. ubisoft bilir.

    13-talent-skill falan türkçe açıklamalar: http://mrsarac.com/thedivision/

    ayrıca yeni glitch'leri takip edin, çünkü herkes takip ediyor: http://www.se7ensins.com/…he-division-glitches.729/

    not: yazılan bazı bilgiler oyuna getirilecek update'lerle değişebilir. yazıyı güncellemeye çalışacağım.


    (forrestgump - 17 Mart 2016 11:08)

  • comment image

    yav anladık oyunu sevmemişsin. siktir git artık şu başlıktan. habire "almayın almayın almayın". yapımcısı sikti sanki bunu. bu ne nefret lan?


    (sansli pipi - 17 Mart 2016 15:53)

  • comment image

    virüs bulaştığı günden beri çok fazla ses var, çok fazla ağlama sesi. artık yoruldum...

    kısaca anlatayım size mevzuyu. biz özel bir birliğiz. çok çok uzun zamanlardır bize ihtiyaç yoktu. 1894 - 1903 yılları arası yaşanan modern veba hastalığındaki desteğe gittiğimiz zamanları saymazsak yaklaşık 600 yıllık bir bekleyiş içerisindeydik. arşivlerimiz kara veba günününden edindiğimiz derslerle dolu. amacımız toplumun düştüğü yerde tekrar düzeni kurmak ve oluşacak kötü senaryolara karşı önlem almaktı.

    black friday'i bilirsiniz. malesef en kara cumamızı günümüzden 38 gün aktif edilmemizden 25 gün önce yaşadık. o gün elden ele en fazla dolaşan şey para ile kredi kartıydı ve o gün ilk defa kredi kartı kullanan insanlar çok ama çok şanslıydı. oluşturulan virüs banknotlara bulaşmıştı. para elden ele geçiyor, geçen her virüs yeni biri insanın ölümüne yol açıyordu. kara cumada virüs devreye girdikten 22 gün sonra ilk çağrımız yapıldı. daha önce de söylediğim gibi, bize o kadar uzun zamandır gerek kalmamıştı ki ajanlarımız ve yardımcı çalışanlarımız neye uğradığını şaşırmıştı. hepimiz paslanmıştık, hepimiz başka şeylere odaklanmıştık.

    bundan sonrasını şahsım adına anlatmak istiyorum, aktif edildiğim zaman 8 marttı. çağrıya yanıt vermiştim. belirlenen bölgelere gidip hala hayatta olduğumuzu ve mudahale edebilir durumda olduğumuzu bildiriyorduk. içimde bir korku vardı. çünkü eğitim zamanlarından beri silah tutmamıştım. ne olacaktı, nasıl olacaktı hiç bilmiyorum. kaydı yaptıktan sonra operasyon bölgesinden yola çıktım, bi arabanın camına bakıp saçımı düzelttiğimi hatırlıyorum. karşımda bir konteynır vardı, sanki eski günlerdeymişiz gibi sırtımı oraya dayayıp bi yerlere hedef aldım. hatta kurşun sıktım.

    the division denen birlik, yani biz aslında çok profesyonel olduğunu zannetiğim ama pekte profesyonel sayılmayan bir birlik olmuştu gözümde. kıyamet günü için tasarlanmış bir ekibin bu denli boş bırakılması çok kötüydü, örneğin silahlarımız çok eskiydi. yeni silahlar ya da başka şeyler bulabilmek için şehri keşfetmemiz, düzeni bozanlardan bizim olanı almamız ve toplumdaki düzeni korumamız gerekiyordu. toplum düşmüştü ve artık sıra bizdeydi. bu korku zaten yeterliydi benim için.

    oluşturulan senaryolara en uygun olanına uygun hareket etmesi gereken üslerimiz vardı. bu durumda "base of operations" adında bir bölge kuruldu. bu bina orada daha önce huzurlu bir şekilde yaşayan insanlar için tarihi bir binaydı. normal zamanlarda orayı kütüphane ve postahane olarak kullanıyorlardı. ama işin aslı böyle değildi. bina ilk kurulduğu zaman bizim için kurulmuştu. insanlara sağlık hizmetleri verebileceğimiz, problem sağlıkla ilgili doğduysa bunun sebebini araştıracağımız, teknik anlamda işimize yarayacak bir şeyler geliştirmemiz, kendimizi ve halkı korumamız için dizayn edilmiş bölgeler mevcuttur. şu an bulunduğumuz senaryoya en uygun yere konuşlandık. hayatta kalan ajan sayısını düzgün hesaplayamadığımız için ajanları aktif edilmesi ve kayıt alınması sırasında sıraya girip uzun süre beklememizi saymazsak uygun bir binaydı.

    neyse, birazcık base of operationstan ve bizim görevlerimizden bahsedeyim. base of operations içerisinde 3 bölüme ayrıldık. bunlardan birincisi medikal bölge. bu bölge dr. jessica kandel'in yönetmesi gereken ve tüm araştırmalarımızın yapıldığı yer. özellikle konu virüs olduğu için bu bölüm şu an en önemli bölümümüz. bu arada jessica kandel kayıptı. onu bulmak ve kurtarmak için çok uğraştık. neyse, o konu başka bir yazının konusu. kandel hakkında biyografik bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

    http://thedivision.wikia.com/wiki/jessica_kandel

    bizi başarıya ulaştıracak kişinin o olduğuna inanıyorum.

    bu bölge ile ilgili yaptığımız bazı şeylerden bahsedeyim. virüsü daha önce tanımadığımız için onu araştırmamız gerekiyor, o yüzden etkilenmiş bölgelerden virüsler ile ilgili dataları merkezimize iletmemiz gerekliyor. tabi bunun için çalışan bir sisteme ve teknik desteğe ihtiyacımız var. bunu da tech adlı bölümümüzden yapıyoruz. bu bölümü anlatmaya daha sonra devam edeceğim. virüsle ilgili dataları ve bize bu araştırmada yardımcı olacak insanları bulmamız gerekiyor. dışarda pislik çıkaran, bozulmuş olan düzeni kötü amaçla kullanan bazı insanların rehin aldığı yardımcılardan bahsediyorum. aralarında profesörler, doktorlar olan.. çok zor zamanlardayız. size bunları anlatırken bile içim sıkılıyor. savunmasız insanlar için koyduğumuz last man battalion (bu arada unutmadan liderlerinin adı charles bliss) kısaca lmb'ler insanlara sırtını dönüp hakimiyet kurmaya çalışıyorlar, herkes hüküm peşinde, lmbler özellikle kips bay, murray hill, midtown east, united nations building bölgelerinde büyük hakimiyete sahipler, hatta united nations building onların headquarters'ı.

    nasıl zor zamanlar yaşadığımızı daha fazla anlatmayacağım. izlediğiniz filmler, oynadığınız oyunları düşünün ve bunu 100 le çarpın...

    jtf officer'ların ya da diğer ajanlarımızın belirlediği noktalarda virüs araştırmaları yapıyoruz, aklınıza gelebilecek çoğu şeyi yaptık. çok yerde virüs ile ilgili data ve numune var. aldıkça j. kandel'e iletiyoruz. yeni şeyler öğrendikçe düşmanlara karşı kullanabiliyoruz. bu bölge bizi savaş sırasında korumak, halka tıbbi yardım yapmak vs. gibi şeylere de yardımcı olabiliyor. örneğin bi ajanımızı sağlıkla ilgili konularda geliştirip bizi savaş sırasında korumasına yardımcı olabiliyor.

    tech bölümünde düşmanlara karşı kullanabileceğimiz bazı şeyleri geliştirdik. bomba, taret gibi. yine new york'un belirli noktalarına gidip ihtiyaç dahilindeki bilgileri topluyoruz. evet bazen anten tamir ettiğimiz'de oluyor fakat bu bölüm sayesinde iletişimimizi sağlayabiliyor, gelişebiliyor veya diğer bölümlere bilgi aktarabiliyoruz. bölümümüzün başında paul rhodes var, kendisi işinin ustalarındandır. fakat biraz asabi bir adam, bu dönemde sakin kalmak mümkün değilken adama hak vermemek elde değil.

    jtf'nin yani joint task force'un diğer önemli bölümünün adı güvenlik bölümü. burada kendimizi korumayı öğrendik. zırhlar geliştirdik, roy benitez'in liderliğinde kendisinin bize verdiği direktifler ile görevlerimizi tamamlıyoruz. bu arada jtf'deki tüm polis birimleri roy benitez'in liderliğindeler. bize pek yardımcı olamasalarda işe yaradıklarını söyleyebilirim.

    dark zone... orası hakkında pek konuşmayız. aslında manhattan'ın ortasında karantina altına alınmış ve jtf'nin hiç bir biriminin yer alamadığı bir bölge orası. virüs çok yaygın olduğu için orada dolaşmakta tehlikeli. kendi birimlerimizin orada anlaşamadığı ile ilgili dedikodular kulaktan kulağa yayılıyor, genellikle oraya girenler değişiyor. beni gerçekten korkutan bir bölge. bazı eşyalar için oraya gidiyoruz işaret verdiğimiz noktalarda helikopterler ile eşyaları ve dataları normal bölgelere gönderiyoruz. ne kadar normal denebilirse tabi...

    bizler, ayrılmış bölümüz. hayatta kalmayı başarabilen ve insanları hayatta tutmaya çalışan bir birimiz. aklını yitirmeden insanları ayakta tutabilecek olan bölümüz. en çok sesi çıkmayan, ihtiyaç duyulmadığı için unutulan.. biz division'ız, toplum düştüğünde, biz yükseliriz.

    (not: yazı yazılırken hikayeye tamamen bağlı kalmayıp kendi fantazilerimi kullandım, o yüzden bol bol yanlış bölge vardır. ha bide şimdiden çıkıp "kafayı yemiş millet nelerle uğraşıyor, delirdin mi?" diyecek arkadaşlara selam ederim. when society falls, we rise ulan.)


    (hasar - 22 Mart 2016 22:31)

  • comment image

    her oyunun içine sıçan bir ırk olur ya hani. bu oyunun trolleri de çinli, koreli tayfa. şöyle söyleyeyim, birazdan anlatacağım hikaye öncesinde öldürdüğüm rogue sayısı 5 iken, şu an bunlar sayesinde 13 olmuş durumda. zaten 20 olunca achievement veriyor oyun.

    hem noob, hem troll bu herifler. full takım dark zone girmişler, rogue olmuşlar. ben bunları haritada buldum. yanlarına gittim. defans ultisinin yardımıyla ve overhealed olarak 3'ünü zorlanmadan kestim. sonuncusu da beni kesti. yemin ediyorum hangover serisindeki mr. chow gibi konuşuyorlar. başladılar "gaybooooy", "yeeaa yeeaaa you have high damage hoooooooooo" filan demeye.
    "lan takımınızın yarısından fazlasını tek başıma kestim. ne konuşuyosunuz hala amına kodumun çançinçonları?" diyecek ingilizcem olmadığı için, bu cümleyi aynen bu şekilde, türkçe söyledim. *
    sonra ben bi kere bunları gururlarını kırarak kestim ya, tuttular checkpointin önünde pusu kurdular benim için. çıkar çıkmaz da başladılar taramaya. turret filan da kurmuşlar. dark zone levellerı 35-37 arası. bu sefer sadece ikisini öldürebildim sonra da ben öldüm. bu olay sanırım 1-2 kere daha tekrarladı. fakat her tekrarladığında garanti 1 kill alıyorum heriflerden. aa sonra bi baktım bunlar rogue apartman tepesine koşuyolar. ama nasıl koşuyolar görmeniz lazım. bir saniye yavaşlayan, ardına bakan yok. ben de gittim oraya. çıkmışlar tepeye, civelek civelek bağırıyolar. defans ultim dolmadığı için çıkıp kesemiyorum da. aşağıdan sabırla izliyorum herifleri, elimde de custom m44.

    4 kişi yukarıdan "gelsene, lütfen gel, korkma gel, yukarıya gelsene" filan diyip gülüyorlar. lan sinirden klavyeyi ısırdım evde. hiçbir arkadaşım da online değil. herifleri kızdıracam ama ingilizcem yetmiyor ibnelere, "götü yiyen aşağı gelsin laaan" diyemiyorum. yabancı dil seviyem derdimi anlatmama yetmiyor. dolu dolu "aşağı gelin de götünüzü sikeyim." diyemiyorum. desem rahatlayacam. diyemiyorum. bu yüzden iyice sinirleniyorum.

    bunlar o çatıdan bazen kafalarını uzatıyolar, zaten deli gibi hırslı ve konsantre bekliyorum. kafayı uzatana usulca ve sıcacık yaslıyorum 7.62×54mm 'yi. tek mermi, kafadan, yarısını şıp diye götürüyor heriflerin. korkudan kafayı bile uzatamıyor ibneler. dehşete düşmüşler belli ki ama bu çenelerine vurmuş. deli gibi konuşuyorlar. amk çekikleri.

    neyse efendim. bu duruma rağmen bunlardan birini büyük bir sabırla bekleyerek ve görse vassili zaitsev 'in bile kıskanacağı bir kaç isabetli vuruşla yukardan yere düşürdüm. bir bağırışma, bir ağlaşma oldu duymanız lazım. herifler beni kastederek birbirlerine "çabuk öldür onu" filan diye bağırıyolar. ben de o sırada düşürdüğüm adamın fişini çekmeye koşuyorum. netekim başarılı da oluyorum fakat bunlar beni yukardan ceylan gibi avlıyorlar.

    en sonunda dayanamadım, bizim grupta o an kim varsa yardıma çağırdım. kafaya koydum çünkü, ağlatmam lazım herifleri. şans bu ya, sadece bir kişi varmış. o da sağolsun 1 dakika içinde geldi olay yerine. olayı 15 saniye içinde, sesim titreyerek anlattım. hazırlıkları yaptık.

    tam mevzuya girişicez...

    server full oldu ve oyun bizi farklı servera attı. bu govvatlar da kayboldu. gözümün önünde yok oldu herifler.

    buradan o troll çançinçonlara sesleniyorum, olur da burayı okurlarsa bu mesajımı da görsünler.

    eeyyyyy çekik ibneler, biz elbet yine denk geliriz. nicklerinizi çoktan unuttum ama o çığlıklarınız beynime kazındı. "sıtahp hiiğm, kil hiiğm" diye birbirinize böğürüşlerinizi unutmayacağım. ayrıca o rogue tepesine güvenmeyin. 90k canı olan birisi defans ultisi basarsa oraya çıkabiliyor. bir kişi oraya çıktıktan sonra zaten gerisi de geliyor.

    "siz dua edin, ayağım takıldı da düştüm. sizinle burda değil, dışarda oynicam. şekilsiniz ya, hııııaaammmına!"


    (sansli pipi - 29 Mart 2016 00:21)

Yorum Kaynak Link : tom clancy's the division