the next generation, deep space nine, voyager ve hatta enterprise gibi, içinde ilk bölümünde yeni gemisine yerleşen, ekibe alışmaya çalışan bir kaptan, ve ilk başta uyumsuz görünse de bölümün sonunda birlikte çalışılabileceği ortaya çıkan bir yardımcı kaptan olan dizi.

absürd komedi değil, sadece biraz gevşek ve beceriksiz bir ekip var ve ekip dışındakiler (amiraller, bilimciler, düşmanlar vs) komik olmaya çalışmıyor, onlar ciddi ve düzgün karakterler. sanki the next generation evrenindeki bir gemiyi izliyoruz, ama bu sefer filodaki en becerikli kaptan^* yerine en beceriksizini takip ediyoruz.

bence olmuş, iş çıkar bundan.

(harzem - 14 Eylül 2017 15:38)

fox'a, son yıllardaki en iyi reytingini getirmiş dizi.

ilk iki hafta, pazar akşamı nfl maçlarının ardından yayınlanmıştı belki maçı izleyen insanların ilgisini de çeker diye. şimdi, başından beri planlanan slotu olan perşembe akşamına alındı. perşembe akşamı, pazartesi ile birlikte en iyi slot kabul ediliyor sanırım tv'de.

(standart orbit - 21 Eylül 2017 16:31)

dördüncü bölüm itibariyle tam anlamıyla olmuş. seth mcfarlane'in içinde gizli bir trekkie yatıyormuş onu gösterdi bu dizi, star trek serisinin fanı olmayan biri bu kadar şahane bir klonunu yapamaz. klon demek de haksızlık aslında, normal star trek'in içine daha gündelik hayat mizahı katılmış gibi. bence seth abimiz fox'u da size komikli dizi yapıcam diye kandırıp next generation'ın devamını çekmiş. bölüm isimlerinden senaryolara kadar her şeyiyle müthiş iş.

edit: şu demek istediğimi çok iyi özetliyor.

(kryptonian - 4 Ekim 2017 16:56)

star trek discovery'nin 3 bölümde yapamadığı şeyi tek bölümde yapmayı^* başarmış ve yıllar sonra bize yeniden star trek tng izletmiş dizidir. seth mcfarlane tarzı esprilerden rahatsız olunmayacaksa, kesinlikle izlemeye değer. düşük-orta bütçeli bir yapıma göre oldukça iyi.

bu arada, patrick stewart'ın dediğine göre bir gün tng ekibi yemekteyken yanlarına seth mcfarlane gelmiş ve hepsini bir arada görünce çok heyecanlanmış, sürekli sırıtmış. https://www.youtube.com/watch?v=kb5gwrct-cw

tng 25.yıl toplantılarından birinde ise çoğunuz seslendirme yapıyorsunuz bütün tng kadrosu bir animated serisinde rol alır mıydınız diye gelen soruya patrick stewart, sadece seth mcfarlane yönetecekse olur demişti, salonda alkış kıyamet kopmuştu.

demek istediğim; bence bu dizi star trek olmuş, seth mcfarlane gibi azılı bir trekkie'nin patrick stewart'ı bu diziye guest star olarak bir bölümlüğüne davet etmesi gerekiyor artık.

(eldrun - 4 Ekim 2017 22:22)

sizi bilmem de, ben eğlenerek izliyorum. "ayağımı yerden kessin yeter" diyerek başladığım bu dizi, her bölümde giderek daha keyifli hale geldi. ilk bölümden beri gemiyi bir şeye benzetiyordum, az önce ne olduğunu buldum. the orville arkadan bakınca aynı pulse oksimetre asdfg. inanmayan için fotoğrafladım.

(lustralseyahat - 13 Ekim 2017 22:53)

izlerken zamanın çabuk geçtiği dizi. insana dair saçmalıklara uzaydan bakmak oldukça keyifli. altında yatan mesajlar düşündürücü.

(yy - 13 Ekim 2017 23:32)

bölüm içi diyaloglar açısından yüzeysel, senaryo arkaplanı yönünden derinliği olan; her izlenildiğinde basit çakmasıymış gibi görünen, lakin yıllardır beklenilen ve "ben aslında star trek dizisiyim!" diye bangır bangır bağıran dizi.

özellikle star trek'e yönelik göndermeleri geçersek, dizide star trek yapımlarında yıllar içinde pek dokunmak istenmese de arada değinilen konular işleniyor. cinsiyet ayrımcılığı, modern ^* medya kültürü, inanç dogması, hayat kurtarmak için ödenebilecek bedel, farklı ırkların ilişki dinamiği, düşman kavramının bilinmezliği...vb gibi. bu konular işlenirken de star trek'deki benzer bölümlerden farklı sonuçlarla karşılaşmamız bu diziyi, içerdiği sululuklara rağmen izlenilir kılan etmendir bence.

--- spoiler ---

mesela s01xe03'de dava sonucunun lehte sonuçlanmayışı, star trek'in "tek bölümlük hikayelerin finali, çoğunlukla bölüm karakterinin lehine biter" mottosunun bu dizide takip edilmediğine kanıttır. gerçi bölümdeki sır tanığın öykü sonrası akıbeti sır oldu, ya neyse...

bir diğer örnek ise s01xe06 finalinde kaptan ölümüne sebebiyet verdiklerinin sorumluluğunu üstlenirken, hayatta kalmaları için uğraştığı çocukların ona, eylemleri için teşekkür etmeyeceklerini ve hatta nefret edeceklerini öğrenmesi; star trek'deki starfleet'in doğrucu, idealist normlarına ve çoğunlukla kendi barış fikirleri için yorgan yakmaya hazır atılganpersonelinin zaman zaman geride bıraktıkları acılar hakkında ilginç bir gönderme olmuş. "kötüler de ağlar" sözü o bölümü daha iyi anlatmaktadır kanımca.

--- spoiler ---

ek: bu arada isaac'in sesini lt. commander data'ya (bkz: brent spiner) benzetiyordum ki, "acaba o mu?" diye ilk bölümden beri merak etmiştim. lakin başkasıymış (bkz: mark jackson)

(erazur - 14 Ekim 2017 21:16)

avis ve hertz esprileriyle son bolum koparmistir.

(onlyreal - 15 Ekim 2017 21:11)

her bölümde yapımcısı ve başrol oyuncusu olan seth macfarlane'in büyük bir star trek hayranı olduğunu gösteren, enfes bir dizidir (macfarlane aynı zamanda cosmos belgeselinin de yapımcılığını üstlenmiş). bir komedi dizisi olmakla birlikte; keşif, farklıların karşılaşması, etik, demokrasi vb meseleleri hiç de sulandırmadan işliyor. keşke şu an 'star trek discovery' adıyla yayınlanan gençlik dizisinin yaratıcıları da macfarlane kadar sadık trekkie'ler olsalarmış.

(tunamuna - 28 Ekim 2017 14:20)

içimdeki star trek özlemini dindiren dizi.

seth macfarlane'in espiri tarzının büyük hayranı değilim. ayrıca absürd komedi sevmem. bu dizinin de absürd komedi olmasını bekliyordum, bu nedenle çok önyargılı başladım diziye. ancak izledikçe bağlandım. her hafta büyük hevesle bekliyorum artık. konular aynı star trek, oyuncular git gide sempatikleşti gözümde ve espiriler tam dozunda. şu aşamada star trek discovery de benim beklentilerimi karşılamaktan bir hayli uzakta olunca the orville gözüme daha bir güzel görünmeye başladı. bozmadan devam eder umarım.

(istenc - 31 Ekim 2017 13:33)