• "blair cadısı ekolünden yeni bir film. mezar buluşmaları adıyla ülkemizde gösterime girecek.(bkz: sahte belgesel formatlı korku filmleri)"
  • "aslında çok da bi olayı olmayan ancak efektle korkutma ekolünün başarılı bir temsilcisi olan film."
  • "(bkz: konusuz)"
  • "(bkz: gece tek başına izlenilmeyecek filmler)"
  • "yönetmen; the vicious brothers."
  • "utanmadan ikincisini çektikleri film. siyahi eleman güzel korkup ağlıyordu, yer yer güldük. onun dışında aklımda kötü efektleriyle yer edecek. hiç göstermeselermiş bir şey daha iyi."
  • "kötü, çok kötü bir film. iyi olacak gibi, eğlendirecek gibi başlamıştı oysaki."
  • "bilgisayar oyunu tadında on numara film. özellikle dilli kaşarlı tost seven hamster sahiplerine hararetle tavsiye ederim."




Facebook Yorumları
  • comment image

    sinema sektöründe bir film ilgi çekmeye görsün, hemen onlarca benzeri ardından geliveriyor. bu film de rüzgara kapılmış yapımlardan biri. işin ilginç yanı ise türk sinemasının da karadedeler olayı adlı film ile bu rüzgardan nemalanmaya yönelik girişimlerde bulunmuş olmasıdır. te buralara kadar sıçradı anlayacağınız.


    (lali berte - 29 Ağustos 2011 23:00)

  • comment image

    star tv'de ölüm randevusu ismiyle yayınlanan "amatör kamera style" korku filmi. bir grup genç televizyoncu, bolca sallanan kamera ve hastane hayaletleri. film çok iddialı olmasa da ilgi çekici başlıyor ama sonunda maalesef bokunu çıkarıyorlar. ilk 45 dakikasını izleyin ve gerisini hayalgücünüzle tamamlayın bence.


    (feseler - 31 Ağustos 2011 00:12)

  • comment image

    bu filmi sevenlerin aynı zamanda amnesia the dark descent isimli oyunu da sevdiklerini tahmin ediyorum. her ne kadar zaman ve mekan uymasa da amnesia yı oynayanlar ne demek istediğimi anlayacaklardır. yeri geldiğinde mumları yakıp önümüzü görebilmek için bir tane kibrite muhtaç bırakıp karanlıkta delirmeye mahkum eden bu oyunun ambiyansını bir nebze de olsa bu filmde tatma imkanı buluyorsunuz.

    efektleri çıkardığınızda film gayet güzel geriyor. bu tarz filmlerini dedesini blair witch, zirvesini rec, en gerilimlisini de la casa muda olarak kabul etmiş bünyemin bu filme puanı 7 dir kanka.


    (tepkili insan - 11 Ekim 2011 03:46)

  • comment image

    anlatımı ve tekniği ile blair witch project e yakın duran vasat bir mocumentary. 6/10.

    "grave encounters" adlı (bizim berna laçin li "sınır ötesi" zırvalığı gibi) paranormal olayları araştıran 5 kişilik bir ekip terkedilmiş bir akıl hastanesinde haber için geceliyorlar. hatta abartıp kendilerini binaya kitliyorlar. başlangıçta ufak tefek seslerden mutlu olan ekip bir süre sonra korkunç olaylara tanık oluyor.

    kıpır kıpır kameralı sahneler, koşan insanlar, uzun karanlık koridorlar, kaybolan arkadaşlar gibi öğelerle bezeli grave encounters, klişe filmlerin izinden giden vasat bir film. 16 milyon izlenmiş fragmanı ile dikkat çekmişti ama balonmuş.

    --- spoiler ---
    filmin başında ekibimizin ne kadar sahtekar olduğunu görüyoruz. hele anlatıcının yemeyeceği halt yok gibi duruyor. eski akıl hastanesine kendilerini kitleyip ruhları çağırıyorlar. hatta ruhlar gelmeyince sinirleniyorlar. ama sonra eski bina kendilerine oyun oynuyor ve kayboluyorlar. burası the shining i çağrıştırdı bana.

    bundan sonra filmde hastaların ruhlarının gelmeye başladıklarını görüyoruz. ardından işler kopuyor zaten. ekiptekiler yakın çekimlerde ağlamaya başlıyor, "pişmanım, korkuyorum" tarzı klişe laflar ediyorlar. sonlara doğru iphone uygulamalarında edinebileceğiniz "yüzleri korkunçlaştırma" efektli sahneler var. neticede hastalara deneyler yapılıyormuş falan filan.

    ---
    spoiler ---


    (kumrengi - 9 Kasım 2011 22:08)

  • comment image

    vasatı aşamayan, hatta vasata bile ulaşamayan bir film.

    bu hayalet arkadaşların olayı neydi, hastane niye öyle kendi kendine işler yapıyor, bizim elemanlar neden ayrı gayrı dolaşıyor, video kayıtları nasıl şirketin eline ulaşıyor falan da filan tonla muallak...

    doğrudan karşımıza üç beş "dabbe"msi "semum"umsu surat koymuşlar, bir de amatör çekim havası vermişler, karanlık mekânlar, akıl hastanesi, bağrışmalar, hırıltılar, deliler meliler derken al sana korku filmi.

    oldu canım...

    5/10


    (citosumdan taso cikmadi - 24 Aralık 2011 04:52)

  • comment image

    klasik bir "el kamerasıyla gizem arayan bir grubun (bunları daha önce maceracı gençler, belgesel yapımcıları, muhabirler vs. şeklinde bu türün içinde sık sık gördük) gerçekten belasını bulması" filmi. türün sevenleri için orijinalliğe dair çok da umut vaat etmeyen bir fragmanı var.

    --- spoiler ---

    her neyse deyip filme bakınca da akıl hastanesinin soğuk havası, olmazsa olmaz sayko doktorun lobotomi sahneleri derken bu türde çok rastlanmayan abartılı cgi'a yaslanmış sahnelerine tanık oluyoruz. hikayenin gidişatında ise sürpriz denecek hiç bir durum yok doğrusu. ailesine koşmaya çalışan "e ne işin var abicim o zaman orda" dediğimiz set görevlisi, hadi bir tane de kız olsun filmde diye tutulan arkadaş, kapıyı dışarıdan zincirleyerek çaresizliği vermeye çalışmak derken bir iki yer dışında gerilimi bile fazlaca veremeyen bir film çıkmış ortaya.

    akıl hastanesi kısmıyla (bkz: house on haunted hill), küvette kaybolma sahnesiyle (bkz: rec), genel gidişatıyla (bkz: blair witch project)'e fazlasıyla benzemiş.
    ---
    spoiler

    imdb'de 6 ve 6,5 üzeri almış korku gerilim filmlerinin fazla olmayışından ve filmin bu puanı nasıl almış olduğunu merak edip, bundan nemalandığını credits akmadan çok önce farkedebileceğiniz film şeysi.

    şahsi puanım 5,5/10


    (dezenfekter - 9 Nisan 2012 17:50)

  • comment image

    vasat film ama sıkmadığından ve yer yer hayaletleri çok kısa ve etkili gösterdiğinden beğendim. ayrıca içinde tek bir cin ya da hayalet görüntüsü olmayan bu formatta filmleri her an bir yerden bir şey çıkacak kaygısıyla izleyip sadece geriliyorduk. bu sefer canlıyı gördük hiçte fena olmadı ama bu sahnelerin bazılarında oyunculuklardan kaynaklanan inandırıclık problemleri filmin sertliğini kırıyor. genel olarak izlenebilir bir film. ayrıca:

    (bkz: grave encounters 2)


    (atakandinc - 26 Haziran 2012 15:28)

  • comment image

    başlangıcı gayet iyi olan bu filmin yarısından sonra yönetmenin after effeksi keşfetmesiyle ve youtube dan bir kaç scary face dersi izledikden sonra deneme yapıp filme koyan ve ani karelerde popo kasımızı kullanmamıza neden olan filmdir. aslında iyi yapılmıştır. hatta blair witch tarzı filmlerin arasında en iyisi derim kendimce. imdb de iyi puan almıştır bir korku filmine göre. iyi film, hoş film ama scary face ne hocam!


    (tholendin - 1 Temmuz 2012 02:34)

  • comment image

    grubun bulunduğu mekanın sürekli değişmesi ve etrafın devamlı zifiri karanlık olması sayesinde klostrofobi hissini çok iyi veren film. içim daraldı fenalık geçirdim.

    -spoiler-

    çatıya gitmek için merdivenlerden çıkıp duvarla karşılaşmaları ağır bir darbeydi.

    -
    spoiler-


    (rinnegan - 18 Mayıs 2013 09:40)

  • comment image

    utanmadan ikincisini çektikleri film. siyahi eleman güzel korkup ağlıyordu, yer yer güldük. onun dışında aklımda kötü efektleriyle yer edecek. hiç göstermeselermiş bir şey daha iyi.


    (relabluess - 8 Ağustos 2013 00:54)

  • comment image

    izlerken insanın psikolojisiyle ciddi anlamda oynayan film. valla pasiflora içip öyle yattım filmden sora. aslında ben asıl filmi çeken ekibin ve oyuncuların psikolojisini merak ediyorum. neticede efektler gerçek olmasa da mekan son derece klostrofobik. ama bence paranormal aktiviteli film yapıcam diye işin suyunu çıkarmışlar. gerek yok. boş yere sinir bozuyor.
    --- spoiler ---
    ha bir de en azından şu acun kılıklı program sunucusu kurtulaydı filmin sonunda.
    ---
    spoiler ---


    (benmualla - 1 Aralık 2013 23:47)

  • comment image

    korku sinemasında son yılların popüler alt türü mockumentary/found footage filmlerinin güncel bir örneği. türün naçizane bir hayranı olarak gönül isterdi ki güzel şeyler yazabileyim hakkında, konsepte kazandırdığı yeniliklerden bahsedebileyim mesela, fakat maalesef sonuç pek iç açıcı değil.

    derken spoyler.

    --- spoiler ---

    güncel korku sinemasında yazısız bir kural var: ne kadar az gösterirsen, izleyeni o kadar çok gerer ve korkutursun. ben bunu söylemekten bıktım ama yapımcılar pek sallamıyor anlaşılan. 50'li yıllarda değiliz abi, kameranın oynayan aktörün gözeneklerini saymamızı sağlayacak kadar dibine girdiği ucuz makyajlı yaratıklar korkutmuyor/eğlendirmiyor artık izleyeni. şimdilerde bu korkunçlu makyajın yanında bir de lüzumsuz cgi kullanımı ile uğraşıyoruz. bu tarz hareketlerin artık korku filmlerinde, hele ki yalandan da olsa bir gerçeklik havası taşıyan -ve izleyene bu atmosferi vermeye çabalayan- mockumentary temalı filmlerde yeri yok.

    şimdi bunu koyalım bir kenara. evet, filmin gayet eğlenceli ve yer yer geren bir ilk yarısı var. eğlenceli olmasının nedeni, son yıllarda mantar gibi türeyen hayalet avı temalı televizyon belgesellerine üst üste çaktığı selamlar ve yaptığı göndermeler. başta ghost hunters olmak üzere most haunted, paranormal state vb. reality dizilerini az çok takip edenler anlamıştır. özellikle de bilimsel cihazlarla iyi kötü elle tutulur bir sonuç elde etme gayretinde olan (görünen) ekiplerin yer aldığı dizilerin aksine, tamamen ucuz hristiyanlık propagandası olan ve bölümlerindeki mevzular ekseriyetle medyum olduğunu iddia eden şahıslarca veya rahiplerce sonuçlandırılan dizilere, filmdeki sahtekar medyum karakteri üzerinden verilen ayarlar takdire şayan. yer yer germesinin nedeni, böyle güzel bir fikirle başlangıcı yapmış ve asylum (tımarhane) gibi de on numara bir mekan seçilmiş olup, filmin ilk yarısı boyunca elle tutulur gözle görülür hiçbir doğaüstü olay olmaması. elbette izlerken bir noktada metafizik öğelerin harekete geçip filmi bir sonuca bağlayacağını biliyorsun, ilk yarı boyunca hissettiğin gerilimin çoğu da bu sebepten zaten. ancak bağlanış şekli çoğunlukla pek başarılı olmuyor maalesef, bu filmdeki gibi.

    öncelikle belirteyim, zaman/mekanda oynama ve tımarhane binasının içinin devamlı değişmesi neticesinde karakterlerin çıkışı bir türlü bulamaması (en azından kağıt üstünde) güzel fikir. ancak kahramanlarımızın çıkış yolu ararken karşılaştıkları olayların izleyiciye aktarılma biçimi maalesef ilk yarıdaki gizem havasın silip götürüyor. bu noktada az evvel bahsettiğim gereksiz cgi kullanımı giriyor devreye. tumblr gif'i olsun diye çekildiği her halinden belli, ucuz efektler ve yüksek sesle izleyeni korkutabileceğini düşünen ve bu şekilde korkutmaktan ziyade güldüren sekanslar geliyor ard arda. ve filmde kel fodul bir hayalete tekme tokat dalan bir karakter mevcut. üstüne kötü oyunculuklar, klişe karakter ve diyaloglar, konunun bir türlü toparlanamaması gibi faktörler de eklenince; ilk yarıda vaad ettiklerinin hiçbirini yerine getiremeyip saçma sapan bir şekilde sona eren bir film kalıyor elimizde.

    kötü oyunculuk demişken burada bir parantez açmak istiyorum, bu gibi filmlerde rol yapmak her daim zordur ve aktörlere bu hususta saygı duyarım. ancak kendisinden 15 sene önce çekilmiş the blair witch project filmindeki oyunculukların yanından bile geçemiyor bu filmin aktörleri.

    filmin kanımca başarılı denebilecek iki sahnesi vardı: hanım kızımızın saçının görünmez eller tarafından şöyle bir yoklandığı sahne ile demir çubukla sıçan öldürüp yeme sahnesi. bunların dışında da elle tutulur bir şey yok maalesef filmde.

    sonuç olarak grave encounters, mockumentary türünün parlamasına yol açan (ve şahsi kanaatimce halen en iyisi olan) the blair witch project bir yana, konsepti tüm zaaflarına rağmen başarılı bir şekilde uygulayan rec, paranormal activity, v/h/s gibi filmlerin yanına dahi yaklaşamıyor. güzel başlayıp hüsranla sonuçlanan bir girişim olarak kalıyor akıllarda, aynı alt türün diğer pek çok güncel örneği gibi.

    biz izleyene kadar ikincisi de çıkmış, ona da bakarız bir ara.

    biraz da asylum atmosferi aşkına puanım 5.5/10.

    ---
    spoiler ---


    (bruce parkus - 21 Şubat 2014 01:40)

Yorum Kaynak Link : grave encounters