m. nayt şabalak'a hala para veren prodüktörlerin varlığını bize ispatlamış film. demek ki hollywood'un para hala bok.

(sir gerard uth mondar - 30 Mart 2012 23:26)

n. mite schiamalan'ın hakkında, jurassic park ve the tree of life'ı seven bunu da sever dediği film. gişede sıçmayacak bir sanat filmi olacak demek istemiş herhalde. yönetmen sebebiyle bok gibi olacağını düşünenlerin yüreğine su serpecek olursam, kendisinin bu sefer senaryoda parmağı yok gibi görünüyor. senaristlerinden biri the book of eli'ın senaristi gary whitta, diğeri traffic'in senaristi stephen gaghan'mış. the book of eli'yı yazan aynı zamanda the walking dead'de zombi rolünde gözükmüş.

ayrıca yönetmenin adını doğru yazan ilk kişi kendisinden imzalı the last airbender blu-ray'i kazanacakmış diyorlar.

(norman stansfield - 29 Mayıs 2012 17:05)

yönetmeninin adı fragmanında geçmeyen ender filmlerden. neden acaba diye sorası geliyor insanın!?

(vote - 10 Aralık 2012 23:44)

2013'ün en kötü filmlerinden biri olmaya aday m. night shyamalan filmi.

filmin tanıtımında insanlar dünyayı terk ettikten bin yıl sonra, dünyaya inmek zorunda olan iki kişiden bahsediyor. fragmanda ise "bu gezegendeki her şey insanları öldürmek üzere evrildi" diyor.

insanlar bin yıldır dünyada değilse bu her şey neden insanları öldürmek üzere evriliyor? öyle olsa bile bin yıl içinde nasıl böyle bir evrim olabilir? insanların dünyayı terk etmesine neden olan bu evrim ise, olayın başında "inekler bize saldırıyor, hadi yedi milyar insan dünyadan kaçalım" mı demişler?

m. night shyamalan filmi olduğuna göre kesin ters köşe yapmaya çalışacaktır, o da büyük ihtimalle şöyle olur, aslında olay gelecekte değil geçmişte geçiyordur, bu iki eleman vahşi hayvanları dize getirdikten sonra insanlar dünyaya yerleşecektir vs...

(natuk baytan - 15 Nisan 2013 14:31)

the last airbender^* filminden sonra uwe boll ile karşılaştırılır hale gelen, hollywood'daki uzatmalarını oynayan m. night shyamalan ve django unchained'deki django rolünü bile başrol değil diye reddeden will smith'in, jaden smith'in promosyonu için bir araya geldiği film. sonuçta alan razı veren razı durumu oluşmuş sanırım.

will smith, arada oğlu jaden smith olmasa bir m. night shyamalan filminde oynar mıydı? peki m. night shyamalan, will smith'i filminde oynatamayacak olsa, başrolü jaden smith'e verir miydi sorularını sormak bu noktada gereksizleşiyor.

tahminim, sci fi'ı az ve/veya mantık hatalarına sahip ama izlenebilir bir aksiyon filmi olur. film imdb'den 5.5-7.5 arası bir not alır ve bu notun 1 puanını da will smith'e borçlu olur (yani gerçek puanı hesaplamak için 1 puan çıkarmak gerekecek: 4.5-6.5). will smith'i de, shyamalan'ı da severim ama bu film, casting'indeki anlattığım doğal olmayan çıkar ilişkisi yüzünden tutmayacakmış gibi bir his var içimde.

wikipedia sayfasında meslekleri arasında bir tek rocket scientist ve astronaut yazmayan jaden smith^*** hakkındaki tahminim: bu kadar promosyonla başarısız olabilmesi için ancak sansa stark zekasında ve kristen stewart yeteneksizliğinde olması gerekiyor. bu yüzden muhtemelen uzun vadede babasının kariyerini yakalaması kesin gibi görünüyor.

(faervian - 30 Nisan 2013 08:47)

görünüşe göre will smith'in oğlu için kariyerini tehlikeye attığı film olarak anılacak. django'yu reddedip bunda oynamak nedir allahını seversen will. tamam oğlun meslek öğrensin istiyorsun anlıyorum ama sen de bütün türk babalar gibi sanayiye verebilirsin. böylece o küçük emrah bakışlı oğlunun kolunda altın bilezik olurdu. ayrıca emrah'ın tamirci çırağını canlandırdığı filmi hatırlatmama bilmem gerek var mı.

(alex xander - 1 Haziran 2013 22:40)

kötü bir film.
will smith elindeki avucundaki ile bakkal dükkanı açmış da yardım olsun diye ekmek almaya gitmişim gibi hissediyorum.
adamlar teknolojinin dibine vurmuş ama boyun yastığı aparatı yapmaktan acizler. o kafaları afedersin sik gibi sarkıtıp uyuyor rolü yapan figüran adamları görünce nasıl bir film olacağını hemen anlıyorsun. oyunculuk dipte, senaryo basit, heyecan sıfır, merak yok. görsel effect'de hayvanımız var, ağaçlar var bolca, sümüklü alien var biraz, ama uzay gemisi desen yeni bitti abla dercesine.
kısaca will'in ergen oğlunun göt korkusu ile mücadelesi olarak özetlenebilecek bir film. zaten göte çok büyük vurgu yapılmış filmde. mesela adamlar dünyaya çakıldılar, görsel effecti kaldıracak götü olmayanlar göremediler o sahneyi. ekran karardı diyenler var.

(uzaktan bakan kiz - 3 Temmuz 2013 00:37)

ilk defa will smith ve oğlu küçük emrah jadene sövdüğüm film olmuştur. sigi git bad boys 3 ü çek bezmenk herif diyesim geldi.

(raad - 5 Temmuz 2013 18:19)

senaryosu kaybolmuş da akılda kalanlarla çekilmiş gibi duran film.başka türlü bu kadar eğretilik mümkün değil.

(bothsidesnow - 9 Temmuz 2013 18:44)

götü kılı gibi film. uzay gemisi yapmışlar kesici silahtan ötesi yok. bi siktirin gidin amına koyim.

(terminator squad - 12 Temmuz 2013 18:15)

will smith oglunun sunnet dugunu kasetlerini kolaj yapsa daha iyi olurmus. bastan sona ozensiz bir film.

(kataraz - 19 Eylül 2013 18:17)

işte torpilin, kayırmacılığın sonu... jaden smith.

keşke başkası oynasaymış o rolü.

(bkz: torpilli)

(roboute guilliman - 20 Eylül 2013 01:37)

will smith'in aile arasında "geçen bizim oğlana film çektik" diye bahsettiği film.

(forrestgump - 22 Eylül 2013 07:55)

ben neleri izleyip idare eder demiş adamım bana bile pes dedirtti.
bilim kurgu desen değil.
aksiyon desen değil.

sik gibi film.

(limon kimyon zorro - 26 Eylül 2013 02:30)

ben bu filmi 1 ay once izledim. bir sahnesi haric hicbir sey hatirlamiyorum filme dair. ki bu gibi sacma sapan islerde fil hafizasina sahibimdir.
demek ki bok gibi bi film. sonunu bile hatirlamiyorum kanka bak, neye baglandi film nooldu kocaman bombos bi sayfa.

(guzelcehulis - 26 Eylül 2013 11:43)

--- spoiler ---

internette sorun çıkınca, önceden indirmiş bulunduğum filmlerden alfabetik olarak ilk sıradaki olduğu için izlemeye başlama hatasına düştüğüm, ömrümden ömür götürmüş filmdir.

- jaden smith: olmayınca olmuyor kardeşim, babası oyuncu diye sıpası da oyuncu olacak diye bir kural mı var. küçük emrah ile colin farrell kırması bakışlarla endişeli hissiyat iletmeye çalışma, ergen tavırlar, şimdi korkmuş davran dediler diye astım krizi tutmuş gibi hööh hööh hööh diye solumalar, yani ne desem boş. evlat olsa sevilmez.

- korkmuş davran derken, insan bir geçiş süreci yapar o hissiyata, bir sahne önce üçbuçuk atan çocuk duvardan duvara vurulunca hop bir flashback, hemen ghostingin kralını yapabilir hale geliyor, hade len, artı dur daha bitmedi sana laflar hazırladım, o flashback girene kadar yerde yattı, bırak korkmayı altına sıçmıştır o sırada yoğun feromon salgılamadı mı bu adam hemen dağıldı mı tüm feromonlar?

- başkalarının da değindiği saçmalıklar: bir tek insanlar mı soluk alamıyor bu yerde nedir yani bir de tropik orman gibi yerde geçiyor ama meğerse burası her gece donuyormuş. yersen. ayrıca da niye yani, 1000 yıl olmuş insanlar terkedeli halen atmosfer düzene girmemiş mi, hadi girmemiş olsun sera gazı varsa devamlı sıcak olur, gündüz sıcak gece dondurucu değil. kartallar yüksekten uçar konusuna ise hiç girmeyeyim, orada yavrulara yem olsun diye getirdiğin şeyin yavrularını korumaya çalıştığı çıkarımını nasıl yaptın kuş beyninle de bir de yavrularım ölmüşken ben de bunun için kendimi öldüreyim de bari o yaşasın noktasına geldin? breh breh breh

ya sinirlenmeyeyim diyorum da. yok arkadaş.
--- spoiler ---

(karsus - 4 Ekim 2013 00:33)

"atara atar, gidere gider; uzay çocuğuyuz şeklimiz yeter" temalı atarlı ergen fantazyası filmi.

2013 yılında çekilen şu bilim-kurgu filmine bak bi kere, bak bak hareketlere bak allasen.

uzaya medeniyet kurmuşlar ama yüksek yere çıkmayınca çekmeyen sinyal gönderme cihazı var.

ayrıca;
-benim meteora kafa atmış arkadaşlarım var.

(seerlomlan - 5 Ekim 2013 22:51)

will smith'in oğlunu meşhur etmek vizyonuyla yazdığını düşündüğüm filmdir. ne yazık ki film çok başarılı olmamakla birlikte genç jaden da pek ışık vermiyor.

(tspark98 - 12 Ekim 2013 22:05)

yaptığı gişeye yazık. keşke will'in bebesini gezegene değil de çinçine bıraksalardı da telsim olduğu için çekmeyen galaktik telefonunu götüne soksalardı.

(ed gein jr - 25 Aralık 2013 21:16)

burada üzerine konuşulanlarla bende, "umarım hiç kimse bu filmi - ya da herhangi bir filmi - izlemeden önce buraya ya da benzer bir platforma girip "fikir" edinmeye çalışmaz," düşüncesini oluşturmuş filmdir. çünkü burada - ve benzer sitelerde - artık kişisel fikirlerin değil, müthiş bir cehalet eşliğinde hızla yayılan, çoğunluğun fikrine ayak uydurma çabasının yol aldığı çok açıktır.

filmi çok beğendiğimden, yere göre sığdırılamayacak bir baş yapıt olduğunu düşündüğümden değil. öyle düşünmüyorum; çok eksik bir film. fakat öyle düşünseydim bile bu fikrimi birilerinin beyin kıvrımlarına sokmak istercesine çabalamazdım. benim için sinema, tıpkı edebiyat ve müzik gibi bir keyif alma, eğlenme, hoşça vakit geçirme aracıdır; başka bir şey değil. sen ya da o, elbette başka şekilde düşünüyor olabilirsiniz. elbette her türlü mecrada fikirlerinizi açıkça ve özgürce beyan edebilirsiniz. benim bununla ilgili bir derdim yok; olamaz. doğru ya da yanlış, farklı fikirlerin çatışması her zaman doğurgandır. benim derdim, kendine ait fikirleri olmayan, müthiş bir kopyalama yeteneğiyle ve hiç sorgulamaksızın bir başkasının fikrini benimseyip tekrarlayan, bir gün bile kendine bakıp "ya ben ne yapıyorum? neden sahip olduğum düşünme yetisini kullanmıyorum?" demeyen insanlarla. internet ve sosyal medya sağ olsun; onlar artık her yerdeler. kabiliyetleri, düşünmeye üşenmek.

mesela bu gece, ekşi sözlük ve yeni kuşak kullanıcıları sayesinde shyamalan'a şiddetle karşı olan bir güruhun varlığından haberdar oldum. sebebini kolaylıkla anlamakla birlikte yine de çok şaşırdım. herife küfretmeye, bunu yaparken bir yandan entelektüel, diğer yandan komik ve eğlenceli görünmeye çalışanların halleri çok komik ve çok acınasıydı. oysa aynı insanlar, filmin bir "ergen hikayesi" olduğunu savunuyorlardı. aslında film onlara bir ayna tutmuştu; bilmiyorlardı. neyse. sorum şu: bir insan niçin hiç tanımadığı, tanıma ihtimali de yok denecek kadar düşük olan, kendisine, ailesine ya da başka birilerine ruhsal ya da fiziksel zarar vermemiş olan bir insana ağız dolusu küfür etme - bela okuma, ölmesini dileme - ihtiyacı duyar? niçin bu adamın dünyanın parasını kullanıp çektiği bir film yüzünden, sanki herif gelip kendi cebinden para aşırmış da filmi öyle çekmiş gibi kudururcasına öfkelenir? ve niçin söz konusu filmi izleyeceğine tuvalette bıraktığı artığını izlemiş olmayı diler? bu herif kötü bir film çektiği için mi? hayır, hiç sanmıyorum. bunca öfkenin ve gereksiz gövde gösterisinin tek bir nedeni olabilir; cehalet. aslında öfkelenmemiştir bile. ondan önce "fikir" beyan eden biri ya da birilerinin fikrini aynen paylaşırken - başka türlüsü düşünülemez çünkü - bunu öfkelenerek yapmanın kendisini daha birikimli, daha çağının adamı gibi göstereceğine inanmıştır. aslında o kadar laf kalabalığını temizlesen ortaya sadece şu cümlecik çıkacaktır: "hı hı, aynn ya, evt, bencede :)))" (-de birleşiktir.)

şimdilik onları bir yana bırakırsak, bir işi (filmi, kitabı, albümü vd.) eleştirirken ben, "emeğe saygı duymak" sansürüne asla takılmam. emeğe saygı duyacaksak eğer, en başta porno sektörünün önünde eğilmemiz gerekir. yok öyle bir şey. neden emeğe saygı duyayım? bir yapımcı ya da yönetmen - hele ki hollywood'da olup her türlü imkana sahipse - şu yüzyılda yaptığı işle, elindeki imkanlar doğrultusunda kendinden önce yapılmış işlerin üzerine çıkmak zorundadır bence. çıkamazsa ben de onu olumsuz anlamda eleştirme hakkına sonuna kadar sahip olurum. senaryoyu eleştiririm, teknik imkanları ellerinde olduğu halde iyi değerlendiremeyişlerini eleştiririm. oyunculukları, müzikleri, dekoru, her şeyi, her şeyi eleştirebilirim. neden eleştiririm peki? belki bir yakınımla fikirleri çatıştırıyoruzdur. belki ben ona ya da o bana sinema bilgimizle caka satmaya çalışıyoruzdur. olabilir. ama bu en fazla on dakika sürer; sonrasında büyük ihtimalle ya oturur tartıştığımız şey üzerinden yeni bir senaryo fikri üretiriz ya da dönüp işimize bakarız. ama kalkıp yapımda ve yayında emeği geçenlerin yedi ceddine, ağızlarımızdan tükürükler saçarak küfür etmeyiz. hele hele, abilerimiz ablalarımız böyle yapıyor diye, kabul gören bakış açısı buymuş diye kimsenin fikirlerini alıp sırtımıza geçirmeyiz. çünkü çok utanç verici bir şey bu.

eminim çoğunuz filmi içten içe sevdiniz. the sixth sense'i de, the village'i de bayıla bayıla seyrettiniz. şahsen ben öyle yaptım. hala daha altıncı his'si keyifle seyrederim. peki siz neden kalkıp ekşi sözlükteki film başlığının on dört sayfasının on üçü "beğenmeyenlerle" dolu diye kendinizi çoğunluğun yanına yöresine sıkıştırmaya çalışıyorsunuz? çoğunluğun beğenmediği bir şeyi beğeniyor olmaktan neden bu kadar çekiniyorsunuz? burada kabul gören bakış açısını, öyle düşünmediğiniz halde sırf beğenilmek, kabul edilmek kaygısıyla onaylamanız sizi gerçek yaşamda nereye taşıyacak zannediyorsunuz? peki benim bütün bunları buraya yazmam beni bir yere taşıyacak mı? hayır. ama hiç değilse kendi fikirlerimi söylüyorum. bilinçsiz çoğunluğa öfke duyuyorum. kitle psikolojisinden tiksiniyorum. aslında en çok insanlardan tiksiniyorum. fakat yine de birkaç insan bunu okusun istiyorum. bu da benim çelişkim. benim. bir başkasının değil. bence siz de kendinize, size ait olan bir şeyler bulmak zorundasınız. selametle.

(fuckleberry linn - 8 Ocak 2014 02:47)