Toni Erdmann (~ Min pappa Toni Erdmann) ' Filminin Konusu : Uluslarası bir danışmanlık şirketi için Bükreş'te çalışan Ines (Sandra Hüller) işi ve kariyerinden başka birşey düşünmeyen hırslı bir iş kadınıdır. Memleketi Almanya'ya doğum günü için kısa süreliğine döndüğünde uzun süredir görmediği babası Winfried (Peter Simonischek) ile karşılaşır. İlerlemiş yaşına rağmen yaptığı yersiz şakalar ve tavırlarıyla adeta çccuk gibi bir karakteri olan Winfried, kızıyla biraz daha fazla zaman geçirmek için ondan habersiz Bükreş'e gider. Kısa bir ziyaret olarak başlasa da, kızının yaşadığı manasız hayattan dolayı endişe duyan baba, burada kızını hem neşelendirmek, hem de kaybettiklerini hatırlatmak için biraz daha kalmaya karar verir. Baba kızı bundan sonraki süreçte birbirinden absürt olaylar beklemektedir.
Ödüller :
I, Daniel Blake(2016)(7,9-42338)
Saul fia(2015)(7,5-39028)
The Square(2017)(7,3-41603)
Elle(2016)(7,2-52933)
FIPRESCI Prize-Competition
cannes film festivali'nde elestirmenlerden son 10 yilin en yuksek puanini alarak fipresci odulunu kazan maren ade filmi. yillar sonra kadin bir yonetmene palme d'or'u getirebilir yarin gorecegiz. sorunlu bir baba kiz iliskisine deginiyor. afisi sicacik, festival kapilarinda cok kisiyi surundurecek gibi.
(oinone - 21 Mayıs 2016 20:51)
--- spoiler ---"...o an yaşadığın şeyin güzelliğini anladığın zaman o an hep geçmiştir."--- spoiler ---
(demlicay - 25 Eylül 2016 00:13)
sistemin çarkı haline gelmiş, içindeki çocuğu kaybetmiş ve en önemlisi espri duygusunu yitirmiş insanlara itinayla izletilmesi gereken bir film.biliyorum cümle buram buram didaktizm kokuyor, ama genel olarak hikayesi böyle didaktik olan bir filme de daha azı yakışmazdı herhalde.
(il pompiere - 7 Ekim 2016 23:08)
cuma akşamı filmekimi kapsamında izleme fırsatı bulduğum filmdir kendisi. öncelikle başlangıcı şu şekilde yapmak istiyorum; beğenmedim, 3/10 verdim. genellikle kendimi sinemadan anlayan biri olarak düşünsem de bazı filmlerde genel kanının aksine beğenmediğim/beğendiğim filmler oluyor. bu da onlardan bir tanesi, hatta en tepelerdekilerden.filmin bir buçuğuncu saatinin sonunda çıkacaktım ki son anda vazgeçtim. zira salondan da benim dışımda on kişinin net olarak çıktığına eminim.film komik değil. insanların bu filmede güldüğü şeyler bana komik gelen komedi öğelerinin çok dışarısında kaldı doğrusu (bkz: the big lebowski). misal salak bir adamın diş takma hareketine bile gülen insanların bu festivale bilet bulabilmesi beni ayrıca üzdü.konusuna gelecek olursak. sorunlu bir baba-kız ilişkisi. ancak bunun üzerine babanın yine aptal hareketleri, kızın aslında iç dünyasında babasına ihtiyacının olduğunu bilmesi ama bunu reddetmesi, babanın şaklabanlıklar falan yaparak kıza geri gelmeye çalışması falan derken olaylar karışıyor.neyse efendim. birikmiştim, anca yazacak zaman bulabildim. üç saatinize yazık etmeyin.henüz gitmemiş ama gidecek suserlara bir heads up vereyim; bu filmi beğenmeyen bunu da beğenmedi (bkz: the big lebowski). gidin bira için muhabbet edin.edit: linç mi edeceksiniz? buyrun bekliyorum.
(hometusu - 10 Ekim 2016 01:34)
filmin ele aldığı konuların hakkını verebiliyor olması ve bir sonraki sahnede karşınıza çıkacakları asla kestiremiyor olmanız 160 dakikanın su gibi geçip gitmesini sağlıyor. maren ade'nin uluslararası çapta üst düzey yönetmenler listesine geçmesini sağlayan bu film, izleyici ile kurduğu kişisel düzeydeki bağ sayesinde şimdiden dünyanın pek çok ülkesinde gösterim şansı elde etti. film hakkındaki ayrıntılı yorumlarımı şurada kaleme aldım: https://jeandrocoen.blogspot.com.tr/…mann-2016.html
(je androcoen - 10 Ekim 2016 19:54)
yılın açık ara en iyi filmi. bu defa eleştirmenler abartmıyor arkadaşlar. filmin süresi uzun olduğu için evde seyredenler biraz zorlanabilir fakat sinemada su gibi akıp geçti. filmin en büyük özelliği bence izlediğiniz şeyin yazılmamış gibi durması. bu kadar komik ve alt metini olan bir filmi böylesi doğal akışa oturtabilmek çok zor. tam bir başyapıt olmuş. en iyi yabancı film oscarını almazsa büyük süpriz olur.
(vonepps - 12 Ekim 2016 01:01)
ister toni erdmann olun ister sekreteri byan schnuk, farklı tonlarda koyu yalnızlıklar içinde koca willy gibi ölüp gideceğimizi anlatan hoş film.
(delinin zoru - 12 Ekim 2016 01:36)
filmekimi kapsamında rexx ek seansına bilet alıp gitmeyi unuttuğum film. çok üzüldüm lan hem filmi merak ediyordum hem de en pahalı biletti aq.
(ben eksici degilim - 17 Ekim 2016 23:57)
(fikir vermesi açısından) şöyle söyleyeyim, swiss army man'i donunda sallar. kendisine cannes'da gerçekten ayıp edilmiş. hikâye, oyunculuklar, yönetim muazzam.
(kahmut - 18 Ekim 2016 00:34)
filmekiminde izleme fırsatı buldum fakat tüm dünya birleşse film mükemmel dese de karşıma alır bu film 2 saat 40 dakika olamaz, olmamalı derim. konu güzel fakat işleyiş çok sıkıcı bir yerden sonra aynı sahneleri defalarca izliyormuş havasına kapıldım. 2 saati geçmese iyi vakit geçirtecek güzel bir film diyecekken şu an film ile ilgili aklımda kalan en önemli şey çok uzun olduğu. hele ki bizim gibi dikkatini uzun süre toparlama problemleri olan internet çağı insanları için oldukça zor bir film. 2 saat 40 dakikanızı bu filme ayırana kadar çok daha iyi filmler izleyebilirsiniz diyerek noktalıyorum.
(vidar - 24 Ekim 2016 10:47)
bu senenin en iyi filmlerinden biri. "evde izlense bayabilir, sinemada su gibi akıp gidiyor" yorumuna katılıyorum, başka sinema'ya gelirse (ki gelir) mutlaka sinemada izleyin.
(raksotek - 26 Ekim 2016 15:06)
filmin yönetmeni maren ade ile yapılmış geniş çaplı bir söyleşi... http://www.avrupasinemasi.com/…maren-ade-roportaji/
(jeansolpartre - 29 Ekim 2016 15:01)
162 dk olduğunu öğrendiğimde ''umarım değer'' dediğim, gezici film festivali kapsamında seyrettiğim filmdir. hayır gösterimlerde ara da olmayınca, doğrusu insan bi' şeyapıyor. saati kontrol etmeden izleyebileceğim bir filmdi, fakat son metroya yetişeceğim için sonuna doğru saate bakmaya başladım. neticede ben beğendim, detaya girmeyeceğim. başka sinema veya bi' şekilde vizyona girerse kaçırılmamalıdır. ha, filmi izlerken salonu paylaştığım seyirci kitlesi çok maldı müdürüm afedersin. film yer yer beni kahkahalara boğmadı değil; ama yani seyirci öylesi sahnelerde o kadar gereksiz güldü ki, ''bi susun filmi seyredek'' diyemedim tabi.
(balekmek - 1 Aralık 2016 00:26)
iki kez beni dumura uğratmış film. ilki sinemadan çıktıktan sonra ağzım yüzüm beynim her tarafımı kaydırdığı zaman, ikincisi bu kadar beğenildiğini öğrendiğim zaman. ambale etti resmen film. nasıl yani üşenmeden 160 dklık böyle bir film yaparlar da bu kadar beğenilir? anlam veremiyorum, hayatımın en büyük fenomenlerinden biri oldu. boktan alman mizahıyla dolu sıkıcı bi dram filmi.
(ozzie oldman - 6 Aralık 2016 10:06)
Yorum Kaynak Link : toni erdmann