lev grossman'in yazdigi fantezi romani. yine kabiliyetli bir gencimiz kesfeder ki buyucudur, buyu okuluna cagrilir, girer. hemen akliniza harry potter geldi, sakin gelmesin, epey kotu bir roman, nasil bu derece begenilmis, ne oldu da goodreads bunu bana tavsiye etti bilmiyorum.

efendim bunu 'harry potter'in alkoligi, uyusturucu kullanani' seklinde pazarliyorlar, kanmayiniz, alkol vs. tamam da fantezinin ayari pek bir kacmis. kahramanimiz okulu bitiriyor, bohem hayat yasiyor, sonra da narnianin yandan yemisine gidip kahramanlik yapiyor. olusturulan dunyanin tutarli bir tarafi yokken bir dunya daha cikiyor vs.. cidden sonuna dogru ulan bu karakterleri oldurse kotu adam da bunun devami yazilmasa diye dusundum. amma velakin, olmuyor kahramanimiz, lev grossman devamini da yazmis the magician king diye, ben almam. hafiften spoiler da verdim ki siz de almayin.

ukteyi red armadillo vermis.

(advil - 4 Ocak 2013 01:44)

quentin adlı bir karaktere sahip kitap.

daha ilk sayfalarında sevmemeye başlıyorsunuz bu quentin'i. kendine güveni sıfır, etrafındaki insanlara saygısı yok. hep başkalarından nemalanıyor. "hayat bu olamaz" triplerinde sürekli. ilk fırsatta anasını babasını satıp kaideyi okula dayıyor. bir anda o kaide tavan yapıyor. sürekli etrafındakilere bir kulp buluyor. dün bokken bugün kokuyor. kısacası uyuzluğun kitabına sahip quentin.

(rhys - 19 Nisan 2014 13:40)

romanın gücü, beslendiği diğer kitapların (narnia, harry potter, yüzüklerin efendisi) üstüne düşmediği konularla ilgilenmesi. böyle bir hayata karşı bizden biri gerçekte nasıl karşılık verirdi ve hayallerimizin bile alamadığı böyle ilginç bir hayat bizi mutlu etmeye yeter miydi? bu soruların cevabını arıyor bence lev grossman. bunları türün oyunlarını kullanarak ama onları soğuk bir şekilde eğip bükerek, eğlenceli bir biçimde anlatıyor. bu nedenle george r. r. martin'in sevdiği bir seri olmasına şaşmamak gerek. game of thrones'ta da bu yaklaşımın daha destansı bir hali görülebiliyor çünkü. savaşların ekonomik boyutlarının bile üstüne gidilen a song of fire and ice'la, the magicians'ın ve tahmin ettiğim kadarıyla serinin diğer iki kitabının ortak noktası bu. ikisi de acımasız bir dünya anlatıyorlar. hayat fantazya romanlarındaki gibi belirli sınırlarla ilerlemiyor, her şey dağınık, adaletsiz ve kimse kahraman değil.

(zaman yolculugunda saatini unutan adam - 22 Ağustos 2014 13:16)

syfy'ın 12 bölüm onay verdiği uyarlama dizi. lev grossman'ın aynı adlı fantezi romanını uyarlıyorlar.

http://acikanten.net/?p=22393

(zeddicus zu l zorander - 4 Mayıs 2015 21:21)

ilk fragmanı düşmüş olan syfy'ın roman uyarlaması dizisi.

https://www.youtube.com/watch?v=qs_20jpaena

(zeddicus zu l zorander - 17 Mayıs 2015 01:50)

muhtemelen tutmayacak olan syfy dizisi. kitabı nasıldır bilmem ama fragmanı birazcık sıçmış.

(bacaklarini kokunden yoldum - 19 Mayıs 2015 17:19)

valla ben pek bi beğendim ama muhtemelen insanlar beğenmez. zaten böyle sihir büyü filan diyince kafam uçuyo bi de ilk bölümden kötüleri basmışlar oh.

(kanuniye - 17 Aralık 2015 16:15)

ilk bölümü ile dikkatimi çekmiş yeni seri. bakalım nasıl ilerleyecek. böyle magic, fantasy dünyası falan severiz, sayarız.

(hokage - 17 Aralık 2015 18:06)

malum ortamlara dusmus yeni syfy dizisi. boyle dizi ismi mi olur lan, kesin boktan bir sey ama iste can sikintisindan izleyeyim bari dedim.

acikcasi beni ilk bolumuyle yaniltti. gayet surukleyiciydi, 50 kusur dk nasil gecti anlamadim. azicik once upon a time, azicik hayri pittir, azicik alice in wonderland derken güzel bir karisim olmus.
hele bi de ilk bolumde kotuleri ^* salmislar diziye, tadindan yenmeyecek gibi duruyor. bekleyip gorecegiz.

http://www.imdb.com/title/tt4254242/

basrollerde, jason ralph, olivia taylor dudley, stella maeve, arjun gupta gibi isimler oynuyor.

http://www.syfy.com/themagicians

(wish i could fly - 20 Aralık 2015 00:08)

bu tarz filmlere, kitaplara, dizilere ihtiyaç duyan bünyelerin izlediğine pişman olmayacağı bir pilot bölümü yayınlanmıştır. sonrası ne olur, nasıl devam eder bilemem.

(elitist berdus - 21 Aralık 2015 20:42)

dizi yokluğunda izleyeyim dedim ama olmamış bence, ütü yaparken bile izlenmez.

(nezamannezaman - 16 Ocak 2016 20:48)

harry potter ile tek alakasi buyuculuk okulu olmasi. bu daha cok yetiskinlere hitap ediyor gibi. konu cok acik ve cok efsane olabilir, ama sahnelerin pat pat atlamasi, kopukluklar, yaratilmak istenen gerilim sebepli bi tam olmamislik hissi var. onu atabilirlerse, bu dizi efsane olabilir, cunku yaraticiligin dibine vurabilirler. simdilik aradigimi bulamadigim bi havada kalmislik hissi var. dizi soguk bir his veriyor.

dizide en sevdigim sey; her sahnede alice harikalar diyari'na bir gonderme olmasiydi dikkatli izlerseniz siz de tavsani, saatleri, mantar uzerinde ot icen tirtili, anahtar deligini, duvardan acilan kapilari gorebilirsiniz.^* bu konuda daha da ilerleyeceklerini umut ediyorum. oyuncular da umarim rollerine biraz daha isinirlar.

izlenir ki bu. bi sans verilsin derim. umarim biraz toparlarlar ve buyu meraklilarina yeni bir dizi cikar.

(bi tatli huzur almaya geldim kalmamis la - 25 Ocak 2016 03:10)

yazarı lev grossman'a sorulmuş, "hangi fantezi dünyasında yaşamak isterdiniz" diye, "fillory değil, westeros ve hogwarts da değil, yine en güzeli narnia dünyası" diye cevap vermiş. satırlarında da, yarattığı dünyada da en çok narnia izleri hakim zaten.
fakat ben böyle "bir parça ondan, bir parça şundan alayım, biraz da şundan katayım" tarzı sözüm ona yaratacılıkları -sonrasında ağızlarıyla kuş da tutsalar- bir türlü sevemiyorum. temeli kurarkenki yaratıcılıkta bitiyor ve başlıyor bence asıl mesele. ama işte malumunuz, orasında burasında "magic" vs. lafı geçince bir yapımın, ister istemez bir göz atmadan da geçemiyor insan. bu geçemeyişten de ne çok beslendi fantezi yazarları belli değil.
eh hal böyleyken, taze başlamış olan dizisine de göz atmadan duramadım elbette. aslında materyal gayet güzel ama dizide de yine bir olmamışlık, yine bir sasılık var. ilk kitabı bitirince devam kitaplarını okumaya dair bir istek oluşmaması ile benzer kıvamda bir olmamışlık bu. iki bölüm yayınlandı, "hadi yeni bölüm gelse de izlesek hissi" yaratmıyor halen. böyle bir materyalle de bu hissi veremiyorsan başarısız bir iş çıkarmış oluyorsun sonuç olarak.

“but it is easier to destroy than to create and there are those whose nature it is to love destruction.”

(iz - 28 Ocak 2016 08:42)

--- spoiler ---

resmen türkçe büyü yaptı adam. vay anasını..

--- spoiler ---

(curuk nar - 2 Şubat 2016 14:50)

eh işte dizisi. henüz altı çok boş, ilerleyen bölümlerde tamamlamaya başlamazlarsa ikinci sezon onayını zor alırlar.

--- spoiler ---

üçüncü bölümde baş roldeki ergenlerimiz türkçe sözlere sahip bir büyü kullanmaya çalışıyorlar. anladığım kadarıyla sana durmanı/bağlanmanı emrediyorum gibi bir cümle ama telafuz edebilen yok. seni bagalamak içüğ balğgam derken kendi tükürüğüyle boğulacaklardı.

--- spoiler ---

(shinigami ryuk - 2 Şubat 2016 17:23)

allah sizi kahretmesin!!!111

3. bolumde turkce buyuden bahsedilince yalan degil hemen su moda gecmistim. bekle bekle bolum bitti turkce sozcuk namina bir sey duyamadim. sonra sozlugu actim yorumlara bakayim dedim.
meger bahsedilen turkce ^{* *} buyu, benim vayy elfce gibim bu buyuculere ait bir dil seyetmisler dedigim garip kelimelermis.

puhhh! allah sizi kahretmesin.

not: dizinin genel konusunu sevsem de vasatlari oynuyor. ikinci sezon onayi su an icin zor gorunuyor acikcasi.

(wish i could fly - 6 Şubat 2016 00:58)

2. sezon onayı alan syfy dizisi.

http://www.hollywoodreporter.com/…-season-at-862939

(zeddicus zu l zorander - 8 Şubat 2016 20:28)

dikkat spoiler içerir!
kitabı okumadım, onu belirteyim. dizinin ilk bölümlerinde the beast'in sahneye çıkışı oldukça iyiydi. fakat daha sonrasında tökezlemeye başladı. bence bunun da nedeni diğer karakterleri tanıtmak, aynı zamanda onları(muhtemelen kitaptaki) karakter gelişmine açmak için yapılan bir hamle diye tahmin ediyorum. fakat bu hamle pata küte gidiyor şimdilik, bilmiyorum kitapta böyle mi? az önce 4. bölümü izledim, oldukça klasik bir konu hakimdi fakat izledim. bence dizinin böyle bir etkisi var her ne kadar başka şeyleri hatırlatsa da sıksa da garip bir çekimi var ve bence quentin karakteri çok iyi seçilmiş. amma ve lakin klasiklerin alt dallarında biri olur yaratıcılık bakımından.

(reculus - 9 Şubat 2016 16:46)

bence gittikçe daha başarılı olan bir dizi. anlatamıyorum tam ama nedense izlerken içimde "ben de oturup yazsam ya" dedirtecek bir hava oluşturuyor.

atmosferi biraz karanlık, fantasy gibi fantasy olan bir dizi izliyoruz. konu da gittikçe ilginçleşiyor. tek sıkıntım hala çok kopuk anlatıyorlar olayları, ciddi bir anlatım sıkıntısı var. mantık hatası değil de mantık eksiklikleri var etrafta. özellikle mi yapmışlar bilemiyorum ama gidişattaki en büyük problem bu.

onun dışında underrated olma yolunda ilerliyor. perşembelerin agent carter ile gülü.

(ornitorenk gagali memelidir - 11 Şubat 2016 23:06)

yokluktan başladığım dizi, 3. bölüme kadar düşe kalka gidiyor. tek sorun, atmosfer yaratacağım diye sürekli ışığı puslu uygulamaları, sinir bozucu: hani normalde filmlerde karakter hayal kurduğunda yada geçmişi hatırladığında görüntü ve ışık puslu olurya o sahnelerde, ordan anlarız o sahnelerin gerçek olmadığını, ışğın keskinlestiği normalleştiği sahnelerde "gerçek" hayattır.
işte, bu dizi de neredeyse bütün sahnelerde öyle ışık kullanımı. bunu yapma nedenleri de büyük ihtimalle: lan bizim dizinin olayı harry potter vs deki gibi fantastik görünüşlü bir mekanda geçmiyor, bizim mekan gerçek dünyadaki gibi, hiç değilse ışıkla o büyülü atmosferi verelim diye düşüüş olabilirler.
yahu herneyse işte, sempatik bir karakter bulamadım, hikaye için izliyorum, eğer hikayenin temposu artmazsa izlemeyeceğim dizidir.

(drkobay - 24 Şubat 2016 20:41)