spectre - special executive for counterintelligence, terrorism, revenge and extortion
karsi casusluk, terorizm, intikam ve infaz orgutunun ingilizcesi
james bond'un en buyuk dusmani, blofeld tarafindan yonetilir

(anticore - 12 Nisan 2000 21:06)

--- spoiler ---

daniel craig'le serinin ve bond'un bambaşka bir portre çizdiğini varsayarsak; esas seride james bond ağabeyimiz bu örgütün ismini ve açılımını ilk kez dr. no'dan duyar.

ikinci defa da from russia with love filminde örgütün bir başka elemanı olan kızıl grant'ten işitir; ki onu da ilk etapta spectre'dan önce mücadele ettiği smersh'ün bir elemanı zannetmektedir. yine aynı filmde spectre üyesi olan rosa klebb ve kronsteen ile yolu kesişir.

nevi şahsına münhasır bir manyak olan goldfinger amcamızı pas geçersek thunderball filminde örgütün yönetici kademesinde ilk ulaştığı isim emilio largo'dur. son olarak da serinin beşinci filmi olan you only live twice'da esas kötü adamımız ernst stavro blofeld ile yüz yüze gelecektir. bundan sonra lazenby'nin oynadığı filmde ^* ve son olarak ''diamonds are forever'' 'da yine blofeld ile yolları kesişir.

yine ian fleming; ''spectre'' ismini seçerken komünist manifesto'ya gönderme yapmayı ihmal etmemiştir dönemin atmosferine uygun şekilde.

bu arada daniel craig'in yaptığı şu ''asla bir daha bond olmam!'' tribinin aynısını sean connery başkanın da yaptığı rivayet edilir. peki sonra ne mi oldu?

yahudi bir yapımcı parayı bastırdı, ''thunderball'' filminin remake'ini yaptılar. adını da ''never say never again'' koydular. kaldı ki connery ile craig'in performansını karşılaştırmak terbiyesizlik olur. kimse gelip de bir daha bond çekmek için yalvarmaz craig'e. yani daniel efendi bıraksın işleri!

lakin esas önemli olan craig'le beraber bond serisindeki yenilenmenin, bir nevi hikayenin baştan alınıp farklı karakter özellikleri ve duygu durumuna sahip olan james bond karakterinin nasıl ilerleyeceği.

mesela anasını babasını kazada kaybedip yetimhanede büyümüş james bond'un bilmediğimiz bir kardeşi mi çıkacak, spectre bünyesinde kötü adam olarak istihdam edilmiş olarak? aylar evvel yayınlanan ilk tanıtımda buna benzer bir hava var çünkü.
--- spoiler ---

(godot yu hacklerken - 18 Ekim 2015 15:26)

bu filmi çılgın dersane ile eşdeğer görüp bide buna ikna olmamızı bekleyen embesilleri ortaya çıkarmış film.
boş adamları ekşi'de yazar yapmayın diye illa istiklal'de yürüyüş mü yapalım?

(tugberk1903 - 7 Kasım 2015 02:14)

c'nin dahil oldugu ilk sahneye benedict cumberbatch ve martin freeman de dahil edilseydi, yarim saat icinde biterdi dedigim film.

(rachel green - 8 Kasım 2015 09:28)

neden olmamış?

--- spoiler ---

- meksikada süper bir atmosfer yakalamışsın. kıyafetler, ölüler, kaotik bir karnaval ortamı. sen tutup akşama stadyum patlatmaktan bahsediyorsun. ölüler gününü patlatmaya çalışsınlar sen de engel olsana! daha dramatik, daha heyecanlı, daha o an'a, o yere ait.

- meksika'da öldürmeye çalıştığın kişi bir ihtiyarla bir pilot. bond bunu da yap bi zahmet. helikopteri havada tutmak da senin için normal bişey. etkilendik mi? hayır. casino royale'de, skyfall'da kapıştığın adamlara bak bir de. ayrıca skyfall'a nasıl düştün hatırla. m'in kararıyla moneypenny'nin vuruş nedenini. bunun m ile bond arasındaki sorunlara yol açmasını, hikayeye etkisini. ilk sahneyle ilgili kritik bir şey görmek iyi olurdu.

- jenerik şarkısını da, jeneriği de hiç beğenmedim. eski filmlere göndermeler var ama olmamış. jenerik komikti.

- monica belluci sadece 5 dakikalık görünsün, bond onla sevişsin diye mi var? tamam bond'un işini görüp yola devam ettiği kadınlar oluyor ama o tür kadınlar genellikle kötü karakterli, zarar gelse üzülmeyeceğin tipte oluyorlar. monica'nın karakteri kötü değil ki, etkileyici. hikayede bir rolü olabilir diye de düşünüyorsun.

- lea'nın babası ölüyor. ölüm videosu ona izletiliyor. kız, bond'un gözlerinin içine bakıyor. bırak allahaşkına.

- üç dört silah atışıyla cristoph waltz'un tesisini havaya uçuruyor bond. onca adamın arasından hiçbir şey olmadan kaçıyor, kızı da kurtararak. ulan bunu cüneyt arkın yapsa auuu. ne auuu? saçmalık.

- patlayan saat vermişler, adamın ayağına kadar atabiliyor ama saat en fazla göz çıkarıyor. hoff. ölmeyeceği o an belliydi de.

- trende adamın darbelerinden ölecek gibiyken ne çabuk iyileştin.

- waltz'un o sandalyesinden bond çok kolay kurtuldu. elleri birleştirerek o siyah lastiği çekerek kurtulma nerde kalmış. bir de başka bir sahnede kolundaki plastiği iki tarafa çekti. e bağlamasaydınız bond'u? bileklik miydi o?

- lea'nın olaylar tam kızıştığı bir anda ben oynamıorum:s :s demesi nedir? o an mı aklına geldi. seni kaçıracakları zaten o saniye belli oldu. bond'daki saçmalık kızın o an gitmesine ne izin veriyorsun. sen yüzyıllardır ajanlık yapıyorsun. ne alaka? olay bitsin, yılanın başını ez. lea dur allahaşkına ortalık çok karışık de. sonra nereye giderse gitsin. ayrıca lea'nın orada 'sen iyi bir adamsın' demesi bayağı komik olmuş. bir de üstüne bilmem kaç saniyede bomba patlayacak muhabbeti. allahaşkına orda kim bir acaba'ya düştü?

- duvarın arkasında bir oda bulmak nerde kalmış gardaşım? bu nasıl klişe? ben anlamıştım demek istemiyorum ama kabak gibi ortadaydı!

- lea ve bond'un ilişkisine inanmadım. casino royale'in uzağından yakınından geçmez.

- uçakla araba, sürat teknesiyle helikopter kovalayıp yetişme? off ki ne off.

- c ilginçti fakat o karakterin de sonuna gidilmemiş, hakkı verilmemiş. o kadar artizlik yapıyordu. birden çok kolay gömüldü, potadan düştü.

- bond'un lea'yı kurtarmak için girdiği binada kırmızı yazılarla ok vermek, ülkesi uğruna ölenlerin altında spreyle james bond yazmak, bond'un fotoğraflarını hedef tahtasına yapıştırmak... ergen misiniz? ağır işsizlik.

- yine bir çocukluğa bağlama. kötü de iyidir, villain aslında benim kardeşimdir teması sıkmadı. ama bu işlenme biçimi bayağı kötü olmuş. bu tip işleyişlerde kötü karakter için 'lan aslında o kadar da kötü değil, kendi tarafından bakıldığında haklı galiba' dedirtir. o noktada onun aslında ölmesini istemeyebiliriz vs. ama bu hakikaten vasıfsız bir kötü. ölmesi de, ölmemesi de umrumda değil. gerçi ölse en azından dünya bir pislikten kurtulur oluyorsun. yok cuckoo'ymuş da, yok birbirlerine benziyorlarmış da. camda iki tarafa birden gözüküyor da. nereye bağlandı? hangi duygusal kırılmalar yaşandı ikisi arasında? filmin tek güzel sahnesi waltz'ın ilk kurultay gibi olan yeriydi herhalde. ümit vaat ediyordu o sahne. sonra fos çıktı.

- ralph fiennes'i beğendim. craig sıkılmış, iştahsızdı, hevessizdi. lea fizik olarak biraz toplu geldi bana, karakterini sevmedim, bir ısınamadım. monica iyiydi, hala taş, asil. rory kinnear'i seviyorum (hani buralar çamurlu diyen, bond da ordan adım atarak geçti) düz adam rolünü iyi çiziyorlar, o da iyi oynuyor. moneypenny'i az gördük, neredeyse niye var ki oluyorsun. cristoph waltz çok klişeydi, sıkıcıydı. kötü çizilmiş bir karakter, kötü bir villain performansı.

- kıyafetler güzel, mekanlar güzel, görüntüler güzel...
film kötü. senaryo çok kötü. nerede zekice espriler ya da mizansenler, cool anlar, cevaplar? aslında spectre örgütü, yeni seriyi birbirine bağlama fikri, yine bir çocukluk yüzleşmesi; güzel kurulabilecek unsurlar içeriyor ama detaylarda, fikirlerin geliştirilemeyişinde batmış. bu kadar beklediğim bir filmin böyle çıkması ise büyük hayalkırıklığı oldu. yine de iyi ki görmüşüm diyorum. çok merak ediyordum, bir bond-sever olarak merak duygumu giderdi hiç değilse. önümüzdeki bond filmlerine bakıcaz.

--- spoiler ---

(monochrome - 10 Kasım 2015 14:32)

--- spoiler ---

aksiyonu fazla senaryosu hafif kaçan quantum of solace'dan sonra sam mendes'in skyfall'u seriye ilaç gibi gelmişti. mendes, skyfall filmi ile hem modern bond'u oldukça iyi yansıtıyor hem de sean connery'li ve birazda roger moore'lu döneme selam çakıyordu. üstelik moneypenny ve q gibi serinin en önemli karakterleri geri dönüyor, m'de çok büyük bir değişim geçiriyordu. skyfall'un en güçlü yönleri ise kuşkusuz başarılı senaryosu, aksamayan temposu ve güçlü karakterizasyonlarıydı.

sam mendes'in geri dönüşü uğruna 24. bond filmi bir yıl ileriye atıldı. ama mendes, skyfall ile o kadar büyük bir işe imza atmıştı ki bu kadar süre hiç önemli değildi. 24. film duyurusu belki de en heyecanlı james bond filmi duyurusuydu. çünkü yasal sorunlar aşılmış ve bond'un en önemli düşmanı spectre geri dönmüştü. üstelik son derece güçlü bir oyuncu kadrosu da duyurulmuştu. spectre, filminin kağıt üzerinde başarısız olması gibi bir seçenek yok gibi görünüyordu. skyfall'u yaratan ekip tamamen yerli yerindeydi ve bu sefer bond tarihinin en önemli konusu işlenecekti. lakin hiç bir şey kağıt üzerinde durduğu gibi durmuyor.

spectre, mendes'in bir önceki film skyfall'da dengede tuttuğu hem modern hem klasik bond çizgisi bu sefer bütün kuvveti ile klasik bond'a kayıyor. yine burnu bile kanamayan, womanizer, duygusallıktan uzak bond geri dönüyor. yine connery'li bond döneminde olduğu gibi karşısına bir örgüt alıyor. ama örgütün liderini yeteri kadar işlemiyor. yine bond kızlarını bir arketipe oturtuyor. yine film boyu peşinden koşan ama hiç bir işe yaramayan bir dev adam getiriyor ve maalesef ki yine ele aldığı konuları yüzeysel geçiyor.

şimdi diyebilirsiniz yukarıda saydıkların bir bond filmini bond yapan özellikler. yalnız şöyle bir gerçek var ki casino royale ve skyfall'da da bunların çoğu vardı. ama mendes ve özellikle martin campbell bunları günümüze ve daniel craig'in çizdiği james bond profiline uygun hale getirmişti. spectre öyle bir film ki sanki sean connery'li bond filmlerinin arasından çekip almışsınız gibi duruyor ve film böyle işliyor. böyle bir film 60'lı yıllarda ya da roger moore'un 70'li yıllarında işleyebilir. peki 2015'de ?

hayır işlemiyor. eldeki malzeme aslında son derece iyi. casino royale, quantum of solace ve skyfall filmlerindeki olayları spectre örgütüne bağlamak güzel fikir. ama altı dolmuyor. iki-üç karakterin resmiyle geçiyor. karakterlerin hiçbirinin motivasyonu yeteri kadar hissettirilemiyor. blofeld, en son seksenlerde bıraktığımız kötülük yapabildiği için kötülük yapan bir karakter o kadar. "zaten blofeld böyle değil miydi ?" diye bir soru duyar gibiyim. evet öyleydi. ama bu filmde james bond ile bir bağlantı kuruluyor. işler kişiselleşiyor. bu hareket artık karakteri işlemeyi gerekli kılıyor. artık blofeld, bond için spectre'nin başında ki adamdan çok daha öte bir karakter olması lazım. bu hissettiriliyor mu ? kesinlikle hayır. zaten james bond'un bu olayda filmde pek de umrunda değilmiş gibi duruyor. adam geliyor. "ben aslında blofeld'im, senle birlikte büyüdük, bir nevi kardeşimsin diyor." james bond, sallamıyor bile. james bond tarihi ve bond, blofeld ilişkisi düşünülürse efsanevi bir twist ama ne bond'un umrunda ne de mendes'in. onun yerine film, trende ki sahnede olduğu gibi + şimdi ne yapacağız ? - sevişeceğiz havasında. mr. hinx gibi karakterlerin modasının geçeli ise yüzyıllar oldu. oddjob veya jaws dönemlerinde işlevseldi. ama 2015 yılında bu derece yüzeysel bir karakterin filmin bu kadar genelinde yer alması resmen hikaye açısından topuğa sıkmaktır.

bakıyorum internete insanlar, "güzel kızlar check. arabalar, check. aksiyon check, teknolojik alet edevat check. neyi beğenilmiyor bu filmin." havalarında. aslında james bond karakteri bu kadar sığ değil. bu gözler bond'un malzemesinden casino royale ve skyfall çıktığını gördü. artık daha azı hem de spectre gibi çok daha azı kesinlikle kabul edilemez. spectre filmi maalesef çok sığ bir film. herşeyi ile casino royale ve skyfall'un altında kalıyor.

sam mendes'in bu filmden sonra geri döneceğini düşünmüyorum. artık anlatabilecek hikayesi kalmadı. çok iyi bir sinemacı olmasına rağmen spectre filminde sanki üzerinde bir yorgunluk var gibiydi. bu yorgunlukla bir james bond filmi daha çekebileceğini düşünmüyorum. daniel craig ise filmden sonra "bir daha röle döneceğime bileklerimi keserim" demişti. onunda bileklerini kurtarmak lazım. ben aynı die another day ve casino royale ilişkisinin tekrar etmesini gerektiğini düşünüyorum. serinin yeni kana, yorgun mendes ve bıkkın craig'den çok daha fazla ihtiyacı var.

spectre, 24 filmin en kötüsü değil. ama elindeki muazzam malzemeyi en fazla kullanamamış filmi. bunca yıl sonra spectre ve ernst stavro blofeld'in dönüşü bundan çok daha iyi bir filmi hakkediyordu. bu film new mexico sahnesinin enerjisinin yarısını filme yayabilseydi şu anda ortada ne casino royale ne de skyfall kalmıştı. ama maalesef yapamadı.

--- spoiler ---

(dean - 11 Kasım 2015 03:31)

dakikalar önce grubun resmi hesabından paylaşılan yeni radiohead şarkısı. şarkı bond filmi için hatta theme tune olması niyetiyle yazılmış ama olmamış. grup yine de çok sevmiş ve kamuoyuyla paylaşmaya karar vermiş. parça biraz amnesiac sound'u taşıyor sanki. grubun daha doğrusu thom yorke'un deneysel çıldırmalarından çok hazzetmeyenlere ilaç gibi gelecek. melankolik altyapı ve vokaller, yaylılarla desteklenmiş (bond etkisi).

(bkz: olaylar olaylar)

şarkı: https://soundcloud.com/radiohead/spectre

(freakme - 25 Aralık 2015 14:18)

başarısız ve vasat bir bond filmidir.

ilk 80 dakika hiçbir aksiyonu olmaması bir yana aksiyon sahnelerindeki "yok artık"ları bir türk filmi yapsa dalga geçilir.

--- spoiler ---
sen tut tek bir kurşunla çölün ortasındaki devasa yapıyı patlat. neden? çünkü petrol ve gaz rafinerisinin üstüne kurulu olsun o yer. inanalım mı? o kadar güvenlik önlemi alan bir insan her şeyi bir kenara orayı yapan mühendis zaten bu şekilde patlama olmasın diye o yakıt deposu bölümünü çok çok dışarı yapardı.
kısaca bond patlatsın diye kurulmuş bir yeri, bond patlatmıştır.
filmde de aksiyon olmuştur.
--- spoiler ---

(tel cambazi - 2 Ocak 2016 23:59)

villain'ı bond tarafından değil, yönetmen ve senarist tarafından kötü harcanmış bir film....
kötü adamın hikayesi güzel ama eksik, oyuncu christoph waltz süper, ama rolü çok az. yardımcı kötü adam gereksizliği de yapmışlar.

bence filmin konusu ve süresi belliymiş, içine onlarca ünlü oyuncudan oluşan bir cast, standart hale gelmiş olan 1 bond arabası, m sahnesi, q sahnesi, moneypenny ile karşılıklı kur(flört), pahalı saat, 2 bond girl, en az 3 ülkeyi anca ite kaka sığdırmışlar.

ulan sam mendes, yağmurlu bir cuma akşamüstünde, köprü trafiğinde bir linea taksinin arka koltuğunda sıkışıp kalasın inşallah...

(rumelian - 12 Şubat 2016 19:22)

--- spoiler ---

mükemmel başlayıp, beklentiyi yükseltip, sonra hızla dibe vuran bir film. daniel craig'li en kötü bond filmi diyebilirim. zaten bir uçaktan diğerine atlama saçmalıklarından dolayı bond serisini sevmem ama bu film, daha doğrusu 2. yarısı bugüne kadar izlediğim 8 bond filmi içinde en kötüsü.

bir kere konuyu doğru dürüst anlatamıyor film. sürükleyicilik çok zayıf. özellikle o kızın veda ettiği sahne neydi öyle? neyse ben gidiyorum diyip gitti resmen. biz de inandık, tamam yani. çok gerçekçi olmuş orası. hep zorlama sahneler. araba kovalamacası sahnesi bond klasiğidir ama o bile zorlama olmuş.

filmin imdb notu 6,9. bond fanatiklerinin oyunu çıkarsak 5-6 arası bir şey olur herhalde. hakketiği de o zaten.

5/10

--- spoiler ---

(cathars - 21 Şubat 2016 06:01)