Dawn of the Planet of the Apes (~ Maymunlar Cehennemi: Safak Vakti) ' Filminin Konusu : Caesar ve arkadaşları San Francisco'da çok büyük bir panik yaratmışlardır. Ayrıca ALZ-113 virüsünü yavaş yavaş tüm dünyaya yayılmaktadır. Serinin ikinci filminde Maymunları Cehenneminin şafağına tanık olacağız. Virüsten kurtulan insanlar ve Caesar öncülüğündeki maymunlar, kaos ve ölümün hakim olduğu dünyada hayatta kalmaya çalışacaklar.
X-Men: Days of Future Past(2014)(8,0-605960)
Kingsman: The Secret Service(2015)(7,7-531872)
Rise of the Planet of the Apes(2011)(7,6-475569)
John Wick: Chapter 2(2017)(7,5-258853)
War for the Planet of the Apes(2017)(7,5-199816)
John Wick(2014)(7,4-467989)
King Kong(2005)(7,2-365415)
Jurassic World(2015)(7,0-527370)
Pacific Rim(2013)(6,9-442104)
Kong: Skull Island(2017)(6,6-242657)
Godzilla(2014)(6,4-341440)
Planet of the Apes(2001)(5,7-199474)
görsel efekt teknolojisi artık kanıksandı, artık hiçbir efekt şaşırtmaz derken; fragmana bakarsak, öyle bir ape (maymun diyeni caesar çarpar) render'lamışlar ki ağzım açık kaldı, korktum amk. cameron'ın avatarlarından bile daha fazla kası oynuyordu lan hayvanın. bu da bi' sanat işte arkadaş; o bakışlar, yüz kasları akıl almaz.
(jiyuu - 18 Aralık 2013 19:04)
yardır yardır geliyor. insanlar ananızı sikecekler beter olun. filmin fragmanında en çarpıcı şey ise barış içinde yaşayan maymunların ilk yasası olan yazının duvarda görülmesi; ''maymun maymunu öldürmez'' şunu bir milyar yıldır öğrenemedik bir milyar yıl geçse gene bir sik olmaz bizden.
(carnage - 10 Mayıs 2014 11:26)
--- spoiler ---joseph campbell'ın the hero with a thousand faces eserinde de bahsettiği, mitolojik hikayelerin/kutsal kitapların defalarca kullandığı "lider" şablonu; bugün adam gibi okunsa bizim ülkenin haline de cuk oturacak "mazlum edebiyatı, mazlumları kurtaran lider" temasını işler başta, yani karakterimiz ezilenin sesi olma görevini bir kez üstlendiyse/kaderinde bu varsa artık ne olursa olsun kahraman odur. hollywood bunu "alakasız adamın dünyayı (evreni de olur) kurtarması" konusuyla defalarca işledi, bugünkü tabirle "modern hollywood"un arkasındaki lucas ve spielberg de başta söylediğim kitaptan çok şey aldıklarını itiraf etmişlerdi hatta.serinin '68 tarihli ilk filmi uygarlığı anlatıyor ve sorguluyordu, her iyi düşünülmüş bilim kurgu hikayesi gibi hikayesiyle gerçeğe ayna tutuyor ve finaldeki "özgürlük anıtı" şaşırtmacasıyla bu benzerliği somutlaştırıyordu. bir tür tersine evrim geçirip bizden sözümona daha gelişmiş hale gelen maymunların, kendi uygarlık düzenlerinde bizden farksız oluşlarıydı mevzu, dolayısıyla serinin temelinde bir yerde de bu benzerlik ve uygar düzeni sorgulama damarı var. 70'lerde devam eden serinin sevdiğim bölümleri birinci ve üçüncüdür, ama kabuğundaki hikayeden başka bir şeyler anlatmaya çalışan tek filmin de planet of the apes olduğunu teslim etmek gerek. bence tim burton'ın şimdi kimsenin hatırlamak bile istemediği yeniden çevrimindeki en önemli kusurlardan biri de sadece hikayesini anlatması, yeniden anlattığı bu hikayenin derinine inmeye yeltenmemesiydi hatta. prequel serinin 2011'de izlediğimiz ilk halkası rise of the planet of the apes de, serinin 40 seneden beri bir mesaj veren ilk filmiydi; hem caesar'ın liderlik vasfını hem de insanoğlunun mallığını aynı anda işlemesiyle. düşük beklentilerin üstüne çıkmıştı, devam filmi ise ondan da iyi olmuş."insanoğlunun mallığı"nı anlatan rise of the apes, maymunları kapana kıstıran insanlarla açılırken; bu filmin başlangıcında geyikleri kapana kıstıran maymunları izliyoruz. gücü bulanın boka battığı, hiçbir ırkın diğerinden uygun olmadığı mesajı taşıyan bir film için harika bir açılış: ve "savaşı başlatan kurşun", şu franz ferdinand mavrasında olduğu gibi, anlatılan savaşın başlangıcı oluyor, varlığı bile şüpheli insanlardan biri ortaya çıkıp bir maymunu haksız yere öldürünce dengeler bir kez daha değişmeye, huzur bozulmaya başlıyor. ardından bir tür griple sayısı çok azalmış, darbe üstüne darbe yiyip post-apokaliptik küçük bir şehir kurmuş san fransisco halkına geçiş yapıyoruz; ilk filmdeki rollerin ve dengelerin değiştiği bu atmosferle film de saat gibi işleyen öyküsünü anlatmaya başlıyor. roller değişmiş; başta kendine önder ararken caesar'ı bulan maymunların güçlenmesiyle insanlar bir önder arar olmuş. sonrası, insanların çektiği enerji sıkıntısına çözüm aramayı kabul eden kahramanlarımızdan oluşan grubun maymunların dünyasına girişi ve uygarlığını gözlemlemesi üzerine kurulu. "ilk insan" tasvirlerini çokça andıran maymunlar, baba-oğul kültürü, konuşabildikleri birkaç kelime, sadakat ve kurallarla kendi uygarlıklarını inşa etme sürecindelerken, huzur "kötü bir maymunun" ortaya çıkmasıyla bir kez daha bozuluyor. senaryoyu 'dahice' çizgisine çok yaklaştıran şey de, ismiyle dahi kabil'i andıran koba karakterini "insan-maymun" terazisinin ortasına yerleştirmesi. karakter, mitolojideki ve kutsal kitaplardaki "ilk zalimler" gibi piçlik yaptıkça gelişiyor olaylar; insan öldürdüğünde, kurulma aşamasındaki uygarlığın kurallarını daha baştan bozmaya çalışıp liderlik vasıflarını üstüne almak için çabaladığında. buralar bizlere okulda da çokça anlatılan hz. muhammed ve zulmedenler hikayelerine de, isa'yı çarmıha gerip taşlayan yahudilerin hikayesine de çok benziyor- "koba'nın elleri kurusun".tubalcain gibi, lider mider dinlemeden kişisel hırslarıyla davranmaya devam ettikçe de, farkında olmadan ve istemeden, tüm olumlu vasıflarına rağmen "maymun insandan üstündür" tarzı bir kibre düşen caesar'ın da aydınlanmasına, tertemiz oluşuna yardım etmiş oluyor koba. orada hem kahramanın (caesar'ın) yolculuğunun tamamlandığını, hem de 'gelenin gideni aratacağını' anlamış oluyoruz biz de seyirci olarak. liderlerin zaafları, dini hikayelerde 'onların da insan olduğunu' vurgulamak için söylenegelir, peygamberlerin siyasi liderlikleri ve kanaat önderlikleri beşeri sorumluluklar olarak anlatılır hep. bu hikayenin kanaat önderi, "kusursuzu" caesar'ın hatası da, uygarlığını diğerinden üstün görmek oluyor başka bir deyişle.koba'yı "kötü" olmaya iten sebepler, motivasyonu, yaptıkları ve kendine küfrettirişi de mitolojiden alınmış gibi, hikayede gelişimini izlediğimiz esas karakter ise caesar. izlediğimiz aile ve diğer insanlar, "puny humans" havasıyla hiçbir şey yapmıyorlar film boyunca. gary oldman sona doğru gereksiz bir hamleyle hikayenin kahramanı olmaya yeltenen bir karakteri canlandırıyor, fakat tahmin edeceğiniz üzere olamıyor (kader istemedikten sonra oldman da canlandırsa kahramanlığa eremiyorsun demek bu). jason clarke hikayenin sacayaklarından biri gibi tanıtılsa da öyküdeki konumu çok önemli değil, ilk filmdeki james franco'nun yarısı kadar bile etkili değil, en çok görünen insan olmasına rağmen; yani çok büyük ölçüde maymunları anlatan bir film bu. '68 tarihli planet of the apes, büyük ihtimalle insan uygarlığının iyi imkanlarıyla kibre ve lükse bulanmış bir temsilcisinin, gittiği "maymunlar cehennemi"nde aldığı dersler ve kişiliğinin gelişmesi üzerine kuruluydu. yine bir denge değişikliği ile, burada, "maymunlar arasında gelişip değişen protagonist insan"ın yerine "insanlarla gelişen protagonist maymun"u izliyoruz. orada dünyasıyla ilgili kendine dersler çıkaran bir insan vardı, burada ise uygarlığıyla ilgili kendine dersler çıkaran bir maymun var. mitolojiyle temellendirilmiş bir kendini bulma öyküsüne, mitolojiyle temellendirilmiş bir kendini bulma öyküsüyle bir öncü-film (prequel) kurmak, ve bu filmi öncekinden tamamen farklı kılmayı başarmak kolay değil, ve başarılmış, helal olsun valla.derinliği bir kenara bırakıp ambalaja geçersek, filmde animasyonun kullanıldığı her karenin kusursuz olduğundan bahsedebiliriz rahatlıkla. weta digital mahsulü maymunlar zaten rise of the apes'te de dudak uçuklatmıştı, burada da sırıtmıyorlar. arada maymun yüzlerinin insan yüzüne meyletmesiyle kısa süreli uncanny valley'ler yaşanabilir ama animasyondan kaynaklanmıyor bu, maymun yüzünün insana benzerliğiyle alakalı, doğal bir durum. maymunları canlandıran oyuncular da şaşırtıcı isimler, toby kebbell ve judy greer'ı öğrenince "aa doğru lan" demek mümkün. matt reeves'in rejisinden de bahsetmek lazım; jason clarke'ın tek planda çekilmiş apartmandan kaçış sahnesinde veya finaldeki dövüşlerde anlaşılıyor kendisinin ne kadar iyi bir seçim olduğu. filmin entelektüel temeline hizmet edecek durağan ve canlı kareler yakalamış, zaten üst düzey senaryoyu birkaç çıta daha üste çıkarmış filme alırken; iyi yönetmenlik de, günümüzdeki hollywood şartlarında başka bir şey olamaz zaten.black hole da yer tutuyor filmde, sürpriz ve sevindirici şekilde. malcolm'ın oğlunun orangutanla beraber okuduğu, çantasında taşıdığı black hole, filmle taşıdığı paralellikten dolayı mı oraya konuldu bilemem, ama açılış sahnelerinin benzerliği ve "hastalık" teması dikkat çekici ortak noktalar. umarım bilinçli yapılmıştır, değilse de canları sağolsun. kısaca, çok iyi yazılmış ve çekilmiş, artık her yaz filminde gördüğümüz küçük sarkmaları yüzünden kusursuzluğa ulaşamasa da, güzelliğiyle dikkat çekici bir film olmuş bu. kafa dağıtmak için de, düşüncelere dalmak için de birebir, gönül rahatlığıyla tavsiye edilir.--- spoiler ---edit: guriyemin dugumleri dedi ki, "koba stalin'in savaş adıdır aynı zamanda. daha evvel de isyancı bir gürcü halk kahramanın adı imiş, stalin ondan esinlenip lakap yapmış kendine". buradan kurulacak paralellik de başka entry'lerin konusu olsun, teşekkürlerimi sunayım kendisine.ikinci edit: şu da var.
(raglegumm - 12 Temmuz 2014 06:07)
son zamanlarda x-men ile birlikte izlediğim en iyi film...gidin, görün ve ceaser'ın ''you're not ape!'' diyişini kulaklarınızla duyun!ps:birileri başbakana izletse dediğim filmdir ayrıca...feyz alabilir.
(nelliel tu odelschwanck - 12 Temmuz 2014 22:20)
'68'deki planet of the apes'in sequellerine bakınca, gayet de olmuş filmdir. 2011'deki filme kıyasla daha realistik ve kasvetli işlenmiş, belki biraz absürt sahneler, hayal gücü beklentileri olabilir; ama sezar'ın mimikleri, konuşmaları insanı sinemada ağlatıyor ağalar. kasvet olmasının nedeni post-apokaliptik bir film olması pekala; ama filmin ikinci yarısında, bölümün adını hak edecek bir ışıltının olmasını beklemedim değil; ama gidişata bakılırsa full ekşınlı bir diğer bölüm bizi bekliyor. bir diğer yandan, filmin rise of the planet of the apes ile çok iç içe gelişmesi, benim gözümde iyi bir intiba bıraktı. ama asıl endişe veren noktaysa, zaman çizelgesinde konunun '68'deki filmle aynı noktaya geldiğinde, senaristlerin sıçıp sıçmayacağıdır. o noktaya gelene kadar gayet iyi kotaracaklar gibi gözüküyor. belki de o film hiç çekilmeden seri bitirilebilir; ki en hayırlısı da bu olur gibi görünüyor. bakalım, planet of the apes fanı olarak ben gayet memnun kaldım bu bölümden.
(cupido - 14 Temmuz 2014 06:23)
fragman çekmeyi iyi bilen michael bay'in facia ötesi bitmeyen transformers age of extinction hayal kırıklığından sonra beklentileri bir film nasıl karşıların cevabı olan film. müthişti. gözlerinden öpüyorum matt reeves.filmin hali hazırda yeşil perde önünde hareket yakalayıcı kameralar ile çekilmesi yerine oyuncunun sahneleri birebir çekip bu esnada üzerinde zilyon tane geliştirilmiş hareket yakalayıcı kameralar ile çekilmesi izlemeden gönlümüzü fethetmişti zaten. bilgisayar ortamındaki ilaveleri minimuma indirmenin yanı sıra, çok daha fazla hareket ve mimiği bilgisayara aktararak gerçekliğin arttırılmış olmasını film boyunca hissetmenin hazzı çok güzeldi.ilk film ağırlıklı olarak duygusal bağ, ve ceaser'ın gelişimi üzerine ilerlemiş olsa da, ikinci film daha çok evrim, ardından devrim ardından da dna'larımıza işlemiş yavşaklığın özetinin geçildiği bir şahaser olmuş. tüm bunların yanında yaratılan kasvetli ortamın başarısına da şapka çıkarıyorum. insanların yaşam şekillerini biraz daha detaylı işleyebilirler miydi diye düşünmedim ama detaylı işlenebilecek o kadar çok unsur var ki 130 dakikaya uzun diyen adamlar sinema salonlarında son nefeslerini verirlerdi herhalde.her şeyi geçtim, ceaser'ın ortaya koyduğu ape not kill ape temasını ilk duyduğu andan itibaren aklına no animal shall kill any other animal gelmeyen bizden değildir *. ceaser'a her baktığımızda gözümüzün önüne snowball, koba'ya her baktığımızda gözümüzün önüne napolyon geldi elbette. şunları yakalayamayan andavalların yorumlarını siktir edin. ciddi manada andavallar çünkü. gary oldman'ın kim olduğunu bilmeyip "ünlü gözlüklü bir tip" diyerek tanımlayan sinema izleyicisinin yorumlarıyla değerlendirmeyeceğiz elbette bir filmi. illa adama fularını giydirteceksiniz lan.--- spoiler ---ayrıca tek filmi ikiye mi böldüler diye düşünürken, üçüncüsünün gelecek olması da içten içe bayram sevinci yarattı. war is coming.--- spoiler ---lan cidden takıldım 130 dakikalık filme uzun denmesine. ulan kaç yaşındasınız olum siz? kelle başı 3 saat süren lord of the rings, the godfather serilerini tek gecelerde seri halinde izlemiş, ölmemek için iki güne bölerek 6 star wars filmini tekrar tekrar defalarca seyretmiş nesiliz biz neyin tatavası bu? adam 130 dakikaya uzun süre diyor. 170 dakika transformers oluyorsa 190 dakika helali var bu filmin.
(bir fidandim derildim - 15 Temmuz 2014 00:33)
ceasar in, gerek ses gerek jestler olsun, adeta don corleone nin maymun versiyonunu canlandirdigi film (bkz: family)
(coquette - 17 Temmuz 2014 15:49)
hakkaten tamamen şafak vakti ışıklandırmasında çekilmiş olan film. izleyeceklere baştan söyleyeyim bu tanımda ironi ya da mecaz yok. --- spoiler ---öncelikle bugüne kadar çekilmiş olan bütün maymunlar gezegeni, maymunlar cehennemi türünden filmleri izlemiş biri olarak filmin tek artısının atmosfer ve sinematografi olduğunu belirtmek isterim. diğer yandan daha önceki filmlerde hissettiğim gerilimi bu filmde yakalayamadım. film alışık olduğumuz orijinal maymunlar gezegeni evreninin post apokaliptik altyapısını oluşturan ilk adım olmuş gibi geldi bana. ilk cümlemde de bahsettiğim gibi ışıklandırma anlamında biraz karanlık bir film olmuş. 3d gözlüklerin siyah camı da eklendiğinde iyice kararıyor film. şafak vakti versiyonu şafakta geçtiğine göre devam filmi öğle vakti versiyonu olursa daha aydınlık bir film mi beklemeliyiz şimdi bilemedim. --- spoiler ---
(sirensoul - 17 Temmuz 2014 18:40)
sırf caesar'a sebep izlenilmesi gereken film. o ne sağduyu o ne karizma arkadaş, gelsin bize başbakan olsun.
(button nose - 19 Temmuz 2014 00:25)
yılda 12 farklı senaryo çeksinler, hepsini izlerim dediğim film.
(kartalbafilerrr - 20 Temmuz 2014 01:28)
bence serinin (70'lerdekiler dahil) en kötüsü ama yine de çok da kötü değildi, gideri var diye düşünüyorum. --- spoiler ---sezar'ın oğlu bize birisini hatırlattı: babacım?adettendir bi de saçmalık şeedeyim: lan koskoca şehirde hiç mi jeneratör yok? hadi jeneratör yok, o kadar çalışan kamyon var, bağlayın akülerini paralel, boş viteste verin gazı, al sana elektrik. telsizi çalıştırıcam diye koskoca barajı tamir etmeye çalışmak da neyin nesi ki? kaç watt çekiyo bu telsiz dediğin aga? ondan sonra vay efendim maymunlar dünyayı ele geçirdi. geçirir tabi sizde bu kafa olduktan sonra...--- spoiler ---
(kalp gozu kapali - 22 Temmuz 2014 23:54)
--- spoiler ---bu filmin senaryosuna müdahale edilmiştir. ilk yarıda amerikanın yaşam mücadelesi adı altında enerji ihtiyacı üzerinden maymunların yaşadığı yer bariz bir şekilde ırak olarak kafalarda belirmiştir. tam ikinci yarıda insanlar bir bok yeyip ırak'ın amına koydukları gibi bir analoji ortaya çıkacak iken öteki olanın kendi içinde barındırdığı kötü unsurlar yüzünden insanlar savaşa girmek zorunda(!) kalmış ve kabak yine ortadoğu halklarının başına patlamıştır. sonundaki kuleyi havaya uçurma sahnesi de ufaktan bir 11 eylül tatları içermekte, insanoğlunun ya da kısaca abd'nin enerji ihtiyacını doğal bir hak olarak görmesi ve gerekirse kaba kuvvete başvurup alması gerektiği düşüncesi meşrulaştırılmakta. oysaki film düşündüğümüz gibi ilerleseydi hırsları için yakıp yıkan şahin kanat temsilcisi gary oldman rolünün içini doldurabilirdi ki bence senaryo değiştirildiği için rolü de bir boka yaramamıştır.--- spoiler ---
(zoltan putatapan - 23 Temmuz 2014 22:41)
evet, koba'ya ilk 3 gün ben de destek verdim, kabul ediyorum. ama sonra köyü yakmalar, süikastler falan... paralelmiş meğerse.olmadı koba reis olmadı.
(kalp gozu kapali - 1 Ağustos 2014 01:00)
--- spoiler ---" bende bu kuyruk, sende bu evlat acısı varken biz bir daha dost olamayız " sözünün gerçekleşmesi.ceasar insanların ya da ezen toplumların , iktidarların ne denli acımasız olduğunu çok iyi biliyor. kendi toplumunu o yüzden tecrit edip bir yerde gettolaşıp diğer toplumdan uzak tutmaya çalışıyor. oysa ezmeye alışan toplum ve iktidarlar eski düzenlerini kurmak için mutlaka savaşır. ve bu savaşı isteyen, körükleyen, provokasyon yapacak kişiler her iki toplumda da mutlaka bulunur. aslında oyun hep bildiğimiz , hem tarihte okuduğumuz, hem de çağımızda şahit olduğumuz olayların aynısı.düne bakın.. bugüne bakın...yarına bakın.. hatta her şeyi bırakın dönün etrafınıza bakın. görün... ezilen, acı çektirilen, yok edilmek istenen toplumlar,ı insanları , başka dine inananları, hatta inanmayanları....işte o zaman gerçekten " an " da da maymunlar cehenneminde yaşadığımızı anlayacaksınız.--- spoiler ---(bkz: #44847689)
(tulay1959 - 9 Ağustos 2014 19:20)
iyi maymun karakterini yakışıklı kötü maymun karakterini çirkin yaparak algıda seçiciliği gözümüze sokan film.iyi insanlar hep yakışıklı, kötü insanlar da hep çirkin mi olur? hadi tersten düşünelim bu durumda yakışıklı insanlar hep iyi, çirkin insanlar hep kötü olmuyor mu? ya da hadi daha felsefi yaklaşalım; göze hoş gelen şeyler hep iyidir, çirkin şeyler hep kötüdür sonucuna ulaşılmıyor mu?bu durum aslında ırkçılığın 21. yüzyıl versiyonu.
(gezegen olan pluton - 30 Ekim 2014 11:08)
--- spoiler ---hayır normalde film savunmak adetim değildir de, maymunlar nasıl oldu da 3 yılda konuşmayı öğrendi diye bu filmi eleştirmek nedir ya? insanın önce ne izlediğinden bir haberi olmalı. --- spoiler ---
(arachnid - 30 Ekim 2014 21:43)
serinin bu güncel versiyonunu eleştiren genç arkadaşlar, altında yatan tarihi kurguyu bilmeden lütfen yorum yapmasınlar. sinema tarihinin klasik kurgu senaryoları içinde her zaman altın harflerle yer alacak bu kurguyu : "maymun nassı gonuşuyo la" içtenliği!? ile izlemek, anlamamak ve hatta beğenmemek zaten sana ait, ama sloganı "kutsal bilgi kaynağı" olan bir ortamda bunu yazman da yersiz. aksiyon arayan sevgili teenage kardeşlerime başka filmlere yönelmelerini tavsiye ediyorum ki ; bir planet of the apes klasiğine göre fazlasıyla aksiyon mevcut.165 milyon yıl dünyaya hükmetmiş dinozorlar'ın nesilleri tükendikten sonra dünyanın hakimiyeti memelilere, ve haliyle bu familyanın en zeki türü primatlara doğru kaymıştı. peki ya primatlar insan ve maymun türü arasındaki hakimiyette bir kırılma yaşansaydı ne olurdu ? işte bu kurgu, bu soru yüzünden var. ve bunun cevabı 1968 yılından beri çekilen bu yeni iki film dahil toplam 8 filmde verildi.
(35pure1979 - 31 Ekim 2014 10:09)
setini yıkmadılarsa the last of us'ın filmini de çekip aradan çıkarsınlar. bunlar hep tasarruf.
(seker cocuk ken - 2 Kasım 2014 01:31)
ırkçılığın ne kadar kötü olduğunu anlatan film. --- spoiler ---kral maymun, hain maymuna sen maymun değilsin dedi ya la. az kaldı sen insansın diyecekti hakaret niyetine. insan olarak çok kötü hissettim. insan ne kadar kötü bir şey.--- spoiler ---
(cigaralarnerde - 2 Kasım 2014 23:23)
sezar'ı türkiye'nin başına koy çağ atlatır dediğim film olmuştur. ilk film kadar beni etkilemese de yine izlerken keyif aldım.--- spoiler ---maymunların metro giriş sahnesinde çoğu giriş kolunun ya üstünden atlıyor ya da altından geçiyordu aralarında sadece birisi normal bir insanmış gibi kapıdan geçti, kimdi derseniz tabi ki sezardı.. gerçekten muazzam bir detaydı.--- spoiler ---
(hawkeye - 19 Kasım 2014 20:31)
Yorum Kaynak Link : dawn of the planet of the apes