On the Edge (~ Yasamin Kiyisinda) ' Filminin Konusu : Babasının ölümünü kabullenmeyen 19 yaşındaki Jonathan Breech (Cillian Murphy), çalıntı bir araba ile korkunç bir kaza geçirince, ona iki seçenek sunulur. Ya hapse gidecek ya da rehabilitasyon merkezinde belirli bir süre psikiyatrik tedavi görecektir. Hapishane yerine hastaneyi seçen Jonathan’ın istediği tek şey yalnız kalmaktır. Hayatla tüm bağlarını koparıp kendi içine dönen Jonathan, burada tanıştığı Toby (Jonathan Jackson) ve Rachel (Tricia Vessey) ile yaşama yeniden sarılacaktır.
Breakfast on Pluto(2006)(7,3-19594)
Broken(2012)(7,3-12388)
Intermission(2003)(6,9-14613)
Disco Pigs(2001)(6,8-4021)
Sunburn(2001)(6,5-340)
Perrier's Bounty(2010)(6,4-6691)
Watching the Detectives(2008)(6,4-3865)
The Edge of Love(2008)(6,3-15366)
Peacock(2010)(6,2-11044)
Aloft(2014)(5,3-2897)
Zonad(2010)(5,2-317)
hayat, sen başka planlar yapmakla meşgulken sana olandır* sözünden nasibini almış üç unusual karakterin klinikte tanışmaları sonrası yakınlaşmaları ve kendilerini açmalarını anlatan güzel film. bu temel karakterlerde asıl değinilmek istenen ise suçluluk duygusu, kurtulması en zor olanından. " intihar eden birinin geride bıraktığı insanlara dikkat edin."
(aratas - 19 Aralık 2007 23:43)
dün gece geç saatte -sanırım tekrarıydı- tntde yayınlanmış olan film..oldukça başarılı bulmama rağmen amatörlüğün de doruklarıydı o ayrı..özellikle toby karakteri(jonathan jackson) ve tabii ki jonathan breech(cillian murphy) yarmış oyunculuklarıyla göz doldurmuştur..ayrıca rachel(tricia vessey) in de her bi tarafına kurban olunmuş,araştırıldığında nurtopu gibi bi bebeği olduğu öğrenilince biraz da olsa uzaklaşılmıştır..ayrıca soundtrack lerini de bulup dinlemek şarttır..spoiler olarak da vermeden duramıcam:toby nin intihar sahnesi gerçekten filme ve yerine cuk oturmuş,şaşkınlıktan gecenin köründe küçük dile varan dozda yutma tespit edilmiştir..son olarak;ufak bütçeli,kendi halinde ama söyleyeceği sözü olan bi film arıyosanız idealdir..edit1:türkçe dublajı nerden aldılarsa oldukça iyiydi hiç sevmememe rağmen dublajlı film seyretmeyi..edit2:filmin türkçe adı yaşamın kıyısında dır..
(lake of the hell - 6 Kasım 2009 22:57)
özet geçmek gerekirse depresyon ve intiharı anlatan bir film. rachel row: why do you want to die? jonathan: i don't want to die, i just don't want to be alive.sadece filmde geçen bu diyalogun üstüne bile sayfalarca yazılar yazılabilir, çeşit çeşit duygular hissedilebilir.
(intihal - 22 Şubat 2011 00:34)
biraz formülaze bir film olmakla birlikte güzel.... keyifle izleniyor...hele o kısa saçlı depresif kızın güzelliği filmi izlemek için başlı başına bir etken.biraz (bkz: ordinary people) azıcık ta (bkz: one flew over the cuckoo's nest) lezzeti barındıran ortalamanın biraz üstünde bir film izlemek isteyenlere uygundur.
(pam - 26 Mart 2011 14:47)
(bkz: warrior on the edge of time)
(zakir - 26 Mart 2011 14:54)
gerçekçi mi değil mi bilmem, belki de değil - ki evet, öyle geliyor şu an bana - ama çok güzel bir film. çok mutlu, çok üzgün, çok düşündüren, çok boş, çok doğru, çok yanlış... hepsini bir arada tutup da sunanlardan sanki.bir de öyle ki, "sanki güzeldi diye hatırlıyorum"u bırakın "fos" çıkarmasını, daha tamamlayan durumda. dönemsel ruh halinden kaynaklı "hoşa gitme"nin sonucu olarak gayet de hayal kırıklıklarına sebep olabilirdi ki, ya bu ruh halleri kalıcı ya da gerek diyalogları, gerek oyunculukları, gerekse hiç güneşlenmeyen havasıyla tezat haldeki eğlenme sahneleri, bitmiş görünenin "belki de"siyle film iyi bir şey. cillian murphy'nin 28 days later ile mahvolmuş sempatisini tekrar sağlayabilmesi yanında (ama maalesef filmde pek 19 durmuyor, zaten değil de. toby duruyor öyle, ve evet, o öyle gerçekten de), soundtrack'ının güzelliğini de tekrar farkettirir. the jam'in start!'ı üstüne 1979, is she weird?, seven day mile, god kicks, please forgive me gibiler de eklenir ki...yapımından bu yana 10 yıl geçmiş, 5 yıl aralıklı olarak izlenince ikincisinde ilkinde verdiği hatırlanandan da daha keyif veriyorsa izlemesi (gerçi ilkinde yarımcaydı ama)... iyi iş olsa gerek.
(narsimelus - 5 Ağustos 2011 22:10)
babasının ölmesi gerçeği ile karşı karşıya gelen jonathan babasının küllerini alarak araba ile uçurumdan aşağı uçtuğu sahnede yüzünde korku değilde gülümseme ile birlkte huzuru görebilirsiniz… jonathan yaşama karsı tepkisini en iyi yansıtan durum budur.. rehabilitasyon merkezinde tanıştığı rachel; bileklerini neden kesiyordun diye sorduğunda “o sadece lastiklerin fazla havasını almak gibi bir şey.” diyerek yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgiyi bir sibob kapağının görevi kadar küçük ve önemsiz bir çizgide anlatmaktadır.. insan psikolojisine dair çok iyi bir film.
(kerhiz - 21 Ekim 2011 21:52)
(bkz: man on the edge)
(penny - 29 Eylül 2003 11:22)
düşüş sınırına ve heran düşmenin de yakın olduğunu gösteren hüzünlü ve melankonik müzikleri ile hatırladığım film.
(attaque - 1 Kasım 2014 00:53)
once'yi izledikten yıllar sonra 'ulan ben bu yönetmenin başka filmlerini de izleyeyim bari' dememle izlediğim film. çalan müziklerin her biri ayrı tatta. radiohead çok yakışırdı ama maalesef yoktu. sonlara doğru glen hansard'ın seven day mile şarkısını duyunca ayrı bir hüzünlü tebessüm geldi yüzüme. her zamanki gibi.--- spoiler ---filmin gerçek karakteri toby. dublin airport'a karşı yaptığı konuşma, kardeşinin çayı ile ilgili olan ve ardından uçaktan bahsetmesi... it was his tea...--- spoiler ---
(juggerhaunt - 22 Kasım 2014 18:37)
düşük bütçeyle ne sağlam filmler yapılabildiğini gösteren bir irlanda yapımı. harbiden tebrik etmek lazım, hikaye sağlam, oyunculuklar sağlam, başroldeki arkadaş biraz straight durmakla beraber. müzikleri de gayet iyidir, ki imdb'de bu konuda epey insanın dertli olduğunu gördüm, soundtrack'i bulmak epey zormuş, sonra birileri bulmuş ama bu sefer de bütün şarkılar yokmuş.
(nazmiye demirel - 18 Aralık 2004 12:22)
seyrettiğim en güzel filmlerden bi tanesi.cillian murphy harikadır bu filmde.
(howveritas - 23 Ekim 2005 12:42)
dün dijitürk'te dayanamayarak üst üste iki kere seyrettiğim film..ayrıca bir pixies şarkısı bir filme bu kadar oturur..(bkz: is she weird)
(howveritas - 2 Kasım 2005 10:29)
(bkz: from the edge of the deep green sea)
(catharsis - 2 Kasım 2005 10:47)
(bkz: livin on the edge)(bkz: aerosmith)
(holy diver - 2 Kasım 2005 10:55)
derek bailey'nin channel four için çektiği doğaçlama kitabının da konularını oluşturan toplam dört saatlik bir belgesel film.
(mats gustafsson - 7 Ocak 2006 01:23)
moviemax ın dublajve cevırıyle batırdıgı ama amatör de olsa gercekten basarılı bir film..
(fiction - 23 Mart 2006 21:55)
psycraft'in computech albümünün 6. parçası.
(huzursuz - 29 Kasım 2005 21:27)
Yorum Kaynak Link : on the edge