Süre                : 1 Saat 46 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Eylül 2006 Cuma, Yapım Yılı : 2006
Türü                : Drama
Taglar             : sınıf,öğretmen,Öğrenci,ilaçlar,sınıf
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Hunting Lane Films , Journeyman Pictures , Silverwood Films
Yönetmen       : Ryan Fleck (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ryan Fleck (IMDB)(ekşi),Anna Boden (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Ryan Gosling (IMDB)(ekşi), Jeff Lima (IMDB)(ekşi), Shareeka Epps (IMDB)(ekşi), Nathan Corbett (IMDB)(ekşi), Tristan Wilds (IMDB)(ekşi), Stephanie Bast (IMDB)(ekşi), Sebastian Sozzi (IMDB), Tina Holmes (IMDB)(ekşi), Anthony Mackie (IMDB), Denis O'Hare (IMDB), Monique Gabriela Curnen (IMDB), Deidre Goodwin (IMDB), Collins Pennie (IMDB), Ron C. Jones (IMDB), Sharon Washington (IMDB), Deborah Rush (IMDB), Jay O. Sanders (IMDB), Nicole Vicius (IMDB), Adepero Oduye (IMDB), Katie Nehra (IMDB), Harvey Milk (IMDB)

Half Nelson (~ Yarim ögretmen) ' Filminin Konusu :
Ryan Gossling, Dan Dunne rolünde genç bir öğretmeni canlandırıyor. Dan hayatı sınıfın dışında kontrolden çıkmaktadır. Kendi içinde şeytanları ile yüzleşmektedir. Ve ciddi bi uyuşturucu problemi vardır. Ve sonunda dan dibe vurur. Bu çöküşün tanığı olan sınıftaki genç kız olan dreydir. İkil arasındapaylaşılan bu sırrı cevresinde gelişen bi dostluk başlar. Dan onu uyuşturucu satıcılarından uzak tutmaya çalışır. Fakat hayatta kalmak için ne yaparlarsa yapsınlar hayatları değişmiştir.

Ödüller      :

Independent Spirit Awards:Independent Spirit Award-Best Male Lead, Independent Spirit Award-Best Female Lead
Locarno International Film Festival:


Öğretmen / 12
  • "bu film ilk olarak 2004 yilinda gowanus, brooklyn adiyla kisa film olarak cekilmis.orta okul ogrencisi kizi shareeka epps canlandirmis. kendisini ilerde daha nice iyi filmde gormek umidindeyiz."
  • "(bkz: anthony mackie)"
  • "(bkz: the interrupting cow)"
  • "(bkz: da da dada)"
  • "bu kadar iyi, sade anlatıma ve bu kadar iyi oynayabilen bir başrol oyuncusuna sahip olan filmin duyulmamış ya da az duyulmuş olması ilginç. bir diğeri için (bkz: london)"
  • "'cause being a nazi's just not cool anymore, babybir yuru git demenin ingilizcesiymis"
  • "daha sicak, daha mutevazi bir traffic."
  • "sigara içmeyen insanı sigaraya başlatacak olan film. hastayızdır o ayrı."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ryan gosling'in oyunculuguyla hayran biraktigi, amerikan kulturunun ince ince islendigi cok cok saglam bir film

    dunne (ryan gosling) aci ceken depresif sanatci ruhlu bir tarih ogretmeni. birakamadigi uyusturucu, bitiremedigi ama ondan uzak bir ask, bir turlu ogrenemeyen ogrencileri var. herkes siniri asiyor iliskilerinde sonra utuna sikila haddini biliyor. insanlarin bu yabancilasmis iliskileri ise cok guzel anlatilmis

    irklara diyalektik bir gozle bakilmadigi surece irkciligin sona ermeyecegi siirsel oldugu kadar ghetto bir dille anlatilmis, gercekciliginden odun vermiyor.
    (bkz: tavsiye ederim)


    (ny doll - 5 Eylül 2006 18:54)

  • comment image

    gureste bir hareket. hareketi yapan kisi rakibinin arkasindayken bir kolunu rakibini ayni taraftaki koltuk altindan gecirip arkadan boynuna sarar ve burada kafasini asagi doru bastirir.

    (bkz: full nelson)


    (wpi - 5 Eylül 2006 21:31)

  • comment image

    ortaokul cocuklarina devlete caktirmadan materyalist diyalektik nasil ogretilir? sorusu ile ilgilenen dertli (ve marksist) bir egitim emekcisinin avcunun icinden kayip gitmekte olan hayati hakkinda super bir film.

    kahramanimizin bir sahnede dumanli kafasiyla "onca ispata ragmen yurttaslarin %75'i irak'ta kitle imha silahlari olduguna inaniyor hala? biz ne skime, kimi egitiyoruz?" seklindeki isyani, kapitalist toplumsal formasyonlarda egitim kurumunun kokusmus iflasi hakkinda filmdeki birkac guzel gondermeden biri.

    sorumluluk ve yasama iradesi hakkinda onemli dersler cikarmak mumkun filmden.

    daha once struggle (2002) filmiyle gonlumu fethetmis genc yonetmen ryan fleck'i mimleyiniz. izleyiniz.


    (babaerenler - 12 Eylül 2006 17:34)

  • comment image

    2006'da seyrettiğim en güzel film desem abartmış olur muyum, sanırım olmam.
    ryan gosling'in tokat gibi çarpan performansı ve sergilediği o bağımlılık güzellemesi mi yoksa bağımlılığa bir ağıt mı olduğuna karar veremediğim dan karakteri, insanı perdeye kilitliyor. zaman zaman lost in translation'ı, zaman zaman da hard candy'i anımsattı filmdeki bazı kareler. sonra da düşündüm son zamanlarda bu küçük kız-büyük adam arasındaki sıradışı, uyumlu/uyumsuz, tatlı/ekşi ilişkilerin beyaz perdeye ne kadar sık yansıtıldığını.

    filmin son yarım saati, artık iyice mest olmamdan mıdır yoksa broken social scene'in feci climax müzikleri etkisiyle midir bilemiyorum, fena halde çarptı beni. şiddetle tavsiye ediyorum, nasıl oluyorsa?


    (arsonist - 24 Eylül 2006 17:16)

  • comment image

    bu kadar iyi, sade anlatıma ve bu kadar iyi oynayabilen bir başrol oyuncusuna sahip olan filmin duyulmamış ya da az duyulmuş olması ilginç. bir diğeri için (bkz: london)


    (estella - 31 Ocak 2007 13:55)

  • comment image

    uzun süredir izledigim en etkileyici film. büyük bir film degil ama; böbürlenmeden, bağırmadan, ince ince anlatıyor derdini ve yavas yavas cekiyor sizi dünyasinin icine... öyle bir dünya ki bu, farkinda olmadan kayip gidiyorsunuz depresyonun icine dogru. söyleyecek sözünüz, kipirdatacak kolunuz kalmiyor film biterken.
    dolayisiyla depresif egilimleri olan ya da hali hazirda mücadele etmeye calisanlara kesin kes tavsiye etmiyorum. yeterince derli toplu degilseniz bin parcaya bölünüp, dagilip gidiverirsiniz mazallah...

    p.s. altinci afm bagimsiz film festivali'de gösterilecek, merakisina duyurulur.


    (watcher - 31 Ocak 2007 14:10)

  • comment image

    yetişkin olmak-çocuk kalmak... büyümek ve büyümemek arasında kalmakla ilgili bir film sanki... bir yanda çocuk yaştaki drey'in büyüklerin dünyasında erken büyümüş olması, olaylarda bir yetişkin gibi takındığı tavırlar... diğer yanda olgun olmasını beklediğimiz lise öğretmeni dan'in çocukluk ve yetişkinlik arasında arafta kalmışlığı...
    izlenilesi, hoş film...


    (minik sincap - 18 Şubat 2007 22:22)

  • comment image

    bitmişlik ve tükenmişlik, hiçbirşey yapamama ve uyuşturucu hakkkında bir film. dunne uyuşturucudan mı yoksa yapamadığı şeylerden dolayı mı o kadar manalı bakıyor anlamadım ama etrafında annesi ve babası dahil onu tek anlayabilen kişi o ortaokul öğrencisiydi bana göre.


    (candywarhols - 1 Nisan 2007 13:29)

  • comment image

    dunne'nun gözlerinde dinginlikle sıkılganlığı aynı anda bulabileceğiniz, ince ince içinize işlediğini farkedeceğiniz, belki de farked(e)meyeceğiniz film. ryan gosling ne güzel de abartılı olmadan bir junky'yi oynar/yaşar. birlikte bira(!) içesiniz gelir. rakı muhabbetlerinin doyulmaz adamı olmadığı kesindir ama. gerçi sabah doğru karlı kayın ormanı söylettirilebilinir.
    --- spoiler ---
    yine mi bir arınma süreci sakal kesmekle başlayacak?
    ---
    spoiler ---


    (r12 - 17 Nisan 2007 21:30)

  • comment image

    oğretmen-öğrenci ilişkisini işleyen iki tane film kalmış aklımda; bir tanesi bir vietnam gazisinin, uyuşturucu ile ilgili bir olayı çözmek amacıyla lisede derslere girmesini anlatıyordu, zamane star'ının yayınladığı acayip kolpa filmlerden biriydi, diğeri ise gençliğimizi en çok etkileyenlerdendi, banana way adlı "uyuşturucu" parçası ile kafamıza kazınan aksiyonatik filmimizdi. ikisi de pek bir abesti, belleğimde anıları kötü idi.

    half nelson ise, diğer örneklere nazaran, bu konuyu güzel ve anlamlı işlemiş bir film.

    film başlar başlamaz, fosforlu düğmeli, müthiş casio saatimi mr. dunne'da görünce içim bir hoş olmuştu zaten.
    film ilerledikçe iyice ısınmaya başladım, kamera kullanımı, konuyu işleyişi, daha pek çok yönden, bunun kisisel bir film olduğunu anladım.

    --- spoiler ---

    hocamız tamamen bataktaydı aslında, yine de bardan düşürdüğü her hatuna kendini anlatmaktan geri durmuyordu, sanıyorum anlaşılmayacağını biliyordu ama bunu yapmak onun için bir eğlenceye veya hobiye dönüşmüştü.
    sınıfıyla ilişkisi kesinlikle çok iyiydi ama... hem de basketbol koçuydu okulda. aslında bunlar batmaktan olan birine uygun olmayan eylemler gibi görünse de, bunların batacak birinin tutunacağı son dallar olduğu anlaşıldığında anlam kazanıyordu olanlar.

    ---
    spoiler ---

    diyalektik bir şekilde tarihi öğrenmek, aristoteles'in mantığının üçüncü kuralını çiğneyerek derse başlamak, insanın iştahını kabartmıyor değil. belki ders kısımları biraz daha kuvvetli işlenebilirdi ama o zaman da ders kısımlarına kayan ağırlık, filmin bütünlüğünü bozup dibe çekebilirdi. o yüzden yeterli mi değil mi demek konusunda kendimi pek rahat hissetmiyorum. bol bol örnekleme yapılması ise eğitim açısından doğruydu kesinlikle.**

    --- spoiler ---

    film ilerledikçe hocamız bataktan kurtulmak için pek çaba göstermedi, zaten bu bataktan kurtulmak istiyor muydu veya bulunduğu durumu "batak" olarak tanımlıyor muydu, bu kısımlardan pek emin değiliz. çünkü uçmuş olarak yaşamaktan gayet mutluydu.*
    dediğimiz gibi anlatmak konusunda sorunu yoktu hocanın, daha çok anlaşılamamaktan müzdaripti. bu konuda yardımına koşan ise öğrencisi dery oldu. zaten film bir yerden sonra paralelleşme ve kesişme üzerine kuruluydu. dery ile yolun kesiştiği tuvaletten bu yana, bir yandan dery'i tanıdık, diğer yandan hocamızı, ardından onların ikili ilişkilerini. en son kesişme ise filmin bitişini simgeledi. hocamız sakalını keserek, dery ise uyuşturucu dağıtımından kurtulup abisine benzemeyerek yeni bir hayata başladı.*

    ---
    spoiler ---

    müzikler kesinlikle çok güzeldi, ost'yi bir yerlerden bulmak, indirmek ve mütemadiyen dinlemek lazım. malum mp3 çocuğu olmuşuz.*


    (loras - 6 Ocak 2008 02:01)

  • comment image

    amerika'daki lise hayatiyla, hele de bir "inner city" ortamindaki bir devlet lisesi hayatiyla hic deneyimim olmadi, nasildir, nedir, ne degildir hic bilemiyorum. ama eger bu liseler, bu liselerin hocalari, bu liselerin dersleri bu filmdeki gibiyse eyvah eyvah. ne bileyim bir boston public var ama o da klasik sevgi yumagi olursak butun sorunlar hallolur big hug big hug seklinde teletabilesmeye yakinsayan gereginden fazla idealize bir lise hayati sunuyor sanki (cok izlemedim gerci, fena atiyor olabilirim, olabilirim, olabilirim).

    adamin tarihe, degisime yaklasimi yenilikci evet, klasik tin tin tin tarih dersleri gibi degil. ama o ne bicim derstir kardesim? adami derste gosterdikleri ne kadar sahne varsa adam hep ayni hikayeyi anlatti? zitliklar, zitlarin mucadelesi, degisim, yeni duzen bidi bidi bidi. e anladik, ogrenciler salak degilse onlar da anlamistir. olu ozanlar derneginde bile dersler daha bir ders gibiydi. hem teori tamam da ampirik kisim biraz sallantidaydi dogrusu. ogrencisi georgetown'a girmis, aferin, bizdeki gibi oss mss olsaydi nah girerdi. bu adamin yaklasimiyla cocugun icine ilham ve tutku (inspiration and passion, nedense ingilizcesini yazma ihtiyaci hissettim) doldu da super etkileyici bir personal statement yazdi eleman mutlaka. bu adamdan baska bir sey alabildigini sanmiyorum.

    bu filme bakip da anlayamadigim bir devlet okulunda tarih dersleri bu kadar "bos" geciyor olabilir mi yoksa film mi gercekci degil? (suursuzluk basligi altinda son gunlerde siralanan orneklere bakilirsa ilki dogru). en azindan statukocu, ezberci degil deyip bu meseleyi gecelim. bir de sinav meselesi var. adam en az 2 kere sinav yapiyor (elemanin teki kopya cekmeye kalkiyor falan). gordugumuz kadariyla sinavlar da boyle sayfa sayfa multiple choice gibi seyler. bu da demek oluyor ki, liseler icin unite dergisitestleri gibi hazir testler var, cikarip koyuyosun cocuklarin onune. bu herif o kes kafayla bir de oturup sinav mi hazirlayacakti, peh!

    bu arada bu gosling karakterinin yerinde kim olsa uyusturucuya baslar, ikinci seferde de overdose yapardi herhalde. herifin is arkadaslariyla, her gun dip dibe oldugu (hatta birisiyle sevistigi) bu elemanlarla arasinda oyle bir (fiziksel olmayan) mesafe var ki, ucurum plus plus. adam gozunuzun onunde kayip gidiyor, cok bariz bir bokluk oldugu, birisi de cikip samimi bir sekilde "nen var kuzum, iyi gorunmuyorsun?" demiyor adama. ailesi desen ayri bir ucurum. adam kuzey denizinde yalniz takilan iceberg gibi, bula bula yakinlasacak bir baska iceberg buluyor.

    sikildim ben filmi izlerken, icim sikildi, daraldim. sorun filmde degil gerci, ben yine eli yuzu duzgun filmler olan requiem for a dream'de de, candy'de de sikildim daraldim boyle. bu tur "uyusturucu yuzunden hayatlar nasil kayar" filmlerinde insanlarin boyle goz gore gore (belki de self righteous olacak ama kendimce salaklik olarak gordugum) bir isin pesinde kendilerini yiyip bitirmeleri, o bilerek icine bodoslama daldiklari ve cikamadiklari caresizlikler daraltiyor beni. iki tokat atip sarsip titre ve kendine gelllll, bilmemkac dakikalik zevk icin deger mi be diye suratlarina bagirasim geliyor. bir daha filmin tanitiminda drug, addiction vs. kelime gorursem isterse "two thumbs and two big toes way up! so up high, they are suffering from vertigo" denmis olsun, izlemeyecegim.

    neyse... netice itibariyle yazik oldu kediye, bok yoluna gitti. en cok ona acidim, bok yoluna gitmek kendi secimi degildi zira.


    (a lifetime of type ii errors - 23 Nisan 2008 04:40)

Yorum Kaynak Link : half nelson