Waking Madison (~ Curse on 1140 Royal Street) ' Filminin Konusu : Waking Madison is a movie starring Imogen Poots, Taryn Manning, and Elisabeth Shue. A woman suffering from multiple personality disorder tries to piece back together her life.
Finding Kate(2004)(7,1-547)
Noruwei no mori(2011)(6,3-11321)
Comes a Bright Day(2012)(6,1-1435)
Don McKay(2009)(5,9-2183)
Urban Legend(1998)(5,5-54339)
Locked In(2010)(5,1-637)
The Con Artist(2010)(4,8-868)
First Born(2007)(4,8-2953)
Manhattan Undying(2016)(4,6-308)
I Still Know What You Did Last Summer(1998)(4,6-63600)
The Old Man(2015)(0,0-0)
Bizarre Love Triangle(2012)(0,0-0)
ginsberg, carl solomonla, annesini ziyarete gittiği psikiyatri kliniğinde tanışmış. üzümlerini pekmez edenlerle görüşmeyen bir arkadaşın dediği gibi "mutlu olmak için delirmeyi bekleyenle, delirmek için mutlu olmayı bekleyeninkine" yakın bir diyalogları var sanki. huncke gibi solomon da esin oluyor, esip gidiyor. şiir, öncelikle 55 tarihli six gallery buluşmasında okunmuş. city lights book'ca basılan şiirin, yayıncısı ferlinghettiyi, "öksüre tıksıra uykumuzu piç eden" amerikan mahkemelerine taşıması pek şaşırtıcı değil herhalde. sanırım, belki, gibi, olabilir, pan'a sormak lazım.(bkz: kaddish)(bkz: havlu atmak)
(chlo - 16 Şubat 2002 11:05)
şenol erdoğan ve altıkırkbeş sayesinde türkçe'sine ve daha da ötesine kavuştuğumuz muhteşem eser.
(ah belinda - 9 Nisan 2008 01:52)
ingilizce seslendirmesini christian bale'in yaptığını bilince onca kadınsı dış görünüşüne rağmen kadınların hastası olmaları daha kolay anlaşılabilen bir karakter*(dış görünüşünün çok kadınsı olduğunu ben beşinci izleyişimde ve yanımda ilk defa izleyen arkadaşımın söylemesi sonucu fark ettim o ayrı).
(passiflora - 4 Kasım 2008 00:49)
hem sarışın hem esmer, uçuyor uçuruyor, şatosu var. derin çekilen nefesi bırakmadan formulasyonun gerisini de yazayım; hırslı, bencil, arıza... boğazda düğüm olup kalan kısım tam da o gerisi zaten. güçsüz değil kırılgan, dünyaya yetiyor ama kadınına muhtaç. elinde değil biraz fantazi çizivermişler onu. hadi arızalarını sil, sonra şatosunu, kanatlarını da al: ashitaka mı kalıyor geriye? hakkını yemeyelim, sevdiceğine yamuğu yok, hümanist, savaşçı, sanayici, çevreci... ama ne şiş yansın ne kebapla da yürümez ki bu işler. tarafını seçmek gerekir bazen. hakuya olan sempatim de sonucu değiştirmeyecek. sanırım tüm miyazaki erkekleri biraz "fazla". tim burton'unkiler desen onlardan howl'un karşısına çıkarabileceğim karizmada kimse yok. kadınlarının aşkları izlettiriyor hikayelerini. şu günlerde pixar vol-i'yi soktu hayatımıza. howl'un saçlarına sahip olmasa da gözleri güzel bakıyor. macera peşinde değil, zilyon yıl çöp toplayarak kurtaracak dünyasını. işine bağlı, düzenli, dostları konusunda az seçici olsa tam evlenilecek erkek. gönül howl'dan başkasını görseydi olabilirdi yani.
(zihuatanejo - 4 Aralık 2008 21:26)
çizilmiş ve çizilecekler arasından en güzel olanı. -feminen yanını da kabullendim işte, oldu mu?
(zihuatanejo - 4 Aralık 2008 21:42)
aynı zamanda güzel bir florence and the machine şarkısıdır. bu da sözleri;if you could only see the beast you've made of mei held it in but now it seems you've set it running freescreaming in the dark, i howl when we're apartdrag my teeth across your chest to taste your beating heartmy fingers claw your skin, try to tear my way inyou are the moon that breaks the night for which i have to howlmy fingers claw your skin, try to tear my way inyou are the moon that breaks the night for which i have tohowl, howlhowl, howlnow there's no holding back, i'm making to attackmy blood is singing with your voice, i want to pour it outthe saints can't help me now, the ropes have been unboundi hunt for you with bloodied feet across the hallow'ed groundlike some child possessed, the beast howls in my veinsi want to find you, tear out all of your tenderness[ find more lyrics on www.mp3lyrics.org/4ku2 ]and howl, howlhowl, howlbe careful of the curse that falls on young loversstarts so soft and sweet and turns them to huntershunters, hunters, huntershunters, hunters, huntersthe fabric of your flesh, pure as a wedding dressuntil i wrap myself inside your arms i cannot restthe saints can't help me now, the ropes have been unboundi hunt for you with bloodied feet across the hallow'ed groundand howlbe careful of the curse that falls on young loversstarts so soft and sweet and turns them to huntersa man who's pure of heart and says his prayers by night may still become a wolf when the autumn moon is brightif you could only see the beast you've made of mei held it in but now it seems you've set it running freethe saints can't help me now, the ropes have been unboundi hunt for you with bloodied feet across the hallow'ed ground
(vinny - 4 Eylül 2009 19:30)
dün gösterimi vardı atlas sinemasında. önümde bir kaya kafa oturduğu için zor izledim filmi. bir de minicik altyazı ve yüksek sesle baş ağrısıyla çıktık sinemadanhowl şiiri, beat kuşağının özeti sayılabileceği için beatçilerin fikirlerine katılınmasa bile en azından o kuşağı anlayabilmek için izlenmeli bence. hoş allen ginsberg 'in kendi deyişiyle:''beat kuşağı diye bir şey yok. kitaplarını basmak isteyen bir avuç insan var sadece.''ben howl'u, molok'u bizzat amerika'nın kendisi olarak gördüğüm için çok severim. beat kuşağının yaşam tarzları, ''özgürlüğe'' bakış açıları, benimkiyle örtüşmez ama sırf amerika'nın bizzat kalbinde, bizzat şiirleriyle amerikan tavrına saydırmış olmaları gözümde değerli yapıyor onlarıfilm, allen ginsberg ile yapılan röportajı ve şiirin yazılış sürecini içeriyor. çok coşkulu bir film, o yüzden de yorucu. ama özellikle şiiri animasyon tarzında anlatmaları, kullandıkları simgeler, cuk diye oturmuş filme. ben tarzını vals im bashir 'e benzettim. . filmin mahkeme sahnesinde, şiirin kuşlardan, böceklerden ya da kahramanlıklardan bahsetmesi gerektiğini, howl'un bir teması olmadığını ve bu nedenle de edebi değerinin de olmadığını, fazla müstehcen olduğunu savununan avukat filmin mizahı yanını ortaya çıkarmış.mad men'deki yakışıklı reklamcımız don draper yani jon hamm ve david strathairn filme verdikleri destekle, filmin sadece kemik izleyiciye değil, daha fazla sinema izleyicisine ulaşmasını sağlayabilirler gibi. iyi bir şey mi bu bilmiyorum.howl, bence bir film değil bir çeşit güzelleme. gayet de eli yüzü düzgün yapılmış bir güzelleme. belgesel, animasyon, coşku seli üçlemesiyle howl'a gereken vurguyu yapmış filmin yönetmenleri rob epstein ve jeffrey friedman
(jondaff - 13 Nisan 2010 16:01)
altıkırkbeş'ten şenol erdoğan başarılı bir şekilde türkçeleştirmiştir beat kuşağının bu en önemli eserlerinden birini. bize de düşen copy paste etmektir elbet.carl solomoniçinigördüm kuşağımın en iyi beyinlerinin çılgınlıkla yıkıldığını, histerik çıplaklıklaaçlıktan geberdiğini,zenci sokakların şafağında gördüm onları bozuk kafalarıyla mal ararken,gecenin makinesinde yıldızlı dinamo ile eski cennetsel bağ için yanıp tutuşanmelek kafalı hipsterler,yoksulluk ve paçavralar ve sahte gözlerle şehirlerin üstünde yüzen sıcak suyuolmayan ucuz odaların doğa üstü karanlığında yükseğe doğrulup sigara içerkenjazzı seyredenler,yaradan’ın cennetinde zihinleri apaçık olanlar aydınlatılmış ucuz çatı katlarındave yeraltlarında muhammed’in dolaşaduran meleklerini görenler,arkansas ve blake-ışığı trajedisi arasından parlak ifadesiz halüsinatif gözlerlebilgi savaşının üniversitelerinden geçip gidenler,akademilerden delilik ve ahlaksızlığa düzdükleri methiyeleri kafatası üzerindekipencerelerde yayınladıkları için tekmeyi yiyenler,parasını çöp sepetlerinde yakarak ve dehşeti duvardan dinleyerek tıraşsızodalarda don gömlek sinenler,apış arasındaki marihuanayla laredo’dan dönerken new york’da içeri tıkılanlar,ucuz otellerde ateş yiyenler ya da paradise alley’de terebentin içenler, ölüm, yada geceden geceye gövdelerini arafta bırakanlar,düşlerle, ve uyuşturucularla, uyandıran kabuslarla, alkol ve sik ve sonsuztaşaklarla,ürperen bulutların emsalsiz kör sokakları ve canada ve paterson’un kutuplarınadoğru sıçrayan aradaki zamanın hareketsiz dünyasını aydınlatan aklın şimşeği,geçitlerin peyote dayanışması, arkabahçe, yeşil, ağaç, mezarlık sabahları, çatıkatlarında şarap kafası, kafaları iyi olduğu esnada çıktıkları zevk gezilerindemahallelerin dükkanlarının vitrinlerinde trafik ışıkları gibi yanıp sönen neonlar,güneş ve ay brooklyn’in sert kışının alacakaranlığındaki ağacın titremesi, esrarkülünün laneti ve aklın yüce ışığı,hayvanat bahçesi ışığının iç karartıcı parlaklığında boğazları paramparça vekasvetli beyinleri örselenmiş,benzedrine boğulmuş halde rayların ve çocuk seslerinin gürültüsü arasındatitreyerekbattery’den bronx’a sonsuz bir gidiş için kendilerini yeraltında zincirleyenler,gece boyunca bickford’da loş ışığın altında dibe vurmuşçasına gömülüpkalanlar ve dışarı çıkanlar ve gün ortasında ıssız fugazzi’de bayat bira içerekotomatik plak çalarda çatırtıları dinlemeye mahkum olanlar,yetmiş saat durmaksızın konuşarak, parktan mekana, mekandan bara, bardanbellevue’ye belleuve’den müzeye, müzeden brooklyn köprüsüneayın ötesinde/ki empire state’in pencere pervazlarından sarkan yangınçıkışından atlayan platonik belagatçilerin yitik bölüğü,olayları ve anıları ve anekdotları ve görme zevkini ve hastane şoklarını vecezaevlerini ve savaşları bağırıp çağırıp fısıldayıp kusarak konuşanlar,yedi gün yedi gece harap olmuş anımsamalarıyla parıldayan gözlerlekaldırımların üzerini örten mağlup sinagog eti,artlarında atlantic city hall’ün belirsiz resminin kartpostalını iz bırakıpzen new jersey’i terk ederek hiçbir yere doğru gözden yitenler,kederli doğunun sıkıntı veren terlemesiyle tanca’nın kemik gıcırdatanları,çin’in migreninden mustarip, iç karartan döşemesiyle newark’ın boktan birodasında esrarın etkisiyle pelte-k-leşenler,geceyarısı demiryolu boyunca oradan oraya amaçsızca gidip gelen yurtsuzlar,hiç kalp kırmadan çekip gidenler, gece, yükvagonlarında yükvagonlarındayükvagonlarında sigaralarını yakanlar,eroin için para sızdırmaya çalışarak dalavereyle, yalnızlık hissi verençiftliklerinden geçenler büyükbabanın,kansas’ta kozmosun tinlerinde vızıldayıp ayaklarına değin titrediklerinihissettiklerinde plotinus poe st. john üzerine kafa yorup haç çıkarıp telepati,bop ve kabala ile uğraşanlar,idoha sokaklarından birbaşına geçip giderek düşsel kızılderili meleklerle düşselkızılderili melekleri arayanlar,parıldadığında baltimor çılgına dönüp doğaüstü esrimeye dalanlar,etkisiyle kış gecesinin ortasında sokak ışığının küçükkent yağmurununoklahoma’nın çin göçmeni herifleriyle limuzinlerde takılanlar,houston’da aylak ve aç cansıkıntısıyla yalnızlığın jazz seks ya da çorba içintakılanlaramerika ve sonsuzluk hakkında tartışmak için parlak ispanyolların peşindengidip,afrika’ya giden bir gemiye çaresiz kapağı atanlar,artlarınca chicago’nun mekanlarında yakılmış şiirlerin külünden lav işçitulumlarının gölgesi ve döküntülerden başka hiçbir şey bırakmayarak mexicovolkanlarında gözden yitenler,batı kıyısı’nda f.b.i’ı soruşturarak sakallı ve kısa pantolonlu büyük barışçılgözleri ve cinsellik kokan koyu derileriyle hatların ötesinde bildiri dağıtıpyeniden ortaya çıkanlar,cigaralarını üstlerinde söndürerek kapitalizmin ot tezgâhını protesto edenler,staten island feribotu bastırdığında korkunç sesini wall’un ve bastırdığında losalamos’un korkunç seslerini feryat ederek çırılçıplak soyunarak unionmeydanı’nda kıyakkomünist bildiriler dağıtanlar,beyaz okullarında yerleşmiş çetelerin doğrulttukları makineler karşısında çıplakve titrek ağlayarak yere yığılanlar,düzüşmeksizin haykırarak sevişmekten, “zıkkım”lanmaktan ve oğlancılıktanbaşka hiçbir şey yapmadıkları için bir suçu olmayıp polisaraçlarında mest olmuşhalde enselerinde dedektifler bitenler,metroda dizlerine vurarak uğuldayanlar ve elyazmalarına bir göz atıp siklerinipantolonları üstünden sıvazladıkları için uzayıp gitmesi istenenler,bi işleri olmadığından azizimsi motorculara götlerini siktirip zevk çığlığı atanlar,meleksi insanlıklarıyla uçanlar ve uçuranlar, atlantik ve karayip aşklarınıokşayan denizciler,gülbahçelerinde, halk parklarının çimlerinde ve mezarlıklarda önüne gelenherkese özgürce spermlerini attırarak sabah akşam otuzbir çekenler,durmaksızın hıçkırarak tükenenler, kıkırdayıp coşarken sarışın & çıplak birmelek artlarında belirdiğinde deşmek için onları palasıyla, bir türk hamamınınodasında mahvolanlar,aşkoğlanlarını kaderin şirret üç ihtiyar kaşarına, heteroseksüel doların tek gözlükaşarına, dölyatağından göz kırpan ve kıçını kırıp oturmaktan,dokuma tezgâhındaki aydınlanmış altın sarısı ipleri kırpmaktan başka bir şeyyapmayan tek gözlü kaşara kaptıranlar,doyumsuzca ve esriyerek çiftleşenler bir bira şişesiyle bir sevgiliyle bir sigarapaketiyle bir mumla ve yataktan düşenler,ve zemin boyunca yuvarlanıp salonu sürüklenerek devam edip duvarın dibineyaslanarak son amcık vizyonuyla nihayetinde kendinden geçenler ve bilincinson attırımından sıyrılarak gelenler,günbatımında milyonlarca kızın amcıklarını akıtanlar ve sabah yeri gözlerikıpkırmızı olsa da gündoğumunun deliğini de sulandırmaya hazır olanlar,ahırlarda götleri alevlenenler ve göllerde çıplak olanlar,sayısız çalıntı gecearabasıyla colorado’da bir boydan bir boya orospulukla hayatsürenler,n.c, bu şiirin gizil kahramanları, yarakadam, denver’ın adonis’i, yemek vaktiarkabahçede sayısız kıza döşeyerek akıtanlar, sinemanın arka koltuklarındatakanlar, sarsakça yan yana dizilenler, dağların tepelerinde mağaralarda bildik;sıska garson kızlarla ıssız yol kenarlarında oynaşanlar- elbiselerini yukarısıyırarak & bilhassa kıyı benzin istasyonları tuvaletlerinde “tekbencilik”yapanlar & memleketin çokça ıssız yollarında; solgun demode büyük leşsinemalarında, düşlerini değişenler, ansızın manhattan’da uyananlar vekendilerini bodrum katlarından dışarı atarak, kalpsiz macar şarabınıntüketmişliği ve 3. caddenin demir düşlerinin dehşetiyle işsizlik maaşlarını almakadına, büroya dek tökezleyerek yürüyenler,tüm bir gece boyunca karla kaplı iskelelerde kan dolmuş ayakkabılarıylayürüyüp, east river’da arzu dolu esrar odalarının kapılarında açılması içinbekleşenler,hudson kanyonunun dik kayalıklarına kurulu evlerinde ayın savaş zamanıışığına benzeyen projektörün mavi ışığında büyük intihar dramaları yaratanlar &başlarında defne taçlarıyla unutulacak olanlar,düşlerinde kuzugüveci yiyenler ya da bowery nehrinin çamurlu sularındayengeç lüpletenler,sarma kâğıdı ve kötü müzikle mal satıcılarının arabalarında sokaklarınromansına ağlayanlar,bir köşede oturup köprü altının karanlığında nefes alanlar, tavanaralarındaklavsenle orgazm olanlar,teolojinin turuncu sandığıyla tüberkülozlu bir göğün altında alevlerle taçlanmışharlem’de altıncı katta öksürüğe boğulanlar,gece boyunca sihirli sözlerle esriyip sallanıp yuvarlanarak bir şeylerkaralayanlar, tan ağarmasının sarılığında anlamsızlığın şiirini yazdıklarınıgörenler,salt bitkisel bir krallık düşleyip de çürümüş hayvanlar ciğer yahnisi yürek paçapancar çorbası ve meksika pizzası pişirenler,bir yumurta peşinden et kamyonlarının altına dalanlar,saatlarını çatılardan fırlatarak zaman dışı sonsuzluğu seçenler & sonraki on yılboyunca her gün çalar saat sesine uyananlar,art arda en az üç defa bileklerini kesip de başarılı olamayan ve vazgeçipmecburen içinde yaşlanıp mızmızlanacakları bir antikacı dükkânı açanlar,kurşuni dizelerin patlamaları & cepleri dolmuş modacıların kafa ütüleyensafsataları & reklamcılığın ibnelerinin nitrogliserin çığlıkları & zeki editörlerinfesatlığının zehirli gazında madison avenue’da uyduruk elbiseleri içindeyanarak tükenenler, ya da mutlak gerçek’in taksicilerinin sarhoşlukla çarpıpyere devirdikleri,brooklyn bridge’den atlayanlar, bu gerçekten oldu ve yitik adımlarlayürüyenler çin mahallesinin büyüsünde ruhları kendinden geçenleryol boyu çorba & yangın kamyonları, beleş bira yok,umutsuzluk içinde pencerelerden dışarı country söyleyenler, metro kapılarındanfırlayanlar, pislik passaic durağında atlayanlar, zencilerin üzerine atılanlar, tümsokak boyu ağlayanlar, yalınayak şarapkadehi kırıkları üzerinde dans edenler,1930'ların avrupasının nostaljik tükenmiş alman jazz fonograf kayıtlarınıparamparça edenler, viskiyi tüketip inleyerek ıstırap içinde iğrenç tuvaletlerdeçıkaranlar, kulaklarında inlemeler ve uğultusu devasa buhar kazanlarının.geçmişin seyahatlerinin otoyollarından aşağı uçar gibi birbirlerini golgotha’yataşırcasına yol alanlar hapis-yalnız uyanık veya birming- ham jazzın vücutbuluşu,sonsuzluğu bulmak için benim bir vizyonum ya da senin bir vizyonun ya daonun bir vizyonu var mı diyerek tüm ülkeyi arabayla yetmişiki saatte katedenler,denver’a yola çıkanlar, denver’da ölenler, denver’a geri dönenler & boşyerebekleyenler, denver’ı bekleyenler & kuluçkaya yatanlar & denver’da yalnızkalanlar ve sonunda zamanı keşfetmek için uzayıp gidenler & şimdi denver bukahramanları için yalnızlıktan sıkkın,ruh bir saniyeliğine de olsa saçlarını halelendirene dek ışığıyla umutsuzcakatedrallerde dizleri üzerine çökerek birbirlerinin kurtuluşu ışık ve sineler içinyakaranlar,parçalanmış zihinleriyle altın gibi kafaları yüreklerinde gerçeğin tılsımıcezaevinde imkansız suçlar için beklerken alcatraz’a tatlı blueslar düzenler,bir alışkanlığı yetiştirmek için mexico’ya ya da rocky dağlarına buddha’yıyumuşatmaya ya da oğlanlar için tanca’ya ya da kara lokomotif için güneypasifik hattı’na ya da narkissos için harvard’a mezarlıktaki papatya öbekleriiçin woodlawn’a çekilenler,radyoyu hipnotizmayla suçlayarak akılsağlığı davası açılmasını talep edenlerama delilikleriyle elleriyle kararları askıda bırakan bir jüriyle kalakalanlar,new york şehir kolejinde dadaizm sunumu yapanların üzerine patates salatasıatanlar ardından tıraşlı kafalarıyla ve intiharın soytarı söyleviyle akılhastanesiningranit basamaklarında lobotomiye kuvvetle istek duyanlar,ve bunun yerine kendilerine insülin ve metrazol şok terapisi elektrikli su terapisipsikoterapi meşguliyet terapisi masa tenisi & hafıza kaybının somut boşluğusunulanlar,katatoni içinde kısasüreliğine duralarken şakası olmayan bir karşıkoyuşlayalnızca sembolik bir pinpon masasını devirenler,yıllar sonra kandan peruklarını saymazsak geriye kel dönenler, doğununkaçıkkent koğuşlarında salt delirmişlerde zuhur eden kötü kader esriklikiçerisinde parmakla(n)mak,pilgrim state’in rockland’in ve greystone’un kokuşmuş koridorları, ruhlarınıngölgeleriyle ağızdalaşına girenler, geceyarısı aşkın topraklarında-dolmen setleriüzerinde- bir başına sallanıp yuvarlanarak, yaşam düşü bir kabus, vücutları aydenli ağır taşa dönenler,nihayetinde anayla******, ve ucuz apartman dairesinin penceresindenfırlatılmış son fantastik kitap, ve sabahın 4ünde kapatılmış son kapı, ve cevabenşiddetle duvara çarpılmış son telefon, ve zihinsel mobilyası son parçasına dekboşaltılmış son döşeli oda, gömme dolapta tel askıya iliştirilmiş kağıttan sarı birgül, ve bu düşsel bile olsa, hiçbir şey ama küçük umut dolu bir sanrı işteah,carl, sen güvende değilken ben de güvende değilim, ve şimdi sen gerçektenzamanın tüm pisliğinin içindesinvebundan dolayı buz tutmuş sokaklar boyunca koşanlar, elips katalog metretitreşen düzlem kullanımının simyasındaki ani parıldamaya takıntılı,hayal kurup bitiştirilmiş imgeler boyunca zaman ve uzayda somutlaştırılmışgeçitler açanlar ve 2 görsel imge arasında ruhun başmeleğini kapana kıstıranlarve doğadaki elementlerin özlerini birleştirip pater omnipotens aeternedeus’nun heyecanıyla coşup bir sıçrayışta bilincin ismini koyup çizgisinibelirleyenler,yoksul beşeri nesrin ölçü ve söz dizinini yeniden yaratmak için ruhlarındakafalarındaki çıplak ve sonsuz düşünüşün ritmini uyumlu kılacak ikrarıreddederek huzurumuzda dilleri tutulmuş ve zeki ve utançla titreyerek ayaktadikilenler,zamandaki kaçık serseri, ve kutsanmış melek, bilinmeyen, yine de ölümdensonraki zaman boyunca söylenecek ne varsa koyanlar ortaya,ve jazzın hayaletimsi giysisiyle orkestranın altın rengi nefesli borularınıngölgesinde yeniden dirilerek doğrulanlar ve amerika’nın çıplak zihninin aşk içinçektiği ıstırapları, kentleri son radyosuna varasıya paramparça eden eli elilamma lamma sabacthani çığlığıyla üfleyenler saksafonuparçalanarak vücutlarından çıkartılmış yaşam şiirinin saf kalbiyle ki bin yılafiyetle yenir.iialüminyum ve çimentodan nasıl bir sfenkstir ki kafataslarını açıp parçalamışbeyinleri ve imgeleri yiyip bitirmiş?molok! yalnızlık! pislik! çirkinlik! külkovaları ve elde edilemez dolarlar!merdiven diplerinde çocuk çığlıkları! ordularda hıçkırarak ağlayanoğlançocukları! parklarda gözüyaşlı ihtiyar adamlar!molok! molok! kabus molok! sevgisiz molok! zihinsel molok! molok eziciyargıcı insanların!molok akıl almaz zindan! molok kurukafa bayrağı çekilmiş ruhsuz hapishane veelemlerin kurultayı! yapıları yargı olan molok! savaşın sayısız taştan abidesimolok! sersemlemiş hükümetler molok!zihni salt bir makine olan molok! damarlarında kan yerine para dolaşan molok!parmakları on ordu olan molok! göğsü kendi cinsinin etini tüketen bir dinamoolan molok! kenarlarından dumanlar tüten bir gömüt olan molok!molok gözleri binlerce kör pencere! uzun sokaklarında ebedi yahovalar gibigökdelenler dikilen molok! sis içindeki fabrikalarında düş kurup cavlağı çekenmolok! devasa bacaları ve antenleriyle kentleri taçlandıran molok!sevdası sonsuz petrol ve taş olan molok! ruhu elektrik akımı ve bankalar olanmolok! yoksunluğu dehanın sureti olan molok! yazgısı cinsiyetsiz bir hidrojenbulutu olan molok! molok adı us olan!molok içinde yapayalnız oturduğum! kendinde melekleri düşlediğim molok!molok delirdiğim! sikemiciyim molok’ta! aşksız ve erkeksizim molok’ta!molok ruhuma çok önceleri giren! molok içinde gövdesiz bir bilincim ben!molok beni doğal esrikliğimden korkutan! kendimden geçtiğim molok!uyandığım molok! gökyüzünden boşalan ışık!molok! molok! robot apartmanlar! görünmez banliyöler! hazine çatıkları! körsermayeler! şeytansı endüstriler! hayaletimsi uluslar! mağlup edilemeztımarhaneler! granit yaraklar! canavarca bombalar!onlar cennete kaldırırken molok’u parçaladılar sırtlarını! kaldırım taşları,ağaçlar, radyolar, daha bir dünya şey! zaten varolan ve hep içinde olduğumuzşehri cennete kaldıranlar!vizyonlar! kehanetler! halüsinasyonlar! mucizeler! esrimeler! amerikannehrinde batıp gitti!düşler! tapınmalar! aydınlanmalar! dinler! bir gemi yükü duygu zırvası!kirişikırmalar! nehrin diğer tarafına! evirip çevirmeler ve çarmıha germeler!tufana kapılıp gitti! yükselmeler! anlık tanrı görümleri! umutsuzluklar! onyılın hayvani çığlıkları ve intiharlar! bellekler! yeni aşklar! kaçık nesil!zamanın kayalıklarından aşağı!gerçek kutsal kahkaha nehirde! gördüler her bir şeyi! vahşi gözler! kutsalhaykırışlar! çekip gittiler eyvallah deyip! atladılar çatıdan! ıssızlığa! elsallayarak! yanlarında çiçeklerle! nehre doğru! sokağa!iiicarl solomon! seninleyim rockland’dabenden daha kaçık olduğunseninleyim rockland’dafazlasıyla tuhaf hissettiğinseninleyim rockland’daannemin gölgesine öykündüğünseninleyim rockland’daon iki sekreterini öldürmüş olduğunseninleyim rockland’dao görünmez nüktedanlığınla güldüğünseninleyim rockland’daaynı korkunç daktiloda büyük yazarlar olduğumuzseninleyim rockland’davaziyetin ciddileştiği radyodan bildirilenseninleyim rockland’dakafatasındaki melekelerin zeka asalaklarını artık içeri sokmadığıseninleyim rockland’dautika’nın evlenmemiş kadınlarının göğüslerinden karnını doyurduğunseninleyim rockland’dabronx’un kartal bedenli kadınlarının vücutlarında kelime oyunlarıyla eyleştiğinseninleyim rockland’dacehennemin dipsiz kuyularında asıllı bir pingpong maçını kaybettiğindendeligömleği içinde feryatlar ettiğinseninleyim rockland’dakatatonik bir halde takıldığın piyanonun başında ruhun masum ve ölümsüzolduğunu donanımlı bir tımarhanede asla imansız ölmemesi gerektiğinisöylediğinseninleyim rockland’daelliden fazla elektroşokla ruhunun hac yolunda gerildiği çarmıhtan bedenine aslayeniden dönmeyeceğiseninleyim rockland’dadoktorlarını akıl hastalığıyla itham edip ulusalcı faşist golgotha’ya karşısosyalist ibrani devrimi entrikaları çevirdiğinseninleyim rockland’dalong islang göğünü yarıp insanüstü kabrinden çıkararak yeniden dirilteceğinkendi yaşayan insan isa’nıseninleyim rockland’dayirmi-beş-bin çılgın yoldaşla hep bir ağızdan enternasyonel’in son kıtasınısöylediğimizseninleyim rockland’dabirleşik devletleri öpüp sarmaladığımız çarşaflarımız altında o birleşikdevletlerin alışkanlık yaptığı öksürüğüyle gece boyu bizi uyutmayacağıseninleyim rockland’daseninleyim rockland’darüyalarımda üzerinde bir deniz yolculuğunun damlalarıyla yürüdüğünamerika’da bir batı gecesinde gözyaşlarınla otoyol kavşağındaki kulübeminkapısına vardığınsan francisco 1955–56
(let it roll - 13 Mayıs 2010 23:32)
dipnotunun çevirisi de şöyledir:kutsal! kutsal! kutsal! kutsal! kutsal! kutsal! kutsal! kutsal! kutsal! kutsal!kutsal! kutsal! kutsal! kutsal! kutsal!dünya kutsaldır! ruh kutsal! ten kutsaldır! burun kutsal! dil, sik ve el vegötdeliği kutsal!her şey kutsaldır! herkes kutsal! her yer kutsaldır! her gün sonsuzluk! heradam melek!kaçık olduğu sürece dört büyük melek kutsal! sen ve ruhum delinin kutsallığıkadar kutsal!daktilo kutsal şiir kutsal ses kutsal dinleyenler kutsal esrime kutsal!kutsal peter kutsal allen kutsal solomon kutsal lucien kutsal kerouac kutsalhuncke kutsal burroughs kutsal cassady kutsal gizli hayvan sikiciler ve ıstırapiçindeki dilenciler ve iğrenç insan melekler kutsal!kutsal tımarhanedeki annem! kansas’taki atalarımın siki de kutsal!inleyen saksafon kutsal! kutsal mahşerî bop! cazcılar ot hipsterler barış & junk& sarma kutsal!kutsal gökdelen ve kaldırımların ıssızlığı! milyonlarla dolan kafeteryalar kutsal!sokakların aşağısındaki gizemli gözyaşı nehirleri kutsal!doyumsuz yalnızlık kutsal! orta sınıfın büyük kuzusu, isyanın çılgın çobanıkutsal! kim los angeles’ ı los angeles yapan!kutsal new york kutsal san francisco kutsal peoria & seattle kutsal pariskutsal tanca kutsal moskova kutsal istanbul!kutsal zamanın sonsuzluğu kutsal sonsuzluğun zamanı kutsal boşluktaki saatlerkutsal dördüncü boyut kutsal beşinci enternasyonel kutsal melekteki molok!kutsal deniz kutsal çöl kutsal demiryolu kutsal tren kutsal görüler kutsalhalüsinasyonlar kutsal mucizeler kutsal gözçukuru kutsal cehennem!kutsal bağışlama! merhamet! iyilik! iman! kutsal! bizler! bedenler! kederli!yüce!kutsal ruhun doğaüstü çokça gözalıcı yetenekli şefkati.berkeley ‘55
(let it roll - 13 Mayıs 2010 23:35)
neyin sanat olup olmadığının tartışıldığı şu günlerde, vizyona girmesi gereken filmdir.
(tictactoe - 22 Ocak 2011 23:48)
florence and the machine'nin en aşmış, en süper, en mükemmel şarkısıdır. canlı performansı daha da takdir edilesidir. hepsi tamam ama bir şarkı nasıl her şeyi bu kadar açık ve dokunaklı anlatır hala anlamış değilim.tapılası.edit: machine'nin ne hayvan demek isterim kendime bir de yabancı dil biliyor, püü.
(iceberginotekiyuzu - 19 Ağustos 2011 22:12)
miyazaki'nin bizlere armağanı olan karakter. çocukluğunda terry grandchester'a aşık olanların aynı havayı görebilecekleri bir karakter.
(eflin - 30 Nisan 2012 23:49)
şenol erdoğan'dan bu ve şu şekilde dinlenebilir.
(jendepus - 31 Mayıs 2012 19:31)
florence'ın en sağlam parçalarından biridir. evde bağıra çağıra eşlik edilir, sokakta kulaklıkta çalarken eşlik edilemediği için yolda dinlenmemelidir. florence türkiyeye gelirse konserinde en çok bağırılarak eşlik edilecek parçalardandır.
(frozsgy - 6 Ocak 2013 22:21)
yuruyen bir $atosu olan hafif uzun sacli sari$in yaki$ikli. (bkz: hauru no ugoku shiro)
(freak - 20 Şubat 2005 16:34)
hakunun buyumus, saclarini sariya boyamis, buyucu olmus halini andirir - gozlerinin rengi tutmasa da, ikisinin de yuruyuslerinde, bakislarinda ayni hinzirlik vardir...(bkz: asik olunan cizgi film kahramanlari)
(cash flow - 21 Mart 2005 07:13)
kendisine yürüyen şato filminin daha başında, saçları yüzünü örtmüş biçimde gelip de sophie'yi askerlerden uzaklaştırdığı/kurtardığı sahnede aşık olunan karakterdir.
(sare - 15 Haziran 2006 23:15)
(bkz: uluma)allen ginsberg'in 955-56 arası carl solomon'a ithafen yazdıgı destanımsı siirii saw the best minds of my generation destroyed by madness, starving hysterical naked, dragging themselves through the negro streets at dawn looking for an angry fix, angelheaded hipsters burning for the ancient heavenly connection to the starry dynamo in the machin- ery of night, who poverty and tatters and hollow-eyed and high sat up smoking in the supernatural darkness of cold-water flats floating across the tops of cities contemplating jazz, who bared their brains to heaven under the el and saw mohammedan angels staggering on tene- ment roofs illuminated, who passed through universities with radiant cool eyes hallucinating arkansas and blake-light tragedy among the scholars of war, who were expelled from the academies for crazy & publishing obscene odes on the windows of the skull, who cowered in unshaven rooms in underwear, burn- ing their money in wastebaskets and listening to the terror through the wall, who got busted in their pubic beards returning through laredo with a belt of marijuana for new york, who ate fire in paint hotels or drank turpentine in paradise alley, death, or purgatoried their torsos night after night with dreams, with drugs, with waking nightmares, al- cohol and cock and endless balls, incomparable blind; streets of shuddering cloud and lightning in the mind leaping toward poles of canada & paterson, illuminating all the mo- tionless world of time between, peyote solidities of halls, backyard green tree cemetery dawns, wine drunkenness over the rooftops, storefront boroughs of teahead joyride neon blinking traffic light, sun and moon and tree vibrations in the roaring winter dusks of brook- lyn, ashcan rantings and kind king light of mind, who chained themselves to subways for the endless ride from battery to holy bronx on benzedrine until the noise of wheels and children brought them down shuddering mouth-wracked and battered bleak of brain all drained of brilliance in the drear light of zoo, who sank all night in submarine light of bickford's floated out and sat through the stale beer after noon in desolate fugazzi's, listening to the crack of doom on the hydrogen jukebox, who talked continuously seventy hours from park to pad to bar to bellevue to museum to the brook- lyn bridge, lost battalion of platonic conversationalists jumping down the stoops off fire escapes off windowsills off empire state out of the moon, yacketayakking screaming vomiting whispering facts and memories and anecdotes and eyeball kicks and shocks of hospitals and jails and wars, whole intellects disgorged in total recall for seven days and nights with brilliant eyes, meat for the synagogue cast on the pavement, who vanished into nowhere zen new jersey leaving a trail of ambiguous picture postcards of atlantic city hall, suffering eastern sweats and tangerian bone-grind- ings and migraines of china under junk-with- drawal in newark's bleak furnished room, who wandered around and around at midnight in the railroad yard wondering where to go, and went, leaving no broken hearts, who lit cigarettes in boxcars boxcars boxcars racketing through snow toward lonesome farms in grand- father night, who studied plotinus poe st. john of the cross telep- athy and bop kabbalah because the cosmos in- stinctively vibrated at their feet in kansas, who loned it through the streets of idaho seeking vis- ionary indian angels who were visionary indian angels, who thought they were only mad when baltimore gleamed in supernatural ecstasy, who jumped in limousines with the chinaman of okla- homa on the impulse of winter midnight street light smalltown rain, who lounged hungry and lonesome through houston seeking jazz or sex or soup, and followed the brilliant spaniard to converse about america and eternity, a hopeless task, and so took ship to africa, who disappeared into the volcanoes of mexico leaving behind nothing but the shadow of dungarees and the lava and ash of poetry scattered in fire place chicago, who reappeared on the west coast investigating the f.b.i. in beards and shorts with big pacifist eyes sexy in their dark skin passing out incom- prehensible leaflets, who burned cigarette holes in their arms protesting the narcotic tobacco haze of capitalism, who distributed supercommunist pamphlets in union square weeping and undressing while the sirens of los alamos wailed them down, and wailed down wall, and the staten island ferry also wailed, who broke down crying in white gymnasiums naked and trembling before the machinery of other skeletons, who bit detectives in the neck and shrieked with delight in policecars for committing no crime but their own wild cooking pederasty and intoxication, who howled on their knees in the subway and were dragged off the roof waving genitals and manu- scripts, who let themselves be fucked in the ass by saintly motorcyclists, and screamed with joy, who blew and were blown by those human seraphim, the sailors, caresses of atlantic and caribbean love, who balled in the morning in the evenings in rose gardens and the grass of public parks and cemeteries scattering their semen freely to whomever come who may, who hiccuped endlessly trying to giggle but wound up with a sob behind a partition in a turkish bath when the blond & naked angel came to pierce them with a sword, who lost their loveboys to the three old shrews of fate the one eyed shrew of the heterosexual dollar the one eyed shrew that winks out of the womb and the one eyed shrew that does nothing but sit on her ass and snip the intellectual golden threads of the craftsman's loom, who copulated ecstatic and insatiate with a bottle of beer a sweetheart a package of cigarettes a can- dle and fell off the bed, and continued along the floor and down the hall and ended fainting on the wall with a vision of ultimate cunt and come eluding the last gyzym of consciousness, who sweetened the snatches of a million girls trembling in the sunset, and were red eyed in the morning but prepared to sweeten the snatch of the sun rise, flashing buttocks under barns and naked in the lake, who went out whoring through colorado in myriad stolen night-cars, n.c., secret hero of these poems, cocksman and adonis of denver-joy to the memory of his innumerable lays of girls in empty lots & diner backyards, moviehouses' rickety rows, on mountaintops in caves or with gaunt waitresses in familiar roadside lonely pet- ticoat upliftings & especially secret gas-station solipsisms of johns, & hometown alleys too, who faded out in vast sordid movies, were shifted in dreams, woke on a sudden manhattan, and picked themselves up out of basements hung over with heartless tokay and horrors of third avenue iron dreams & stumbled to unemploy- ment offices, who walked all night with their shoes full of blood on the snowbank docks waiting for a door in the east river to open to a room full of steamheat and opium, who created great suicidal dramas on the apartment cliff-banks of the hudson under the wartime blue floodlight of the moon & their heads shall be crowned with laurel in oblivion, who ate the lamb stew of the imagination or digested the crab at the muddy bottom of the rivers of bowery, who wept at the romance of the streets with their pushcarts full of onions and bad music, who sat in boxes breathing in the darkness under the bridge, and rose up to build harpsichords in their lofts, who coughed on the sixth floor of harlem crowned with flame under the tubercular sky surrounded by orange crates of theology, who scribbled all night rocking and rolling over lofty incantations which in the yellow morning were stanzas of gibberish, who cooked rotten animals lung heart feet tail borsht & tortillas dreaming of the pure vegetable kingdom, who plunged themselves under meat trucks looking for an egg, who threw their watches off the roof to cast their ballot for eternity outside of time, & alarm clocks fell on their heads every day for the next decade, who cut their wrists three times successively unsuccess- fully, gave up and were forced to open antique stores where they thought they were growing old and cried, who were burned alive in their innocent flannel suits on madison avenue amid blasts of leaden verse & the tanked-up clatter of the iron regiments of fashion & the nitroglycerine shrieks of the fairies of advertising & the mustard gas of sinis- ter intelligent editors, or were run down by the drunken taxicabs of absolute reality, who jumped off the brooklyn bridge this actually hap- pened and walked away unknown and forgotten into the ghostly daze of chinatown soup alley ways & firetrucks, not even one free beer, who sang out of their windows in despair, fell out of the subway window, jumped in the filthy pas- saic, leaped on negroes, cried all over the street, danced on broken wineglasses barefoot smashed phonograph records of nostalgic european 1930s german jazz finished the whiskey and threw up groaning into the bloody toilet, moans in their ears and the blast of colossal steam whistles, who barreled down the highways of the past journeying to each other's hotrod-golgotha jail-solitude watch or birmingham jazz incarnation, who drove crosscountry seventytwo hours to find out if i had a vision or you had a vision or he had a vision to find out eternity, who journeyed to denver, who died in denver, who came back to denver & waited in vain, who watched over denver & brooded & loned in denver and finally went away to find out the time, & now denver is lonesome for her heroes, who fell on their knees in hopeless cathedrals praying for each other's salvation and light and breasts, until the soul illuminated its hair for a second, who crashed through their minds in jail waiting for impossible criminals with golden heads and the charm of reality in their hearts who sang sweet blues to alcatraz, who retired to mexico to cultivate a habit, or rocky mount to tender buddha or tangiers to boys or southern pacific to the black locomotive or harvard to narcissus to woodlawn to the daisychain or grave, who demanded sanity trials accusing the radio of hyp notism & were left with their insanity & their hands & a hung jury, who threw potato salad at ccny lecturers on dadaism and subsequently presented themselves on the granite steps of the madhouse with shaven heads and harlequin speech of suicide, demanding in- stantaneous lobotomy, and who were given instead the concrete void of insulin metrazol electricity hydrotherapy psycho- therapy occupational therapy pingpong & amnesia, who in humorless protest overturned only one symbolic pingpong table, resting briefly in catatonia, returning years later truly bald except for a wig of blood, and tears and fingers, to the visible mad man doom of the wards of the madtowns of the east, pilgrim state's rockland's and greystone's foetid halls, bickering with the echoes of the soul, rock- ing and rolling in the midnight solitude-bench dolmen-realms of love, dream of life a night- mare, bodies turned to stone as heavy as the moon, with mother finally ******, and the last fantastic book flung out of the tenement window, and the last door closed at 4. a.m. and the last telephone slammed at the wall in reply and the last fur- nished room emptied down to the last piece of mental furniture, a yellow paper rose twisted on a wire hanger in the closet, and even that imaginary, nothing but a hopeful little bit of hallucination ah, carl, while you are not safe i am not safe, and now you're really in the total animal soup of time and who therefore ran through the icy streets obsessed with a sudden flash of the alchemy of the use of the ellipse the catalog the meter & the vibrat- ing plane, who dreamt and made incarnate gaps in time & space through images juxtaposed, and trapped the archangel of the soul between 2 visual images and joined the elemental verbs and set the noun and dash of consciousness together jumping with sensation of pater omnipotens aeterna deus to recreate the syntax and measure of poor human prose and stand before you speechless and intel- ligent and shaking with shame, rejected yet con- fessing out the soul to conform to the rhythm of thought in his naked and endless head, the madman bum and angel beat in time, unknown, yet putting down here what might be left to say in time come after death, and rose reincarnate in the ghostly clothes of jazz in the goldhorn shadow of the band and blew the suffering of america's naked mind for love into an eli eli lamma lamma sabacthani saxophone cry that shivered the cities down to the last radio with the absolute heart of the poem of life butchered out of their own bodies good to eat a thousand years. iiwhat sphinx of cement and aluminum bashed open their skulls and ate up their brains and imagi- nation? moloch! solitude! filth! ugliness! ashcans and unob tainable dollars! children screaming under the stairways! boys sobbing in armies! old men weeping in the parks! moloch! moloch! nightmare of moloch! moloch the loveless! mental moloch! moloch the heavy judger of men! moloch the incomprehensible prison! moloch the crossbone soulless jailhouse and congress of sorrows! moloch whose buildings are judgment! moloch the vast stone of war! moloch the stun- ned governments! moloch whose mind is pure machinery! moloch whose blood is running money! moloch whose fingers are ten armies! moloch whose breast is a canni- bal dynamo! moloch whose ear is a smoking tomb! moloch whose eyes are a thousand blind windows! moloch whose skyscrapers stand in the long streets like endless jehovahs! moloch whose fac- tories dream and croak in the fog! moloch whose smokestacks and antennae crown the cities! moloch whose love is endless oil and stone! moloch whose soul is electricity and banks! moloch whose poverty is the specter of genius! moloch whose fate is a cloud of sexless hydrogen! moloch whose name is the mind! moloch in whom i sit lonely! moloch in whom i dream angels! crazy in moloch! cocksucker in moloch! lacklove and manless in moloch! moloch who entered my soul early! moloch in whom i am a consciousness without a body! moloch who frightened me out of my natural ecstasy! moloch whom i abandon! wake up in moloch! light streaming out of the sky! moloch! moloch! robot apartments! invisible suburbs! skeleton treasuries! blind capitals! demonic industries! spectral nations! invincible mad houses! granite cocks! monstrous bombs! they broke their backs lifting moloch to heaven! pave- ments, trees, radios, tons! lifting the city to heaven which exists and is everywhere about us! visions! omens! hallucinations! miracles! ecstasies! gone down the american river! dreams! adorations! illuminations! religions! the whole boatload of sensitive bullshit! breakthroughs! over the river! flips and crucifixions! gone down the flood! highs! epiphanies! de- spairs! ten years' animal screams and suicides! minds! new loves! mad generation! down on the rocks of time! real holy laughter in the river! they saw it all! the wild eyes! the holy yells! they bade farewell! they jumped off the roof! to solitude! waving! carrying flowers! down to the river! into the street! iiicarl solomon! i'm with you in rockland where you're madder than i am i'm with you in rockland where you must feel very strange i'm with you in rockland where you imitate the shade of my mother i'm with you in rockland where you've murdered your twelve secretaries i'm with you in rockland where you laugh at this invisible humor i'm with you in rockland where we are great writers on the same dreadful typewriter i'm with you in rockland where your condition has become serious and is reported on the radio i'm with you in rockland where the faculties of the skull no longer admit the worms of the senses i'm with you in rockland where you drink the tea of the breasts of the spinsters of utica i'm with you in rockland where you pun on the bodies of your nurses the harpies of the bronx i'm with you in rockland where you scream in a straightjacket that you're losing the game of the actual pingpong of the abyss i'm with you in rockland where you bang on the catatonic piano the soul is innocent and immortal it should never die ungodly in an armed madhouse i'm with you in rockland where fifty more shocks will never return your soul to its body again from its pilgrimage to a cross in the void i'm with you in rockland where you accuse your doctors of insanity and plot the hebrew socialist revolution against the fascist national golgotha i'm with you in rockland where you will split the heavens of long island and resurrect your living human jesus from the superhuman tomb i'm with you in rockland where there are twenty-five-thousand mad com- rades all together singing the final stanzas of the internationale i'm with you in rockland where we hug and kiss the united states under our bedsheets the united states that coughs all night and won't let us sleep i'm with you in rockland where we wake up electrified out of the coma by our own souls' airplanes roaring over the roof they've come to drop angelic bombs the hospital illuminates itself imaginary walls col- lapse o skinny legions run outside o starry spangled shock of mercy the eternal war is here o victory forget your underwear we're free i'm with you in rockland in my dreams you walk dripping from a sea- journey on the highway across america in tears to the door of my cottage in the western night
(naylon - 20 Kasım 2001 18:50)
gordugum an bunun saclari siyah ya da lacivert olacakti, gozleri kahve ya da yesil bir de biraz kilo alacakti kesin asik olmustum buna dedim... 20. dakikada siyah sacli oldu ve ben bittim... evet kesinlikle asik olunan cizgi film kahramanlari veyahut anime karakterlere asik olmaktir bu... sadece tipine degil, muhtesem kalbine de ayrica... iyi, karizmatik, duygusal, etkileyici, zeki, oyuncu, hinzir evet ya hepsi bir arada...
(tatei matinyeri - 27 Ağustos 2006 16:30)
bunun bir de footnote'u vardır ki, patti smith, peace and noise albümünde okumuştur bunu. albümde adı spell diye geçer. konserde de okumuştu, holly istanbul dediği yerde dağlamıştı kalplerimizi.holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! holy! the world is holy! the soul is holy! the skin is holy! the nose is holy! the tongue and cock and hand and asshole holy! everything is holy! everybody's holy! everywhere is holy! everyday is in eternity! everyman's an angel! the bum's as holy as the seraphim! the madman is holy as you my soul are holy! the typewriter is holy the poem is holy the voice is holy the hearers are holy the ecstasy is holy! holy peter holy allen holy solomon holy lucien holy kerouac holy huncke holy burroughs holy cassady holy the unknown buggered and suffering beggars holy the hideous human angels! holy my mother in the insane asylum! holy the cocks of the grandfathers of kansas! holy the groaning saxophone! holy the bop apocalypse! holy the jazzbands marijuana hipsters peace & junk & drums! holy the solitudes of skyscrapers and pavements! holy the cafeterias filled with the millions! holy the mysterious rivers of tears under the streets! holy the lone juggernaut! holy the vast lamb of the middle class! holy the crazy shepherds of rebellion! who digs los angeles is los angeles! holy new york holy san francisco holy peoria & seattle holy paris holy tangiers holy moscow holy istanbul! holy time in eternity holy eternity in time holy the clocks in space holy the fourth dimension holy the fifth international holy the angel in moloch! holy the sea holy the desert holy the railroad holy the locomotive holy the visions holy the hallucinations holy the miracles holy the eyeball holy the abyss! holy forgiveness! mercy! charity! faith! holy! ours! bodies! suffering! magnanimity! holy the supernatural extra brilliant intelligent kindness of the soul!
(zazie - 20 Kasım 2001 19:01)
Yorum Kaynak Link : howl