Soy Cuba (~ I Am Cuba) ' Filminin Konusu : Mikhail Kalatozov 'un yönettiği, Batista yönetimindeki Küba 'dan devrime doğru ilerleyen süreci anlatan, 1964 Küba Rusya ortak yapımı film. Propaganda amaçlı yapılmış olsa da her Rus eli değmiş propaganda filmi gibi görsel yani politik yanını geride bırakır. 1990'a kadar ABD'de gösterimi yasaklanmış, yasaklanmadığı ülkelere de pek ulaşamamıştır. Bu nedenledir ki dünya sinemasının unutulmuş başyapıtlarından biri olarak görülür.
Voskhozhdenie(1977)(8,3-5144)
Letyat zhuravli(1957)(8,3-12606)
Ballada o soldate(1959)(8,1-8589)
Neotpravlennoe pismo(1960)(7,9-2602)
Jim Shvante (marili svanets)(1930)(7,8-511)
Vernye druz'ya(1954)(7,7-406)
Soy Cuba, O Mamute Siberiano(2005)(7,6-341)
Zagovor obrechyonnykh(1950)(6,0-37)
francis ford coppola ve martin scorsese'e minnettarlık sebebimiz. sinema tarihinin en iyi propaganda filmlerinden biri. kamera öyle değil böyle kullanılır diyen, sesiyle sessizliğiyle tüyler ürperten, bir filmin hem kaliteli hem de provokatif olabileceğini tekrar tekrar kanıtlayan, ders aalınası ders diye okutulası baş yapıt. (bkz: hoscakal yarin)
(elphabathropp - 18 Mayıs 2008 04:10)
bu seneki if istanbul'da gösterilecek film.
(artin bosgezenyan - 29 Aralık 2009 18:51)
if'teki ikinci gösteriminde caddebostan kültür merkezi'ndeki salonu hıncahınç dolduran film.izlediğim en güzel sovyet filmlerinden biri, hatta kameralı adam'la birlikte ilk sırayı zorluyor.film, toprak ağalarının baskısı altında ezilen çiftçiler, gerillaya yataklık yaptığı için evi bombalanan dağ köylüleri, havana üniversitesi'ndeki solcular, zengin turistlere hizmet eden katolik konsomatrisler gibi cuba'yı oluşturan karakterler üzerinden ilerliyor, gerilla sahnelerinde fidel castro ve che guevera'yı temsil eden oyuncuların arka planda şöyle bir geçiyor olması, gözümüze sokulmaması propogandayı daha da başarılı kılmış.üstüste binen karelerle sovyet sinemasının en önemli özelliği olan montaj da unutulmamış ama bu filmin müthişliği kesinlikle kameradan geliyor.kamera büyülüyor. 20 dakikalık bir sahnede hiç mi cut olmaz, bir kamera şeker pancarlarının dibinden 30 metre yüksekliğe nasil çat diye çıkabilir, gibi sorular uyanıyor kafamızda.
(purpurum - 15 Şubat 2010 13:38)
bu akşam yapılacak ek gösterimiyle henüz izlemeyenlere if tarafından büyük bir fırsat sunulmuştur. gitmeyene gitmek farz, filmden sonra "dibi düşmek" sünnettir.
(hewit - 22 Şubat 2010 11:56)
görüntü yönetmenliği ile bana sanki 2005'te siyah beyaz çekilmiş bir film izlenimi uyandırdı. dram, kıstırılmışlık duygusunu veren oyunculuklar ise bir tuhaf geldi. onun dışında filmin, olayların kişilerin mekanın vs.nin bende uyandırdığı izlenim kesinlikle 1960 yılında falan çekilmiş bir filmin yapacağı şey değildi. bu zaman-dışılık/evrensellik etkisi neyle ilgili, benim subjektif izlenimim mi bilemiyorum. benzer bir duyguyu nasıl bir alakası varsa çarli çaplin abimiz, pirimizin the great dictator filminde hissetmiştim.
(poturgilinpotur - 26 Şubat 2010 21:02)
--- spoiler ---amalia!--- spoiler ---
(memyself - 28 Şubat 2010 23:12)
sinematografik açıdan zamanının kat be kat ötesinde, her sinefilin arşivinde olması gereken kült bi film.
(sonunda - 22 Mart 2010 22:14)
gelmiş geçmiş en iyi sovyet sineması ürünü. küba ortaklığını es geçmemek lazım tabii, her açıdan tek geçerim. hatta bu filmin üstüne uzunca da yazmak gerek şimdi fark ettim. o vakit;to be contunied...
(myneminene - 22 Mart 2010 22:18)
sanat alanında sosyalist gerçekçilik akımının yanında sosyalist avangard akımına da tölerans gösterebilen brejnev ve çevresinin bile görselliğin işçi mücadelesinden daha fazla ön plana çıkması nedeniyle aşırı duru olduğunu iddia ederek eleştirdiği filmdir. galiba, "ulan bu kadar bütçe ayırıyoruz bu adamlara, yine gidip sanat filmi yapıyor haytalar!" gibi bir anlayış vardı bu serzenişlerin kaynağında...
(krasnoya - 29 Mart 2010 13:28)
muazzam bir başyapıt. sinematografisi, kamera hareketi, plan sekansları, anlattığı dönem ve propagandasını yaptığı ideoloji ile eşsiz bir eser.esasında filmin yapım amacından ve küba devrimi'nden bihaber biri izlese muhtemelen herhangi bir propaganda aracı ile karşı karşıya olduğunu fark etmeyecektir. film amaç edindiği propagandayı siler.görsel ihtişamı izleyiciyi bir rüyanın içine çeker; havana'nın yoksul dahi denemeyecek kadar sefil vaziyetteki varoşlarından zengin mahallelerine, oradan küba taşrasında muhteşem bir doğanın içindeki dağ köylerine, ardından havana üniversitesi öğrencileri ile çatışmanın tam göbeğine götürür.gördüğünüz rüyanın sonunda uyanmak istemezsiniz. devrim en gerçeküstü haliyle karşınızdadır. ya da en gerçekçi yorumuyla. karar izleyiciye kalmıştır.
(surtr - 28 Şubat 2011 22:14)
en goze hitap eden propaganda filmi. suphesiz bu derinliksiz demek degil.
(seyif - 28 Şubat 2011 22:19)
muhteşem muhteşem ve muhteşem bir film. "propaganda filmi" diyerek abartısız ve hatta eksik ama göze sokmadan, tattırarak, izlettirerek; tokat gibi müthiş bir şekilde anlatılan tarihe ve hele ki şu filmdeki sanata saygısızlık edenlere itibar edilmeyip mutlaka izlenmesi gereken başyapıt. gerçi hollywood veya batı sineması menşeeli bi yapıt olsaydı çok daha pohpohlanır, kült sayılırdı ama batı'nın kültür tanımı genellikle kendi sınırları dahilinde olduğu için pek şaşırmadım.
(achtundsiebzug - 7 Mart 2011 03:52)
yönetmen filmi denir ya, işte bu film bu tanımın tepesinde durur.haktta biraz, görüntü yönetmeni filmi tanımına bile kayar...benim gördüğüm filmler arasında, kameranın bu kadar cesur kullanıldığı bir film daha hatırlamıyorum.buna rağmen dakikalarca süren planlarda her şey tıkır tıkır işler, seyirciyi gerçek hayatın içine çekiverir.böyle bir film çekimi, müthiş bir ön çalışma ile olur ancak.başta yönetmen, emeği geçen herkesin ellerinden öpmek isterdim. bu izlemeden ortalıkta yönetmenim diye dolaşan varsa, onları uyarın, adam olsunlar, bu filmi ezberlesinler.bir iki sahnesini dahi taklit edebilseler sinema tarihine geçerler.filmin genellikle es geçilen bir güzelliği de ses tasarımıdır. filmdeki sesler, efektler, inanılmaz başarılı bir şekilde kullanılmıştır. örneğin şeker kamışı kestikleri uzun planlarda şeker kamışlarına pala ile çift vuruşların sesleri görselliğin de önüne geçer.ama netice itibariyle görsellik o kadar güçlüdür ki, bir başka filmde çok konuşulacak ses kullanımı arka planda kalır.bu arada filmle ilgili bir ilginç not da şudur: o ünlü balkonlardan havuza giriş sahnesi ve su altı çekimlerinden sonra kamera aslından sudan çıkmakta ve bir otel odasına girmektedir. bunun için yönetmen galiba bir denizaltı periskobundan bir parça kullanmış. ancak montajda yönetmen bu bölümün sonunu havuzda kesmiş. teknik ekip bu tercihten çok mutsuz olmuş zira zaten efsane olan o plan daha da efsane hale gelebilecekmiş.bu arada o planda kamera öyle jimi jip falan gibi bugünü teknolojilerinden yoksun olarak, set ekibinin ellerinde dolaşmış o kadar mesafeyi. elden ele yani. inanılmaz.bu filmle ilgili ayrıca bir de belgesel yapılmış yıllar sonra. adı: soy cuba o mamute siberiano. brezilyalı bir sinemacı, küba'ya gidip ekip ve oyunculardan hayatta olanlarla görüşmüş. kısmet olursa onu da görüp yorumlarız. (yorumlandı)sağlıcakla...
(dikakana bey - 21 Eylül 2011 02:37)
ingilizce adi i am cuba, orjinal adi soy cuba, ya kuba da olabilir tonla adi olabilir bu filmin.ama soylemem gerekir, omru hayatimda gorselligi bu kadar muazzam kullanmis baska bir filme rastlamadim ben. her karesini kes katla duvarina as, o derece sairanedir, o derece pirlantadir. izlemeyene izlettirmelidir.
(otisabi - 9 Kasım 2000 02:40)
ismi hatirlanmasin diye elinden geleni ardina koymamis bi ailenin cocugu olan mikhail kalatozishvili diye bi insan yapmistir yonetmenligini. muazam sahneler vardir, annatamam oyle kelimelerle, annatabilseydim sinema diye bi sanat olmazdi sanirim.bulun bulusturun izleyin, standartlarinizi bu filmi izlemeden belirlemeyin, ben belirlemistim pismanim.
(otisabi - 9 Kasım 2000 02:54)
propaganda amacını geçip yalnızca sinemanın ne kadar güçlü bir sanat dalı olduğunu görmek için izlenmeli:http://eksisinema.com/soy-cuba-1964-i-am-cuba/
(ziggy played guitar - 14 Ocak 2012 15:00)
" i will make a movie in cuba, and that will be my answer, and of the whole world soviet people, against the naval blockade this cruel aggression of the american imperialism!"mikhail kalatozov
(achtundsiebzug - 24 Nisan 2012 16:51)
sinegoz.com aracılığıyla haberdar olduğum film. birazdan site üzerinden izlemeyi düşünüyorum.--- spoiler ---film, devrim öncesi ve sonrası küba’yı anlatan dört kısa hikayeden oluşuyor. zengin batılıların barlarda eğlendiğini görüyoruz; aralarından biri yerel bir kızın evine gitmek için ısrar ettiğinde küba’nın asıl yüzüyle karşılaşıyoruz. diğer hikayelerde çiftçiler ve genç devrimciler karşımıza çıkıyor.mikhail kalatozov’un yönettiği 1964 küba-rusya ortak yapımı film, batista yönetimindeki küba’dan devrime doğru ilerleyen süreci anlatır. propaganda amaçlı yapılmış olsa da her rus eli değmiş propaganda filmi gibi görsel yanı politik yanını geride bırakır. 1990'a kadar abd’de gösterimi yasaklanmış, yasaklanmadığı ülkelere de pek ulaşamamıştır. bu nedenledir ki dünya sinemasının unutulmuş başyapıtlarından biri olarak görülür.--- spoiler ---
(ellerim bombos - 30 Ağustos 2014 21:35)
mikhail kalatozov un yonettigi, batista yonetimindeki kuba dan devrime dogru ilerleyen sureci anlatan, 1964 kuba rusya ortak yapimi film. propaganda amacli yapilmis olsa da, her rus eli degmis propaganda filmi gibi gorsel yani politik yanini geride birakir. 1990'a kadar usa de gosterimi yasaklanmis, yasaklanmadigi ulkelere de pek ulasamamistir. bu nedenledir ki dunya sinemasinin unutulmus basyapitlarindan biri olarak gorulur.
(fitfit - 5 Ocak 2006 15:12)
kameranin boyle deli kullanildigi bir baska film (sadece propaganda filmi demiyorum bak) daha var midir acaba sorusuyla insani basbasa birakan film. turkcesi 'ben kuba'yim'.yani o dekadan ve tatilci amerikan burjuvazisi kuba'daki kumarhanelerde ve bes yildizli otellerde fink atarken, kubalilar da onlara 'hizmet etmek' icin didinirlerken kamera sizi bir anda bir otelin cati katinda yapilan guzellik yarismasindan alir parkta gezdirir gibi butun bir dans eden, eglenen, yuzen, icen, havuz basinda guneslenen ... insan guruhu icinde dolastirir (havuzun dibi de dahil) ve butun bu tur bittiginde kendinizi ayni otelin bilmemkacinci katindaki herhangi bir odanin penceresinden iceri girmis ve baska bir odaya dogru hareket eder halde bulursunuz. onunde saygiyla egiliyorum bu filmi yapanlarin.unutmadan, filmi abd'e tekrar gun yuzune cikaranlar da francis ford coppola ve martin scorsese.
(fitzmaurice tisdall farell - 31 Ocak 2006 03:48)
Yorum Kaynak Link : soy cuba