The Unborn ' Filminin Konusu : Artık hayatta olmayan bir insanın ruhu bazen şeytanla öyle sıkı fıkıdır ki, cennete girmesine izin verilmesi beklenemez. Araf denilen, iki dünya arasındaki tuhaf mekanda sonsuza kadar sıkışıp kalan böyle bir ruh, çaresizlik içinde vücuduna yerleşebileceği yeni bir beden arar. Bazen bu amacına ulaşabilir. David Goyer, bu doğaüstü gerilim çalışması The Unborn'da iki dünya arasında sıkışıp kalmış ruhların karanlık hayatlarını ürkütücü bir perspektifle ele alıyor. Filmde bedenine giren şeytani, habis bir ruhtan kurtulmaya çalışan genç kadının macerası aktarılıyor. Bu bedensel işgal sonucu kabuslar dünyasına sürüklenen ve sevdiği insanlar için bile tehlike haline gelen genç bir kadının öyküsü izleyicilere korku dolu saatler vaadediyor. Casey Beldon (Odette Yustman) kendisini çocukken terk eden annesinden nefret etmektedir. Ancak açıklanamaz birtakım olaylar meydana gelmeye başlayınca annesinin neden terk ettiğini anlamaya başlar. Sonunda hayaletin uyanık saatlerine de egemen olması üzerine çareyi spiritüel olaylar danışmanı Sendak'a (Gary Oldman) başvurmakta bulur. Sendak'ın yardımını alan Casey, ailesi üzerindeki lanetin kökeninin Nazi Almanya'sına kadar uzandığını keşfeder. Herkese ve her şeye yerleşebilme yeteneğine sahip olan bir yaratık, bedenleri ele geçirdikçe daha da güçlenmektedir. Lanetin ortadan kalkması için tek şansı, dünyamızın ötesinde henüz doğmamış birisi tarafından açılmış olan bir giriş kapısını kapatmaktır.
The Uninvited(2009)(6,4-70774)
Mirrors(2008)(6,2-101016)
The Eye(2008)(5,4-48561)
Shutter(2008)(5,2-30381)
One Missed Call(2008)(4,0-29279)
senaryosu ve yonetmenligi david s. goyer'a ait olan 2008 amerika yapimi, korku/gerilim filmi. amerika'da ve turkiye'de gosterim tarihi 9 ocak 2009 olan filmin konusu soyle;casey beldon (odette yustman) kendisini cocukken terk eden annesinden nefret etmektedir. ancak aciklanamaz birtakim olaylar meydana gelmeye baslayinca annesinin neden terk ettigini anlamaya baslar. sonunda hayaletin uyanik saatlerine de egemen olmasi uzerine careyi spirituel olaylar danismani sendak’a (gary oldman) basvurmakta bulur.sendak’in yardimini alan casey, ailesi uzerindeki lanetin kokeninin nazi almanya’sina kadar uzandigini kesfeder. herkese ve herseye yerlesebilme yetenegine sahip olan bir yaratik, bedenleri ele gecirdikce daha da guclenmektedir. lanetin ortadan kalkmasi icin tek sansi, dunyamizin otesinde henuz dogmamis birisi tarafindan acilmis olan bir giris kapisini kapatmaktir.filmin basrollerinde, odette yustman (cloverfield / transformers), gary oldman (the dark knight / harry potter and the prisoner of azkaban) ve meagan good (saw v /the love guru) gibi onemli isimler var.
(korkmam yalandan yilandan kadar - 2 Ocak 2009 21:24)
uzun zamandır bir filmi vizyona girdiği ilk gün izlememiştim... bu filmi izlemek isteme nedenlerim şunlardı:1) fragmanı çok çekici gelmişti. "halka" kalitesi hissetmiştim.2) senaryo ve yönetmeni david s. goyer idi. (yazdıkları: dark knight, batman begins, blade 1-2-3 vs... yönettikleri: blade 3, the invisible vs)3) kadrosunda gary oldman vardı.filmin artıları:--------------+ ilk yarısından daha iyi bir ikinci yarı+ bazı klişe sahnelerden kaçınılmış olması+ fena olmayan bir konu mazisi+ soğuk görsel yapı+ güzel bir aktrist. (odetta yustman, cloverfield'de izlemişiz)+ farklı korku görsel öğe denemeleri+ ipod, mac, iphone, converse :p+ hristiyanlık yerine yahudilikten dalması (hele şu günlerde pek bir manidar oldu)+ biraz tahmin ediliyor olsa da son sahneler fena değil. devamı gelebilir...filmin eksileri:---------------- ikinci yarısından iyi olamayan ilk yarı- bazı klişe sahnelerin tamamiyle uygulamanmış olması- fena olmayan bir konu mazisini filme çok derin ve iyi yedirememiş olmaları- başka filmleri andıran sahneler (garez, şeytan...) ve başka filmleri andıran klasik konu (şeytan...)- filmden çıkıp yolda eve gelme sürecinde bile öyle çok akılda kalmaması... pek etkilenememe...- fazla mı dini içerikliydi ne?- ister istemez yazarlığına hayran kalınca beklentileri aşamayan bir david s. goyer burukluğu- yine bir "halka / ring" kalitesi ve gerilimini yaşayamama- fragmanını geçemeyen, fragmanıyla beklenti büyütebilen, pekte öyle dolu dolu olamayan bir filmsonrası spoiler:- daha en başta zenci kızın telefonda bizim kızla yaptığı sohbette "porno var mıdır acaba" demesiyle kuzene doğru yaklaşıp "klasik seks düşkünü kız ölür durumu" demiştim. ve esprili sayılabilir bir şekilde, o kadar ölmemesi için imkanlar sağlansa da kızımızın ölmesi :) tabi ana kız da seks yaptı neden ölmedi o zaman diyebiliriz. onu da filmin sonu cevaplıyor zaten. ölmekten beter bir durum olsa gerek ehe...+ bir gary oldman severi olarak kendini harcatmayacak derecede kısa bir rolde... ama öz bir oyunculukta olmasına sevindim.
(matrix - 10 Ocak 2009 01:39)
korkutan tek sey odette yustmanin guzelligi. ses ve gorsel efektler ile bile ancak 2 kez insani titretebilen sinemada izlenmesi gerekmeyen film. eh iste diyebilmek icin ikinci yarisi izlenmeden terk edilmemesi gerekmektedir.--- spoiler ---kiz hamile kalmadan seytandan etkilenmeye baslamasina ragmen filmin sonunda seytanin musallat olmasinin sebebi ikizlere hamile kalmasi olarak gosterilmistir .--- spoiler ---
(az kuru az pilav - 10 Ocak 2009 17:26)
goyer , blade 4'e vakit ayırsın gerisine bulaşmasın, diyerek ikazımı çekiyorum çünkü affınıza sığınırım, s.k gibi bir film.yine affınıza sığınıp çok gaba saba gonuşucam.klişesine soktuğumun,oyunculuklarına soktuğumun,hala öd patlatarak korku filmi çeken aklına soktuğumununbi skime benzememiş senaryosuna soktuğumunthe exorcist'ten utanmadan sahne araklayan kafasına ...eşiktekine,beşiktekine... gary oldman, sana da yazıklar olsun. beyaz eşya taksidine mi girdin naptın güzel abim? ne gereği vardı?
(daldurdap - 13 Ocak 2009 15:57)
fragmanına bakılınca iyi,yazarını yapımcısını görünce heycan uyandıran,kadrosunda gary oldman ı barındıran bi film.hal böyle olunca ben de gidip izleme gafletinde bulundum bu filmi.film tam anlamıyla bi derleme korku filmi gibi,izlerken aklınıza sürekli başka filmlerden başka sahneler geliyor.korku filmi klişelerinin hemen hepsi kullanılmış ama filmdeki güya korkulacak sahneler tamamıyla gürültüden ya da ani seslerden ibaret.zaten ona da korku hissi değil bi anlık boş bulunma diyelim.son olarak filmin afişine değinmek istiyorum.film izlensin diye güzel kız oynatmak bi yere kadar anlaşılacak bi tercih ;ama bu popolu afiş tercihi üstelik bi korku filminde sanırım sadece bizim burda işe yarar.
(sebnamy - 13 Ocak 2009 18:25)
--- spoiler ---başroldeki oyuncunun babası rolünde iskele babası nefis bir performans sergilemektedir.kızın başına gelmedik kalmaz, peşine yaratık takılır, banyo dolabından öcü çıkar, kızın çevresindekiler sapır sapır ölür bu esnada kızın babası bilinmeyen bir yerde bilinmeyen işler peşinde koşar durur.--- spoiler ---
(cinnamonocc - 13 Ocak 2009 22:23)
cok kotu bir korku filmi denemesi daha. siz siz olun para vermeyin.
(sabun - 14 Ocak 2009 15:22)
haham rolundeki gray oldman'in icine seytan girmis kopegi tek dizi uzerine abanarak 'host' diye kovmasi, akabinde kopegin tereddutsuz ortami terk etmesi, hahami karizmatik yaparken, gary oldman'in kariyerinin bittigi an olarak sinema tarihine gecmistir. bu durumda filmin en basarili oyuncusu eli karakterindeki yasli amcadir. icine seytanin girmesiyle cikmasi bir oldu.
(yogina - 14 Ocak 2009 23:17)
sadece odette yustman için izlenebilecek film. filmden önce kendisinden haberim yoktu, filmden çıktıktan sonra aklımda kalan tek şey o oldu.
(yaarock - 17 Ocak 2009 12:25)
yazacaklarımda spoyler midir nedir ondan var, hatta bütün filmi anlattım ama bu ibareyi kullanmaya gerek görmüyorum zira entri, filmi izlemek isteyenler için bir uyarı, bir tür bilinçlendirme niteliği taşıyacak.~arkadaş şunca yıllık hayatımda izlediğim en boktan filmlerden biri bu. ya kardeşim insan ortaya bi hikaye örgüsü, bi fikir, bi yenilik koymaz mı ya? film açılıyor, daha kafadan ortada gudik bir gerilim öğesi var. artık kusasım geldi makyajlı, korkunçlu çocuklardan, sen daha kafadan bunu yapıştırmışsın filme. bıktım amına koyyim, anladık, çocuklar saftır, temizdir diye biliyoruz, sen bunu dehşet, gerilim, ucubik hayalet sıfatı ile falan sununca daha bir tedirgin edici oluyor, izleyici daha bir diken üstünde izliyor. ulan 50 kere yaptılar arkadaş bunu. artık bi espirisi mi kaldı?film başladı, bakıyoruz bir kız koşuyor, yerde mavi bir eldivenin tekini görüyor, arkasına bi dönüyor gri suratlı cam gözlü bi oğlan çocuğu, fonda da "gudum!!" diye bir efektimsi müzik. sikecem, daha 30. saniyede " lan gene mi be" dedim. sonra kız bi köpek neyin görüyor; köpeğin sıfatta bi maske var, kız çalılara dalıyor ki maske yerde, köpek ortada yok. maskeyi kurcalıyor, altındaki toprağı eşeliyor (köpek değil lan, kız), ortaya kavanoza konmuş bir cenin çıkıyor. aman ne korkunç ne korkunç. arkadaş mide kaldırmanın nesi gerilim öğesi hala ya? ardından bakıyoruz ki rüyaymış, aman şeytana bismillah, aynaya bakıyor faça sağlam diyeceğim ama aynaya bakmaması lazım, orasını anlatacağım, devam et okumaya. neyse hatun bebek bakıcılığı yapıyor, evde bir bebek bir de 4-5 yaşlarında bir oğlan çocuğu var. yukardan sesler duyuyor, çıkıp bakıyor ki velet bebeğe ayna tutmuş "az daha bak, az daha bak" diye sayıklıyor. kız "napıyon len" derken çocuk dönüp suratına patlatıyor aynayı. arada da ürkmemiz beklenen o "masum ama melun" suratıyla "jumby wants to be born now" diye sayıklamaya devam ediyor. jumby kim, ne doğması, noluyo lan derken ilerde açıklanacağını umarak ya sabır çekiyoruz.film ilerliyor, bebek embriyosu, korku öğesi olarak oğlan çocuğu falan aklımızda, zira öyle sıkıcı ki unutmak mümkün değil; kızın mantar bi hatun arkadaşı ve sevgilisi çıkıyor piyasaya. hatun arkadaş batıl inançlı, büyüdür faldır meraklı; kafadan anlıyoruz ki bu ölecek. zaten ölüyor da. başka bir fonksiyonu yok. hatta o kadar aptal bi hikaye kurmuşlar ki, esas kızın başına türlü gariplik geliyor; anası zaten tımarhanede kendini asmış yıllar önce, ortalıkta hayaletler görüğünü falan söylüyor, kızın göz rengi değişiyor birden, o da yetmiyor, hatun arkdaş arabayla giderken jumby diye sayıklayan manyak oğlana çarpıyor ama çocuğa bi bok olmuyor. üstüne çocuk "kızın götünü kollamayı bırak 'o' yoksa seni öldürecek" diye söyleniyor. bütün bu mevzuların akla mantığa sığar açıklaması yok, bir de hatun arkadaş batıl inançlı; ama bakıyoruz, bir sahnede esas kız "eyvahlar olsun teneşirlere geldim, ruhlar alemi sikecek ebemi" diye hayıflanırken bu mantar arkadaş "yok yahu, bunlar hep garip tesadüfler, kötü ruh falan değil" gibilerden nutuk atıyor. lan oğlum, hani bu kız batıl inançlıydı? hani öcülü böcülü mevzulara inancı vardı? siktiniz bütün karakteri ya.neyse, mevzunun ikizlere musallat olan bir yahudi demon ile alakalı olduğunu öğreniyoruz. bu sikimtrak yaratık aynalarla ya da birbirinin aynası olan (breh breh) ikizlerle dünyada vücut bulabiliyor ancak. esas kızın da aslında bir ikizi olduğunu ama anne karnındayken boynuna dolanan kordon sebebiyle öldüğünü açıklıyorlar. ki bu sahne de ayrı bir dangalaklık öğesi olarak akıllarda yer ediyor. filmin başından beri hiç bir sike merhem olmamış, sırf bi 5 saniye gazete okurken görünmüş "mülayim kız babası", iş yerinde kelli felli adamlarla yaptığı toplantıdan çıkıp, kendisine geçmişi ile ilgili önemli bi soru soran kızına hiç bir açıklama getirmeden şak diye ikiz kardeşten bahsediyor. kız "ismi nedir" falan derken, baba "ismi yoktu henüz cenindi, lakabı vardı" diye açıklamaya başlıyor. kız lakabı öğrenmek istiyor ki gerizekalı olmayan her insan tahmin eder, lakabı "jumby" imiş. vay anasını ya, ne bağladın ne bağladın. hay sikeyim, bi sinema filminde bunun için vakit harcanır mı be? zaten anladık onu, ne yapmaya çalışıyosunuz, haftada 90 dakka çekilen diziler gibi vakit mi dolduruyosunuz?neyse "jumby", "yahudi mistisizmi", kütüphanede esas kızın önüne "aman dikkat et" diye kabak gibi konulan el yazması bin küsür yıllık büyü kitabı falan derken işler daha bir manyaklaşıyor, ben daha bir sinirleniyorum; efendim neymiş, kızın anneannesi auschwitz'deyken ikiz kardeşi ile joseph mengele'nin deneylerine tabi tutulmuş, bu garip dünya dışı mahlukat kızın büyük büyük dayısını ele geçirmiş, anneanne de mevzuyu çakıp, ikizini öldürmüş. bu abuk yaratığın kıza musallat olmasının sebebi buymuş. bak şimdi, ruhlar aleminden gelen şeytani kaçak zaten yeterince mistik, kimisine yeterince ürkünç gelir. be sıfatını siktiğim, ne amaca hizmet etmeye mengele göndermeli hikaye uyduruyorsun ortaya? ne şimdi bu, nazilere lanet ettirip, hümanist bir yaklaşım mı getiriyosun inceden inceye? mengele'yi koyunca oraya daha mı korkunç olacak sanıyorsun allahın salağı? ortada zaten cin midir öcü müdür, abuk subuk bi mahlukat var, korkacak olsam kafası tersine dönmüş köpeği, dolaptan fırlayan canavarlaşmış oğlanı görünce korkardım, nedir bu nazi zımbırtısı, ne işi var filmde?bu soruların cevaplarını ararken ortaya gary oldman çıkıyor, arada bir borazan çalıyor[painladder hatırlattı bunu], ibranice dualar okuyor, daha bir dumur oluyoruz. zira böyle salak bir filmde bu adamın ne işi var, eskiden çok popüler olup sonradan unutulan yeşilçam devleri gibi kerhen bir rol mü verdiler filmde ona, anlamaya çalışıyoruz. arada kızla sevgilsi zikişiyor tabi, biz aklımızda "jumby wants to be born now" cümlesi ile izlerken "bu kız kesin ikizlere hamile" diyoruz. yastık sohbetinde mevzu kızın annesinden falan açılıyor, ölüm mölüm derken ya erkek arkadaş ya esas kız (tam hatırlamıyorum, hatırlamak da istemiyorum) "ölüm bana sürekli düşmek gibi gelir, rüyamda böyle görürüm" gibilerden zırvalıyor. film ilerliyor, the exorcist çakması sahneler birbiri ardına patlıyor, şeytan çıkarmalar, kafası ters dönmüş, merdivende nine kovalayan adamlar falan gelip geçiyor, ama ben bütün bunlara bir anlam veremiyorum; derken cin midir ne halttır sevgilinin içine giriyor. bizim haham gary oldman ve kız yırtınıyorlar, kutsal metinler okuyorlar falan. tam bu sırada yerden 5-6 metre yükseklikteki balkonun kenarında duran, içine şeytan kaçmış "erkek arkadaş"ı cinden kurtarıyorlar ama adamın 9 metre geri- 6 metre aşağı düşmesini engelleyemiyorlar. kız koşuyor gidiyor, sevgili sırıtıyor, kurtuldu sanıyoruz ama tam o meyanda zikiş sonrası sohbette bahsettiği bir cümleyi sarf ediyor; "hep düşecek miyim böyle". eh be anladık çocuk ölecek, kuşbeyinli değiliz, o yükseklikten o hızla düşünce taşaklarının ağzına gelmesi lazım zaten. duygusallık mı kattın şimdi yastık muhabbetine gönderme ile, ne bok yedin, sana kim çektirdi bu filmi; kim yazdı bu hikayeyi, hangi mal yapımcılığını üstlendi, arkamdaki dallama ne diye sallıyor koltuğu diye sorarken, esas kızın hamile oldğunu öğreniyoruz, hem de ikizlere. noldu şimdi, açıkladın mı hikayeyi? sürpriz mi yaptın, şok final mi bu? bir de kızın hayaller görüp kustuğu, sevgilisinin "delirmedin, hormonal takılıyosun" dediği sahneleri flashbacklerle çakıyorlar o sırada, hayatımdan 30 saniye daha çalıyorlar, ben iyice deliriyorum; "heheyt nası bağladım gördün mü" demek için mi yapılmış, olay örgüsünü kurtarmak için mi konmuş anlamıyorum.utanmadan bir de "yazan ve yöneten david s. goyer" diye ibare koymuşlar filmin sonuna. ama iyi olmuş, hangi eşşeoğlusu çekti bu filmi, hangi denyo yazdı bu hikayeyi merak etmiştim.david oğlum sözüm sana, dark knight, batman begins falan anlamam, gördüğüm yerde ağzına tükürecem, paramı da vaktimi de geri isteyecem. ruhuma eklediğin sıkıntıyı da fitil yapıp kötüne yerleştirecem, haberin olsun.~öptüm, dedikoducu kız.
(dopermen - 18 Ocak 2009 03:49)
vizyondaki her korku filmine giderim ve çok nadir filmi beğenmem. eğer kötüyse utana sıkıla kötü film derim. ama burada haykırmak istiyorum. berbat bir film bu. genel sıkıntı, korku filmlerindeki her öğenin kullanılmış olması. hiç bir şeye odaklanılmamış. zıplatma sahnelerine hiç değinmek istemiyorum. izlemenizi de hiç tavsiye etmiyorum.
(addams - 25 Ocak 2009 23:46)
bildiğin yahudi exorcisti. böylece tek tanrılı dinler serisi tamamlanmış oldu.(bkz: the exorcist)(bkz: şeytan)(bkz: the unborn)artık bollywooddan beklentim ilerki yıllarda bir hinduizm exorcist'i çekmeleri. hatta artık ateizm exorcist'i çıkarsa vallahi şaşırmam billahi şaşırmam.sanıyorum gary oldman'ın gelmiş geçmiş en kötü performanslarından birine imza attığı film. bu rolü son anda filmin yönetmeni david goyer'i kıramayıp son anda kabul etmesinin ve tahminimce bunun yüzünden yeterince hazırlanamamasının payı büyük.
(reddediyorum - 27 Ocak 2009 01:36)
kızın bakıcılık yaptığı çocukların büyüğü olan matty karakterini oynayan atticus shaffer dışında hiç bir korku öğesi barındırmayan film.*--- spoiler ---daha ilk defa gördüğün ve denyo denyo hikayeni anlatıp yardım istediğin adamdan * kütüphaneden çaldığın kitabı * verip (ki kitabı kızın nasıl çaldığı da muamma, kütüphaneci aman dikkatli çevirin sayfaları çok değerli bir elyazmasıdır bu kitap diyo bi de * ama kız ardından elinde kitap yüzsüz yüzsüz çıkıyo kütüphaneden) tamamını ibraniceden ingilizceye çevirmesini istiyosun ''lütfeeen'' diyerek, ne biçim bir yüzsüzlüktür bu ya, adamın senden başka hiç mi işi gücü yok? çeviri lan bu, hatır gönül için bile zorla yapılıyor. --- spoiler ---
(irbat - 6 Mart 2009 00:32)
--- spoiler ---körü karakterli arkadasin neden film boyunca eblehlik yaptigini anlayamadigim fülm. kardesim, sen zaten gelmissin, kapiyi acmissin, elalemin icine girip girip cikiyorsun, e daha ne ugrasiyosun ki? dünyayi mi ele geciricen, evrenin sahibi mi olucan, napicaksan yap ulan. bu kasinti niye? sonra bu beyinsiz ebleh bir de o kadar gücü oldugu halde, kalkip röö diye insanlari korkutmaktan baska bisi yapamiyorum. hayir 24 inch monitör yaptim kendime, full hd film seyredim diye onca gb film cekiyorum, begenirsem gidip bd alicam, ama yok haci, cük kirigi gibi filmler. ausvitzmis, bok.--- spoiler ---
(corrosive - 14 Nisan 2009 12:31)
evde izlediğim ve gerçekten anlatılanlar kadar korkunç bir film. öyle bir film düşünün ki hayatınızdan 90 dakika çalsın ve bu 90 dakika hiçbir şekilde geri gelemesin. sevdiklerimle geçirirdim ben o kadar vaktimi hayvan evladı seni ya.
(atrin - 14 Haziran 2009 19:16)
bütün korku filmi klişelerini içinde barındıran ve çocuklara öğle saati içersinde uyumaları için izlettirilebilecek sözde korku filmidir. gary oldman hayranı olmama rağmen bu filmle gözümden düşmüştür.filmde izlenebilecek tek şey odette yustmanın şahane kalçasıdır. izleyecekler için tavsiyem kumandanın elinde bulundurulması ve odette yustmanın iç çamaşırlı sahnelerinde pause tuşuna basılarak bira eşliğinde keyifli gece geçirilmeye çalışılmasıdır.(bkz: kutsal kase)
(whitesinek - 24 Eylül 2009 11:42)
gary oldman'ın ustalığı ve odette yustman'ın o badanalası güzelliği olmasa bok gibi film. gerçi onlar varken de bok gibi film lan. 1/10.
(taharet pozisyonu - 21 Ekim 2009 10:13)
tum kliseleri icinde barindiran exorcist cakmasi bir film--- spoiler ---hersey guzel fakat be cemcuk agizli kadin en son ne zaman regl oldun,adetin gecikti mi vb.icin neden bi iphone'a ihtiyac duyarsin?bu ne apple askidir? jumby siksin seni--- spoiler ---
(ex - 16 Kasım 2009 02:47)
cekimleri fena degil, goruntuler guzel ancak icerik yok. gerginlik cikarabilecek unsurlari da kullanmislar ama konu bos olunca hepsi bosa gidiyor. --- spoiler ---filmde seytan cikarma ayini icin gencler form dolduruyorlar. dilekce ile basvurmuslar miydi daha once bilemiyorum ancak bu tur bir eylemi ciddi gostermeye mi calismak yoksa baska bir sey mi bilemem ancak yuksek lisans tezi seytan cikarma olan bir de rahip var. secmeli ders olsa alirdim bu konuyu maalesef ulkemiz sanirsam buna hazir degil. bir de bu ayin icin form doldurarak notere onaylattiktan sonra tapu kadastroya da basvursalardi diye dusunuyor insan. --- spoiler ---
(kuzen - 21 Kasım 2011 06:22)
finlandiya’nın en iyi gruplarından mpe, ikinci albümüyle karşımızda. bu grubu bilen çok kişi olduğunu sanmasam da, eğer melodik death metal seviyorsanız, bu grubu duyun! grubun ilk albümü inhumanity, 2000 yılından bu yana dinlediğim en iyi 1-2 melodik death metal albümünden biriydi. sıkışıp kalan bir tür içindeki yeni bir soluktu. yeni albümün ilk albümden oldukça farklı yönleri var. ilk olarak grup sound açısından son derece gelişmiş. kayıt kalitesi kusursuz ve bu güçlü sound da şarkıları olduklarından daha büyük gösteriyor. öncelikle albüm ilk albüm kadar orijinal değil. bunu söylemem lazım. ancak yine de ortalamanın çok üstünde bir müzikaliteyle karşı karşıyayız. albüm “pure” adlı devasa enerji bombasıyla açılıyor ve bir an evanescence’ı hatırlatan kısa bir kadın vokalin ardından jaguar sesini anımsatan bir yırtıcılıkla vokal aklınızı başından alıyor. bu şarkı, bu tür için son derece olumlu bir adım. synth sample’ları, loop’lar ve farklı klavye oyunlarıyla, oldukça çağdaş bir parça. albümün ilk promo şarkısı olarak seçilen “altered state consciousness” da her anı nefis bir şarkı ve yalnızca damar nakarat melodisiyle akıl almakla kalmıyor, aynı zamanda gaz girişi ile de “nooluyooo” dedirtiyor. giriş kısmıyla ilgili en sevdiğim şey de, ilk giriş ritmi bittiği anda her şeyin susması ve vokalin “let’s walk!” diye çığırmasının ardından her şeyin aynı anda tekrar başlaması. at the gates – slaughter of the soul’daki “go!” bağırışını hatırlattı bana. aksak ritmli ve blast beat’li tavrıyla milyonları büyüleyen “parasites of paradise” ve daha da aksak ritmli yaylı sazlarla giren ve “hey maşşallah” dedirten “the unborn” da ilk dinleyişten çarpan parçalar. albümde bir de megadeth – blood of heroes cover’ı mevcut ama bu parçadaki gitar sound’unu pek beğendiğimi söyleyemem. grupta gerçekten de parlayan bir gitar kullanımı var. bu türde pek de alışık olunmayan düzeydeki sololar, cidden saygı duyulası. gitaristler resmen uçuyor. bugüne dek röportaj yaptığım, sitelerine girdiğim finlandiyalı grupların neredeyse hepsi, bu gruptan bir şekilde bahsettiler ve çok sevdiklerini belirttiler.
(brainworm - 31 Aralık 2005 09:25)
Yorum Kaynak Link : the unborn