A Damsel in Distress (~ Demoiselle en détresse) ' Filminin Konusu : East Coast Üniversitesi’ndeki paspal ve erkek egemen ortamda devrim yapmak üzere kolları sıvayan üç güzel kızı anlatıyor: Öncü ruhlu, hareketli Violet, ilkeli Rose ve seksi Heather. Kızlar, ağır depresyonlu öğrencilere hijyen ve müzikal danslar içeren bir programla yardımcı olmaya çalışan gruplarına, okula yeni gelen Lily’yi de katarlar. Kaypak Charlie, ideal erkek Xavier ve çılgın sporcu ikili Frank ile Thor gibi, dostluklarını ve ruh sağlıklarını tehlikeye sokan bir dizi erkekle romantik yakınlaşmalara da dalarlar. Ne var ki, beklenmedik bir olay Violet’ı bunalıma sokar. Bu dikine düşüş Violet’ın hayatını gözden geçirmek zorunda bırakacaktır.
Ödüller :
The Gay Divorcee(1934)(7,6-6175)
Shall We Dance(1937)(7,5-6904)
Broadway Melody of 1940(1940)(7,4-1841)
Follow the Fleet(1936)(7,2-3635)
Carefree(1938)(7,1-2929)
Roberta(1935)(7,1-2613)
The Barkleys of Broadway(1949)(7,0-2429)
Three Little Words(1950)(7,0-1428)
The Story of Vernon and Irene Castle(1939)(7,0-2057)
Silk Stockings(1957)(6,9-3225)
Flying Down to Rio(1933)(6,7-3001)
Blue Skies(1946)(6,5-1114)
Academy Awards - Oscar : "En İyi Dans Yönetimi"
tüm vesayetçi politik kurguların mitolojik ifadesinde kurtarılacak olan edilgen grubu temsil eden figür hatta figürine. kendini kurtarmaktan aciz bir kadın ve onu kurtarıp iktidarı alacak olan erkek kahraman, bu bizim kültürümüze ve tarihimize hiç de yabancı değil, şövalye ve prenses ünvanları öyle olsa da.ulusunu, ümmetini, halkını, milletini kurtarıp iktidarı alan önder figürü sağda da solda da aynen mevcut. değişmez olan "zor durumdaki hatunkişi"nin kendisini kurtarmak yetisinden, becerinden, aklından yoksunluğu. ödül olarak kadına ve onun beraberinde getirdiği iktidara ulaşılıyor. (bkz: kurtarıcılar kurtardıklarının ırzına geçerler) mesele bu "hatun"un kendi kendisini kurtarması.
(kunta kinte - 27 Eylül 2006 13:42)
medieval hikayelerde başı dertte olan genç bakiredir bu, ya ejderha kaçırmıştır bunu ya da benzer bişey. kahraman olmak için en az bir damsel in distress'i kurtarmak şarttır.
(eowyn - 14 Şubat 2000 14:04)
might and magic vi'daki kurtarma görevlerinden biri.olayın eğlenceli tarafı, görevin bize "felanca hatunu şuraya çökertmişler koş kurtar" şeklinde değil de; "bu devirde damsel in distress kurtarmadan kahraman olunur mu olum? bul bi tane kurtar, nerden bulursun benim derdim değil" şeklinde verilmesidir.
(mabl - 19 Kasım 2007 16:37)
asla doymak bilmez bu damseller, ejderhayi oldurursun, zirai tarim zararlilariyla mucadele et der. yuzyillik sarmasiklari budarsin arka bahcede dev bekliyor der. haydutlardan kurtarirsin sarayi fareler basti der. fareleri oldurursun veba hortladi der. vebayi yenersin ben bir guzellik uykusuna yatacagim der. beklersin, beklersin sonra der ki zalim kral beni eziyor, agbim veliaht benim yonetimden disliyorlar. otekilestiriyorlar. kralini, veliahtini, mabeyinci basini ortadan kaldirirsin, ben bu yetenekle tek ulke mi yonetecegim diye aglar. komsu kralliklari da ele gecirip imparatorice yaparsin; saray kahinlerinden beni kurtaracak birini ariyorum diye tutturur. sonra bana yan gozle bakanlara maas veren manastirin topraklarini isterim diye tutturur. manastirin topraklarini ele gecirirsin, gelse o suh meclise diye tutturup ulkenin butun bulbullerini saraya doldurtur. ama hepsi gidince usulca odasina gidip dolaptan hep bildigi' tek bildigi sarkiyi soyleyen cin mali kurma bulbulunu cikartir, dinler mest olur. sovalyesine verecegi yeni gorev icin hazirlik yapar. sovalye hic muzdarip degildir. gorevi artik tekduzelesmistir. zirhini parlatmaya ya da kilicini bilemeye bile ihtiyac duymaz. zaten koyluler sovalye topraklarina zarar vermesin diye gorevlerini kendiliginden halletmektedirler. zaman zaman damsel'i kurtarmaya soyunmasinin artik muphem bir gecmiste kalan nedenlerini dusunur ama hatirlayamaz. sahi zalim bir ejderha vardi. ne oldu ona?
(slothics - 4 Mart 2010 12:26)
(bkz: super mario)
(jean auguste dominique ingres - 10 Mart 2011 15:24)
dublin film critics award ödüllü film.
(ragnar danneskjold - 23 Mart 2012 10:19)
(bkz: mona sax)
(servetinsumugu - 29 Kasım 2012 23:21)
2011 yapımı film. başrolünde greta gerwig'i izleyebileceğiniz bu film , oldukça başarılı bir komedi filmi. absürtlük derecesinde kadın erkek ilişkisi ile kafa buluyorlar. eğlenceli bir film.
(die falscher - 16 Ekim 2013 18:45)
(bkz: kabataş gelini)
(kedi canini senin - 9 Mart 2015 10:20)
(bkz: kaileena) (bkz: prince of persia warrior within)
(ssadist - 13 Şubat 2005 22:10)
fetch questin bir türevi. zindanda bir kız var. götüne power artifact +3 sokmuşlar. hem kızı hem artifact'i alıyon. neyse frp ortamında meta fetişizmi yaygın olduğundan kızı salıp, +3 alıyon tabi. ork falan öldüreceğiz daha. başka prensesler var, hepsi de homojen olarak yayılmış siktiğim ülkesine. ben frp karakteri olsam karı için şurdan şuraya gitmem. +3 ü alıp da oturup hayatını kurmuyon ki? +3 ü alınca +4 isteyen canavarla muhatap oluyon. hill giant'i gidiyor iron golem'i geliyor. level atladın da ne oldu? bir ejderdi 3 ejder keser oldun. (bkz: same shit different day)
(otisabi - 16 Ağustos 2006 01:40)
kral olsam kızımı bırakırım sevdiğiyle evlensin. kral adam taç sebebiyle değil baş sebebiyle kral olur, kızını queste malzeme yapmaz, götüne başkası alsın başka questte kullansın diye power artifact sokmaz. hem prenses çaput bebek mi? kendisi karar veremiyor mu adam akıllı eşin nasıl olduğuna? kızını eğit "yavrum işte bunlar şerefesiz gözü kraliyet hazinesinde, bunlar tam ve bütün adamlar" diye. o kararı verir. kızım dediğim de benim yüzde 50 genetik dizilimime sahip. aptal kraliçeyle evlenmem, ben akıllı o akıllı, kızım da salak olmaz. "kızım ne oldu seni mürüvet işi?" derim"baba sen ne diyon, öyle bir prens buldum ki kraliyeti 10 sene büyütüyoruz, huzur ve refah ortamı kuruyoruz" der. aslan kızım ya, prensesim benim.
(otisabi - 16 Ağustos 2006 13:51)
kral dediğin kızının cinsel ve aşk hayatının kralı değildir, krallığı siyasi ve ekonomik bir iktidar alanı dışında tanımlayan adam kral değil, despottur. kızı kralın kriterlerine hoş görünen prens ile evlendirmek de prensesi bir şahıs değil meta olarak görmenin (marksist eleştirimle yıkarım) bir tezahürüdür. kızının aşk hayatını da idare etmeye çalışan kral, genetik çöplük olması muhtemel torunlara sahip olabileceği gibi, gözü kara, manasız riskler almaya teşne, iktidar aşkıyla yanan adamlara da prim verecektir. bu işin bir meritokrasisi olacaksa buna kralın kızı adına prens giriş sınavı düzenlemesiyle değil, kralın kızını böyle bir sınamayı mümkün kılacak bilgi birikim ile yüklemesiyle varılır. şüphesiz iyi eğitimli bir kız da en az babası kadar ve hatta ondan daha fazla hem ülkenin hem de kendisinin çıkarlarını gözetecektir. kralın "adamı gözünden tanıması" da kralın "adamı gözünden tanımak" gibi bir merit ile iktidara ulaştığı yanılsamasından kaynaklanıyor. yani siber alemde kurulan krallıklardan farklı olarak krallıklar babadan oğula geçmekte olup, sanıldığının aksine "tanrı'nın yeryüzünde gölge etmesi" sonucu çıkan bir figür değil, feodal ve klan yapılaşmaları içinde savaşlarda edilen siyasi iktidarla sağlanmaktadır. krallığı yani iktidarı ele geçirmek dinamiği ile, sürdürmek dinamiği aynı değildir. yani "vur kır parçala" iktidara giderken efektif olur, krallığı ve tabiyetindeki halkları yönetirken değil (bkz: magna carta). bundandır ki idare ve idameyi yapacak kişinin stabil olması, girişken ve delişmen olmasına yeğdir. stabiliteyi de sikinin doğrultusunda bir ejderha avı sergüzeştine teşne prens adayından değil, ülke yönetiminde etkinliğini kanıtlamış, ileride kraliçe olacak bir kadının da kalbini kazanıp onu mutlu edecek bir medeni erkeğin yapması yerinde olacaktır. frp kafası ile bakarsak tabi durmadan savaş, durmadan oyunu baştan açıp yeni krallık kurmalar. olay öyle dğeil.halk konusuna gelince. devlet propagandası diye bir şey var. halk kendisine ne söylenirse ona inanır. efendi gibi teknokratla evlendirirsin kızı, halka da "bizim damat ejderhayı yendi aldı, ülkeyi düşmanlardan kurtardı, çakmak çakmak mavi gözleri vardır." diye lanse edersin, ulu öndere dönüşüverir. görülmedik şey değil. unutmayalım halk ejderha katilini değil, dirayetli yöneticileri bağrına basarlar. kadınlar babası tarafından zorla kapatıldıkları kuleden kendisini kurtaran abazan ve muhteris maço erkekleri değil, güven veren, seven ve sevmeyi bilen aklı başında erkelere prim verirler. krallar da böyle bir barışın sağlayıcıları olmalıdırlar. burada böyle alkış bekledim. (bkz: manufacturing consent)
(otisabi - 18 Ağustos 2006 13:08)
günümüz ingiltere'sindeki kraliyet modeli göz önünde bulundurulacak olursa(çoğunda benzer özellik taşıyormuş), stress yapılmaması gerekir bu konuda. çünkü, kraliyet soyağacına da bakılarak görülebilir ki, kraliçe'nin eşi kral olmaz, o güne kadar taşıdığı ünvan ne ise onunla kalır, üstüne bir de "prince consort" ünvanı(pek kullanılmayan şekliyle king consort) eklenir ancak (bkz: prens philip). ancak, kral'ların eşleri "kraliçe" olur. nadir durumlar dışında princess consort'dan ve söz etmek mümkün değildir. günümüzde bir örneği, prens charles'in ikinci eşi duchess of cornwall(camilla rosemary mountbatten-windsor)'dır. camilla, galler prensi'nin eşi olmasına rağmen galler prensesi ünvanını bile taşımaz (prens charles'in ilk eşi galler prensesi olduğundan, kendi isteğiyle). ünvanı princess consortdur.prens charles tahta geçse bile ancak queen consort olabilecektir. öte yandan, kraldan boşandıklarında bu kimseler, ünvanlarını da kaybederler.yani, damsel in distress bayanı oraya buraya kapatmak, ejderhaların koruduğu kaf dağına saklamak, bin türlü tuhaf oyuna başvurmak yerine, tahta geçen kralla evlenince otomatikman kraliçe olacak bağyanı elde etmek için türlü numaralara kalkışılması daha doğru olacaktır. ejderhaların ardındaki kaf dağına saklanmış prensi kurtarmaya gelecek cesur prenses öykülerinin bir çekiciliği olmayacağından(düşünün bir isterseniz: uyuyan yakışıklı, pamuk prens ve yedi cüceler, gerçek prens... olmuyor evet.), hikaye hep tersi şekilde anlatılmış, evrensel bir yanılgıya sebep olunmuştur zannımca. bu sebeple sevgili kraliyet ailelerine, krallara, kızlarını o kadar da sıkıp bunaltmamalarını salık vermek(bırakın kiminle evlenirse evlensin), bunun yerine oğullarına mukayyet olmalarını söylemek yanlış olmaz.
(kaamos - 22 Ağustos 2006 12:08)
ortaçağ'da kralın yaptığına despotluk denebildiği gibi günümüzde dahi etkili olan ataerkilliğe de despotluk denebilir. ortada bir orantısızlık yok, bu despotluğu yöntem olarak sahiplenmek isteği ve bunu meşru kılmaya yönelik bir "dilek kip"i var. krallıkların kralların despotluğu sebebiyle sona erebileceği gibi, babalıkların da babaların benzer despotlukları sebebiyle sona erebileceğini hatırlatmaki despotizmin her türlüsüne öykünen "kral adayları"na duyurmak yerinde olacaktır. yani kral'ın ne yaptığını yadırgamıyoruz, yaptığı şeyin yanlışlığını söylüyoruz, dahası reelpolitik kararlar için de çok etkili bir yöntem olmadığından bahsediyoruz. bu gün, şu tarih itibarıyle anakronolojinin şahını yapıp hem etik hem de fonksiyonel olarak manasız bir kararı seçmek ve meşru kılmakta zorlanıyorsanız bunun sebebi ortaçağlaşmanın ortaçağda dahi bir aklı mantığı olmamasıdır. ilk notum bu.bunun dışında polis ve yargı görevlerini (bu görev ve yetkilerin onun muhakeme yeteneğini aşmasına rağmen) eline almakta ısrar eden her türlü kral ortaçağda ya da sanal çağda bocalayacak, şallak mallak olacaktır. burada kral'ın despotluğu altından kalkamayacağı yüklerin sorumluluğunu alarak ilk önce kendisine, sorumluluğunu aldığı yüklerin hakkını veremeyerek sıçması sonucunda başkasınadır. yani kralları despot yapan şey kral'ın ortaçağ, feodal ya da yontma taş devrinde olması değil, kral'ın kral olmakta ısrarıdır. ortaçağda bel veren bu ısrarın, günümüzde de bel verdiğini görüyor, gözlemliyor, üzülüyoruz.ortada bir yargı arazı da var. kral, krallığını tamamen şansa elde ettiğini unuttuğu gibi, bu şansa "kral"lığının haklılığından da başkasının kararlarında "kendisi kadar isabetli olamayacağı" yanılsamasıyla hareket ederek "prensesin kendi başına karar alması"nın olası çekincelerinden bahsetmektedir. oysa ki kralın kendi başına hareket etmesi olası tehlikeleri yok etmediği gibi, normalde var olmayan tehlikeleri de yoktan var etmektedir. misal kızını şatoya kapayarak birinin kurtarmasını bekleyen bir kral'ın kızına hiç yoktan akıl hastalığı armağan edebileceği gibi, kendi kontrolünün dışına ittiği bu yargı alanında prensesin başına gelecek her türlü zararı da tek taraflı olarak garantiye almaktadır. akıl sağlığını yitirmiş, ya da kuleden kurtarıldıktan sonra "fidye konusu" yapılmış bir prensesin iktidara geçecek bir kral'ın karısı olması, o kraldan olma soyun anası olması gibi detayların kraliyet'in bekaasına faydalarını da varın siz hesap eyleyin. yani entrikaysa entrika, buyrun hodbinliğe: kızı kurtaran adam da kızı "iyi yürekli olduğu" için kurtarıyor olmayacak, iktidara giden bir kısa yol olduğu için kurtaracaktır. entrika ihtimalini mi sıfırlamış olduk damsel i distress e sokarak? yoo. distress e soktuk mu? evet. kral'ın kafası çalışıyor mu?yani diyoruz ki, kız'ın yargı ve muhakemesini aşan konular, kral'ın da yargı ve muhakemesini aşacaktır (zira burası bir meritokrasi değil, krallık) o halde kral kız'ı nasıl ve hangi mantıklı gerekçe ile kendi dandik yargısına mahkum ederek, krallığın geleceğini hiç yoktan tehlikeye sokar? kızın kendi adına doğru kararı vermesi kız'ın adına kız'a değillenemeyecek, aksi ispatlanamayacak bir karardır. zira kız'lar birey olarak kendileri için en iyi olanı babalarından daha iyi bilirler. oysa ki krallık mevkiinde "ülke çıkarları" söz konusu olduğunda kral da prenses de aynı bilgi girdisine tabii olsalar dahi "doğru" olanı bilemezler. şu halde kral'ın kızı için en doğruyu istemesinin "yanlış" olacağı kesin, krallık adına isteyeceğinin de doğruluğu muğak'ken, neden kız'ın kendi adına istediği doğruluğu kesin, ama krallık adına eşdeğer oranda "muğlak" olan kararı belirleyici olmasın? kral'ın prensesi eğitmesi, tavsiye ve görüşlerini sunması doğrudur, bir kaleye kapatıp metalaştırması yanlıştır. yine belirttiğimiz (ve argümanı ezdiği için yok sayıldığı üzere) prensese aday olanların "prenses çevresinden aday" olması nasıl entrika ve iktidar oyunlarına tabiiyse, kuleden kurtarmaya azmetmişi de öyle, hatta daha fazla entrikaya ve şerefsizliğe teşnedir. nihayetinde adamın makyevelizmi, iktidara ulaşmak adına aldığı riskler onu ideal kral yapmıyor, sadece krallığa adaylar içinde en gözü kara, dönmüş olanı yapıyor. krallık idaresi ejderha ile savaşmaktan ibaret olsaydı buyrun ideal kral adayını bulmuştuk. ama ortaçağda dahi böyle bir denklik yoktu.oy hakkı olmayan bir halkın stabilitesi ve ortaçağ tipi memnuniyetleri adına propoganda yayını yapmayı, neo-con tarzı bir dezenformasyon örneği olarak değerlendirmeyi çok mantıklı bulmuyorum. öyle dahi olsa, ailesine karşı modern olabilen birisi, hem ailesine hem de halkına karşı despot olup bunu ortaçağ konjonktüründe "makul" sayabilen bir kral'dan evladır. yine belirtmeden geçmeyelim, propaganda neo-con icadı değildir, amerika örneğinden hareket edersek tarihinin başından bu yana halkın ve kamunun oyunu almak adına yanıltıcı ve yönlendirici propaganda yapılmıştır. misal bir web sitesi hek edildiğinde de "ortam karışmasın" diye yanıltıcı ve yönlendirici "olay duyuruları" yapılır. bunu yapmak kişiyi "şerrrefsiz" yapmaz, halkın stabilitesini sağlayan sağduyulu yönetici yapar. aksini kim iddia edesi?en sonunda söylemek gerekir ki prensesler ve olası seçimleri hakkında öngörülerde bulunmanın sonu kral lear olmaktır. prensesler samimi kral babalara sahip olmalı ve krallıkların güç ile kurulduğunu, ama krallıkların despotluklar ve tiranlıklar olma iddiasında değiller ise güç ile değil akıl ile yönetileceğini bilmelidirler. orta çağ ve günümüz halkları entelektüeliteyi değil enetelektüelitenin getirdiği "fayda"ları bilecektir. halk kralı "güçlü" olarak bilsin, ama halk o gücü sağlayan akıl ile yönetilsin, halk buna tapidir fittir. o yüzden entel yönetici halk arasında "güçlü, sağduyulu, ejder katili" olarak bilinir de, tek erki güçten alan kral "öküzün allahı" olarak bilinir, ilk isyanda kendisini "öküz" olarak bilen yakınları tarafından sırtından hançerlenerek eşşek cennetine yollanır (bkz: et tu brute)ortaçağ krallıkları ortaçağdan yeni ve yakın çağa geçecek single point failure'lığın yükünü hem kral'ın, hem ailesinin, hem de halkın sırtından kaldıracak akılcı kararlar ile sona ermeli, o döneme dair heves, özlem ve iştiraklerin hepsi bu perspektifde değerlendirilerek muhakeme edilmelidir. tarihten alabileceğimiz bir tek ders var: herşeyin kötüye gideceğine dair tek yönlü kesin inanç sadece kötü yöneticilerin beceriksizliklerini haklı çıkarır. oysa ki ne tarih ne de biz ortaçağda kalmaya ve yaşamaa mahkum değiliz, olmadığımızı çevremize bakarak, olmuşluğumuzun telafisini de yüzümüze tutulan aynaya bakarak yapabiliriz.(bkz: shakespeare trajedilerinde soytarının işlevi)
(otisabi - 23 Ağustos 2006 16:39)
Yorum Kaynak Link : damsel in distress