Blind (~ Körlük) ' Filminin Konusu : Görme engelli bir kişinin korkunç bir cinayetin tek tanığı olmasıyla, benzersiz bir başlagıca sahip olan bir gerilim…
Ödüller :
Oslo, 31. august(2011)(7,7-16871)
Reprise(2006)(7,4-8800)
Thelma(2017)(7,0-19292)
Louder Than Bombs(2015)(6,6-10491)
Blind(2017)(5,7-2796)
Berlin Film Festivali : "Label Europa Cinemas"
Sundance Film Festivali : "Screenwriting Award-World Cinema - Dramatic"
deep purplein da ayni isimde bir sarkisi vardir. i see reflections in the waterautumn colours, summer's daughterand as as the year is growing olderi see winter on my shoulderi stand in the hazewatching stormy ripples grow on my ownnever knew your neededtill i found myself standing here aloneand in the water, such a sad faceslowly drowning, such a sad faceif only i could change the seasonslike a poet, i've my reasonsit started to snow in the middle of julywonder whynever did understand youmy sorrow is hanging in the grey skyin the summer days we flew to the sunon melting wingsbut the seasons changed to fastleave us all behindblindbut then the stone fell on the waterputting end to summer's daughterand me, i turn away rememberingall the seasons, such a sad thingit started to rain in the middle of the sunwinter's begunnever did understand youmy sorrow is hanging in the grey skyin the summer days we flew to the sunon melting wingsbut the seasons changed to fastleave us all behindblind
(satine - 3 Nisan 2002 23:34)
lifehouseun esas oğlanı jason wadein tekrarlarıyla oeeh be dedirtmiş super şarkısıdır. ne lan bu smallville e soundtrack mi yapıyosunuz derken nakarat gelir boğazınıza düğümlenir bu ipna şarkıda..maybe you could not believe itthat my love for you was blindbut i couldn't make you see itcouldn't make you see itthat i loved you more than you will ever knowa part of me died when i let you goand i loved you more than you'll ever knowa part of me dies when i let you go
(melancholia1 - 21 Aralık 2007 17:46)
süper bir hercules and love affair şarkısı. vokalde antony hegarty var. çok keyifli kıpır kıpır. süper.sözleri*:as a child, i knewthat the stars could only get brighterand we would get closerget closeras a child, i knewthat the stars could only get brighterthat we would get closerleaving this darknessbehindmmmm-mmmmooooooohnow that i'm olderthe stars should lie upon my facewhen i find myself alonefind myself alonenow that i'm olderthe stars should lie upon my faceand when i find myself alonei feel like ii am blindfeel itfeel itfeel itfeel itlike i am blindi wish the stars could shine nowfor they are closerthey are nearbut they will not present my presentthey will not present my presenti wish the light could shine nowfor it is closerit is nearbut it will not present my presentit makes my past and future painfully clearto hear you nowto see you nowi can look outside myselfand i must examine my breath and look insideto see you nowto hear you nowi can look outside myselfand i must examine my breath and look insidebecause i feel blindbecause i feel blindi feel iti feel iti feel iti feel itlike ii'm blindthe movie will (?)mmmm, and feel itoooooh, i feel itfeel it
(ashtraygirl - 25 Şubat 2008 00:26)
tarif edilen dost uçağı göremediğinde pilotun söylediği terim.
(simple present tense - 5 Ocak 2009 19:59)
gerek klavyesi gerek vokalinin tarzı açısından uriah heep tınısına en çok yaklaştığını düşündüğüm deep purple şarkısı. '69 dan, deep purple isimli albümlerinden bir güzellik...
(hacigoz kravat - 21 Nisan 2011 00:46)
karamsarlıkta insanı meşgul eden bir diğer placebo şarkısı.
(forlife - 29 Nisan 2011 02:30)
bazı şarkılar vardır, daha ilk dinleyişinizde notalarıyla içinizde bir yere kurulup otururlar ve oturdukları yer her zaman saklı kalır. lifehouse'un blind'ı da böyle oldu benim için. son zamanlarda dinlediğim en iyi şarkılardan biri, kulaklarımın pası akmakta.
(topuklu - 3 Ocak 2012 00:39)
placebo' nun sevdiğim bir şarkisidir. diğer placebo şarkilarinda olduğu gibi sözleri biraz kişiseldir, imgeler biraz uzaktir. molko'nun madde kullandiği düşünülünce pekde şaşirtici değil. neyse şarkiyi dinlerken sözleri baya bir tuhaf geldi, sözlerini okuyunca hala bir kivilcim olmadi sonra türkçe çevirisine bakayim dedim bir kaç sitede çok afedersin kardeş ama yarrak gibi çeviriler vardi. adam baya "ulan ne gider bu misraya" deyip sallamiş. dediğim gibi sözler biraz kişisel ama sanirim şöyle bir şey'le ilgili.olayda bence birbirini seven madde bağimlisi bir çift var. bunlar beraber mala vuruyolar, sonra çocuk bir gün ne bok yediğinin farkina variyor ve birakiyor, kizida ikna etmek için uğraşiyor, ama kiz aynen devam. dozlari arttiyor ve en sonunda bir gün kiz altin vuruşu yapip komaya giriyor. hastanede de kizin başindaki oğlan buyuruyor;"if i could tear you from the ceiling" - o gözlerini diktiğin tavandan ayirabilseydim,"and guarantee source divine" - ve ilahi bir güç verebilseydim uyuşturucuyu birakman için"rid you of possessions fleeting" - uyuşturucularindan ayirabilseydim"remain your funny valentine" - tatli sevgilin olarak kalabilseydim,"don’t go and leave me-sakin ölme and please don’t drive me blind-gidersen kör olurum(cemal süreya okuyanlar için hiç de arabesk bir söz değil:)don’t go and leave meand please drive me blind" - if i could tear you from the ceiling" - uyan"i know the best have tried" - birakman için elimden geleni yaptim"i'd fill your every breath with meaning" - yine uyanirsan,uyuşturucunun yerini ben dolduracağim,hayatinin anlami ben olacağim"and find the place we both could hide" - ve ondan kaçacağiz,saklanacağizyou don’t believe me" - inanmiyormusun "but you do this every time" - sana birakman gerektiğini söylediğimde de bana inanmamaştin"please don’t drive me blind-uyan,ne olurplease don’t drive me blind""i know you're brokeni know you're brokeni know you're broken" -biliyorum,hastasin,zayifsin"if i could tear you from the ceiling-bi uyanabilseni’d freeze us both in time" -zamani durdaracağim"and find a brand new way of seeing" -ve hayatimiza yeniden başlayacağiz "your eyes forever glued to mine." - gözlerin tavana değil,benimkilere yapışık olacak sonsuza kadar-bu söz harbiden güzel"don’t go and leave meand please don’t drive me blinddon’t go and leave meand please drive me blindplease don’t drive me blindplease don’t drive me blindplease don’t drive me blindplease don’t drive me blind"
(penisinde felsefe yazan adam - 28 Eylül 2012 11:37)
sözleri de şöyle olan şarkıdır aynı zamanda. henüz kimseler hurts'ün ikinci albümü exile'ı dinlemediği için buralara yazan çıkmamış anlaşılan :since the day i left youi hear your voice in every soundsince the day i left youi see your face in every crowdit won't go awaybut every time i feel you're neari close my eyes and touch you slow'cause now the only thing i feelis seeing you're better off alonecut out my eyesand leave me blindcut out my eyesand leave me blindif you walk away from mei can't hold my head up highso if you see me on the streetsturn away or walk on by'cause after the beauty we've destroyedi'm cascading through the voidi know in time our hearts will mendi don’t care if i never see againcut out my eyesand leave me blindcut out my eyesand leave me blindand i told youafter all we've been throughi don't wanna be by myself!and i told you that it would tear me in twoif i see you with someone elsecut out my eyesand leave me blindcut out my eyesand leave me blindcut out my eyesand leave me blind
(snidget - 4 Nisan 2013 13:31)
2014 yapımı eskil vogt filmi. senaryosu da vogt'a ait olan filmde yakın bir zamanda görme yetisini kaybeden ingrid isimli bir bacının güvende hissetme dürtüsüyle kendisini evine kapatması sonrasında başına gelenler işleniyor. yapım sundance film festivali'nde (dünya sineması) senaryo ödülü aldı.http://www.imdb.com/…tle/tt2616810/?ref_=ttpl_pl_tt
(kahmut - 26 Ocak 2014 13:26)
jurinin hiç tatava yapmadan altın laleyi bastığı film.
(isli lamba - 19 Nisan 2014 21:08)
çevirisini yaptığım norveçli yönetmen eskil vogt’un ilk uzun metrajlı filmi. http://divxplanet.com/sub/s/335172/blind.htmlfilmi indirmek isteyenler:http://forum.divxplanet.com/…?showtopic=215781&st=0
(cemocem69 - 10 Eylül 2014 23:33)
yönetmen, filmiyle ilgili yaptığı röportajlarda sıkça belirtmiş. keza çoğu yerde de belirtilmiş. hakikaten körlükle ilgili farklı bir film bu. hollywood'un korku/gerilim filmlerine ya da dramlarına meze yaptığı görme engelli insanlarla ilgili yapılmış en iyi filmlerden olduğunu düşünüyorum. yönetmen, körlük üzerinden bir gerilim yaratmaya çalışmamış; ki bunu yapsa bu denli özgün bir iş ortaya çıkamazdı. zira çok sık yapılan bir şeydi bu. veya yönetmen, sonradan kör olan kadın üzerinden ağlak bir drama da imza atmaya yeltenmemiş. klişelerden olabildiğince uzaklaşmış. dolayısıyla kendisini takdir etmemek zor. blind; sadece körlüğe odaklanmıyor. yönetmenin sıkça belirttiği gibi bu film, kör olduktan sonra kendisini dört duvara (evine) hapseden bir kadının fantezilerine, hayallerine ve kaleme aldığı yazılarına da odaklanıyor. bu açıdan filmi sadece "kör bir kadınla ilgili bir film," diye sınırlandırmak filme haksızlık olur gibi geliyor bana. öykünün içindeki öykü gibi temalardan hoşlanılıyorsa blind bu açıdan da tatmin ediyor. sonuçta körlüğü anlatırken mizahı yitirmemiş, farklı olabilmiş, başarılı bir film... meraklısına körlükle ilgili filmler:*scent of a woman (eskil röportajında al pacino'nun performansını başarılı bulduğunu ama karakteri yanlış oynadığını belirtmiş. nedeni pacino'nun gözlerini hareket ettirmemesi. eskil tanıştığı görme engelli insanların gözlerini hareket ettirdiklerini ve kendisi konuşurken kendisine baktıklarını belirtmiş)*blindness (birden herkesin kör olduğu distopik bir dünyada geçen filmin jose saramago'nun enfes kitabının hakkını veremediğini düşünüyorum. ortalama bir hollywood filmi olsa da izlenebilir)*perfect sense (duyuların yitirildiği distopik bir dünya... yitirilen duyular arasında görme de var şüphesiz. distopyayla romantizmi buluşturan, fena olmayan bir film. gerçi tam anlamıyla körlükle ilgili bir film değil)*wait until dark (audrey hepburn'ün üç suçluyla mücadele eden kör bir kadını canlandırdığı film. bence kaçırılmamalı)
(sherlock holmes 90 - 11 Eylül 2014 13:05)
eskil vogt'u yakın zamana kadar "eskil vogt" olarak değil de, "joachim trier'nin ekürisi eskil vogt" olarak biliyorduk. öyle ya, "reprise" ile "oslo 31. august"un yönetmen koltuğunda joachim trier otururken, vogt kendisine ancak iki kişilik senarist koltuğunda yer bulabilmişti. ve bu filmlerde yönetmen trier olduğundan, senaryo yazım sürecinde vogt'un ister istemez daha çekinik bir pozisyonda kaldığını az çok tahmin edebiliyorduk. fakat "blind"ın öncesinde bildiğimiz bir şey daha vardı: bu film, her ne kadar teknik anlamda vogt'un yönettiği ilk uzun metrajlı film olacak olsa da, vogt, "reprise" ile "oslo 31 august"un doğurduğu beklentilerden bağımsız kalamayacaktı. doğru olan, bir sanat yapıtını yalnızca kendi bağlamında, en olmadı kendi sanatçısı bağlamında incelemektir ama vogt'un en azından ilk filmleri eleştirilirken, akıllar adını andığım iki filme gitmeden de edemeyecekti. hatta bir süre sonra, hali hazırda mevcut olan "trier-vogt sineması" söylemi daha da güçlenecek ve iki sinemacının adlarını birbirlerinin yerine kullanmak dahi düşünülebilecekti.tabii, yine "blind" öncesinde bir başka ihtimal daha vardı: eskil vogt, senaristliğin yanında zaten 10 yıldır üzerinde çalışmalar yaptığı yönetmenliğini uzun metraja taşırken kendisini trier'nin izlerinden tamamen soyutlamaya çalışacak ve hatta bunu başaracaktı. iki sinemacı arasında norveç'ten ve norveççeden başka bir benzerlik kalmayacaktı belki de.işte, "blind" tam olarak bu iki ihtimal arasında yer buluyor kendisine. tıpkı trier yönetiminde çekilen iki filmde olduğu gibi "blind"da da etkileri psikolojik boyuta ulaşan belli bir sorun var. "reprise"da sorun, ikili ilişkilerdeki sıkıntılardan ziyade "yazamamak"tı. anders danielsen lie'nin kelimenin tam anlamıyla can verdiği phillip karakteri mutlu bir ilişkiden öte verimli bir yazarlık kariyeri hedefliyor ve yolun henüz başlarında tökezleyip düşerken, en yakın arkadaşının bu yarışta başarı üzerine başarı kazanmasını da seyretmek durumunda kalıyordu. çok sevdiğim ve sık sık izlediğim bir film olan "reprise"ın böylece özetlenebilecek olan konusu, hem filmi izleyenler hem de izlemeyenler için «bu mu yani? bu kadar psikolojik soruna yol açan sebepler bundan mı ibaret?» gibi bir tepkiye yol açabilir. ki bir yere kadar haklı bir tepkidir bu. hele ki insan bu filme türkiye gibi, değil her gün, her saat başı yeni bir facianın, yeni bir skandalın patlak verebildiği bir ülkeden bakıp "reprise"ın başarılı birer yazar olup ölümsüzleşmeye çalışan norveçli gençlerini görünce «züppelerin zoruna bak ya...» derken buluyor kendisini."oslo 31. august"taki sorun ise büyük ölçüde "uyuşturucu"ydu. ki bu, yani uyuşturucu bağımlılığı, insanımızın kati suretle hoş görmediği/göremediği/göremeyeceği bir konu. karşımızdaki insan isterse belli bir süredir arınmaya çalışan biri olsun. biz yine kalkıyor, insanları uyuşturucuya iten sebepleri irdelemek ve böylelikle sonuca yönelik yapıcı bir eylem yapmış olmak yerine insanları salt bugünkü halleriyle ve bugünlerinin koşullarıyla eleştirmeye devam ediyoruz. bu gibi bir konuya değinen "oslo 31. august"u izlediğimizde ise, yine kendimizi «adamlardaki dertlere bak ya...» derken buluyoruz. nispeten hava-cıva dertleri konu alan bu iki filmin akabinde gözlerimize konuk olan "blind"ın derdi, öyle tahmin ediyorum ki, hemen hemen hiçbir insanın azımsayamayacağı cinsten bir dert: körlük. misal, ben yürüyemiyor olsam, duyamıyor, konuşamıyor olsam, yine de geleceğe umutla bakmayı sürdürebilirdim. ama körlük... kesinlikle kaldıramayacağım, hatta kaldırmayı düşünemeyeceğim bir sorun olurdu. ve yakın çevremdeki insanların körlüğe bakışı da hemen hemen aynı yönde. hatta kör olma ihtimali üzerinden açılan muhabbetlerde «kesinlikle intihar ederdim!» diyen pek çok insan tanıyorum. yani şundan eminiz: eskil vogt, ilk uzun metrajlı film yönetmenliği denemesinde joachim trier gibi ancak bir norveçli için büyük bir sorun olabilecek bir konuya değil, dünyanın tüm insanlarının duyduklarında «aman aman, evlerden ırak!» diyeceği bir konuya eğilmiş. bu sayede trier'nin çizgisinden uzaklaşmayı başarmış.ne var ki bunu bir ortadoğulunun, bir akdenizlinin yapacağı gibi değil de, gerçek bir iskandinavın yapacağı gibi yapmış ve "körlük" konusunu "kör cinselliği" özelinde hikayeleştirmeyi tercih etmiş. böylelikle "körlük" konusu üzerinden yakaladığı evrensel izleyici kitlesinin büyük bir bölümünü "cinsellik" eklentisi ile —bilinçli olarak— kaybetmiş. bu da "blind"ı, son kertede, "trier-vogt sineması"na dahil edilmeye müsait bir eser haline getirmiş.fakat bu, yani "blind"daki trier-varilik, bağımsız bir yönetmen olarak eskil vogt için her ne kadar olumsuz bir çıkış olsa da, sinemanın kendisi için gayet başarılı bir deneme. hatta bu başarı, yalnızca benim görüşüm olmasa gerek ki, eskil vogt "blind" ile hatırı sayılır bir ödül vitrinine sahip oldu bile. bu ödüller arasında sundance'te aldığı en iyi senaryo yazarlığı ödülünün ve norveç'te verilen amanda ödüllerinde aldığı en iyi yönetmen ödülünün yanı sıra istanbul film festivali'nin uluslararası yarışma bölümünde kazandığı altın lale ödülü de mevcut.darısı, tıpkı eski günlerdeki gibi sadece yazımına katkı sağladığı ve 2015'te gösterime gireceği açıklanan joachim trier filmi "louder than bombs"un başına!
(siyah giysili adam - 11 Eylül 2014 23:00)
tam olarak sozleri a$agidaki gibidir;are you ready? this place inside my mind, a place i like to hide you don't know the chances. what if i should die? a place inside my brain, another kind of pain you don't know the chances. i'm so blind another place i find to escape the pain inside you don't know the chances. what if i should die?a place inside my brain, another kind of pain you don't know the chances. i'm so blind deeper and deeper and deeper as i journey to live a life that seems to be a lost reality that can never find a way to reach. my inner selfesteem is low. how deep can i go in the ground that i lay? if i don't find a way to see through the gray that clouds my mind.this time i look to see what's between the lines i can see, i can see, i'm going blind... i'm blind (bkz: korn)
(annie - 6 Temmuz 2001 09:52)
placebo'nun 2006 mart'ında çıkacak albümü meds'in leziz şarkılarından biri. if i could tear you from the ceiling,and guarantee a source divine,rid you of possessions fleeting,remain your funny valentine.don't go and leave me,and please don't drive me blind,don't go and leave me,and please don't drive me blind.if i could tear you from the ceiling,i know best have tried,i'd fill your every breath with meaning,and find a place we both could hide.don't go and leave me,and please don't drive me blind,don't go and leave me,and please don't drive me blind.you don't believe mebut you do this every time,please don't drive me blind,please don't drive me blind.i know you're broken[ x3]if i could tear you from the ceiling,i'd freeze us both in time,and find a brand new way of seeing,your eyes forever glued to mine.don't go and leave me,and please don't drive me blind,don't go and leave me,and please don't drive me blind.and please don't drive me blind. [x4]i know you're broken [x3]
(marajade - 17 Ocak 2006 10:20)
lifehouse'un müziği kadar sözleriyle de etkileyen bir parçasısozlerini de yazayim tam olsun:i was young but i wasn't naivei watched helpless as he turned around to leaveand still i have the pain i have to carrya past so deep that even you could not bury if you triedafter all this timei never thought we'd be herenever thought we'd be herewhen my love for you was blindbut i couldn't make you see itcouldn't make you see itthat i loved you more than you'll ever knowa part of me died when i let you goi would fall asleeponly in hopes of dreamingthat everything would be like is was beforebut nights like this it seems are slowly fleetingthey disappear as reality is crashing to the floorafter all this timei never thought we'd be herenever thought we'd be herewhen my love for you was blindbut i couldn't make you see itcouldn't make you see itthat i loved you more than you'll ever knowa part of me died when i let you goafter all this timewould you ever wanna leave itmaybe you could not believe itthat my love for you was blindbut i couldn't make you see itcouldn't make you see itthat i loved you more than you will ever knowa part of me died when i let you goand i loved you more than you'll ever knowa part of me dies when i let you go
(darkmist - 23 Temmuz 2006 13:49)
(bkz: my funny valentine)yaptığı çağrışım sözcük öbeği benzeri olmasından, "hadi canım sen de"lerden öte olan bir placebo şarkısı. aşk şarkısı diyorsan öyledir. "yok değil ben bunda kutsal bir şeyler sezdim; hadi boyut atlayalım, düzlem kaydıralım!" diyorsan öyle de olur. oyuncak gibi parça. pek eğlenceli..
(arien - 12 Nisan 2006 13:10)
ilk dinleyiste etkileyenlerden..ayrıca placebonun suana kadar en kolay anlaşılabilir lyriclerini yazmis olması da sarkiya duru bi guzellik katıyor..
(cynthia - 21 Şubat 2006 00:49)
"gozlerinin benim gozlerime sonsuza dek yapisik oldugu yepyeni bir gorme bicimi bulmak isterim. gitme de, kör birakma beni."boyle bir postmodern arabesk siir havasi var bu sarkinin, insanin bogazini dugumleyen. zira daha icten nasi anlatilir, nasil soylenir bilemedim.meds'in, pop-out sarkisi. leziz.
(unearth - 23 Mart 2006 23:43)
Yorum Kaynak Link : blind