Süre                : 1 Saat 56 dakika
Çıkış Tarihi     : 15 Eylül 2017 Cuma, Yapım Yılı : 2017
Türü                : Drama,Fantazi,Korku,Gizemli,Romantik,Heyecanlı
Ülke                : Norveç,Fransa,Danimarka,İsveç
Yapımcı          :  Motlys , Eurimages , Film i Väst
Yönetmen       : Joachim Trier (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Joachim Trier (IMDB)(ekşi),Eskil Vogt (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Eili Harboe (IMDB), Kaya Wilkins (IMDB), Henrik Rafaelsen (IMDB)(ekşi), Ellen Dorrit Petersen (IMDB)(ekşi), Ludvig Algeback (IMDB), Isabel Christine Andreasen (IMDB), Camilla Belsvik (IMDB), Lars Berge (IMDB), Vanessa Borgli (IMDB), Sigve Bøe (IMDB), Ingrid Jørgensen Dragland (IMDB), Peter Ekedahl (IMDB), Grethe Eltervåg (IMDB), Vidar Fransson (IMDB), Ingrid Giæver (IMDB), Gorm Alexander Foss Grømer (IMDB), Steinar Klouman Hallert (IMDB), Jonas Jörgensen (IMDB), Martha Kjørven (IMDB), Tommy Larsson (IMDB), Tom Louis Lindstrøm (IMDB), Vibeke Lundquist (IMDB), Oskar Pask (IMDB), Ian Twedmark (IMDB), Irina Eidsvold Tøien (IMDB)

Thelma (~ La maldición de Thelma) ' Filminin Konusu :
Fazlasıyla muhafazakar Hıristiyan bir ailenin kızı olan Thelma (Eili Harboe), üniversite eğitimi için ilk ailesinden uzakta yaşamaya başlamıştır. Ancak Anja (Kaya Wilkins) ile başladığı arkadaşlık, yetişme tarzının hiç öğütlemeyeceği bir biçimde kısa zamanda çok daha yakın bir arkadaşlığa dönüşür. Bir yandan Thelma, epilepsi nöbetlerine benzeyen nöbetler geçirmeye başlamıştır. Thelma'nın geçmişinde sakladığı sırlar, yeniden gün yüzüne çıkmak üzeredir.


  • "(bkz: thelema)"
  • "anadolu’dan istanbul’a okumaya gelen genç kızın yürekleri dağlayan hikayesi"




Facebook Yorumları
  • comment image

    reprise, oslo 31. august ve louder than bombs filmleriyle adından söz ettiren norveçli yönetmen joachim trier'in çekimleri sona eren ve 2017 sonbaharında vizyona girmesi beklenen yeni filmi. 5,7 milyon dolar bütçeli film doğaüstü güçleri olan bir kadının bunu keşfetmesini ve ardından gelişen olayları ele alıyor. bu filmiyle tekrar ana diline dönen trier'in performansı merak ediliyor.


    (minareden atlayan fil - 23 Ocak 2017 12:19)

  • comment image

    eskil vogt ile çalışmayı bırakıp kendi çizgisine çok uzak amerikanca bir yapımdan* sonra, joachim trier'in hem senarist olarak vogt'a hem de kendi diline döndüğü film.

    trier'in kendi tarihinde louder than bombs ile yanaştığı temadan devam eden yapımın verilen sinopsisten bambaşka bir yere gitmesi şaşırtıcı.

    genç bir bireyin "öteki"liğinden ötürü toplumla örtüşememesi gerilimi üzerinden akan når dyrene drømmer filmini akla getiren yapımda, trier elbette ayağı daha yere basan bir hikâye takip ediyor.

    --- puslu spoiler ---

    norveç'in kendisi yeterken bir de taşrasından oslo'ya üniversite hayatına başlayan thelma'nın kısa süre içinde fark ettiği - pek de süper olmayan - gücü ile hayatına yeni bir akış vermesini anlatan trier, bunu incelikli bir gerilimle yapmayı da çok güzel başarıyor. babaanneden geçen genetik ve daha materyalist bir açıklamaya yaklaşacak "güç" ile daha çok göklerden inen "allah vergisi" arasındaki gerilimin de gözetildiği düşünülürse filmin akıcılığı daha iyi idrâk edilebilir.

    elbette thelma ve babası arasındaki yakın uzaklık ile iskandinav soğukluğunu (diğer travmaların üstünü de örterek) özlenen şekilde veren filmde thelma - tüm süper kahraman filmlerinde olduğu gibi - güçlerini kullanmayı "ehil" bir şekilde öğrenmeye başladığında film de çözümüne ulaşmış oluyor.

    uçan kargalar (kuzgunlar?) ile ortaçağ avrupasındaki cadılık/cadı avcılığı, film boyunca çokça görülen yılan (ki şüphesiz kendisi şeytan'ın bir suretidir*) ile tektanrılı dinlerin kaynağına atıflarla sembolik bir dil kursa da bunların derinlikleri filme pek yayılmadığından olsa gerek biraz eğreti duruyor.

    babanın ölümü (ki görkemli sekanslardan biri olduğu su götürmez) gibi bir tema sonrasında çıkan ağızdan çıkan yavru kuzgun (?) ile de arınmışlık temaşasıyla nihâyete eren yapım.

    --- puslu
    spoiler ---

    sanatsal değeri hâricinde, kişisel tarihe "trier öpücüğü" gibi bir yenilik getirmiş olmasıyla ayrıca değerli film.


    (muvazzaf sergerde - 8 Ekim 2017 12:31)

  • comment image

    sevdiğim bir film. kopyala-yapıştır hale gelen "süper güçlerin keşfi" konulu filmlerden anlatımıyla farklılaşıyor bu film. ve ilginçtir ki yönetmen trier, christopher nolan'ın filmlerini düşünerek bu filmi tasarlamış. yani hollywood'un bir yönetmenini göz önüne alıp yarattığı filmi hollywood ürünlerinden uzak bir anlatıma sahip. aynı konuyu hollywood gayet klasik bir şekilde işlemeyi tercih ederken trier üslup olarak amerika'ya yaklaşmıyor. en basitinden her şeyi açıklamaya çalışmıyor (gerçi açıklasa mıydı acaba?), "izleyicinin kafası karışır, izleyici anlamaz," diye düşünmeyip sembolizme de dalıyor, "hımm demek bu şekilde ilerleyecek film," diye düşünürken tahmin edilen yoldan ilerlemiyor. karakterin süper güçlerini, kendisini keşfedip kabullenişini iyi işliyor. zaman zaman şaşırtmayı da başarıyor. filmi sevdim, ama çok iyi bir film olduğunu da düşünmüyorum.

    spoiler

    cevaplamadığı tek soru thelma'nın süper güçleriyle alakalı. bunları babaannesinden aldığını öğreniyoruz. babaannesinde nasıl ortaya çıktığını öğrenemiyoruz. babaannesinde varsa neden babasında yok da torununda var bu süper güçler? neyse fazla deşmeyeyim bunu, çok soru çıkabilir.

    sembolizme gelirsem... babası kızını dindar bir şekilde yetiştirip güçlerini işlevsiz hale getirmeye çalışmış yıllarca. ama thelma ailesinden yani dinden uzaklaştığında pek çok şeyi keşfetmeye başlıyor. sigara ve alkole başlaması, lezbiyenliğini keşfetmesi, âşık olması, cinselliğin keşfi, tanrı'yı sorgulamaya başlaması... buradaki sembolizm yılanda ortaya çıkıyor. küçüklükten beri dinle büyütüldüğü için bir kadınla öpüştüğü hayal ederken bile içine yılanın, yani şeytanın kaçtığını düşünüyor. yani bir yandan kendisini keşfederken beri yandan da dinin yasakladığı şeyleri yaptığı için zihnen şeytan'ın izinden gittiğini düşünüyor thelma. yılanın thelma'nın ağzından girdiği sahneyi pek sevdim.

    thelma üniversiteye gidip bazı şeyleri keşfetmeye ve asosyalliğini kırmaya başlayıp ailesinden biraz uzaklaşınca bildiğimiz şekilde ilerleyecek bu film diye düşündüm ama neyse ki yönetmen bu keşif olaylarına fazla yer vermedi, bir süre sonra öyküye nöbetler de girdi. ondan sonra süper güçlerin keşfi ama bunu da klasik bir şekilde yapmamış. thelma ancak finalde süper güçlerini keşfedip travmasını atlatabiliyor. bunu da kendisini felçli hale getirmeyi planlayan babasını öldürerek yapıyor. finalde babasını kurtarmaması iyi, zira klasik bir final olabilirdi. bunun yerine sudan arınarak, adeta yeniden doğarak, kendisiyle barışık bir şekilde çıkıyor thelma. bu arada babanın öldüğü sekans en sevdiğim sekans oldu. gölde botuyla ilerlerken yanmaya başlıyor ve suya atıyor kendisini. sudan başını çıkardığında tekrar yanıyor. böylelikle boğularak ölüyor. cehennem cehennem diye kızının beynini yıkayan adam yanarken suya atlıyor ve boğularak ölüyor. sevdim sekansı.

    thelma'nın annesini iyileştirmesine şaşırdım. zira küçüklüğündeki sekanslarda annesi kızına sevgi göstermiyor. zaten bebeğin ölümünden sonra ikisi de ona soğuk davranıyorlar bu nedenle. öte yandan thelma'nın babaannesi gibi yatalak hale getirilip beyninin uyuşturulmasına da karşı çıkmıyor anası. ama thelma onu sakatlığını düzeltiyor. velhasıl ortalama üstü bir film. thelma'yı oynayan aktrisin performansı iyiydi.

    spoiler


    (sherlock holmes 90 - 5 Aralık 2017 19:09)

  • comment image

    çok "şık" bir film.
    kuşkusuz bundan daha iyi bir tanımı hakediyor, yazanlar da olacaktır. ancak bendeki en kısa ve öz tanımı "şık" oldu.

    film teknik anlamda oldukça başarılı. kamera yönetimi, kurgu, sahne planlama, oyunculuklar.. olumsuz anlamda söyleyebileceğim pek bir şey yok. çok özgün sayılamayacaksa bile eldeki hikaye farklı ve epey başarılı. filmin gerilim dozu, iniş ve çıkışları heyecan uyandıracak türden. kadın, cinsellik, din, tabular, mistisizm arasında gidip gelen temalarıyla yakın dönemdeki the witch filmini hatırlattı bana yer yer.

    popüler sinema izleyicisi için epey ağır kalacaktır film. gerçi onların bu başlığa uğrayacağını da sanmıyorum. imdb'de 8 puanı yapıştırdım. bence bunu hakediyor.


    (at war with self - 22 Aralık 2017 10:40)

  • comment image

    başarılı bir joachim trier filmi. şimdi, yönetmen zaten trier ise, görüntüydü, plandı, kurguydu default halledilmiştir. bu işleri hep beraber yaptığı, senaryoda eskil vogt, sinematografide jakob ihre, editing kısmında coutte var. adamlar zaten belli bir standartın üstünde. bunların bir araya gelip bir filmi batırabilmeleri için baya zorlaması lazım.
    ayrıca film gayet orijinal. şimdi siz bir korku filmi çekiyorsanız bazı klişelere yaslanmanız gerekir. korku türünün tabiatında vardır bu. diğer tür sinemasında da vardır. basmakalıp karakterler kullanılır; o karakterin üstüne altına ne eklediğine göre değişir filmin güzelliği. kaldı ki, trier almış türü başka yerlere taşımış. king'in carrie'si gibi değil bu film ( o da başarılı bir filmdi fakat özgünlüğünü vurguluyorum). "din baskısı yemiş tehlikeli asosyal bakire" basmakalıp karakteri alınmış izleyiciye bildiği şeyleri tekrar sorgulatan bir kompozisyon haline getirmiş. "jump scare" denen ucuz bir korkutma yöntemi yok bir kere (ki yerine göre kullanıldığında çok etkileyicidir aslında). şiddetle ya da çirkinlikle korkutma da yok. metafizik sahneler bazen şaşırtmaya bazen de sembolizm yaratmaya yönelik ve kararında sunulmuş. long take ve cutlar filmin temposuna ve ritmine uygun. velhasıl film iyidir.


    (rakisisesindebalikolsam - 24 Aralık 2017 11:10)

  • comment image

    2017'de beklediğim happy end ve the killing of a sacred deer filmlerinin başarısızlığından sonra bu yıl beklediklerim arasından beni tatmin eden tek film oldu. louder than bombs filmiyle bizi biraz korkutsa da joachim trier kendini yeniden bulmuş. thelma filmi, trier'in depresyon, anksiyete, bağımlılık ve yazmak dörtlüsünü terk ettiği film. bana biraz låt den rätte komma in filmini hatırlattı havası ve konusuyla. trier'in çok sevdiği bir şey var, o da bir bireyin gençlik döneminde yaşadığı benlik sorunlarının ileride onu nasıl bir insan yaptığı. bu yüzden filmleri hep bu odak noktasıyla işleniyor. reprise direkt bunun üzerineyken, oslo'da yetişkin hayatının temeli de buna dayanıyordu.

    bu filminde aile yaşantısının oluşturduğu mahkumiyetin bir insanın benliğini keşfetmesine nasıl engel olduğunu ince ince işlemiş.

    ilk günaha yapılan yılan, cadılığa yapılan atıfta kullanılan kuzgunlar, filmin basit ama etkileyici metaforlarıydı. thelma eşcinselliğini keşfettiği ilk anda odasına bir yılan süzülür, esrar sandığı tütünü içerken, aslında tamamen ailesinin kendisini din ile mahkum ettiği hapishaneden kaçışta da bu metafor yine kendini gösteriyor. dediğim gibi basit ama sinematik açıdan çok başarılı sahnelerdi. cadı atfının yapılması ise dinin erkek odaklı yapısının kadınlara nasıl travmalar yaşattığına dair güzel seçilmişti. toplumun benimsediklerinden farklı hareket eden bir birey her zaman ötekileştirilmiştir, özellikle kadınlar bundan hep en büyük zararı görmüştür. babasını öldürdüğü sahne ve kuzgun thelma'nın özgürlüğe adım atışıydı. anja'nın ortadan kaybolması ve sonrasında hiçbir şey yokmuş gibi geri gelmesi yine bu özgürlük sayesinde olmuştur. trier bu sefer gençlikte yapılan hataların insanların hayatını mahvetmemesine izin vermiş. her zaman mutlu insanların geri zekalı olduğunu düşündüğünü söylese de bazılarının mutluluğu hak ettiğine inanmış.


    (dunyanin karsisindaki ev - 24 Aralık 2017 19:05)

  • comment image

    kuzeyin soğukluğu, gerilimi, fantastik öğeleriyle çok güzel bir film olmuş.

    thelma ilk kez ailesinden üniversite vesilesiyle ayrılacak bir genç kızdır. önceleri ailenin üzerine çok titrediğini, önemsediğini düşünsek de iş ilerledikçe günah çıkarmaya benzeyen bir bilgi iktidarı ile kızlarını baskı altında tutan bir baba ve anne olgusunun farkına varırız.

    bu arada sosyalleşme sıkıntısı olan thelma'nın başından geçmeye başlayan epilepsi benzeri nöbetler olayı gizemli bir noktaya taşır.
    dindar bir hristiyan olarak yetiştiren kız kabuğundan çıkıp tabularını yıktıkça olağandışı olaylar da birbirini izleyecek, geçmişin sırları da ortaya çıkacaktır.

    mitolojik öğelerin tarihi bir arkaplan da sunarak filmi zenginleştiriyor. oyuncular çok başarılı.
    joachim trier oslo, august 31st filmiyle rüştünü ispat etmişti thelma'yla farklı bir seviyeye ulaşmış.


    (eksineyler - 31 Aralık 2017 16:32)

  • comment image

    oslo ve reprise'a göre daha az sert olan trier filmi. özellikle oslo'daki inceliği ve yakaladığı hassas ayrıntıları thelma'da göremedim.

    --- spoiler ---

    tanrı/babanın telkini ile kendi kendisine dahi ötekileşen thelma'nın, bastırdığı duygu ve düşüncelere karşı vücudunun verdiği tepkiye (olağan bir durum) engel olabilmek adına yadsıma yolunu seçmesini ''yoketme'' olarak kulanıyor trier. ilk günahın karşısında yine affedici baba ve günah çıkaran thelma var. kendiliği için mutlak kabul ettiği ''aile'' resmine kontur atarak kendisini bulan thelma (aydınlanan ve gülen bir yüz) otoriteyi yıkıyor ve kendisini otoriteden, anneyi de iktidardan özgürleştiriyor. ayağını bastığı yer bu noktalar diye düşünüyorum. tarihte bir takım fiziksel reaksiyonların olağandışılık olarak kabul edip tanrısal atıfla infaz edilen cadılığa filmin sonunda baba ile cevap verilmesi hoştu.

    ---
    spoiler ---


    (kababil - 26 Şubat 2018 02:51)

Yorum Kaynak Link : thelma