Süre                : 1 Saat 42 dakika
Çıkış Tarihi     : 13 Ağustos 1999 Cuma, Yapım Yılı : 1999
Türü                : Aksiyon,Macera,Tarih
Taglar             : Arap,viking,savaşçı,Dövüşmek,savaş
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Touchstone Pictures
Yönetmen       : John McTiernan (IMDB)(ekşi), Michael Crichton (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Michael Crichton (IMDB)(ekşi),William Wisher Jr. (IMDB)(ekşi),Warren Lewis (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Antonio Banderas (IMDB)(ekşi), Vladimir Kulich (IMDB)(ekşi), Dennis Storhøi (IMDB), John DeSantis (IMDB)(ekşi), Clive Russell (IMDB)(ekşi), Richard Bremmer (IMDB)(ekşi), Tony Curran (IMDB)(ekşi), Omar Sharif (IMDB)(ekşi), Erick Avari (IMDB), Diane Venora (IMDB), Maria Bonnevie (IMDB), Suzanne Bertish (IMDB), Kaaren de Zilva (IMDB), Layla Alizada (IMDB), Sven-Ole Thorsen (IMDB), Michael Jonsson (IMDB), Alex Zahara (IMDB), Mark Acheson (IMDB)

The 13th Warrior (~ 13üncü savasçi) ' Filminin Konusu :
Norse Kabilesine olduklarını bilmedikleri savaşçılara karşı direnememktedir. olası bir savaş çıkması halinde hiç bir şansları yoktur. kabilenin falcısı kabile savaşçılarına savaşı ancak on üç savaşçının yenebileceğini söyler. ama onlar 12 kişidir. 13 savaşçıyı beklerken Ahmed İbn Fahdlan adında pekte savaşçı olmayan biri gelir. savaşçı olmayan bu kişinin daha başka yetenekleri vardır.


  • "sanılanın aksine bir kaç gece ateş başında değil "6 aydır sizi dinliyorum" ayarıyla öğrenmiştir antonyo abimiz viking dilini. herkes bir bok atmış da açıklayayım dedim."
  • "an itibarı ile trt1 hd de başlamıştır. allahım cok mutluyum."
  • ""acaba ben de bir saat kadar japonlarla otursam bir ateş başında sadece dinleyerek japoncayı öğrenip hatta anadilim gibi konuşabilir miyim"i düşündüren film."
  • "antonyo karde$imiz filmde bir $air oldugu icin dili cozuyor yani dile hakim biri oldugu icin anliyor o yabanci dili.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    namaz sahnesinde antonio'nun duası da bir gariptir.biz şahadet getirsin tahiyyat okusun sonunda esselamüelykümverahmetullah desin diye beklerken antonio'yu tanrıyla koyu bir sohbete girmiş buluruz:"allahım birazdan savaşa gidicem lakin bilmiyorum bi ara ben çok günah işledim galiba ama inan kalbim temiz yine de en iyisini sen bilirsin tabi yanlış anlama..." diye devam eder abim.bekleriz sonunda hiç diilse bir sadakallahulazim desin diye ama nafile,selam bile vermeden kalkar yerden.yani koca film yapmışınız milyonlarca dolar dökmüşünüz insan bi sorar ararştırır nasıl oluyo bu işler diye di mi ama gültekin haksız mıyım...


    (days - 22 Nisan 2002 16:35)

  • comment image

    antonio abimiz dili iyice soktugune kanaat getirdigi bir zamanda kendisi hakkinda ileri geri konusuldugunu duyunca dayanamamis "sensin lan oyle boyle dallama" tarzi sert bir cikisla dili bildigini ilan etmistir. elemanlar saskin saskin "haci nasil ogrendin sen konusamiyodun daha once" deyince "dinliyoruz o zamandan beri kocum" diye ayari koymus ve boylece benim "eger cok dikkatli dinlersen bir noktada dili cozebilirsin" ana fikirli teorimin ortaya cikmasina sebep olmustur.

    bunun disinda cogu ortacag filmi gibi karanlik ve karisiktir, baska da pek bisey hatirlamiyorum.


    (oldhand raider - 23 Nisan 2008 07:11)

  • comment image

    michael crichton'un eaters of the dead isimli romanından uyarlanmış bu filmin casting hiyerarşisi tam bi karmaşadır. filmi, john mctiernan yönetmeye başlamış daha sonra adam bırakmış, maykıl dewam etmiştir, sonra "con", "ben ayıp ettim sanırım" diyerek geri dönmüş, teqrar bırakmıştır falan...

    vandalllar ve bi arabın gidip kuzeylilerle birlik olması çerçevesindeki bu film, tamamen doğal ışıkta çekilmiştr, nası meşaleler, güneş ışığı war; sadece onlar extra bi ışık yoq.

    arap rolünde antonio banderas war ufak bi bölümde omar sharif görünüyor. gerisi, tecrübesi olmayan "kuzeyli" oyunculardan seçilmişler... filmde herkesin hayran olduğu buliwyf wardı, bi de gözcü bi adam wardı, sakallı, onu çok sevmiştim ben...

    pek fazla itibar görmese de, ilgisi olanlara "iyi" gelecek bi filmdi ki, ben sevdim, elleri bilmem...


    (cyrano - 10 Mayıs 2000 15:21)

  • comment image

    içinde "bin" geçen herhangi bir arap ismine sahip arap aynı zamanda şairdir ve badişah'ın kızını sewdiği için ülkesinden sürülmüştür; yolda kuzeyli denilen insanlarla karşılaşırlar.

    kuzeylilerle otururlarken, bi çocuk "bizim gençleri, kocaa adamları yedi bitirdiler" diye gelir, daha sonra cadaloz bi büyücü çağırırlar, büyücü de düşeş atıp yek getirerek "13 sawaşçı giderseniz o canavarları yenersiniz" demeyi görev bilir. tam 12 kişi olurlar ki, büyücü "ama 13. kişi başka bi ırktan olmalı yoksa, alırlar taşakları" diyip kaçar. orda mahzun ve arap olan tek ünlü antonyo olduğu için, ekiple birlikte yola koyulur...

    lakin bu "edepsiz" müslüman, nikâhlı olmadığı kadınla yatandır, gusletmeden hatta yarım yamalak namaz kılandır.

    filmde arabın, sadece izleyerek ingilizce öğrenmesi herkese "yuh gayrı" tepkisi werdirmişti, ben önemsemedim, "allah vergisidir" bile dedim bir punduna getirip.


    (cyrano - 10 Mayıs 2000 15:37)

  • comment image

    televizyonda her gördüğümde başından kalkmayıp izlememin sebebini sonunda buldum:

    bu film, hollywoodun çok sevdiği "doğuya, "geri kalmış ülkeye" giden sorunlu batılı ve onun bu medeniyetsiz adamların arasında aydınlanmayı, huzuru bulması" gibi gerzek oryantalist şablonunu ters çeviriyor. kurtlarla dans eden, sikik samuray olan amerikalı asker ya da yedi yıl tibette medeniyet kuran alman yok bu filmde. avrupanın ortasında bir arap okuma-yazması olmayan, yıkanmak nedir bilmeyen barbar "batılıların" arasında huzur buluyor. inceden de olsa manita da ayarlıyor. üstelik klişe şablondaki gibi "geri kalmışların" hayatlarına doğrudan müdahale etmeden, über-kahramanlık yapmadan, anlatıcı-gözlemci modunda takılıyor, müdahaleci-öğretici batı yerine uyumlu-öğrenen doğu figürü var.

    bu genel akışın dışında klişeler yok mu? var. ama olsun be olum, dövüşlü-kılıçlı-orta çağlı film bu, o kadar olsun.


    (zbam - 9 Haziran 2009 11:52)

  • comment image

    ilginc bir ayrinti ise ibn fadlan isimli bir arabin gercekten 920-930 yillari arasinda isveci ziyaret etmesidir. orada ya$adiklari muhtemelen kurgu olsa da vikinglerle ilgili ilk bilgiler bu $airin kaleminden edinilmi$tir. mekanin isvec oldugu da bu $ekilde anla$ilabiliyor. sava$tiklari elemanlarin ise pikt olduklari acik. robert e howard amcamiz bo$una hyboria caginda aesirlerle piktleri kapi$tirip durmami$.


    (bane - 3 Ekim 2002 01:19)

  • comment image

    - sislerin ardından gelen canavarların ye'cüc me'cüc'e; savaşçımızın, zülkarneyn'e; savaşçımız antonyo'nun yaptığı setin de zülkarneyn'in yaptığı sete benzetildiği bir yazı vardır. (bkz: http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=-62346)

    - michael crichton'ın the 13th warrior kitabında ana konu ile alakası olmayan tam murphy*lik bir hikaye geçer, ebu kasım denen cimri bir herifle ilgili;

    ebu kasım'ın terliği

    ebu kasım zengin bir tüccardır ve ticarette daha iyi iş yapabilmek için zenginliğini saklamaya çalışacak kadar da cimri biridir. kendini fakir gösterebilmek için zevksiz, eski püskü terlikler giyer. bunun insanları şaşırtacağını ummaktadır, ama tam tersine herkes onun aptal ve akıl almaz biri olduğunu düşünür.

    bir gün ebu kasım cam eşya işinden oldukça iyi para kazanır. ve bunu, her zaman ki gibi, arkadaşlarına ziyafet vererek kutlamak yerine daha ucuza patlayacağı için hamama gidip orada kutlamaya karar verir. elbiselerini ve ayakkabılarını bekleme odasında bırakır ve bir arkadaşı onu uygunsuz ayakkabıları yüzünden azarlar. ebu kasım onların kullanışlı olduğunu söyleyip arkadaşıyla hamama girer. sonra güçlü bir kanun adamı gelir ve resmi elbisesini çıkartıp arkasında bir çift güzel terlik bırakır. bu arada ebu kasım hamamdan çıkar ve eski terliklerin yerine bir çift yeni, güzel terlik bulur. bunları arkadaşının bir hediyesi sanıp giyinir ve oradan ayrılır.

    hukuk adamı ise çıkınca kendi terliklerinin yerine herkesin ebu kasım’a ait olduğunu bildiği eski püskü, adi terlikleri bulur ve buna çok sinirlenir, hizmetçilerine kayıp terlikleri bulmalarını emreder ve sonunda terlikler hırsızın ayağında bulunur. adam majestelerinin önünde mahkemeye çıkarılır ve sert bir şekilde cezalandırılır.

    ebu kasım kötü şansına lanetler okur ve uğursuz terlikleri penceresinden dışarı fırlatır. terlikler çamurlu dicle nehri’ne düşer. birkaç gün sonra bir grup balıkçı tuttukları balıklarla birlikte ebu kasım’ın terliklerini de bulur. terlik, ağlarını parçalamıştır. deliye dönen balıkçılar çamurlu terlikleri açık camdan dışarıya fırlatır. terlikler ebu kasım’ın camına gelir ve yeni alınmış cam eşyaların üzerine düşüp hepsini paramparça eder.

    ebu kasım hayal kırıklığna uğrar, ama ancak cimri bir adamın yapabileceği kadar üzülür. harap olmuş terliklerin artık zarar vermeyeceğini düşünür ve eline bir kürek alıp onları bahçeye gömer. bu arada kapı komşusu ebu kasım’ı bir çukur kazarken görür. bu iş ancak hizmetçilerin yapacağı bir şey olduğundan, komşusu, bir efendi böyle bir işle kendisi uğraştığına göre mutlaka bir hazine gömüyordur diye düşünür. bu yüzden de halifeye gidip ebu kasım’ın yaptıklarını anlatır, çünkü ülkenin kanunlarına göre ülke topraklarında bulunan her hazine halifenin malıdır.

    ebu kasım halifenin huzuruna çağrılır ve aslında sadece bir çift eski terlik gömdüğünü söyleyince tüccarın gerçek ve kanun dışı amacını açıkça saklamaya çalışmasına bütün saray halkı kahkahalarla güler. halife böyle bir yalanla aptal yerine konduğu için sinirlenir ve ebu kasım’ın ödeyeceği vergiyi yükseltir. ebu kasım bu cezayı öğrenince beyninden vurulmuşa döner, ama yine de bu yüksek vergiyi ödemek zorunda kalır.

    ebu kasım artık bu terliklerden sonsuza dek kurtulmaya kararlıdır. yeni bir sorun çıkmaması için kasabadan uzağa bir yolculuğa çıkar ve terlikleri uzakta bir göle atıp dibe batmalarını keyifle seyreder. fakat göl şehrin su ihtiyacını karşılamaktadır ve sonunda terlikler su vanalarını tıkar. tıkanıklığı açmaya çalışan gözcüler terlikleri bulur ve bunları hemen tanır, çünkü bunların o inatçı cimriye ait olduğunu artık herkes bilmektedir.

    ebu kasım şehrin kuyusunu kesmek suçundan yine halifenin arşısına getirilir ve vergisi bir öncekinden çok daha fazla yükseltilir. terlikler de ona geri verilir.

    bu kez ebu kasım terlikleri yakmaya karar verir, fakat hala ıslak oldukları için kurusunlar diye onları balkona koyar. bir köpek onları görür ve onlarla oynamaya başlar. bu arada terliklerden biri ağzından kayıp aşağıdaki caddeye düşer ve oradan geçmekte olan bir kadına çarpar. bu kadın hamiledir ve çarpmanın şiddeti düşük yapmasına neden olur. kocası zararın karşılanması için saraya gider ve bunun bedelini de artık fakirleşmiş olan zavallı ebu kasım öder.


    (anka kedisi - 3 Mayıs 2010 13:45)

  • comment image

    --- spoiler ---

    bu filmde dikkatimi çeken en ilginç şey; müslüman roldeki antonio banderas'ın, kuzeylilerin dillerini sadece birkaç gece dinleyerek öğrenmiş olmasıdır. bunu yapabilmek için çok sağlam bi kafaya ihtiyaç var zannedersem. 1999 yılında fight club ile birlikte vizyona girmiş ve baya da tutulmuştu bu film.

    ayrıca, filmin soundtrackleri inanılmaz derecede etkilidir. savaş sahnelerinde fena halde gaz verir izleyiciye. antonio banderas dışında rol alan diğer savaşçılar çok da tanınmış olmamalarına rağmen, çok iyi iş çıkarmışlardır. ufaktan bi göz atalım;

    vladimir kulich - buliwyf rolü ile zaten herkesin gönlünde taht kurmuştur kendisi. karizma dersi vermiştir adeta çekoslovak aktör.
    dennis storhoi - aslen norveçlidir. film boyunca yapılan çoğu esprinin sahibidir. banderas'a küçük kardeşim diye hitap eder. ve de kendisinden güçlü olan bi adamı zekasıyla halt ettiği bi sahne vardır ki; yıllar geçse de üzerinden unutulmaz.
    neil maffin - o da aynen dennis storhoi gibi, espritüel bir savaşçıdır filmde. filmin sonunda hayatta kalan 4 savaşçıdan biri olmuştur kendisi. ayrıca braveheart filmindeki irlandalı rolü ile tanıdığımız david o'hara'ya acayip derecede benzetiyorum kendisini.
    daniel southern - bu aktördeki karizma da tavan yapmıştır bence. kendisi savaşçıların izcisi, gözetçisidir. sis, yağmur ne olacaksa önceden haber verir, plan hazırlar.
    clive russell - arkadaşları için kendisini feda etmiştir. ölü yiyenlerin mekanını bastıktan sonra geri dönüş yolunda yaralanır ve banderas'a "hadi sen git" diyerek orada kalır.
    omar sharif - mısırlı aktör de, filmin başlarında görülür ve banderas ile kuzeyliler arasındaki iletişimi sağlar.

    ---
    spoiler ---

    kısacası; film bence her daim izlenesidir. arşivlerdeki yerini çoktan almıştır, almamışsa da almalıdır...

    spoiler edit.


    (filippo - 9 Ekim 2010 12:11)

  • comment image

    --- spoiler ---

    sanılanın aksine bir kaç gece ateş başında değil "6 aydır sizi dinliyorum" ayarıyla öğrenmiştir antonyo abimiz viking dilini. herkes bir bok atmış da açıklayayım dedim.

    ---
    spoiler ---


    (solitary man - 19 Mayıs 2012 10:27)

  • comment image

    tam bir frp - warrior campaign filmi diyebiliriz ; bir grup-parti olusturuluyor, quest var, dusmanlar var, hack and slash var... ustune ustluk kultur sokunun taa o yillardan basladigini da goruyoruz, donemin en gelismis medeniyeti olan abbasilerden cikan bir arap onlardan daha geri vikinglerle karsilasiyor, ve onlar da hep beraber daha yontma tastan cikamamis, eski kabile unsurlarini tasiyan (kabilenin anasi ve buyuk sefi)daha daha geri baska bir toplumla karsilasiyorlar. insana viking dunyasini kesfetme istegi ve insanin hemen sonrasinda frp oynayasi geliyor.


    (joe 90 - 26 Mayıs 2003 23:48)

  • comment image

    bastard swordu doğru dürüst taşıyamamasına rağmen onu scimitara dönüştürüp kesip biçen banderasın frp camiasına proficiency denilen şeyin ne olduğunu gözümüze sokarak göstertiği film. senaryoda ve filmin akışında bazı yamukluklar olsa da özellikle atmosfer açısından çok başarılı bir film. frpciler için bir film diyebiliriz.


    (zbam - 2 Aralık 2003 14:14)

  • comment image

    olm çok seviyorum bu film be, tekrar izledim de. kitabını daha çok seviyorum tabi, neticede film de objektif gözle vasat sayılır ama özgün bir beowulf uyarlaması tadında 10. yüzyılda müslüman bir arabın kuzeyde yamyam bir neandertal kabilesine karşı savaştığı kaç film var ki? film her ne kadar kitabı birebir takip eden bir yapım olsa da kitabını daha çok seviyorum, çünkü bazı şeyler kitapta güzel. kitabın kendine özgü hikaye anlatma stili de bunda etkili, o havayı birebir başka yerde almak mümkün değil. ama film viking atmosferini veriyor ya damardan, o beni tatmin ediyor. hikayenin genel karanlık hali de güzel. filmin esas oğlanı hikayenin esas oğlanı değil. kurtarılan "krallık" zaten son demlerinde. kral desen nanay. o kadar adamın uğruna kendini paraladığı şey sikko bir prense kalacak cücük kadar bir krallığı kurtarmak. mevzudaki, ortamdaki depresifliğe gel.
    bu arada filmin vizyona giren hali michael crichton tarafından orjinal kurgu kırpılarak ve finali değiştirilerek hazırlanmış. ilk hali nasıldı merak etmiyor da değilim, bu hali kitabı direkt takip ediyor zaten.

    bazı farklar şunlarmış:

    --- spoiler ---

    -öldürülen "ana" yaşlı bir kadınmış. ama test için izlettiklerinde seyirci beğenmeyince genç bir kadınla değiştirmişler.
    -finalde bulywyf'in dövüşü yokmuş

    ---
    spoiler ---


    (sambalici - 10 Aralık 2013 00:48)

  • comment image

    şahsımca son 20 yılın en underrated 10 filminden biridir. filmde norse kültürüne ilişkin yerinde / uygun canlandırmalar, oyuncuların kuzey avrupalı olmaları gibi bir sürü güçlü yön vardır. eaters of the deade buradan şapka çıkarıyoruz.


    (raj - 20 Şubat 2014 19:20)

  • comment image

    bu saatte uyumama ve uyumadan önce iş bu entry'yi girmeme neden olan harika film. kaç sene geçti hala aynı tadı alıyorum. ki filmi sinemada izleyen şanslı kişilerdenim. belki de bu yüzden çok etkiledi beni. hatta bu gece izlerken düşündüm kuzey sevdalısı olmama ve geçenlerde kısa süreliğine isveç'e bile gitmeme neden belki de bu film olabilir. ama iyidir ne zaman çıksa izlerim.


    (lawyermih - 24 Mayıs 2015 02:55)

  • comment image

    ohoooooo keske burada duydugumu duymaz, okudugumu okumaz olsaydim. filmin genel atmosferinin dili ingilizce tabiiki. ama elemanlar viking oldugu icin norvecce konusuyorlar. daha sonra antonyo abi heriflerin dilini cozdugu icin ingilizcelesmeye basliyo konusma yani ingilizcelesmiyo aslinda antonyo anladigi icin artik ortak lisana donusuyor antonyonun algisinda. budur yani yoksam elin vikingi ingilizceye donmuyor yani. antonio o long swordu ne de guzel scimitara donusturur bu filmde ama bu kilic icin kuzeylilerden biri dassak gecerek onu olunce bana ver kizima hediye edeyim der felan hostur vesselam.


    (zaknafein - 3 Kasım 2001 00:05)

  • comment image

    ibn fahlan vikinglere ismini söyler :
    - ahmed ibn fahlan said bin muhammed al muvallit.
    vikinglerden birinin cevabı:
    - ibn.
    düello sahnesindeki ufak tefek vikingi canlandıran aktörün norveçli futbolcu mykland olup olmadığı merak konusu...


    (comandante - 3 Kasım 2001 20:26)

  • comment image

    buliwyf isimli karakterin bir carpi$ma ba$lamadan once arkada$lariyla beraber soyledikleri $iir gibi and gibi dua gibi olan sozler insanin tuylerini diken diken eder ve ''hanim kilicimi getir'' dedirtir..


    (golgi - 7 Kasım 2001 01:05)

  • comment image

    "acaba ben de bir saat kadar japonlarla otursam bir ateş başında sadece dinleyerek japoncayı öğrenip hatta anadilim gibi konuşabilir miyim"i düşündüren film.


    (zoe - 7 Kasım 2001 01:49)

  • comment image

    antonyo karde$imiz filmde bir $air oldugu icin dili cozuyor yani dile hakim biri oldugu icin anliyor o yabanci dili..


    (golgi - 7 Kasım 2001 23:12)

Yorum Kaynak Link : the 13th warrior