• "(bkz: irlanda daki buyuk patates kitligi)(bkz: education of a liberal)"
  • ""...tutunuz kaçıyorlar" şeklinde devamını duymuşluğum vardır."
  • "(bkz: akp nin kuzey irak politikasi)"
  • "(bkz: adam sendecilik)"
  • "(bkz: koy götüne gitsin)"
  • "(bkz: turgut ozal)"
  • "liberal görüş şiarı.(bkz: ldp)"
  • "akp'nin kürt açılımı"
  • "iktisadın babası adam smith'in lafıdır.serbest piyasanın özünü oluşturur."
  • ""bırakınız yapsınlar,bırakınız geçsinler,dünya bildiğince döner" şeklindeki çevirisi daha bir güzel olan söz öbeği."
  • "fransızca: bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler. (bkz: lesepase) (bkz: ekonomi) (bkz: laissez faire) (kşz: no pasaran)"
  • "(bkz: laissez passer)"
  • "(bkz: adam smith)"
  • "gozlerimi kaparim vazifemi yaparim adli tiyatro oyununda saglam bir gondermesi yapilan dunyaca unlu soylem."




Facebook Yorumları
  • comment image

    'bırakınız' kelamı yersiz bir efendilik arzettiğinden ve kullanım diline yabancı olduğundan, 'koy ver' sözünün 'laissez' i daha güzel karşıladığını kalkınma iktisadının pirlerinden bir hocamıza söyleten liberalizm ilkesi. koy ver yapsınlar, koy ver geçsinler şu dildeki ifade biçimine hayran olmamak elde değil.


    (sersailles - 18 Şubat 2007 14:15)

  • comment image

    iktisadi açıdan doğru, hükümetlerin iktisat politikası açısından yanlış bir cümle. neo-klasik iktisatta tartışma, laissez faire laissez passer'in kendi doğruluğu değil, işlevselliğidir. çünkü top yuvarlanıp en çukur yeri elbette bulacaktır, rasyonel insan davranışının sonuçları da iktisatta böyle modellenir. tabii ki piyasaya müdahale olmazsa piyasa dengesini kendi kendine bulur. sermaye ve işgücü, kaynakları en verimli değerlendirecek şekilde sürekli olarak yön değiştirir, yani daha çok insanın iş bulabilmesi, fiyatların daha ucuzlaması ve daha çok üretim yapılabilmesi, ancak sermayenin akışının serbestleştirilmesiyle mümkün olur.
    ama sorun şu ki piyasalar dengeye oturana kadar zaman geçecektir, yani iktisadi değişimler yaşanır ve taşlar yerine gelecekte otururken bir çok firma bugün batacak bir çok insan da işsiz kalacaktır, daha sonra belki daha büyük firmalar kurulacak, daha fazla insan iş bulacaktır ama bugün şu anda yaşayan insanlar, uzun vadeli bir gelecekte gerçekleşecek "genel iyiyi" değil bizzat yaşadıkları hayattaki kendi iyiliklerini hedeflerler ve onlar için rasyonel olan, o an için bir işte çalışıyor olmalarıdır. hükümet de muhayyel bir gelecekte yaşayan insanları değil, kendisine oy veren ve kendisinden iş isteyen bu insanları temsil eder. dolayısıyla hükümetler şu an yaşayan toplumun çözümlerini düşünürler. kısacası iktisadi açıdan doğru ve geleceğe dönük olan, o an yaşayan toplum için en rasyonel tercih olmayabilir. laissez faire laissez passer iktisadi anlamda doğrudur, ama hükümetler açısından işlevsel değildir, çünkü hükümetler seyretmek için değil müdahale etmek üzere seçilirler. bu anlamda keynes de sık sık söylediklerinin uzun vadede çözüm olmadığını söyleyenlere şöyle cevap verirmiş. "in the long run, we're all dead.", "uzun vadede hepimiz öleceğiz."
    tabii "laissez faire" yanlılarının tek söylediği şey, "uzun vadede her şeyin düzeleceği" değildir. kısa vadede sonuç almak için müdahale de edebilirsiniz elbette, ama bu çok büyük bir risktir, çünkü ekonomi laboratuar bilimi olmadığı için aldığınız bütün ülkeyi etkileyecek merkezi kararlar sonucunda hiç beklemediğiniz kötü durumlarla da karşılaşabilirsiniz. veya "işler rayına oturup kendi kendine işlemeye başlayıncaya kadar bir el atalım da..." diye başlayıp her neye el attıysanız bir daha hiç de çekemeyebilirsiniz, çünkü her neyi sübvanse ediyorsanız (veya orada karşılıksız talep üretiyorsanız) bu sefer piyasa sizin, "sübvanse ettiğiniz" gerçeğine göre şekillenmeye başlar ve bir bakarsınız ki sübvanse etmeyi kestiğiniz anda kriz olacak bir duruma gelebilir, hatta nasıl normal koşullarda bir ülke veya bir sektör büyüme, serpilme yaşayacaksa siz de onu simüle edecek biçimde durmadan sübvansiyonu arttırmak gibi berbat bir zorunlulukla karşı karşıya kalabilirsiniz. bu da, zamanında az bir gruba fatura edilerek bitirilebilecek, ama sizin, gelecekten borç alarak ödediğiniz parayla ertelediğiniz krizin faiziyle birlikte tekrar kapınızı çalması sonucunu doğurabilir umduğunuzdan kısa bir sürede, iktisat tarihinde başarılı müdahaleler gibi bunun da sayısız örneği vardır. keynes'in de dediği gibi "o zaman da ona göre müdahale ederiz" diyorsanız amenna, çağırın keynes'in ruhunu, gelirse size yardım eder. yok diyorsanız ki bununla mı uğraşacağız, o zaman bırakın ekonomiyi kendi haline, ne yaparlarsa yapsınlar.


    (earendill - 17 Kasım 2007 16:41)

  • comment image

    ilk olarak 18inci yuzyilda fransa'da devletin elini ticaretten cekmesi icin ortaya atilmis, serbest ticareti ve hur tesebbusu temel alan slogan.

    ortaya cikisindan beri dunya uzerindeki butun krizler ve can kayiplarinin (ikinci dunya savasi da dahil olsa gerek?) sorumlulugu kendisine aittir. birileri boyle bilmek ister.

    bunu boyle bilmek isteyenler, etraflarinda kesilmedik kelle birakmayan suc ortaklarinin ipligi pazara cikinca "aman canim biz onlardan degiliz elbette. bizim duzenimiz bambaskadir, cicek gibidir yarabbim" seklinde bir piskinlikle yeniden karsimiza ciktiklari vakit, yanlarinda bulunan insanlara ve ortak paydalarina bakiniz, anlarsiniz ne kadar farki fiyatiymis.

    ayni sekilde kendini mao'nun (nb: ki kendisi yirmibirinci yuzyilin en muhtesem cakmagidir, belirtmekten gurur duyarim. alev almamak gibi ufak bir kusuru olsa da olur, devrimci adam boyle ufak seyleri dert etmez) can dusmani gibi konumlandiranlarin, soz iktisadi siyasaya geldigi vakit durduklari yerin ayni mao'nun ya kucagi ya da dizinin dibi olmasi, kendi icinde 788'e bolunen sol'un iktisadi siyasada gosterebildigi yegane elle tutulur cesitlilik olsa gerek.

    neyse, gelelim laissez faire'in hanesine yazdiklari cevizlerin kabugunu kirmaya:

    1.
    buyuk buhran'dan bahsederken bu buhranin sorumlusu olarak laissez faire laissez passer siarini, yani serbest ticareti gostermek icin, buyuk buhran'i buyuk buhran edenin ne oldugundan kulliyen bihaber olmak gerekir.

    buyuk buhranin sebebi sermayedarlarin menkul kiymetler piyasasinda yaptigi asiri spekulasyon mudur - amiyane tabiriyle, borsa dustugu icin mi olmustur yani buyuk buhran?

    oyleyse neden kara pazartesi tabir edilen 19 ekim 1987'de borsa daha beter dusunce ikinci bir buhran olmamistir?

    peki 2001'e kadar sisirilen dotcom balonu beraberinde duzinelerce large cap sirketi ve abd'nin teknoloji borsasi nasdaq'daki ortalama hisse degerlerinin yarisindan cogunu alip goturerek patladiginda neden bir buyuk buhran yasanmamistir?

    ve 2007'de gayri menkul fiyatlarindaki gerilemeyle baslayip simdilerde kredi sikintisi ve menkul kiymetler piyasalarinda artan volatilite olarak karsimiza cikan, sub-prime krizi neden yeni bir buyuk buhrana asla ve asla yol acmayacaktir? (kesin konusuyorum cunku siyon liderlerini taniyorum icerden bilgi aldim anasini satayim. aksini iddia eden olursa bahse girmeye de hazirim, ben kazanirsam onlar on gun milton friedman tisortuyle dolasip bir yil boyunca financial times'a abone olacaklar, kaybedersem de bir yil boyunca telesur izlerim artik napalim).

    kisacasi, neden alt tarafi menkul kiymetler piyasalarinda bir calkalanmadan ibaret gibi gozuken bir olay simdi tarihte yerini alan boyutlarina sicramistir? sorularla aciklayalim, sokrates kesti zira gobek bagimizi:

    1929 senesi oncesinde dahi mallar piyasasinda ortama uluslararasi ticaret ne kadardir? uluslararasi sermaye dolasimi ne olcektedir?
    1929 senesinde borsadaki dususun ardindan ksenofob cumhuriyetci parti'nin sucu disariya atmak icin ciftcilerin de baskisiyla alelacele cikardigi smoot hawley tariff act nedir?
    boylesi korumaci bir yasanin oldugu yerde serbest ticaretin varligindan soz edebilmek mumkun mudur?
    iste o smooth hawley'i ve etkilerini anladiginizda, steinbeck'in de yasayislarini pek harikulade bir dille anlattigi iscilerin kasabasi cannery row'dan monterey'e dogru bisikletinizle tiris giderken cevrenizde goreceginiz harabe konserve sardalya fabrikalarinin "neden" kimseye sardalya satamayip battigini da gormus olursunuz.

    peki soralim, kapitalizme alternatif getirme heveslisi diger bircok sistemin ekmegini afiyetle yedigi populizmin ciftcilere kiyak gecmek icin uyguladigi ve neoklasikler basta olmak uzere bizzat donemin butun iktisatcilarinin elestirdigi boylesine korumaci boylesine ksenofob bir ekonomi politikasini "serbest piyasa" iste budur diye adlandirmak nasil mumkundur?

    peki sovyet casusu oldugu hicbir sekilde kusku goturmez olarak kanitlanmis olan, bizzat nikita kruscev tarafindan "sovyetler'in atom bombasi yapimini hizlandirmada yaptiklari yardim"dan dolayi tebrik edilmis olan bir ciftin idam edilmesini serbest ticaret ile, hadi onu gectim buyuk buhran ile iliskilendirmek demagojide ordinaryus profesor olmak isteginden midir? rosenberg ciftinin bir tanesi dahi 1929 senesinde ortaokula baslamis midir?

    (nb: karsidakini elestirirken konuya ait veriler, bulgular ortaya koymak yerine demirci kava'dan baslayip itikadina gore che veya ataturk ile sona eren alakasiz isimler silsilesini ardi ardina siralayan "devrimci bilinc akisi" yontemi, grup yorum sarki sozlerine kafiye ararken isimize gelse de saglikli bir tartismada ciddiye alinma sansi pek yoktur heralde?)

    2.
    19uncu yuzyil ortalarinin buyuk britanya'sinda serbest ticaretin, serbest piyasanin tum hasmetiyle hukum surdugunu iddia etmek icin ise artik nasil bir itikad gerekiyor bilemiyorum.

    o yillarin irlandasi serbest midir, yoksa birlesik kralligin bir eyaleti mi?
    1845 yili irlanda'sinda gumruk vergisi ne kadardir?
    mesela irlanda'ya guney amerika'dan patates ithal edilmesine izin var midir?
    izin olmus olsa dahi, mesela bir irlandalinin ozel tesebbus ile, devletten icazet kraldan izin almadan, guney amerika'dan patates ithal eden bir sirket kurmasi serbest midir?

    serbest piyasa dedigimiz sey boyle mi hukum surmektedir?

    serbest piyasanin islerliginin en buyuk guvencesi sayilan (ve ne yazik ki serbest piyasaya olan isyanlarini demokratik secimlere istirak ederek degil daglarda eskiyalik ederek surdurmeyi yegleyen bir kisim alternatif akimlarin burun kivirdigi) demokrasi, o gunun irlanda'sinda var midir? (bunun cevabini kendileri de verebilirler tabii)

    gunumuze gelelim (not: gunumuzde butun ideolojik temelleri tukenmis oldugundan kelli, 19. yuzyil sonlarinin argumanlarina dayanarak genelde 80-180 yil oncesinden ornekler verenlerin gelmek istemedigi bir yerdir, gunumuz)

    su anda ornek bir demokrasi ile yonetilen, ve son yirmi yildir bati avrupa'nin en buyuk iktisadi kalkinmasindan birini gerceklestiren irlanda'nin hem dunya ticaret orgutu'nun kurucu uyesi olmasi hem de avrupa ortak pazar'ina dahil olmasi sasirtici midir?

    son yirmi yilda kurumlar vergisini hizla indirip gumruk vergisini neredeyse kaldirarak dunya piyasalariyla butunlesen, dell'den microsoft'a ne kadar beynelmilel tesebbus varsa hepsine, kaideler cercevesinde, "laissez faire laissez passer" diyen gunumuz irlanda'sinda ortalama buyume hizi ne kadar olmustur? kac kisi kitliktan/acliktan olmustur?

    sahi ya, bugun irlanda'da ayni phytophthora infestans yeniden hukum surse, tek bir tanecik dahi patates yetistirilemese ne olur? basitce gidip abd'den peru'dan bolivya'dan patates ithal edilir mi edilmez mi?

    tekrardan cevap:

    biyoyakitin yoksullara zarar verecegi onermesinin simdiye kadar hic ama hicbir veriyle desteklenemedigini gosterdik, cevab alamadik.

    her gecen gun daha da yuksek perdeden laissez faire laissez passer diye bagiran, dunya ticaret orgutu uyesi cin halk cumhuriyeti'nde aclik oraninin dortte bir azaldigini... (nb: yaklasik kirk milyon insana tekabul ediyor bu azalma. mao'nun onderliginde gerceklesen buyuk cin kitligi'nda olen kirk milyon insan kadar yani. irlanda'daki patates kitliginda olen yaklasik 750bin insanin ise 50 katindan fazla)

    hindistan'in kemal dervis'i manmohan singh'in reformlari ardindan gecen on yillik surede, kapitalizmin iyi cocugu hindistan'da ac nufus oraninin beste bir oraninda azaldigini...

    dunya ticaret orgutu'nun kurucu uyelerinden olan ve guneydogu asya ve avustralya ile serbest ticaret baglarini guclendirmek icin asean'i kuran tayland'da ac nufus oraninin ucte bir azaldigini...

    sikago oglanlari; allende'nin fedaileri gibi her sabah kapi onune bir sise sut, bir aynali tarak, bir de mao desenli cakmak birakmadiklari halde, yine de son on yildir sili'de (evet dogru tahmin ettiniz, dunya ticaret orgutu uyesi) ac nufus oraninin yari yariya azaldigini...

    ic savas yasayan kongo disinda aclik oraninin iki misli arttigi neredeyse tek ulkenin ise, laissez faire laissez passer siarini reddeden (ve elbette dunya ticaret orgutu uyesi olmayan) kuzey kore oldugunu

    somut verilere dayanarak ayrintilariyla acikladik.

    alabildigimiz sey, cevap degil herhangi bir somut veriye dayanmayan ve ne kadar iyi niyetli ve nahif dahi olsa farazi akil yurutmeler ve degerlendirmeler oldu.

    hamis:

    liberalizmin, ahlaki degerlerin goreceliligi, ifade ozgurlugu ve benzer hususlarda elele oldugu anarsizm ile saflarinin ayriminin iste tam da burada oldugu dogrudur.

    nitekim kendisini serbest ticaret ve serbest piyasa karsisinda konumlandiran, ama ne yazik ki yikmaya olan hevesi yeni birsey yapma becerisine kat be kat ustun gelen bu gibi akimlarin, gunumuz siyaset sahnesinde pek ciddiye alinmamalarinin nedeni de biraz budur.

    ve belki de bu nedendir, onlari, demokratik yollarla elde edemeyecekleri iktidara kanla ve silahla el koyma hevesine iten.

    not: ev odevi olarak sabahlari paul krugman aksamlari thomas friedman salik veriyorum.


    (leave - 27 Ocak 2008 05:24)

  • comment image

    sık yapılan bir yanlışı düzeltelim: bu söz adam smith'e ait değildir. adam smith'in düşüncesinde görünmez el vasıtası ile doğal (özgür ve ekonomik) sistemin kendiliğinden tesisi, ekonomik düzene müdahale edilmemesi vardır, adam smith'in bu prensibe çok katkısı olmuştur ama bu sözü kullanmamıştır.

    klasik liberalizmin ekonomi alanındaki temel felsefesidir. ikinci dünya savaşından sonra liberal ekonominin yön değiştirmesi ile çöpe atılmış ise de neo liberalizm ile canlandırılmaya çalışılmaktadır.

    bildiğim kadarı ile akademik bağlamda ilk jeremy bentham kullanmış, herbert spencer ise kavramı 19. ve 20 yüz yılda gördüğümüz vahşi kapitalist anlayış mertebesine çıkarmıştır.

    liberalizmin "birey" ve "özgürlük" odaklı savunduğu bu kavram burjuvanın ekmeğine yap sürmüş, orta ve alt gelir grubunun ümüğüne çökmüş, kutsanan bireyi patronların kölesi yapmış, sözde özgür insan cebinde para olmadığından gönüllü esarete girmiştir.

    (bkz: they shoot horses don't they)
    (bkz: down and out in paris and london)


    (rrgezgin - 6 Ekim 2013 00:12)

  • comment image

    "bırakınız yapsınlar,bırakınız geçsinler,dünya bildiğince döner" şeklindeki çevirisi daha bir güzel olan söz öbeği.


    (danny de vito - 13 Şubat 2006 18:07)

  • comment image

    bu laf klasik iktisadın ve bu bilim dalını herhangi bir iibf'de okuyan vatan evlatlarının yegane ogrendigi frasızca kelamdır.yamulmuyorsam iktisada jean baptist say tarafında adapte edilmistir.piyasının kendi kendine iktisatın meshur gorunmez eli vasıtası ile dengeye gelecegini ve biraz da dini olan doganın dengesini bulmasından hareketle ne kadar basasagı gitse de sonucta ideal dengeyi kuracagı inancının kısaltmasıdır.

    eger piyasalara hicbir mudehale olmassa sonucta her sey duzelecektir.o donem ki ekonomi bilime ile ugrasanların aslen teoloji,mantık,felsefe gibi sosyal bilimlerden gelen kişiler oldugu goz onunde bulundurulursa aslında bu gorunmez el,kendi kendine dengeye gelme mekanizmaları akla yakın acıklama bulur.kaldı ki 1800'lerin sonunda henuz piyasalara mudahale edebilecek finans sistemleri ve duzgun bir maliye yapısınada cogu ulke sahip degildi.


    (boumeen - 30 Ocak 2006 17:16)

Yorum Kaynak Link : laissez faire laissez passer