Miss Violence ' Filminin Konusu : 2013’ün uluslararası alanda en çok ses getiren Yunan filmi olan Şiddet Güzeli, Alin Taşçıyan’ın sözleriyle “otoriteyle ve düzenle derdi büyük bir film. Ekonomik krizin ahlaki yozlaşmayı ve sapkınlıkları tetikleyip beslediğini, kabullenilir hale getirdiğini gözler önüne seriyor.” Başrolünde İstanbul doğumlu Themis Panou’nun yer aldığı film, 11 yaşındaki Angeliki’nin kendi doğumgününde neden gülümseyerek pencereden atlayıp intihar ettiğini anlamaya çalışan, dahası, kızlarını çabucak unutmayı tercih eden ailesini izliyor.
Ödüller :
Strella(2009)(7,3-3108)
Kynodontas(2009)(7,3-65535)
Xenia(2014)(6,7-3123)
Alpeis(2011)(6,4-7846)
Attenberg(2010)(6,2-5311)
Love Me Not(2018)(6,2-237)
Without(2008)(4,7-55)
Venedik Film Festivali : "Fedeora Award-Best Euro-Mediterranean Film"
Venedik Film Festivali : "Silver Lion-Best Director"
Venedik Film Festivali : "Young Cinema Award-Best Film in Competition"
alexandros avranas'ın venedik film festivalinde olay yaratan filmi. 11 yaşındaki bir kız çocuğunun intiharı ve sonrasında başlayan adli soruşturma üzerine kurulu filmde sert konulara değiniliyormuş, fragmanı şurda: http://www.youtube.com/watch?v=rz63juwksh4kynodontas'ın ardından anarşist ruhlu yunanların toplumun yapıtaşına saldırdığı bir film daha. not alın.
(sakarkral - 3 Eylül 2013 12:19)
70. venedik film festivali'nde alexandros avranas'a en iyi yönetmen (gümüş aslan) ve themis panou'ya en iyi erkek oyuncu ödülü kazandıran dikkat çekici bir yunan filmi.
(kahmut - 8 Eylül 2013 12:59)
33. istanbul film festivali mayınlı bölge kategorisinde yer alan filmin bu gün atlas sineması'ndaki gösterimi (19:00) yönetmen alexandros avranas'ın katılımıyla gerçekleşti. filmin başrol oyuncusu eleni roussinou ise ortalarda görünmedi. avranos, filme kaynak olan hikayenin gerçek olduğunu ( almanya'da yaşanan bir olayı kaynak alarak kurgusal eklemeler yaptığını) ve failinin halen hapiste olduğunu söyledi. seyircilerden gelen, "tarzınızı haneke'ye benzettim" tadındaki soruya da, "tek ortak noktamız coğrafi" dedi, ağzı bal yesin. psikolog bir seyirciden gelen, "sette çocuk oyuncular şiddet sahneleri için psikolojik destek aldı mı?" sorusunu az kıvırtmalı cevaplasa da zaten sahneler düşünüldüğünde çocuk oyuncuların ruh sağlığı konusunda endişelenecek bir durum da yoktu. "film biraz klişe bir sonla bitiyor" diyen seyirciye de, "önemli olan finalde vermek istediğim, borazanı ele geçiren üflüyor ana fikridir" dedi. (tam böyle demedi de ben böyle çevirdim size spoiler olmasın diye) fakat allahsızın yaptığı filmin finali gerçekten çok sert. otur üzerine iki büyük iç, o kadar diyeyim.özel not: acaba azıcık gerçeklik payı yüksek, sert ve rahatsız edici hikayelere rastladığımızda hemen de 'haneke etkisi', 'kim-ki duk fişmekanı' etiketini yapıştırmasak mı? özellikle de bu filmin haneke ekolü ile uzaktan yakından, sağdan soldan, önden arkadan velhasılı nereden bakarsan bak, hiç ilgisi alakası yokken.dahası: http://blog.radikal.com.tr/…ni-kapiyi-kilitle-55900
(ranini - 7 Nisan 2014 00:43)
geçen sene post tenebras lux bana ne yaptıysa bu sene benzerini bu yaptı. ben bu filmin mükemmel olma ihtimalini sevdim. keşke son birkaç senedir gördüğümüz yunan filmleri klişeleri ile hiç benzeşmeseydi, bir adım daha evrensel olsaydı. gözüm açılış sahnesiyle beni koltuğa yapıştıran yönetmeninin üzerinde artık, hoş geldi.
(shannonmcfarland - 8 Nisan 2014 18:30)
bir haneke filmi değil, bir kynodontas da değil. niye bunu yazma ihtiyacı hissettim, çünkü film bu şekilde pazarlandı ne yazık ki ... pazarlanışı bu olunca ne yazık ki beklenti de bu yönde oluyor.açılış sahnesinin mükemmelliği dışında hiç bir özelliği olmayan film... ayrıca filmin kritiklerinde okuduğumuz üzere yunanistan'daki finansal krize bir eleştiri veya krizin etkisi şeklinde ifadeleri ne yazık ki filmde göremiyoruz. hani belki yunanlı seyirciye belki ama en azından bana bu anlamda bir şey ifade edemedi. http://www.imdb.com/…tle/tt3078242/?ref_=fn_al_tt_1
(ride - 3 Mayıs 2014 00:29)
eskişehir film festivalinde şiddet güzeli başlığıyla gösterilen film.
(marcello mastroianni - 10 Mayıs 2014 00:38)
yunanlılarda ciddi bir akıl hastalıgı oldugunu dusunmeye başlıyorum artık ve bunu sinemasal anlamda iyi bir yönde söylüyorum. dogtooth, alpeis, kinetta, l, attenberg, the capsule örnekleri bunu ciddi anlamda göstermekte zaten. ama miss violence asla bir dogtooth degil. ki kişisel fikrimce hiçbir film ona yaklaşamaz bile. her neyse. tarzı ne haneke ne de lanthimos benzeri.. keza bunu avranas da dile getirmiş. ama insanlarda aile ve "akıl hastası" bir aile diyince oluşan bu algının nedenini de anlamamak oldukça zor. filmi begendim ve heyecanımı ayakta tutmayı başardı sonuna kadar. bu önemli. eleni roussinou çok hoş bir seçim olmuş. rahatsızlıgı, mimikleri ve eksantrik tipiyle şık bir şekilde vermiş. aggeliki papoulia tadı aldım tabii onun kadar başarılı degil. final sekansı da açılış sekansı kadar güzel. --- spoiler ---en rahatsız edici sahne, 11.yaş rituelini bozup ufacık kızı adama dondurmayla kandırıp satmasıydı baba karakterinin. o masum dansa tahrik edici bir gözle bakması iki herifin de. o kapının kapanması, igrenç hissettirdi. benzer bir sahneyi baştan sona pedofili eleştirisi olan michael'da da görmüştük. yunanistandaki krizle çok baglantılı bulmadım ben, evet parasızdı aile ancak yine de bu parasızlık yuzunden yapılan igrençlikler zinciri degildi. kardeşine tüm olayı anlatıp intiharla kurtulmasını saglayan kızı sattıgı sahneler tiksinçti. sonra bide "babası" olarak kendisi de kızıyla beraber oldu ya... inanılmazdı o işte. ve ardından gelen "sen para vermedin" diyalogu.. son sahnede eleni'nin hüzünden bir anda rahatlama ve mutluluga geçmesi, iplerin artık annenin elinde olması. bir kurtuluş ya da aynı akıl hastalıgının artık anne kontrolunde mi devam etmesi mi bu? işte onu yorumlayamıyorum. öyle de kalsın..--- spoiler ---p.s.: eleştirilen ve aşırı rahatsız edici olan çogu filmler gibi (bkz: alpeis) (bkz: dogtooth)* (bkz: srpski film)* bu da gerçek bir hikayeden alınmıştır. izleyicilerin bilgisine..
(love me to my death - 1 Haziran 2014 21:47)
sevip sevmediğime karar veremediğim film. ben de yazmazsam olmaz, filmin neredeyse her sahnesinde aklıma kynodontas geldi. bu film, kynodontas kadar sert, soğuk. ama onun kadar başarılı değil. filmi hem çok özgün buldum hem de yönetmen giorgios lanthimos'tan bayağı esinlenmiş gibi geldi. iki filmin ruhları da teknik yapıları da çok benziyor. filmi bireysel olarak değerlendirdiğimde gerçekten çok etkileyiciydi. baştan sona merak, dehşet, tiksinti duyguları hakim oluyor. bireysel olarak değerlendirildiğinde gayet iyi film ama asla bir kynodontas değil.
(feministim ben - 24 Haziran 2014 02:15)
dogtooth filminden cok daha sarsici ve yikici etkisi olan film. ensest ve pedofili insanlar üzerinde her zaman sok etkisi yaratir. sahte bir aile saadetinin arkasindaki gerceklerin gün isigina cikmasi, ve insanda mide bulantisina neden olabilecek bazi sahnelerin varligiyla izlenmeden önce iyi düsünülmesi gereken filmdir.
(dualarimda sessizlik olacaktir - 6 Temmuz 2014 00:04)
eskişehir film festivalinde gösterilen ve bir çok seyircinin film bitmeden salonu terk etmelerine yol açan film. son sahneleri izleyecek gücü kalmamıştı insanların. hatta terk ederken baya yönetmene sövüyorlardı. bunu kötülemek için değil filmin bıraktığı çok çarpıcı etkiyi anlatmak için söylüyorum. iyi kötü demeyeceğim ama insanı hayattan soğutuyor.
(nedendir bilinmez - 6 Ağustos 2014 23:55)
unutulmaz bir fragmanı vardı. o durağan melankoliyi, çıkışsızlığın getirdiği o umursamazlığı çok iyi destekleyen bir müzik kullanılmıştı ve fragmanı noktalandıran olay filmi deli gibi merak etmenizi sağlıyordu. açılışında söz konusu fragmanın biraz daha geniş bir versiyonu ile karşılaşınca filme olan merakınız yerini iştahlı bir bekleyişe bırakıyor. ama olaya az-çok vakıf olmanızı takiben bünyenizde meydana gelen mide bulantısı ve düşen tempo sizi sonunu getirmekte zorlandığınız bir filmle baş başa bırakıyor. hastalıklı insan psikolojisine, erkeğe ve kadına dair söylemlerine rağmen açılışındaki parıltıdan uzaklaşan film çarpıcılığını maalesef bütününe yayamıyor. ancak her şeye rağmen anarşik yunan sineması'nı takip edenleri belirli bir oranda tatmin edecektir diye düşünüyorum.
(kahmut - 18 Ağustos 2014 15:36)
etkisinden uzun bir süre kurtulamayacağımı düşündüğüm bir film. başına bakıp sonunu çıkartabileceğiniz bir film değil, hatta başında sunulan baba figürü o kadar iyi işlenmiş ki sonra yaşananları aklınız almıyor. gerçek bir hikayeden uyarlanmış bir film olması ise en vurucu kısmı.--- spoiler ---anne en sonunda yaptığı şeyi niye daha önce yapmadı? niye o kadar yıl bekledi? annesinden geçtim, büyük kızı neden hiç denemedi? --- spoiler ---
(oyn - 31 Ağustos 2014 21:05)
sonlarına doğru ciddi bir mide bulantısı yaratan film.izlemeden önce herhangi bir yorum okumadım ve konusuyla ilgili bir bilgi almadım.film yayınlanan sitelerden birinde görüp indirdim.indirmez olaydım...film zaten bir trajediyle başlıyor.fakat filmin ortalarındaki trajedi başındakine rahmet okutur cinsten.izlerken hep ''acaba mı?'', ''yok artık'' , ''olmaz canım'' falan derken ''oha yuh artık!''diyerek kapanışı yaptım.dünyanın ne kadar boktan bir yer olabileceğine bir kez daha lanet ettim.
(assubay26 - 8 Ekim 2014 00:29)
ailede kimin kimin nesi olduğunu filmin kırılma noktasına kadar tam anlayamadığım film. bu nasıl aile diyerek izledim başlarda. sonra baba karakterinin filmin başında çizmiş olduğu imaj öyle bir değişti ki. film boyunca ailenin yapısını anlamak için uğraştım kısacası. merakımı sürekli canlı tuttu film. oldukça başarılı bir film olmuş. çarpıcı bir şekilde işlenmiş.
(herseye bisey - 2 Kasım 2014 18:23)
Yorum Kaynak Link : miss violence