Süre                : 3 Saat 6 dakika
Çıkış Tarihi     : 18 Aralık 1961 Pazartesi, Yapım Yılı : 1961
Türü                : Drama,Savaş
Taglar             : nuremberg trials,hakim,Nazi,savaş suçu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Roxlom Films Inc.
Yönetmen       : Stanley Kramer (IMDB)
Senarist          : Abby Mann (IMDB)(ekşi),Abby Mann (IMDB)(ekşi),Montgomery Clift (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Spencer Tracy (IMDB)(ekşi), Burt Lancaster (IMDB)(ekşi), Richard Widmark (IMDB)(ekşi), Marlene Dietrich (IMDB)(ekşi), Maximilian Schell (IMDB)(ekşi), Judy Garland (IMDB), Montgomery Clift (IMDB)(ekşi), William Shatner (IMDB), Werner Klemperer (IMDB), Edward Binns (IMDB), Karl Swenson (IMDB), Ray Teal (IMDB), John Wengraf (IMDB), Howard Caine (IMDB), Ed Nelson (IMDB)

Judgment at Nuremberg (~ Nürenberg Duruşması) ' Filminin Konusu :
Soğuk savaş sürmektedir ve birçok insan II. Dünya Savaşı'nda yaşanan acı olayları unutmak istemektedir. Suçları hakkında hiçbir şüphe olmamasına rağmen politik baskılar nedeniyle tereddüt geçiren yargıç Haywood, II. Dünya Savaşı'nda Nazi eylemlerini yasal hale getiren dört yargıç hakkında en doğru kararı vermek zorundadır.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Uyarlama Senaryo
Golden Globes:Golden Globe-Best Motion Picture Director, Golden Globe-Best Motion Picture Actor - Drama


  • "1965 yapimi bol starli****** stanley kramer filmi.(bkz: nuremberg mahkemeleri)(bkz: turkcesiyle orijinali ayni olmayan sehir isimleri)"
  • "(bkz: #14173873)"
  • "sinema tarihinin başyapıtlarından biridir. özellikle savcının tanık sandalyesine oturup davayı izleyenlere gösterdiği video kayıt insanın kanını donduran cinsten."




Facebook Yorumları
  • comment image

    baba oyuncuların karşılıklı tirad atma yarışına girdikleri, pek sağlam bir mahkeme filmi. abby mann'ın yazdığı sağlam diyaloglar ve monolagların ardından gelen unutulmaz bir final, unutulmaz bir replik:

    --- spoiler ---
    ernst janning: judge haywood... the reason i asked you to come: those people, those millions of people... i never knew it would come to that. you *must* believe it, *you must* believe it!

    judge dan haywood: herr janning, it "came to that" the *first time* you sentenced a man to death you *knew* to be innocent.

    "öyle bir noktaya geldi ki, ilk defa masum olduğunu bildiğin birine ölüm cezası verebiliyorsun." ben bu son repliği iki türlü okudum. birincisi malum, nazizmin geçiş süreci olmaktan çıkıp statüko olduğu noktada janning gibi çok üst düzey hakimler bile suçsuz birini ölüme gönderebiliyordu.

    ikincisi ise yargıç haywood açısından bakıldığında, janning'in suçlu oluşundan diğer üç hakiminkinden olduğu kadar emin değildi. ona göre adalet konusunda böylesine bilge bir adam suçlu olamazdı. biraz da şartlar onu bu duruma sokmuştu. ama savaş sırası ve sonrası tüm bir insanlığın psikolojik olarak gelmiş olduğu nokta öyle bir noktaydı ki, suçsuz olduğu bilinen biri bile ölüme (müebbet) gönderilebilirdi.
    ---
    spoiler ---


    (axellennox - 6 Eylül 2006 19:53)

  • comment image

    sinema tarihinde, kaliteli oyuncu kadrosuna ender rastlanır bir sanat eseridir. spencer tracy, richard widmark, burt lancaster, marlene dietrich, maximilian schell, judy garland, montgomery clift, william shatner gibi muhteşem sanatçıları barındırır. "ağır" bir filmdir. fimde hiç savaş sahnesi olmamasına rağmen, toplumdaki yarattığı çöküntü, galiplerin bile mutlu olmaması, soykırımın suçluluk duygusu mükemmel yansıtılmıştır. nazilerin alman toplumunu nasıl etkilediği derinlemesine incelenir.

    burt lancaster'in oyunculuğu hep öne çıkarılır. ancak; judy garland ve montgomery clift de kısa rollerinde sinema tarihine geçecek bir oyun sergilemiştir.

    film 2 dalda oscar almış. bir tanesi maximilian schell öbürü ise abby mann'in senaryosu ile. bu konuda en büyük şanssızlığı, o yıl karşısında west side story gibi bir başka başyapıtın olmasıdır. eğer west side story olmasaydı, aday gösterildiği 11 dalda oscar'ı toplayarak bir rekor kırabilirdi.


    (spartacusun donusu - 27 Haziran 2009 13:41)

  • comment image

    sinema tarihinin başyapıtlarından biridir.

    --- spoiler ---

    özellikle savcının tanık sandalyesine oturup davayı izleyenlere gösterdiği video kayıt insanın kanını donduran cinsten.

    ---
    spoiler ---


    (evildeth jr - 7 Ocak 2010 23:28)

  • comment image

    spoiler eklesem mi eklemesem mi tam karar veremedim. siz yinede spoiler var gibi düşünün. ok?

    judgment at nuremberg filmi, yediden yetmişe tüm hukukçuların izlemesi gereken bir filmdir. film yaşanmış olaylardan yola çıkılarak kurgulandığı için gerçekçiliği ve objektifliği tartışılamaz. bu bağlamda, filmden ders niteliğinde yaşanmış olan kareleri irdelemek ve üzerinde durmak faydalı olacaktır.

    ülkemizde son dönemlerde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerinde sık sık tartışmalar yaşanmakta. bir kesim yargının bağımsız olduğunu, ancak tarafsız olmadığını ileri sürerken, diğerleri ise yargının bağımsız olmadığını ve tarafsız olduğunu ileri sürmekte. tüm bu tartışmaların hukukun en yetkili muhatapları arasında cereyan ediyor olması da türk yargı sisteminde ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor. hiç şüphe yok ki, türk hukuk sisteminin eksikliği, yılların birikiminden oluşmakta. bugün hukuk sistemi çökmüş durumda ancak, bundan yıllar evvelde iyi durumda değildi. ülke olarak, artan nüfus ve suç nispetince ileriye dönük olarak hukuk yapısı geliştiriliğ, güncellenemedi. en nihayetinde de sorunlar damlaya damlaya devasa boyutlara ulaştı. cmk da daha düne kadar ağır para cezası olarak yer alan "kuruş" meblağlı müeyyidelerin varlığı, hukuk sistemimizin çağa ayak uyduramadığını gösteriyor.

    tüm bu sorunların kaynağı olmasa da, özünde yatan bir detaya işeret ediliyor filmde. daha önce de belirttiğim gibi, film yaşanmış olaylardan esinlenilerek hazırlandığı için, filmle ilgili olarak 'amerikan hukuk sistemini yücelttiği' yönlü iddialar peşinen hükümsüz olmuş oluyor. ama yine de mübalağa payının olabileceği ihtimalini saklı tutabiliriz.

    filmin baş karakteri olan dan haywood isimli yargıcın, nazi almanyasında cereyan eden hukuksuz uygulamalara ilişkin olarak, eski alman adalet bakanı ve kimi yargıç ve savcıları yargılamasının konu alındığı judgment at nuremberg filminde, bana göre , verilmek istenen ya da bizim almamız gereken temel husus; baş yargıç dan haywood'un ülkesinin menfaatlerine ters olduğunu bile bile, siyasilerden (senatör) ve askerlerden bu noktada baskı görmesine karşın hukukun gereğini yapmakta ısrar etmesi, hukukun üstünlüğünü ilke edinmiş olmasıdır.

    olay şöyle gelişiyor: almanya'nın kontrolü bölgeyi işgal etmiş olan* amerika'nın elindedir. amerika, almanya'nın kontrolünü eline geçirmesiyle beraber, eski hitler-nazi partisi yanlısı kimseleri yargılamaktadır. yargılamaların sürdüğü dönemde, biryandan doğu'dan sovyet rusya'nın baskısı da hissedilmekte, diğer yandan da amerika'yı ülkelerinde istemeyen almanların tepkileri artmaktadır.

    (...) yargılamalar sürerken, hukuken suçlu oldukları tespit olunan alman sanıklar hakkında müebbet hapse karar verilmesi beklenmektedir. zira işledikleri suçlar hakkında savunabilecek argümanları kalmamış gibidir. son olarak, savcı albay tad lawson'ın yaptığı savunmayla alman sanıklar hakkında mahkeme başkanı dan haywood'un fikirleri netleşir. alman sanıkların suçları, son duruşmalarda sanık dr. ernst janning'in de suçlamaları kabul etmesiyle kesinleşmiştir.

    davada savunma ve iddia mercileri dinlemiş, duruşmalar sona ermiştir. artık mahkeme heyetinin karar vermesi beklenmektedir. dan haywood başkanlığındaki hakim heyeti karar vermek için hummalı bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedirler. mahkemenin karar vermesi süresince kendisine, şayet almanları mahkum ederse bunun almanya'da anti amerikancılığı körükleyebileceği, bunun da amerika için iyi olmayacağı telkininde bulunulur. kimi zaman dolaylı kimi zaman da doğrudan hissettirilir bu talep. hakim dan haywood'dan, amerika'nın çıkarları doğrultusunda karar vermesi istenmektedir. bu karar ise, hukukun hiçe sayılarak alman sanıkların beraat ettirilmesi yönündedir. * yargıç dan haywood'un önünde iki seçenek vardır: ya hukukun gereğini yapacak, sanıkları yasalara göre yargılayacaktır; ya da tersini yapıp ülkesini menfaatleri doğrultusunda karar verecektir. yargıç, ilk durumda amerikan yönetiminin ve almanların tepkisini alabilecekti, ya da ikinci seçeneği düşünüp, hem amerikan yönetimine şirin görüneilecek hem de almanların tepkisinden kurtulmuş olacaktır.

    nuremberg mahkemesi baş yargıcı dan haywood, hukuk ve yasaları gözeterek, hukukun üstünlüğü ülkesini şiar edinmiş bir yargıç olarak; her ne pahasına olursa olsun, sonucunu düşünmeksizin yasaları uygulamış ve alman sanıkları müebbet hapse mahkum etmiştir. neticede, almanya'da amerikan karşıtlığı başlamış, amerikan hükumeti bu karardan memnun kalmamıştır. ancak, yargıç dan haywood işini hakkıyla yapmanın verdiği haklı gururla yoluna devam edebilmiştir.

    sonuç: bu filmden çıkarılması gereken temel kıstas; ucu kime dokunursa dokunsun* mevcut yasalara uymak ve yasaları olduğu gibi uygulamak gerekir. hukuk 'herkesin' üstündedir, öyle olmalıdır.

    işte bu sebeplerle, judgment at nuremberg filmi ülkemizde tüm hukukçuların izleyip özeleştiri yapması gereken bir filmdir. kimilerinin 60 sene evvel analyabildiği üstün hukuk anlayışını, hala idrak edememiş olan bize ders niteliğindedir bu film.

    umarım anlayabiliriz.

    gereksiz not: filmi günlük tartışmalardan bağımsız düşünüp değerlendirmeniz, sağlıklı sentezlere ulaşabilmeniz için olmazsa olmazdır.


    (lahana corbasi - 10 Şubat 2011 17:03)

  • comment image

    nürnberg mahkemelerini konu alan 1961 yılında çekilmiş, bir nevi ders niteliğinde olan replikleriyle tüm hukukçuların izlemesi gereken başyapıt. rofle’un konuşmasıyla görünenden ziyade görünmez sanıkların churchill, s.truman, stalin ve de gaulle'nin de yargılandığı belki de tüm dünyayı yargılayan bir film.


    (asiamaria - 8 Eylül 2011 17:53)

  • comment image

    çoğu izleyicinin dikkat etmediğini düşündüğüm, ama bence sinema açısından en güzel sahnelerinden birisi şudur:

    --- spoiler ---

    kahramanımız gezerken bir balkona bakar. balkon boştur ama arkada hitler'in sesi duyulur, konuşma yaparken. izleyicinin ve kahramanımızın aklına hitler'in konuştuğu günler gelir.

    ---
    spoiler ---


    (mbaran - 25 Eylül 2011 19:40)

  • comment image

    1961 yılı bir mükemmel bir stanley kramer filmi.özellikler nazi tarafını savunan avukatın konuşma tarzı ve hitabet şekli bana hitleri anımsattı.bence en dokunaklı kısmı ise toplama kampları hakkındaki kısa film ve nazi tarafını savunan avukatın (herr rolfedü adı) son söyledikeri ve abdnin nagazaki ve hiroşimaya bomba atmasyla ilgili söledikleri.gerçekten janningin kendini suçlu kabul etmeside mükkemmel bir olaydı kısacası süperötesi bir film.


    (elricbradirs - 14 Aralık 2011 19:30)

  • comment image

    an itibariyle imdb puanı 8.3. ama açıkçası bu puanı oldukça düşük buldum. böyle bir film 8.5 den aşağı olmamalı. yıllar önce izlemiştim. tabi o zaman sinema kültürümüz falan yoktu. dün imdb top 250 listesinde izlemediğim film kalmış mı diye bir tararken bu filmi izlediğimi ama çok da net hatırlamadığımı fark ettim, filmi buldum ve bir daha seyrettim.

    tek kelimeyle bir başyapıt! senaryo, yönetmenlik, oyunculuklar... (tüm zamanların en iyi birkaç kadrosundan birisi oluşturulmuş) bir kere ikinci dünya savaşını ucundan kıyısından ilgilendiren şu ana kadar çekilmiş tüm filmler içerisinde en objektifi. olayı her açıdan ele alıyor. sanırım şimdi spoiler'ın zamanı geldi.

    --- spoiler ---

    oyunculuklar o kadar iyi ve hukuki mantık o kadar iyi kurgulanmış ki savcının ve avukatın her söz alışında, her suçlama ve savunmalarında gerçeği zaten bilmenize rağmen kafanızda soru işaretleri oluşabiliyor.

    aslında amerikalılar, savaşın galipleri açısından adaletin söz konusu dahi olmadığını, tüm mahkeme sürecinin çıkarlar doğrultusunda belirlenmiş bir gösteriden ibaret olduğunu çok acımasızca gösteriyor.

    hitler'in seçimle gelmesine ve özellikle savaş yılları boyunca halkın ezici bir çoğunluğunun desteğini almasına karşın mahkeme başkanının neredeyse konuştuğu herkesin "biz hitler'i desteklemedik" demesi, hatta bir hizmetçinin "hitler çok kötülükler yaptı ama istihdam yarattı, yollar yaptı." demesi çok tanıdık geldi..

    almanların nazilerin yaptıkları korkunç şeylerden duygukları pişmanlık ve yenilmiş olmanın verdiği eziklik duygusu da iyi yansıtılmış. filmdeki sıradan vatandaşlar olan almanların hepsi amerikalılara karşı aşırı derecede aşağılık kompleksindeler.

    janning'in hocalığını yapmış eski bir hakim tanık olarak dinlenildiğinde nazilerin yargıyı, ülkeyi ele geçirmesini ve korku imparatorluğunun herkesi esir almasını anlattığı yerler de yine tanıdıktı.

    " -yargı tamamen onların denetimine geçmişti. temyiz hakkı kaldırıldı. insanlar özel mahkemelere gönderildi...(anlatmaya devam eder)

    mahkeme başkanı: peki buna karşı tepkiler oldu mu?

    -evet, kimileri istifa etti yada etmeye zorlandı. diğerleriyse kendilerini sisteme adapte etmek zorunda kaldılar. belki ilk başta sonuçları kestiremediler ama sonra bu sonuçlar herkes için açık bir hale geldi."

    ernst janning'in sonunda çileden çıkması ve söz alması üzerine yaptığı itiraflar aynı zamanda hitler'in yükselişi ve yaptığı şeytanlıklara göz yuman "uygar" dünyayı da yargılar nitelikte.

    ---
    spoiler ---

    batı bizden hep nazilerin tüm yaptıklarının birkaç manyağın çılgınlıkları olduğuna inanmamızı istedi. bunun sosyolojik incelemesini yapmadı, çünkü böylesi bir çözüm herkes için en uygunuydu. öte yandan tüm bir ulusun yargılanması da mümkün olamazdı. işte film bu iki keskin, ince ve bir o kadar da tehlikeli çizgi arasındaki ayrımı akıl dolu, oyunculukların efsanevi boyutlara ulaştığı diyaloglarıyla her açıdan inceliyor ve tarihe not düşüyor.

    --- spoiler ---

    trailer:

    http://www.youtube.com/watch?v=gwpb8hxvigk

    ---
    spoiler ---


    (kemalisturk1919 - 20 Şubat 2012 22:04)

  • comment image

    tüm zamanların en iyi mahkeme filmi diyebiliriz bu başyapıt için....

    adım gibi eminim ki bu filmi izleyen her insanın mahkeme,adil yargılama,adelet sisteminin işleyişi,kısacası hukuk kavramına bakış açısı değişecektir.......

    daha doğrusu kişilerin hukuk ve adil yargı üzerine sağlam fikirler edinmelerine neden olabilir bu film.......

    o kadar sağlam,gerçekçi ve başarılı bir yapıttır...

    --- spoiler ---

    benim için filmin en önemli yönü olaylara tarafsız yaklaşımıdır;

    hak,hukuk,adelet, yargı üzerine çekilmiş bir film olmanın hakkını verircesine; konu nazi lerin savaş suçaları olsa bile ön yargısız ve adil bir bakış açısıyla yapılmış insani bi film....

    ---
    spoiler ---

    dev oyuncu kadrosunun çoğu en iyi performanslarından bazılarını sergiliyor

    yönetmenlik çok büyük bi ustalık işi......insanlık tarihinin dönüm noktalarından bir olay üzerine gerçeklerden yola çıkan senaryo da çok sağlam.......

    sinema ile fazla ilgilenmeyenlerin bile sırf hak,hukuk,yargı üzerine önemli bir şeyler öğrenebilmesi için herkesin mutlaka izlemesi gereken sinema tarihinin en önemli filmlerinden biridir benim için


    (citylights1905 - 3 Mart 2012 03:44)

  • comment image

    nazi almanyası’nda beyaz gül adlı şiddet içermeyen direniş gurubunun üyesi sophie magdalena scholl, sayılı dakikalar sonra kendisi için idam kararı verecek mahkemeye hitaben; “you will soon be standing where we stand now.” (sophie scholl: the final days – 2005). yıllar sonra, sophie scholl’un bahsettiği bu zihniyet yargılanır. ve bu yargılama 1961 yapımı judgment at nuremberg filminin de konusu oluşturur;

    film, ikinci dünya savaşı’nın hemen ardından nürnberg’de kurulan ve savaş sırasında nazi eylemlerini yasal hale getiren dört yargıcın yargılanmasını konu alıyor. bir yandan bu dört yargıcın hukuğu nasıl amacından saptırdığı ispatlanmaya çalışılırken, diğer yandan bazı amerikalı politikacı ve askerler aynı hukuk dışı mantık ile mahkemenin amerikalı yargıcı dan haywood’u etki altına almaya çalışıyor.

    ilk başta sonucu oldukça belli gibi görünen dava zaman ilerledikçe hans rolf’un çöl tilkisi rommel vari savunmasıyla çıkmaza giriyor. hans rolf sırasıyla; werner lammpe, rudolph petersen, irene hoffman ve elsa lindnow’u çiğniyor ve tükürüyor. (hans rolfe’un ses tonu zaman zaman adolf hitler’i anımsatmadı değil.) bu çıkmaz, hans rolf’un irene hoffman’ı hunharca sorguladığı sırada, ernst janning’in ayağa kalkıp hans rolf’a “are we going to do this again?” çıkışına kadar devam ediyor. bu noktadan sonra filmin akışı değişiyor. bir sonraki celsede ernst jannigs herşeyi itiraf ediyor; almanyanın nasıl bir hukuksuzluğa sürüklendiğinin ve bunun sonucu öldürülen milyonların varlığından haberdar olduklarının falan.

    amerikalıların kendileri eleştirdikleri ve laf soktukları bir kaç nokta var;
    soğuk savaşın tırmandığı bir dönemde, alman halkının desteğini almak isteyen bir gurup politikacı (senatör) ve askerin, yargıç haywood’a dolaylı bir baskı yapmaları söz konusu. bulundukları konum itibarıyla, yaptıklarının nazileri uçuruma sürükleyen şey ile aynı olduğunun farkında değiller. hukuğun kendi içinde bir mantığı vardır, ancak hukuk, kendi mantığını değilde ülkenin/hükümetin ulusal veya uluslararsı hedefler doğrultusundaki mantığı baz alırsa hukuk olmaktan çıkar. zaten werner lammpe tanık sandalyesinde bunu çok iyi özetliyor; “the position of the judge was one of complete independence. after national socialism, judges become subject to something outside of objective justice. they become subject to what was necessary for the protection of country. the firs consideration of judge became the punishment of acts against the state rather than objective consideration of the case.“

    filmde öne çıkan bir başka sahne ise; werner lammpe’in nasyonel sosyalizmle ilişkilendirdiği ‘zeka geriliğine sahip olanların kısırlaştırılması kanunu’ argümanına, hans rolf’un bisiklet röveşata yapması. hans rolf kanunun sadece nasyonel sosyalizme mal edilemeyeceğini, ilk ve tek olmadığını söyleyerek, bir örnek okumaya başlar. okuduğu örnek, dan haywood’un da vatandaşı olduğu amerika birleşik devletleri’nin virginia eyaleti’nin yasasıdır. (işte filmdeki bu eleştirisel yaklaşım filmi daha da değerli kılıyor. politikacıların veya askerlerin mahkemeyi etkileme çabası, virginya yasalarındaki nazi vari kanun vesaire.)

    çarpıcı bir başka sahne; toplama kamplarından alınmış görüntülerin mahkemede yayınlanıp, bu kamplardan haberdar olmadığını iddia eden alman yargıçların gözüne sokulması. etik olarak hatalı, zaten hans rolf da kendi üslubuyla buna itiraz ediyor.

    filmin geneline yayılmış bir başka önemli vurgu ise; bir çok almanın ısrarla nazi almanyasında neler olup bittiğini bilmediklerini iddia etmeleri. bu iddia mrs. bertholt ile dan haywood’un beraber içki içtikleri sahnede zirve yapıyor.
    ---
    mrs. bertholt: is that what you think we are? do you think we knew all those things? do you think we wanted to murder women and children? do you believe that? do you?
    mr. haywood: mrs. bertholt, i don’t know what to believe.
    mrs. bertholt: good god. we’re sitting here drinking. how could you think that we knew? we did not know. we did not know.
    mr. haywood: as far as i can make out, no one in this country knew. your husband was one of the head of the army.
    ---
    mrs. bertholt’un ısrarlı sorularına, dan haywood gayet güzel cevapveriyor. (tam türkçesi; anladığım kadarıyla, kimse bi bok bilmiyomuş aq.) bu sahneden sonra, filmin sonlarına doğru gelen ernst janning’in itirafı da mrs. bertholt’u yalanlar nitelikte.

    filmin sonunda, ömür boyu hapse mahkum olan ama beş yıla kadar hapisten çıkması beklenen ernst jannigs, dan haywood ile görüşmek istiyor, görüşmek istemesindeki amaç, biraz daha günah çıkartıp kendisini psikolojik olarak rahatlatmak istemesi diye yorumladım ben.
    ---
    mr. janning: judge haywood. the reason i asked you to come: those people, those millions of people. i never knew it would come to that. you must believe it, you must believe it!
    mr. haywood: herr janning, it came to that the first time you sentenced a man to death you knew to be innocent.
    ---
    filmin başından itibaren ernst jannig için karizmatik bir tablo çizliyor. hans rolf başta olmak üzere, werner lammpe ve mrs. bertholt, ernst janning için övgüler düzüyor. zamanında almanyanın en saygın hukukçusu olduğuna değiniliyor. mahkemede yapmış olduğu itiraf da karenesine artı olarak geçiyor. janning kendisi için ne düşündüğünü çok önemsediği dan haywood ile görüşmek istiyor, mahkemede yapmış olduğu itiraftan sonra bir kez daha kendini ifade etmek istiyor. bence dan haywood bunun farkında olsa gerek ki, janning’in genel (nazi) vurgusunu özele indirgiyor ve ‘irene hoffman’ davasında suçsuz bir insanı idama gönderdiğini hatırlatıyor. haywood’un bu hatırlatması üzerine, kamera yavaş yavaş janning’in hayal kırıklığına uğramış yüzüne odaklanıyor. janning karakterinin film boyunca inceden inceye yüceltilmesinin nedeni, bakın böyle insanlar bile sistemin bir parçası olabiliyor mesajı vermek olabilir. neyse ki dan haywood’un son cümlesiyle janning’in gazı biraz alınmış oluyor. sonuç olarak, itiraf belki bir başlangıç ama tek başına yapılan sorumsuzlukları/kanunsuzlukları örtmek için yerterli değil.

    meraklıları için ek bilgi; ernst janning’in gerçek ismi franz schlegelberger, 1950 yılında sağlık nedenlerinden dolayı hapisten çıkıyor, 1970 yılında ölüyor.

    (bkz: http://markoopasha.wordpress.com/…t-nuremberg-1961/)


    (markoopasha - 14 Ağustos 2012 03:25)

  • comment image

    --- spoiler ---

    filmi yıllar önce seyrettiğimde aklıma takılan soru şuydu: 'bu adamlar tam olarak ne yapmakla suçlanıyor?'. avukatın tanık sandalyesine oturan zavallılara yüklenme tarzından hoşlanmadığımı, fakat genel olarak davanın temelde politik bir dava olduğunu göstermeyi başardığını düşündüğümü hatırlıyorum.

    gecenin bir vakti buralarda dolaşmanın zararı da bu herhalde. uzun zamandır aklına gelmeyen bir şeyi sol frame'de görüyorsun, sonra da bu benim hatırladığım gibi mi diye merak ediyorsun. ben de filmin transkriptini buldum.

    davalar ile ilgili olarak filmin başlarında haywood şunları söylüyor: "şunu kabul edelim. hitler, goebbels, goering biz onları asamadan intihar etti. bize de doktorları, işadamlarını, hakimleri yargılamak kaldı.".

    savunmanın açılış konuşması da davanın politik niteliğini dolaylı olarak vurguluyor: "yargıç, kanun yapmaz; ülkesinin kanunlarını uygular...ernst janning ülkesinin kanunlarını mı uygulamalıydı, yoksa bunu reddedip hain mi olmalıydı? bu davanın düğüm noktası budur."

    janning masum bir insanı idama mahkum etmekle suçlanıyor. filmin en vurucu kısımları da bu konuyu işliyor. hukuk nedir, adalet nedir soruları en yalın haliyle burada ortaya çıkıyor. janning'in avukatı'nın (rolfe) irene hoffman'a yüklenmesinin nedeni, feldenstein davasında janning'in verdiği kararın hukuksal açıdan yanlış olmadığını göstermek. bu önemli çünkü rolfe'nin söylediği gibi 'yargıç, kanun yapmaz'. fakat tam bu noktada janning rolfe'ye müdahale ediyor.

    bu müdahale ve devamında gelen janning'in günah çıkarması bana filmi seyrederken de tuhaf gelmişti. çünkü rolfe'nin savunması iyi gidiyordu. şimdi de transkripti okurken merak ettiğim bazı konular var. acaba senarist, savunmanın açılış konuşması ile kapanış konuşmasının yerlerini değiştirmiş olabilir mi? veya bu arkadaş bir yerde savunmanın çok güçlü olduğunu görüp ne yapsak da janning'in suçluluğunu vurgulasak demiş olabilir mi?

    filmin sonunda haywood'un söylediği "herr janning, it came to that the first time you sentenced a man to death you knew to be innocent." (herr janning, ilk defa masum olduğunu bildiğiniz birini ölüme mahkum ettiğiniz anda işler o noktaya geldi.) sözlerine rolfe herhalde şöyle karşılık verirdi: "neye göre masum?".

    montgomery clift'in performansı, çok acıdır ki, doğaçlama veya büyük oyunculuk değil de içinde bulunduğu durumun sonucu. stanley kramer'in söylediğine göre clift repliklerini hatırlayacak durumda değil. bundan bir yıl önce çekilen the misfits'de marilyn monroe clift hakkında şunları söylemiş: "the only person i know who is in even worse shape than i am". (benden bile daha kötü durumda olan tanıdığım tek kişi).

    ---
    spoiler ---


    (mdarkgrey - 17 Ağustos 2012 06:14)

  • comment image

    filmde dikkatimi çeken ise şuydu:
    alman vatandaşlarının hitlere itaat edeceklerine dair yemin etmeleri.
    bu bildiğin otoriteye itaat ve tarihte bu milgram deneyi ile açıklanıyor.

    --- spoiler ---

    hitlerin ari ırk sevdasına (filmde belirtilen) 6 milyon yahudinin katliamı ve bu katliamdan sorumlu olanların soruşturması.
    bu sadakat yemininde ise şu madde de dikkat çekici:
    yahudilerle görüşmek yasak, ilişki kurmak tamamen yasak (ırkın saflığı bozulur)
    bir de dikkatimi çeken şey şu oldu:
    işe girmek için başvuruda bulunan bir vatandaşa, nazi ve joseph goebbels hakkında ne biliyorsun diye soruyorlar.
    türkiye'de bundan birkaç sene önce işe girmek için bir vatandaşa sorulan soru ise şuymuş (ne kadar doğru bilemem kendisinin belirttiği o şekilde)
    bulunduğunuz ilçenin, akp ilçe başkanı kimdir?
    hani hitlerin diktatörlüğünde hem fikir olabiliriz tamam da akp nin durumu ne oluyor peki?
    ---
    spoiler ---


    (cahil prof - 7 Eylül 2012 13:09)

  • comment image

    her bir sahnesi ayrı bir tartışma konusu olabilecek, asla üstün körü sayılamayacak türden bir film.
    sinema estetiğini ve farklı disiplinleri bir tarafa bırakıyorum, hukuk felsefesi, ceza hukuku, uluslararası hukuk, anayasa hukuku, genel kamu hukuku gibi kamu hukuku derslerinde ayrı ayrı ders-tartışma konusu yapılsa, abes kaçmaz. öyle bir film.


    (anti ka - 28 Ekim 2012 13:20)

  • comment image

    oldukça hoşuma giden ve içinde bulunduğumuz dönemin bir nevi özeti niteliğindeki film, özellikle de geçtiğimiz hafta yaşananların. *

    filmin en çarpıcı yerlerinden biri ise ernst janning ve judge haywood arasında geçen son diyalogdu benim için.

    e.j: judge haywood... the reason i asked you to come... those people... those millions of people...* i never knew it would come to that. you must believe it.

    j.h :herr janning... it came to that the first time you sentenced a man to death you knew to be innocent.


    (edward zuckmeier - 10 Ağustos 2013 22:46)

  • comment image

    filmi zaten bilen bilir. ben spoiler filan vermeyeceğim. ya da üzerine yorumlar getirmeyeceğim. dikkat çekmek istediğim nokta ekşi sözlük gibi bir yerde hakkında sadece 21 entry girilmesi. şu sözlüğün ne kadar boş bir yer olduğunu bir kez daha anlamış oldum gördüğüm tablo ile. sikik amerikan dizilerine, sit-komlarına; hollywood'un göz boyayan fazla bütçeli sikik filmlerine binlerce entry döşenen ve her biri ayrı ayrı sinema eleştirmeni olan sözlük yazarlarının(!) ne kadar boş adamlar olduğunu gördüm. yazık, çok yazık.


    (slv ard fc mrn die atl flc dgz pra m ass - 16 Ağustos 2013 12:46)

  • comment image

    1961 yapimi, *nurnberg mahkemeleri’ni anlatan siyah beyaz stanley kramer filmi.

    spencer tracy; inherit the wind’in* cilgin savunma avukati henry drummond’i hatirlatan, inancli dava adami yargic dan haywood rolunde.
    beraber yargilandigi meslektaslari arasinda, hapisane bahcesinde cicekleri sulayan ernst janning roluyle burt lancaster ise; sadece bir yil sonra** hapisane hucresinde kuslariyla oynayacak olan robert stroud’a selam ediyor.
    marlene dietrich, madame bertholt roluyle pek bir soguk, pek bir disi, pek bir asil.
    ote yandan; mrs. irene hoffman wallner rolunde seyrettigimiz got gobek baglamis judy garland the wizard of oz’un sevimli, kizil dorothy’sinden cok uzak…
    toy ve heyecanli savunma avukati hans rolfe rolundeyse maximilian schell, sinemanin babalarinin yaninda pek sonuk kalmiyor acikcasi.
    tipik kustah amerikali savci albay tad lawson, richard widmark tarafindan canlandirilmis.
    savcligin hafif terelelli tanigi rudolph peterson roluyle montgomery clift’se, neredeyse 15 dakika boyunca dokturuyor da dokturuyor.

    film, fonda alman marslari calarken siyah bir plan uzerine beyaz bir overture yazisiyla aciliyor. 5 dakika suren bu tek frame’lik goruntu “lan sadece ses dosyasi mi var?” paranoyasi yaratsa da, azicik ilerleyince insan rahat bir nefes aliyor. (film yine ayni sekilde bitiyor ayrica.)
    arabasinda iki amerikali* tasiyan sofor schmidt’in aracini siradan nuremberg’liler* uzerine deli gibi surdugu ilk sahne, almanlarla amerikalilar’in ve almanlarla almanlar’in film boyunca cekismesine bir kapi aciyor.
    lawson’un, sarhos kafayla haywood’un masasina gelip “biz amerikalilar’a isgalci diyorlar… haksizlik ediyorlar…” diye sikayette bulunmasi izleyenin dudaklarinda* alayci bir tebessum yaratiyor.
    “hakim yasalari mi uygular, adaleti mi saglar?” sorusu icinde hakimlerin hakimleri yargilamasini izliyoruz film boyunca.
    tiradlara dayali bir film oldugu icin agir tempolu, ama icerdigi tum guzellikler ve sorgularla izlenmeye deger.

    haywood’un sandvic ve sutten olusan aksam yemegi, holywood’un beslenme kliselerinin 1961’den beri suregeldigini gosteriyor.**

    madame bertholt’un, haywood’un kolunda yururken lili marleen uzerine tercume yapmasi filmden bagimsiz duran, sevimli bir sahne. ***

    ayrica, her kim ki “ben bunu seyretmem kardesim; yeniden cevrilmisi var, alec baldwin’lisi var, icine renk konulmusu var…” derse…
    (bkz: aha burada yapilmisi var)
    ayrica
    (bkz: geliyo terlik)

    bir de strudeli uzumlu kek**, saniki da tanik olarak tercume eden arkadasa selam ederim…


    (deep in dark - 16 Mart 2005 04:00)

Yorum Kaynak Link : judgment at nuremberg