Süre                : 2 Saat 40 dakika
Çıkış Tarihi     : 01 Ocak 1800 Çarşamba, Yapım Yılı : 0
Türü                : Biyografi,Drama,Tarih
Taglar             : opera,Klasik besteci,besteci,1800'ler,müzisyen
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  AMLF , The Saul Zaentz Company
Yönetmen       : Milos Forman (IMDB)
Senarist          : Peter Shaffer (IMDB),Peter Shaffer (IMDB)
Oyuncular      : F. Murray Abraham (IMDB)(ekşi), Tom Hulce (IMDB)(ekşi), Elizabeth Berridge (IMDB)(ekşi), Roy Dotrice (IMDB), Simon Callow (IMDB)(ekşi), Christine Ebersole (IMDB)(ekşi), Jeffrey Jones (IMDB)(ekşi), Kenneth McMillan (IMDB)(ekşi), Kenny Baker (IMDB), Cynthia Nixon (IMDB), Vincent Schiavelli (IMDB), Douglas Seale (IMDB), Karl-Heinz Teuber (IMDB), Rita Zohar (IMDB), John Carrafa (IMDB), Hana Brejchova (IMDB)

Amadeus ' Filminin Konusu :
Amadeus'da, dünya müzikal tarihine yön veren deha Mozart, gündelik yaşamında gerçek bir arıza karakter olarak yaşamdan bir hayli kopuk bir hayat tarzı sürdürmektedir. Yeteneğini dışa vurmak için ilginç bir yol seçen sanatçı tutarsız davranışlarda bulunmayı bir alışkanlık edinmiştir. Yaşamı ile müziği zıt kutuplarda ilerleyen Mozart, yeteneğini sergilemek için mantıksız hareketlerde bulunur. Adeta bir "tutunamayan" profili çizen Mozart, bu sağlıksız yaşamı yüzünden Antonio Salieri'yi endişelendirmektedir. Diğerine göre çok daha disiplinli ve müzik konusunda hırslı olan Antonio, müziğin tanrısı kadar başarılı olamamaktadır. Bu düşünceler zamanla farklı bir ilişki kurmalarına neden olur... Müzik konusunda yüce bir yeteneğe sahip olan Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin ilişkisine odaklı bir başyapıt. Sanat ile sanatçının kişiliği arasındaki ilişkiye odaklanan ve usta müzisyenin yaşamını, Salieri üzerinden anlatan bir klasik.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Film, En İyi Ses Miksajı, En İyi Prodüksiyon Tasarımı, En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı, En İyi Prodüksiyon Tasarımı
Golden Globes:Golden Globe-Best Motion Picture - Drama, Golden Globe-Best Director - Motion Picture, Golden Globe-Best Screenplay - Motion Picture


  • "isminin amadeus değil salieri olması gereken film.kifayetsiz muhterisliği ve doğal adaletsizliği bu kadar güzel özetleyen bir film olamaz.milos forman kicks ass"
  • "a$kin ne denli boyutlara gelebilecegini gosteren film, salieri'nin amadeus'a olan a$kini anlatmaktadir..."
  • "mozart'in hayat hikayesini anlatan gaz film.. ba$rol oyuncusunun kariyerindeki doruk nokta.. sevmeyene klasik muzik sevdirecek cinsten ba$arili bir anlatimi var.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    tiyatroculuk ve tiyatro sanatciligi konusunda ahkam kesenlerin, bir tiyatro oyunu ve uyarlamasi hakkinda yorum yapmadan evvel ilk dusunmesi gereken seyin sayet bir kiyas yapma geregi duyuluyorsa bunun kesinlikle sinema uyarlamasi ile olmamasi gerektigini idrak edememisleri biz tiyatroseverlere gostermis oyundur...

    celal kadri kinoglu, bagira cagira bir performans gostermistir, dogrudur. ama filmdeki murray abraham ile karsilastirmak sonsuz bir mantiksizlik dongusu iceriyor. birinde defalarca cekim yapabildiginiz, yaptiginiz cekim disinda mekani futursuzca kullanabileceginiz ve oyuncuya istedigi kadar ozgur bir oyun anlayisi gudebilecegi platform sagladiginiz sinema perspektifi, bir yanda dar bir mekan sahibi tiyatro icinde, birinci kisi olarak ve sahneden bir dakika bile ayrilmayarak, repliklerin yuzde 60ina yakinini tek kisi olarak seslendireceginiz ve planin her kosesinde bir parcanizin bulunmasi gereken bir tiyatro oyunu..

    su iki zit kutup arasinda kiyaslama yapmak, birakin tiyatro konusunda ahkam kesmeyi, tiyatro konusunda ne denli bihaber oldugunu gosterir insanin, baska hicbir sey degil. celal kadri kinoglu, kendisine buyuk gelen bir gomlek giymemistir. ondan daha iyi oynayacaklar yok mu, elbette vardi, cunku rol bir tiyatro oyununun tek kisilik olmadigi sekliyle dusunuldugunde olmasi gereken en zor rollerden birini iceriyordu bas karakter olarak.. ancak celal bey, tiyatro bilgisinin, ses tonundaki derinligin, ifadelerindeki zenginligin butun hunerlerini bizlerle paylasmis, benim bugun izledigim gosterimde muthis bir alkisi haketmistir. oyunun uyarlamasi sizden notalari firlatmanizi istiyorsa, bunu yaparsiniz. bagirmanizi istiyorsa onu.. kimse cikip bunlari yapiyor diye performans degerlendiremez. konusulacak sey, uyarlamanin dikkatsizligi ya da kotulugudur. bulent emin yararin bir hayrani olarak, onun yogun replik ve sahneden kopmama baskisi altinda sergiledigi bas karakter performanslarindaki mukemmelliyetini bilen biri olarak, celal beyi salondan sonra tekrar tebrik ediyorum.

    zafer algoze gelince.. kiyaslama konusunu yine filmden ayirirsak, kufur ve argo konusunda bir problem oldugu acik.. turk tiyatrolarinda ve tiyatro uyarlamalarindaki baslica sorun yine kendini gosteriyor. mozartin karakterini yansitmak, oyunculugunu bilen herkesin zafer beyin kolaylikla kotarabilecegini bildigi bir gorev olarak gozukuyordu zaten. mozartin tutarsizligi, dengesizligi, ukalaligi zafer beyin bircok filminde ya da oyununda baska karakterlerde gerceklestirdigi seylerdi, bunun ustune ek olarak argo katmanin bir mantigi yoktu. yine de elindeki malzemeyi iyi degerlendiren, bazi yonlerde abarti hareketlere kacsa da mozartin karakterini yansitmayi basarabilen bir zafer algoz izledik.. ama bundan cok daha iyisini yapabilecegine de eminim bu insanin..

    sorun su ki; turkiyede her tiyatro oyununda bir komedi unsurunun barinmasi gerekliligi var. bunu uyarlamayi senaryoya dokenlerde de gorebilirsiniz, gosterime koyan yonetmenlerde de.. bir kara komedi kendini belli eder, zaten argo eklemeksizin anlasilmasi gereken, dokundurulmasi gereken temalar seyirciye ulastirilir. bir biyografik oyun icinde dram da bolca bulunuyor, yaninda bir de muzikal yonu de agir basiyorsa bu uyarlamada esprinin gecmesine bile gerek yoktur. gececekse kelime oyunlariyla, ifade gecisleriyle gosterilir, oyunun yogun baskisi altinda bulunan seyircide gevseme yaratilabilir.. ama bu, dunyanin en buyuk muzisyenlerinden birini anlatirken, ustelik dram ve muzikal yonu agir basan bir oyunda olursa, oyundan cikan hicbir seyircide ciddiyet saglayamazsiniz. sicarimlar, sokarimlar kimi seyircileri gulmeye yeltendirebilir ama tiyatro kavramina asina, oyundan daha genis capta seyler bekleyen tiyatroseverlerde hayal kirikligi yaratir..

    baska bir nokta, turk oyunlarinda duraganligin asiriya kacan bir raddede olmasi.. dekor degisimleri, sahne gecisleri teknolojik duzeyimiz ve tiyatro salonlarimizin yeniliklere gerektigi kadar yakin duramamasi nedeniyle gerektigi kadar cok ve sık yapilamayabilir. ancak oyunlarda dallanip budaklanma esigine gelmeden keske biraz daha aksiyon katilabilse demekten kendimi alamiyorum. soz tiyatronun kalbidir kuskusuz ama akilda kalan mozartin yere yigilisi, salierinin nefret uyandiran bir hareketidir..

    oyunun uyarlamasinin daha iyi olabilecegi konusunda elestirilere katiliyorum. eserin biyografikligine, mozartin eserlerine, mozart anlatimina daha cok egilebilirlerdi. argo ve kufur ile komedi unsuru yakalamaya calismak yerine olayin dram boyutu daha fazla irdelenebilirdi. mozartin eserlerini olustururkenki zeka pariltilari daha iyi yansitilabilirdi. su haliyle dahi, emegi ile, oyunculugu ile bana keyif veren bu oyun, aslinda cok daha buyuk bir solene donusebilirdi. olsun, bu haliyle de cok kotu yaftasini hicbir sekilde kabul etmeyecektir bu oyun.hicbir zaman haketmeyecektir.

    sonuc olarak, sinema versiyonunun bir benzerini cekmek degildir amac, sinemadaki karakterlerin bakislarini celal beyden beklemek degildir beklenilmesi gereken ya da soyle diyelim, aslinda yapilmasi gereken, kotu de olsa bir tiyatro oyununu nasil degerlendirmek gerektigini bilmek, bilinemiyorsa bile ahkam kesip yillarini tiyatroya vermis insanlari bir kalemde karalamak degildir.

    suanda bile celal beyin performansi, bu oyuna harcanan emek icimde bugun yaptigim en guzel seyi tekrarlama istegi uyandiriyor. iyi kotu hicbir oyuna verdigim paraya tiyatroya gidiyor mantigiyla yandi gozuyle bakmadigim icin, bu verilen yogun emegi tekrar hissederek daha iyi uyarlamalarda daha da guzel performanslar izleyecegiz optimistligi icinde buluyorum kendimi..
    hayatimda hicbir tiyatro oyunundan cikip eve gittigimde, ne bir muzik kasedimi, ne walkmanimi ne dvdmi opmedigim gururuyla, hepsinin birbirinden farkli ozellikler barindiran kavramlar oldugunu bilmenin verdigi huzurla..


    (lovehippi - 9 Ekim 2006 00:34)

  • comment image

    kesinlikle bir tasla otuzbes kus filan vurmus harikulade bir filmdir amadeus. hem mozart'in biyografisi niteligindedir, hem salieri'yi cok on planda tutup 'antonio' diye bir filme ihtiyac birakmamistir, hem de bu iki sanatcinin birbirlerinden kaynakli tum travmalari isleyip ikibin cesit bakis acisindan ucbin mesaj cikartmis, apayri degerlendirilmesi gereken 'salieri vs mozart' bahsini de guzelce ayiklamistir. bir yandan mozart'a hayran birakmis, ote yandan hayran biraktigi kisinin kuyusunu kazan salieri'ye de hayran birakabilmistir. ben bir 'kotu adam' in kotulugunun nedenlerinin bu denli inandirici islendigi baska bir film hatirlamiyorum.

    salieri'nin gercekte mozart'a hicbir ibnelik yapmadigini savunan bir kesim tarihci de var, o olay bambaska.


    (nicomedian - 6 Ocak 2009 02:41)

  • comment image

    mozart'ın hayatıyla ilgili spekulasyonlardan birinin ele alındığı, her dakikasinda mest olabileceginiz unutulmaz filmlerden biri...tiplerin rollerine cuk diye oturtuğu, duygusal inis cıkıslar yaratabilen on kez de seyredilebilen ender filmlerden.


    (salome - 27 Ağustos 2002 11:20)

  • comment image

    salieri' sinin beni mozart' tan daha çok etkilediği film.isim itibariyle( mozart yerine amadeus'la isimlendirilişi) içerisinde tanrıya yakaran bir ironi barındırır.(a-negative/ deus- tanrı)
    salieri'nin müziğe özlemi, isteği fakat yeteneksizliği sonucu ilerleyen olaylar, haset ve beraberinde getirdiği müzik uğruna yapılmış sinsice planlar da çerçevesini renklendirir filmin.mozart oldukça laçka, ergen;düşünce, öngörü kavramlarından son derece uzak bi siluet boyunca ilerlerken film içerisinde, salieri onun müziklerine hayran ve mozartça ' he s a musical idiot' olarak betimlenen, sonu hastanede oldukça iç burkucu bir sahneyle, filmin başlangıç sahnesine bağlanan bir şemal içerisinde durur. sonbahardır mevsimlerden. mozart'ı constanza ile evlenmeye ikna eder, çünkü constanza iyi bir ev kadını değildir, savurgandır;birbirlerini severler fakat evlilik yürümicek bişeydir, mozartın çocuksuluğu, sorumsuzluğu; constanza'nın har vuruşları tam da salierinin planladığı tükenişe götürecektir nice plan eşliğinde onları.

    pek kalmamış betimlenilesi sahneler aklımda, eski vakitlerde izlenmişti ve hala iç acıtan kıpırdanmalara sebep vermekte
    salieri:
    kötü olmak için 'müzik' adı verilen çok geçerli ve 'güçlü'bir özürü vardı. delirdi.


    (rhoda - 1 Kasım 2002 04:41)

  • comment image

    a$kin ne denli boyutlara gelebilecegini gosteren film, salieri'nin amadeus'a olan a$kini anlatmaktadir...


    (lem - 19 Aralık 2002 13:56)

  • comment image

    bir yerde değinildiğini görmedim. filmde maskeli balomsu parti sahnesinde wolfiemiz düzden tersten* döktürürken, piyanonun başında onu hayran ve mağrur bakışlarla izleyen gençten bir çocuk durmaktadır. kimin nesidir bu genç, mutlaka bir gönderme var ama* bilemedim. bilen varsa beri gelsin.

    edit: evet sanırsam beethoymuş. bilgilendiren infelix legatus'a referansı için teşekkürler.


    (morrisonhotel - 14 Ocak 2011 16:21)

  • comment image

    yaklaşık 3 saatlik bir film olmasına rağmen ilk sahnesinden son sahnesine kadar izleyiciyi koltuğuna mıhlar. yönetmenliği, oyuncuları, senaryosu, kurgusu, sanat yönetmenliği, kostümleri vs her açıdan sinema okullarında ders olarak okutulacak kadar güçlü bir film. imdb top 250'nin üst sıralarında olması da bunu doğrular nitelikte.

    belki film tamamen gerçeği yansıtmıyor fakat tüm gücünü de buradan alıyor zaten. ne zaman ki çektiğiniz film anlattığınız hikayeden daha güçlü bir üslup haline gelir işte o zaman o film milyonlara ulaşır ve tarihe geçer. örnek vermek gerekirse ülkemizde atatürk ile ilgili çekilen hiçbir film başarılı olamadı çünkü hepsi sırtını sadece tarihe ve atatürk'e dayadı. sinemanın 7. sanat olmasının ilkesini filmlerine yansıtamadı. amadeus'da olan ise filmin mozart'dan bile güçlü olması. öyle ki bu filmi izleyen birçok kişi saliari'nin gerçekten de mozart'ı öldürmek istediğini ve ona kin beslediğini düşünmektedir. kim bilir belki gerçekten de öyleydi. ne yazık ki bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. öyle ki bu filmi izledikten sonra tüm mozart eserlerini dinledim ve klasik müzikle uzaktan yakından alakam olmamasına rağmen klasik müziğin büyüsüne kapıldım.


    (halitkin - 20 Mart 2011 18:59)

  • comment image

    --- spoiler ---

    - kapıya gelen adam hayalet değil, gerçek. ve para veriyor. neden o boktan aktörün operasını yazıyorsun da, ölüm ayinini yazmıyorsun?!

    + çünkü beni tüketiyor.

    şu yukarıdaki repliğin ertesinden gelen 1.5 dakika boyunca o kadar farklı şeyler hissettim ki. eserlerine ruhunu veren, ruhunu katan bir bestekarın, bestenin sonunu, ölüm ağıtı olan bir bestenin sonunu getirebilmesi için, ölmesi gerektiğini fark edişi ve kabullenişinin betimlemesiydi benim için. ve bunun karşısındaki çaresizliği, duyduğu korku ama bestenin son notasını koyduğu anda alacağı hazzın ve elde edeceği tatminin, ölüm korkusunun dahi önüne geçmesi. o anda hayatını birleştirdiği insanın dahi varlığını ve söylediklerini umursamayacak kadar büyük bir tutku.

    şimdiye dek izlediğim filmler arasında en çarpıcı, en yaralayıcı ve izleyiciyi, wolfgang'ın ruh haline büründürebilecek derecede yüksek dozda bir empati kurmaya iten sahneleriyle, amadeus gerçekten kendi alanında son derece, ama son derece kusursuz bir yapıt.

    tom hulce'nin de şairane performansına diyecek tek bir kelime dahi bulamıyorum.

    ---
    spoiler ---


    (karnak - 10 Ekim 2011 02:59)

  • comment image

    filmin en güzel repligi kesinlikle filmin en basindaki salieri ile papazin arasindaki ilk cümledir.

    --- spoiler ---

    salieri:do you know who i am?

    papaz:that makes no difference,all are equal in god's eyes.

    salieri:are they?

    ---
    spoiler ---


    (serabetan - 1 Nisan 2012 16:22)

  • comment image

    bir filmin kusursuz olması için sadece hikâyenin mükemmel olması yetmez. kurgu gibi, casting gibi sayısız etken vardır. ancak amadeus, özellikle casting konusunda çok doğru işler yapmıştır. milos forman şöyle bir şey demiş hatta filmden yıllar sonra: "bütün ünlü aktörler salieri ya da mozart karakterlerini oynamak istiyordu. kim istemezdi ki? inanılmaz bir hikâyeydi... mozart ya da salieri karakterlerine çok ünlü ve iyi aktörleri yerleştirebilirdim. ancak ben onlara baktığımda aktörü değil, mozart'ı ya da salieri'yi görmek istiyordum. eminim ki herkes de öyle istiyordu."

    salieri rolündeki f. murray abraham ve mozart rolündeki tom hulce, rollerini o kadar yaşamışlar ki, çekimler boyunca birbirleriyle gerekmedikçe konuşmamışlar bile. tom hulce, karakteri mozart gibi eğlenmesini bilmiş, tüm partilere katılmış, ancak f. murray abraham neredeyse tüm parti davetleri geri çevirerek salieri'yi benimsediğini göstermiş, topluluktan uzak kalmayı seçmiş, belli bir süreden sonra da hiçbir partiye davet edilmemiş. bunun, rolüne çok olumlu yansıdığını söylüyor...

    beni en çok etkileyen ise, mozart'ın yatakta requiem'i yazdığı, salieri'nin de ona yardımcı olduğu sahne. o sahnenin linkini veriyorum ama filmi izlemeyenler uzak durursa iyi olur: http://www.youtube.com/watch?v=bkbmoyq1ks0
    mozart'ın 00:40 civarı başlayan tıkanmasının sebebi, bir yandan kulağındaki aletten requiem'in o sahnede geçen kısımlarının çalınmasıymış, kafası karışıyor adamın hâliyle. bu sahnenin ilk çekimlerinden biri ve tom hulce çok doğal olarak hafifçe tökezliyor. ancak iki aktör arasındaki uyum o kadar iyi ki, birbirlerine yardımcı oluyorlar ve sonuç olarak böyle hoş bir sahne, hoş bir final çıkıyor ortaya...

    edit: linki yeniledim.


    (tahrik olmusken objektif olamam - 24 Mayıs 2012 13:16)

  • comment image

    bana dünya gerçekten de küçükmüş dedirten film.

    --- spoiler --- aslında pek sayılmaz da bulunsun ibare.

    sahneyi direk altyazıdan kopyalıyorum.

    imparator ıı.josephin mozartı diğer saray elemanlarıyla tanıştırırkenki sözleri:

    daha önce tanışmıştık.\~bu odada.
    hatırlamayabilirsiniz, 6 yaşındaydınız.\~çok güzel bir konser vermişti.
    tabureden kalkarken yere düştü.
    kızkardeşim antoinette kalkmasına\~yardım etti. o ne yaptı biliyor musunuz?
    |kollarına atladı ve şöyle dedi:
    "benimle evlenir misin?\~evet mi, hayır mı?"

    ---
    spoiler ---

    burada bahsi geçen kız kardeş marie antoinettenin ta kendisi, o da herkesin bildiği ekmek bulamazlarsa pasta yesinler sözünün sahibi .(başlıklara bakılırsa somut delil yok.) (bkz: s'ils n'ont plus de pain ils mangent de la brioche)

    avusturyadan fransaya 16. louise gelin gitmiş , daha 14ündeyken.
    fransız ihtilali sırasında kraliçeymiş ve giyotinle idam edilmiş.

    eskiden ne alaka mozartla bunlar derdim lakin artık demiyorum bak.

    ek olarak ;klasik müziğin oturaklı ağırbaşlı kişilerin icrası olduğunu kabul etmişim ben (valla izlerken farkettim) , wolfi saolsun tabularımı yıkmış oldu.


    (sorryru - 28 Temmuz 2012 22:57)

  • comment image

    mozart'in hayat hikayesini anlatan gaz film.. ba$rol oyuncusunun kariyerindeki doruk nokta.. sevmeyene klasik muzik sevdirecek cinsten ba$arili bir anlatimi var..


    (ssg - 24 Eylül 1999 00:00)

  • comment image

    salieri'nin durumunu en iyi anlatan repliklerden biri, kendine ait bir iç konuşmadır:
    -"tanrım bu bana nasıl bir cezadır ki bu adama böyle bir yetenek verdin, bana ise sadece bu yeteneği anlayabilecek kadar bilgi verdin."
    (bkz: uc asagi bes yukari)
    yıllar sonra editi: (bkz: #30582606)


    (abebe bikila - 25 Aralık 2003 08:41)

  • comment image

    salieri özellikle rahip ile konuştuğu sahnelerde görünüş açısından da tonlama açısından da sarfettiği sözler açısından da insanın kanını dondurur bu filmde, bir de o döneme özgü çift yüzlü maske olayı vardır filmin sonunda mozart o maskeden tırsmaya başlar ve tabi siz de ürperirsiniz onunla beraber, enfes bir filmdir..


    (quisalas - 3 Ekim 2004 00:33)

  • comment image

    eksiksiz diye nitelendirilebilecek bi filmdir.. mozart ın bir yaradılış harikası olduğunu ispatta zorlanmayan bestelerinin yanısıra bu filmi de izledikten sonra bir klasik müzik hayranı olmamak zor iş.. her izleyişimde salierinin osmanlı haremine "bir tür türk genelevi" diyişinde gülmekten yerlere yapıştığım, "requiem" in yazıldığı bölümde hüngürdemeye başladığım, kini de nefreti de hırsı da aşkı da her türlü duyguyu da içinde barındırabilen bir şaheser..


    (chaosangel - 3 Ekim 2004 14:08)

  • comment image

    her yil en az bir kez izleme ihtiyaci duydugum,arka fonda lacrimosa çalarken mozart'in kefene sarili ölü bedeninin kimsesizler mezarligina atilisi sahnesinde beni istisnasiz her izleyiste hiçkiriklara bogan film...bu arada bilmeyenler için belirtmek isterim; mozart gerçekten de küfürbaz, kaba, her daim çocuksu, bir klasik dönem bestecisi olmasina ragmen asla royal aleme yalakalik yapamamis bir kisiliktir. salieri ise filmde yansitildigi kadar yeteneksiz ve kötü bir müzisyen olmamakla beraber mozart'i kiskandigi ve ayagini kaydirmak için yogun kulis çalışmaları yapmis oldugu dogrudur.


    (elmyra duff - 26 Nisan 2005 23:36)

  • comment image

    --- spoiler ---
    filmin açılışındaki salieri'nin bileklerini kestiği sahne ve ardından salieri'nin rahiple konuştuğu ve ona kendisine ait üç parça çaldıktan sonra, bir de mozart parçası çalması ve rahibin sadece mozart'ın parçasını tanımasından sonra yüzünün aldığı şekil inanılmazdır. bana yeteneğin ve dehanın ne olduğunu anlatan sahnedir. evet hem amadeus hem murray abraham dehadır. mozart'ın ismi ve abraham'ın oskarı anasının ak sütü kadar helaldir.
    ---
    spoiler ---


    (hans pfaal - 20 Eylül 2005 10:55)

  • comment image

    salierinin, kiskanclik krizlerinin birinde, "neden boyle bir yetenegi bu cocuksu yaratiga verdin de bana vermedin; madem yetenegi vermiyorsun neden icime bu tutkuyu yerlestirdin?" serzenisi saniyorum bir adamin nasil tukeneceginin ozetidir.

    ayrica bu gozyasartici replik, yine yakin zamanda cekilmis baska bir filmin -daha az dokunakli olsa da daha sinematik- final sahnesini hatirlatiyor:
    "he gives man instincts. he gives you this extraordinary gift and then what does he do? i swear for his own amusement, for his own cosmic gag reel, he sets the rules in opposition. look, but dont touch. touch, but dont taste. taste, but dont swallow...."

    salierinin durumunda ise don't lar can't lerle yer degistirir. zaten tatmin edilseler bile tutkular her zaman tuketici (consuming daha yerinde bir kelime) degil midir sayin buddha?

    tabii bu arada insan nasil ki amadeus'u izledikten sonra mozartin son albumunu tum muzik marketlerde ariyor, godel escher bach okuduktan sonra da bach ve beethoven groupiesi oluyor. bak sayin buddha, tanri bize boyle bir tutku vermemis de daha mi iyi olmus sanki; nereye ceksen oraya gidiyoruz anasini satayim, beni de bu maymun istahlilik tuketti iste.

    o altindan heykelinin alnina "ne mozart'ti ne salieri, bok yoluna gitti tolstoyevski" yazmassam serefsizim.


    (immanuel tolstoyevski - 20 Eylül 2005 11:16)

  • comment image

    mozartin dehasini, ama bunun yaninda tutkulu ve cok calisan salierinin mozartin yaninda komik kalmasinin salieri yi ofkeden haksizliktan kudurttugunu anlatan, gercekte salieri ve mozart in arasinda gecenlerle pek alakasi olmayan bir donemi, bir dehayi ve cok calisip cok tutkulu olmanin degerinin bir deha tarafindan rahatsiz edilisini anlatan film

    --- spoiler ---

    salieri cukulatalari cok sever surekli cocuk gibi cukulata pesinden tepsileri koklayarak gider, cukulata hakkinda konusurken muzige tutkulu oldugu gibi onlara da tutksu varmis gibi konusur

    ve kesinlikle salierinin siritisi cocuksu ama derindir

    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---

    filmde mozart vodvilcilerle takilirken vodvil tiyatrosu sahibi ile birlikte piyano calarlar kamera klavyeye yandan zoom yapar ve ikisin ellerini gorursunuz vodvil tiyatrosu sahibinin elleri kaba parmaklari kasilidir ve notalara basis tarzi kabadir mozart in parmaklari zariftir ve klavyenin ustunde kelebek gibi hareket eder

    ---
    spoiler ---

    bilerek mi yapilmistir pek anlayamadim fakat kesinlikle etkileyicidir


    (copadam - 24 Eylül 2005 21:33)

Yorum Kaynak Link : amadeus