Süre                : 2 Saat 17 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Nisan 2004 Cuma, Yapım Yılı : 2004
Türü                : Aksiyon,Cinayet,Heyecanlı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Miramax , A Band Apart , Super Cool ManChu
Yönetmen       : Quentin Tarantino (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Quentin Tarantino (IMDB)(ekşi),Quentin Tarantino (IMDB)(ekşi),Uma Thurman (IMDB)
Oyuncular      : Vivica A. Fox (IMDB)(ekşi), Ambrosia Kelley (IMDB)(ekşi), Michael Parks (IMDB), James Parks (IMDB)(ekşi), Jonathan Loughran (IMDB)(ekşi), Michael Bowen (IMDB), Chiaki Kuriyama (IMDB)(ekşi), Chia-Hui Liu (IMDB)(ekşi), Lucy Liu (IMDB), Shin'ichi Chiba (IMDB), Julie Dreyfus (IMDB), Bo Svenson (IMDB), Caitlin Keats (IMDB), Christopher Allen Nelson (IMDB), Samuel L. Jackson (IMDB), Sid Haig (IMDB), Larry Bishop (IMDB), Laura Cayouette (IMDB), Clark Middleton (IMDB), Michael Madsen (IMDB), Daryl Hannah (IMDB), Claire Smithies (IMDB), Helen Kim (IMDB), David Carradine (IMDB), Perla Haney-Jardine (IMDB), Uma Thurman (IMDB), Thea Rose (IMDB), William Paul Clark (IMDB), Al Manuel Douglas (IMDB), Lawrence Bender (IMDB), Gary Rodriguez (IMDB), Quentin Tarantino (IMDB)

Kill Bill: Vol. 2 (~ Kill Bill: Volume 2) ' Filminin Konusu :
'Gelin' adıyla bilinen kiralık katil, düğünü sırasında saldırıya uğramıştır Kilisedeki herkes öldürülmüştür. Gelin, karnındaki bebeğini düşürmüş ama hayatta kalmayı başarmıştır. 5 yıl boyunca komada kalan genç kadın, bir mucize eseri hayata geri dönmüştür. Artık tek amacı vardır: Ona pusu kuran Bill ve adamlarını teker teker öldürmek. Bill'i en son öldürecektir.

Ödüller      :

Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films:Saturn Award-Best Supporting Actor, Saturn Award-Best Supporting Actress


İntikam / 27
  • "vol 1'den cok farkli bir film. ayni filmin ortadan kesilmis hali olmasi bu gercegi degistirmiyor. bu bolumde digerine gore bi sadelik, bir bilgelik var. ben vol 2 yi kesinlikle daha cok sevdim."
  • "son 15 dakikasını her gün izlesem bıkmayacağım film. kanal d bugünlük imdadıma yetişti saolsun."
  • "pulp fiction'da mia'nın pilot bölümünde oynadığı dizideki fox force five'a selam gönderen film."
  • "filmleri son yazılar geçinceye kadar izlemeye devam eden dünyanın dört bir yanındaki sinema geeklerine göz kırpan, selam eden sanat eseridir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    western, uzakdoğu ve latin öğelerinin, intikam ve annelik temaların bir arada işlendiği, stüdyo filmi ile b film olmak arasında ikide bir gidip gelen, ganster-karete-komedi soslu ve nihayetinde; hiçbir zaman kendini fazla ciddiye almayan bir aşk filmi.

    bu kadar harmanlamayı yaparken de kendi içinde tutarlı ve anlaşılır kalması ayrıca takdire şayan, belki de filmi benzersiz yapan şey.

    (bkz: esteban vihaio)


    (le fougueux - 25 Nisan 2010 21:01)

  • comment image

    an itibariyle kanal d'de izlerken düşündüm de, uma thurman* iyi ki küçük kızıyla birlikte bill'in evinde, yatakta film izlerken uykuya dalıp gitmemiş lan. oda zaten karanlık, bir de yan yatmış ki ben olsam çoktan sızıp kalmıştım orada. sonra ne olurdu; bill gelir, uykusunda yastıkla boğardı onu. bütün o intikam yeminleri, öldürdüğü insanlar, tabuttan çıkmalar falan hep boşa giderdi amına koyim. iyi ki olmamış, iyi ki uyumamışsın uma!


    (bolshoi booze - 12 Şubat 2012 03:03)

  • comment image

    vol 1'den cok farkli bir film. ayni filmin ortadan kesilmis hali olmasi bu gercegi degistirmiyor. bu bolumde digerine gore bi sadelik, bir bilgelik var. ben vol 2 yi kesinlikle daha cok sevdim.


    (fatkil - 16 Nisan 2012 05:45)

  • comment image

    son anda aldiğim duyumlara göre film bölümü sadece yirmi dakika sürecekmiş, geri kalan kisminda tarantino şöminenin başinda oturup bizlere bir kitaptan bruce lee'nin hayatini okuyacakmiş... arka planda da kan havuzu olacakmiş adet olduğu üzere...


    (portakal - 4 Ekim 2003 00:14)

  • comment image

    (ben filmden baya bir anlam cikardim, icimden de birseyler yazmak geldi, ancak bunu takdir etmeyenler ve "oho naapmissin sen haci" diyip cok kotu tusuna asilanlar gelip kicimi opebilirler.)

    (bu yazi hicbir sekilde spoiler icermemektedir. bahsi gececek olan sahnelerin hepsi tamamiylen fragmanlardan da gorulebilecek sahnelerdir. diger betimlemelerde herhangi bir spoiler verilmeyecegi gibi, filmi henuz izlememis olanlarin da dikkat etmelerini tavsiye ettigim birtakim seyler icermektedir.)

    (kill bill volume 1 hakkinda yazmis oldugum yaziyi okursaniz, burada anlatmak istedigim seyleri daha iyi anlarsiniz. yaziyi okumak icin su entry'e bakiniz: #3440705).

    ilk filmi izlemis olanlar, veya hakkinda az bucuk birsey duymus olanlar hatirlayacaktir: ilk filmde bir drama, onu takip eden bir uyanis ve bununla birlikte gelisen, heyecani surekli tirmanan bir hikaye vardir. icinde bol aksiyon vardir, bol eglence vardir, anlayan icin gayet guzel bir komedi unsuru vardir, ancak ustune yogunlasilan asil olay gozunu intikam burumus ve bu yolda herseyi yapabilecek bir kadindir. hakiki dusmanin yuzu hep gizlidir ve izleyicinin detaylarini pek bilmedigi birseye karsi savas verilmektedir.

    ikinci filmde ise, tipki seyedra'nin soylemis oldugu gibi, yin olan bir filmin yang'i durumu soz konusudur. ikinci film, ilk filmi tamamlamakta, izleyicinin aklinda kalan sorulara tamamiylen bir yanit vermektedir, ancak yogunlasilan noktalar tamamen olmasa bile buyuk olcude farklidir.

    1) oncelikle, ilk filmi izledikten sonra "herhalde bu sefer yakin dovus silahlari yerine barutlu silahlara yonelecekler, olay daha cok tabanca ve tufeklerde olacak, ancak muhtemelen meksika, teksas gibi bolgelere yogunlasacaklar" demistim. oyle ki ilk film icin olan entry'mde boyle bir ongoru mevcut.

    silah konusunda biraz yanilmis olsam da, genel olarak hakli cikmis olmam beni sevindirdi. bu filmde barutlu silahlara verilen onem biraz daha fazla olsa da, derinine inecek kadar da bir onem tasimiyor. filmin fragmanlarini ilk gordugumde ise "demek yanilmisim, ancak bu sefer japon yerine cin silahlarina onem verilecek" demistim.

    ikinci filmde cin kulturune, her ne kadar sarkastik de olsa, onemli sayilabilecek derecede deginilmis. ancak silah konusunda yine ilk film takip edilmis, bu yuzden halen daha bir japon etkisi goruluyor. daha cok genel baglamda dovus sanatlarina ve kung fu'ya onem verilmis olsa da, silah konusunda yanildigimi soylemeliyim.

    ancak yer ve zaman hakkindaki ongorulerim dogru cikmis. latin amerika'ya deginilmis, teksas onem kazanmis. bu sefer catismalar bir metropolun icinde yasanmamis, tamamiylen kurak ve insandan uzak bir yerde yasanmis. sanki biraz "japonya'da vahset daha olagan, daha siradan, ancak amerika'da ayni seyi uygulamak icin goz onunde olmamak gerekiyor" tarzi bir olay sozkonusu, fakat bu tamamen benim fikrim.

    zaman olayina gelecek olursak, yine quentin tarantino'nun sevdigi tarzda bir ileri bir geri oynamalar, once guncel olani anlatip, sonra onun gecmisini irdelemeler bolca kullanilmis. pek birsey degismemis bu noktada yani.

    2) silahlar konusunda biraz daha detaya inmek gerektigini dusunuyorum. anladim ki, tipik "bir mala deger yukleme" olayi sozkonusu. ortacagda gecen herhangi bir epik hikayede veya fantazi agirlikli eserde her zaman bir malzemeye yuklenen deger konsepti on planda olmustur. kutsal kilic olsun, kutsal kase olsun, ugurlu bir kiyafet, buyulu bir zirh olsun, esyalarin da kendi caplarinda bir kimlikleri mevcut olmustur.

    kill bill serisinin de aslinda yari epik bir havada gectigini dusunecek olursak, ana karakterin ve diger karakterlerin, bir ustanin elinden cikmis olan kilica duyduklari saygi, veya filmde gozuken bazi kiliclarin karakterler ile olan dogrudan baglari sacma gelmemelidir.

    gerek ustunde yazilar olan bir kilic, gerekse ustunde oni resmi olan bir kilic (kimlerin kiliclari oldugunu soylemeyecegim), hepsi buna isaret etmektedir.

    benzer bir seyi, az da olsa arabalara olan bagda da gormekteyiz.

    3) herhangi bir sekilde ilk filmi izlemis bir insanin gozune ilk basta carpacak olan sey yogun, ancak normalde igrenc olmasi gerektigi halde daha cok "komik" olmayi basaran kan unsurudur.

    bu filmde vahset, ilk filmdeki gibi artik komediye kacan kan yogunlugu ile degil, gercekten insanin icini parcalayan sekilde gosterilmis. olen insan sayisinin, ilk filme nispeten az olmasina ragmen, her olumde hissedilen "iyi ki bana ayni seyi yapmiyorlar, iyi ki bunlar benim de basima gelmiyor" duygusu agir basmaktadir. igrenclik sinirlarini zorlayacak, bazi insanlara gozlerini kapattiracak derecede irili ufakli vahset vardir.

    4) ikinci film cikmadan once, quentin tarantino, bu filmdin daha bir duygusal olacagini soylemisti. benim (ve bir baska arkadasimin) hep merak ettigim ise, kendisinin duygusalligi boyle bir filme ne denli basari ile sokabilecegi olmustur.

    bazi sahneler, hakikaten de inanilmaz duygu yukludur. daha fazla detaya inmek icin filmden ornekler vermem gerekecek, o da olmaz, ama yine de filmi izlerken siz de boyle hissedecek, tarantino'nun isi nasil cekip cevirdigine inanamayacaksiniz, eminim.

    5) burada bahsini edecegim "cin kulturu", herhangi bir sekilde ilk filmde agir basan japon kulturu ile, islenis bakimindan karsilastirilmamalidir.

    ozellikle 1970ler'in ucuz uzakdogu kung fu filmlerini andiran sahneleriyle (boguk cikan ses, kotu kalite kamera, hatali odaklamalar, vs) quentin tarantino, bu filmde de "modern" cin sinemasi ile olesiye dalga gecmeyi, ama ayni zamanda ona saygi duymayi basarmistir.

    biraz evvel degindigim gibi, filmdeki vahset ogeleri de, bir japon anime'sinde olan abartidan ziyade, ic giciklayici derecede, hatta rahatsiz edici derecedir -ki bu da ayni zamanda cin sinemasinin bircok orneginde rastlanan birseydir. ucuz cin dovus filmlerinde karakter, mutlaka bir aci evresinden gecer ve karakterin hissettigi aciyi izleyici de paylassin diye bircok "igrenc" denilebilecek teknige basvurulur. volume 2'da da kesinlikle bu soz konusudur.

    6) ozellikle bir sahne vardir ki, orada bir "sevgi ve nefret" iliskisi yogun bicimde gorulebilir. trailerlardan da gordugunuz uma thurman'in karakterinin kizinin yaptigi bir olay hakkinda konusulmaktadir ve bu noktada kisa bir diyalog gecer. hem annenin, hem de kizin arasindaki karakter uyusmasi hemen goze carpacagi gibi, aslinda ikisinde de bir "onu sevdigim halde ona bunu yaptim, yapabildim, cunku bir amacim vardi" fikri oldugu gozlemlenebilir.

    ufak kiz, simdi ne oldugunu soylemeyecegim hareketini tamamiylen deneysel maksatla, hayatin gerceklerini anlama maksadiyla yapmisken, annesiyse tamamiylen intikam ugruna yapmistir. uma thurman, bir yandan sevdigi, bir yandan da nefret ettigi seye karsi tavir takinmisken kizi, sevdigi birseye karsi bir harekette bulunarak, annesinin yolundan (istemeden de olsa) gittigini gostermistir. kiz, yeni seyler kesfetmistir; onda nefret yoktur, ancak annesinin ideolojisine atilmis bir "ilk adim" olarak gorulebilir.

    7) uma thurman, her ne kadar inanilmaz gozu kara davranmis olsa, inanilmaz acimasizliklar yapmis olsa da, yine de her vahset sahnesinde ufak, ama cok ufak bir masum bakis atmistir. buna benzer "masum surat" ifadeleri, filmde ufacik fragmanlarda da olsa her yerde mevcuttur ve bunlarin hemen hemen hepsi uma thurman'in karakterine aittir.

    belki quentin tarantino'nun kendisine karsi olan obsesyonundan dolayi boyle birsey mevcut, belki de karakterin ismine yakisan cinsten (karakterin hakiki ismini tam olarak filmde ogreniyoruz, soylemeyecegim) olmasi maksadiyla boyle birseye girisilmis. ancak yine de karakterin tamamiylen insani degerlerden kopmadigi, aslinda kendisini savunmaya calisan ve masum oldugunu dusunen bir insan oldugu akillara kazinmis.

    8) uma thurman inanilmaz, i-na-nil-maz bir oyunculuk cikarmistir birtakim sahnelerde. ansizin bir duygu seline kapilan, bu nedenle de tamamiylen ciddiyete burunen bir karakterin nasil da "oyun oynuyormus" gibi gosterilebilecegi ve bu gecisin nasil da iyi yapilabilecegi konusunda cok iyi bir is cikarmis, ders vermis kendisi. en azindan birtakim bahsini etmeyecegim sahnelerde gozume carpan bu oldu. agzim acik kaldi, cok basarili buldum.

    9) kisisel elestiri: filmde tek beni hayal kirikligina ugratan, bir iki noktanin daha onceden tahmin edilebilir cinsten olmasiydi. filmin ilk yarisina tekabul eden noktalardan birinde bahsi gecen bir olayin, "daha sonra bir ara bu olay kesin olacak, bu kesin uygulanacak" dedim. nitekim oyle de oldu, ancak ne oldugunu soylemeyecegim.

    filmi izleyen insanlar, kesinlikle ilk ve ikinci filmi birbirinden ayri filmler olarak gormemeli, "ilk film daha iyiydi ya" veya "ikinci film daha iyiydi" gibi tartismalara girmemeli, hepsinden ote filmde herhangi bir sekilde gercekcilik aramamalidirlar. bu cok ama cok onemli, cunku obur turlu asla tadini alamazsiniz.

    filmi daha fazla irdeleyemiyorum, zira hakikaten spoiler olmasindan korkuyorum. ancak filmi izlerken, yukarida saydiklarimin yaninda, bir de sunlara dikkat ediniz:

    - karakterlerden birinin olum sekli nedeniyle her ne kadar izleyici "aslinda onu uma thurman oldurmedi" dese de, sembolik olarak aslinda kendisi oldurmustur. dikkat.
    - ana karakterin ilk filmde de ogrendigimiz "black mamba" olarak gecen takma ismine dikkat ediniz.
    - "bang bang" sozcugune, bu sozun gerek sarki icinde, gerekse diyalogda kullanildigi sahnelere (ilk film dahil) kesinlikle dikkat ediniz, arasinda bir bag kurmaya calisiniz.
    - "zor kosullarin ve acinin egitici yonu" olayina dikkat ediniz.
    - komik fakat aptal duran seylere "bu cok sacma" demeden once, aslinda ozellikle o sahnenin konsepti icine ve hikayenin kendisine ne kadar muthis entegre edildigini dusununuz.
    - tame (egitmek, daha cok hayvanlara odakli) yerine charm (etkilemek, buyulemek) kelimesinin kullanilmis olmasina (bill'in rumuzundan, yani ilk filmden de hatirlayacaginiz "snake charmer"dan bahsediyorum) dikkat ediniz. her ne kadar aslinda yilanlari kovalarindan flutle (bu enstrumana da dikkat) cikaran hint fakirlerine zaten "snake charmer" dense de, yine bir cifte manalandirma olabilir.
    - hic oynayacagini bile tahmin etmediginiz surpriz bir oyuncu goreceksiniz. ancak bu oyuncunun sigara icisi ve vurdumduymazligi ile, daha sonraki sahnelerde benzer vurdumduymaz hareketleri karsilastiriniz.
    - "bir seye deger vermek, saygi duymak" olayina dikkat ediniz. ozellikle bir karakterin baska karakterlere karsi olan saygisindan sozediyorum. saygisiz olanin sonunun nasil olduguna ve bunun aslinda filmin cin budist ve shaolin konseptine olan yakinligina dikkat ediniz.


    (spincrus - 17 Nisan 2004 07:53)

  • comment image

    gidilip görülmüş ve ilk filme ihanet etmeyen bir devam filmi olduğu anlaşılmıştır.aslında buna devam filmide denmez netekim tarantino : "..filmi çektik bitti, baktık 4-5 saat olmuş bölelim bunu dedik.." gibi bir açıklama yapmıştı..

    tabut sahnesinde tarantinonun tam bir perde faşisti olduğuna kanaat getirdim, koca salonda, simsiyah bir perde, derin derin soluk alan bir kadın sesi...klostrofobisi olanların gidip gitmemeyi ciddi düşünmesi gereken film..

    pai mei nin neredeyse her tavrıyla yarmış geçirmiştir, ilk bölümü bu bakımdan 2'ye katlar..

    büyük ve tanınmış bir restorana gidip menüden yemek seçip, gelen yemekleri tek tek yemeniz gibi birşey bu kill bill..
    aperatifler, ara sıcaklar, ana yemek, ot bok, üzerine tatlı, en son kahve falan..

    (bkz: perde faşisti)


    (core i - 24 Nisan 2004 00:10)

  • comment image

    --- spoiler ---

    filmin sonunda kucuk kızın izledigi cizgifilme dikkat edilirse , iki farklı cizgi film birlesmesi, guguk kusu topragı gagalıyor (petrol), bir baska karede ise temel reis e ku$un teki ba$ının agrıyıp agrımadıgını soruyor, temel reis hayır agrımıyor dese de yok yok agrıyordur diyip elindeki cekicle kafasına geciriyor. burada da amerika nın ırak politikasına bir gonderme yapılmı$. buna ek olarak bir sahnedeki tabutta duran iskeletin eline dikkat edilirse barı$ isareti yapmakta oldugunu farkedebilirsiniz.

    ---
    spoiler ---


    (the day as heaven wept - 24 Nisan 2004 03:13)

  • comment image

    artık sinemada yeni hikaye kalmadığını bilmelerine rağmen tarantino'ya bok atma sevdalısı andavalların "ne olacağı belliydi eğlencelik i$te hıh!" yakla$ımını devam ettirdiği filmdir ayrıca. yıllar geçtiği halde tarantino film zevkinden taviz vermediği gibi bu denyolar da denyoluklarından taviz vermeyecekler anla$ılan... (bkz: kaçış edebiyatı/8)


    (lem - 25 Nisan 2004 13:06)

  • comment image

    tıpkı film gibi; birbiriyle alakalı paftalarla irdelenesi, serzeni$lere cevap verilesi bir filmdir ayrıca kendisi. $öyle ki;

    chapter 0) fimle ilgili en saçma motivasyon, elbette "sonunda ne olacak acaba" motivasyonudur. bunun barizliği bilinirken filmin üzerine "rahat olun yau, bill'in dediğini duymadınız mı" diyerek gitmenin manası olmadığı gibi, bu durum; filmin asıl derdinin belli bir hikaye içerisinde bamba$ka hissiyatları yakalamaya, sinemasal orgazma ermenin doyumsuz hazzını izleyiciye ya$atmaya çalı$masını da görmezden gelmenin daniskasıdır. ama bu da "iyi bir seyirlik" kapsamında yer alırmı$. kelamın aslı ve en sinir bozanı "eğlencelik çerez"dir. "böyle özenli çerez mi olur, çerez dediğin patatestir, neredesin firuze'dir, kuş üzümüdür pa$a dedem" der i$in içinden çıkarsınız. kolaydır... ayrıcana kimse tarantino'nun japon kültürü ve edebiyatını incelediğini ve filmin bu açıdan değerlendirilmesi gerektiği iddia etmezken ortaya yine atılan bu "kaçma sevdalısı izleyici profili" lafının garipliğine bir mana belki $urda daha iyi anlatılmı$: (bkz: ben pokemonum deyip camdan atlayan cocuk/22)

    1) tam da üstteki nedenlerden ötürü "hikaye kalmadı karde$im" bir serzeni$ ya da bağnaz bir savunma değil, çe$itli senaryo kuramı kitaplarında belirtilen bir gerçektir. çoğu edebiyatçıya göre $imdiye kadar en fazla 99 çe$it hikaye ortaya çıkarılabilm$tir. 100'üncüyü bulana madalya verilecektir. bokunda boncuk arayanlara duyurulur.

    chapter 2) (bkz: kill bill volume 1/@lem)....

    chapter 3) filme yöneltilen oklardan biri olan ve meğersem ki "iyi bir seyirlik" manasına gelip de göze böyle görünen kaçış edebiyatı kelamının kökenine inildiğinde katı modernist akademisyenlerin kıçıyla karşılaşılır. kaynak orasıdır zira.. e böyle bir kuramın pe$inden ko$ulacağına, gidip pai mei'nin öğrencisi olmak elbet daha akıl karıdır, sallamayınız.
    ayrıca bu tabir bir de "farklı bakı$ açısı getirmek" olarak tanımlanmı$ ki sanırsınız sinema tarihini yeniden yorumlayan bir teoremle kar$ı kar$ıyayız. çok bağnazla$alım, hemen küfredelim. her neyse... bu meseleye, daha ilgili ba$lıklarda mesela; (bkz: kaçı$ edebiyatı) ve (bkz: j r r tolkien/44) gibi yerlerde daha iyi değinilmi$... (madem adet ba$lıkla mesaj vermek ben de uyayım).

    chapter 4) göndermenin bini bir para olan filmin bir sahnesini cingöz recai'nin biri brian de palma'nın carrie'sine göndrme olarak algılamı$ misal. "mümkündür" deyip geçmeden evvel sahnenn ne olduğunu merak edenlere muhtemelen mezarlıkta geçen sahnelerden biri olduğunu belirtmek gerek. ancak bu sahnenin carrie'nin nasıl bir sahnesine gönderme olduğunu söyleyemeyiz. zira mevzubahis sahne carrie'nin finalinde yatıyor... bir diğer ilginç bağlantı da filmin özenli dyaloglarından çıkıp, woody allen'ın annie hall'una gidermi$ meğer. imdb'de yer alan listede de bulunan bu bağlantıyı, filmde özellikle the bride ve bill'in diyaloglarında sezmek mümkündür. filmde bizatihi yer alan filmlere gelince; shogun assasin zaten, filmin hikayesinden dahi akan bir fimken bu kez karakterler tarafından da dilendiriliyor izleniyor. diğerleri ise; john ford'un the quiet man'i ile bill'in odasındaki tv'den gördüğümüz the golden stallion oluyor.

    chapter 5) tüm bunların gelip de bağlandığı ana damar "ciddiye almamak"tır. filmi, onu sevenleri, yönetmenini, oyuncusunu, filmdeki yukarıda çok çok çok mini bir kısmından dem vurduğum onca özeni küçümsemek gibi tövbe ha$a eylemlerle i$tigal edip sonradan da "koltuğa mıhlandığını, çok etkilendiğini" açıklamak pek tabi kar$ı çıkılası bir durumdur. bununla beraber. bu eylem nedeniyle küfür yemek ağır bir durumdur elbet, ama tüm bunları hakeden bir güruh da ortada dolanırken o kelamlardan vazgeçmek, katananın keskin yanıyla boğazımızı samimi kılar.

    chapter 6) nihai kararda; bir film üzerine, hee ki bu kill bil volume 2 gibi bir film ise; sinema izleyicisinin arasında çıkan atı$ma yine onların arasında kalır. tabiri caizse kol kırılır yen içinde kalır. bu da öyle bir yapım i$te, tartı$tırıyor, dert sahibi ediyor. gene de filmin $ahikalığına zeval gelmemesi lazım elbet kimsenin nezdinde....


    (lem - 26 Nisan 2004 20:26)

  • comment image

    sırf aksiyon yönüyle ön plana çıkan ilk filmden kat kat daha iyi olan film.

    --- spoiler ---

    sırf en son sahnedeki bill-beatrice stand off'u dahi tek başına bu filmi efsane yapmaya yeter de artar bile. birbirlerini öldürmek üzereyken bile birbirlerine olan aşklarını açığa vurmaları ve bill'in öleceğini bilmesine rağmen vakarla attığı o beş adım off ulan off
    ---
    spoiler ---


    (molla - 29 Ağustos 2014 15:04)

  • comment image

    --- spoiler ---

    bill:

    çizgi romanlara oldukça düşkünümdür. özellikle süper kahramanlarla ilgili olanlarına. süper kahramanların etrafını saran bütün o efsaneleri büyüleyici bulurum.

    en sevdiğim süper kahramanı düşün, süper adam. harika bir çizgi roman değil. ayrıntılar iyi çizilmiyor. ama efsanesi... efsanesi, yalnızca harika değil, aynı zamanda özgün de.

    süper kahraman efsanesinin esası süper kahraman ve onun ikinci kişiliğine dayanır. yarasa adam, gerçekte bruce wayne'dir, örümcek adam da, peter parker. bu karakter, sabah uyandığında peter parker'dır. örümcek adam olmak için, bir kostüm giymek zorundadır. işte süper adam'ı diğerlerinden ayıran başlıca özellik de budur. süper adam, süper adam'a dönüşmez. süper adam, doğuştan süper adam'dır. süper adam, sabah uyandığında, süper adam'dır. ikinci kişiliği, clark kent'tir. kıyafetindeki büyük kırmızı 's' harfini kentler onu bir bebekken bulduklarında sarılı olduğu battaniyeden almıştır. kıyafeti budur. kent'in kullandığı gözlük ve takım elbise ise, kostümüdür. bu, süper adam'ın aramıza karışmak için giydiği kostümdür.

    clark kent, süper adam'ın bizde gördüğüdür.

    clark kent'in tipik özellikleri nelerdir? güçsüzdür... kendinden emin değildir... korkağın tekidir.

    clark kent, süper adam'ın tüm insan ırkına yönelttiği bir eleştiridir.
    ---
    spoiler ---


    (cralei - 4 Mart 2015 02:58)

  • comment image

    nedense cesitli kereler izledikten sonra bazi sahnelerine turk alternatifler uydurmaya basladigim ve kendimi bu konuda durduramadigim bir filmdir.
    misal gelinin eski yavuklusu olan bilo (ki kil bilo zaten sozlukte yapilmis bir espridir) dugun evinin onunde kina merasimi yapildigi esnada zurna calmaya baslar

    -zurriirriiii zurttirriiii zuri zurriii.. makaram sari baglar le giz soyle gelin aglaaaar voeeyy
    -(gelin evden cikar, biloyu gorur) bilo ne edirsin burda, delirmissen?
    -sana geldim ginali guzum, duydum ki evlenirsin
    -dogru duymussan, amman diyem akilli ol, bela cikarma yoksa agam gotunden kan alir hee
    -beyin necidir, kimlerdendir ne is isler?
    -ciftcidir, 3 ay calisir 9 ay parasini yer
    -hele bir gorem onu
    -(damat gelir) sehriye ne yapin gii icerde herkes seni ariyo..bu hemso da kim?
    -bu, bu babamdir selo
    -oo baba hosgelmissen, sehriye almanyadadir, izin alamadi, dugune gelmeyecek dediydi emme?
    -pavrikada mastir gottlieb'e 1000 mark rusvet verdim yigenim, o da bana yazivirdi 7 gun izin
    -hosgelmissen, sefalar getirmissen, dugune kalirsin o zaman he?
    -bakarim yegen, zahmet vermiyem size de..
    -o nasil soz babam, sen benim de babamsin artik
    -eyvallah yigenim, ben suraya biryere ilisiveririm, sizi bakin isinize
    -dugun pilavindan yimeden hayatta birahmam ha baba
    -...(ic ses: o baba diyen agzini sifatini sikem senin, gorecen babayi az dur hele)


    (my jekyll doesnt hide - 12 Temmuz 2004 09:42)

  • comment image

    filmleri son yazılar geçinceye kadar izlemeye devam eden dünyanın dört bir yanındaki sinema geeklerine göz kırpan, selam eden sanat eseridir.


    (birahi - 30 Ağustos 2004 15:10)

  • comment image

    bu filmi ancak kill bil 1 ile karşılaştırabileceğimize göre şunu demek isterim: kill bil 1'den kat be kat iyi. peki ama kardeşim bunlar zaten aynı film, ortadan bölmüşler sadece diyebilirsiniz, o vakit de şunu demiş olayım: filmin ikinci yarısı ilk yarısından daha iyi idi. şunu düşündüm, ilk filmde harcıalem takılayım ikinci filmde sanat yapayım, ne diyeceksem diyeyim, daha incelikli sahneler kurayım, çizgiromandı şuydu buydu, mesajımı vereyim, karate filmlerine saygımı bir kez daha ama en süperinden sunayım demiş sanki tarantino. ama muhtemelen bunların çoğunu demedi de, ben uydurdum, öyle olur çünkü biliyorsunuz. neyse, bunu seyrederken ilk filme oranla daha fazla sinemasal bir tad (ne demekse) aldığımı söylemeliyim, daha ustaca gibiydi, her sahneyi gözümü kırpmadan ve peşine nasıl bir numara gelecek acaba diye düşünerek seyrettim, zaten sinema da bu değil mi, yeniliktir sinema, en klasik filmde bile yeni bir numara keşfetmek, seyircinin merakını ayakta tutmaktır, üstelik kadının intikam almak istediği herkesi öldüreceğini biliyoruz ama bu merakı yine de ayakta tutmayı becerebiliyor yönetmen, yetenektir yani, dikkatinizi çekerim. özetle iyi bir film midir değil midir tabii ki tartışılır, burada bunu demiş burada şunu demiş, bu filmin meşazı nedir yani, bunlar hep söylenebilir, zaten bu film özelinde benim takıldığım bir mevzu değil o kadar da, çünkü öyle bir iddiası yok, ama şunu sanırım pek kimse tartışmaz, iyi bir "sinemacılık"tır tarantino'nun yaptığı, yani sinema sanatı her ne halt ise onun hakkını vermiştir, aha sinema demiştir.


    (nazmiye demirel - 12 Şubat 2005 13:16)

  • comment image

    billsel baba figuru koleksiyonunun iki nadide urunu: esteban ve pai mei. (gerci belki hanzo da ucuncuydu.) esteban'in "if i were still in business" sozunu sarfederken cukune attigi minik saniyelik bakis seyirciyi etkilerken, pai mei uma'yi ilk tokatladigi sahnenin sonunda kafasini cekince arkadan vuran saniyelik gunes isini goz alir. zira pai mei, ogrencisine zorluk cikarip engeller koyarak aydinliga* kavusturan bir hocadir. bir nevi munir ozkul diyebilir miyiz. (hatta bu tarz -sert ama ogretici- hocalarin diger benzerlerini turk gencleri 'ben sizi zor sorulara calistiriyorum ki once bi ananiz guzelce aglasin, ama sonra esas sinavda karsiniza kolay sorular gelince bir cirpida hallediverin' diyen hocalar sayesinde universite sinavlarina hazirlanirken tecrube eder.) i$hin metaforuna donersek, mezardaki sahneden gunisigina cikmanin minicik paralel metaforudur tabi. paralellik demisken kani dokuldukce guclenen, dokuz canina onuncuyu katan kiddo, bu muhtesem haliyle, kalbi durup calistiktan kisa sure sonra dunyayi nukleer facialardan kolaylikla kurtarabilen bir nevi jack bauer gibidir. bu filmde hanzo ile bill arasindaki bagi cikaramamak disinda anlayamadigim seylerden biri ise pai mei ile kiddo arasindaki ilk dovus sahnesinde pai mei'nin apis arasina tekme atan kiddo'nun ayaginin orda sikismasina sebep nedir. kiddo'nun bes asamali kalp gocertme teknigini ogrenmesiyle bu ilk gorusmede pai mei'nin hem sert hem sert* olmasiyla alaka kurmali miyiz, kurarsak fesat, kurmazsak saf mi oluruz.


    (yummy - 3 Nisan 2005 06:53)

  • comment image

    malumunuz bill*, beatrix kiddo'ya askindan gebermektedir.
    ote yandan kiddo almis basini gitmis, karni da olmus komacan... eh koskoca david carradine bu, erkeklige halel gelsin ister mi?
    kafaya sikarken icin icin aglamaktadir ama yine de yapar yapacagini...
    "there is nothing sadistic in my actions..." der. "this is me at my most masochistic."


    (deep in dark - 28 Mayıs 2005 02:01)

Yorum Kaynak Link : kill bill volume 2