Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 28 Ağustos 2005 Pazar, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Aksiyon,Drama,Tarih,Romantik,Savaş
Ülke                : İngiltere,ABD
Yapımcı          :  HD Vision Studios , British Broadcasting Corporation (BBC) , Home Box Office (HBO)
Yönetmen       : Michael Apted (IMDB)(ekşi), Allen Coulter (IMDB)(ekşi), Alan Poul (IMDB)(ekşi), Steve Shill (IMDB)(ekşi), Timothy Van Patten (IMDB)(ekşi), Alan Taylor (IMDB), John Maybury (IMDB), Julian Farino (IMDB), Jeremy Podeswa (IMDB), Mikael Salomon (IMDB), Adam Davidson (IMDB), Carl Franklin (IMDB), Alik Sakharov (IMDB), Roger Young (IMDB)
Senarist          : Bruno Heller (IMDB)(ekşi),William J. MacDonald (IMDB)(ekşi),John Milius (IMDB)(ekşi),Scott Buck (IMDB)(ekşi),Todd Ellis Kessler (IMDB),Mere Smith (IMDB),Alexandra Cunningham (IMDB),David Frankel (IMDB),Adrian Hodges (IMDB),Eoghan Mahony (IMDB)
Oyuncular      : Kevin McKidd (IMDB), Ray Stevenson (IMDB)(ekşi), Polly Walker (IMDB)(ekşi), Kerry Condon (IMDB)(ekşi), James Purefoy (IMDB)(ekşi), Ian McNeice (IMDB), Coral Amiga (IMDB)(ekşi), Lindsay Duncan (IMDB)(ekşi), Tobias Menzies (IMDB), Nicholas Woodeson (IMDB), Indira Varma (IMDB), David Bamber (IMDB), Chiara Mastalli (IMDB), Suzanne Bertish (IMDB), Max Pirkis (IMDB), Lee Boardman (IMDB), Ciarán Hinds (IMDB), Michael Nardone (IMDB), Kenneth Cranham (IMDB), Allen Leech (IMDB), Guy Henry (IMDB), Simon Woods (IMDB), Zuleikha Robinson (IMDB), Karl Johnson (IMDB), Alex Wyndham (IMDB), Camilla Rutherford (IMDB), Lorcan Cranitch (IMDB), Lyndsey Marshal (IMDB), Haydn Gwynne (IMDB), Rick Warden (IMDB), Enzo Cilenti (IMDB), Alan Williams (IMDB), Cosimo Fusco (IMDB), Ronan Vibert (IMDB), Rafi Gavron (IMDB), Matt Patresi (IMDB), Anna Patrick (IMDB), Rob David (IMDB), Nico Toffoli (IMDB), Ewan Bailey (IMDB) >>devamı>>

Rome (~ Roma) ' Dizisinin Konusu :
Her Şehrin Kendi Sırları Vardır.Cumhruyet’in kuruluşundan dörtyüz yıl sonra, Roma bir milyon insanın yaşadığı kozmopolit bir başkent, hızla büyüyen imparatorluğun merkez üssü ve dünyadaki en zengin şehirlerinden biriydi. Cumhuriyet, tek bir adamın mutlak gücü eline geçirmeden, paylaşılan iktidar ve şiddetli kişisel rekabet ilkeleri üzerine kurulmuştu.


  • "kimse kusura bakmasın ama bu dizi varken spartacus sadece amatörü eğlendirir."
  • "spartacus iyi bir dizidir. ama rome'la aynı cümlede geçecek kadar iyi değildir. kıyas kabul etmez. bu kadar devasa bir dönemi, 22 bölümde, bu kadar iyi çekebilmek... olağanüstü."
  • "spartacus ile kıyaslanması bile bütünüyle rahatsız edici bir olaydır. ne kadar zaman oldu izleyeli, hala beynimin bir köşesinde atia of the julii i call for justice sesi yankılanıyor."




Facebook Yorumları
  • comment image

    herşeyi görsel hale getirmeye çok meraklı bu açıdan beceriksizce kolayı seçen holywood mantığından farklı, "ben en az şeyi görsel kılarım ama siz yine anlarsınız, hatta daha güzel olur." diyen yapımcılara, yönetmenlere senaristlere sahipmiş.

    savaş sahnelerinin olmaması zaten göze batan bir özelliği dizinin ama bunu hissettirmemiştir hiç bir zaman. bu bilinen bir gerçek. dahası, bu minimalistlik dizinin genelinde de vardır. ikinci sezonun ilk bölümünden örnekler verelim;
    --- spoiler ---
    brutus ile marcus antonius'un halka seslenişini göremezsiniz, kesin download da bişey oldu tüh derken, barda romalı bir eleman, mafyadan arkadaşlarına hem halka seslenişten bahseder, hem de bunu oynar. yer yer kendi yorumlarını yapar. ve siz neden brutusun zor durumda kaldığını anlarsınız. konuşmayı duymamışızdır, ama en önemli kısımlarının halk tarafından nasıl göründüğünü gözlemlersiniz. eğer bu konuşmayı oynatsalardı, halkın bakış açısını bu kadar net anlayamazdık, tam yerine oturmazdı parçalar.
    diğer yandan, pullo ve vorenus'un barı dağıtıp kafa kesmelerini, dövüşmelerini de çekmemişler. (zaten fazlalık olurmuş) sadece hiddetten kıpkırmızı, gözleri körelmiş vorenusun hamama girdiği bölümü görürüz, içerideki ses kesilmiş ve vorenusun her tarafı kandır. o an içeride neler olduğu gözümüzde canlanır. ve rejiye, kurguya, oyunculuğa hayran kalınasıdır; yoksa vur-kır da gösterilirdi pek güzel, ama bu kadar elegant, ince olmazdı.
    ---
    spoiler ---

    bir çok nedenin yanında bu yalınlığı ayrı güzeldir rome'un, ne de olsa bbcnin parmağı var.

    ekleme: marcus antonius'un konuşmasının verilmeme nedenlerinden biri, konuşma metninin elimize ulaşmamış olması olabilir. günümüze kalan bilgi ise bu konuşmanın çok güçlü olduğu, ve romalıları komploculara karşı kışkırtmada başarılı olduğu.


    (almagest - 22 Ocak 2007 13:26)

  • comment image

    spartacus blood and sand in asla yokluguna merhem olamayacagı dizi.

    oyunculuk nedir, nasıl yapılır, güzel bişey midir..hepsinin cevabının içinde olduğu dizi. britanyanın güçlü tiyatro oyuncularının neler yarattığını görürsünüz ekranda. (tiyatro oyuncularına kamera karsısında özel bir nefret duyan sinemacılar için bir referans olabilir bence)
    hayatımda hiçbir diziden bu derece etkilendigimi hatırlamıyorum. bir brutus olsun bir marc anthony olsun bir sezar olsun. bunlar ilk etapta aklıma gelenler. ha bi de küçük octavius var. bayılıyodum hepsine.

    (bkz: james purefoy)
    (bkz: ciarán hinds)
    (bkz: tobias menzies)
    (bkz: max pirkis)


    (bardged - 25 Ekim 2010 23:47)

  • comment image

    aslında 6 sezon olarak düşünülmüş ama astarı yüzünden pahalıya geldiğinden- oldukça pahalı bir prodüksüyon çünkü- 2. sezonda bitirilmiş ne yazık ki. bunu yapan zihniyeti kınıyorum, uzun zaman sonra ilk defa bu denli kendimi kaptırdığım, seyrederken dünyadan uzaklaştığım, karakterlerle bildiğin duygusal bağlılık oluşacak kadar- sanıyorum marc antony için ölüyorum- beğendiğim bir dizi oldu, onu da erkenden bitirmiş alçaklar. o dönemi öyle güzel yansıtıyor, öyle hikayeler anlatıyordu ki insanın etkinde kalmaması mümkün değil. romanın ihtişamı, mimarisi, yaşam tarzı vs.. hakikaten özleyeceğim bunları seyretmeyi.

    mark antony kendisini oynayan james purefoy performansıyla beni benden almıştır. gerçek mark antony dirilse 'abi sen ol mark antony sana daha çok yakışmış, biz yeterince mark antony değilmişiz' derdi heralde. sıkıcı devlet işlerinden çabuk sıkılan ve bunu gayet de güzel belli eden, umursamaz tavırları çekiciliğine çekicilik katan, gücü ve sempatikliğiyle bambaşka bir karaterdi. açık açık söylüyorum, bu diziyi seyredip bu adama hafiften yavşamayacak hatunun vücudundaki östrojen oranından şüphe ederim. adam gözüne sürme çektiğinde bile- ayrıca sürme harbiden yakışmış- oldukça erkeksi, böyle bir şey olamaz.

    atia mark antony ile ilişkilerine harbiden hasta olmuştum. ben mark antony ve atia gibi ne ve ne kadar olduğunu bilen insanları çok taktir etmişimdir kötü olsalar bile. zira cicero, cato ve diğerleri kendilerini pek dürüst pek ahlaklı sanıyorlardı, sanki kendi çıkarlarını değil de cumhuriyeti korumaya çalışıyor gibi yapmaları vs...
    kendinin ne olduğunu bilmeden pek iyi bir şey olduğuna karar vermesi insanın oldukça küçük düşürücü aslında. herneyse, özellikle mark antony mısıra gönderilirken atia'nın kapısında muhafızlar içeri girmesini engellediklerinde atia diye bağırarak onu çağırdığı sahne muhteşemdi.

    gaius julius caesar akıllı adamdı rahmetli, kendini bir bok sanan roma elitinin onu tiran addetmesi ancak ve ancak onu kıskanmaları kendi güçlerinin azalacağı gerçeğini hazmedememeleri yüzündendi. ayrıca tarihte en alçakça katledilen liderleriden biridir. bir sezarın bir de genç osmanın katlediliş hikayesi beni çok derinden üzer. güya onurlu şerefli olduklarını iddia eden senato üyeleri, erkek değillermiş demek ki teker teker gelmediler. onun gibi bir adama reva görülen sona gerçekten üzülüyorum. ayrıca brutus dene ahmağın iç yüzünü bir türlü göremeyişini de onu bir evlat gibi görmesine bağlıyorum. kendisini oynayan ciaran hinds'in hakkında sezarın reankarne olmuşu olsa ancak bu denli gerçekçi olurdu diye düşünüyorum. rolüne çok yakışmış.

    brutus gelelim tarihte bilinen ilk yavşak olan brutus'e. onun sezara yaptığını kalleşlikte sınır tanımayan bir insan ancak, zorlana zorlana yapabilir. dizide kendisini oynayan tobias menzies rolüne yakışmış. mal brutusu gayet mal olarak yansıtmış tebrikler.

    titus pullo çok kafa bir adamdı, kendisini canlandıran abimizin de ayrıca gideri var.hödük lucius'a katlanmasıyla hatta ona bildiğin yarenlik yapmasıyla hayran etti arenada öldürülmeye çalışıldığı esnada 13. lejyon diye haykırırken az kaldı ağlatacaktı. çok sevdiğim bir rome karakteriydi.


    (filler dunyanin en masum hayvanlaridir - 17 Aralık 2010 01:15)

  • comment image

    spartacus için kendini yerden yere atanların bu diziyi izlemesi şart. zira o zaman görsünler dizi ne demekmiş.
    rome ve spartacus'ü kıyas edecek olursam spartacus şahan gökbakar, rome ise cem yılmaz gibi kalır.
    varın siz anlayın gerisini.

    spartacus'u de sırf am, göt görcem diye izleyen akıl fukaraları veya biraz kan vahşet görecem diye izleyen ergenler zaten adını bile duymamıştır.
    zira bu dizide; aksiyon var, tarih var, kurgu var, senaryo var, var oğlu var yani.


    (stargate solucani - 6 Ocak 2013 23:02)

  • comment image

    basima bir is gelmeyecekse ardılı spartacus ucubesine nazaran, tarihsel anlatimini savas siddet ve seks sahnelerinin dozunu kacirarak bok etmeyen dizidir.

    ayrica ordudan, zengin siniftan, halkin icinden siradan insanlarin hayatlarini da isleyerek zamanin atmosferini yalnizca yoneticiler ve imparatorluk meseleleri uzerinden anlatmayarak son derece dogru ve etkileyici bir yol secmistir.

    yonetici sinifi, imparatorluk san sohret bolluk icinde yuzerken, halk ne denli sikintilar ve kendi icinde ayriliklar yasamis cok guzel yansitilmakla birlikte, daha o zamandan bas veren roma tanrilari ve diger dinler (ozellikle musevilik ) karmasasi bireyler uzerinden cok iyi anlatilmis.

    marcus antonius, cleopatra, octavius gibi tarihe etki eden karakterleri canlandiran oyuncularin performansi ise gercekten cok basariliydi.
    octavius demisken, zamaninin en zeki, basarili adaminin sessiz ama derinden yukselisini, koskoca republike yeniden tiranligi nasil da fark ettirmeden kabul ettirip tek adam oldugu muhtesem islenmisti.

    yinelemekte fayda var, freudien tabirle iki temel icgudunuzu ( cinsellik ve saldırganlık ) tatmin etmeye calisma gayenizi anlamakla birlikte, eger spartacusu tarihsel olaylar ve atmosfer icin izledigini iddia edenlerdenseniz, rome gibi bir saheser varken, spartacus gerekten komik baslayan ama kotu biten koca bir saka gibi duruyor.


    (hainelf - 7 Nisan 2013 09:51)

  • comment image

    "dönem dizisi nasıl yapılır?"ın dersini vermiş muhteşem yapım. kusursuz kurgusu, ele aldığı zamanın sosyolojik askeri ve siyasi yapısını aktarışı harika gerçekten. insan o iki sezonu döne döne izlemekten alamıyor kendini.


    (uzunbacakli edward - 9 Temmuz 2013 19:34)

  • comment image

    game of thrones diye ölüp bitenlerin ya bu diziden haberi yok ya da birçoğu erekte halindeki popülizmin kurbanı olmuş durumdalar. hbo'nun deli gibi para saçması ve jül sezar, brutus, pompey, cicero, mark antony, kleopatra, lucius vorenus, titus pullo gibi gerçek ve kurgu karakterlere derin nüfuz eden oyuncular sayesinde milattan önceki son çağa ışınlanıyorsun. iki sezon, biraz da tarih bilgisiyle izlenince tadı insanın damağında kalıyor.


    (us and them - 13 Mart 2014 12:46)

  • comment image

    aceleye gelmiş haliyle bile senaryodaki incelikli detayları fark ettikçe, daha da bir sevilen dizi.

    --- spoiler ---

    oldukça itinayla çekilmiş sezar'ın bıçaklanma sahnesinde, brutus'le uzun uzun bakışırken içten içe beklediğimiz “sen de mi, brutus?” repliği bir türlü gelmez. senaristler bizi şaşırtırken, sürprizi bir sonraki bölüme bırakmışlardır. cicero ve cassius'un, brutus'un evine bir uzlaşma teklifi için gelen mark anthony'i burada öldürme planlarına servillia da katılınca brutus'un ağzından şu cümle dökülür:
    “sen de mi, anne?”

    ki henüz dizinin ilk bölümlerinde, sezar roma'ya doğru yürürken annesini pompey ve senato ile beraber şehri terk etmeye razı etmeye çalışan brutus'u şunları söylerken duyarız: “evet, (sezar) belki roma'yı bir hafta, bir ay, hatta bir yıl yönetecek... fakat sonra, bir başka hırslı adam onu öldürecek.”

    ---
    spoiler ---


    (muskulpesentmisim - 6 Eylül 2014 20:04)

  • comment image

    2 kez izleyip bitirdiğim dizi. 3.kez başladık, yakında o da bitecek.

    roma tarihi hakkında iyi bir bilgi sahibi olmama vesile olmuştur. diyaloglarda geçen yer isimleri, krallar, tarihi kişilikler vs hepsini tek tek araştırdım. kesmedi, "sezar'dan önce vaziyet nasıldı, ee sonra ne oldu?" sorularının cevaplarını araya araya attila'ya kadar geldim arkadaş.

    kesmedi, rome total war'a başladım. juliiları alıp galyalıların kökünü kazıdım. avrupa'nın yarısını ele geçirdikten sonra halk desteği ile roma'ya yürüdüm de çok pis tokatladılar beni.

    şimdi roma belgesellerini izleyip "dizi böyle çekilir" diyorum. hala bu diziyi izlemeyip boş işlerle uğraşanlar varsa bir denesinler. pişman olmayacaklar.


    (radenia - 15 Eylül 2014 03:01)

  • comment image

    madde madde rome dizisini tanıyalım:

    spartacus ve game of thrones'dan iyidir.

    • müzikleri muazzamdır.

    • cleopatra karakteri tarihteki fiziki görünüşüne en yakın olarak bu dizide tasvir edilmiştir.

    • şiddet ve seks sahneleriyle etkileyici olmak yerine senaryo, oyunculuk ve yönetmenlikle etkileyici olmayı seçmiştir.

    • kadının devlet yönetiminde ne kadar güç sahibi olabileceği gösterilmiştir.

    • sıradan karakterlerin hayatlarına daha çok yer verilmiştir.

    • şiddet ve seksin olmadığı kadar acıtasyonun da bokunun çıkarılmaması ve duygu sömürüsü yapılmaması kendisini güzel yapan başka bir ayrıntıdır.


    (halitkin - 21 Eylül 2014 22:50)

  • comment image

    annemin beni evlendirmesine sebep olacak olan dizi.

    efendi gibi yatağıma yatmış seyrederken birden bire, uyarısız bir şekilde, kadın çığlıkları odayı kaplamaya başlıyor, ben yatağımdan kalkıp da sesi kısana kadın zaten orgazm olmuş oluyor.

    olayları içerden dinleyen annem de muhtemelen içinden "bu çocuk da iyice azdı, eskiden sesi kısar, napıyosa gizli saklı yapardı, iyice edepsiz oldu, hayırlısıyla bir iyi aile kızı bulsak da evlendirsek şunu" diyordur.


    (plainwalker - 28 Kasım 2005 22:57)

  • comment image

    dizinin konusunun tarihi gerçeklikle ne derece örtüştüğünü bilmiyorum ve zaten bu konuda yapacağım tüm yorumlar diziye karşı beşlediğim büyük hayranlığın gölgesinde kalacaktır. ancak şu inkar edilemez bir gerçektir ki, rome ve amerikada yayınlanan başka birkaç dizi daha amarikan film endüstrisinin -daha doğrusu hollywood'un- dünyadaki en iyi hikaye anlatıcılarını bünyesinde barındırdığının kanıtlarıdır. bakınız en iyi "sinemacıları" demiyorum, "sinema sanatçıları" hiç demiyorum*. zira iyi hikaye anlatabilmek sanatçılığın değil zanaatkarlığın belirleyici özelliğidir.

    yahu anlattığın dönem hakkındaki belgenin, yazılıp çizilenin haddi hesabı yok. tarih literatüründeki popülaritesini bir yana bıraktım, sarı çizmeli mehmet ağanın bile adını duyduğu insanlardan dem vuruyorsun. en küçük hatada haklı ya da haksız tepene binecek onlarca otorite mevcut. üstüne üstük anlattıkların devasa bir imparatorluğun 6-7 seneye yayılmış fevkalade karmaşık ve yer yer sıkıcı hikayesi. tüm bu şartlarda böylesi bir malzemeyi bu kadar iyi senaryolaştırabilmek, akıcı ve albenili bir senaryo örgüsü oluşturmak ve üstelik seyirciyi bağlayan esas faktörün yaratılan gerçeklik duygusu olması ancak işinin erbabı -erenler diyarına yakınsamaktaki- senaristlerin harcıdır.*


    (birahi - 17 Aralık 2005 01:07)

  • comment image

    aile efradına "valla bakın kral dizi... 24 gibi beğeneceksiniz... tamam siz evimde misafir olabilirsiniz ama bu gece benim dediğim olacak..." diye dil döküp, ikna ettikten sonra, dizinin başlamasından takribi 12 dk. sonra ilk sevişme ve orgazm sahnesiyle "ne güzel di mi böyle ailecek oturduk dizi seyrediyoruz" gibi saçma sapan bir cümle kurmama neden olan yeni dizi... hakikaten ilk defa cnbce'nin sansürüne yalvardım desem yeridir... o değil de şimdi bu kesilen sahneleri nereden bulacağız bak içimde kaldı...


    (turk 182 - 2 Ocak 2006 00:48)

  • comment image

    eglenceli bir klitoris muhabbeti gecmistir gecen bolumunde lucius karisinin kendisini tekrar sevmesi icin neler yapmasi hakkinda titus'dan ogutler almaktadir:

    titus: guzel seyler soyle surekli ne kadar guzel oldugundan bahset...
    lucius: hmm peki
    titus: ha sonracima sevistiginizde malum bolgesinde bir dugmecik var onunla ilgilenirsen boyle kabak cicegi gibi acilacaktir zevkten!
    lucius: lan? oyle bi dugmesi oldugunu nerden biliyorsun serefsiz got!
    titus: hass abi her kadinda var hepsinde valla sor herkese!

    ahah superdi.


    (nuitari - 16 Ocak 2006 16:04)

  • comment image

    biraz tarih bilgisi esliginde izlendigi takdirde (bkz: wikipedia) epey yararli olacak bir dizi. bir kere lami cimi yok kardesim, hayvan gibi bir produksiyon, dekorlar insani caktirmadan icine cekiyor, bunun bir film/dizi oldugunu da unutuyorsunuz bir sure sonra. bunun bir nedeni de "madem paramiz var, sacalim oyleyse" mantigiyla abartili setler yapmaktan kacinilip, daha dogal bir ortam kurulmasi ama paranin ayrintiya harcanmasi.

    tabii ayrinti demisken herkesin ilk dikkatini ceken seylerden biri oyuncularin aksani. vallahi neredeyse hicbir onemli roldeki oyunucunun aksani rahatsiz edecek kadar ingiliz degil bence; belki octavius veledi arada sirada tactical derken mide spazmi gecirecek gibi oluyor ama o kadar.. sonucta doneme bagli kalinsin diye latince konusacak halleri yok, altyazi okumaktan diziyi izleyemeyiz. italyanca da melodik bir dil olmasina ragmen, italyan aksanli ingilizceye degil 12 bolum, 12 dakika bile dayanabilecegimizi sanmiyorum. geriye kalan ingilizcenin de ufaktan ingiliz aksani olmasini, ufaktan amerikan aksanli olmasina tercih ederim; yani bir antik asilin veya imparatorun amerikan aksaniyla tek kelime etmesi bile beni o an o guzelim dekorlardan cekip alir, mcdonaldsin ortasina koyar.

    oyunculuga gelince ensemble bazinda saheser olmasa da birkac onemli karakter son derece iyi. ornegin julius caesari oynayan adam su vakit kapiyi kirip iceri girse hic dusunmeden onunde egilirim, kafami kaldirip da "noluyoruz kardesim" falan diyemem. octavius'u oynayan da, gelecegin pragmatik ve acimasiz imparatoru augustus'u cok iyi canlandirmis. atia of the julii rolu de mukemmel kotarilmis; kadinin manipulasyonlarindan ben bile tiksindim, sokakta gorsem gozunu oyarim.

    seks ve siddet sahneleri bence fazla abartilmamis, ozellikle ilk iki bolumden sonra ya azaliyor ya da insan alisiyor. zaten daha cok sasirtan, bu tip sahnelerden ziyade betimlenen genel ahlak anlayisi. yani atia, oz oglunun, buyuk amcasi (buyuk amca ne demek ya, atianin amcasi oglanin nesi oluyorsa o iste) caesar tarafindan tokmaklandigini dusundugunde epey seviniyor sezara yakinlasacagi icin, hatta gidip oglunu tesvik ediyor. (hikayenin bu kismi gercege ufak bir gonderme; zamaninda octavius'la sezar arasinda boyle bir seyin oldugu dedikodusu dolaniyormus hatta sonradan marc anthony, octaviusla rakip olduklarinda bunlari hatirlatip "haksiz rekabet" suclamalarinda bulunmus. kanitlanan birsey yok, bu suclamalar su anda siyasi iftira olarak kabul goruyor)

    kolelerin sahipleri tarafindan istedikleri gibi oldurulebilmeleri veya seks kolesi olarak kullanilmalari, sus esyasi gibi kullanilmalari da caktirmadan rahatsiz ediyor izleyeni. ama durum hakkaten boyleyse, bu da simdiki ahlak anlayisimizi kutsal veya edebi, genel gecer bir standart sanan ve bunlari hic sorgulamayacak sekilde beyinlerini sartlayanlara belki bir yardimda bulunur.

    dizideki her tarihi olay gerceklikle paralel gitmiyor ama bunlar yanlistan ziyade, "filmlestirmek" icin yapilmis degisiklikler. her bolumdeki, tarihle uiyusmayan olaylarin listesi wikideki rome tv series basliginin episode guide'inda bulunabilir. bence bu dizi icin bir handikap degil, zira dizinin odak noktasi imparator, yahut asiller, yahut siyasi manevralar olmadigi icin bir belgesel misyonu yuklenmemis, epic bir havasi yok. o yuzden izleyen de hersey anlatilmadigi zaman hayalkirikligina ugramiyor. ana karakterler gercekten de yasamis ve caesarin eserlerinde bahsettigi tek plebler olan, iki lejyoner. bu yuzden tarih filmi degil, drama havasi son derece yerinde, dahasi bu secim sayesinde romanin orta ve alt gelirlilerinin yasamlari da ayrintili bicimde gosterilebilmis. sadece saray (senato) entrikalarina veya savaslara odaklanilsaydi, daha yuzeysel bir dizi olacagina eminim.

    bunun yaninda, dizinin en buyuk handikapi, bircok karakterin ve toplam 6 senelik bir donemde gelisen bir cok paralel senaryonun sadece 12 bolumde isleniyor olmasi. bu yuzden bircok sey oldu bittiye getirilmis gibi oluyor ve dizinin hizinda belli bir istikrar olmuyor. ornegin sadece 1 gunde gerceklesen olaylar 40 dakika noyunca anlatilirken ve bu kronolojiye alismisken, birden iki sahnenin gecisi arasinda 6 aylik bir atlama oluyor ve bu ancak satir aralarindan veya bir cumlelik bir aciklamadan anlasilabiliyor. yani zaman kisitlamasi yuzunden karakterler surekli bir takipte olamiyorlar; 2 senelik bir savas seferine cikan bir karakter, izleyen icin sadece birkac gun veya hafta gecmisken, o bolumun sonunda veya sonraki bolum donuveriyor. bu istikrarsiz tempoya alismak biraz zor ama 12 bolumle de baska turlu kotarilmaz bu hikaye.

    dizi boyunca caesarin ne tam bir tiran, ne de benevolent dictator kalbina sokulmamis olmasiyla, gercek hayattaki kompleks kisiligine ve icraatlarina sadik kalinmis. atia of the julii ise ana karakterler arasinda gercekle en az alakasi olan karakter (gerceginin adi atia balba caesonia)

    son bolumu itibariyle 4 ayri climax olusmus (caesar, vorenus, pullo, atia). vorenusunki biraz zorlama, pullonun ki ise biraz silik kalmis ama diger ikisi mukemmeldi. ozellikle caesarin sen de mi brutus uydurmasina ve klisesine girmeden, attigi son bakisla salya sumuk oldum, demek ki gercekten ikna edici ve etkileyici bir karakter yaratmislar dizi boyunca.


    (immanuel tolstoyevski - 26 Şubat 2006 00:44)

Yorum Kaynak Link : rome