Somersault (~ Salto Mortal) ' Filminin Konusu : Annesiyle beraber kaldığı Canberra'daki evden annesinin sevgilisine asıldığı için utanç ve suçluluk içinde kaçan Heidi, bir kayak yöresinde zengin bir çiftçinin oğlu olan Joe ile tanışır. Aralarında karmaşık bir aşk doğar ama bu ilişki ve Heidi'nin varlığı, Joe'nun zihninde kendi cinselliği, sınıfı ve geleceği hakkında bazı kuşkular doğmasına yol açar. Dahası Heidi, aşk ve samimiyeti ayırt edemeyecek, hatta bu ikisini karıştıracak kadar nahiftir. Başka insanların yaşam tarzları ve affetmenin gücüyle aydınlanınca, aslında ayaklarının yere sandığından da sağlam bastığını anlar.
Candy(2006)(7,3-40247)
Lore(2012)(7,1-13210)
Jindabyne(2006)(6,3-6126)
Berlin Syndrome(2017)(6,3-17713)
The Silence(2006)(6,3-161)
nazikçe kondurulan, yumu$acık, $eker tadında, masum, çocuksu, bir sabah öpücüğünu andıran zero 7 $arkısı.. **
(miss hunnybee - 22 Şubat 2007 07:57)
ing. vücudun düz konumda saat yönünde takla atmasına verilen ad. bir nevi ters takla.(bkz: tifa lockhart)
(fang - 27 Temmuz 2007 12:02)
goruntu yonetmeni kimse bilimum odulu almayı hak etmistir bu filmde.ve abbie cornishin oyunculugunu da ayrıca takdire sayan buldum.neden oldugunu bilmemekle arka arkaya iki kere izledim somersaultu; kesinlikle belli bir zevke hitap eden bir film. eger yavas filmleri cekilebilir bulmuyorsanız, tavsiye etmek olmaz. bana sıradısı ve etkileyici geldi. kimseyle paylasmak istemiyorum bu filmi, cok sevdim sadece.
(aportionofme - 2 Mart 2008 14:46)
etkilenilen bir kadın veyahut adam için yapılabilecek en güzel tanımlardan birini içinde barındıran repliklere sahip film. etkileyici diyemem, ama başarısız demek de haksızlık olur.orta karar...--- spoiler ----you know when you were a kid, did your mom ever use to spray perfume in the air and sort of walk through it ?-yeah i think she did..-yeah, well, she is like that ...-like perfume?-no, see, when you leave, you can still feel her on your skin..--- spoiler ---
(theoria - 13 Mart 2008 03:39)
gecenin bi vakti açık camımın dışında pıtık pıtık yağmur yağmaktayken yatağa tersten yatmak suretiyle defterlere bişiyler karalarkene shuffle'dan kafama yağmurla senkronize biçimde yavaşça düşen zero 7 parçası. insana ılık, ıslak ve post modern bir hissiyat vermekte sankim. takıntı olacak şarkılar listesine gözü kapalı da girmekte ayrıyetten...
(little red - 30 Ekim 2009 11:45)
kesinlikle bir kadın filmi. çok sevdim çok...bayıldım...sonunda ağlamasaydım çatlardım zaten, bir boğaz düğümlenmesi yaşadım ,çok sevindim. belki de izlemem için en doğru zamandı, o an tam ihtiyacım olan şeydi , bilemiyorum..görüntüsü, diyalogları çok etkileyici..--- spoiler ---genel anlamda çok beğendiğim sahneler vardı filmde. ama bahsetmek istediğim bölüm şu : kızı ilk sahneden beri sürekli birşeylere dokunurken görüyoruz. annesinin sevgilisinin dövmelerinden tut, kuş böcek ne varsa kız dokunuyor. rengine bakıyor uzun uzun, inceliyor, okşuyor... sonra şu bardaki gizli gay çocukla sevgili oluyorlar,. diyalog yaklaşık şuna benziyor:kız: bir şeyden hoşlanırsan bunu nasıl belli edersinçocuk: bilmem, sen nasıl belli edersin,kız: dokunurumçocuk: nasıl dokunursun, gösterkız çocuğun ellerine dokurur, yavaş ve okşarcasınaçocuk: bende dokunarak gösteririmkız: nasıl dokunursunçocuk erkek arkadaşına selam verir gibi, ittirerek omzuna vururçocuk: böyle işte der...o an işte dedim, bunlar böyle mal adamlar... en son sahnede kız kendi şehrine dönerken çocuk kızla vedalaşmak için kızın odasına gider, hiçbişey demeden elini kızın elinin üzerine koyar...o an işte yine dedim, bunlar böyle mal adamlar...--- spoiler ---bu arada abbie cornish sanırım dünyanın en güzel kadını...
(ross geller - 1 Eylül 2010 23:34)
güzel şarkı ( tanım olsun diye )asıl söylemek istediğim şudur;bu şarkıda anlatılan gibi bir erkek varsa hemen bulun getirin bana. valla kendim için istemiyorum. müzeye koyup tarihi eser muamelesi yapıcam.
(apranaxfort - 4 Eylül 2010 02:00)
takla atmak ne birader. bu guzel kelimeye bu kadar siradan bir anlam hic gitmemis. anlami daha guzel baska bir kelimeyle degistirilse. mesela enthusiasm. oxford, cambridge, kimse artik bu islere bakan. cok sevaba girersiniz. hem enthusiasm denen lanet kelimeden de kurtuluruz bir nevi.
(demir - 28 Şubat 2011 22:50)
soldier of fortune etkisi bırakan i got you on tape şaheserliği.
(tendra van case - 23 Nisan 2011 01:20)
iskandinavya'nin boynu bukuk halklari i got you on tape'in bu sarkisina ikea estetigiyle sahane bir klip cekmisler. ilgilisini soyle alalim:http://www.youtube.com/…c955140af99fbf57&lf=mh_lolz
(ara - 2 Eylül 2011 05:02)
and i never drank alcohol and i never got highit was the end of a hundred years that took me by surprisewhat i thought to be dangerous, on the verge of a smileturning out to be nothing more than hiss and overdriveand there is nothing or no one that powerfuland the light that shines upon you says the samewhen i wake up i’m doing a somersaultfor the ones who never dared to speak my namei am shy and mysterious when i say my goodbyeswhen i part with the ones i’ve come to love throughout my lifewhen the times are miracelous, when i stop to think twicewhen i sleep in the bushes next to where the treasure lieswhere the devil in the words that you speak to mewhen there’s nothing left and we are at the endin the heavens you laugh at me secretlywhere it echoes over and over againand there is nothing or no one more powerfuland the light that shines upon you says the samewhen i wake up i’m doing a somersaultfor the ones who never dared to speak my name (bkz: i got you on tape)(bkz: somersault)
(ara - 14 Ocak 2013 00:31)
you're the prince to my ballerinayou feed other people's parking metersyou encourage the eating of ice creamyou would somersault in sand with meyou talk to loners, you ask how's your weekyou give love to all and give love to meyou're obsessed with hiding the sticks and stoneswhen i feel the unknownyou feel like home, you feel like homeyou put my feet back on the grounddid you know you brought me aroundyou were sweet and you were soundyou saved meyou're the warmth in my summer breezeyou're the ivory to my ebony keysyou would share your last jelly beanyou would somersault in sand with meyou put my feet back on the grounddid you know you brought me aroundyou were sweet and you were soundyou saved meyou put my feet back on the grounddid you know you brought me aroundyou were sweet and you were soundsee i had shrunk yet still you wore me aroundand 'round and 'round(bkz: zero 7)*
(adore - 8 Nisan 2004 15:38)
mükemmel huzur verici zero 7 sarkısı... sizi bulutların arasına bırakıyomus gibi..
(iiaa2 - 19 Mayıs 2004 04:46)
(bkz: meursault)
(divina - 24 Eylül 2004 02:20)
fonda bu şarkı çalarken atlı karıncada dönüp duran bir küçük kız çocuğu olma isteği uyandırıyor. pamuk helvalar yiyesim, balon alasım, işi bırakıp lunaparka gidesim geliyor. bööle puf puf fil şekilli bulutlar geçecek gökten...
(falan fesmekan - 15 Haziran 2005 11:56)
nur yüzlü bir manyak* tarafından benimle tanıştırılmış süper bir zero7 parçasıdır.küçükken varolan dertsiz tasasız hayatımı, bazen benimle olan huzuru yanıma getiren muhteşem sestir... dinlediğimde aslında bir süper kahraman gibi uçmayı bildiğimi, hatta bazen bu şarkıyı dinleyerek denizlerin,şehirlerin üzerinden uçarak geçtiğimi hatırlıyorum... ama(bkz: yok böyle bişii)
(gozu yasli kurbaa - 6 Ağustos 2005 20:42)
filmekimi 2005 kapsamında gösterilecek olan; bol ödüllü bu filmin iksv yer alan tanıtım yazısı;--- spoiler ---yönetmen: cate shortland oyuncular: abbie cornish, sam worthington, lynette curran2004 / 35 mm. / renkli / 106’ingilizce; türkçe altyazılı1 cumartesi 11.003 pazartesi 11.002004 avustralya film enstitüsü: en iyi erkek oyuncu (sam worthington); en iyi yardımcı erkek oyuncu (erik thompson); en iyi kadın oyuncu (abbie cornish); en iyi yardımcı kadın oyuncu (lynette curran); en iyi görüntü; en iyi kostüm; en iyi yönetmen; en iyi kurgu; en iyi film; en iyi senaryo annesiyle beraber kaldığı canberra'daki evden annesinin sevgilisine asıldığı için utanç ve suçluluk içinde kaçan heidi, bir kayak yöresinde zengin bir çiftçinin oğlu olan joe ile tanışır. aralarında karmaşık bir aşk doğar ama bu ilişki ve heidi'nin varlığı, joe'nun zihninde kendi cinselliği, sınıfı ve geleceği hakkında bazı kuşkular doğmasına yol açar. dahası heidi, aşk ve samimiyeti ayırt edemeyecek, hatta bu ikisini karıştıracak kadar nahiftir. başka insanların yaşam tarzları ve affetmenin gücüyle aydınlanınca, aslında ayaklarının yere sandığından da sağlam bastığını anlar. ilk filmini çeken ve “avustralya’nın son on yılda yetiştirdiği en iyi sinemacı” olarak tanımlanan yönetmen cate shortland, heidi'yi "kirli kanatlı bir melek" olarak tanımlıyor: "sanırım genç kızları hem kendileri hem de başkaları, çoklukla da genç erkekler, çok sertçe yargılıyor. ama günümüzde gençlerin dışarı çıkıp, sarhoş olup, uyuşturucu alarak seks yapmaları artık çok sıradan oldu. ne var ki bunları yaparken birbirleriyle hiç konuşmuyorlar; zaten çıkış noktamız da buydu. o yaşlarda birileriyle fiziksel beraberliğe girip her şeyden kurtulmak, birileriyle konuşmaktan çok daha kolay oluyor. her iki kahramanın da beklediği şey aslında bu; her ikisi de biriyle konuşup o kişi tarafından kabul görmek istiyor. ama bu zor bir şey, seks yapmaktan daha zor." --- spoiler ---
(ride - 15 Eylül 2005 20:48)
yer yer drew barrymore'a yer yer beverly hills'in kelly'sine benzer sarışın abbie cornish'in evden kaçış öyküsünü anlatan film. kız çok/duru güzel*, hem de iyi oyuncu ama heidi* salak*. çizgi karakter heidi de öyleydi zaten demeyin. en azından o saftı. bu ise saf gibi görünen ama kişiliğini erkekleri elde etme* gücünü kullanarak oturtmaya çalışan, bu nedenle kendini ifadede güçlük çeken bir kız. her ikisi de sevgi kelebeği evet ama "sevgi" kavramları biraz farklı. bir arayış öyküsü de diyebiliriz bu film için. kızın hayatındaki arayış, boşluk ve anlamsızlık tam manasıyla seyirciye aktarılsın denmiş, bu da filmi ister istemez yer yer sıkıcı yapmış. yine de izlenilesi, hoş, soft, hiç de rahatsız edici olmayan film.
(mirimax - 3 Ekim 2005 20:21)
sia'nın söylediği.
(terrapin - 14 Şubat 2006 07:02)
erkek kısmısını dinleye dinleye yumoş ayısına çevirebilme yetisine sahip şarkı. beyler hepinize sesleniyorum : dinlemeyin böyle şarkıları!! prim vermeyin böyle şeylere. tuzak bunlar hep. hem sonra ortada teletubbie gibi geziyorsunuz, yakışık almıyor.
(parantez - 28 Şubat 2006 11:57)
Yorum Kaynak Link : somersault