Sürü(1980)(8,4-3440)
Yol(1982)(8,2-10802)
Ölümlü Dünya(2018)(7,8-12721)
Agir Roman(1997)(7,8-8395)
Sürgün(1976)(7,5-37)
Vavien(2009)(7,5-9436)
Zavallilar(1975)(7,5-425)
Endise(1974)(7,4-329)
Abluka(2015)(7,4-2427)
Arkadas(1974)(7,1-1101)
Tereddüt(2017)(6,5-1492)
Gise Memuru(2011)(6,4-2123)
adini herhangi bir yerde gorunce kafada calmaya baslayan vega sarkisi.
(disq - 8 Temmuz 2007 19:43)
senaryosu yılmaz güney tarafından yazılmış, bilge olgaç tarafından yönetilmiş 1975 yılı yapımı film. oyuncular arasında azra balkan, güven şengil, oktay sözbir, semra özdamar, birtane güngör, mümtaz ener vardır.
(zelos - 27 Kasım 2007 21:32)
bir de kaya tanyeri'nin ataol behramoğlu'nun şiirinden hareketle ve aynı isimle çektiği bir adet kısa film vardır yeryüzünde.
(takitani - 11 Aralık 2007 01:01)
dünyadan, hayattan başa ne gelirse gelsin ümit kesmemek ve bunu beceren insanların ruh hali..bir devingenlik, bir heyecan, bazen bir durgunluk ve bir köşede durup dinlemek, izlemek hali..eskilerden kalma ve fakat şimdilerde içi boşaltılmış güzelim bir sol slogan ayrıca...
(tarao - 25 Kasım 2009 15:21)
mavi sakalin cektir git albumunden cok sahane bir sarki.
(madeintaiwan - 19 Kasım 2010 12:48)
çok kısa zaman gibi gelmiş olsada bedenim yeni doğmuş bebek kadar susamış yine...sanki uzaktan gelen derin bir solukherşey bir yana, ben bir tarafa sen olmayıncagelecekte birgün seninle mutlaka unutma beni hayallerimin ardında yine bul benibiliyorum çok acı çektik ama gülmesini hep bildikhadi birdaha o sıcak ellerini ver banaküçüktük çok büyüdükhep beraber, bir olduk içimizdeki çocuklar büyüdü yanyanaanladım sonunda sensizlik neye benzermiş geliyorum yanına , seninle sonsuza...............şeklinde sözleri olan, veganın ilk albümünün son parçası.
(scarletsage - 30 Nisan 2003 20:35)
tamamı şu şekilde olan bir ataol behramoğlu şiiri:bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim buyaz kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telaş gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz! bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! ey kaz kafalılar! ey sadrazam! sevgilim on sekizinde bir kız, yürüyoruz bulvarda, sandviç yiyoruz, dünyadan konuşuyoruz çiçekler açıyor durmadan, savaşlar oluyor, her şey nasıl bitebilir bir bombayla, nasıl kazanabilir o kirli adamlar uzun uzun düşünüyor, sularla yıkıyorum yüzümü, temiz bir gömlek giyiyorum bitecek bir gün bu zulüm, bitecek bu hân-ı yağma ama yorgunum şimdi, çok sigara içiyorum, sırtımda kirli bir pardesü kalorifer dumanları çıkıyor göğe, cebimde vietnamca şiir kitapları dünyanın öbür ucundaki dostları düşünüyorum, öbür ucundaki ırmakları bir kız sessizce ölüyor, sessizce ölüyor orda köprülerden geçiyorum, karanlık yağmurlu bir gün, yürüyorum istasyona bu evler hüzünlendiriyor beni, bu derme çatma dünya insanlar, motor sesleri, sis, akıp giden su ne yapsam... ne yapsam... her yerde bir hüzün tortusu alnımı soğuk bir demire dayıyorum, o eski günler geliyor aklıma ben de çocuktum, sevgililerim olacaktı elbette sinema dönüşlerini düşünüyorum, annemi, her şey nasıl ölebilir, nasıl unutulur insan ey gök! senin altında sessizce yatardım, ey pırıl pırıl tarlalarne yapsam... ne yapsam... dekart okuyorum sonradan... sakallarım uzuyor, ben bu kızı seviyorum, ufak bir yürüyüş çankaya'ya bir pazar, güneşli bir pazar, nasıl coşuyor yüreğim, nasıl karışıyorum insanlara bir çocuk bakıyor pencereden hülyalı kocaman gözlü nefis bir çocuk lermontov'un çocukluk fotoğraflarına benzeyen kardeşi bakıyor sonra ben şiir yazıyorum daktiloda, gazeteleri merak ediyorum, kuş sesleri geliyor kulağıma ben mütevazi bir şairim, sevgilim, her şey coşkulandırıyor benisanki ağlayacak ne var bakarken bir halk adamına bakıyorum adamın kulaklarına, boynuna, gözlerine, kaşlarına, yüzünün oynamasına ey halk diyorum, ey çocuk, derken bende bir ağlama ilençliyorum bütün bireyci şairleri, hale gidiyorum portakal almaya ilençliyorum o laf kalabaklıklarını, kurumuş yürekleri, bireyin kurtuluşunu filan ilençliyorum o kitap kurtlarını, bağışlıyorum sonradan uzun kış gecelerinden sonra kim bilir nasıl olur her şey uzun kış gecelerinden sonra, masallarda anlatılan durup durup bunları düşünüyorum, bir sevinci bir hüzün izliyorarkadan yüreğim ipe sapa gelmez bir bahar göğü, türkçe bir yürek kısaca beklemek usandırıyor, telaşlı telaşlı bir şeyler anlatıyorum sağda solda bir otobüse biniyorum, inceliyorum bir böceği tutarak kanatlarından merakla yürürdüm eskiden baharda, o yıkıntıların ve çayırların olduğu alanlara aklıma şiiri gelirdi o yaşlı amerikalının, sonbaharı anlatan şiiri çayırlar vardı o şiirde, baharı anımsatan ne de olsa böylece yeniden hazırlanıyorum bir coşkuya, yeniden sokaklara fırlamaya kendimi atmak için bir uçurumdan balıklama büyük ve mavi bir şey izlenimi var bende, gördüğüm filmlerden mi ne bir şapka, telaşlı bir gök, sıcak yapay bir dünya anlat anlat bitmiyor, bitmiyor bendeki daüssıla bütün sevgilerimi harcayabilirim bir çırpıda, yağmurlu o yollar geliyor aklıma benzin kokuları, ıslak direkler, babamın esmer bir somun gibi tombul ve sıcak elleri uyurdum. bir de bakmışsın yeni bir film sinemada, şehirde yeni bir kız, kahvede yeni bir garson o üzgün ve sabahlıklı dururdu balkonda... şimdi ne var hüzünlenecek burda, nedir bu çatlatan yüreğimi butelaş sanki yarın ölecek gibiyim, birazdan polisler gelecek ya da gelip alacaklar kitaplarımı, daktilomu, bu şiiri, sevgilimin fotoğrafınıduvarda soracaklar babanın adı ne, nerde doğdun, teşrif eder misiniz karakola dünyanın öbür ucundaki dostları düşünüyorum, öbür ucundaki ırmakları bir kız sessizce ölüyor, sessizce vietnam' da ağlayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya uyanıyorum ağlayarak, bir gün mutlaka yeneceğiz! bir gün mutlaka yeneceğiz, ey ithalatçılar, ihracatçılar, eyşeyhülislam! bir gün mutlaka yeneceğiz! bir gün mutlaka yeneceğiz! bunu söyleyeceğiz bin defa! sonra bin defa daha, sonra bin defa daha, çoğaltacağız marşlarla ben ve sevgilim ve arkadaşlar yürüyeceğiz bulvarda yürüyeceğiz yeniden yaratılmanın coşkusuyla yürüyeceğiz çoğala çoğala...
(ben ruhi bey nasilim - 18 Ekim 2004 00:21)
bütün gün birbirini hain ilan eden, tepkisizlikle veya aşırı tepkiyle suçlayan insanları gördükten sonra, akşama doğru "yeter artık, bir dakika daha durmak istemiyorum bu amına koyduğumun yerinde, danimarka veya norveç gibi soğuk bir kuzey ülkesine gitmek istiyorum" diye geçirmeye başladım içimden. aniden uyanan bir hevesti. markette kasa sırasında beklerken, önümdeki yaşlı kadına, elindeki üç parça ürünü gördüğü halde sırasını vermeyip, umursamazca ağzına kadar dolu market arabasını boşaltan genç çifti görünce iyice öfkelendim. bir şey söyleyip müdahale etmek yerine, kabullendim o anda. böyle gelmişti işte, hiçbirimiz değiştiremeyecektik ve o yaşlı kadın da zavallı bir kurbandı dev anlayışsızlık canavarının önünde iki büklüm.sonra sıra kadına geldi, bana baktığını farkettim, gülümsedim. "evladım senin tek parça, geç sen" dedi, kabul etmeyince ısrar etti. ben de direndim; "kesinlikle kabul edemem, lütfen geçin" dedim. kendi hakkını kabul etmeyip iade ettiğim için üç kere teşekkür etti ve ben de her uzun ama klişe hikayede olduğu gibi, bütün naifliğimle puf diye dağıttım yurtdışına gitme hayalimi.esnaf arasında anlatılan ibretlik hikayelerin kahramanları gibi hissettim kendimi, en pespaye küfürleri ederken bile zeki müren türkçesi'nden ödün vermemenin haklı ama bir o kadar muzip gururuyla eve döndüm. şimdi açıp bir steven seagal filmi izleyeceğim ve dünyanın aslında hiç de fena bir gezegen olmadığını düşünerek uykuya dalacağım.bir gün mutlaka yağmurlu ama insanların sadece mutluluktan ağladığı, güneşi kapatan gökdelenlerin kedi kumuna dönüştürüldüğü için yeryüzünün kedinin yüzü olacağı güzel bir sabaha uyanacağız.
(dersaadet vapurlari kadrolu isportacisi - 4 Kasım 2016 21:42)
senaryosunu yılmaz güney'in yazdığı, bilge olgaç'ın yönettiği politik film.--- spoiler ---bir sahnede bülent karaoğlan ecevit'i meydanlarda geniş bir kitleye seslenirken görürüz. bu sahnenin bir benzerini cüneyt arkın'ın oynadığı cemil isimli polisiye filmde müşahede etmek mümkündür -ki her iki film de 1975 yılında çekilmiştir. yılmaz güney'in karaoğlan'ı desteklemesinin arkaplanı o dönemde hapishanede yazdığı siyasi yazılara bakılarak da saptanabilir. hatta bu yazılarından biri "seçimlerde neden chp'yi desteklemeliyiz?" başlığını taşır. nedir bu karaoğlan sevdası? konjonktür açısından bakıldığında daha iyi bir alternatifin olmaması mı bunun nedeni, yoksa radikal solun bir diğer öngörüsüzlüğü mü? yoksa karaoğlan'ın meydanlarda dillendirdiği sosyal devlet şiarına uygun politik çerçeve mi? ne bir gün mutlaka ne de cemil filmleri bu sorulara herhangi bir yanıt vermez, veremez.anti-emperyalist karakterdeki bir gün mutlaka kapitalizm eleştirisi, sınıf çelişkisi, politik dolaplar, öğrenci hareketleri, sınıf bilinci, sağ-sol çatışması, devrimci aydınlanma, asalak burjuva sınıfının pragmatist vasıfları, varoşlar ve yoksulluk gibi birçok mühim hadiseye parmak basmasına karşılık ajitatif bir yapıt olmaktan kurtulamaz. gene de dönemin yeşilçam'ını erotik filmler ile arabesk yapımlar işgal ederken bu tarz cesur bir yapıtın çekilebilmiş olması dahi kendi başına önemli bir kriterdir filmi izlemek için.--- spoiler ---ayrıca filmdeki türküyü zülfü livaneli seslendirmiştir, fakat jenerikte ismi ömer divaneli olarak geçer. kesinlikle yaratıcı bir isim. bilindiği gibi livaneli yol filminde de sebastian argol takma ismini kullanmıştı.
(hanging rock - 24 Kasım 2016 18:38)
vega'nın eğlenceli buldugum ama çoğu zaman içtenlik kırıntılarından sıyrılmış sözlerinde bugune kadar yakalayamadıgım samimiyetiyle benı sarsıp dunyamı kaydıran şarkısı. repeat'e alınıp 2372937. kez dinlenesi. çok büyüyorum, kocaman oluyorum çünkü dinledikçe.aynı zamanda öyle bir şiir ki insanı beyninden vuruyor, yüreğinden sonra en çok yüreğinden. bir yumruk boğazımda..."bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz... kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telaş gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz! "sevgilim on sekizinde bir kız, yürüyoruz bulvarda, sandviç yiyoruz, dünyadan konuşuyoruz çiçekler açıyor durmadan, savaşlar oluyor, her şey nasıl bitebilir bir bombayla, nasıl kazanabilir o kirli adamlar uzun uzun düşünüyor, sularla yıkıyorum yüzümü, temiz bir gömlek giyiyorum... "ne yapsam... ne yapsam... dekart okuyorum sonradan... sakallarım uzuyor, ben bu kızı seviyorum, ufak bir yürüyüş çankaya'ya. bir pazar, güneşli bir pazar, nasıl coşuyor yüreğim, nasıl karışıyorum insanlara. bir çocuk bakıyor pencereden hülyalı kocaman gözlü nefis bir çocuk... "büyük ve mavi bir şey izlenimi var bende, gördüğüm filmlerden mi ne. bir şapka, telaşlı bir gök, sıcak yapay bir dünya..anlat anlat bitmiyor, bitmiyor bendeki daüssıla. bütün sevgilerimi harcayabilirim bir çırpıda, yağmurlu o yollar geliyor aklıma "bir kız sessizce ölüyor, sessizce vietnam' da. ağlayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya uyanıyorum ağlayarak, bir gün mutlaka yeneceğiz!"
(anneke - 9 Aralık 2005 02:02)
Yorum Kaynak Link : bir gün mutlaka