The Conjuring (~ Korku Seansi) ' Filminin Konusu : Gerçek bir hikayeden uyarlanan “Korku Seansı / The Conjuring”, paranormal olayları araştıran Ed ve Lorraine Warren’ın nasıl dünyaca meşhur olduklarının korkutucu hikayesini anlatıyor; olaylar Ed ve Lorraine’in, karanlık bir varlık tarafından hayatları alt üst edilen bir ailenin çiflik evine çağırılmalarıyla başlıyor. Şeytani bir varlıkla yüzleşmeye zorlandıklarında, Warrenlar, kendilerini hayatlarının en korkunç vakasının içinde buluyorlar.“Korku Seansı / The Conjuring”in başrollerinde Academi Ödülü adayı Vera Farmiga, Patrick Wilson, Ron Livingston ve Lili Taylor yer alıyor. Filmin yönetmeni ise James Wan.
Get Out(2017)(7,7-363298)
It(2017)(7,4-372721)
The Conjuring 2(2016)(7,3-205759)
Insidious(2011)(6,9-252810)
Sinister(2012)(6,8-197435)
The Babadook(2014)(6,8-165795)
The VVitch: A New-England Folktale(2016)(6,8-167274)
Insidious: Chapter 2(2013)(6,6-158534)
Annabelle: Creation(2017)(6,5-84843)
Lights Out(2016)(6,3-97026)
Insidious: Chapter 3(2015)(6,1-80225)
Annabelle(2014)(5,4-117636)
her zamanki gibi fragmanini seyredip "oha, mutlaka gormeliyim bu filmi" diyerek koyuldum yola. fakat sonuc cok buyuk husran :/ uzun suredir bu kadar kliselerle dolu bir korku filmi seyretmemistim:--- spoiler ---kus ucmaz kervan gecmez bir bolgede ve gol kenarinda eski, iki katli bir ev: check!bu eve yeni tasinan, cok cocuklu aile: check!sadece evin en kucuk cocuguna gorunen hayalet: check!bu evde daha once yasayip, gebermis bir aile: check!hristiyanlik propangadasi: check!en sonunda exorcism'e baglama: check!--- spoiler ---yuh ama... saw'un yonetmenin hatrina bi gorem, belki denisik cekmistir, adrenalin seviyemi yukseltem, endorfin salgilayam accik dedim, meh :/ en sonda neredeyse komedi filmine donustu olay. sadece filmin "gercek hikaye"den alinmis olmasi biraz enteresan kiliyor, onun disinda tirt:+ boooo! - yav he he
(the spy in the attic - 22 Temmuz 2013 00:03)
bu korku filmi deil diyen arkadaslara, kardesim korku filmi izlerken olmek mi istiyorsunuz die sormak istedigim film
(guts - 12 Ağustos 2013 23:48)
evil dead ile birlikte bu sene izlediğim en iyi korku filmi...evet, film bir yığın klişe ile dolu, yalan değil. klişe lafını öğrendiğiniz de iyi olmuş. yalnız şunu atlıyorsunuz; klişe, öyle düşündüğünüz gibi öcü değildir. klişeler, iyi kullanıldıkları zaman bir filmi en çok seyredilebilir kılan şeylerdir. hele ki üzerine konuştuğumuz şey korku filmi ise...korku filmlerinin temaları ve izlekleri çok zaman benzer olur. ve en vazgeçilmez unsurlardan biri de elbette klişelerdir. misal ben, b sınıfı filmler de dahil izlemediği çok az korku filmi olan, haftada en az bir defa, antidepresan niteliğinde korku filmi izleme ihtiyacı duyan biri olarak, o gece izleyeceğim filmi şöyle tanımlıyorum, "ıssız bir dağ evine taşınmalı olsun, akıl hastaneli olsun, hayaletli olsun, kaybolan çocuklu olsun." bütün bunlar, klişelerdir işte. karanlık, ıssızlık, sakinlik, delilik, ulaşımın güçlüğü, gençliğin toyluğu, çocukluğun masumiyeti ve yetişkinlerden farklı olarak olağanüstüne normal yaklaşımları, inançsızlık, rasyonel tavırlı karakterler... bunlar da. yıllardır, korku filmini korku filmi yapan şey, bu klişelerin kullanımı olmuştur. ha, bokunu çıkarmak diye bir şey yok mu? evet var. zaten mühim olan, korku filmini "iyi" yapan şey, klişelerin kör göze parmak sokmadan kullanılmalarıdır. ve korku filmi izleyicisi olan kişi de bunları görmek ister. american horror story bu işi çok iyi yapıyor mesela. bilenler bilir, dizi zaten format olarak klişeler üzerine kurulmuş, ismini bile bu klişelere atfen almıştır. ve bence breaking badden sonra, dünya televizyonlarında yapılmış en iyi iştir. bilhassa ikinci sezonu...biz, sevgili arkadaşlarım, sadık korku filmi izleyicileri olarak, dozunda ve yerinde kullanıldıkları vakit klişelere bayılıyoruz. bu film, american korku klişelerini son derece yerinde ve mümkün mertebe dozunda kullanmıştır. meraklısına tarafımdan şiddetle tavsiye edilmektedir.
(fuckleberry linn - 24 Ağustos 2013 17:32)
adam gidiyor sinemaya en az yirmi kişinin olduğu bi salonda belki kendi arkadaşları da var, filmi izliyor sonra geliyor buraya hiç korkmadimki zaten baştan sona klişe diyor. hayaletli korku filmi mi olur diye elestiri yapıyor, hakikaten komik.tavsiyem; on numara korku filmi olmuş, bu türe meraklıysanız vakit bulunca izleyin. izlemezsenizde dünyanın sonu değil. bence evde izleyin, büyük ekranlı bir tvde, karanlık ortamda, yalnız veya en fazla bir kişiyle beraber, dvd yada blu-ray'dan izleyin. filmden alacağınız zevki katlayacaginizi garanti ediyorum. birde diğer filmleri bilmem ama korku gerilim türü için kesinlikle ekşiyi referans almayın.
(umutsuz vaka - 25 Ağustos 2013 03:18)
beklentilerimi karşılamış bir korku filmidir. tipik bir senaryosu vardır inandırıcı da değildir evet ama son zamanlarda sürekli çekilen kesmeli biçmeli kan gövdeyi götüren sahneleriyle korku filmi adı altında yayınlanan filmlerden daha iyidir.sinemada bir izleyicinin şeytanın çıkmamaya inat ettiği anlarda gelen yorumu da beni güldürmüştür.-kuran okusa çıkacak işte ibne illa incil okuyacak. hem gavur hem bencil.
(yere dusup gozden kaybolan uzum - 1 Eylül 2013 01:34)
yönetmenliğini james wan'ın yaptığı, başrollerde vera farmiga, lili taylor, patrick wilson ve ron livingston'ın oynadığı 2013 yapımı korku filmi.bir korku filminden beklenilen her şeyi verebilme özelliğine sahip bir film bu. konunun geçtiği 1970'ler her türlü ayrıntıyla (eşyalar, kıyafetler vs) çok iyi verilmiş hatta film de 16 mm ile o dönemde çekilmiş duygusu uyandırdı bende.
(kadifepanter - 1 Eylül 2013 01:59)
klişelerin iyi kullanıldıklarında hala korkutabildiğini gösteren film. eski korku filmlerinin havası var. ortalığa kan saçmak yerine olması gerektiği gibi tekinsizlik üzerine kurulmuş.edit: imla
(seven shots of jager - 2 Eylül 2013 07:58)
ilk kez parasını verdiğim bir filmin yarısında çıktım, çünkü ekşici olmanın gereğini yerine getirmem gerekiyordu, o kadar yıllandığımı düşündüm, boru değil üç dört yılı geçti.şaka lan, çok korktum. ama yarısında çıktım, midemi bozmuşum. sinemaya girmeden önce yediğinize dikkat edin. şimdi parasını vermiş olmanın rahatlığıyla ikinci yarısını da indirerek izleyeceğim, bana helal.
(sweet leaf - 15 Eylül 2013 01:56)
--- spoiler ---vatikan'dan onay gelmesinin beklenmesinden mütevellit bu şeytan çıkarma işlerinin de prosedüre bağlı olduğunu göstererek yaran film.- vatikan'ın da onayı gerekiyor. asdaqjwehjqwhej--- spoiler ---
(elestiri - 6 Ekim 2013 23:12)
vatikan bürokrasisinin sorunlarını işleyen korku filmi
(bir bardak kahve - 15 Ekim 2013 23:31)
gece gece bok vardı da izlediğim film. kaç kere yerimden zıpladım ve nefesimi kaç dakika tuttum da olduğum yere çivilendim hatırlayamıyorum. kaç dakika oldu hala kalp atışlarım düzelmedi, hala ışık açık ve hala ayaktayım. sikerim böyle adrenalini.
(direct my wrath - 10 Kasım 2013 23:28)
korku türünün son yıllardaki başarılı örneklerinden. iyi bir film evet, fakat abartıldığı şekilde türe yeni bir soluk getirmiyor, ne de öyle büyük bir etki bırakıyor izleyen üzerinde. pek bir sevdiğim perili ev konulu filmlerde -insidious serisi ile birlikte düşünüldüğünde- james wan'ın doğru istikamette attığı bir adım olarak değerlendirilebilir en fazla. ve şimdi spoyler.--- spoiler ---ana akım korku sinemasında perili ev konseptinin hortladığı, kanaatimce güzel bir dönemden geçmekteyiz. yönetmen james wan bu hususta an itibariyle bayrağı taşımakta, saw serisi sonrasında kariyerine bu şekilde bir yön çizmesi benim gibi türün meraklıları için fevkalade olumlu bir gelişme. fakat her ne kadar benzer konseptteki son dönem korku filmleri insidious ve sinister'ın ileride başarılı birer korku klasiği olarak anılmasına mani olacak hatalardan ders almış görünse de, yine son çeyrekte tökezleyip hayal kırıklığına uğratan bir film olmuş the conjuring.evvela oyunculuklardan başlayalım. insidious serisinde beraber çalıştığı patrick wilson'ın yanına vera farmiga ve lili taylor gibi oyuncuları kondurarak iyi bir iş yapmış wan. drama yönü kuvvetli oyuncular korku filmleri için her daim artıdır, hele ki ayrı ayrı çok sevdiğim wilson ve taylor'ı bu filmde beraber izlemek büyük keyifti kendi adıma. ancak maalesef farmiga dışında bu oyuncuların kendilerini gösterebilecekleri bir senaryo oluşturulmamış (ağır makyaj altında duvardan duvara savrulan lili taylor'ın performansı her ne kadar iyi olsa da rolü gereği bekleneni verememiş ve stereotip anne olarak kalmış). hikayenin yaşanmış bir olaydan yola çıkması filmin en büyük avantajı, kanaatimce izleyeni filme çeken en büyük unsurlardan. elbette "yaşanmış" olması olayın "gerçek" olduğunu göstermez, ama paranormal olaylar denince dönemin en bilinen isimlerinden ed ve lorraine warren'ın başrolde olması konuya aşina olanlar için ayrı bir tat katmıştır eminim. imdb sayfasında yer alan bilgilere göre filmde doğaüstü olayların hedefi haline gelen ailenin hayatta olan bireyleri seti ziyaret etmiş (hatta bir tanesinin bu ziyaret esnasında merdivenden düşüp kalçasını kırmış olması ayrı tuhaftır), hayaletlere ve perili evlere inanın veya inanmayın bu tür detaylar bu tarz bir filmi çekici kılan etkenlerdendir her zaman. artık hepsi birer korku klasiği haline gelmiş the exorcist, the entity, poltergeist, the amityville horror (ki bu filmle olan alakasına az sonra değineceğim) filmlerinin senaryoya ve atmosfere olan bariz hissedilir etkisi, wan'ın doğru yolda olduğunu söylememin en büyük nedeni belki de. fakat bu övgü aynı zamanda bir yergi içeriyor, zira kendisi tüm unsurlarıyla 80'ler korku sinemasını günümüz şartlarına uyarlamaya çalışmakta anladığım kadarıyla ve açıkcası bu durum bir yerden sonra zarar veriyor filme. belli başlı sekansların (amatör kamera çekimleri başta olmak üzere) kendisinden esinlendiğini düşündüğüm the blair witch project ile gördük ki, insanların bilinmeyene olan korkusunun beyazperdedeki izdüşümü "görmediğin şeyden korkmak" doğrultusunda, bunu doğrular bir şekilde film içerisine "hayaletleri" görmemizle beraber korku faktörü giderek azalıyor ve benim gibi türün meraklıları içinse kısmen yok oluyor. doğaüstü bir korku unsurunu açıkca gösterip ondan korkmamızı beklemek, bir korku filmi için en affedilemez hataların başında gelmekte kanımca. zira gösterebilecekleri hiçbir şey, hayalimizde canlandırdığımızdan daha korkunç olamaz.film tüm bu handikaplara rağmen güzel ilerlese de (hele ki o el çırpma sahneleri), ne yazık ki başta da belirttiğim gibi son çeyrekte bir korku klasiği olma şansını elinin tersiyle itiyor. hayaletlerin ateşli silah kullanmasından, warren çiftinin küçük kızlarının gereksiz bir şekilde olaya dahil edilmesine kadar olmayacak senaryo numaralarına giriyor ve izleyeni kaybediyor. gizem unsurunun -şu görmediğinden korkma olayı- ilk bir saatte ortadan kalkmasından bahsetmiyorum bile. sonuç olarak, çok daha başarılı olabilecek iken yalnızca iyi bir korku filmi olmakla yetinen bir yapım olarak kalıyor the conjuring. bitirirken filme dair iki detay var bahsetmek istediğim. ilki filmin sonundaki ufak gönderme, ki neredeyse kimse yakalayamamış gördüğüm kadarıyla. finalde lorraine eşine peder'in onlarla hakkında konuşmak istediği long island'daki bir olaydan bahsediyor ya, işte bahsi geçen o olay şu meşhur the amityville horror. warren çifti gerçek hayatta da amityville mevzusu ile ilgilendiğinden, iki olay arasındaki zaman farkı açısından bakıldığında kronolojik olarak uyumsuzluk olsa da güzel bir gönderme. bir diğeri ise gerçek annabelle doll, hani şu filmdeki lanetli bebek. gelen haberlere göre annabelle bebeğinin başrolde olduğu bir spin-off projesi düşünülüyormuş, ki oldukça isabetli olur bence. bebeğin gerçek hikayesi ve warren çiftinin resmi internet sitesi için şöyle buyrun:http://www.warrens.net/annabelle.htmlthe conjuring için verdiğim nihai hüküm: yetmez ama evet. james wan denemeye devam etmeli. doğru karışımı bulacak elbet. 7/10--- spoiler ---
(bruce parkus - 13 Kasım 2013 02:30)
aklınız varsa boş zaman buldum diye gecenin bir körü tek başınıza izlemeyin. kazık kadar adamım 2 saat uyku için hava aydınlansın diye bekliyorum.
(loosey - 22 Kasım 2013 07:02)
filmden korkmadigini iddia eden suserlarin gündüz vakti, 320*240 cozunurlukte her 5 dakikada bir cis, sigara, abur cubur molasi veren zikikler oldugunu düşünüyorum. halka filminide bu sekilde izleyip "cok guldum yheaa" diyen bir adet arkadasin evine gece gizlice girip kapilari birbirine vurup, uyudugu odada bulunan dolaba kayit ettiğim samara fisiltisini koyduğumu ve semiallahü limen hamideh cektirip sabah secde ederken buldugumuda not olarak düşeyim.tersim pistir beyler
(lantis - 7 Aralık 2013 21:43)
--- spoiler ---the conjuring'i sevdim diyebilirim ama benim için kusursuz bir korku filmi olmasını engelleyen ölümcül bir hatası vardı, o da hayaletlerin birkaç sahnede ete, kemiğe, giysilere ve makyaja büründürülüp düpedüz gösterilmesiydi*. göstermeseler gerilmeye devam edecektim, görünce konsantrasyonum dağıldı.bu yolu seçmemesi sayesinde son saniyesine kadar diken üstünde oturarak izlediğim tek bir hayalet filmi var, o da the others. iki filmin mantığı tamamen farklı ama ikisini de seyredenler ne demek istediğimi anlamışlardır.--- spoiler ---not: son anda fark ettim ki rayana eu te amo da aynı sorundan bahsetmiş.
(ventolin - 21 Aralık 2013 02:04)
--- spoiler ---görüntüler, kamera açıları, hikaye, kurgu çok başarılı iken o incilden ayet okuma olayına girdikleri an tüm atmosferini yitiren korku filmi. bir de kadının içinden kötü ruhu çıkarıp cehenneme yollayınca neden herşey normale döndü onu da anlamadım. intihar eden hizmetçi, boğulan oğlan çocuk falan noldu?--- spoiler ---
(demonte - 29 Aralık 2013 21:52)
anasını sikeyim böyle filmin ben. yıllardır korku filmi izlememiş bünyemi iyi tırsıtmış filmdir. --- spoiler ---ulan şu ed denen adamın ruhla iletişim kurmak için tam '' burdaysan bir işaret ver '' dediği yerde mahalledeki bütün köpekler bir anda ulumaya başladı amk içim eridi. :(--- spoiler ---
(filatforvid - 28 Ocak 2014 16:37)
izlemeyenlere gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim, büyük beklentilere girilmeden başına oturup keyif alınabilecek bir film. buradan sonrası biraz spoiler'lı olacak.gerçekte yaşanmış olayların tasvir edildiği filme - ki filmde canlandırılan kişilerden ikisi** yönetmene danışmanlık yapmış - klişe diye atlayan şahısların gözünde kötü bir film olarak kalması normaldir. son zamanlarda hollywood'dan çıkan en başarılı korku filmidir bu film gözümde.film hakkında yazılanlara çok ayrıntılı bakamadım zira artık hasan karacadağ filmlerine maruz kalmaktan da fena bir psikolojiye giriyorum yazarların korku filmleri altına yazdıklarını okudukça. filme klişe teşhisini yapıştırıp iki cümle sonra filmin başında görünen oyuncak bebekten chucky aksiyonu beklediğini söyleyip hayal kırıklığına uğradığını belirten mi ararsın, orijinal olayın sürecinde gerçekte yaşanmış - ki bu olanların gerçek olduğunu göstermektedir demiyorum, bu tarz "possession" seanslarının yüzde sekseninde benzer olaylar olduğu söylenir zaten - paranormal hareketliliklere bakıp "şu filmden esinlenmişler, bu filmden almışlar" diyen mi ararsın, ne ararsan var. en rahatsız edici yaklaşım sahipleri ise artık "korkmadım, güldüm" tayfasını sollamayı başaran sözüm ona eski kafa korku filmi hayranları. şu tarz filmlere sığ ve yüzeysel bir "klişe bu" yaklaşımıyla bakan adamların ağzından "the exorcist, the blair witch project" gibi klasikler düşmez oldu ya son zamanlarda işte buna kalbim dayanmıyor. neyse filme geçelim.artık korku filmlerini ele alırken sadece kullanılan ögeler üzerinden klişe damgalaması yapmanın pek doğru olduğunu düşünmüyorum. misal beş yıl içinde tekinsiz ev temalı on tane film yapılabilir birbirine benzeyen. bu noktada önemli olan şey konudan çok o konunun nasıl işlendiği ve filmdeki bazı küçük ayrıntıların (sahnelerin) ne şekilde kullanıldığıdır. bu da yönetmenin tercihi oluyor genelde ve bu filmi gözümde başarılı yapan şey de son yılların "yönetmen tercihi" ucuz korkutma taktiklerinden olabildiğince uzak durmaya çalışmasıdır. bu çaba özellikle de korku filmi klişesi diye tabir edebileceğimiz bazı sahnelerde gösteriyor kendisini. ağırlıkla filmin ilk yarısında kendini gösteren bazı "karşılaşma" sahnelerinde yönetmen korkuyu inatla izleyicinin alışkın olduğu ve bekleyeceği basitlikte anlık sıçramalarla vermemeyi tercih etmiş ve başarılı bir iş çıkarmış. birkaç yerde bu filmin ses efektleri nerede diye sorgulamadım değil hatta. korku filmlerinin bir diğer baş belası olan yersiz karakter davranışları da bu filmde minimum şekilde göze çarpıyor. karakterler yeterince tutarlı davranıyorlar birkaç sahne dışında ve izleyici kendisini can sıkıcı "yapma bunu işte" tepkileriyle boğuşurken bulmuyor pek. filmin en büyük falsosu ise yukarıda da belirtildiği gibi bazı korku unsurlarını çıplak bir şekilde seyirciye sunması sanırım. genelde bir film "hayalet" göstermeye başladığı andan itibaren ister istemez düşüşe geçmeye başlar ve bu olay filmin son kısımlarına doğru kendini iyiden iyiye göstermeye başlıyor. buna rağmen biraz önce bahsettiğim bu "anti-klişe" küçük ayrıntılar sayesinde filmin eksiklikleri beni çok da rahatsız etmedi açıkçası. iki saatini ayırarak oturup izlediği filme "zaman kaybı" deyip geçme yüzeyselliğiyle yaklaşmayacak olan korku filmi izleyicileri de bu filmin güzel ayrıntılarına biraz daha dikkatli bakarlarsa filmden oldukça keyif alacaklardır. zaten artık iş korku filmi izlemeye gelince ister istemez böyle bir anlayış içerisinde buluyor kendini "birikimli" korku filmi izleyicileri. şeytanı ayrıntılarda aramaya başlıyorsunuz ve izlerken yaşadığınız ufak sürprizler tatmin etmeye başlıyor sizi. sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki the conjuring sıradan bir korku filmi olsaydı o son sahnedeki aynada emin olun bir şeyler görürdünüz.
(saintslayer - 30 Ocak 2014 11:52)
bu filmi izledim ve sizden bir istirhamım var. ne olursa olsun ben uyurken ayağımdan çekmeyin hacı.bak sırf ben korkarım diye demiyorum. korkarım. öyle bi korkarım ki kara delik oluşur, bütün şehir yok olur. çekme arkadaşım ayağımdan bak. (bkz: çekme ananı bacını sikiyim çekme)
(godless frog - 28 Eylül 2014 02:46)
mustafa ceceli benzetmesinden sonra, o adami her gordugumde yarildigim film. ahaahhaha ulan yaa filmin konusuna odaklanamadim. adam gercekten tam bir mustafa ceceli + osman sonant.
(nagg - 15 Ekim 2014 23:02)
Yorum Kaynak Link : the conjuring