Mutlaka İzlenmesi Gereken 20 Hapishane Filmi / 20
  • "izlediğim en iyi filmlerden biridir le trou. her bir sahnesi ayrı bir şaheserdir. gerilimi iliklerinize kadar hissedeceğiniz kurgusu ve şok edici finaliyle tadılması gereken bir sinema deneyimi."
  • "filmin 35'42" ve 41'27" arası inşaat seyretmekten hoşlanan türk halkı için özel gösterim gibidir."
  • "ihaneti bu kadar yalin anlatan film zor bulunur."




Facebook Yorumları
  • comment image

    az önce izleyip bitirdiğim, criterion collection a girmeyi haketmiş sağlam fransız filmi.
    vizyon filmlerinden artık tat alamayanlar, adam akıllı bir film izlemek isteyenler ve klasiklerin tadını özlemiş olanlara birebir.


    (pam - 27 Temmuz 2010 23:50)

  • comment image

    sahne ve kurgu olarak en gerçekçi kaçış öykülerinden birine sahip fransız filmi. efendim kilolarca c-4 lü helikopterli bok püsürük gerçek hayata teğet bile geçmeyen zamane filmlerine inat bir adet kıl testere ve mahkum kurnazlığının filmidir.
    --- spoiler ---

    ayrıca iki saatlik hapishane filminde insan it kopuk, vahşet beklerken. bir argo söz bir ana-bacı düz gitme bırak, fularla dolaşan yorgan yırtıp kravat yapan gayet nezih bir hükümlü ortamı buluyorsunuz.
    ---
    spoiler ---


    (fuyiremos - 3 Şubat 2013 00:57)

  • comment image

    öyle iyi bir hapishane kaçış filmidirki, hapishane duvarı kırılırken siz kırıyormuş,demir kesilirken siz kesiyormuşçasına yorulduğunuzu hissedeceğiniz yapımdır.birde diğer hapishane filmlerinden gördüğünüz kabalık sertlik bu filmde yoktur,mahkumlar arası nezaketin diz boyu olduğu filmdir.


    (a little boy must suffer - 14 Nisan 2013 17:43)

  • comment image

    izlediğim en iyi filmlerden biridir le trou. her bir sahnesi ayrı bir şaheserdir. gerilimi iliklerinize kadar hissedeceğiniz kurgusu ve şok edici finaliyle tadılması gereken bir sinema deneyimi.


    (bela tarr - 13 Ağustos 2013 23:18)

  • comment image

    burada güzel bi entry vardı ve diyordu ki melville'in bu filme fransız sinemasının en iyi filmi demesi martaval değil. ben de her gelişimde bi kere şukelardım kendisini zira: 1.melville diyorsa doğrudur, 2. martaval çok süper bi kelime.


    (dwight - 15 Ağustos 2013 23:32)

  • comment image

    bazı filmlere zamanının ötesinde derler ya, işte o deyiş herhalde bu film için söylendi. sonuna kadar bu sözü hak ediyor.

    --- spoiler ---

    filmin senaryosu o kadar kaliteli ki, resmen bir çağı başlatmış. hapishane film ve dizilerinin bu kadar özel ve güzel olması bu film sayesindedir. elbette bu filmi en çok josé giovanni'ye borçluyuz fakat yine de jacques becker olmasa bu kadar iyi olmazdı. filmin içine bizi sokabilmek için o kadar çabalamış ki gerçekten hayran kaldım. uzun kazma sekansları bunun en büyük örneğidir. insanın çaresizliğini, hapishanenin zor şartlarını da dönemine göre mükemmel şekilde yansıtmıştır. film bu yönleriyle bile iyiyken, yetmemiş bir de bomba mı bomba bir sonla bize son darbeyi çakmıştır. hem de öyle bir son ki, empati yeteneği çok gelişmiş birini delirtebilecek seviyede bir sondur bu. soğuk soğuk terletir, sinir krizi geçirtir. ayrıca bir de kötü armağan etmiştir sinema dünyasına, inanılmaz bir kötü. yani o kadar yenilik sunmuş ki sektöre, saygıyla eğilmeden geçemeyiz.

    ---
    spoiler ---

    sözlükte bile o kadar az kişi izlemiş ki, şaştım kaldım. sadece hapishane filmi severlerin değil, herkesin kesinlikle izleyip yorumlaması gereken, tüm hapishane filmlerinin babası olan müthiş film.

    ayrıca rotten tomatoes sitesinde ingilizce olarak ''the hole'' veya ''the nightwatch'' olarak belirtilmiş. her ne kadar fransızca delik anlamını taşısa da, bence ''the nightwatch'' daha iyi oturuyor filme...


    (yakarca - 4 Kasım 2013 13:50)

  • comment image

    "the shawshank redemption da neymiş" dedirten film.

    --- spoiler ---

    güven ilişkisinin yanı sıra, ben bir de "sahip olduklarınız aslında size sahip olur" şeklinde yorumladım, oraya odaklandım. gaspard'a atılan yem, verilen vaatler, onun özgür düşüncesine vurulan ket idi. sahip olduğu bir şey yok iken bir çok şeyi göze alabiliyordu; en ilkel, en doğal, en "kendisine ait" düşünceleri vardı. sattıkları vaatle satın aldılar gaspard'ı son anda. diğerini seçebilmek için vazgeçmesi gereken bir durumla karşı karşıya getirildiğinde, bir zavallı haline geldi gaspard. fikirleri, boş zemin üzerine değil; dolu bir bardağı kırmamaya çalışıp içindekini kaybetmemek üzere düşünülen bir hale geldi.

    ---
    spoiler ---


    (cerebralcortex - 16 Şubat 2014 19:31)

  • comment image

    çıkar ve menfaatin çoğu kez gerçek dostluğun önüne geçtiğini görmemizi sağlayan enfes bir film. filmde ilginç olan kaçışı organize eden roland darbant'ın*gerçekten bir kaç kez hapishaneden kaçmaya çalışmış eski bir mahkum olması. zaten izlerken bu özelliğini belli ediyor.


    (luciditysilent - 10 Ekim 2014 21:03)

  • comment image

    izleyicisini içine çeken ender filmlerden biri olmuş.
    adeta ben de o hücredeydim sanki 2 saat boyunca..
    o heyecan o adrenalin o korku; iliklerime kadar işledi.
    1960 yapımı muhteşem bir film..
    işte sinema bu.

    not: kesinlikle daha iyi bir altyazı çevirisini hakediyor..


    (umut kaan - 12 Ekim 2014 04:34)

  • comment image

    baştan sona keyifle izlenen harika bir film...

    hapishane filmlerini oldum olası çok sevmişimdir... son dönemde izlediğim carandiru'dan sonra le trou çıtayı öyle yüksek bir noktaya taşıdı ki yeri nasıl dolacak merak ediyorum...

    --- spoiler ---

    filmle ilgili sağlam eleştiriler zaten yapılmış. ben başka bir noktaya değinmek istiyorum. çok zorunlu olmadıkça küfürlü enrty girmem. ama bu filmi izledikten sonra aklıma gemide filminden bir sahne geldi. erkan can'ın yani idris kaptan'ın boksör için söylediği bu laf, filmde tam olarak gaspard'ı tanımladığı için kullanmakta sakınca görmüyorum. .mına koduğumun gaspard'ı, neler aştı bizim sağlam arkadaşların başına... roland gibi adama yapılır mıydı bu! manu ve geo da sağlam adamlar ama roland hakikaten başkaydı...

    ---
    spoiler ---


    (my sassy girl - 22 Kasım 2014 20:52)

  • comment image

    hani güzel bir şey bitince tadı damağımda kaldı denir ya... le trou un son repliği öylesi doyumlu bir replik ki size ve hayal dünyanıza bir ikinci ziyafet sunacak kadar zevkle finale eşlik ediyor. işte böyle bir yapıt.

    --- spoiler ---

    - pauvre gaspard...(zavallı gaspard)

    ---
    spoiler ---


    (pain - 23 Kasım 2014 10:03)

  • comment image

    zihninizde a man escaped çağrışımını da yaratması muhtemel fransız yapıtı.
    film oldukça samimi, sade ve hapishane tabiatına yakın, bu da fazlaca etkisinde kalmanıza sebep oluyor. filmin büyük bir bölümünde karakterlerin gerçek kişilikleri ile var olduğu hissine kapıldığımı da söylemeliyim.

    --- spoiler ---

    filmin son 5-10 dk'sında ciddi bir gerilim ve öfkeye kapılmanız muhtemeldir. filmde 2 karakter özellikle dikkatimi çekti, birincisi tabiki gerçek bir deha olan ve her hareketini deyimi yerinde ise gıpta ile takip ettiğim roland darbant. diğer karakter de; claude gaspard'ın kişiliğini belki de ilk anda çözümlemiş ve zaaflarını da kendi lehine kullanarak onu bir çeşit truva atına dönüştürmüş hapishane müdürü. bir de koğuştaki ''entelektüel'' hava ister istemez insanın dikkatini çekiyor, acaba fransız mürebbiyelerinin bu durumla bir ilgisi olabilir mi diye merak ediyor insan.
    ---
    spoiler ---

    claude gaspard gerçekten de zavallı bir mahlûk ve onun gibilere karşı roland darbant olmak maalesef ki yeterli olmuyor.


    (eksiktense - 25 Nisan 2015 20:35)

  • comment image

    hapisane/firar filmleri arasında bugüne kadar izlediğim en iyi film jacques becker’ın 1960 yapımı le trou filmiydi. filmi biraz geç keşfettiğimi ve bugüne kadar shawsank redemption ve -özellikle- escape from alcatraz filmlerini kendi adıma 1 numaraya koyduğumu itiraf etmeliyim. özellikle, benim gibi ilk gençlik yıllarında “ozmania” yaşamış biri için bu iki filmin yeri doldurulamazdı. taa ki; le trou’yu izleyene kadar…

    film, korsikalı yazar jose giovanni’nin gerçek bir kaçış hikayesine dayanan aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış. bu noktada, 1923 doğumlu giovanni’nin idamlık bir mahkum olduğunu, 1945-1956 yılları arasını demir parmaklıklar ardında geçirdiğini not düşelim. le trou’yu yazdığında (1947) 33 yaşındadır. kitabında yayımlanmasını ise avukatı aracılığıyla el yazmalarını gönderdiği albert camus’nün sağladığı biliniyor. “classe tous risques” isimli sinemaya uyarlanan diğer çalışması ise seyredilmek üzere arşivimde beklemekte. paris’te bulunan la santé hapisanesi’nde 1947 yılında yaşanan bir firar girişiminin anlatıldığı filmi eşsiz kılan bir başka nokta da oyunculardan birinin aynı zamanda 1947’de firar girişiminde bulunan mahkumlardan birisi (jean keraudy) olması! roland darban karakterinde aslında kendisini canlandıran keraudy’nin mahkumiyet hayatı boyunca birkaç kez firar girişiminde bulunduğu biliniyor. zaten filmde de yaratıcılığı ve icatlarıyla kaçışın en önemli ismi konumundadır.

    not: buradan sonrası spoiler içerir.

    film, roland’ın seyirciye yönelik “şimdi size anlatacağım hikaye…” şeklindeki monoloğuyla başlıyor. film bittiğinde her izleyenin “filmin başındaki adam ne demişti” diye merak edip o sahneyi tekrar ve dikkatli izlediğine eminim. neyse, biz filme geçelim. claude gaspard (mark michel) isimli mahkum kaldığı hücre onarımda olduğu için, roland (jean keraudy), manu (philippe leroy), geo (michel constantin) ve monseigneur’un (raymond meunier) birlikte kaldığı hücreye transfer edilir. dört hücre arkadaşı uzun süredir birlikte kalmaktadır ve aralarında karşılıklı güven, saygı, sevgi ve benzeri ilişkiler gaspard hücreye dahil olduğunda verili durumdadır. becker film boyunca izleyiciye gaspard haricindeki mahkumlar hakkında kişisel bilgiler vermemeyi tercih etmiş. uzun soluklu bir mahkumiyet hayatının -hatta idam cezasının- kendilerini beklediği bilgisi dışında, sadece aralarındaki görev dağılımı ve ilişki biçimleri hakkında izleyiciye ipuçları verilmiş. örneğin; manu grubun bir nevi kanaat önderi/lideri konumundadır. firar fikrinin gaspard ile paylaşılması konusunda son sözü manu söyler. filmin ana karakteri olan gaspard, bir kere genç, kültürlü, zengin ve daha yüksek bir sosyal sınıfa mensup olması bakımından diğer dört mahkumdan epey farklıdır. firar fikri kendisine aktarıldığında ufak bir tereddüttün ardından ‘evet’ der. burada, gaspard’ın diğerleri tarafından ikna edildiğini ve belki de kendisini kabul etmekten başka bir şansı bulunmaz konumda bulduğundan da söz edilebilir. ama film boyunca sorumluluklarını yerine getirir, hücre arkadaşları ve kaçış planına gösterdiği sadakat ile kısa sürede kendisini tamamen kabul ettirir.

    kazma işlemi başlarken, ilk vuruştan itibaren hücrenin zeminine açılan deliğin nasıl büyütüldüğü detaylı bir şekilde gösteriliyor. benzer sahneleri kanalizasyon sisteminde açılması gereken tünellerde de görüyoruz. o kadar ki; oturduğunuz evin zeminini kazmak isteseniz yaklaşık aynı sürede tamamlarsınız. bu gerçek zamanlı kazma işinde verilen ayrıntı, film boyunca seyirciye aktarılan hapisane rutinleri kadar gerçekçi ve yalın. ayrıca, filmde soundtrack bulunmaması, kazma sahnelerinde çıkan çekiç seslerini bir anlamıyla film müziği olarak ikame ediliyor.

    becker film boyunca izleyicinin kafasında "siz olsanız gaspard'a güvenir miydiniz? sorusunu besliyor. karakterlerden yalnızca gaspard'ın hayatıyla ilgili bir şeyler biliyor oluşumuz da bunun işareti. bölüm bölüm izleyicinin izlenimi test ediliyor diyebiliriz. dörtlünün lideri manu'nun "taksi çağıracak kadar" yakınlaştıkları kaçış anını gaspard ile yaşaması güven duygusunun sağlandığı kanaatini uyandırırken, izleyici filmin sonunda kendisine gaspard'a güvenirken buluyor. zaten anlatımdaki başarı da temelde bu nokta. alcatraz'dan kaçış'daki o efsaneleşen "kaçakların akıbeti" konusu ile swahshank redemption'daki "bu devirde böyle dostluk..." temalarının çekiciliği le trou'da "güven" teması olarak karşımıza çıkıyor.

    öte yandan becker, belli ki az da olsa gaspard'ın güvenilmez olduğu fikrini kaşımak istiyor. kararlaştırılan firardan kısa süre önce hapisane müdürüyle dava dosyası üzerine bir görüşme yapması beklenmedik bir gelişmedir. gaspard, görüşmeyi yapıp hücresine, arkadaşlarının yanına döndüğünde bir tek "pirelenen" manu olur. tabii, izleyicilerinde bir kısmının da önce pirelenmesi ardından da manu gibi "kuruntu yapmayak durduk yere" çelişkisi yaşaması hep yönetmenin tercihi. sonuç olarak, türünün en iyi örneği diyebileceğim le trou, imdb'deki yüksek notunu ziyadesiyle hakediyor.


    (navarro7 - 25 Haziran 2015 03:46)

  • comment image

    "hayatımda daha önce böyle bir orospu çocuğu tanımamıştım." temalı film.

    --- spoiler ---

    müdür de az değilmiş . tüm entrikalar onun başının altından çıktı. yemi taktı oltayı attı ve oltası boş gelmedi. 1 oltayla 5 balık yakaladı.

    ---
    spoiler ---


    (cahil prof - 30 Eylül 2015 10:45)

  • comment image

    bana hafif bir 12 angry men kadrajını hatırlatsa da ilk anlardan itibaren garip bir gerginlik sarıyor zihninizi, göğsünüzde bir baskı.
    hikayelere hiç değinilmemiş hepsi masumdu sanki benim gözümde. gardiyanın kapıları tek tek açarken kadrajın hiç değişmemesinden tutun kazı sahnelerindeki gergin küt küt sesleri...mükemmel diyeyim de siz anlayın.

    --- spoiler ---

    roland: zavallı gaspard
    ben: gööööt!!!

    ---
    spoiler ---


    (oyleanlamadansebepsizgulengillerdenim - 16 Mayıs 2016 02:58)

  • comment image

    gaspard: burjuva sınıfı ( koç, çolakoğlu vb)
    diğer 4'lü: orta ve alt sınıf ( beyaz yakalılar, mavi yakalılar vb.)
    hapishane: yaşadığımız dünya düzeni

    burjuva o anki çıkarları ve belki biraz da dünya görüşü gereği sizden yana görünse de (koç - gezi parkı vb.), çıkarları değiştiği anda (milgem ihalesinin koç grubundan alınması mesela) taraf değiştirir (nasıl da sıkı fıkılar şu an) ve sizi satar.

    poor gaspard değil aslında, poor bizler.


    (iglly - 30 Ağustos 2016 22:15)

  • comment image

    öncelikle spoiler öncesinde filmle ilgili ön bilgiyi vereyim. harika bir hapishaneden kaçış filmi, the great escape bi taraflarını yesin le trou'nun. ortamın klostrofobik oluşu gerilimi bir kat daha arttırdı.

    --- spoiler ---

    izlediğim dakikadan beri manu'nun halini düşünüyorum. adam resmen dışarı çıktı geri geldi ve aynı gün içinde patates oldu. gaspard puştu için "neredeyse taksi tutacaktı" falan dedi hatta.

    velhasıl gelelim gaspard'a yılı fark etmez oto galericiye neden güvenilmemesi gerektiğini bize tekrar tekrar gösterdin koca yürekli adam. (bkz: emlakçılara ve galericilere duyulan güvensizlik)

    bence hapishane müdürü bu ekibin ne yapacağının farkındaydı. sonuçta roland başka yerde de olsa 3 kere firar denemiş. gaspard'la arasının iyi olması sebebiyle bir süre sonra onunla anlaştı.

    sözün özü; yavşak claude gaspard.
    ---
    spoiler ---


    (ucando - 21 Şubat 2017 08:51)

Yorum Kaynak Link : le trou