Medieval II: Total War (~ Medieval II: Total War - Kingdoms) ' Oyununun Konusu : Medieval II: Total War is a video game starring Greg Baldwin, Tim Bentinck, and Steffan Boje. A diplomatic, strategic war game set between the years 1080 and 1530, focusing on medieval warfare, religion and politics in Europe, North...
Age of Empires II: The Age of Kings(1999)(8,8-2552)
Total War: Warhammer II(2017)(8,7-72)
Rome: Total War(2004)(8,7-1324)
Civilization V(2010)(8,5-1660)
Empire: Total War(2009)(8,0-583)
Age of Empires III(2005)(7,9-2030)
Total War: Warhammer(2016)(7,9-113)
Total War: Rome II(2013)(7,5-506)
iflas etmenin çok kolay olduğu oyun. bunu engellemek için adam gibi bi ticaret malı seçilmeli(fil dişi, ipek, altın vs.) ve oraya tüccar yerleştirilmeli. fakat dikkat edilmesi gereken husus seçilen mal başkentten oldukça uzak olmalı, böylece o malın değeri artar. mesela bizans ile oynanırken ipek ticareti yapmak gereksiz çünkü konstantiniyye eyaletinde ipek var. fakat bağdat eyaleti oldukça uzak olmasına rağmen oradaki ipekten de para kazanılmıyor başkente yakın aynı kaynaktan olduğu içün. ticareti yapılacak mal seçildikten sonra dikkat edilmesi gereken ikinci husus, seçilen malın aynısından bulunduğu eyalette bir tane daha olması. böylece tekel elde edilir ve tüccarlar kapitalizmin doruklarında dolanırlar.üçüncü husus bu iki ticari malın tam üzerine kale kurmak. evet bir adet general yeter ayrı ayrı iki kale kurulmalı. böylece bu kalelerin içine 20 tane tüccar sığabilir ve her biri yeteneğine göre para kazanır. kaleler kurulunca içine biraz ünite konursa çok makbul olur ki kaleler yıkılmasın. kale şart değil tabi ama 20 tüccar içeren bir ordunun isyan etmesi hoş olmuyor. bu yöntemle bi turda 37k civarı ticaret geliri elde etmek mümkün ayrıca ticareti başka tüccarlara kaptırma derdi de yok. test edildi onaylandı.engizisyon katilleri için ya da can sıkan diğer agentlar için en güzel çözüm onları orduyla imha etmek. o da şöyle oluyor. imha edilecek papaz, assassin, prenses vs.nin çevresi ordularla sarılıyor, tek tek birimler olsa da olur. toplam 8 adet ordu lazım bu iş için. ajan bu çemberim içinde kalıyor ve son olarak tam ajanın üzerine 9. ordu yollanıyor ve arkadaş hakkın rahmetine kavuşuyor kaçacak yer olmadığından. tabi burda prenseslere yazık oluyor. koskoca ordu kolay değil.
(esemmateur - 5 Ocak 2007 06:06)
sonunda topçuların ne işe yaradığını da kavrayabildiğim süper oyun. şimdi arkadaşlar bana diyebilir "lan mal mısın adı üstünde işte"...lakin efendim "topçu dediğin düşman üzerine gelene kadar 4 adam mı öldürür lan" derim ben de. tamam biliyorum ranged üniteler güçlü olursa savaşlar çok statejik olmaz vs ama, yani insaf yahu 4 adam öldüreceksem onun yerine 60 tane armoured swordsmen koyarım, paşalar gibi keser biçerim...fakat gördüm ki topçuların işlevi çok başkaymış değerli okur/yazarlar....örnek olarak, oynadığım oyunda papa sayesinde (tamam ben de savunma yapmayı sevdiğimden saldırmadım pek) yaklaşık 100 yıldır aynı alanda (ispanyanın girişi) devam eden savunma savaşlarımdan birini vermek istiyorum. elimdeki orduda 3 ünite armoured swordsmen, 6 ünite retinue longbowmen, 5 ünite culverin, 1 general, 4 ünite (yanlış olabilir) de english knights mevcut. toplamda 960 kişi civarı. düşman yaklaşık 1400 kişi...culverinler sayıları 3 ün üzerindeyken ve tecrübeleri artmışken oldukça başarılı atışlar yapmakta ve önce karşı tarafın az olan topçularını yok etmekte. düşman gelene kadar en az 7-8 salvo atışı yapan toplar çok fazla adam öldürmese de dikkatimi çeken husus, yaklaşık 10 adet top (5 culverin = 10 topçu) toplamda 70-80 atış yaptığında düşmanın moralini inanılmaz bozuyor, ve genelde general'i de öldürüyorlar bu sırada. yakınlaşan düşmana 6 ünite retinue longbowmen de en az 4-5 sefer atış yapınca düşman sizin saflarınıza yaklaşırken hem epey kayıp vermiş oluyor hem de genelde retreat moduna giriyor. retreat yapan üniteler geri çekilince tekrardan toparlanıp yine saldırıyorlar ve daha çok kayıp vererek iyice kıvama geliyorlar. bunun üzerine süvarilerinizi salıpaz bir süvari kaybıyla savaşı kazanıyorsunuz. bu savaşı toplamda 60 adam kaybederek 1200 kişi civarında adam öldürdüm/esir ettim (heroic victory gazı da cabası tabi), ve bundan sonra tüm ordularımda 5 topçu ünitesini ve 6 longbowmen'i standart haline getirdim...yalnız, danimarka ne ara o kadar güçlendi anlamadım, adamlar frankfurt civarından bir koydular paristen duyuldu...neyse metz den gelen ordularım icabına baktı....çok sardım lan oyuna...
(the threshold of pain - 3 Mart 2008 10:57)
oyunla ilgili bazı tavsiyeler:- en başta bilgisayarı zayıf olanlara bir tavsiye: eğer bilgisayarınız gerçekten zayıfsa (ekran kartından da ziyade ram eksiği ağlatır insanı) ve ben ille de oynicam bunu diyorsanız, kesinlikle kuzey ve batı avrupadan uzak durun. bilgisayar germen diyarının ormanlarını temsil eden o yüzlerce minicik ağacın salınımlarını ve daha da beteri gölgelerini render edicem diye kanlı gözyaşları döküyor. alın türkleri anadolu bozkırlarında cirit atın, alın emevileri afrika çöllerini arşınlayın, ne ağaç var ne bişi. ooooh mis. zaten tüm detayları kapattığınızı ve battle map savaşlarını yine çölde değilse pek oynamadığınızı öngörüyorum. minimum detayda bile yine ağaçlar ve yine onların gölgeleri devreye giriyor zira.- oyundan gerçekten keyif almak istiyorsanız en az hard / hard oynamalısınız. easy zaten mide bulandıracak kadar embesil, medium'u bile bazı çakallıkları hariç derhal tokatlayıp gönderiyorsunuz. hard'da en azından "birimleri kum gibi avcuna topla, şehre çarp, şehri al, sonra avcundaki kumun bir kısmını yere bırak, başka bir yerlerden biraz daha kum toplayıp döngüye devam et" şeklinde ilerleyemiyorsunuz, düşünüp taşınmanız, ölçüp biçmeniz şart. very hard'da gerçekten çok sağlam bir stratejiniz yoksa, on tur sonra nerde olacağınızı hesaplayarak ilerlemiyorsanız ve ağlatabilecek sürprizlere hazırlıklı değilseniz hiçbir şansınız yok. - "hard / hard gözümü korkutuyor" diyorsanız, deniz ticaretinde aşmış venice, milan (ki özellikle milan'ın orduları da dehşet verici, benim şahsi favorilerimden), yahut denmark ile; kuzeyinde balkan denyoları, doğusunda başlangıçta fazla palazlanmadan ezilirse çabuk devreden çıkabilecek türkler olan, en kalabalık nüfusa ve muhteşem birliklere sahip bizans ile ya da sadece britanya'yı ve caen çevresindeki rebel townları ele geçirse bile 12 region'a hükmedebilen ingilizlerle başlayabilirsiniz. türklerde ise zaten bir oyuncu morali artısı var ki, saymıyorum bile.* bunlar hafifçe imba ülkeler. buna karşılık kutsal roma imparatorluğu, polonya ve hele hele rusya* gibi karaya abanan ülkeleri oynamak seçtiğiniz zorluktan daha da zor oluyor.- menzilii ünitelerin kıyak olanları, özellikle yeniçeriler gibi barut kullananları ve arbalet*çiler artık evvelki oyunlardaki gibi "sktret ya" denemeyecek birlikler olmuş. özellikle savunma savaşlarında müthiş etkililer, zırhlı elemanları bam güm indiriyorlar. sırf mızraklı, ağır piyade ve atlı birlikleriyle savaş kazanmak biraz zor olmuş, benim alışık olduğum taktik bu olduğundan ilk başta bir dumur yemedim değil. menzilli ünitelerin, adlarında militia geçmeyenlerine abanın, pişman olmazsınız.- trader'larınızı takip etmek ve onları değerli mallara ulaştırmak için verdiğiniz çabaya karşılık marjinal çıktıları çok düşük. çok fazla kasmayın. ama din adamlarınızı, diplomatlarınızı ve spylarınızı asla ihmal etmeyin. hele spy nasıl mühim bir şey, anlatmam güç. diplomatın önemini de siz palazlanmış ve düzeninizi oturtmuş, bir yandan da bir cephede savaşıyor iken trade rights antlaşması yaptığınız neutral bir ülke, o anda savaştığınız cephenin tam tersinde olduğundan içine pek garrison bırakmadığınız bol kazanç getiren mühim bir sınır şehrinize orta kuvvette bir orduyla saldırdığında anlıyorsunuz. yeterince paranız varsa o dismounted feudal knightları aynen geri yollayıp hainlerin bi tarafına saplamak ancak diplomatınız varken mümkün.- autosave'e güvenmeyin! en az üç turda bir, birkaç farklı slota dönüşümlü save edin, öyle ki, isterseniz onbeş tur geri gidip stratejinizi gözden geçirebilecek halde olun.- deminki maddeden hareketle, asla alliance'ınız olmayan bir ülkeye bakan cephenizi savunmasız bırakmayın. hard ve very hard'da, bunu alliance'ınız olan ülkelere karşı da yapmayın!- kara seyahati çok aptalca bir şey, gidebileceğiniz her yere muhakkak deniz yoluyla ulaşın. tabi gerzek gibi bordeaux'dan toulouse'a da giderken gemilerinizi kullanın da, iki turluk yolu tüm iber yarımadası'nı dolaşıp altı-yedi turda gidin anlamına gelmez bu.- kafanız rahat etsin istiyorsanız, katolik bir faction seçtiğinizde yıllarınızın neredeyse tamamını excommunicated halde geçireceğinizi ve bunun da her settlement'ta en az -%20 order anlamına geldiğini kabullenin. "katolik katoliğe kılıç çeker mi"ymiş! ulan mal gibi yılların geçmesini mi beklicez? ya da ne biliim, illa müslüman topraklara mı yardırıcaz? (ki onun da belası ayrı, religion uyuşmaması excommunication'dan bile çok unrest yaratıyor!) abicim en kralı seçin türkleri dalın mısırlılara emevilere, kafanız rahat etsin. skicem papayı da bilmemkimi de be.
(ulan bator ne isin var mogolistanda - 31 Ağustos 2008 21:26)
- avrupada herhangi bir devlet ile oynarken danimarkaya dikkat etmenizi öneririm. adamlar saykoya bağlıyorlar. hele o cleric'leri yok mu, insanı hayattan bezdiriyor.- italya ve çevresindeki ülkelerdeki crossbowmen ekibine çok dikkat edin. sırtlarındaki kalkanları ve ellerindeki kılıçlarıyla oyun başında çok zorlu düşman oluyorlar.- rusya bölgesi ve arap-türk devletlerindeki atlı oklulara da ayrı uyuzum vardır. en kral şovalye birliğiniz olsa kovalama esnasında eritiyor lavuklar. ayrıca kaçan düşman avında en başarılı birimler.- oyunun şu ana kadar gördüğüm kısmıyla, en kolay faction ingilizler. önce adada hakimiyeti sağlayın (hem rebelleri hem de iskoçya gibi devletleri fethedin). yapay zeka nasıl olsa adalara çıkartma yapmıyor. daha sonrada kıta avrupasındaki nüfusunuzu fransayı ezmeye başlayarak artırın. oyunun gerisi kolay olur. - en büyük maddi gider ordu. şehirlerinizdeki savunma birimlerini bedava olarak garrison edilebilen adamlardan seçin. zaten bunlar sadece ayaklanma çıkmasını önlemek için bulunacaklardır. böylece bir sürü paranız olur. - oynadığınız faction'a göre değişir ancak ulaşım amacı dışında deniz kuvvetlerini artırmayın derim. - ekonomi oyundaki en önemli etken olsa da tüccarlara fazla yüklenmeyin. nasıl olsa ya ölüyorlar yada sizi satıyorlar. bunun yerine ticaret anlaşmalarını artırmaya çabalayın.- savaşlar eski total war oyunlarındaki gibi sadece 20-30 adam kaybederek 1000 adam öldürme saçmalığından uzak. hele birde karşı ordunun ilacı olacak üniteleriniz yoksa, savaşı kaybetmeye yada %50 adam kaybına hazırlıklı olun. - oyunun başında battle auto-resolve yapmayın. her adama ihtiyacınız olacak. - atlı birlik kesinlikle bulundurun. kuvvetsiz bile olsa kaçan düşmanları avlatırsınız. - savaş bittiğinde end-battle demeyin, continue deyin. tüm kaçan düşmanı temizlemeye çalışın, bir daha başınıza bela olmasınlar.- oyun başında asillerin ve papanın verdiği görevleri uygulayın. sonrasında sktr edebilirsiniz.- doğuda olan factionlarla oynarken moğollara ve altın orduya dikkat. kariyerinizin zirvesindeyken tepetaklak olabilirsiniz. bu nedenle türklerle oynamayı oldukça zor buldum.- ele geçirilen şehirlerdeki herkesi kesmenizi tavsiye ederim. maddi gelir ve ordu yapabilme kabiliyeti düşse bile ayaklanma riski azalıyor. özellikel farklı dinlere mensup şehirlerdeki herkesi kesin.- general savaşlarda çok önemli bir birim. sap gibi ortalığa salmayın. olurda düşman generali görürseniz, tüm güçünüzle saldırın ve elemanı öldürmeye çalışın. yeni yetme generallerinizden gelecek vaad edenleri geliştirin, ileride çok işinize yarayacaklar. - sık sık ve farklı slotlara save edin. oyunun gidişati bir anda değişebiliyor.- okula gitmeyin, işi bırakın, bu oyunu oynayın hoyratça...
(oad - 2 Eylül 2008 10:22)
diplomasi olarak birçok yönden başarısız olan bir oyun. adamların içerisinde 300-400 kişi barındıran son şehrine 2 bin kişilik orduyla dayanıyorsunuz, yine de içerisinde "kabul etmezsen ananı sikeceğimi biliyorsun öyle değil mi?" ibaresi bulunan become a vassal teklifinizi kabul etmiyorlar. ben hiçbir milleti bitirmek istemedim, kendileri sildirttiler haritadan kendilerini. ha tabi bazı planlarınız, yönetim tarzınız değişiyor diplomasiden sonuç alamayınca. hele ki savaşan, hırçın bir ülkeyseniz, fetihlerde durakladığınız anda gerilemeye başlıyorsunuz. her aldığınız şehri yağmalamalı ve binaları yıkarak elde ettiğiniz gelir ile, azalan ordunuzu o bölgedeki paralı askerlerle tamamlayarak yolunuza devam etmelisiniz. evet arkanızda bıraktığınız kalede hiç asker bırakmayabilirsiniz. benim üç babafingo ordum vardı. birincisi fetih ordusu(ki en taşaklısı), en önde giderdi, siker atardı aldığı şehri ve yoluna devam ederdi. arkadan ikinci ordu gelirdi ve birincinin sikip attığı şehir rebel olunca, bu sefer iki girerdi ve yine yağma yapılırdı aynı şehre. bunlar takip ederlerdi birbirlerini. üçüncü ordu ise tabiri caizse asıl "orospu çocuğu" ordumdu. bunlar fetihlere çıkmaz ve ülke içinde isyan ararlardı. sabırsızca beklerlerdi. bir şehrim isyan mı edecek, hemen şehrin yanına bunlar gider, şehrin içindeki askerler çıkar ve şehrin rebel olamsını beklerlerdi. beklenen an gelince tabi yağma. kendi milletimi bile siktim oyunda. hitlerden daha amcık bir yönetim uyguladım. e tabi bu kadar barbar bir yönetim, teknolojinin ilerlemesini engelledi. ne kendim teknolojiye, eğitime önem verdim ne de başkalarınınkine saygı gösterdim. e bu yüzden de amerika keşfedilemedi. iskoçya idim ve en son doğuda moğollar ile timurlarla karşılaştık ki, öyle göte böyle yarak derler ya, o hesap işte. ordan sonrasını pek oynamamıştım. götüm yemedi desek doğru olabilir.ve geçen gün bir kez daha oynamak istedim ben bu oyunu. bu sefer sırf teknoloji ve diplomasi üzerine bir devlet politikasıyla yönetmek istiyordum. amerika'yı bir görelim yahu dedim. merak kaldı içimde, azteklere dokunamadım ki daha. aldım macaristan'ı. hiçbir ülke'nin rival'ı olarak gözükmediğinden, yani hiçbir ülkenin oyunu bitirmek için gerekli şartlarında yok edilmesi gereken ülke olarak gösterilmediğinden, bir köşeye çekilip barış ülkesi olmak için biçilmiş kaftan dedim bu macarlar. aldım bunları, kimseye saldırmayacağım, herkesle diplomatik ilişkiler kuracağım dedim. bir 10-11 ülkeyle alliance olduk. herşey güzel giderken bu amcık venedikliler saldırdı. sen misin saldıran. e insan olmaya çalışan, insan olmayı öğrenmek için girdiğim oyunda, içimdeki hayvanı uyandırdı bu lavuklar. sözde 2-3 şehirden başka şehir istemiyordum ben. herneyse, takılır mısın bunların peşine. bunlar kaçarken göt korkusuna istanbul'u alır mı? ben ardından istanbul'u alır mıyım? ulan ne işim var benim orda. zagreb'ten istanbul'a kadar olmuş mu ülke? peehh. amuğa godum'un venedikleri dedim siktiniz benim oyun anlayışımı. silindi gitti pezevenkler haritadan, başka da birşey olmadı. ya ne olacağıdı ki sanki? neyse dedim, küçülelim biraz. tabi küçülmeden önce, adam gibi bir şehirlere yerleşeyim, devleti oraya taşıyayım tamamen dedim. kısaca özetleyecek olursak bu kısmı, bayağı hayvan savaşlar sonrasında bologna, floransa, genoa ve venice'e yerleştim. kuzeyde metz, dijon, nuremburg, bern, steufen gibi şehirleri alıp, papa'ya 1000 florinden sattım, kimisini hediye ettim. tabi bu saldırılarda aforoz edilmiyorum, papa ile el ense göte parmak bir ilişkimiz var. aldığımı ona veriyorum. herneyse, batıda marsiyla, doğuda ki o olayilginçtir; başkent venice'e saldırabilme ihtimallerinden dolayı, zagreb'i danimarkalılardan 7 bin florin'e satın aldım ve papa'ya 4 bin florin'e sattım. zararına tabi bütün bunların hepsi, fakat niyesini sonra göreceksiniz. papa ile serbest asker dolaşımı anlaşması imzalandı, ki aramızpercect. ve ben şimdi sağdan soldan, hertürlü etrafımı papa ile çevrelettim mi? e kimseninde papa'ya durup dururken saldırmayı götü yemez. papa'da zevkine saldırmaz hiçbir yere, sen ona dokunmazsan veya üzerine haçlı seferi düzenlenmezse. o kadar şehirden sonra bunlar en güçlü devlet oldu. ki sağda istanbula kadar da bunlara verdim. ve artistik yapan olursa, o ülkenin aforoz edilmesini bekliyor ve haçlı seferi düzenleyerek anasını siktirterek, papa'nın da kimlerle savaşacağını, kimlerle düşman olacağını ben belirliyor oldum mu? italya yarım adasında amcık bir devlet oldum kısacası. ordu'yu kaldırdım. ihtiyacım kalmadı. bana kadar gelemiyorlar zaten. bütün şehirlere full yatırım yaptım ve ticari anlaşmalarla öyle zengin oldum ki, 850 bin florin'i gördü kasa. diplomasi yeteneği 10 üzerinden 9 olan diplomatımla(ki her muhabbet'e 100 florin hediye ederek girerim-tatlı yiyelim tatlı konuşalım hesabı), papa'ya kimi ülkelere karşı onlarla birlikte savaşacağımı belirtip, bunun için 15 tur boyunca her tur 1000 florin alırım teklifimi bile, very demanding yazmasına rağmen kabul ederlerdi. ve ben tabiki karşı tarafla da anlaşmalı olduğum için düşman kazanmak istemeyip, sırf zevk uğruna 10 üzerinden 10 yeteneği olan assasin'im ile karşı orduların tüm asillerini, generallerini öldürerek gizliden yardım ettim. papa öldü müydü, yenisi için ben papa'ya, papa'da benim aday cardinal'im varsa bana oy veriyordu. e eski ölen papa hangi ülkeninse, onun oy'u üç oy yerine geçtiğinden, papa states ile benden çıkıyordu bütün papalar. ama canı sıkılıyor insanın tabi, hiç savaş yok, hep para toplansın, teknoloji neyim derken sonu gördük. daha da gelişmeyecekti artık ki, dedim ordu basıp amerikaya çıkayım. aldım gemileri, doldurdum orduları içine, ayak bastık sonunda yeni kıtaya. ellerinde taş, sopa olan azteklere, top-tüfek dalan amcık soluk benizli oldum. cıbıldak vücutlarına, top mermi yağarkenki görüntülerini seyretmeye doyamadım. ve evet, zevk aldım çünkü ben psikopat'ım. herneyse, zaten oyun orada kaldı. kaldığım yerden de devam edeyim. fakat diplomatik görüşmeler gerçekten başarısız. adamınızın gücü 10 üzerinden en az 9 değilse, zor kabul ettiriyorsunuz isteklerinizi. mesela ben azteklere 200 bin florin verdim altıma yatmaları için, kabul etmediler. ulan az para mı? götüne giymeye donun yok, bana hala brave heart mrave heart özgürlük yapma sikherem ağzını yüzünü. kızdırıyorlar beni bak yine. ya da ben diplomasi adamı değilim, bilemedim şimdi. ama tek bu değil tabiki başarısız olmasının sebebi. başka bir ülke ile birşeyler üzerine anlaşmak inanılmaz zor. empire total war varmış. onu bekliyorum. bilgisayar kaldırırsa, uzun geceler yine uykusuz kalacağım sanırım. her ne kadar kimi konularda saçma hataları olsa da, kendini kaptırabileceğin güzel bir oyun total war 2. topçuların arkasından, top atışını izlemek bile yeter ya...aylar sonra gelen edit: şimdi yazdığım entry'i okudum da; afrika'dan fil alıp amerika'ya çıkarma fantezimin başarısızlıkla sonuçlandığından bahsetmeyi nasıl unutmuşum.. evet, öyle bişey de vardı, aztekleri korkutarak öldürecektim, yolda telef olmuştu hayvanceğizler.. malum, kaç bin km yol..
(popara - 17 Mart 2009 01:27)
soyumu kurutan oyun. şaka değil.almışım ingilizleri, yerleşmişim adama, iskoçları iki çizikte almışım ada benim mis. deli gibi ekonomi kasıyorum o liman senin bu ticaret yolu benim ekonomide top 3 ten düşmüyorum. deli gibi para kazanıyorum, bu arada papadan gelen haçlı seferlerine ordu göndermiyorum (malum ordu demek para demek) elimdeki bi kaç değnekçiyi, sopacıyı (en ucuz askeri birimler) yolluyorum haçlı seferine, papa delleniyor, kuduruyor. siklemiyorum tabi, para bok, keyif keka. neyse efendim gelen her türlü teklifi red ediyorum. antlaşmalar, evlilikler, savaşlar, tek başıma adada kurmuşum düzeni yaşıyoruz. *gel gelelim 50 ila 60 turn sonra bi bakmışım soy kurumuş. gelen gelin tekliflerini, kraliçe hediyelerini mumla arar duruma düştüm, koca imparatorluk bir erkek çocuğun gözüne bakar oldu. o an erkek çocuğu olmayan bir kralın dramını iliklerime kadar hissettim.. malın dünyevi olduğunu kefenin cebinin olmadığını, bir oyun tarafından öğrenmem ise oldukça manidardı.vel hasıl oynayacak kişilere tek tavsiyem; en az 3 çocuk doğurun .
(ne nick i lan - 21 Mayıs 2010 00:49)
tekrar tekrar oynanabilirliği olan ve her seferinde yeni özelliklerinin keşfedilebildiği oyun. tabi ingilizcemin zayıf olması dolayısıyla bir çok özelliği geç farkediyorum sanırım. bir de insan olmayı yeni öğrendiğim için.daha taze, başımdan geçen naçizane olayı da aktarıvereyim. polonya'yı aldım, birim olarak az fekat güçlü ordum sınırlarımı koruyacak ve diplomasi yapacaktım. sadece 3 kalem ve başkent krakow olarak 1 şehrim vardı. usul usul oynuyorum, belki 40 turn rebel hariç kimsenin tavuğuna kış demedim. papa ile de aram iyi. güvenilir bir ülkeyim. istikrarlıyım. halkın refahını, ilmi ve dünya barışını hedefliyorum. komşum macaristan ile kız alıp vermişiz, allies'in dibine vurmuşuz. lakin ne olduysa oldu, komşu alemanya aachen pizarrosu durduk yere savaş ilan etti. belki askeri güç sıralamasında 17-18 ülke arasından küme düşme hattında bulunduğum için topraklarıma göz dikmişti. ardından alemanya achen ve 2 yandaşın desteklediği cardinal papa oldu. ben oyumu kendi kardinalime kullandığımdan, benim puanım düştü, bunların fiyakasından geçilmez oldu. alemanya sınırlarımı ihlal ediyor, beni taciz ediyor, diş gösterdiğimde azarı ben yiyordum papa'dan. yine bir sınır ihlalinde dayanamayıp generalin tekini kestiydim, fatura bana patlamıştı. 5 turn içerisinde bu savaş bitecek yoksa aforoz ederim diyordu bana. oysa ben sınırlarımın dışına adım bile atmamıştım. bir ihtimal alemanya'ya diplomat gönderdim, ateşkes dedim güldüler bana, kötü davrandılar. nası bitirem ben savaşı be emenikenin papası? bir de aynı sıralarda başkent krakowdaki bazı kendini bilmez muhalifler, ülkenin içinde bulunduğu durumu fırsat bilip krakow'da isyan edip rebel oldu. doğu sınır generali brozek paşanın bindirmesiyle isyan 7 cihana ibret olacak şekilde kanlı bastırıldı. bu arada yandaş papa bir dahaki seçimlerde oy hakkı artsın diye tüm aleman papazlarını cardinal yapıyor, gönderdiği inquisitor'lar ile de benim papazlarımı, generallerimi engizisyon mahkemesinde yakıyordu. 1200 yılında ergenekon operasyonu yapıyordu üzerime adamlar. bir kale etrafında 3 inquisitor bekliyordu dışarı çıkanı yakmak için. sigara almaya bakkala gidemez olmuştuk. öte yandan alemanya kudurdukça kuduruyor, amcık liselisi gibi sınır ihlali yapıyordu. onurumuza leke sürdürtemezdik, gözü karartıp daldım konvoylardan birine. ne olursa oldundu artık. tam hakkımda çıkacak kararı beklerken papa öldü. bundan daha mükemmel birşey olamazdı. fekat hemen akabinde pek iç açıcı olmayan bir tablo vardı önümde. alemanya aachen pizarrosu tam 7 adet oy kullanıyordu kendi cardinal'ine. benim kendime 2 oyum, kankam macaristanın 1 oy hakkı vardı. bir diğer müttefikim milan, 2 oyunu kendi kardinaline basmış, 3 oy da boşta, venedik'in idi.şöyle bir hesapladım, en iyi ihtimal 2 ben artı 1 macar artı 3 venedik ile 6 oy alıyor, alemanyanın gerisinde kalıyordum. sonra gözüme bir buton ilişti, diplomasi. papa seçiminde kulis yapılabildiğini bilmiyordum oyunda, yeni öğrenmenin heyecanıyla aynı zamanda alemanyanın da düşmanı olan kankam macaristan ile(kaybetmem kesin de olsa deneme amaçlı) oyunu benim kardinalime verme karşılığı 2 tur üç bin florin, karşılıklı serbest askeri dolaşım ve alemanya aachen'e ortak dalma anlaşması imzaladık. venedik ise 3 tur sonunda toplam 15 bin florin istiyordu, alemanyanın müttefiki, macaristan'ın düşmanıydı aynı zamanda. farklı dünyaların insanlarıydık, anlaşmadım.ve 7 artı 3 oy sonucu toplam 10'a 3 gibi ezici bir skorla alemanya aachenin cardinali papa seçildi. ardından macaristan ve ben derhal aforoz edildik. papa çok kızgındı, geldiği gibi tehditler savuruyor, küfürler ediyordu. kimseye hiçbir şey yapmadığım halde, ve tanınmışlığım çok güvenilir seviyesinde olduğu halde üçkuruşluk ali-cenkis oyunları, türlü şerefsizlikler dönüyordu etrafımda. yılların medivılcısıyım böyle amıcıklığa maruz kalmamıştım. -diplomasi failed!-birşeyler yapmalıydım, ama ne?kafada yanan ampul*not: bitti, bundan sonrasını henüz oynamadığım için ben de merak ediyorum. ama öyle de zevkli bi oyun yani.edit: bir entryi de football manager gibi editlemesem olmayacak, 1.3 patch'tan sonra anca hazır oluyor okumak için.edit 2: sonra moğollar geldi sikti attı. doğu avrupa'da ne diplomasisi aq!
(popara - 21 Ağustos 2011 11:21)
her gördüğümde bir şeyler yazasım geliyor. öyle ki nerdeyse bütün medeniyetlerle bitidirdim oyunu. her defasında türklerden aldığım tadı başkalarında alamıyorum. hele o istabulu alıyorum ya.. tanrım böyle büyük bir haz yok. her bizanslılarla savastığımda aklma cüneyt arkın'ın filmleri geliyor. (ali desidero mod on) okurken arkadan izleyin. açıyorum arka fona müziklerini ver ediyorummm hilal taktiğini, vur kaçını. ondann sonra gidiyorumm imam efendiye söylüyorum istabulu alacağımızı, basıyor cihadı topluyorum ordularımı gidiyorummm kalelerine ver allah ver ver allah ver onlar kaçıyorrr ben kovalıyorum. bu bizans ibnelerinin soyunuu kazımak için peşlerinden koşuyorum. baktım batıda işleri yoluna mı koydum. bakıyorum arkamaaa egyptin götü başı oynuyor. arkadan beni sürekli poke'luyor. dönüyorum diyorum müslüman müslümana bunu yapar mı? bakıyorum ses seda yok. sonra bende sen misin beni yabancı dillerde dürtükleyen diyip yapıyorum güneydoğu seferimi. çıkartıyorum atlı okçularımı, alıyorum önüme mızraklılarımı. bir sağdan okluyorum bir soldan okluyorum. adamlar ne tarafa gidecem diye götü başı oynarken sürüyorum ortadan askerleri, sokuyorumm götlerine mızrağı. o sıradaa atlı okçuların okları bitti mi. hemen arkadan dolandırıp giydiriyorum bunlara görüyorlarr abilerini. sonra alıyorum ellerinden topraklarını orada yaşan müslüman kardeşlerimizi rahata kavuşturuyorum.p.s: ali desidero moddan çıkamıyorum çok güzel geldi lan. *tamam kurtardım gibi. çıkartın assassinları yeminle mükemmel iş görüyor. daha önce muhakak söylemişimdir bir daha söyleyim. ayrıca o moğolların ... her oynadığımda beni canımdan bezdirdiniz lakin artıkk yemez. çıkartıyorum o zamana kadar assassin'ları ver ediyorum katliamı. yüklüyorummm kaleye askerlerii çevresine atlı-okçularımı vur kaç vur kaç. son olarak scotlandla oynamayan varsa muhakkak açıp bir kez oynasın. türklerden sonra bir devlette bu kadar para hiç bir arada görmedim. ilk turnler birazcık sıkıcı ama sonra akıyor.uzaklardan edit: genç bizanslılar rahatsız..
(sapiokk - 19 Ocak 2013 23:08)
çok güzel oyundu bu. gevrek gevrek, harflerin üstüne basa basa her sol tıklayışta sultan diyen bir yavşak vardı türkleri seçince. inşelaaah diye de bağırırdı bu. bir de osman reyiz vardı türklerin en taşşaklı komutanı olarak.ergenliğe girince bir ışık yükseldi yeni bir adam zuhur etti felan diye haberler geliyordu. heyecanlanıyordum nerde bu ergen diye. işte ben bu osmanı hiç kullanamadım arkadaş. hep ters yerde olmuş oluyordu osman ibnesi. osmanı savaşın olduğu yere getririnceye kadar 3-4 yıldızlı komutanı ordunun başına getiriyordum. osman çok yetenektliydi apoletlere boğulmuştu ibne. saldırganlık full, yetenek full, zeka full felan. osmanı sokak köpeği sürüsünün başına geçir gitsin itle köpekle kudüsü alsın o derce hayvan bi herif. ama çok cenabet ibne. hal böyleyken ben osmanı kullanamayıp ziyneddini, ibrahamı ordunun başına geçirdikçe zeynedinler ve ibrahamlar apoletleri arttırdı. bir süre sonra osman gibi her şeyi full komutanlarım oldu. ama itin köpeğin başına geçirince telef oldular. osman 300 yıl yaşadı sanırım ve 300 yıldır başında durduğu orduyla dünyanın saçma yerlerinde kamp kurup durdu genelde. sonra öldü osman :/ allah taksiratını affetsin büyük ama cenabet bi insandı .
(icseldevinimlerindisavurumu - 8 Şubat 2013 15:28)
iskoçya dahil bütün ülkelerle oyunu defalarca bitiren biri olarak, oyunda oynaması açık ara en zor ülke türkler diyebilirim. sebebini oynayanlar bilir, güçlü bir bizans'ın yanında doğduktan sonra 80 turn civarında moğol, 150. turn civarında timur ataklarının kalkanı olmak zorunda kalıyoruz. tabi istanbul'u aldıktan sonra da oyunun gidişatına göre en az 1-2 defa da haçlı seferine maruz kalıyoruz. oyuna türklerle başlarken ben ruh halime göre 3 tip şekilde yürüyorum. bunlardan birincisi; güçlü bir strateji izleyip hızlıca ortadoğu'da doğuda bağdat, güneyde de kudüse kadar hızlıca almak. hemen mısırlılarla dost olup, akabinde kuvvetli bir orduyla bursa, istanbul, sofya derken yürümek. bizansın belini kırdıktan sonra hemen mısırla olan dostluğu bozup kahire, iskenderiye yürümek.(mısırlılar siz antakyayı ve kudusu onlardan önce aldığınızda zaten dostluğu bozacaklar. kesin bilgi hiç tribe girmeyin, ilk dostu sırtından vuran siz olun.) sonrasında kuvvetli gelen moğollarla, timuru vurkaçlarla, bir şehir kaybedip bir tanesini alarak yaklaşık 80-90 turn süren çetin savaşlar sonrasında başarılı olup ortadoğu sorunlarını çözdüğümüzde artık oyunu bitmiş sayabilirsiniz. kimse sizi tutamaz. ikinci oynama yöntemi, ilk başlarda edessa, musul, konya illerinde bulunan tüm askerleri bir araya getirip konya(iconnium)'da toplayıp aynı zamanda oyun başlarken size verilen harcırahı da sonuna kadar asker yapmaya kullanıp tüm ordunuzu arkada bir asker kalmayacak şekilde istanbul'a yürütün(bursayı pas geçip) istanbuldan sonra güçlü ordumuzu hiç duraksatmadan istanbulu yağmaladığımız parayla da biraz daha asker yaparak sofya, selanik ardından avrupaya doğru arkamıza bakmadan gidiyoruz. bu şekilde artık 150 turn falan olduğunda en doğu şehrimiz işstanbulmuş gibi oynuyoruz. siz romayı almış, valencia kıyılarına varmaya çalışırken orada yukarıdan anadoluya inmiş ruslarla, aç gözlü ortadoğu düşkünü mısırlıların timur ve moğol istilasıyla uğraşmasını keyifle izleyeceksiniz. 3. ve benim oynamasını en sevdiğim yöntem. oyunu kendi kendimize daha da zorlaştırma, kendi ayağına sıkma, ne derseniz deyin. anlatıyorum. 2. maddede anlattığım gibi bütün askerleri konyaya çekiyoruz. hemen oyundaki parayla bir port(liman) yapıyoruz. musuldan yola çıkan askerler konyaya varana kadar 3 adet gemi, ve kalan zamanlarda da spearman basmaya devam ediyoruz. paramız suyunu çekene kadar zaten anca tüm şehirlerden askerler gelmiş oluyor. ne kadar askerimiz varsa gemilere dolduruyoruz. 3 gemiyi 2 ve 1 olarak 2 parçaya bölüp tüm orduyu sığdıracak şekilde yola çıkarın. ordan sonra haritada nerede başlamak isterseniz oraya bırakın askerlerinizi. zaten henüz oyun başı, tüm şehirler sakin olacağı için sıkıntı yapmayın. ben kaşınıp bir keresinde romaya indirdim. ileride oyun çok zora düşüyor. benim tavsiyem gidin lizbona alın orayı hemen akabinde o orduyla moorslara yani cordabaya dalın. gelen parayla toledoyu alacak ve savunacak bir ordu yaparsanız. başardınız. türkleri bir endülüs devleti haline getirmiş olduk. diğer bir şehirse edinburg, gidin iskoçyanın başkenti edinburgu alıp oradan da inverness'ı alıp york, dublin derken ingilizlerin de ataklarını tutarsanız türk halkını (bkz: türkiye'den siktir olup gitmek) başlığından kurtarmış bir batı halkı haline getirmiş olursunuz. bu yazıyı buraya kadar okuyan anca bu oyunu benim kadar seviyordur. teşekkür ederim.
(thoruncekici - 26 Nisan 2018 15:58)
Yorum Kaynak Link : medieval 2 total war