40 (~ Skæbnens numerologi) ' Filminin Konusu : Diyelim önünüze pat diye bir çanta dolusu para düştü. Talih kuşu mu? Dualarınız kabul mu oldu? Bir çeşit yazgı mı? Yoksa hepsi birden mi? İstanbul’un dolambaçlı sokaklarında geçen 40 işte bu soruların yanıtlarını arıyor. 12 milyon nüfuslu kentte birbirini tanımayan üç kişi kendilerine bir yol bulmaya çalışırken bir çantanın peşine düşerler. İstanbul’da çekilmiş olan 40, sürükleyici bir öyküyü belgesel tadı veren bir sinema diliyle anlatıyor. Çok şey var bu öyküde: İnanç, aşk, talih, kader, insan kaçakçılığı.. Sinemada en yüksek dijital görüntüyü alabilen ve Hollywood'da birçok filmde kullanılmaya başlanan RED Kamera ile çekilen ilk Türk filmi olan filmin Hollywood'da yaşayan genç yönetmeni Emre Şahin, ABD`de History Channel’in en yüksek reytingli showunu yapıyor. Çekimleri İstanbul’da 1 ay, Hollywood’da 1 hafta sürmesi planlanan filmin, 2009’da Ekim ayında gösterime girmesi planlanıyor. 40, aynı zamanda 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali 'nde Ulusal Uzun Metraj Film Bölümü'nde yarışacak. Filmin başrollerinden birini oynayan Uganda asıllı oyuncusu Ntare Mwine , Heroes dizisinde oynuyor.
Mutlu Ol Yeter(2015)(8,3-4909)
Ben de Özledim(2013)(8,2-6366)
Itirazim Var(2014)(8,0-9150)
Sen Aydinlatirsin Geceyi(2013)(7,9-7538)
Ölümlü Dünya(2018)(7,8-12721)
Limonata(2015)(7,5-8221)
Günesin Oglu(2008)(7,1-4352)
Bes Sehir(2010)(7,1-2228)
Vay Arkadas(2010)(6,5-1865)
başında artı olanı (+40) romanya'nın uluslararası telefon kodu. çaldırıp kapatıyorlar, ben onları arıyorum. yeni bi ilişkiye yelken açtım sanırım. romen bi sevgilim oldu. iletişimde sorun yaşıyoruz gerçi bi b.k anlamıyorum söylediklerinden ama olsun, dil dile deyince kolayca dil öğrenirim :/
(bidi bidi bi sus artik - 22 Eylül 2010 17:03)
her küfür edeni iyi oyuncu sanrımızı geride bırakır, türk filminde oynayan yabancı adam görünce ağzımızın suyunun akmasını da kontrol edebilirsek, pek de olmamış bir film.--- spoiler ---aslında her şey güzel başlamıştı. ilk yarısında filmin, düğümlediler hikayeyi. hatta o kadar güzel düğümlediler ki, guy ritchie ya da tarantino gibi yapmayıp, türk usulü yeni bir şey bekledim gayriihtiyati. fakat zenci arkadaş hastanedeyken, doktorun "yukarıdaki seni kolluyor olmalı" lafıyla birlikte soğudum filmden. türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde, isterse ömrünü house ya da scrubs izleyerek geçirsin, hiçbir doktorun bunu diyeceğine inanmıyorum. amerikan film çevirisi konuşma, filmde kendini daha da belli etmeye başladı. düğümü çözmek için, çok basit numaralara başvuruldu. afrikalı arkadaş, dünya iyisi birine dönüştü; hanım kızımızın kötücüllüğünün sebepleri hiç belli edilmedi, ali atay'ın oynadığı karakter çok basit bir numarayla öldürüldü filan... "hadi film bitsin artık" hamlesiydi bütün bunlar öyle ki...final sahnesinde ise, "istanbul'u severseniz, size kapılarını açar" temalı iyimser mesaj, filmin doğasıyla uyuşmayan, havada kalmış bir gereksiz tirat olabildi ancak.filmin tekniğine gelince; tamam abi yakın çekim iyidir, hoştur ama bu kadar fazla kullanırsan, afedersin boku çıkar. tamam istanbul'da güzel kareler yakalmışsın ama bunları aralara serpiştirmekten öte bir fonksiyona taşıyamazsan, yaptığına sinemacılık değil, fotoğrafçılık derler. her şeye rağmen taksim tasvirleri hiç fena değildi. bir iki kara mizah tarzı yaklaşım da hoştu. kilisede ezan sesinin duyulması, baya iyi bir okumaydı falan filan...--- spoiler ---emre şahin'in ilk filmi için küçük, türkiye sineması için büyük bir adım bence. umarım daha iyi işler yaparken de görürüz yönetmeni... ali atay sadece küfretmenin ötesinde de oyunculuk yapıyor. yukarıda az biraz hakkını yemişiz, teslim edelim.edit: bir arkadaş uyardı, doktorlar 'yukarıdaki' lafını kullanır olmuşlar türkiye'de de.
(cam irmagi tas gemi - 18 Temmuz 2011 01:33)
hikayeleme açısından bazı kusurları olsa da vasatın üstü, hatta başarılı sayılabilecek bir film.--- spoiler ---gözüme çarpan bazı kusurları1- filmin ilk yarısında, karakterlerin kendi hikayelerini anlattıkları bölüm çok uzun tutulmuş. çünkü o ilk yarının hikayesinin sonunu en başta öğreniyoruz. bütün o kısım başlangıç ve filme ısınma gibi aslında ama filmin ilk yarısının tamamını kapsıyor. halbuki biz o kısmı başta öğreniyoruz zaten ve bu yüzden o araba ile adama çarpma sahnesinin bir an önce ötesine geçmesini bekliyoruz. dramatik çatı yanlış kurulmuş bu anlamda.2- yine bu karakterlerin kendi hikayelerini anlattıkları bölümde, bunlar hikayeyi kime anlatıyor hakkaten? ben başta sandım ki polis tutuklamış bunları öyle anlatıyorlar filan. belgesel havası mı katmak istemişler anlamadım.3- hemşirenin hikayesine biraz daha derinlik katılabilirdi, onunkisi aslında filmin ismini ve tesadüfleri meşrulaştıran bir hikaye, o kısmı yetersiz kalmış.olumlu bulduğum tarafları ise1- sinematografi üzerinde düşünülmüş ve anlatılan hikaye ile uyumlu bir görsel tercih yapılmış.2- sanat yönetimi de başarılı, tarlabaşındaki o evler, iç mekanlar, koltuklar, küllükler, hepsi on numero3- ali atay üç kahraman arasındaki oyunculuk açısından en öne çıkanı. uyduruk ve zorlama bir bitirim karakter değil. küfürleri, konuşması, ve aradaki komik tepkileri çok iyi. örn: "olum bak delikanlı gibi söyle şifreyi bilmiyon di mi" ya da "napıyom ben ya polis tutukladım" gibi 4- bu hemşirenin ilk başta kendisini anlatırken sayılara ve onların gizli anlamlarına olan tutkusu abartı gibi dururken, ali atay ın karakterinin dikişlerine pansuman yapılırken verdiği tepki, ne diyon sen yaa gibisinden, filmin gerçekçiliğini dengelemiş ve karakterlerin arasında gerçekçi bir ilişki kurmuş.5- sonu burada söylenenlere rağmen, bence gayet başarılı.6- tesadüfler o kadar da abartı değildi. abartı şöyle olabilirdi, adam o odada kasanın şifresini bilmezken, hemşirenin söylediği ya da polis telsizinden gelen rakamları denerdi ve kasayı açardı. ki bana öyle geldi ki, senaryoda böyle bir kısım varmış ama sonradan atılmış, çünkü o sahnede rakamlara aşırı vurgu var.--- spoiler ---son sözüm de filmi hemen aaa bu aşklar ve köpekler olmuş ya da guy ritchie filmi olmuş diyenlere. yahu paralel kurguyu ya da mafyatik alt sınıf hikayelerini bu adamlar mı tekeline aldı? istanbul'un kendi gerçekliği içerisinde bir film olmuş işte, o toplu kalan afrikalılar, hapse girip çıkmış, getir götür yapan hayat ona hep kelek yapmış yırtık bir adam ve kendi dediği gibi klişe olsa da doktorla evlenmiş ama mutsuz bir hemşire, gayet de gerçekçi ve inandırıcı.
(theraven - 22 Temmuz 2011 01:27)
paganizme kadar dayanan pek cok inanista onemli bir sayi.turkiye cografyasindaki yansimasi icin (bkz: kirki cikmak)bugun ascension day olunca merak ettim nedir diye, isa'nin goge yukselisinin 40. gunuymus. sonra dedim turkiye'de de bir 40 adeti var. arastirdim ki durum soyle:hemen tum inanislarda o inanisin yeryuzundeki temsilcisi o inanisin kotu karakteri tarafindan 40 gun sureyle bir yerde esir tutulmus ya da haklarindan mahrum edilmis. ve bu 40 gun sonunda serbest kalmis, normal isleyisine kavusmus.ilk bulduklarimi listelersem:- seytan hz.isa'yi ormanda 40 gun esir tutmus- pan, jupiter'i 40 gun boyunca bir dunyadaki tum ulkeleri gorebilecegi bir daga* hapsetmis- zerdust ormana gittiginde seytan onu 40 gun esir almis- buda da yabanda 40 gun esir alinmis, ama kim almis bilemedim- musa ve ilyas da sina'da 40 gun kapali kalmis- hz.muhammed'e 40 gun boyunca vahiy gelmemis. 40. gunun sonunda muhammed kendisinin uzerini ortturunce "ey örtüye bürünen peygamber!.. kalk da sana îman etmeyenleri azabla korkut!" seklinde baslayan vahiy gelmisneticede her sey kirk yapiyor...(bkz: 40 yapar)
(crown - 17 Mayıs 2012 13:36)
bereketli sayıdır; 1, 2, 4, 5, 8, 10, 20'ye bölünebilir ve bu bölenlerin toplamı sayının kendisinden büyüktür. aynı zamanda tetraktystir, ideal pisagorcu ölçüleri içerir.tarih boyunca bütün kültürlerde aynı sayılar vurgulanmaktadır. ortak özelliklerine baktığımızda bunların matematiksel olarak mükemmelliği çağrıştıran, evrenin düzenine atıfta bulunan sayılar olduğunu görürüz. bölen sayılarının çokluğu ise sayının çağrışım yaptığı öğeleri maksimize ediyor bence. bu sebeplerden ötürü, 40 popüler sayılardan biridir ve genel olarak bekleme, hazırlık, tamamlanma, sınama ve çokluk anlamına gelir.40, ayın geçtiği 28 nokta ile 12 burcun bileşimi olarak görülebilir. babil'de ise ülker'in 40 gün boyunca gözden yok olmasıyla ilişkilidir. bunun yanında venus her 8 yılda bir gökyüzünde pentagram oluşturur, başlangıç noktasına ise 40 yılda bir, 40 günlük gecikmeyle ulaşır ki bazıları 40'ın dinlerdeki önemini buna bağlar. yine 10 emir'in 4 incil'ce bütünlenişi olabilir.yahudilikte; hz. musa'nın sina dağı'nda 40 gün kalması, çölde 40 yılını geçirmesi, israiloğlu krallarının çoğunun 40 yıl hükümdarlık yapmaları, eski ahit'in ideal insan yaşının 120 (3x40) olduğunu ileri sürmesi...hristiyanlıkta; hz. isa'nın 40 gün vaaz vermesi, çölde 40 gün oruç tutması, müritlerinin dirilme olayına o'nun göğe yükselişinden 40 gün sonra tanık olmaları, paskalya orucu ile göğe yükseliş arasında 40 gün olması, mathieu inciline göre konulduğu kabirden 40 saat sonra dirilerek çıkması..islam'da; hz. muhammed'in ilk vahyini 40 yaşında alması, ayrıca adının başında ve ortasında bulunan mim harfinin sayısal değerinin 40 olması, mağarada 40 gün kalması, hz. ali'nin 40 müridi olması, günde beş vakit kılınan namazların farz ve sünnet rekatlarının 40 olması, zekat'ın kişinin malının kırkta birinden oluşması, fetüsün 3x40 gün sonra ruhunun olması, kişinin olgunluğa 40 yaşında erişmesi, öldükten sonra ruhun 40 gün sonra bedeni terketmesi ilk akla gelenlerdendir. bunun yanında çile kelimesi farsça 40 anlamına gelen çihil'den bozmadır ve sufilerin 40 gün inzivaya çekilmesi de çile olarak adlandırılır. türk kültüründe, bebeğin kırkının çıkması, kahvenin 40 yıl hatrının olması, bir şeyi 40 defa söylemek/yapmak, 40 evin kedisi, kırklara karışmak, 40 yılda bir, 40 gün 40 gece en çok kullanılan sözlerdir.
(bienemaja - 12 Mayıs 2013 02:49)
dün gece izlediğim film. çok bahsedilmiş ama tekrar vurgulayacağım ali atay çok güzel küfürler etmiş gerçekten.konusu biraz kilişe. yabancı bi filmden çakmalanmış ama hangisinden hatırlayamadım. renkli tarlabaşı sokaklarından sunulan görüntüler çok güzel olmuş.
(birzamanlardeligonlum - 9 Ocak 2014 09:40)
artik yava$ yava$ ya$landigimizi kabul etmemiz gereken ya$
(loop - 11 Aralık 1999 09:22)
standart harami sayısı...
(portakal - 11 Aralık 1999 17:14)
bir fincan kahvenin hatır olarak eşdeğer olduğu yıl sayısı.muhteşem masal düğünlerinin sürdüğü gün ve gece miktarıkayserililere göre iyi bir mantının bir kaşığa sığması gereken adedianteplilere göre iyi bir baklavanın hamur katı sayısıbebekten çıkan sayı(bunu anlayamıyorum lohusalık falan olsa gerek)tütütü'den sonraki maşşallah sayısının 1 eksiğiali baba'nın arkasındaki kitlede bulunan adamların sayısıyıl bazında iyi bir düşüncenin bir kimsenin aklına gelmeyeceği zaman miktarı.gergin bir anda baba tarafından tasvir edilen her gün telefonla konuşma süresi(saat olarak)
(kohala kohala - 29 Temmuz 2005 01:55)
"..onun özel yetiştirilmiş kuşları vardikkatleri dağılmazsa keskin nişancılaraklıma geldi birdenpencereden atmıştım o hayvanıbir yumrukta görebildin mi baritekrar tekrar seyreder misin istersemtiryakim misin gülümser misinbenim dişlerimi etindebenim dişlerimi .."necmi zeka, bravo.
(chlo - 11 Aralık 2005 01:54)
Yorum Kaynak Link : 40