Jaws ' Filminin Konusu : Devası büyük beyaz bir köpekbalığının küçük bir adada yaşamakta olan insanları tehdit edişi ve onunla mücadeleyi konu alıyor
Raiders of the Lost Ark(1981)(8,5-793470)
Alien(1979)(8,4-748918)
Aliens(1986)(8,3-625387)
Indiana Jones and the Last Crusade(0)(8,2-705695)
Jurassic Park(1993)(8,1-764891)
Rocky(1976)(8,1-517644)
Dead Poets Society(1989)(8,1-357794)
Platoon(1987)(8,1-350107)
The Terminator(1984)(8,0-714345)
Groundhog Day(1993)(8,0-586331)
Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl(2003)(8,0-960825)
Jaws 2(1978)(5,7-62544)
hiçbir köpekbalığının, hatta insan haricinde bir hayvanın bu derece zeki olmadığı, intikam veya zeka numaraları peşinde koşmadığını biliyoruz. en fazla katil balina orca olabilir, o'da bir yere kadar. kötü karakteri insanlaştırma söz konusu, abartıdır ama jaws holivud tarihini degiştirmesi, derinden etkilemesi anlamında önemli bir film olduğu gibi, etkili de bir filmdir. yaz gelsin, tv'de 50. kez izleyeyim, peşinden 1 ay boyunca her denize girdiğimde 5 metreden fazla açılamam. o derece sinir bozucudur. biraz acılıp açık deniz keyfi yapılırken alttan bir karaltı geçse, bir küçük ışık oyunu, hemen huzur kaçar. o anda bir tane denyo "aa jaws mı geldi acaba" diye konusur, huzursuzluğun üzerine tuz biber eker. peşinden arkaya bakmadan gerisin geri sahile dönülür.filmin bu kadar etkili olmasında oyuncu kadrosunun sağlam performansı da önemlidir. hayret kimse henuz bahsetmemiş, jaws'ın pesinden kosan polis şefi martin brody'i daha yeni kaybettik. roy schieder, filmografisinin sağlam yapımlarından birinde döktürmüştür, toprağı bol olsun.
(anoktale - 13 Şubat 2008 13:58)
süfer de 1 gerilim efekti vardı, hen hen hen tipinde, hatta artık köpekbalıklarının saldırmadan önce bu sesi çıkardığı söylenir..
(portakal - 6 Nisan 2000 17:23)
yıllar öncesinin kaliteli dublajlarından bile kendi payına düşen önemli hatasını almış filmlerdendir (bkz: rain man/@brick top).bizimkiler botta ilk defa jaws ile karşılaştıklarında dreyfuss jaws için "on metre" der, shaw da "on beş" diye düzeltir. bu laf benim kafamda on beş metrelik bi balığı hayal etmeyi imkansızlaştırmaya, düşündükçe inanmamı zorlaştırmaya ve bu yüzden filmin basit bi abartma yoluna gittiğine kanaat getirmeme bi sebeptir yıllarca. ve yıllar sonra filmin ingilizce altyazısına ulaşma imkanı yakalayınca aslında senaristin bi abartmasıyla değil, yine artık alıştığımız tercüme hatalarından biriyle karşılaştığımızı gördüm.orijinal diyalog:- that's a 20-footer.- 25.foot için 30,5 cm desek, 25 x 30,5 = 762,5 çıkar, yani aslında filmde jaws için yedi buçuk metre denmekte olduğunu görürüz.zaten yedi buçuk metre de biraz abartı bi rakam (altı, altı buçuk metre daha uygun aslında) ama on beş ne lan.. otobüs gibi..
(brick top - 28 Kasım 2008 01:38)
küçük yaşta izlenirse ileride bünyede deniz fobisi yaratabilen film.ilkokul öncesi dönemde vhs kaset olarak kiralamıştı bu filmi peder. dayımla yaptıkları "kayınço feci filmmiş lan bu" geyikleri çok merak ettirmişti filmi. tabi izlememi yasaklamışlardı. benim peder tembel adam olduğunda kiralanan kaset 1 hafta dururdu evde. anamgille babamgil işe gittiklerinde ben de ananemi kafalar bu filmi izlerdim. 1 hafta boyunca 10 kere falan izledim, 30 kere lacivert sıçtım korkumdan.yarrak kafalı küçüklüğüm yüzünden bugün en fazla denize girip çimiyorum. ne dipten kum çıkarma, ne de boy verme. amına koduğumun köpekbalığı gelip yiyecek lan beni. dombiliyim üstelik, leziz bir fok gibi gözüküyorumdur dipten.
(youth gone wild - 12 Kasım 2009 20:38)
--- spoiler korkusu sardı dört bir yanımı ---bu tür filmleri izlemeden önce insanların kafasında bir figür beliriyor ve filmin tamamını o figür üzerinden düşünüyorlar. bu filmde bu figür bir köpekbalığı. dolayısıyla sanki filmde sürekli bir köpekbalığı göreceğiz, insanları yiyecek, insanlar onu öldürmeye çalışacak gibi yanlış bir öngörü oluşuyor. evet, jaws'ta bu bahsettiğim sahnelerin hepsi mevcut, ama sırf bu şekilde düşünürsek film çok çabuk tüketime açık gibi duruyor. oysa jaws en azından birkaç kere izlenebilecek bir film aslında. yani filmi "oov, manyak bi köpekbalığı var, çok korkunç" düzeyine indirmemek lazım. üstelik filmin başında savaşılması gereken varlık köpekbalığı değil, bürokrasi. turistlerden gelecek dolarları, kamusal güvenliğe tercih edecek bir vali var ve kayıplar ancak kendi iktidarını tehlikeye atacağı seviyeye geldiği zaman önlem için hareket izni verebiliyor (bu bölümlerde "biz ille de denize girmek istiyoruz" diye sızlanan gerizekalıların olduğu sahneler gibi biraz sırıtan sahneler de var).tehlikeye karşı; korku (brody), cesaret (quint) ve bilgi (hooper) birleşiyor ve sonunda cesaret en önden gaza gelip ölüyor, bilgi önce deniyor, olmayınca götü sağlama almak için saklanıyor, korku ise hayatta kalmak için her şeyi deneyerek hem kurtuluyor, hem de galibiyetin mümessili oluyor.gerçek köpekbalığı ölçülerine dayanarak oluşturulmuş mekanik köpekbalıkları asla karikatür seviyesine inmemiş. ayrıca spielberg yaratığı göstermeden gerilim yaratmayı gerçekten çok iyi başarmış. filmin çekildiği tarih düşünülürse, bu bir film için çok sağlam bir özellik.yönetmen bazı içgüdüsel korkularımızı (başka bir yaratık tarafından yenilmemiz, boğulma, bir yerde kısılı kalma gibi) senaryonun tabanına yerleştirmiş, iyi oyunculukları neticesinde sempati duyabileceğimiz aktörleri gözümüzün önüne koymuş (üstelik o dönem çok meşhur filan da değillerdi) ve bunlar bir de john williams'ın film müziği yapma becerisiyle birleşince ortaya muntazam ve başarılı bir eser çıkmış. sinema tarihinde kendine korunaklı bir yer edinmiş filmlerden biri.--- ben sana spoiler yok demedim ---
(cuckoo - 27 Ocak 2010 15:21)
kucukken ilk seyrettigimde bende denizde acilma korkusu yaratan manyak film. sonradan etkisi geciyo, ya da gecmiyo.
(yoda - 3 Temmuz 2000 11:09)
kitapta olup filmde olmayan bazı önemli ayrıntılar:* romanın sonunda sadece quint değil hooper da ölür. hatta yanlış hatırlamıyorsam ilk ölen hooper'dır. * filmde yer alan meşhur tirad(quint'in indianapolis anısı) ve öncesindeki yara izi competition romanda hiç yer almaz. bunlar tamamiyle uyarlamanın filme kazandırdığı güzelliklerdir.* martin brody'nin karısı ellen brody, martin'i hooper ile aldatır. ellen, martin ile olan evliliğinden önce hooper'ın erkek kardeşi ile de bir ilişki yaşamıştır. zaten hooper ile birlikte olmasının temelinde de bu yatar. zengin bir aileden gelen ellen, martin'i aldatarak aslında brody'den kendisini böylesi monoton bir hayata soktuğu için intikam alır. özlemini duyduğu şeyleri yeniden canlandırmaya çalışır. yeniden o eski zengin liseli kız olmak ister. fakat daha sonra elbette ki martin'in değerini anlar. daha güzeli bu aldatma olayı romanda tamamen sineye çekilmez. yani martin durumdan şüphelenir aslında. bu da teknede yaşanan köpekbalığı gerginliğinin yanı sıra brody ve hooper arasında bazı atışmalara sahne olur. hatta brody bazı bölümlerde hooper'ın ölmesini bile diler.
(maniac and my pretty prozac - 13 Eylül 2011 12:19)
yapimcilar spielberg'i yedekte tutarken, baska bir yonetmene projeyi vermislerdir. yonetmen dick richards, yapimciya ve yazar peter benchley'e ilk sunumu yaparken "kamera suyun altinda hareket eder, sonra yavas yavas yukari sudan disari cikar ve o an uzaktan sahildeki kasabayi goruruz, sonra bir anda balina sudan ziplar!" der, yapimcilar da "balina mi? canin saolsun" deyip isi spielberg'e teslim ederler.
(sanborn - 29 Ekim 2011 14:33)
aslında bir bütün olarak çok iyi bir eser olmadığı için pek sevmediğim bir filmdir. fakat filmin tamamına yayılamayan ve sadece kısa süreli aralıklara kısılıp kalan çok iyi sahneleri ve teknikleri ihtiva etmektedir. hem bu sebeple, hem büyük bir blockbuster haline gelmesiyle, hem spielberg'in kariyerini hızlandırmasıyla, hem de yarattığı korkunun kitleleri etkilemesiyle film çevrelerinde her zaman iyi hatırlanmıştır ama bana kalırsa filmin en büyük eksiği, iyi bir filme aktarılacak kadar dikkate değer bir konuya sahip olmamasıdır.--- kaç senelik filmin spoilerı mı kaldı ama yine de belki spoiler'ımsı olabilir ---filmin kısa süreli aralıklarla sunduğu iyi tekniklerin başında spielberg'ün seyircinin zekasına güvenerek olayları ve mekanın halini oldukça kısa sürede anlatması gelir. yani seyirciye durumu anlatmak için üzerinde dakikalarca vakit harcanabilecek bilgiler gayet az ama öz şekilde sunulmuştur. chief brody'nin adaya alışmakta zorluk çeken ve sudan korkan bir yabancı olması, amity island'ın çok büyük bir 4 temmuz kutlamasına hazırlanmakta olan bir yaz kasabası olması ve bunun gibi bazı ufak detaylar vakit kullanımı bakımından seyirciye gayet ekonomik bir şekilde sunulur. bunun dışındaki en etkileyici ve en sevdiğim sahnelerden biri ise brody'nin araba taşıyan sal üzerinde belediye başkanı ve adamları tarafından tehdit edildiği sahnedir. bu sahne tek bir çekimden, yani hiç cut içermeyen oldukça güzel bir uzun plandan oluşur. böyle uzun planları kusursuzca çekmek her zaman çok zordur ama bu sahneyi diğer uzun çekimlerden biraz daha iyi yapan şey, sahnenin tamamen açık alanda ve hareket edip kendi ekseni etrafında dönen bir sal üzerinde çekilmesidir. işin içine ışık, gölge ve ses gibi faktörleri katınca bu hareket eden minik seti kullanmanın zorluğu daha iyi anlaşılabilir.bu uzun planı takip eden dakikalarda ise filmin en güzel, en etkileyici ve iyi kotarılmış sekansını görürüz. bu sekans chief brody'nin sahilde sandalyesinde oturarak denize giren insanları büyük bir endişeyle izlediği ve bir köpekbalığı saldırısını diken üstünde beklediği anları çok güzel anlatır. bu sekansta seyircinin dikkati birkaç farklı tip arasında bölüştürülse de kullanılan zekice montaj ögeleriyle ve brody'nin bakış açısından çekilmiş kareler ile seyirci adeta kendini chief brody zannetmeye başlar. filmin en güzel çekimi de tam bu esnada kendini gösterir. spielberg, benim şu ana kadar gördüğüm en güzel dolly zoom'u*** (bkz: dolly in zoom out) gerçekleştirir ve muhteşem bir efekt yaratır. buyrunuz link'i: http://youtu.be/svepwbxpyjo--- spoiler'ımsı ---kısacası tamamı çok iyi olmayan, fakat ufak parçalar halinde oldukça iyi sinematografi, montaj ve hikaye anlatımı örnekleri içeren bir filmdir.
(amaru71 - 24 Nisan 2012 18:55)
ufo mu, meteor mu yoksa şipilberg'in taşak geçmesi mi, ne olduğu belli olmayan nesne filmde iki sahnede görülmektedir.http://parabook.files.wordpress.com/2009/06/a.jpghttp://www.ufodigest.com/…ews/0609/images/jaws4.jpg
(akmaral - 15 Ekim 2012 23:31)
yatılı okullarda sürekli kızların peşinde dolaşan erkeklere verilen argo isim.(malum, köpek balıkları kan kokusuna gelir...)
(treachery - 8 Şubat 2001 16:23)
bütün zamanların en çok satan ilk romanı. (bkz: peter benchley) aynı anda 4500 sinemada birden gösterime girmiş ve bir ilke imza atmıştır. 1975 yılının en çok, tüm zamanların 15. en fazla iş yapan filmidir. film sonrasında bazı amerikalılar bırakın denize girmeyi fırlar da kıçımı ısırır korkusuyla klozete bile oturamamışlardır. geçenlerde 25. yıldönümü nedeniyle yeniden sinemalarda gösterime girmiştir. köpekbalığı korkusunu körükleyip bir çok nesli tükenme noktasına getirmiş iyi bok yemiştir.
(saruman - 24 Mart 2001 23:57)
bir tarkan filmindeki ahtapot değildir.
(bulasik suyunda unutulan cay kasigi - 8 Ağustos 2013 23:37)
oncelikle alisildik bildik sekilde filmin deniz alti sahnelerini su tankinda yapmayi reddetmis, "deniz derya bulayim" demistir.alabildigine umman, gel git i az, 300 kisilik set i cekecek, havasi guzel bir yer aramis, arsa mafyasi gibi bulmus, kapatmistir da.filmde kullanilacak kopekbaligi icun once porselen(oha) model yaptirmis, sonra denizalti tipi isleyen bir poliuretan model siparis ettirmistir o siralar walt disney in efekt bolumunden ayrilmak uzere olan bir amcaya. poliuretandan motorlu kopek baligi bruce(sanirim bruce idi) dan 3 tane yapilmis hatta bir tanesi 150 000 dolara patlamistir. brucelardan biri epey komplike iken diger ikisi sadece sagdan giderken cekilmek, soldan giderken cekilmek uzere yapilmistir.bruce hadisesini de hallettikten sonra cekimlere baslayan 27 yasindaki spielberg(27 ye ozellikle dikkat) projenin altinda ezilmeye baslamistir. zira dialoglardan ve senaryodan memnun degildir. orjinal kitap gev gev karada gecmekte insani bayiltmaktadir. bunu uzerine kitaba mudehale eden spielberg , dialoglari, senaryoyu ellemis kurcalamis, kendi amity sini kurmustur.
(otisabi - 4 Mayıs 2001 04:21)
film maliyeti 4 milyon dolar olarak belirlenmisken, hesaplanamayan giderler sebebiyle 8 milyon dolar rakamina, filmin cekim suresi de 155 gune(oha.) cikmis spielberg "benden adam olmaz mi acaba ?" demistir.netice de filmin cekimlerini tamamlamis, sneak preview da tepkilere gore arkadasinin havuzunda bir adet sahne ekleyip (batik tekneden kelle cikmasi sahnesi) piyasaya surmustur.film o yaz inanilmaz bir basari gostermistir.inanilmazdir zira kendinden onceki butun gise rekorlarini, agza yakistigindan degil gercekten kirmistir.100 milyon dolar hasilati asan ilk amerikan filmi olmus, bir sene sonra kankasi george lucas tarafindan cekilecek star wars a kadar rekorunu koruyacaktir.insanlar cilginca denizlerden kacacak, yalandan kopek baligi guardlari uydurulacak, osinografi geeklerin hobisi olmaktan cikip patlama yapacaktir.
(otisabi - 4 Mayıs 2001 04:27)
filmin baslangic sahnesi hitchcock un meshur dus sahnesi ile beraber anilir olmus, dolly in zoom outlarda ornek teskil edecek seviyeye gelmis uzmanlik sergilenmis, comak almaya giden kopek, geri donen comak gibi enstantaneler insanin aklina kazinmistir.ayrica spielberg style "kibar" ve "onaylanabilir" siddet bu filmde iyice belirginlesmis. kopekbaligi avi sirasinda olen tek adamin hirosimaya bomba atan ekipten oldugu ogrenildikten sonra katli vacip olmustur.her gerilmeden once bir adet espri ve comic relief koyan spielberg, montajla senkron muzikte de cem yilmaz in bahsettigi ve sinemacilarin "aural bridging" dedikleri hadiseyi en iyi uygulatanlardan olmustur.yani sinsi bir muzik ana temanin arasina karisip "aha lan geliyo mu yoksa" "geldi galiba" "iste la kanadi" "yok lan degilmis" huzursuz bekleyisini olusturmus, seyirciyi maymun etmistir.
(otisabi - 4 Mayıs 2001 04:32)
jaws'a bakıyorum da; 6 metre... halen denize girmekten korkan, çekinen bir çok insanın bu korkularının sebebidir jaws ve jaws 2... aşağıya sallanan kafes içindeki scuba'cının trajedisine kim tırsmamıştır ki, ki kardeşim senin olayın scuba, köpek balığını niye kurcalıyorsun demişimdir izlediğim gün de...bir gözünü, bir sırtını, bir yüzgeçini, hadi balık gözü kamerayla masum avlarını kesişini gördüğümüz jaws'ın zaten boydan boya sergilenmemesi de onu önemli kılan unsurdu... [ne zaman ki alien'i uzun uzun gösterdiler, heyecanı kaçtı]... bir de iki nokta arasında paslaşan viyolonsel sesi, üçe, beşe katlamıştır atmosferi.
(cyrano - 4 Mayıs 2001 04:39)
unutmus gibi olmayayim john williams in hen hen muzigi oscar almistir(almis olmali). ve ana tema toplam 4 notadan olusmaktadir.saygi duymak lazim delice.
(otisabi - 4 Mayıs 2001 04:59)
jaws'un ilk filminde en ilginç ve orjinal noktalarından biri köpekbalığı tehlikesinin, balığın büyüklüğünden değil de alışılmışın aksine sığ sularda avlanmasından ortaya çıkmasıydı. daha sonraki filmlerde tema sanki en büyük köpekbalığı en tehlikelisidir mantığıyla işlenmiş ve bu sevilen orijinallik yitirilmiştir.
(kowalski - 4 Mayıs 2001 11:15)
steven spielberg in 1975 tarihli bir filmi. bir tatil kasabasin basina bela olan dev bir kopek baligini konu alir. film o kadar populer olmustur ki o gunden beri tüm kopek baliklarina jaws denilmeye baslanmistir. or: marmara'da 5 metrelik jaws yakalandi
(kruva san - 12 Aralık 1999 00:38)
Yorum Kaynak Link : jaws