Süre                : 2 Saat 14 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Ocak 1998 Cuma, Yapım Yılı : 1998
Türü                : Biyografi,Drama,Tarih,Savaş
Taglar             : Tibet,Dalai lama,Tibetçe,Katliam,Buda
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  De Fina-Cappa , Dune Films , Refuge Productions Inc.
Yönetmen       : Martin Scorsese (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Melissa Mathison (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Kim Chan (IMDB), Robert Lin (IMDB)(ekşi), Ken Leung (IMDB), Yoon C. Joyce (IMDB)(ekşi)


  • "filmin takdire sayan score'unu phillip glass(the piano ve gattaca) bestelemistir."
  • "(bkz: seven years in tibet)"
  • "axl rose, chinese democracy albümünde yer alan oh my god, silkworms, the blues ve chinese democracy şarkılarını bu filmi izledikten sonra yazdığını açıklamıştır."
  • "onuncu nesil yazar."
  • "muziklerini philip glass beyefendi yapmisti.."
  • "scorsese göre değerlendirilecek olursa yetersiz ama genel olarak izlenebilir hafif bir film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ondördüncü dalaylamanın hayatını başarılı bir şekilde beyaz perdeye aktarmış film.müzikleriyle,tibet kültürüyle ve modernleşmenin acı yüzüyle tanışan insanların öyküsü.şiddetin şiddeti doğurduğu,kendi halinde kalmak isteyen insanların uzaklaştırıldığı bir toplumu görüyoruz.gerçekten tibet mükemmelliğin bir yansıması mı? bu bilinemeyecek bir soru olurdu ama filmde insani değerlerin nasıl şekillendiğini rahatça izleyebiliyoruz.duyarlı tarafın sesinin çınladığı kulaklarda anlam bulacak hayal.


    (formidable - 24 Mart 2008 02:36)

  • comment image

    (bkz: #4465570) bağımsız olarak;

    sevgilimin bana nedensiz yere 'küçük kundun' demeye başlaması ve sebebini bilmeden 'kundunsun sen kundun ama kundunun ne olduğunu bilmiyorum' demesi sonucu dumur yaşatmış filmdir -filmi yakın tarihte izlememişmiş.- sanıyorum evimize kel kafalı adamlar gelip beni götürmeye çalışır "ruhani liderimiz sensin" derlerse şaşırmayacağım*


    (neriman koksal - 24 Haziran 2008 23:58)

  • comment image

    dalai lama'ya verilen isimdir.

    ayrıca martin scorcese yönetmiş diye gaza gelipte gidilien ama "ben neyim kimim, bu adamlar ne, bu izlediim slayt gösterisi bir film sayılabilirmi" gibi sorular üreten ışık oyunu.

    gereksiz vakit kaybı.


    (tasslehoff - 6 Aralık 2002 03:36)

  • comment image

    reenkarnasyon safsatasından ayrı değerlendirirsek; komünist çin'in inanç konusunda yaptığı baskıya ve zulme dâir kareleriyle de dikkat çeken film. ama tabii o kareleri seyrederken sadece tibetli budistlere yapılan baskıyı değil, türkistan gerçeğini ve orada hâlen yaşanmakta olanları da hatırlamak gerek.

    --- spoiler ---

    filmdeki cenaze kaldırış şekilleri ve akbabalar dehşet verici, kâhinin transa geçtiği sahneler ve çıkardığı sesler ise yorumsuz.

    dalai lama filmde seyirciyi bayacak kadar olumlu bir portre çiziyor, mao'nun alaycı sözleri/tavırları karşısında bile gülümseyişi yapay geliyor.

    ---
    spoiler ---


    (martin jacques mystere - 16 Ekim 2011 23:45)

  • comment image

    uzun süresi, hikayenin çooookkkk ağır akması, filmin isimsiz (noname) oyuncularla dolu olması, scorsese'den beklenenlerin (buna değineceğim) gerçekleşmemesi gibi bir kaç nedenden ötürü çoğu kişinin sevemeyeceği ve muhtemelen benim gibi sevenlere "bi siktir git ya, sen de anlamadın filmi ama gelmiş buraya entellik taslıyorsun" diye atar yapacağı filmdir. normal bir izleyicinin (yani uzun süreli ve aksiyonsuz film izlemeyenlerin) bu filmi sevmesi çok zor. hatta değil filmi sevmek filmi bir saat izlemesi bile zor. o seyirciler dışındaki sinefiller, durağan filmleri izlemekte zorlanmayanların bazıları bu filmi seveceklerdir. bence filmin sevilmesi için ilk önce durağan filmlerle izleyenin bir sorununun olmaması gerekir. tabi durağan filmlerden hoşlananlardan bazıları da filmi yetersiz bulabilir.

    scorsese denince şüphesiz çoğu kişinin aklına "casino", "goodfellas", "taxi driver", "mean streets" gibi suç filmleri gelecektir. normaldir de. zira scorsese aralara farklı filmler dahil etse de genel olarak suç filmleriyle, gangsterleri perdeye taşımasıyla bilinir. 80'lerin eleştirmenleri bu kadar suç filmi çekmesinden ötürü kendisi için "suç filmlerinden öteye gidemez" demişlerdir. işte izleyici de kundun'da goodfellas'taki scorsese'yi görmek isteyeceğinden ve göremeyeceğinden filmi sevemeyebilir. zira buradaki scorsese ile suç filmlerindeki scorsese arasında farklar vardır. mesela suç filmlerinde çok hızlı bir kurgu kullanır. planlarını aşırı uzun tutmaz. diyalog çoktur, öyle de olmalıdır. aksiyon vardır. bir süre sonra ekşın başlar. kundun'daysa bunlara yer verilmemiştir. plan sekanslar uzun tutulmuştur. dingin bir anlatım benimsenmiştir. yani hızlı bir kurgu yoktur. tam tersine epey yavaş akan bir kurguya sahiptir. ekşın çok az vardır. ve din the last temptation of christ'tan sonra ilk kez bu denli derinleştirilmiş, olayların merkezine konmuştur ve gene ilk kez emperyalizm eleştirilmiştir. bu açılardan önemli bir film.

    belki başyapıt değildir (ki bu filme başyapıt diyen epey eleştirmen vardır) ama çok kalitelidir. izlemek zahmetlidir süresinden, yavaş temposundan ötürü. zaten vizyona girdiğinde de eleştirmenler filme pek dikkat etmemişler, bir kaç yönünü övüp bırakmışlardır filmi ama zamanla hak ettiği yere de kavuşmuştur.

    scorsese'nin tibet'in tarafını tutması ve çin'i eleştirmesi ona çin'e giriş yasağını kazanmasına(!) neden oldu. filmin sanat yönetmenliği, görüntü yönetmenliği, müzikleri, kurgusu muazzamdır. özellikle sanat yönetmenliğini üstlenen dante ferretti döktürmüş. thelma schoonmaker'ın dingin kurgusu da muhteşemdir. coenler'in favorisi roger deakins, scorsese'ye müthiş görüntüler yaratmış, övgüleri hak ediyor. kundun scorsese'nin belki en az izlenen ve bilinen filmi ama ne denli yetenekli ve büyük bir sinemacı olduğunu da kanıtlar. teknik yönden kusursuzdur. dalai lama'nın hayatı da başarıyla perdeye taşınmıştır.

    bu filmi izleyemeyeceklere brad pitt'in filmografisinin en farklı filmlerinden seven years in tibet tavsiye edilir. iki film de çin emperyalizmini ve dalai lama'yı konu alır. ama pitt'in filmini izlemek kundun'a nazaran daha kolaydır. film daha sürükleyicidir ama bir kundun değildir.


    (sherlock holmes 90 - 4 Mart 2012 14:39)

  • comment image

    on dorduncu dalay lama'nin hayatini - daha dogrusu 1959'da tibet'ten hindistan'a gocune kadarki hayatini - anlatan scorsese filmi. iyi calisilmis denebilir, tibet'in soz konusu tarihi ve tibet budizmi gercek bir sekilde verilmis.. iyi bir sanat yonetimi var.. film cin'in izin vermemesi nedeniyle fas'ta cekilmis. tibet'i konu alan bir diger film "tibet'te yedi yil" da cin'in izin vermemesi nedeniyle arjantin'de cekilmistir.. film scorsese filmografisi icerisinde pek onemli bir yerde konumlandirilmasa da "yonetmenlik sanati"ni ifsa eder scorsese bu filmde. kendisi de zaten koyu bir katolik aileden geldiginden ve kucukken rahip olmak istediginden bu konuyu kendisine yakin hissetmis olabilir. zaten isa'nin "alternatif" bir yasamini konu alan "gunaha son cagri" adli bir filmi de vardir.. bunun yani sira dalay lama'nin 1959'da tibet'teki cin otoritesine karsi cikan ayaklanmadan ve cin'in dalay lama'nin sarayini bile- bile diyorum cunku tibet'i daha onceden bombalamistir - bombalamasindan sonra dalay lama'nin hindistan'a zorunlu gocunu, italyan gocmeni bir aileden gelen scorsese kendine yakin bulmus olmasi ihtimali de vardir. bunun yaninda filmde sembolizm one cikmaktadir..

    --- spoiler ---
    on ucuncu dalay lama ölmüs ve kesisler, yeniden dogduguna inanilan dalay lama'yi tibet'te aramaya cikmislardir.. cin sinirina yakin bir yerde kundun'u yani dalay lama'yi bulurlar. dalay lama bilgeligin okyanusu anlamina gelir, dalay kelimesi okyanus anlamindadir ve mogolcadir, asli te-la'dir, bati dillerine dalay olarak gecmistir.. neyse filme donersek rahipler, kucuk cocukta bazi belirtiler gorurler-onun dalay lama olduguna dair, sonra on ucuncu dalay lama'nin esyalarini "benim" diyerek secer kucuk cocuk, bu aslinda da boyledir, yani boyle bir gelenecek vardir, nihayetinde cocugun dalay lama oldugu anlasilir - en azindan buna inanildigi soylenebilir - ve tibet'in merkezi lhasa'ya getirilir.. olaylar belirli zaman surecleriyle atlamalali sekilde verilir, mesela 5 yil sonra 1944 gibi.. dalay lama'nin tahta gectigi sahnede bir yerde batili biri gorulur, bu adam komsu ulke hindistani denetiminde tutan ingiliz temsilcisinden baskasi degildir.. bir sahnede de dalay lama bir arabayi surerken daha dogrusu bir arabayla bir yere carparken gorulur, burada dikkat edilmesi gereken nokta direksiyonun sag tarafta oldugudur, yani araba ingilizlerin hediyesidir - yani sanat yonetimin ne kadar basarili oldugunu soylemek icin aktariyorum..neyse, cin'de komunist bir yonetim kuruldugu duyulur, dalay lama bir ara bir ingiliz dergisinde savasa ait fotograflar gorur, ilk once hitler'in fotografini gorur dalay lama, sonrasinda da atlasi acip polonya'nin yerini sorar, burada almanya'nin polonya'ya saldirisi cin'in gelecekteki tibet'e saldirisina benzetilmektedir, zaten daha sonra dalay lama haritayi acip tibet'in sinirlari uzerinde parmagini gezdirir, yani dalay lama tibet'in bagimsizligini, sinirlarinin ayriligini vurgulamaktadir.. bu sirada dalay lama'nin babasi olmustur, ve cenaze toreni yapilir, sonra babasinin vucudu parcalanip akbabalara verilir - bu tibet'te bir gelenektir - onemli olan nokta ise ayni anda cin'in tibet'e 3 kosul ileri suruldugunun duyulmasidir; buna gore tibet cin'in bir parcasi oldugunu kabul etmeli, askeri ve ticari iliskilerini cin'e birakmaldir, goruntude akbabalar parcalara ayrilan cesedi parcalamaktadir, bununla cin'in tibet'i nasil parcalayacagi gosterilmek istenir- cin tibet icin bir akbabadir.. cin isgali gelip catar, ilk basta dalay lama hindistan sinirina yakin bir yere gider fakat daha sonra geri doner.. ilk baslarda cin ilimli davranmaktadir, scorsese cin'in hakkini yemez ve bunu filmde verir, dalay lama ile mao'nun bulusmasi da filmde verilir.. cin'in temsilcileri ve mao ilk baslarda tibetlilere ve dalay lama'ya nazik davransa da daha sonra asagilayici tutumlar icerisine girerler, gercek hayatta da bu olmustur.. sonrasinda cin'in saldirisi baslar, filmin en etkileyici sahnelerinden biri de dalay lama'nin ruyasinda, dalay lama'nin yazlik sarayindaki yapay kucuk goldeki baliklarin suyuna kan pompalanmasidir, buradan goruntu kirmizi renkte giysi giyen olu tibetlilerin yerde yattigi ve sadece dalay lama'nin ayakta kaldigi goruntuye gecer, kamera gittikce yukselir ve kirmizi giysilerden dolayi goruntu kirmizilasir, goldeki kirmiziliktan buraya gecis kusursuzdur.. sonrasinda cinli yetkililer dalay lama'nin hangi konutunda olacagini sorarlar, dalay lama neredeyse oranin bombalanmamasina karsi cin'in tedbir alacagi ve dalay lama'nin tibet'ten cikisina karsi her turlu onlemin alindigi soylenmistir, aslinda burada anlasilmasi gereken tam tersidir, cin dalay lama'nin konakladigi yeri bombalamak hadi olmadi dalay lama'yi kacirmak istemistir, yani cinlilerin gonderdigi mesaj tersinden okunmalidir, zaten cin makamlari daha sonra dalay lama'nin gidisine goz yumduklarini itiraf etmislerdir, eger dalay lama tibet'ten kacmasaydi 1959'daki isyanin daha da buyume ihtimali vardir cunku.. nitekim dalay lama ulkeden kacar, hindistan sinirina geldiginde, tibet'e donen yol arkadaslarini atlarinin ustunde olu bir sekilde kanlar icinde gorur bir anligina.. filmin sonunda da dalay lama teleskopunu kurmustur ve karli daglara - yani tibet'i cagristiran karli daglara - bakar..
    ---
    spoiler ---


    (whatdreamsmaycome - 24 Mayıs 2005 23:13)

Yorum Kaynak Link : kundun