• "izlerken akciğer kanserine yakalandığım film."
  • "iki çeşit insan karakteri ile kurgulanan filmdir:"sigara eşliğinde kahve içenler" ve "kahve eşliğinde sigara içenler"."
  • "filmden cikista sigara koktugumu hissettigim film.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmin yanı sıra tadından yenilmez bir michelle featherstone şarkısıdır. bir piano eşliğinde sakin söylenmektedir. aşağıda okuyacağınız sözler ve kafanızda canlandıracağınız piano melodisi ile anlaşılabilir ne kadar güzel bir şarkı olduğu.

    sözleri;

    i gave up coffee and cigarettes
    i hate to say it hasn’t helped me yet
    i thought my problems would just dissipate
    and all my pain would be in yesterday

    i poured my booze all down the kitchen drain
    and watched my bad habits get flushed away
    i thought that that would keep my head on straight
    and all my pain would be in yesterday

    but it’s true
    i’m still blue
    but i finally know what to do
    i must quit, i must quit, you

    i thought that if i didn’t go and play
    the sadness would get bored and go away
    i thought that if i didn’t go astray
    that all my pain would be in yesterday

    but it’s true
    i’m still blue
    but i finally know what to do
    i must quit, i must quit, you

    i sold my guitar and my piano
    i thought that it was these that kept me low
    i thought if only i could try and change
    that all my pain would be in yesterday

    but it’s true
    i’m still blue
    but i finally know what to do
    i must quit, i must quit, you

    i must quit, i must quit, you


    (dambil - 4 Kasım 2008 02:43)

  • comment image

    mükemmel ikili olarak tanımlayabileceğimiz kahve ve sigaranın üzerine inşa edilen filmdir. hani sohbeti başlatan kilit cümleler vardır sonrasında saatler geçer, filmde bunu yapan iki somut öge ve film boyunca durumlar yumuşak ve akıcı bir şekilde birçok hayatı önümüze sererek ilerler. rahat bir film ve sizin de öyle olmanızı, farklı hayatlara, değişik çizgilere kaymanızı istemektedir. bunu hissettiğiniz an kahveniz de sigaranız da biter zaten.


    (liplip - 9 Eylül 2013 11:03)

  • comment image

    'kahve ve sigara uzerine konusan insanlarin filmcikleri butunu' taniminin banalligine kanmadan, mutlaka gidilesi gorulesi gulunesi bir film olmus. 'cousins' ve 'cousins?'a ozellikle sapka cikariyorum.


    (tramell - 11 Nisan 2004 17:21)

  • comment image

    sigaranin cezbedici yanlarindan biri olan havada dumanin ucu$masi gibi sozlerin ve diyaloglarin havada ucu$up dagildigi, izleyenlere zevk veren, esprili, komik, rahatlatici bir film.
    filmde bir yerlerde yeniden paketini gormek eski camel' a olan ozlemi depre$tiriyor.


    (coffeenicotine - 11 Nisan 2004 21:42)

  • comment image

    jarmush'un filmleri bende izledikten sonra, o filme ait bir nesneye özenme hissi uyandırır. mesela, ghost dog 'u izledikten sonra samuraylara ve tekrardan satranca yönelmiştim, yönetmedigi ama oynadigi blue in the face 'te "son sigarasını içen adam" olarak, sigara kullanmayan biri olan beni direk içmeye dürtmüştü. bu filmi izledikten sonra da kahveye saldırdım içmedigim halde (hatta demin döktüm afedersiniz mahvettim ortalıgı). ben de filmlerinin bu yanını seviyorum, bazı şeyleri çok özel kılıyorlar ve içinizde feci bir istek uyanıyor.
    bu filmdeki her bölüm ayrı zamanlarda, farklı ekip ve yapımcılarla çekilmiş. ana tema isimden de anlaşılıyor. genelde pek keyifli ve eğlendirici bir film olmuş, kopuk muhabbetler de ana temaya eşlik ediyor ; özellikle alfred molina-steve coogan ile rza-tza-bill murray kısımları müthiş olmuş. cate blanchett tek başına götürüyor, iggy pop-tom waits güldürüyor, steve buscemi göründügü andan itibaren tebessüme sevk ediyor. meg white-jack white ikilisi şaşırtıcı oluyor açıkçası, meg pek başarılı olmasa da sanırım kendini yansıtmış olabilir bilemiyorum.
    basit ama etkili filmler toplulugu denebilir bu esere sonuçta.


    (joe 90 - 12 Nisan 2004 02:12)

  • comment image

    "coffee and cigarettes"i teşkil eden on bir kısa film, birbirlerine yalnızca kahve ve sigara ile değil, aynı zamanda kuş bakışı masa çekimleri ve ekose desenlerle de bağlı. bu kuş bakışı masa çekimleri ve ekose desenler, kahve-sigaraların ve kahve-sigara muhabbetlerinin yanı sıra filmi izleyicinin gözünde bütünlüklü kılan diğer motifleri oluşturuyor.

    kuş bakışı masa çekimlerini on bir kısa filmin tamamında görebiliyoruz. ekose desenleri ise, on bir filmin dokuzunda kah masa deseni, kah masa örtüsü deseni olarak görebiliyorken, diğer iki filmde ekose desenler ya hiç yok, ya da farklı yüzeyler üzerinde.

    söz konusu bu iki kısa filmden ilki olan "twins"te sahnenin hiçbir noktasında ekose desene rastlanamıyor. masa üzerinde ekose desenin bulunmadığı diğer kısa filmimiz "cousins"de ise, ekose desenler arkaplanda ve kahve fincanlarında kendini gösteriyor. (tabii, bu sahnede cate blanchett'in file çoraplı caanım bacak ve ayakları ile yer döşemesindeki file desenleri de zihinlerde "ekose" algısı uyandırabilir.)

    filmi izlediğim sırada aldığım ilgili ekran görüntülerini de ekleyeyim ki, tam olsun:

    1) strange to meet you || ~~>
    2) twins || ~~>
    3) somewhere in california || ~~>
    4) those things'll kill ya || ~~>
    5) renée || ~~>
    6) no problem || ~~>
    7) cousins || ~~>, ~~>
    8) jack shows meg his tesla coil || ~~>
    9) cousins? || ~~>
    10) delirium || ~~>
    11) champagne || ~~>

    tüm bunlardan ayrı olarak, pek hoşuma giden şu üç frame'i de eklemezsem tam olmaz:

    1) jack white
    2) alfred molina

    ve...

    3) söndürülmüş sigaralar

    ~~

    imza: günde yarım litre kahve tüketen fakat yirmi küsür yıllık hayatında tek nefes olsun sigara içmemiş bir dost...


    (siyah giysili adam - 25 Haziran 2014 19:35)

  • comment image

    gösterime girmesi konusunda çok fazla ümit bağlamamalı derim ben, ama bir şekilde izlenir sonuçta er ya da geç, öyle oyuncular en bir ünlü kimliklerini öne sürerekten oynamışlar diyerek işin içinden çıkmanın hiçbir ehemmiyeti yok çünkü izleyen herkes anlayabilir ki tom waits'i, alfred molina'sı, iggy pop'u, (şimdi saymiyim de kısaca her bir oyuncu) kendi ego'sunu bir kenara koyup çıkmış oynamış, 11 tane anektodu yönetmen anlatırken eşlik etmişler kimliklerini dayatmadan dolayısıyla gidip de bir bütünlük olmadığını iddia etmek anlamsız kaçıyor, gayet güzel olmuş, kimilerine hitap eden bir şey olmuş, gidip de herkese hitap edecek değil haliyle, hiç gerek yok... ayrıca satranç tahtası tarzı desenlere bürünmüş örtüler sigaranın beyazsılığını siyahı ise kahvenin siyahsılığını simgelemekte nitekim her bir öyküde böyle bir görüntüye rastlıyoruz, ayrıca eski camel'ın yanı sıra ingiliz tütünü, fransız kumaşı tarzı yankee esprileri de canı gönülden eşlik edilesi unutmayın...


    (remedios - 17 Haziran 2004 01:39)

  • comment image

    hayatdaki en buyuk-kucuk zevkler(sigara ve kahve) uzerine yapilmis, kimisi kisa, kimisi uzun, kimisi trajik, kimisi komik, bazilari cok anlamsiz, bazisi ise dusundurucu bir cok kisa filmden olusmus, tamamlanmasi onyedi yil surmus, son derece minimalist bir uslupla cekilmis, bir yigin unlu isimi, bardak bardak kahveyi, yaklasik on bes pakettede sigarayi bunyesinde bulunduran sahaser bir filmdir. filmin birbirinden sonderece farkli marjinal karakterleri gibi, her kisa filminde insanin icinde uyandirdigi duygu bambaska. ama en sondaki film, champagne, insani tam kalbinin orta yerinden ole bir vuruyor ki, insanin gozunun dolmamasi nerdeyse imkansiz. bes dakkikalik champagne in cana yakinligini, ic burkucu gercekciligini ve nostaljik havasini uc saatlik amerikan filmleri bile yakalayamiyor, yakalayamayacaktir.
    ayrica white stripesi da buyuk ekranda gormek ayri bir keyif orasi tartisilmaz.


    (eternity4ever - 18 Temmuz 2004 20:10)

  • comment image

    jim jarmush'un kısa film triologysi. birincisinde, roberto benigni ve steven wright; ikincisinde steve buscemi oynuyor. üçüncüsü ufaktan bir yıldızlar geçidi: tom waits ve iggy pop bi barda karşılaşıyorlar, olaylar gelişiyor.


    (zazie - 12 Temmuz 2001 17:56)

  • comment image

    film devamliligi olan bir hikayeden cok ayni temayi isleyen bir workshop havasinda. sanki farkli yonetmenler biraraya toplanmis ve onlara ortak bir tema olarak sigara ve kahveyi isleyin denilmis. basta insan ne oldugunu anlamasa da jarmush'un detayda gizli guzellikleri usul usul seyirciye sunmasiyla sanki 1,5 saatlik bir dunya yaratiliyor. ve bitmesini istemiyoruz hikayelerin. herbiri son derece anlamsiz aslinda tek tek bakildiginda ama inanilmaz da komik . cate blanchet'in oyunculuguna hayran kaliyoruz gercekten de. birkac kere gidilesi bir film nacizane kanaatimce. en azindan kacirilan detaylari yakalama babinda. bence pekcok hikaye gayet iyi oturmus. son sahne de bence son derece yerli yerine oturmus. filmden cikinca onca sigara ve kahveyi sanki ben icmisim gibi gastritimin tutmasi da oldukca gercekci kildi filmi dogrusu.


    (deterjan - 8 Eylül 2004 01:05)

  • comment image

    steve buscemi'nin elvis muhabbetini, alfred molina ve steve coogan'in "dostluk, cikarcilik ve ikiyuzluluk" uzerine mukemmel performansli mini diyalogunu, cate blanchet'in cift rolle anlattigi "ayrimciligi" ve bill "groundhog day ghostbusting ass, motherfucker" murray'i yuzunuzde tebessum eksik olmadan izlettiren ho$, siyah-beyaz bir yapim.. sanirim jim jarmusch ye$ilaycilardan gelebilecek tepkileri onlemek icin bir kac diyalogun icine "mesaj kaygili" sozler eklemi$ ama filmin butunlugune bir zarar vermiyor ya da aldiginiz tadi ek$itmiyor, zira aksine bu da gunluk hayatimizda sikca rastladigimiz bir durum degil mi? herkesin sigara ictigi bir masada, agzina hic sigara almayan idealist biri oturdugunda nasil ki sigaranin tum kotuluklerini etrafindakilere ardi ardina siraliyorsa burda da ayni $ey oluyor..

    icimden "yahu roberto benigni'ye bak, $arap gibi adam, yillardir bir gidim ya$lanmiyor herif" dedikten sonra ogrendim ki meger filmin bu kismi 1987'de cekilmi$.. neyse, uzun lafin kisasi;

    "sigara, kahve bahane, muhabbetler vallahi $ahane" - niiv york tayms


    (huger - 2 Ekim 2004 07:42)

  • comment image

    11 kısa "episod" dan oluşan bu jim jarmusch filmi adeta kahve ve sigara'yı kutsuyor, ulu bir obje haline getiriyor. kahve ya da sigara ya da her ikisi bizi bir nevi hayattan koparıyor. farklı bir ruh çemberine alıyor. mesela hiç bir diyeceği olmadığı halde arkadaşını yanına çağıran adam gibi; arkadaşı soruyor "bir sorun mu var ?" "yoo bir problem yok." "o zaman niye çağırdın?" "hiç öylesine" evet jarmusch da bir nevi bize bunu anlatmaya çalışıyor. "ben sizi filmime davet ettim ama niye davet ettiğimi bilmiyorum, öylesine izleyin işte filmi" diyor. bu sanatta ya da sinemada yüce şeyler peşinde koşanlar için pek akla yatkın gelmese gerek. niye vaktimi bu şaçmalığa harcayım deme hakkına sahip bir çok kişi tıpkı alfred molina'nın karşısında oturmuş onun kuzeni (bunu alfred molina iddia ediyor) steve coogan gibi. tüm bu anlatılanların birer şaçmalık ya da vakit kaybı olduğunu düşünebiliriz ama aslında bu saçmalıklar bizim hayatımızın birer parçası. insanoğlu ne zaman ciddi konuşmaya başlarsa bir süre sonrada o derece saçmalamaya başlar. hayat birer saçmalıktır aslında ya da tepkisizliktir. yuvarlak bir masadaki porselen bardakta kahvedir ya da bıraktığımızı iddia etmemize rağmen keyifle içilen bir sigaradır. aslında hayatın kendisi bir "deliryum" dur. tıpkı bill murray'in başına gelen gibi hepimiz birer deliryum'uz aslında...


    (fictionel - 7 Ekim 2004 15:58)

  • comment image

    en guzel bolumlerinden biri olan champagne kisminda bahsi gecen gustav mahler'in "i have lost track of the world" sarkisinin cuk oturdugu* jarmusch filmi.. hakikaten kendi dunyasi disindakilere pek bir sey ifade etmeyen ayrintilarla dolu, insanin kendisini kaybetmesine yol acan bir film cekmis ustad.. oyle ince detaylar var ki, birkac kez seyretmekle bile anlasilamiyor ve ancak detayli bir arastirma sonucu ortaya cikiyor (ki mevzu bahis detayli arastirma, imdb* trivia bolumune bakmak degildir).. hatta bende yer yer yonetmenin kendini eglendirdigi hissi uyandi, belki de bircok gondermeyi kacirmanin verdigi hirs sonucu..

    kisa filmler arasindaki tesla baglantisi cok barizdi, ben bile anladim.. ama twins kisminda steve buscemi'ye eslik eden iki elemanin spike lee'nin gercek kardesleri oldugunu bilmedigimden (hakikaten merak ediyorum kac kisi biliyordu bunu filmi seyrettigi sirada), alfred molina'nin oynadigi cousins bolumunde spike lee isminin gecmesi pek bir sey ifade etmedi bana..

    yine bir jarmusch filmi olan ghost dog birden fazla gondermenin adresiydi, en barizi rza biraderimin kafasindaki ghost dog yazili ve amblemli bere idi.. joe rigano ve vinny vella'nin oynadigi bolumde ise iki gonderme birden vardi.. soz konusu aktorler ghost dog'da gangster rolundeydiler, ustelik duvarda yine ghost dog filminde oynamis olan henry silva resmi bize goz kirpmaktaydi.. umarim duvara bu resmi koyarken epey eglenmistir jarmusch ustad.. bir de lee marvin resmi vardi duvarda ama onun olayini anlayamadim.. derken jarmusch'un kurdugu bir gizli dernekten haberim oldu*.. en sevdigi oyuncu olan lee marvin'in anisina kurdugu ve the sons of lee marvin adini tasiyan bu orgute coffee and cigarettes filminde rol alan tom waits'in de uye oldugunu duyunca artik sasirmadim.. ama "yuh jarmusch" dedim icimden..

    bu trivia tadindaki yazimin amacini bir halk turkusu ile ozetleyeyim:

    "ben yandim eller yanmasin,
    jarmuschçüler kivranmasin"


    (cemster - 3 Ocak 2005 10:45)

  • comment image

    -motherfuckin ghostbustin ass billy murray yo! diyen bir rza'nın, mühendislik bilgisiyle jack'i afallatan meg white'ın, yarım yamalak ingilizceyle nasıl anlaşılır onu gösteren roberto benigni'nin, solo nasıl bir kısa film çıkartılır(!) onu gösteren güzel aksanlı cate blanchett'in(blanşet diye okuyup kraliçe ağırlaması yapmak gerekir bu bayana), tüm karizmasıyla iggy pop ve tom'un (tom waits) sigara içmesinin, bu filmden önce izlememiş olduğum (ve tahmin edersem ironi de buradaydı) steve coogan(?)'ın karşında ezilir gibi olan pek sevdiğim alfred molina'nın ve daha nicelerinin ağırlığıyla koyulaşan kahve ve hafifliğiyle tüten sigaranın kısa filmleri. zafer yenal mithat alam film merkezi'ndeki sunumu sonrası özellikle tesla coil olayındaki edison'un çalma olayı ve white stripes kardeşlerin arkaplanındaki lee marvin resmi gibi ayrıntılara hayranlık duymama neden oldu. çok iyi film. izlemek de gecikmemek ve kahvenin tadını çıkarmak gerek. sigara? nah! that shit'll kill ya!


    (mccormick - 24 Mayıs 2005 21:29)

  • comment image

    jim jarmusch'un minimalist, kucuk bir bagimsiz sinema saheseri. gunluk hayatin siradan, anlamsiz olarak adlandirilabilecek akisi icersinde, herkesin yasadigi onemsiz --ama hayatin vazgecilmez bir parcasi olan-- anlarin, kahve ve sigara tutkusuyla bagdaslastirilarak seyirciye sunuldugu bir film. sigara ve kahve sadece bu anlarin ortak paydasi olarak, hayatin anlamina gonderme yapan bir tur metafor olarak seyirciye sunulmus bence (champagne isimli son bolume ozellikle dikkat bu konuda).

    detaylara verilen onem o kadar fazlaki, bu kadar minimalist bir filme bunu nasil sigdirmis bu yonetmen diye dusunmemek elde degil. ama konustugumuz yonetmen jim jarmusch, yani... siradan, beylik gunluk konusmalar icersinde, bir tur hayat dersi veren bir calisma ortaya koymus yonetmenimiz. filmin siyah beyaz cekilmesi de bu gunluk yasam yavanligini gorsel olarak cok iyi canlandirmis ayrica.

    11 bolumun her biri ayni derece de kuvvetli olmasa da, ozellikle alfred molina ile steve coogan'in oynadigi cousins? bolumu, iki oyuncunun ortaya koydugu muhtesem oyunculukla filmin en ust noktasini olusturuyor. her sahnede karsiniza cikan unlu sahsiyetlerin kendi kendilerini oynamasi da cok hos bir surpriz aslinda. bu da filmi daha samimi bir havaya sokuyor dogal olarak ki, kahve sigara esliginde gecirilen o gunluk anlarin samimi ortamini yansitmak icin bire bir. (filmin 17 seneye yayilmis bir cekim donemi oldugunu da belirteyim bu arada)

    muzigin hayata anlam veren, onu iyilestiren bir olgu oldugu alt temasi da kendini muzik-doktorluk baglantisi altinda bir iki bolumde gosteriyor (iggy pop ve tom waits'in oynadigi bolumle, wu-tang clan uyeleriyle bill murray'in oynadigi bolumde yapilan bu benzetme ilgiye deger kanimca). ayrica filmde bir suru muzisyen'in rol almasi da ilginc bir detay.

    ama filmin ana temasi, bence muhtesem bir kisa film denemesi olan son bolumde ortaya konuyor. mahler'in muzigi esliginde yasama dair fantezilerde bulunan iki ihtiyar -sanirim- temizlik gorevlisinin konusmalari, 10 dakikalik molalari sanki hic bitmeyecekmis gibi davranmalari ile, melankolik bir varoluscu yaklasimla hayatin anlaminin kucuk detaylarda sakli oldugunu seyirciye kanitlarken, ikinci ihtiyarin sakince yasama gozlerini yummasiyla film son buluyor (bu olum hikayesi tamamen benim kendi yorumum, ama bu filme boyle bir sondan baskasini da yakistiramadim sahsen. kimileri bu iki ihtiyarin oynadigi sahneyi samuel beckett'in godot'u beklerken oyununun havasinda bulmakta ki bana gore de oldukca mantikli bir benzetme).


    (mistaken identity - 29 Ekim 2005 00:42)

  • comment image

    yine karanlık yine kar manzaralı oda... sonuna kadar izlemedim.. steve coogan'lı bölümü henüz bitirdim.. ama birleşik krallık'ın arızalı insanlarına özgü o kibar/kaba tavrın ilk kez işlemeyişi ile öyle bir keyiflendim ki... jarmusch büyüsü bu olsa gerek demek istedim bir kahve ve sigara arası vererek.. fuck dedirtmek, kendilerini beş para etmez hissettirmek isterdim ben de tüm o haddini bilmez, zaman içinde karşı karşıya kaldığım "brit art" bozuntularına... (izlemeye devam edebilirim şimdi *)


    (sleepflower - 9 Şubat 2006 05:00)

Yorum Kaynak Link : coffee and cigarettes