2006 yılı mahsulu richard donner tarafından yönetilmiş olan almanya / abd ortak yapımı film.

lethal weapon serisinden tecrübeli donner abinin yeni polisiyesi. türünün gereklerini harfiyen yerine getiren çok sarkmayan konusu ile sıkmayan bir seyirlik. başrollerde bruce willis, mos def ve filmi izleme sebebim david morse var.

(uzuntu - 15 Ekim 2006 16:02)

(bkz: parliament pazar gecesi sinemasi) tadinda eglencelik, guzel bi aksiyon filmi.

(dreamania - 25 Şubat 2007 03:22)

yönetmenliğini richard donner'ın yaptığı, başrollerinde bruce willis (jack mosley) , mos def (eddie bunker) ve david morse (frank nugent) oynadığı 2006 yapımı gerilim, aksiyon türü sinema filmidir.

film amerikan polisi içindeki 'kirli polisler' olgusu üzerine kurulmuş olup içerisinde oldukça insani detay barındırmaktadır.
dedektif jack mosley (bruce willis) emekli olmasına bir kaç saat kala, hapishaneden aldığı mahkum eddie bunker'ı (mos def) 16 blok ötedeki mahkeme salonuna götürmekle görevlendirilmiştir. fakat ona tüm polis teşkilatı engel olmaya çalışmaktadır. çünkü eddie, kötü polisler aleyhine şahitlik edecektir. kötü polisler eddie ve dedektif mosley'i öldürmek için ellerinden geleni yapacaklar fakat mosley 20 yıllık deneyimi ile sonuna kadar direnecektir.

bruce willis, bu filmde de ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu bir kere daha göstermiş. heyecan ile severek izlediğim bir film oldu. bir pazar akşamı güzel bir film izlemek isteyenlere tavsiye ederim.

(ucan adam - 23 Aralık 2007 12:23)

eddie'nin seslendirmesi, ya da aksanı gayet değişiktir. komik demek istiyorum ama burnunda tıkanıklık olan insanların konuşmalarına falan da benziyor. ayıp olmasın diye komik demiyorum

(caliptrix - 26 Aralık 2007 03:17)

--- spoiler ---
spoiler mı bilmem ama.. gazeteyle kaplı otobüsün içinde eddie'nin küçük kıza ve otobüsün belli bir kesimine kendini anında sevdirmesi çok hoş olmuş. insanın çıkıp kendini sevdiresi geliyor.
--- spoiler ---

(bhelliom - 13 Şubat 2008 16:10)

yanilmiyorsam 2 ytl'ye orjinal dvd si satilan gayet guzel film. tavisye edilir.

(scorpio - 13 Şubat 2008 16:35)

"mutlu son" takıntılı filmlerden biri.

(mademoiselle jeilempti - 5 Ocak 2009 16:36)

bruce willis'in karizmasi ve oyunculuk yetenegi uzerine kurulmus bir film. bruce agbi kendine guvenenleri, tabii ki, hayal kirikligina ugratmamistir.
70'li yillarin aksiyon filmlerinin 2000'li yillara uyarlanmis hali...
fazla beklenti sarsar ama "dur bi film izliyim de ne olursa olsun" diye baslanan filmlerden olursa, keyif bile verebilir.

(miralay ferit - 1 Mart 2009 01:59)

--- spoiler ---

filmin başlarında mos def, bruce willis'e sorar :

otobüs durağında üç kişi var.
evet, bir tanesi yaşlı bir kadın.
çok hasta ve ölmek üzere.
ikincisi ise en yakın arkadaşın.
hayatını kurtaran bir dost, tamam mı?
ve üçüncü de hayallerinin kadını.
evet, ama dikkatli ol arabanda sadece tek bir kişiye yetecek yer var. tamam mı? kimi alırsın?

başlarından geçen onca şeyden sonra filmin sonunda bruce willis soruya cevap verir:

en yakın arkadaşına arabanın anahtarlarını veriyorsun.
yaşlı kadını hastaneye götürmesi için...
sen otobüs durağında kızla kalıyorsun, çünkü o senin hayallerinin kızı, değil mi?

--- spoiler ---

karizma adamdır bruce willis. bir filme izlenir kılmaya yeter.

(laff a lympics - 17 Kasım 2010 18:02)

senaryo leziz, oyuncular leziz, bu da doğal olarak yönetmenin de şahane olmasını gerektiriyor ve gerekler yerine geliyor.

lethal weapon'ların efendisi donner,
60'ına merdivan dayamasına rağmen hala cool bir willis,
nefis vırvır eden, "helal bre!" diye diye izlediğim ve hip-hop'çu olduğunu daha sonra öğrendiğim mos def,
bunların üstüne takdir edilesi david morse'da gelince...

...şöyle 90-100 dakika civarı polisiyenin dibine vurmuşlar, ben de mabadı sabitledim, keyfini çıkardım. mis!

yalnız bir soru hala kafamda (spoiler değil merak etmeyiniz) ; yaşlı kadın kimdi?

(kackelacka - 6 Mayıs 2013 07:47)

gözlerim beni yanıltmıyorsa içinde mavi jeans bez afişinin göründüğü filmdir. ayrıca mutlu sondan hoşlanmayanlar için alternatif bir sonu da vardır.

(mavidere - 21 Ağustos 2013 14:34)

(bkz: 16 shells from a thirty-ought six)

(dreamyattack - 18 Eylül 2013 01:58)

detektif jack mosley (bkz: bruce willis) kotu bir polistir, her turlu pis icin icine girer, kendi gibi kotu arkadaslariyla gulum balim geciniyordur fakat bir gun, beyinsiz ve siyahi bir sucluya asik olur ve aralarinda ultra gay bir iliski baslar. sonunda deteftif gay arkadasi icin eski dostlarini satar ve "lanet olsun iste ben buyum, asagilik pislik lanet bir polis dostuuuuuuggm" deyip en yakin arkadasinin suratina sicar, olaylar gelisir...

http://www.imdb.com/title/tt0450232/

(bozdoganli - 23 Aralık 2013 22:37)

zero limit kitabında bir hayvan severin mektubunda okudum bu filmin adını. işaretlere açık olduğu bir dönemde, filmin bir karesinde kendisine gönderilen sinyali almış ve çok mutlu olmuş. açıkcası film için nedensiz önyargılıydım imdb puanlarını hiç umursamam ama nedense bunda takıldım. allahtan çok kısa sürede karar verebilme yetim var. hemen izlemeye başladım.

şimdi hani hep derler ya ilk aklına gelen her zaman en doğru cevaptır diye. bir de düşün en doğru karar ver vardır.
sonra, susulacak yerde konuşma ve konuşalacak yerde susma. ve en makus gerçeğim "güzel şeyler beklenmedik zamanlarda olur". tam olarak hayatın şifresi bence bunlar. çözen ve bana da söyleyecek olanın kırk yıl kölesi olabilirim isterse çin'e de gidebiliriz. ilim nerdeyse alırım hesabı.

ciddi bir ciddiyetsizlik gibi sezilmesin de ya siz bunların kararını nasıl ayarlıyorsunuz. standart bir süre mi var mesela. diyalog halindeyken o sorulan sorunun önemine nasıl hemen haiz olup asla pişman olmayacak şekilde nasıl cevaplıyorsunuz. en önemlisi nasıl güzel bir şeyi beklemiyormuş gibi yapıyorsunuz.
ve gerçekten başınıza güzel birşey gelince bu sizde tanımlı bir kod değilse ve verdiğiniz cevaplar da buna mukabil bok gibiyse nasıl bu pişmanlıkla yaşıyorsunuz.

işaretler ya da doğadan beklenen vahiy kusura bakmasın kimse ama bana hep gelir. hatta onlarsız duygum çok az. nasıl başımın üstünden kuşu görmezden gelebilirim ki, üstelik geçenlerde yazmışımdır telefonuma pislemişlerdi bir entry girerken. ya da sinemadasınızdır, film sizin yıllardır dinlemekten bıkmadığınız ve asla bıkmayacağınız her zaman başka yerlerinize değen deyişle başlıyordur sizde mest olursunuz filan.

işte bunlar hep ben.

"işaretleri görüyorum, olmam gereken yerdeyim. sen doğru adamsın" .. bunu çok sevdim.
"seninle tanışmam kaderdi, bu bir işaretti" ... işte buna yaşadım.

...

ama filmin başındaki soruya verdiğim cevap çok duygusal ve çok kaybedendi. burda beni kurtarıcak bişey lazım. zaten geçen çok sevdiğim biri "senin çok duygusal olmayan biriyle evlenmen lazım" demişti. yoksa aya bakar bakar aç kalırsınız, o ağlar sen ağlar filan.
ya ben şimdi kıyamazdım o üç kişiye, kimi alıcaktım ki yanıma. tabiki inerdim arabadan ben de gider yanlarına otururdum durakta.
ama işte, öyle değilmiş. az büyümek lazım. çok değil ama, az.

(sym dmn - 26 Nisan 2014 23:42)

çekimlerine 18 nisan'da baslanacak olan ve basrolünde de büyük olasilikla bruce willis'in oynayacagi film..ayrica filmin yönetmenligini de, cehennem silahi serisinin de yönetmeni olan richard donnar üstlenmis..(http://www.sinemafanatik.com/haber/haberler.htm)

(street spirit - 19 Şubat 2005 21:35)

bruce willis bu filmde ilhan cavcav'i oynamis.

http://www.cnnturk.com/images/spor/cavcav0501.jpg

http://www.blackfilm.com/…vies/1/16blocks/018_l.jpg

(motorbreath - 1 Mart 2006 16:22)

alakasız bir şekilde ne çıkarsa bahtımıza denilerek gidilmiş, görülmüş ancak gayet heyecanlandırmış, hüzünlendirmiş güzel olmuş filmdir. güzel bir aksiyon filmi olmuştur.bruce dur willis dir.

(sirene00 - 20 Mart 2006 16:12)

oscar filmlerinin sıkıcı ve dramatik havasından kurtarıp heyecana sürükleyen gayet kaliteli bruce wills filmi. 2006'da vizyona giren filmler içinde ilk kez bir film izlerken zevk aldım, bitmesini hiç istemedim. sıradan polisiye filmlerden farklı bir çatışmayı anlatiyor. genel olarak geçen yil vizyonlarda olan fransiz filmi 36 quai des orfevres'e benziyor senaryosu. en az onun kadar başarılı, popülerlik ve klişelik kokmayan holivid filmi. türkiye'de 8 gündür sinema salonlarinda olmasina rağmen reklaminin yapilmamasi ve izleyen sayının çok az olmasi büyük pazarlama hatası.

filme gelirsek zenci fırıncı, mos def'in oyunculuğu ve birbirinden anlamsiz konuşmaları gayet keyifli ve izlenebilirliği artırıyor. bruce wills yine o bildik cool tavirlariyla izletiyor. filmde her olayda 31 sayısının çıkmasi ayrı bir ironi. otobüsteki yolcu sayısından, fırın açmak için gereken paraya kadar hep 31 çıkıyor sonuçlar. oysa 16 blocks sözü bir kez bile geçmedi. filmde çok komik ve değişik replikler vardı. sürekli vurgulanan kişilik testi sorusu, yetişilmesi gereken randevu geyiği, "dünyada her gün bir doğumgünü vardir" sözünün üzerinde durulmasi, sıradan olmayan son vs. ile çok başarili bir aksiyon olmuş.

(servicio - 25 Mart 2006 01:40)

gta tarzı konuya; bilgisayar oyunu için harika, sinema filmi için ise tatminkar bir senaryoya sahip, "kötü polis-eskiden kötü polis" temalı bir ny ve bruce willis filmi.
daha önce belirttiğim yolda yürüyüp (bkz: #8658032) eşşek kadar suçlu bir zenciye bile film boyunca kid diye seslenmiş bruce abi.
film, izleyenleri asla sıkmayacak akıcılıkta. gereksiz akıl oyunlarına ve dolambaçlı anlatımlara girilmemiş, sürprizlerden özellikle kaçınılmış. filmin başlangıç sahnesi ve onu takip eden 2-3 dakika ise feci şekilde kill bill volume 1 esintisiyle yüzlerimizi yaladı... bruce willis, film boyunca asistçi yanını konuşturmuş ve gol atmaktan çok attırmayı yeğlemiş. hem mos def, hem de david morse fazlasıyla rollerinin hakkını vermişler. özelikle david morse...
izlerseniz pişman olmazsınız...

--- spoiler ---
iletişim çağında ve ny nin göbeğinde bu kadar zavallı durumlara düşüp kapana kısılmak... olacak iş değil ama bruce bu; huyu kurusun serserinin.
--- spoiler ---

(seyuranto - 9 Haziran 2006 02:59)

kanaatimce gayet basarili bir film. gereksiz kovalamaca, buyuk komplolar, araba patlatmaca oynayacagimiza dozunda bir film cekelim demis adamlar. bruce willis bildigimiz gibi, asil dikkat ceken ise mos def'in naif oyunculugu. david morse ise rolune yakismis. filmin sonu cok sasirtici derecede bitmiyor ya da boyle buyuk bir final sahnesi yok belki ancak filmi izlemek icin harcanan 1 saat 45 dakikaya degiyor bence. film gunumuzde gecmesine karsin olayin kahramanlari 70 lerde cekilmis polisiye filmlerden cikmis gibi. ancak bilincli olarak yapilmis sanirim zira hikaye orgusunde eskiden yapilan kotu islere atifta bulunulmakta ve degisimden soz edilmekte. hatta bruce willis'in film sonunda biyiksiz hali ile karsimiza cikmasi da sanirim bunu yansitiyor. ya da yansitmiyor da olabilir ama film guzeldi. ^*

(cassius clay - 23 Temmuz 2006 09:55)