Tears of the Sun (~ Günesin gözyaslari) ' Filminin Konusu : Orduya bağlı özel kuvvetlerde görev yapan A.K. Waters yönetimindeki manga, Nijerya ormanlarına özel bir görev için gönderilirler. Görevleri; burada mahkum kalmış olan doktor Lena Hendricks'i kurtarmaktır. Waters ve komutasındakiler Hendricks'i bulurlar, ancak Hendricks onlarla birlikte gelmek için bir şartı vardır. Eğer yanında bulunan 70 mülteci de onunla birlikte kurtarılırsa bulunduğu yerden ayrılmayı kabul eder. Yavaş yavaş doktora duygusal bir yakınlık duymaya başlayan Waters kendine verilen emirleri arka plana itip duygularıyla hareket etmeye başlar.
Black Hawk Down(2002)(7,7-333932)
We Were Soldiers(2002)(7,2-119055)
The Last Boy Scout(1991)(7,0-85187)
The Whole Nine Yards(2000)(6,7-101151)
16 Blocks(2006)(6,6-127224)
Hostage(2005)(6,6-101417)
The Jackal(1998)(6,4-112056)
Last Man Standing(1996)(6,4-50072)
Hart's War(2002)(6,3-50242)
Surrogates(2009)(6,3-163167)
Mercury Rising(1998)(6,1-61777)
xXx(2002)(5,9-164086)
training day ile "ulen bu herifte i$ var" elektirigi aldigimiz antoine fuqua'nin yonettigi bruce willis ve monica bellucci'nin ba$rolunu oynadigi macera filmi. soyle ki willis, nijerya'da asilerin ortasinda kalmi$ belluci'yi kurtarmak icin ekibiynen yola cikiyor, sonradan ordaki caresiz halki birakmayi da ici kaldirmiyor vs. vs. senaryo ilk olarak die hard serisinin devami olaraktan dusunulmu$, sonra vazgecilmi$. ayricana bir dublor de parasutle atladigi bir sahnede yere cakilip hayatini kaybetmi$.
(neen - 2 Ocak 2003 15:23)
bruce willis'in 25 milyon dolar alarak en pahalı oyunculardan biri konumuna geldiği film..
(parma maniac - 8 Ocak 2003 13:31)
sadece monica bellucci ve antoine fuquanin yonetmenligi icin gidilmesi gereken bir film. konusu ve mesaji bariz ortada olan film. amerika-irak meselesi doruga cikmadan once bu filmin ismi "men of war" olarak dusunulmus fakat sonra "tears of the sun" olarak degistirilmis.
(the 8th endless - 13 Mart 2003 12:00)
"amerika'nin burnunu soktugu her ic savas (ya da sebep oldugu her savas) kotu degildir" propagandasi yapan, karanlik cekimlerin atmosfere katkida bulundugu, senaryo bakimindan ve sinematografik acidan vasat, muzikleri ise son derece basarili bir hollywood yapimi. monica bellucci ve bruce willis arasinda yaratilmaya calisilan "savas esnasinda romantizm" kavrami ise oldukca basarisiz.ikinci korfez savasi oncesi gosterime girmesi ise pek bir enteresan; pek bir pazarlamaya yonelik durmus simdi allah icin.
(marlboro insani - 16 Mart 2003 07:28)
"oha navy seal görürüz belki" heyecanıyla gidip "allah belanızı versin" şeklinde çıktığımız film.
(masami eiri - 24 Nisan 2003 19:38)
ülkemiz sinemalarında henüz fragmanı gösteriliyor olmasına rağmen o iki dakikalık görüntüleriyle bile beni benden etmi$, sinema sever olmamdan tiksindirmi$, gülmekten gebertmi$ ve muhtemelen lumiere karde$leri mezarında dört döndürmü$ filmlerden biri olmayı becerebilmi$tir... antonie fuqua filmi kurtaracağına o komik ötesi mizansenlerle sanki kırk fırın ekmeğe ihtiyaç duyduğunu belgelemi$ ki bunlar henüz fragman sonrası aklıma dü$enler... filmi izledikten sonra neler çıkacaktır neler. bu nedenle kaçırılmayacak bir gudiklik $ölenidir bu film... bir de bruce willis'in suratını zonguldak kömürüyle boyadığı bir sahne var filmde ki koltuk moltuk tutamıyor insanı yerinde, bu adam senaryo seçmeyi öğrenemedi...
(lem - 31 Ağustos 2003 17:51)
bizlere amerikan askerlerinin aslinda ne pambuk yurekli insanlar olduklarini anlatmak uzere cekilmis bir film. tek atista kotu adamlarin hepsini olduren yeni misiller de cabasi; iyi adam olmak guzel sey caniiim.
(arioch - 7 Eylül 2003 01:24)
her ne nane yemiş olursa olsun, gönlümüzde yeri ayrıdır bruce willis kişisinin. antonie fuqua’da benim pek sevdiğim training day ile becerikli bi adam oldugunu gostermişti zamanında. şimdi böyle iki adamın yanına bi de monica bellucci gibi muhtesem bi yaratığı koyunca “neden olmasın” diyesi geliyor insanın. ama degil tabii:dünyanın dört bir yanında yaptıkları ibnelikleri “e bak biz ilişmeyince birbirini kesiyo bunlar” yüzeyselliğiyle açıklama çabasındaki amerikan şoparlarının yumurtladığı bu film, dişinden tırnağına kadar sam amca milliyetçiliğiyle sıvanmış. parodi olduğu düşünülebilecek, lakin fevkalade ciddi, gayretkeş sahneler bulmak mümkün filmde...afrika’da yaşayan beyaz kıçlı ebleh misyonerleri iç savaşın dehşetinden kurtarmakla görevli amerikan komandoları, bitip tükenmeyen savaşlardan adam çıkarmaktan bıkmış şekilde operasyon üzerine operasyon düzenlemektedir. en son nijerya’nın göte gittiği haberi gelir. burada da kendini afrika’nın güzelliklerine adamış, aslan yarrağı hastası doktor monica bellucci ve “tanrı bizi korur hede hödö” diye tutturan mal misyonerler mevcuttur tabii onlarsız olur mu?. bruce willis ve askerleri “elin değmişken bi de bunları kurtar” kabilinden bi emirle bölgeye sevkedilir. olay yerine varılınca görülür ki, monica bellucci zenci aşığıdır ve “vat abot may pipıl” diyerek, şopar haremi olmadan bi yere gitmeyeceğini söyler. bunun üzerine bruce, “şimdi bi he diyim, sonra tokatı basarım atarım helikoptere” diyerek “taam bacı kimi istiyosan al gel” der, yola çıkılır. tabi diğer misyonler “tanrı bizi koriycek bacım bik bik bik” diye kalmayı tercih eder. buluşma yerine varılınca monica’yı “hiskerim senin kompetan triplerini” diyerek zorla helikoptere bindiren bruce willis, sonradan vicdanının sesini susturamaz ve ginçleri almak üzere geri döner. lakin helikopterler iett otobüsü gibi tıkış tıkıştır ve sadece çoluk çocuktan müteşekkil bir grup güvenli bölgeye gönderilir. geri kalanlar tabanvayla sınırı geçip, mutluluğa ulaşacaktır. tam bu sırada “ülkeyi ele geçiriyoz auğamına koyim” tandanslı darbeciler, bölgede bi numaralar döndüğünü anlayıp bunların peşinde düşer. hepsi kabile çocuğu olsa da kendi aralarında bile çatır çatır ingilizce konuşmaktadır. yürüyüş esnasında, güzelden bi zenci hatun, “biz de afrika çocuğuyuz en nihayetinde” argümanıyla iş atan zenci çavuşa inceden yazmaya başlar. bruce da siklemez tripleryle monica’yı yiyebileceğini tasarlamaktadır. lakin monica’nın zenci aşığı olduğu aşikardır ve bruce çareyi suratını zonguldak kömürü ile boymakta bulur* monica bu ince jesti farketmez bile; “may pipıl, may pipıl” diye ortada dolandığından, bir türlü sadede gelinememektedir. bu esnada peşlerindeki darbeci askerler, kıçına kömür sokulmuş danalar gibi koşmakta ve arayı kapatmaktadır. durumun sakata geldiğini fark eden bruce, adamlarıyla bir yönetim kurulu toplantısı yapar. toplantıdan “bi bok yedik bari sonuna kadar götürelim” kararı çıkar. kaveden adam toplayarak iyice kalabalıklaşan direnişçiler yetişir ve bunların üstüne saldırır. göte gideceğini kavrayan bruce, uçak gemisinin güvertesinde balık tutan komutanını arayıp destek ister. komtan “du bakalım ayarlıycaz bişiler” diyip bunlara uçak muçak elde ne varsa gönderir. beri yanda direnişçi kardeşler bunları sapır sapır indirmektedir. monica’nın “my pipıl, my pipıl” dediği lavuklar zoru görünce çil yavrusu gibi ortalığa dağılır... (spoiler tehlikesinden entry burada kesintiye uğruyor)finalde amerikan askerlerinin halay cektigi ve yerlilerin gulu gulu dansıyla halaya eşlik ettiği sahne, tears of the sun'ın dünya barışına en çok katkı yaptığı anlardan biri. asıl mesele filmin senaryo yazım disiplinine getirdiği yeni soluk. copy-paste adı verilen bu teknik sayesinde “zee, get em up”, “get tiz pipıl aut” ve “get davn, evribadi davn”dan oluşan üç tane sallama replik, filmin geneline yayılmış ve filmin belli bir tutarlılığı yakalaması sağlanmış. hal böyle olunca oyuncu yönetimi de kolay tabii, zira bruce ve monica her boka aynı tepkileri vermekte ve “ulen çekim bitsede plaja aksak”* bakışları ile ortada dolanmakta.
(neen - 12 Kasım 2003 18:11)
(bkz: güneşin çocukları)
(keanu - 14 Kasım 2003 23:46)
hiçbir şeyiyle olmamış bir film. oyuncu seçerken ne kadar dikkatli olunması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriliyor bu film vasıtasıyla. bruce willis kesinlikle bu role gitmemiş. o kadar ki, rahmetli alev sezer seslendirseydi bile kötü dururdu. manasızca geçen koca bir ilk yarıdan sonra, bu peşrevin sonu nereye varacak diye düşünürken, aniden ortaya çıkan ve altı doldurulmadığı için omurgaya hiçbir katkı yapmayan uyduruk bir karakterle karşılaşmak hayal kırıklığına uğratmak bir yana, kati bir boşluk duygusu uyandırıyor. bütün film işte kötü adam budur diyen döner bıçaklı elemanın da tek kelime edemeden aramızdan ayrılması üzücü. ne duygusal yapısı oturmuş, ne senaryosu inandırıcı, afrikanın doğal güzelliklerinin üstüne bir taş koyamayan yalnızca otantik müziklerin mp3leri bulunursa dinlenesi bomboş bir yapıt. keyifsiz.
(mortello - 16 Kasım 2003 19:42)
afrika' nin yillardir suregelen ve her firsatta alevlenen problemi kabileler arasi savas temasi ile gayet guzel aciklanacakken, bir sekilde birileri tarafindan ittirilmis gibi egreti duran vahsi musluman - masum ve mazlum hristiyan temasini arka plan konusunu muhtemelen gundem olusturmak icin kullanmayi tercih etmis uyuz bir film; olmamis otur ....1.
(gulyabani - 19 Kasım 2003 15:40)
(bkz: headshot) olayını bitirmiş bir avuç cesur(!) amerikan askerinin counterstrikevari aksiyon sahneleriyle ve diyaloglarla dolu maceraları. süper müzikler, ehh işte denilebilecek afrika manzaraları, her daim kazanan amerika, soğukkanlı ve psikopat müslümanlar, çatışmanın ortasında kalıp yaralandığı halde hala ceylan edasıyla seke seke koşan, her fırsatta göğüsleriyle muhatap olduğumuz monica belluci ve son saniyede (bkz: deus ex machina) kıvamında yetişip ortalığı tarumar eden savaş uçaklarıyla oehh dedirten gereksiz film. kamerun sınırında kapıyı açmaları için yalvarırlarken esas kızımız ben amerikalıyım açın kapıyı dedi bitirdi olayı zaten(bkz: acilin ben doktorum)
(vortex - 23 Kasım 2003 00:02)
abd hava kuvettleri reklam filmidir*
(iconium - 8 Aralık 2003 09:52)
hans zimmer'in gladiator'den sonra gene muzikleri ile gonulleri mest ettigi yapimdir. film ile ilgili ayri yoruma gerek yok, afrika icin uzulmeyi hatirliyor insan bir kez daha sadece; dunyanin kurutulmus kalbi afrika.
(vpr - 21 Şubat 2004 02:04)
anlatmak istedigini anlatan ama "yapilmasaymi$ da olurmu$" dedirten bir film.
(etna - 8 Ağustos 2004 13:21)
iyi bir film diyemeyecegim, ama kesinlikle russell crowe rezaleti olan proof of life'dan kat be kat daha iyi olan bir filmdir. oncelikle bruce willis candir, agadir, tektir. film sacmaliklar ile dolu olsa da, hele ben tum insanligimi bir kenara koyup helikopterlerin ikinci defa yere konmalari sahnesinde abimiz bruce willis'e "senin kelini sikeyim tegmeeeeeen!" diye bagirmi$ olsam da, sevdigim karakterler ve sahneler yok degil. mesela bir red vak'asi var ki, beni benden aldi. oncelikle pitch black ile sevdigimiz cole hauser tarafindan oynanan bu yigit, gercek bir delibalta olarak kizdigi zaman du$man ate$ine kar$i depar atip claymore yerle$tirmesi ile olsun, sazliklar arasinda cephane bitince sidearm cekip ghost olarak adam avlamasi ile olsun gonullerde yerini aldi. aslanim red diyorum buradan, feda olsun sana o yollar. kocum.sonrasinda point man olarak cali$an (boynunun sol tarafinda jkl dovmesi olan, mohawk tra$li) kelly var ki, apayri bir tad kendisi. nefis hareketler ile hayran birakti kendisini. en sonda yonetmenin yamugu yuzunden zaten pelteye donmu$ afrikali kizcagiza yardim elini uzatmak zorunda birakilmasa antoine fuqua'ya daha az kufredecektim ama, "fuq you!" demekten kendimi alamadim. e$$ole$$ek.arada bir-iki tane de guzel bruce willis abimizin hareketi var, bunun yaninda military supervisor i$ini iyi yapmi$. son cati$mada kademeli geri cekilme aksiyonlari olsun, $arjor degi$tirmede ate$ destek olsun hepsi birebir specops kitabindan cikma. ama, film o kadar i$te. ha bir de monica bellucci var ama, yani kendisine irreversible'deki muamele yapilsa gikim cikmaz $u filmde. karinin her gorundugu yer problem, her hareketi sorun. kizim siktir git ne halin varsa. senin de agzina sicayim vicdaninin da. lan $imdi du$undum de, bruce willis acaip sabirli bir karakteri oynuyor filmde. benim kar$imda olacak, oyle virvir circir edecek, gorevimi yapmama engel olup bir de adamlarimin hayatini tehlikeye atacak, show me your tits falan anlamam, bingildagina conan'in devenin kafasina koydugu gibi koyduktan sonra atarim helikoptere, "cek kaptan ucak gemisine" der siktir olur giderim. bak kizdim $imdi.
(lord aragorn - 17 Temmuz 2005 09:48)
bir kere bruce willis'in karizmasi bastan cizilmis durumda! kicinin killari agarmis ama sen gel hala tegmen rütbesinde ol! nerde lieutenant waters demek, nerde captain veya major waters demek.
(eimer - 21 Temmuz 2005 21:33)
son yarım dönemdeki aktif işgalci amerikan yargısı ve amerikan askerlerinin acımsız, sorumsuz ve duygusuz yansıtan kanıyı kırmak için adeta bilinçli bir propaganda unsuru şeklinde çekilmiş, filmden ziyade bir amerikan gözboyaması olan; ayrıca neredeyse tamemen seyirciye oynayan slow-motion sahneler ve duygu sömürüsüvari senaryosuyla itici film.
(quisalas - 21 Ağustos 2005 02:03)
hayatimda yarisinda ciktigim ilk film. salonu terketme kararimda filmin propogandadan ba$ka bir bok olmamasinin yani sira ayni saatte 19 kasim 2003 turkiye letonya baraj macinin olmasi da etkendi.
(to live is to die - 21 Ağustos 2005 02:06)
sanırım o doktor rolünü oynatmak için monica bellucci den daha uygunsuz biri bulunamazdı bu film için. o ne yapmacıklık, o ne rol yapmak öyle. konusunu felan geride bırakıp oyunculuklara baktığımızda hiç bir başarı görülemiyor, her oyuncu rolunde deli gibi sırıtıyor, hatta bazıları harbi harbi sırıtıyor şaka gibi. aksiyon filmi olarak tanıtılsa da yok öyle bişi. sonuç olarak başarılı sayamadım ben hiç bir yönden. özellikle rol olayında dalga geçiyorlar sandım o ne yapmacıklık öyle? neyse olan oldu artık. vasatın da altı bir yapım bence.buna değil de, buna (bkz: hotel rwanda)
(azeroth - 19 Aralık 2005 21:01)
Yorum Kaynak Link : tears of the sun