Süre                : 2 Saat 13 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Kasım 2016 Çarşamba, Yapım Yılı : 2016
Türü                : Macera,Aile,Fantazi
Taglar             : bavul,New York City,Büyü,Büyücü,Romana dayalı
Ülke                : İngiltere,ABD
Yapımcı          :  Heyday Films , Warner Bros.
Yönetmen       : David Yates (IMDB)(ekşi)
Senarist          : J.K. Rowling (IMDB)(ekşi),J.K. Rowling (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Eddie Redmayne (IMDB)(ekşi), Ezra Miller (IMDB), Colin Farrell (IMDB)(ekşi), Ron Perlman (IMDB)(ekşi), Katherine Waterston (IMDB), Jon Voight (IMDB)(ekşi), Samantha Morton (IMDB)(ekşi), Gemma Chan (IMDB)(ekşi), Carmen Ejogo (IMDB), Dan Fogler (IMDB), Cinta Laura Kiehl (IMDB), Christine Marzano (IMDB), Alison Sudol (IMDB), Lasco Atkins (IMDB), Jenn Murray (IMDB), Joelle Koissi (IMDB), Ronan Raftery (IMDB), Sean Cronin (IMDB), Sam Redford (IMDB), Jason Redshaw (IMDB), Dino Fazzani (IMDB), Lucie Pohl (IMDB), Lobna Futers (IMDB), Akin Gazi (IMDB), Karl Farrer (IMDB), Cory Peterson (IMDB), Jorge Leon Martinez (IMDB), Peter Breitmayer (IMDB), Todd Boyce (IMDB), Edd Osmond (IMDB), Elizabeth Moynihan (IMDB), Tony Paul West (IMDB), Jason Newell (IMDB), Solomon Taiwo Justified (IMDB), Fanny Carbonnel (IMDB), Tim Bentinck (IMDB), Paul A Munday (IMDB), Abi Adeyemi (IMDB), Anthony J Sacco (IMDB), Josh Cowdery (IMDB) >>devamı>>

Fantastic Beasts and Where to Find Them (~ Fantastik Canavarlar Nelerdir Nerede Bulunurlar) ' Filminin Konusu :
Büyü-hayvanbilimci Newt Scamander (Eddie Redmayne) 1926 yılında, uzun süredir emek verdiği, dünyanın her yerinden farklı özellikleri olan büyülü canavarları bularak bunları çantasına toplayıp varlıklarını kanıtlamıştır. New York'a yaptığı kısa süreli ziyaret esnasında yanlışlıkla başka birinin çantasını alır ve bu çok güçlü canavarlardan bazıları serbest kalır. Newt burada kalarak canavarları yakalamak, cadı ve büyücüleri öldüren güçlerle savaşmak durumunda kalacaktır. Filmde J.K. Rowling'in dünyaca ünlü karakteri Harry Potter'ı da etkileyen Fantastic Beasts and Where to Find Them kitabının yazarı Newt Scamander'ın yaşadığı maceralar, Harry Potter'dan 70 yıl önceki olaylar anlatılıyor. Rowling'in yazdığı orijinal kitap, 2001 yılında satışa çıkmıştı.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Kostüm
BAFTA:BAFTA Film Award-Best Production Design


  • "kendime bu çocuklar nasıl oluyor da bu kadar incecik kitaplardan ders çalışıp üstüne de şikayet ediyorlar diye sormama sebep olan kitap."
  • "(bkz: çinçin)(bkz: ankara)"
  • "içi de en az dışı kadar güzel olan kitap. eğlencelik, gülümseten bir şey. çevirisine ise şapka çıkarıyoruz."
  • "(bkz: saniyelik salaklıklar)(bkz: yaran yanlış okumalar)(bkz: fantastic breasts and where to find them)meme güzel şey azizim. dünyaları gezin, arayın bulun."




Facebook Yorumları
  • comment image

    kendime bu çocuklar nasıl oluyor da bu kadar incecik kitaplardan ders çalışıp üstüne de şikayet ediyorlar diye sormama sebep olan kitap.


    (flut - 10 Nisan 2002 23:32)

  • comment image

    yanilmiyorsam 52. basimidir ve bu 52. basim muggle dunyasinda da basilmasi itibariyle kitap icin bir ilktir. ama muggle lar bu kitabi saka zanneder, icindekilerin gercek canavarlar olduklarina inanmazlar. halbuki gayet yararli bilgiler iceren gercek bir ders kitabidir.


    (sirius black - 14 Ekim 2009 23:02)

  • comment image

    içi de en az dışı kadar güzel olan kitap. eğlencelik, gülümseten bir şey. çevirisine ise şapka çıkarıyoruz.


    (nightling - 3 Mayıs 2003 13:03)

  • comment image

    yüzüklerin efendisi'nin hobbit'i olacak sanırım. kitabı okumadım ama fazlasıyla ticari bir şeymiş gibi duruyor. oysa serinin hayranlarının merakla beklediği şey hogwarts'ın kuruluşu değil, tam olarak harry'nin babasının, annesinin, snape'in hogwarts'a gittiği yıllar, tom riddle'ın voldemort'a dönüşmesi hikayesi, dumbledor'un tom riddle ile ilişkisi, voldemort'un harry'nin anne ve babasının öldürmesi ve harry'nin kurtulması. yani seriden bir kuşak öncesi. her detayını biliyoruz aslında bu serinin, filmlerde de zaman zaman flashback yaptılar bu zamana ama dolu dolu 3 kitap, 3 film çıksa ortalığı yıkar diye düşünüyorum.


    (fuck google ask me - 1 Nisan 2014 13:47)

  • comment image

    film duyurulduğundan beri bu film beni bir gram heyecanlandırmadı. fragmanı izliyorum ekrana boş boş bakıyorum. gram heyecan yok. üstelik ben bir harry potter hastasıyım. harry potter hayatımın bir bölümüne resmen damga vurmuştur. yedi kitabı kaç tur baştan okudum sayamadım. filmleri izlediğimin sayısı yok. kaç yaz elimde ağaç dallarından yaptığım asalarla gezdim. ama bu film. yok.

    öncelikle harry potter'ın yan ürün problemi var. star wars, lord of the rings vb. hikayelerin inanılmaz bir genişletilmiş evreni var. ama bu harry potter'da yok. yeni yeni bir kıpırdanma var. buna da wizarding world diyeceklermiş. fantastic beasts and where to find them'de bu kapsamda olan bir film(seri). zaten bir de ilginç kadro seçimiyle dikkatleri toplayan harry potter and the cursed child isimli tiyatro oyunu gelecek.

    şimdi benim filmle ilgili problemime gelelim. bu film, geçtiği mekan, geçtiği zaman, karakterleri ve olacak olan olaylar benim umrumda değil. "owww yeni harry potter hehehe" diye anlamsız bir duygusallık yapacak değilim. her gerçek harry potter fanının söylemesi gereken şeyi soruyorum; harry potter'da anlatılacak hiç önemli hikaye kalmadı da harry'nin bir ders kitabının yazarının 100 sene evvel başka bir kıtada yaşadığı macerayı, hem de üçleme olarak anlatıyorsun ?

    bu film resmen kaçak dövüşmektir. rowling'in ve warner'ın kolaya kaçmasıdır. rowling zaten her zaman kolaya kaçmıştır. özellikle son iki kitap için konuşuyorum. her sorunu en kolay şekilde çözmüş, hikayeye olması gereken derinliği son iki kitapda katamamıştır. son iki kitapda ki en fantastik olay olan severus snape faktörü ise allah'dan çok önceden kurgulanmış bir olaydı da bir orası tatmin etti.

    fantastic beasts and where to find them'den harry potter'ın yedi kitabından o kadar uzak bir noktada ki önlerinde boş bir tuval var. istedikleri gibi çizecekler. bir çok insanın bu olaydan temelde hoşlandığını ve farklı şeyler görmek istediğini bende biliyorum. ama düşünüyorum harry potter kitaplarındaki olayları ve harry potter'ın ders kitabının yazarının üçleme filminden çok daha iyi fikirler geliyor aklıma. mesela;

    - hogwarts'ın kuruluşunu, sırlar odasının yapılışını, kurucuların yöntem farklılıkları ve dört farklı sınıfın kurulması, salazar slytherin'in diğer kurucularla ilişkisi, okuldan ayrıldıktan sonra ne yaptığı gibi konuları anlatan bir film, bence ders kitabı yazarının üçleme filminden daha ilginç.

    - dumbledore'un geçliği, karışık aile ilişkisi, kara büyücülükle ilişkisi ve elbette ki gellert grindelwald ile olan hafif duygusal ilişkisi, onunla birlikle ölüm yadigarlarını arayışı ve en sonunda sevdiği adama karşı savaşı ve en sonunda bildiğimiz dumbledore'a dönüşümünü anlatan bir film, bence ders kitabı yazarının üçleme filminden daha ilginç.

    - ya harry potter kitaplarının en büyük aşkını da konu alacak bir the marauders filmi. james potter, sirius black, remus lupin, ve peter pettigrew'un geçliği, order of the phoenix'in kuruluşu, snape'in lily'ye duyduğu platonik aşk, lord voldemort'a karşı direniş, pettigrew ihaneti ve sirius black olayı. bence ders kitabı yazarının üçleme filminden daha ilginç.

    - peki ya voldemort'un gençliği, muggle nefreti, ilk kurbanlar, horcrux'ların yaratılışı, bakanlık ile iletişimi, ilk örgütlenmesi, güçlenmesi. bence ders kitabı yazarının üçleme filminden daha ilginç.

    - yahu hiç kimse mi merak etmiyor the death chamber'daki lanet olası veil'in arkasında ne olduğunu da biz ders kitabının yazarını izliyoruz ya. hem de yeteneksizler yeteneksizi bir yönetmenin elinden.


    (dean - 24 Aralık 2015 19:09)

  • comment image

    abi daha izlemeden-okumadan gıcık oldum. yahu, tom riddle, unicorn dumbledore ulan ne bileyim iskoç aksanli mcgonagall falan dururken, bunların acayip, enteresan, harry'den bile havalı hikayeleri dururken iki tane yaratığın belgeselini napalım biz ya? hagrid miyiz olm biz? çocukluğuma saygı duyulmuyor şu an.


    (alicedeane - 23 Ağustos 2016 02:25)

  • comment image

    hala "42 sayfalık kitaptan nasıl bu kadar film çıkaracaklar?" diye soruluyor. çoğu kişi kitabı okumadı sanırım. o kitaptan değil 5 film, yarım film bile çıkaramazsınız zaten. sadece isim olarak benzeşiyor.

    bu filmler j.k. rowling'in elinden çıkma yepyeni bir senaryoyla gösterime girecek. sonraki filmin farklı şehirde geçeceği de söyleniyor. ayrıca bu beş filmden birinde dumbledore ve grindewald düellosunu büyük ihtimalle göreceğiz anlamına geliyor ki, az çok hikayalerini de aktaracaklar demektir. haliyle heyecanlanmamak elde değil. gel de sevinme şimdi!


    (magicalbronze - 14 Ekim 2016 01:28)

  • comment image

    seanstan yeni çıkmış olarak taze taze yazmak istedim,

    beklemediğim kadar güzel olmuş açıkçası david yates'ı duyunca emin olamamıştım acaba çekmeseler mi diye düşünmüştüm ama bu sefer olmuş, keşke harry potter için de bu kadar özenseydi yates.

    yeniden büyücü dünyasına dahil olmak, alomohora'yı duymak, uçup kaçmak içimi sızlattı oturup hp serisini yeniden izlemeyi düşünüyorum hatta yetmedi sanki bu bana.

    --- spoiler ---

    filmin en iç acıtan sahnesi bana göre kowalski'nin her şey unuttuğu sahneydi, sanki kowalski benim de unutmam gerekiyormuş gibi oturdu içime.

    grinderwald'ın o adam çıkacağı başlardan belliydi zaten ''çoğunluğun iyiliği'' için dediği sahnede tamamdır dedim.

    dumbledore'u görseydik keşke.

    dünyanın en iyi sihirbazlık okulu tabii ki hogwarts'tır saçmalamayın amerikalılar.
    ---
    spoiler ---

    seri bence güzel başladı, umarım bozmazlar da hp evreni gelişerek devam eder.

    aklıma geldi edit'i: non-magic değil muggle o muggle!


    (peki ya onlar da bizi gorecek mi - 19 Kasım 2016 23:13)

  • comment image

    hp, lotr, got, dark tower gibi serilere benim gibi hayran olan bütün yazarları öncelikle 'hedwig's theme' eşliğinde hürmetle selamladığım, ardından nereye kapılar açacağı nasıl derinleşeceğiyle ilgili biraz analiz kasmaya çalışacağım film serisidir.

    analize başlamadan önce benim de dikkatimi ayağa kaldıran 3 entry yukarıdaki dubidubappaa nickli yazarın söylediklerinin çok ama çok önemli olduğunu belirtmek isterim. sizler de hazırsanız başlayalım.

    --- spoiler ---

    öncelikle filmin teknik ve biçemle ilgili yönlerine daha sonra yorumda bulunmak istiyorum. asıl meseleden giriş yapıp güncele doğru ilerleyeceğim.

    film herkesin belirttiği üzere newt scamander'in fantastik canavarları ve onlarla ilgili teorik bilgiler üzerine kurulu değil. fakat rowling'in özellikle bu dönemi seçmesinin, üstüne bastıra bastıra söylemesinin ve senaryo yazımına kendi dışında hiç kimseyi dokundurtmamasının çok önemli nedenleri var.

    birinci etmen elbette filmin geçtiği dönem. karanlık sanatlara ilgili durmstang'tan atılmış gellert grindelwald'un yükselme sürecindeki sosyolojik boyutu kafamıza kafamıza vuruyor film. büyücüler insanlık tarafından derin bir baskı altında. büyücülerin asalarını ruhsatla kullandığı, sihirlerin açığa çıkmasının bir kotaya tabii tutulduğunu görmekteyiz. hatta bu baskı öyle noktalara ulaşmış ki dumbledore ve grindelwald'un vaktiyle
    -çoğunluğun iyiliği için muggle'lar üzerinde tahakküm kurma- fikrini ateşlemiş. grindelwald ve dumbledore'un temel esasta yetenekleri ve hırslarının bunu tetiklediği düşünülse de, durum bundan biraz daha farklı. en azından işin dumbledore boyutunda.

    dumbledore; harry potter kitaplarında kardeşi aberforth tarafından ilerici fikirli ve aldığı ödülleri sayıp övünen, ailesine ilgisiz bir genç olarak tarif ediliyor. dumbledore toplumu düşünürken ailesini unutan heyecanlı bir genç devrimci kıvamında anlayacağımız. bundan emin olmamızı sağlayan şeyler var. dumbledore'un kardeşi ariana'nın aslında normal bir büyücüyken muggle çocuklar tarafından dayak yiyip koftiye dönüşmesiyle başlayan süreç... bu süreçte dumbledore'un pek reaksiyon gösterdiği söylenemez. ariana, muggle çocuklarından dayak yiyip büyü yapmaya dair psikolojik bir korku oluşturduktan sonra babası percival bunu yapan çocukları cezalandırdığı için o sırada azkaban'a hapsediliyor.

    bu olaylardan sonra dumbledore'un annesi kendra, kardeşi aberforth ve ariana'yı yanına alıp meşhur godric's hallow'a taşınıyorlar. tabi bu esnada grindelwald'la dumbledore tanışık değiller. dumbledore o sırada yancısı ve kitapta da sürekli kendisini öven arkadaşı doge ile bir yolculuğa çıkacakken, ariana bir kriz geçirip annesi kendra'yı öldürüyor. tam bu anektod fantastic beasts'de ''lan ezra miller''ın oynadığı karakterin hikayesi havada kaldı'' dediğimiz noktayı tamamlıyor. biz koftileri büyücü kökenli sihirsizler olarak tanıdık. fakat mesele gitgide ''travmatik bir kaza sonucu büyüyü yapması içeriye doğru baskılananlar'' olarak nitelendirebiliriz. bu noktada credence'in annesini öldürüşü ve ariana'nın öldürüşüyle benzeşiyor. ariana'nın annesi kendra, ariana'ya kötü davranıyor mu bilinmez ama kitaplarda yedi yaşına kadar bathilda bagshot tarafından kızın görülmediği, yanlışlıkla arka bahçeye çıkarıldığı için göründüğü, sürekli kızlarına ''aman o naiftir narindir'' vurgusu yapıldığı görünmekte. yani bu kapatılma hali bildiğiniz bizim kafes sistemindeki gibi ariana'nın çocukluk travmasıyla birleşince anneyi öldürüyor.

    annenin ölümünden sonra dumbledore direkt gezisini yarıda kesiyor. ve ''toplum için çabaladığından vakit bulamadığı abilik'' kavramını üstlenmeye çalışıyor. bu dumbledore'un küçük erkek kardeşi aberforth'a elbette çok itici geliyor. haklı da çıkıyor zaten çünkü dumbledore bu kararından sadece bir kaç hafta sonra tam tersi davranıyor. godric's hallow'a akrabası bathilda bagshot'u ziyaret eden grindelwald'la tanışıp abiliği unutuyor.

    dumbledore ve grindelwald'un; her akşam mektuplaştıkları ateşli tartışmaların arasında aberforth'un hogwarts'a gitmesi gerekiyor. e ariana'ya da bakacak tek kişi dumbledore kalıdığından, aberforth halkı peşinden sürükleyecek dumbledore'a, ariana bu haldeyken eylemlerine girişmemesi konusunda sitemde bulunur. o sırada grindelwald da oradadır ve aberforth'un parlak zekalı abisini bir türlü anlayamadığını, hatta önünde bir engel olduğunu söyleyip crucio laneti yapar. dumbledore kardeşi aberforth'u korumak isterken üçlü bir düelloya tutuşulur. üçlü düello sırasında ariana'nın travması tekrar eder ve filmde işlenen obscurusdevreye girer. o esnada üçlünün hangisinden çıktığı bilinmeyen bir öldürme laneti ariana'ya seker ve ariana ölür.

    bu berbat olaydan sonra grindelwald eylemlerini avrupada sürdürmek üzere kaçar. dumbledore kendini eğitim kariyerine verir(baskın olan inanç dumbledore sırf kendisinin öldürme ihtimalinden kaynaklı olarak her şeyden kaçıp eğitim hayatına başlıyor). grindelwald'un eline macar asa yapımcısı gregoroviç'ten çaldığı mürver asa geçer. 1945'teki dev düelloda kazanan dumbledore olur ve mürver asa'nın hakkı dumbledore'a geçer. sonrasında ise dumbledore'un bir şekilde elinde toplanan yadigarları zaten harry'e verdiğini biliyoruz.

    ama bilmediğimiz bir şey var ''ne oldu da bu muggle baskısı, açığa çıkmama giderildi? dumbledore nasıl bunu başardı ve ariana'nın olayı dışında pasifistleşmesinde etmen olan başka neler vardı? dumbledore'un kişilik gelişimini sağlayan şeyler nelerdi? grindelwald sadece saf hırs yüzünden mi mugglelara bu kadar bilendi yoksa onunda geçmişinde yaşadığı travmatik olaylar söz konusu mu?''

    işte tam bu noktada rowling bu soruların cevaplarını vermek için fantastic beasts'in senaryo koltuğuna tek başına oturuyor.

    şimdi gelelim filme. ben 10/7,4 diyorum.

    atmosfer kurulumu gerçekten çok başarılı. buna neden olan kişi bildiğim kadarıyla yates değil üçüncü film olan azkaban tutsağı'nın modellemelerini yapan bir cgi'cı arkadaşımız. yine hakkını vermiş. canavarların görselliği ve senaryodaki işlevselliği müthiş yedirilmiş.

    yates'in aptallıklarını kurgudaki acemiliklerden yine fark edeceksiniz diye düşünüyorum. en azından bana en net çarpan sahne bir cisimlenmeden sonra alakasız boş alan gösterildi 1 saniyeliğine ardından yepyeni bir sahne geldi.

    müzikler gayet yerindeydi. hedwig's theme girişi zaten talep ettiğim bir şeydi, atmosfere erken soktu.

    oyunculuklara gelirsek newt scamander ve credence karakterinin üstesinden harika bir şekilde gelinmiş. eski seherbaz'ın kötü oyuncluğu dışında diğer karakterler ortalama canlandırmalarla kurtardılar. günün galibiyse burnuk'tu :)

    yine de credence karakterine senaryo bazında ayrı bir parantez açmak isterim. çok özel ve didaktik anlamda başarılı bir ''sosyolojik büyücü figürü''ydü. ilerleyen filmlerde de görmek isterdim fakat bahsettiğim ariana meselesine bir zemin oluşturmak için kullanılmış o da kabul.

    plot twist'e gelirsek depp abimizi dönüştürerek göstermeleri, filmde şaşırtmak için fragmanları çok iyi kurguladıklarını gösteriyor. ölüm yadigarları kolyesini gören bir çok kişininse ''hassiktir!'' dediğine, demese bile o karakterin grindelwald ile bir bağlantı taşıdığını düşündüğüne adım gibi eminim.

    filmin eksikleri yer yer klişeye kaçan uzayan sahneler olarak değerlendirebiliriz. ilginçtir uzun olmamasından şikayet ederdik hep harry potter filmlerinin ama bu film 133 değil de, bir 120 dakika olsaymış tam tadında olurmuş gibi hissettirdi.

    filmdeki grindelwald, dumbledore'a açılan kapılar güzel. hatta bu anlamda beklentilerin üstünde başarılı bir açılış filmi oldu diyebilirim. daha şimdiden grindelwald'un sahibi depp abimizin karşısında dumbledore'u kim oynayacak bunun için bile beklenebilir. serinin beş film olacağı bal kaymak bir gerçek. ben ise son bir şeye değinerek bitirmek istiyorum:

    seri tahminen grindelwald, dumbledore düellosuyla bitecek. bu voldemort'un yükselişinin başladığı bir süreç demek eş zamanlı olarak. neden bu serinin sonu bize bir snape,james,lily,remus,sirius,voldemort,dumbledore denkleminin kapısını açmasın ki?

    cursed childda geleceği, fantastic beasts'de uzak geçmişi işliyor rowling. geriye potterhead'lerin en büyük talebi olan ''yakın geçmiş spin off'u'' kalıyor. bizim payımıza da beklemek düşüyor...

    muziplik tamamlandı!

    ---
    spoiler ---

    edit: dumbledore ve grindelwald'un yadigarları toplayış biçimiyle ilgili paragraf paragraf açıklayarak yardımda bulunan kıymetli fantastik edebiyat tutkunu yazarımız aritraya çok teşekkürler.

    aynı şekilde uyarısıyla yazıya katkı sağlayan bir diğer yazar olan deniztavugu'na da teşekkür ederim.


    (sahi mat eden piyonn - 20 Kasım 2016 01:25)

  • comment image

    --- spoiler ---

    newt scamender'in okuldan atildigi belirtilmesine ragmen asasi elinde catir catir buyu yapiyor. e hagrid'in gunahi neydi allahsizlar??!!

    bir de su leta lestrange bellatrix'in annesi veya teyzesi olamaz zira kendisi aslen taslar gibi bir black olup evlilik sebebiyle lestrange olmustur. anca kaynanasidir yani.

    edit: kaynanasi da olamaz tabii ki. en iyi ihtimal gorumcesidir. kocasinin halasidir kaynidir falan.
    ---
    spoiler ---


    (sirret olmayan gorumce - 20 Kasım 2016 14:21)

  • comment image

    ikinci izleyişimden sonra çevirisini kimin yaptığını merak ettiğim filmdir.

    "legilimens" kavramı için hali hazırda sevin okyay-kutlukhan kutlu ikilisinden çıkma muazzam bir çeviri (bkz: zihnefendar) varken, neden kulak tırmalayıcı bir şekilde "zihin yönlendirici" kalıbı kullanılmış anlamadım ve üzüldüm.


    (draconian times - 20 Kasım 2016 14:53)

  • comment image

    bu seri 5 filmden en az 2024'e kadar sürse. ondan sonra da harry potter and the cursed child filminin çekimlerine başlansa daniel, emma ve rupert falan da 35 yaşlarına falan gelmiş oluyor. yani olur bence. böylece bir 10 yıl kadar belirli dozda harry potter evreni alabileceğiz.


    (yule - 23 Kasım 2016 06:16)

  • comment image

    başroldeki karakteri ve hikayesini birazcık doctor who ' ya benzettim afedersiniz. adam zaten ingiliz ve tipi matt smith e benziyor, hareketleri falan da çok andırıyor. bir tane çantası var içi dışından büyük, tehlike altındaki yaratıkları saldırgan maldırgan dinlemeden seviyor ve kurtarmaya çalışıyor ve en önemlisi papyon takıyor.


    (deadworld - 25 Kasım 2016 00:42)

  • comment image

    çocukluğumun büyük bir kısmı harry potter kitaplarını ve filmlerini beklemekle geçti. o zamanlar bilinçli bir şekilde hayatıma nasıl etki ettiğini anlayamasam da, ciddi anlamda karakterimin üzerinde çok büyük etkisi vardır rowling'in. bu film de rowling'in nazarımda neden bu kadar büyük bir kadın olduğunu bir kez daha ispatlayan bir film olmuş.
    --- spoiler ---

    harry potter serisi bize neler öğretti, altan alta kişiliğimize neler kattı konusunda bugüne kadar çok fazla şey yazıldı. mesela ailesi büyücülerden oluşmamasına rağmen, azmi ve çalışkanlığı ile çağının en parlak cadısı sayılan hermione ile genetiğin ya da yetiştirilme tarzın her ne olursa olsun kendi yolunu çizebileceğini ve hayatta kendini ispatlayabileceğini öğrendik. snape ile görünenin her zaman gerçeği yansıtmayabileceğini, kötü sandığımızın iyi ya da kılkuyruk ve sirius hikayesi ile iyi sandığımızın kötü olabileceğini öğrendik. serinin adı harry potter olmasına rağmen, harry'nin felsefe taşı'nda fluffy'i geçtikleri andan itibaren son odaya kadar, iki yakın arkadaşının desteği ve yetenekleri olmadan gidemeyeceğini görüp, dayanışmanın ne kadar elzem olduğunu öğrendik. hep itilen, kakılan ve bir gryffindor olup olmadığından şüphe edilen neville'in en karanlık anda voldemort'a karşı durmasıyla cesaretin ne olduğunu ve her zaman yüzeyden fark edilemeyeceğini öğrendik. ron ve hermione'nin aşkından, kızı her zaman popüler çocuğun kapmayacağını, aşk denilen olgunun bambaşka bir kimyası olduğunu öğrendik. harry ilahlaştırdığı babasının okul yıllarında bir zorba olduğunu öğrendiği zaman, sevdiklerimizin her daim kusursuz olamayacağını ancak onları kusurlarıyla da sevmemiz gerektiğini öğrendik. bu daha böyle devam eder. ve bu filmle de, rowling'in gerçekten de tesadüfen iyi bir seri çıkaran bir yazar olmadığını öğrendik.

    her ne kadar o efsane müziği duyunca bir duygulansam da, filmin ilk 20 dakikası açıkcası filmden randıman alamayacağımı düşündüm. çünkü ilk andan itibaren "aha çantalar karışacak da sonra olaylar olaylar." şeklinde başladı. yine de daha fazla haksız çıkamazdım. sonra scamander tutuklandı, bir ev patladı falan. bu sefer de "aha bu sıkıntıyı çözemeyecekler, sonra da 'burada bir canavar uzmanı var, zindana attık, çıkarın çözsün.' diyecekler ve scamander new york'u kurtaracak herhalde." oldum. ya mübarek, sen ıvık cıvık türk dizisi mi izliyorsun, bir sakin ol!

    sonra oraları buraları dağıtan şey "obscurial" diye bir şey çıktı. daha önce hiç duymamıştık, yeniydi ve scamander ne olduğunu açıkladı. anladık ki sırf farklı olduğu için, sırf azınlık olduğu için, sırf kimseye zararı olup olmadığı bilinmese de işte bilinmez olduğu için baskılanan, korkutulan, sindirilen bir bireyin kendini saklamak için hep içine attıklarıydı ortaya obscurial diye çıkan şey. grindelwald gördük ve göreceğiz, aşırı heyecanlıyım. dumbledore göreceğiz, ekstra mutluyum ama benim için bu film tamamen obscurial odaklıydı. beni şu filmde heyecanlandıracak o kadar şey varken, filmin kalkıp da "bakın şeytanlarımızı nasıl yaratıyoruz!" deyişi kadar keyif veren başka bir şey olmadı. ne sondaki twist, ne muazzam yaratıklar ve o harika çanta. öteye attıklarımız, baskıya maruz bıraktığımız, görmezden gelerek var olmalarına bile fırsat tanımadıklarımız bir noktada patlamak için özlerinde saf kötülük barındırmak zorunda değiller. çünkü o kötülüğü biz oraya ekebilecek kabiliyete sahibiz zaten topluluk ve çoğunluk olarak.

    açıkcası filmde şu ikinci salemlilerin büyücülerle tam olarak ne derdinin olduğunu ve bu derdin kökenini görmek isterdim. bir de tina'nın filmin başından beri suratındaki "aslında ben iyi biriyim ama istemeyerek çok kötü bir şey yapmak üzereyim." gibi bir ifadesi vardı. o da beni film boyunca rahatsız etti. kız kardeş queenie harikaydı. bir insanın kayda değer bir şey başarması için pür ciddi ve 'büyük' olması gerekmediğinin bir kez daha altını çizmişler karakter üzerinden. redmayne hakkında ben konuşmuyorum, kendisi zaten konuşturmuş. ve ezra miller. justice league için heyecanımı bu filmden katladı herif.

    ---
    spoiler ---

    upuzun lafın kısası, twilight nesli değil de harry potter nesli olduğum için bir kez daha şükrettim.


    (pehdtsckjmba - 26 Kasım 2016 00:50)

  • comment image

    beklentilerimi epey düşürerek gittiğim bir film oldu. ama beklenenin üstünde aldı film benden. sevdiğim, bayıldığım yerler olduğu gibi, ara ara "bu ne şimdi yaa, hayır nolur yapmayın bunu be" dediğim de oldu.

    biraz uzun yazabilirim, durdurmayacağım kendimi. okumaya sabrı olanlar okurken soundtrack dinleyebilirler.

    --- spoiler ---

    - herkesin söylediği iki ayrı hikayenin kopuk işlendiğini düşünmüyorum ben. sonunda güzel bağladılar konuları. bence sorun iki hikayenin işleniş tarzının farklılığıydı.bir tarafta küçücük böceği yakalamak için maymun olan yetişkin bir kadın(seherbazsın sen ya, accio desene, sihirsel bir özelliği olmayan bir böcek alt tarafı), diğer tarafta kemerle işkence. film çocuk filmi mi olsun yetişkin filmi mi olsun karar verememiş gibiydi.

    - filmin başından sonuna kadar düşündüğüm şey, "tamir mi ediyosun, kalıcı kilit mi yapıyosun ne yapacaksan yap artık şu bavula be büyücü değil misin sen" oldu. türlü türlü canavar var o bavulun içinde, bu ne miskinliktir yav. bu kadar da hufflepuff olunmaz canım. ayrıca o en asil hayvana, kanatlarını çırpışına hasta olduğum thunderbird'e frank ismini koymak nedir, açıkla bana newt. frank ya, frank. f-r-a-n-k. bundan sonra senin adın da düz adam newt. hah! hadi bakalım. not:hufflepuffım. yalnız o kaşkol bavulda göründü ya filmin başında ne zaman kullanacak diye bekledim durdum. filmin sonunda görünce kendi kaşkolumla gözyaşlarımı sildim. hufflepuff pride! potato!

    - "are you a seeker?" "i'm more of a chaser, really." bu sahnede aklına quidditch gelen tek ben olamam ama değil mi?

    - yalnız brit atmosfere çok alışmışız, başlarda garipsedim özgürlük heykeli falan görünce. newt merlin, paracelsuslu yeminler ederken diğerleri lewis'li bir şeyler dediler, tam anlayamadım, kaçırdım o kısmı. bu arada queenie sevdim seni canım, ablandan daha şekersin ama lütfen şunu unutma hogwarts, ilvermorny'yi döver. her anlamda. bir daha açmayalım lütfen bu konuyu, kırılırım. nokta. daily prophet vs the new york ghost. muggle vs no-maj. kalbimde hep brit kısım ağır basıyor. cornelius vs seraphina. bak bu konuda eşit. ikisi de birbirinden itici. biri anlamadan, dinlemeden credence'i öldürtür; diğeri sirius black'i ruh emicilere teslim etmek ister. sonuç; bütün politikacılar isterse büyücü, cadı olsun hödük oluyorlar.

    - evet niffler/burnuk çok tatlıydı da ben bowtruckle/kabuluk'a daha çok güldüm. gobline satacak diye trip atmalar falan, yerim ki ben seni, zaten ot gibi bir şeysin. bu arada bu kabuluklar asa ağaçlarını çok seviyorlar, belki buradan bir şey çıkar ilerde.

    - komik olmak için saçmalanan bir sahne vardı. jacob bavula sığamıyor ya, güldüm ben orada, samimiyetle hem de. böyle saçma komikliklere gülebilen düz bir hufflepuff'um neticede. newt'ün okuldan atıldığını duyunca "enee newt, newt'e(nastily exhausting wizarding test) girememiş, keh keh keh" diyebilecek kadar sığırım. amaaaaa sonra koskoca paldıranlar, yaratıklar girdi valize, hiçbiri girerken sıkışmadı ya, irite oldum o an, tutarlılık please.

    - ismen bahsedilen ama hiç bilmediğimiz iki karakter var: newt'ün abisi savaş kahramanı theseus scamander ve geçmişinden bir kadın leta lestrange. bunları ilerde göreceğiz. abisi ww2'da bile savaşabilir önemli bir konumda. leta yüzünden okuldan atıldığını da az çok tahmin edebiliyoruz. jkr azar azar yerleştiriyor ipuçlarını. tarzına alışık olduğumdan içim kıpır kıpır. çünkü tahminlerimin ikisi de tutmayacak, daha manyak şeyler olacak, ben de ağzım açık izleyeceğim.

    - o malum twist hakkında da bir şey söylemek istiyorum. dedim ya ben düz mantığımdır. filmin başında grindelwald'ı arkadan gördük, sonra da graves'i arkadan gördük. bariz foreshadowing değil mi? hah, bana göre değil. "1926da bu saç modeli mi modaymış tüm dünyada bee, saçmalığa bak, farklı yapsaydınız ya" diye düşündüm ben sadece. nasıl müşkülpesentim bakar mısınız, tam ekşiciyim. bir düşün belki sebebi vardır, yook, olur mu öyle şey. graves, credence'a ölüm yadigarlarının sembolünü verdi sonra, "aa gizli grindelwaldcuymuş" diye düşünerek hafiften zeka belirtisi gösterdim ama yine de anlayamadım. o son sahnede saçların rengi değişti, o an şükrettim halime, evet anlayamayacak kadar basiretsiz olabilirdim ama o şaşkınlığın heyecanını mutluluğunu ben yaşadım. tahmin edenler ise "ee ben bunu biliyordum" diye öyle izlemeye devam ettiler. bir de ne dedi o öyle yaa. will we die just a little? uu beybi. ne demek istediği hakkında şimdiden teoriler uçuşuyor.

    - ariana-obscurus olayı da çok çarpıcı yalnız. kesin ariana'dan da faydalanmak istedi grindelwald. dumbledore sendeki de ne bitmez çileymiş bee, başına gelmeyen kalmamış be dedem. ilk aşkın psikopatın önde gideni çıkıyor ve işin kötü tarafı ona bu fikri sen aşılıyorsun. al sana ömürlük vicdan azabı. sonra kardeşinin ölümüne sebep oluyor falan. off içim şişti.

    - tina ile grindelwald'un düellosuna da değinmek istiyorum. tina'yı nasıl hacamat edemedi, asasız büyü mü olur, bunların derdinde değilim. asasız büyü olur çünkü hp kitaplarında bahsi geçiyor. benim sinir olduğum asalarının kenetlenmesi. bunun için asa çekirdeklerinin kardeş olması gerekiyor ve bu çok eşsiz bir durumdur. her kardeş asa da kenetlenmiyor hemen ayrıca. bu daha da eşsiz bir durumdur. dumbledore duyunca etkileniyordu, düşün koskoca dumbledore etkileniyor. harry'ye "voldemort ile sen büyünün keşfedilmemiş diyarlarında yolculuk ettiniz" gibisinden kallavi bir cümle kuruyor. ee tina ile grindelwald ne alaka? bu sahnede gözlerimi kapatmak istedim çabuk geçsin diye.

    - kostümler çok başarılıydı kesinlikle. daniel radcliffe'in kızdığı kadar var.* queenie, president hepsi göz alıcıydı.

    biraz da karakterlere değinmek istiyorum.

    - eddie redmayne/newt scamander: oyunculuk iyiydi, karakter de çok hoş. canavarlara gelince bir anda gözüne fer geliyor adamın. idealleri söz konusu olunca tutku dolu bir adam. nasıl sevilmez. filmde en sevdiğim replik bu karakterin ağzından çıktı: "my philosophy is that worrying means you suffer twice." ayrıca eddie zamanında tom riddle'ın gençliği için seçmelere katılmış ama seçilememiş. geç olsun güç olmasın. aileye hoşgeldin eddie.

    - dan fogler/jacob kowalski: ekranların sadece yakışıklı ve güzel süperkahramanlarla dolduğu şu günlerde bizden biri olarak çıktı. bayıldım karaktere. fragmandaki "i love magic"i göremedik ama "i ain't got the brains to make this up" diyerek yalnız değilsin dedirtti. oyunculuk da iyiydi.

    - katherine waterston/tina goldstein: filmdeki en zayıf oyunculuk buradaydı bana kalırsa ama o da kötü değildi. diğerlerinin yanında zayıftı sadece. karakter fevri bir karakter. anlık kararlarına göre hareket ediyor.iyi sonuçlar doğurabileceği gibi kötü olaylara da sebep olabilir bu kadın.

    - alison sudol/queenie goldstein: çok güzel değil mi? tarzıyla, konuşmasıyla, karakteriyle on numaraydı. oyunculuk da sağlam.

    - colin farrell/percival graves: bu adama niye alışamıyorum ben bilmiyorum. karakteri değil de oyuncuyu görüyorum izlerken. ama her filminde. o yüzden oyunculuğunu sağlıklı değerlendirebileceğimi zannetmiyorum. karakterin ismi başından beri percival graves diye duyuruldu ama filmde ön adını duymadık. grindelwald da dumbledore'a boş değilmiş, buradan bunu anlıyoruz. albus percival wulfric brian dumbleore gibi karizma bir isimden seçmiş kendisine sahte ismi.
    edit: bir de biz yazalım dedi ki: "percival seçtiği bir isim değil bence, percival graves diye birisi gerçekten vardi ve grindelwald onun yerine geçti." doğru tabii yeni karakter değil. uyarı için teşekkürler.

    - ezra miller/credence: oyunculuk iyi. karakter merak uyandırıyor. ezra tam bir hp fanı ayrıca.*

    - johnny depp/gellert grindelwald: johnny depp'i severim, rolün altından da kesinlikle kalkacağına inanıyorum ama yine de başka sarışın adam mı bulamadınız diye sormak istiyorum. bir de johnny depp'in oynayacığını son ana kadar nasıl sakladınız lan? tebrik ediyorum.

    - albus dumbledore: evet bu filmde görmedik ama sonraki filmlerde göreceğiz. johnny depp'in yanına yakışacak bir adam olmalı. uzun yüzlü, uzun boylu, hareket etmeden bile bir ağırlığı olacak birisi. aynı zamanda yeri gelince çıldırma potansiyeli olmalı. benim hayalimde daniel day-lewis var ama dediğim gibi hayal.

    filmde kitaptaki canavarların bir kısmını gördük. görüntülerini bulabildiklerimi ekledim ama bazılarını bulamadım.

    bowtruckle/kabuluk
    murtlap/laçan: jacob'un boğazını ısıran yaratık.
    niffler/burnuk
    doxy/doksi
    graphorn/sapboynuz
    demiguise/gizilgen: bu arkadaşın tüylerinden görünmezlik pelerini dokunuyor. yaa yaa.
    billywig/cızkıpır
    fwooper/fuphup
    occamy/okami
    mooncalf/aybuzağı
    grindylow/garkenez
    nundu
    diricawl/sirga
    ayrıca filme özel iki yeni yaratık tasarlanmış.
    thunderbird: bu yaratığa bayıldım.
    swooping evil: bir nevi pokemon gibi newt ihtiyacı olunca kozasından çıkarıp salıyor ortalığa, işi bitince geri newt'in cebine dönüş. bunu da sevdim.

    ---
    spoiler ---

    sonuç olarak 5 filmlik bir serinin ilk filmi olduğunu da hesaba katarsak bekleneni verdi. anlatması gerekeni anlattı. diğer filmlerin üstüne katarak ilerleyeceğini düşünüyorum. 7/10

    2018'de görüşmek üzere!


    (62442 - 1 Aralık 2016 15:16)

  • comment image

    --- spoiler ---

    içinde bir adet arif ışık & ceku aşkı barındıran film.

    - bütün no-maj erkekleri senin gibi mi?
    - türlü türlü. mesela brad pitt tarzı var böyle babyface. ya da benim gibi, daha bi kadınlara hitap eden...

    ---
    spoiler ---


    (pink zeppelin - 4 Aralık 2016 16:56)

  • comment image

    buyuculuk dunyasinin ilk oscarini alan filmdir.

    bu filmde calisan neredeyse tum ekip harry potter film ekibiyle ile ayni olmasina ragmen harry potter filmlerinin yillarca oscar alamamasinin ve dahi aday bile gosterilmemesinin arkasinda yatan sebep baskaydi. harry potter filmlerini ilk olarak steven spielberg cekecekti ancak hogwarts'i bir amerikan okulu, yerini ise california'da yapmaya karar verince rowling'den veto yedi. rowling filmde oyuncular dahil amerikan hicbir sey istemiyordu. bu tutumu harry potter filmlerinin yillarca her dalda oscar'dan gizliden gizliye men edilmesine sebep oldu.


    (gokkusagindaki ruh - 27 Şubat 2017 09:17)