8MM (~ 8MM - Sekiz milimetre) ' Filminin Konusu : Tom Welles ( Nicolas Cage) takip konusunda uzmanlaşmış bir özel dedektiftir, sıradan bir şekilde evden yönettiği işi, karısı Amy(Catherine Keener) ve bebekleri Cindy ile birlikte Harrisburg Pensilvanya`da sürdürdüğü sıradan yaşamı ile efsanelerden uzak bir kahramandır. Ta ki sekiz milimetrelik bir film bobini hayatına girinceye kadar....
Lord of War(2005)(7,6-277245)
Leaving Las Vegas(1995)(7,5-105267)
The Rock(1996)(7,4-289195)
Matchstick Men(2003)(7,3-118489)
Face/Off(1997)(7,2-359764)
Con Air(1997)(6,9-269153)
Bringing Out the Dead(1999)(6,8-58813)
City of Angels(1998)(6,7-106791)
The Weather Man(2005)(6,6-74151)
Gone in Sixty Seconds(2000)(6,5-245208)
Windtalkers(2002)(6,0-61583)
Snake Eyes(1998)(6,0-71323)
masal gibi müzik yapan bir gruptur:sean, nine inch nails'in trent reznor'una uzun süre müzik direktörlüğü vs. yaparak kendilerini sahneye taşıyan kişinin ta kendisidir. sean ve trent'in new orleans'ta bir stüdyo kurmaya karar verdikleri dönemde; ölümlü bir adam olan sean, juliette'in içinde kendi ilham perisini görür. nine inch nails kampını terk eden sean, juliette ile birlikte yıldızlar ve kırık hayaller şehrine, los angeles'a taşınırlar. sean, kill hannah ile uğraşırken, bir nakarata sevgili juliette'in sesini davet eder. juliette'in şarkıyı söylemeye başladığı o anda sean büyülenir ve sonsuza dek düzelmeyecek bir hastalığa yakalanır. büyünün etkisiyle never enough adlı şarkı doğmaya başlar. juliette'e müziği veren sean, ondan sözler ister... o sözlerin devamı gelir.sonra ikisi 8mm olmaya karar verir. songs to love and die by adlı bir albümleri olur.... ve sonsuza dek mutlu yaşarlar.
(islak karga - 19 Şubat 2007 21:31)
filmi izledikten sonra midenizin bulandığını ve başınızın ağrıdığını hissedeceksiniz..kendinize gelmek için uyumak isteyeceksiniz..
(harbiye2001 - 5 Temmuz 2008 15:10)
konu, oyunculuk ve yönetmenlik* fazlasıyla başarılı olmasına rağmen, sanki senaryoda fecii çakmış bir film gibi geldi bana. özellikle sonu aşırı özensiz bence.benzer, hatta aynı konu üstüne yoğunlaşan tesisin sonu hakkında da aynı şeyi hissetmiştim. nedense illaha bir ilahi adalete bağlamaya takıyorlar adamlar olayı. o bundan veya bu ondan daha iyi diyemeyeceğim, her ikisininde dikkat çekmeye çalıştığı bir diğerinde bulunmayan önemli noktalar var. her ikisini de izlemek gerekir diye düşünüyorum.
(rdx - 6 Mart 2010 17:14)
tam zamanında hayatıma girmiş müzik grubudur. give it up o kadar iyi ki nerdeyse goodnight moon'la kıyaslarım.
(ankalines - 5 Nisan 2011 21:47)
ilk kez bugün dinlediğime, ilk kez bugün öğrendiğime, ilk kez bugün karşılaştığıma feci halde hayıflandığım grup. tam da son zamanlardaki ruh halimin müziğe dökümü adeta, çok fazla dinleyesim var ve 'it's never enough for me'(.)
(lynch lynch - 17 Nisan 2011 20:53)
her parçası ayrı bir hikaye anlatıyor gibi. never enough'ı favorilerim arasında...
(sky - 10 Şubat 2012 09:00)
gerginlik içerisinde izlediğim bir film. gayet sürükleyici, sıkmayan bir gerilim filmi. nicolas cage sevmeyen biri olarak bu filmi beğendim. sonunda alınan intikamlar bir nebze de olsa içimi rahatlattı.
(feministim ben - 4 Temmuz 2012 13:30)
--- spoiler ---dedektif tom welles'in (nicolas cage) filmin sonlarına doğru "neden?" diye sorması avukatın, "çünkü bunu yapabilecek gücü var!" diye cevap vermesi, insanoğlunun kimi zaman ne kadar büyük sapıklıklara teslim olduğunu göstermektedir. ibretlik bir filmdir.--- spoiler ---ayrıca tamamiyle götümden uyduruyorum bence hostel serisi bu filmden ilham alınarak yapılmıştır.
(akmaral - 8 Eylül 2012 02:43)
1932 de cin fikirli birisi tarafindan 16 mm nin ikiye bolunmesi yoluyla iuretilmis film formatidir.bir tarafi bloke edilmis lens ilen once filmin bir yarisi sonra cikar tak oteki tarafi modeliyle oteki tarafi cekilir, sonrada ortadan ikiye ayiran bir cihazla 8 mm olusur.zugurt filmidir.
(otisabi - 20 Şubat 2001 05:47)
bugüne kadar izlediğim, mesajını en doğru ve güzel şekilde verebilmiş tek film. nicholas cage bir kez daha hayran bırakmıştır oyunculuğuyla.konusu yeraltı pornocuğu ve olaylar tüm çıplaklığı ve şaşırtıcılığıyla gün yüzüne serilmiştir.bu kadar güzel bir konusu ve senaryosu varken bu film neden tutmamış hayret doğrusu. neyse, film izlemeyi seviyorsanız bunu izlemeden izliyorum demeyin, o kadar!
(pinokyo burnu - 3 Mart 2013 14:49)
bir kişi de çıkıp yann tiersen dememiş ya la.bayıldığım bir yann tiersen şarkısıdır.
(o yok bu yok ne var lan it - 14 Ağustos 2013 17:02)
yarın 23:30'da tv8'de yayınlanacak olan film.
(izmirlibambam - 4 Eylül 2013 22:46)
snuff konusunu sinemaya en iyi aktaran yapım. snuff temalı diğer piyasa filmleri gibi aşırı uçlarda grafik şiddet ve çok miktarda kan kullanılmamıştır. özel bir detektifin bant kaydında katledilen genç kızın izini sürerken, öğrendiği her yeni bilgiyle sarsılması ve başından geçen olaylar son derece gerçekçi, sade ve sürükleyici bir anlatımla işlenmiştir. nicolas cage ve joaquin phoenix rolleriyle uyum içindedir. iyi filmdir ve izlenmelidir.
(antonia chigurh - 4 Eylül 2013 23:20)
atasözlerimizin bazen ne kadarda yerinde olduğunu bir kez daha anlamamızı sağlamış içler acıtan film. (bkz: kızını dövmeyen dizini döver)bir ebeveyn neden dizini döver kızından bir çıkar elde edemediği için değil her halde. kızının başına bir felaket gelmesinden ve bunu engelleyememiş olmanın çaresizliğinden. güç ve kibir insana her şeyi yaptırabilir. dünyada her insan güvenilmez cani değildir tabiki ama böyle insanların var olduğuda muhakkak. o halde çocuklarınızı seviyorsanız şayet yer yer müdahalelerde bulunmalısınız. özgürlükte özgürlük diye başına buyruk bir hayat bu filmdeki gibi trajedilere sebebiyet verebilir. "bu sadece bir film böyle şeyler yok dünyada, olamaz" diyorsanız ben bir şey diyemem şu bkz den başka (bkz: münevver karabulut) hangi tatmini sağlamak için bir vahşetin kurbanı oldu kimbilir.
(the beyond - 6 Eylül 2013 18:26)
yann tiersenin tabarly albümünden cok tatli bir parca, nasil olur da yann tiersen hayranlari buna deginmemis sasirdim.benim kaydım,http://www.youtube.com/watch?v=_gzgfpz8arw
(la traviata - 23 Haziran 2014 12:41)
nicolas cage her sigara yaktığında, içine çektiğinde filmi izleyenin de sigara içmek istediği film. sürükleyiciliğinin ve iğrençliğinin ötesinde hollywood'un arka sokaklarının da ne halde olduğu, görmek istemeyenin bile gözüne gözüne giriyor.gerçek olan şu ki, amerika birleşik devletleri'nin kapitalizmle elele verip oluşturduğu yeni toplum ve tüketim algısının bir sonucu bu sektör. dünyanın her yerinde, çoğu genç kız algılarıyla oynanmış şekilde yetişiyor; ün, para, güzellik, yıldız olma güdüsüyle büyüyor. elindekiyle, olanla asla yetinmeyen insanlar yaratılıyor. ilişkileri, sevgiyi, aşkı, seksi tüketen bireylerin ulaştığı en son nokta da, arka sokakların izbe köşelerinde "sikişmek" oluyor. 8 mm, bence, bu anlamda güzel bir analiz yapmış. oyunculuklar, ayrıntılar bir yana, resmin bütününde harika bir noktaya parmak basmış. --- spoiler ---filmin az çok nereye bağlanacağı gidişattan belli oluyor. lakin, filmin ikinci yarısı şu maskeli herifi merak etmekle geçti kendi adıma. gerçekten canavar gibi bir adam beklerken, o surat şaşırttı beni. son kavga sahnesinde, kızdan bahsederken hala bak sertleştim diyerek iğrençleşmesi de altın vuruş oldu.--- spoiler ---
(eylulayigelsin - 17 Ocak 2015 15:30)
kullanılan oryantal müzik, genelinde hakim olan tehlikenin kökeni hakkında tartışmalı bir gönderme yapmaktadır. öykü, mekan kullanımı ve çekim mekanına hakim olan kırmızı duvarlarla benzerliği doruğa çıkan videodrome ile de bu noktada buluşan, sapkın bir alanda güvenle dolaşmak için hollywood'a göre bile oldukça muhafazakar bir tutum sergileyen ve bu noktada videodrome'dan hızla uzaklaşan filmdir. film de sıkça geçen kurbanlardan birisi de, richard d. james'in katilin evini dolduran müziği olmuştur. pes.
(enis zenci - 1 Kasım 2004 00:17)
bir ara hakkında birşeyler duyduğum ve diğer duyduklarımla karıştırıp müthiş birşeyler beklediğim bir filmdir.film boyunca kafamda sürekli ilginç sebep sonuçlar kurmaya çalıştım.--- spoiler ---efendime söölim, bu nicholas cage sapık çıkacaktı. iş alabilmek için kasaya o görüntüyü o koymuş olacaktı.aslında avukatla bu ortak olacaktı ya da avukatın vurduğu pornocu ile avukat aslında film hilesi yapmış olacaklardı.ya da zengin teyze ile öldürülen kızın ailesi arasında bir vukuat olduğu için aslında tüm bunlar uydurma çıkacaktı, suçlu o teyze olacaktı.--- spoiler ---ohhoooo ben neler neler yazdım kafadan, film ise klişe destanı yazdı.bir de kötü adamlar öldürülünce onları öldürenin başı hukuken derde girmiyor mu?-ben iyiyim öldürdüm ne cinayeti ne mahkemesi?- gibi bir mantık mı var?öldüren kurtuluyor be kardeşim. adam öldürdüğünü mektupla deklare etsen bile ortada nasıl delil kalmıyor aklım almıyor...
(terelelli temcik - 1 Kasım 2004 14:55)
yönetmen olsam ve rahatsız bir adam rolüne uygun aday arasam, peter stormare den başkasına gitmemeliyim düşüncesini tekrardan aklıma sokan izlemelik.efendim, şimdi bu filmi izleyip de "nicholas cage gene iyilerin iyisi. süper kahraman. darkwing duck." falan tarzı bir yorum yapamam, çünkü bana göre, film tam tersi bir yorum yapmaya çalışmış. daha max başta demiyor mu, "if you dance with the devil, the devil don't change. the devil changes you." diye? tom welles de iyi giriyor işe, ama kötü çıkıyor. şeytan değil o değişiyor. ilk cinayetini işlemek için kendi hırsını yeterli görmeyince, o anda kızın annesinin ne kadar kırılacağını bile bile, sırf o gücü ele alabilmek adına kadını aramıyor mu? machine in evine giderken daha rahat olması sanırım konuyu iyice gözümüze sokuyor. mr christian, kızı öldürebileceğini göstermek için bunu yapıyor, eddie poole para için, dino velvet sanat için yapıyor besbelli (kendi ölümünün bile daha sanatsal olması gerektiğini düşünen bir adam bu), machine ise istediği için. tom welles ise sözde "iyilik" için yapıyor, ama onun da, ailesinin de, kızın annesinin de bildiği birşey var, değişen şeytan değil kendileri. en sondaki o zoraki gülümsemelerde içimin ürpermesinin sebebi de budur belki.şahsen minik bir fikrim daha var, ama bu çok metnin altını mı görmeye çalışmaktır, olmayan birşeyi mi eklemektir bilemiyorum. tom ile karısının o "odun"vari seni seviyorumları, bence aralarındaki ilişkinin iyice durağanlaştığını, tom un aldığı her görev ile nasıl kolayca ailesinden uzaklaşabildiğini gösteriyor. daha ilk sahnelerde, işten dönen tom un eve girer girmez ilk yaptığı iş karısını, kızını öpmek değil, buzdolabından soğuk birşeyler almak. belki bu yüzden kadın evini terketmiyor sonunda. şeytanın kocasını değiştirdiğini görüp, hastalıklı bir şekilde bunun bazı tutkuları da ateşleyeceğini düşünüyordur. değişim kaçınılmaz diye boşuna dememişler.saolasın joel schumacher, pek hoş, pek farklı, bazen bir sonraki sahnesi kolayca tahmin edilebilmesine rağmen zevkle izlenen bir film olmuş bu.
(ronnie - 25 Ağustos 2005 09:31)
snuff hakkında izlediğim tezle birlikte 2. film. bana biraz u turn ü hatırlattı saçma bir şekilde. gidip gelmeler olabilir bunun nedeni. nicholas cage çok iyi bi performans sergiliyor ve film kendini hiç sikmadan izlettiriyor. televizyonlarda da bolca gösteriliyor son zamanlarda
(blonderedhead - 28 Ağustos 2005 13:54)
Yorum Kaynak Link : 8mm