Süre                : 1 Saat 35 dakika
Çıkış Tarihi     : 17 Haziran 2015 Çarşamba, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Animasyon,Macera,Komedi,Drama,Aile,Fantazi
Taglar             : sevinç,üzüntü,bellek,öfke,Kaçmak
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Pixar Animation Studios , Walt Disney Pictures
Yönetmen       : Pete Docter (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Pete Docter (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Amy Poehler (IMDB)(ekşi), Mindy Kaling (IMDB), Bill Hader (IMDB)(ekşi), Phyllis Smith (IMDB)(ekşi), Lewis Black (IMDB)(ekşi), Kaitlyn Dias (IMDB)

Inside Out (~ Ters Yüz) ' Filminin Konusu :
Babasının yeni işi nedeniyle Amerika'nın orta kesiminden San Francisco'ya taşınan Riley (seslendiren Kaitlyn Dias), yeni ortamına uyum sağlamakta güçlük çekmektedir. Hepimiz gibi davranışları, duygularından etkilenen Riley'nin beynindeki duygu merkezinde yaşayan Neşe, Öfke, Korku, Tiksinti ve Üzüntü, genç kızın hareketlerinde büyük pay sahibidir. Yeni yaşamındaki çalkantılar duygu merkezinde bir krize neden olmuştur. Neşe, olaylara olumlu yanından bakmaya çalışsa da diğer duygular yeni şehir, okul ve yaşama karşı farklı reaksiyonlar gösterir.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Animasyon
BAFTA:BAFTA Film Award-Best Animated Film
Golden Globes:Golden Globe-Best Motion Picture - Animated





Facebook Yorumları
  • comment image

    riley ve " joy, fear, anger, disgust ve sadness"in macerasi!

    bu aksam 3 boyutlu vs olmadan izledim filmi. cok cok guzel. guluyorsunuz, aglamakli oluyorsunuz, heyecan duyuyorsunuz, hatiralara daliyorsunuz!

    toy story'i izlerken ne hissettiysem, ayni duygulara surukledi beni inside out, ama farkli bir modda.
    toy story 1995'de girmis vizyona. ben 10 kusur yasindaymisim. kendimi sadece andy ve woody ile eslestirir, hayallere dalardim; o oyuncak benim bu oyuncak senin!

    simdi yil 2015 olmus, ve filmi izlerken herseyi rileyin babasi ve annesinin gozunden, rileyin basindan gecenleri de kendi kizimi dusunerek izler olmusum.

    rileyin babasinin yeni is kurma hayalleri ile san francisco'ya gelmeleri & islerin yolunda gitmemesi & esyalarin kaybolmasi, riley'in okula ve yeni hayatina adapte olamayisinin ailesi uzerindeki etkisi, onlarin buna yaklasimi vs 1995'teki benim umurumda olmayan seylerdi.

    insan buyudukce, bir de cocugu olunca bakis acisi degisiyor, onu demek istiyorum sanirim. ama yine de icinizdeki 10 kusur yasindaki cocuga da hitap eden bir film. bana hissettirdikleri de hem joy, hem saddness, ortaya karisik bir duygu seli.


    (suti - 19 Haziran 2015 06:27)

  • comment image

    kesinlikle sinemada izlenmesi gereken bir film. tabi orijinal diliyle izleme şansınız varsa öyle izleyin, ama dublajlı versiyonu da gayet güzel ve eğlenceliydi. zaten türkiye'nin animasyonlara yaptıkları dublajlar çok keyifli oluyor.

    o pixar çalışanlarının hayal gücünü de yerim arkadaş! o beyinlerden tek tek öperim.

    edit: bu kadar güzel bir filme entry'mi bu kadar kısa tutmak içime oturmadı, ben de filmin trivia'sını yazayım dedim.

    ilk olarak en çok hoşuma gidenden başlayım;
    --- spoiler ---
    - hanım kızımız riley'in hayali arkadaşının* seslendiricisi "take her to the moon for me, joy."* derken gerçekten ağlamış.
    ---
    spoiler ---

    - filmin yazarları normalde 27 farklı duygu yapmak istemiş ama çok karışık olur diye 5 tanesinde karar kılmışlar.

    - bu 5 duygu da belli bir şeylere göre şekillendirilmiş;
    joy,* bir yıldıza,
    sadness,* bir gözyaşına,
    anger,* bir ateş tuğlasına,
    fear,* bir raw nerve'e*, (ingilizcede touch a raw nerve deyiminden geliyor)
    disgust,* bir brokoliye. (ama yönetmen pete docter da brokoliyi çok severmiş)

    - disgust'ı seslendiren mindy kaling'e teklif götürdüklerinde ilk başta pek istememiş ama hikayeyi görünce ağlayarak kabul etmiş.

    - pete docter*, kızının büyüme aşamasındaki çalkantılı dönemini gördükten sonra bu filmi çekmek istemiş ve oradan esinlenmiş.

    - filmi yapmak için sadece 45 çizgi film ressamıyla çalışmışlar ve bu da önceki pixar filmlerinin yarısı kadarmış.

    - bu film pete docter'ın en zorlayıcı filmi olmuş çünkü aynı zamanda hem kızda hem de kızın kafasında neler olduğunu göstermek zorundaymış. (adamın diğer filmleri: toy story, toy story 2, monsters inc., wall-e, up)

    - riley'in anılarının olduğu topların bazılarında pixar'ın önceki filmlerinden sahneler varmış, mesela up filmindeki carl ve ellie'nin düğünü.

    - bu anıların olduğu toplar normalde sadece joy için olacakmış. 6 ay sonra ise böyle bir tasarımı canlandırmak çok zor ve pahalı olduğunu görmüşler ve animatörler bunu rafa kaldırmak zorunda kalmışlar. ardından pixar'ın chief creative officer** bu olayı görmüş ve o anı toplarını çok beğenerek "bunu tüm karakterlere koyun" talimatını vermiş. filme ayrılan bütçe yerlerde sürünmesine rağmen bir şekilde başarabilmişler.

    - bu filmin, wall-e'nin ve finding nemo'nun sanat yönetmeni ralph eggleston bu film için 5,5 sene çalışmış* ve bu film onun için en uzun ve en zorlayıcı filmi olmuş.*

    - monsters inc. filmindeki sevimli hanım kızımız, bıcırığımız, şapşiğimiz boo'nun seslendireniyle bu filmdeki riley'in bebeklik halini seslendiren aynı çocukmuş.

    - akşam yemeği sahnesinde, hani şu trailer'ında da olan, babanın dikkatini çekmek için annenin verdiği tepkiyi aslında yönetmen pete docter gerçekten yaşamış.

    - riley bir şeye üzgün olduğu zaman kamera bazen fokusluğunu bozuyormuş.

    - bu pixar'ın 15. filmiymiş.

    edit2: ağıza takılan sakız jingle'ı için tık

    vee son olarak;
    tripledent gum, will make you smile!
    tripledent gum, it lasts a while!
    tripledent gum, will help you mister,
    to punch bad breath right in the kisser!
    tripledent gum!

    aylar sonra gelen edit3: filmi ikinci kez* izledikten sonra şunu farkettim, filmin başlangıcında bizimkiler arabayla giderlerken tellerde kuşlar görüyoruz. bu kuşlar da pixar'ın kısa animasyonu olan for the birds'teki kuşlar.
    https://youtu.be/wjodeqqytig


    (jordan i canli izleyemeyen adam - 20 Haziran 2015 22:21)

  • comment image

    bugün 3.5 yaşındaki oğlumuzla gittiğimiz ama asıl bizi etkileyen film. uzun zamandır izlediğim en iyi film(erişkin filmleri dahil). filmi izlerken insan hem çocuğuyla ilişkisini, hem de ebeveynleriyle anılarını düşünüp duygulanıyor. ayrıca duyguları, düşünceleri, anıları, bunların birbiriyle ilişkisini harika şekilde anlatmış. rahatlıkla herkese - özellikle de ebeveynlere - tavsiye edebileceğim bir film.

    --- spoiler ---

    * filmde mutsuzluğun da ihtiyacımız olan, doğal bir duygu olduğu fikrinin anlatılması çok hoşuma gitti

    *post credits sahnelerdeki kedi kısmı harikaydı. cuk oturmuş kedilere

    ---
    spoiler ---


    (femme noir - 21 Haziran 2015 16:39)

  • comment image

    muhteşem olmuş film.pixar son iki filmdir falan büyük düşüşteydi ama bu filmle öyle bir toparlamışki anlatamam.

    fragmanını izledigimde fikir orjinal olmasına rağmen o kadar da güzel olmayacak diye düşünmüştüm.ama neyin nasıl çalıştığını ilk 10 dakikada seyirciye anlattıkları kısımda yüzümde salak bir gülümsemeyle baktım perdeye.

    kamera arkası:

    https://youtu.be/6tteiysyyyc

    https://youtu.be/wicclotih2i

    üzüntüyü seslendirenin the office' dizisinden phyllis smith,mutluluğun ise amy poehler olması çok isabetli olmuş.türkçe dublajında ise gupse özay üzüntüyü çok ön plana çıkarmış.

    https://youtu.be/dqj2olby3qi

    -spoiler!-
    cisimlerin soyutlaştığı kısımda giderek boyut kaybetmeleri ne demektir lan.ne güzel bir fikir bu.

    üzüntü 'nün sevdiği,sonunda köpeğin öldüğü film sanırım old yeller filmi.

    universal studios gibi gözüken rüya yaptıkları stüdyoya ilk girdiklerinde arka duvarda vertigo filmine benzer bir poster var.diğer iki posterde de gönderme vardır mutlaka ama ben çıkaramadım.

    riley okulda ilk defa yemek yiyeceği zaman dışarda oturacak yer ararken çocuklardan biri ratatouille filmindeki adamın gençliğine benziyordu.kısa bir sahne olduğu icin uyduruyor da olabilirim tabii.ama şapşal bir bakışı,kıvırcık saçları ve koca bir burnu vardı.

    edit:filmi evde tekrar izledim ve yeni bir şey yakaladım sanırım.
    filmin başında ailecek arabaya binip giderlerken elektrik direklerine bağlı tellerin salına salına gittiği bir kısım var.tam filmin ismi ekrana gelmeden önce tellerin üzerinde yan yana duran bir sürü kuş görüyoruz. pixar'ın kısa filmi for the birds'teki kuşlar sanırım onlar. o kısa filmde de filmin isminin ekrana gelişi çok benzer şekildeydi.doğru olmayadabilir tabii. ama sıkıyorsam da iyi sıktım kabul et.

    https://www.youtube.com/watch?v=3057oszpdzi

    edit 2: sıkmıyormuşum. tolgan nickli yazar üşenmemiş ekran görüntüsü almış.
    http://imgur.com/n6mt8fd

    anıların toplandığı kürelerin bulunduğu sonsuz labirent ,harry potter and the order of the phoenix'te sihir bakanlığındaki kehanet odasına çok benziyordu.

    https://bplusmovieblog.files.wordpress.com/…g?w=590

    bing bong'un sonsuz büyüklükteki çantası ise direk olarak harry potter and the deathly hallows'ta hermione'nin taşıdığı sonsuz çantaya benziyordu.

    -spoiler!-

    uzun zamandır izlediğim en yaratıcı filmdi.izleyin.


    (mise en abyme - 29 Haziran 2015 12:05)

  • comment image

    up filminin ilk 10 dakikası var ya hani; yaşlı adamla eşinin ta çocukluktan alır hikayesini, kadın ölene ve adam huysuz bir ihtiyara dönüşene kadar anlatır? izlerken koca bir filmi izlemiş gibi gülersiniz, duygulanır ve üzülürsünüz ya?

    heh işte o 10 dakikanın koca bir filme yayılmış hali inside out. izlerken güldüm, duygulandım, ağladım. 30 yaşını devirmiş sakallı kıllı mıllı bi herifim lan ben. çocuk gibi ağladım amına koyayım. hayatımda izlediğim en güzel 10 filmden biri bu film.

    izleyin olm.

    ekleme: sadness nasıl bir karakterdir, nasıl bir tiptir arkadaş ya. al eve besle.


    (nutella yerken sandalyeden dusup geldim - 2 Temmuz 2015 21:38)

  • comment image

    aylar süren bekleyişten sonra nihayet dün izleyebildiğim pixar/walt disney animasyonu.

    ne söyleyeyim, nereden başlayayım bilemiyorum sözlük. duygularımı bir kaç cümleyle özetlemem mümkün değil. neredeyse animasyon izlemeye başladığımdan beri kalbimde birincilik tahtında oturan mulan'ı bile devirmeyi başararak en sevdiğim animasyon olan inside out tam anlamıyla aklımı başımdan aldı. dün öğle saatleri salya sümük çıktığım salondan şu ana kadar hala çözümleme yapıyorum desem sanırım az da olsa anlatabilirim inside out'un ne derece şahane bir animasyon olduğunu. çok ağladım, güldüm, düşündüm ve en önemlisi çokça 'anladım'

    ilk olarak buradan anne babalara ya da küçük bir insanı bu filme götürmeyi planlayan herkese sesleniyorum:

    (caps lock aç) lütfen bu filme 7 yaşından küçük çocuklarınızı getirmeyin!! (caps lock kapat)

    bizim gibi 30 yaşında animasyon hastası insanlar aylarca bekledikten sonra büyük bir iştahla o filme girdiğinde salona yemeye, içmeye ve azmaya gelmiş mal çocuklarınızın hayatında ilk kez görmüş gibi hışır hışır cips yeme sesini ve car car konuşmalarını dinleyerek kafayı yemek zorunda değil! ya da bakın ne diyeceğim, getirin ama mesela sinema adabını öğretin getirmeden önce ha, olmaz mı? hoş zaten film (istisnalar olabilir) hakikaten 7 yaş altı çocukların anlayacağı/ eğleneceği bir film değil. yapmayın. o filmlerin sadece çocuklar için olmadığını bir kavrayın.

    film öncesi yayınlanan bir pixar klasiği kısa filmleri kısmında sahnede lava vardı bu kez. iki yanardağın denizler üstü aşkını anlatan kısa animasyon pixarın en iyilerinden biri olmasa da müziğiyle kendini çok sevdirdi. orijinalini dinledikten sonra türkçesi çok gözüme battı, kesinlikle orijinal izlenmeli. özellikle 3d izlenince daha bir tadı çıktı.

    ve gelelim filme. hani küçük prens de çocuk kitabı sanılır ama içinde hayata, anlama, insana dair bir çok mesaj barındırır ya. işte inside out'u da ona çok benzettim ben. çizimleri ve anlatımı yüzünden büyük ihtimal yıllarca sadece çocuk filmi olarak anılıp bir up ve wall-e ile aynı kefeye konmayacak olsa da bu film bana göre kesinlikle bir yetişkin filmi ve en az diğerleri kadar övgüyü hak ediyor.

    en son sanırım sevimli canavarlar'da böylesi bir hayal gücüyle karşı karşıya kalmıştık. hayran bırakan bir detaycılık vardı aynı oradaki gibi. hayali arkadaşlardan aslında unuttuğumuz ama bir kabusta birden hortlayan bilinçaltı korkularına, güzel olmasına rağmen unutulan eski anılardan soyut hale gelen gerçeklere kadar insan beyninin her bir girintisi ancak bu kadar eğlenceli ve anlamlı yansıtılabilirdi.

    filmde geçen alt yazılar tekrar tekrar izlenecek kadar derindi. özellikle babanın tüm duygularının erkek, annenin tüm duygularının kadın, fakat çocuğun duygularının henüz tanımlanmamış şekilde kadın ve erkek karışık oluşuna ayrı bir film bile yapılabilirdi. filmden çıkardığım ilk mesaj zamanla bize öğretilen ve dikte edilen cinsiyetçi rollerin ve ayrımların bizim elimizde olmadan duygu ve davranışlarımızı şekillendirdiği gerçeği oldu. anne ve baba yetişkin olarak kadın ve erkek rollerini benimsemiş, duygularını ona göre düzenlemişti. öfkenin, neşenin, üzüntünün bile kadın-erkek halleri farklıydı. aynı toplumda sinirlenen bir erkeğin küfretmesinin biraz daha normal görülüp kadının en fazla sesini yükseltmesi, küfredince itici bulunması, ayıplanması gibi. halbuki küçükken böyle bir ayrım yoktu. sadece duygu vardı. özgürce yaşayabiliyorduk.

    annede kontrolün mutsuzlukta, babada kontrolün öfkede olması ise bu rollerin bize yüklediği ağırlığın nokta atışı özetiydi.

    küçükken bize güç veren, mutlu eden, eğlendiren duygular ve bazen kişiler, kavramlar büyüyünce ayakta kalabilmemiz için kendini feda ederek bizi daha güçlü bir insan haline getiriyordu. (bing bong)

    filmde verilen en önemli mesaj bence duygularımızın ayrı ayrı değil bir bütün halde olduğu gerçeğiydi. üzüntü olmadan mutluluğun, öfke olmadan korkunun ya da diğer duyguların tek halde hiçbir değeri yoktu. bir insan sürekli mutlu sürekli mutsuz olamazdı. her anımızda, en mutlusunda bile bir parça mutsuzluk tamamlıyordu o anı. en azından o anın da diğerleri gibi geçip gideceğini bildiğimiz için... o an tekrar anladım sürekli içi boş neşe ve motivasyon pompalayan, hayata pozitif bakmamızı emreden, ağlamaktan, üzülmekten kaçan bakış açılarına sahip insanları neden sevmediğimi.

    insanın duygu durum adaları çoğaldıkça her birini besleyecek ayrı çekirdek anılar, besleyici hisler oluşturmak, emek vermek gerekiyordu. yetişkin insanın karmaşası, yorgunluğu belki de bundandı. hepsine yetişemiyordu.

    ve son olarak filmin mutluluk veren en güzel detayı ise şuydu: iç dünyamız yıkıma uğrayıp tüm değerlerimiz paramparça olsa dahi yok olmayan tek bir duygu sayesinde bile tekrar baştan ve hatta daha bile göz alıcı şekilde tamir edebiliyorduk her şeyi. tabi bilinçaltımıza kilitlediğimiz daha çok karanlık anıyla birlikte...

    filmin en en en çok güldüğüm sahnesini ise en sona koymaları filmi benim adıma bu kadar üstün kılan en iyi detaylardan biriydi. tabi ki kediler! yıllardır 'bu hayvanların derdi ne?' diye sorgulamaktan bıktığımız o garip yaratıkları 15 saniyelik bir sahneyle açıklamak nasıl bir başarıdır!

    ergen oğlanın alarm durumu, çok makyaj yapan cool kızın aslında kendini korumaya alma isteği, riley'in kafasındaki ideal sevgilisinin her an selfie çekmesi ve her söylediğinde güldüren 'riley için ölürüm' repliği, duygular çatışmaya girdiğinde veya biri tamamen yok olduğunda yaşanılan hissizlik durumu, ergenlik için özel alarm butonu, adalar yıkılmaya ve iç dünya sarsılmaya başladığında hayal ile gerçeğin karışması ve daha hatırlayamadığım, söylense de bir kez de benim söylemeden duramadığım niceleri... metafordan beyin yaktım demiş ya bir yazar, hakikaten öyle!

    ve yazının başında da dediğim gibi en üzüldüğüm kısım bu animasyonun maalesef hiçbir zaman bir yetişkin animasyonu olarak algılanamayacağı...

    son olarak dublaj hakkında bu kadar yorum görünce değinmek istedim o konuya. normal film dublajında evet rezaletiz ama animasyon dublajında orijinalinden bile başarılı olduğumuzu düşünüyorum. hem de %85'lik bir oranla. o yüzden animasyonda ilk tercihim her zaman dublaj olur. bu güne kadarki en başarılı sahne olarak benimsediğim shrek'in şu sahnesini örnek verebilirim başarımıza.

    evet sözlük inside out beni epey dağıttı. şu anda ilk amacım en kısa sürede tekrar izlemek.
    pixar duygularımla daha ne kadar oynayacaksın!!


    (servis kaldir - 13 Temmuz 2015 11:12)

  • comment image

    pixar'ın en iyi işlerinden biri olmuş.

    bir defa belli bölgelerde sadece türkçe dublaj seçeneği ile sunulması sizi irite etmesin.en mühim seslendirme gupse özay tarafından öyle ustaca kotarılmış ki sanki olması gereken buymuş hissiyatı ile izliyorsunuz.

    film, beynin kontrol merkezinde beraber yaşayıp çalışan neşe, üzüntü, korku, öfke ve tiksinti'nin küçük bir kızın yaşamını iyiye götürme mücadelesini anlatıyor diyebiliriz. kızın doğuşu ile dünyaya gelen neşe, kızı hep mutlu edeceğini düşünürken kendisinden az sonra doğan üzüntü'nün varlığını yadırgar. ardından diğerleri gelir.

    neşe, herkese iyi davranıp kızın çekirdek hafızasını neşeli anılarla doldurmakla meşguldur ama tüm iyi niyetine rağmen diğer duyguların biçimsiz davranışlarına anlam veremez. özellikle de üzüntünün her şeyi istemeden de olsa kötüye götürdüğünü düşünür. kızın ailesi, minnesota'dan san fransisco'ya taşındığında karşılaştığı sıkıntılar genel merkezi birbirine katacak. neşe ve üzüntü bu kaos içinde gruptan ayrı düşerek her şeyi sıfırdan öğrenecektir.

    --- spoiler ---

    bir defa film aşırı kompleks. yani elbette bir çocuğun izleyip keyif almaması mümkün değil ancak oturup her sahnenin tartışması yapılabilecek kadar kapsamlı anlatımlar var. bilinç altı, uzun vadeli anılar, geçmişteki anıların zamanla unutulması, büyüme süreci ve bu süreçte en sevdiğin şeylerin bile bir noktada geride kalması gerekliliği (hayali arkadaş, neşe kurtulsun diye kendini çukura geri bırakınca göz yaşları akmayan var mıdır?), ailenin her zaman en son ve en zor yıkılan dayanak olduğu, öfkenin sürekli sizin yararınıza gibi durmasına rağmen nihai olarak size zarar veren işler yapması ve filmin ana konusu olan, her şeyi gülerek geçmenin mümkün olmadığı, hayatın bir parçası olan üzüntüyü de yaşamanın zaruriyeti ve aslında neşeye giden yolun üzüntüden geçmesi, bir nevi neşeye anlam verenin bu olması.

    araya yerleştirilen çoğu kadın-erkek farkı temalı espriler çok iyiydi hem de hikaye ile bütün arz etti. her pixar filmi gibi sayısız atıf ve ilginç detaya sahipti film. tabii çoğunu fark etmedim ama sağdan soldan okuduklarımızı derleyelim sevenler için:

    pixar filmlerinde diğer pixar filmlerine yer verme adeti sürmüş. riley'in hafıza toplarının bazılarının içinde diğer pixar filmlerinin karakterleri görünüyormuş. hayal dünyasında find me isimli kapağında nemo olan bir oyun ve henüz vizyona girmeyen good dinasour oyunu varmış. ratatuy'un karakterlerinden biri bir dergi kapağında görünüyormuş.

    yazarlar şaşkınlık, gurur, dürüstlük dahil olmak üzere 27 farklı duygu tasarlamış ama çok karışık olunca sayıyı 5'e kadar indirmişler.

    riley'in sınıfında arkadaki haritadaki işaretler, tüm pixar filmlerinin geçtiği bölgeleri gösteriyormuş.

    kısa süreli hafızadaki bilgilerin uyku sırasında uzun süreli hafızaya alınması gibi olayların bilimsel olarak doğru olması için psikologlarla çalışılmış.

    kontrol odasında ortadaki üç yuvarlak düğme mickey mouse kafası oluşturuyormuş.

    yemek masasında babanın futbol düşündüğü sahne, ülkelere göre farklı hazırlanmış. zannederim amerika ve kanada'da adam hokey düşünüyormuş filmle uyumlu olarak. avrupa'da futbol. bir de senarist bu sahneyi bire bir kendinden aldığını söylemiş.

    senarist, hikayeyi yazarken kendi kızının büyürken yaşadığı sıkıntılardan ilham almış.

    her duygu bir simgeye benziyor. neşe=yıldız, tiksinti=brokoli, üzüntü=göz yaşı, korku=sinir ağı, öfke=tuğla şeklindeymiş. hayali arkadaş bing bong ise 5 duygunun da rengini taşıyor.

    pixar filmlerinin meşhur pizza kamyonu filmde en az 3 kere gözüküyormuş senarist öyle demiş ama bulması kolay değilmiş.

    herkesin fark ettiği: öfke'nin okuduğu gazeteler riley'in yaşamını anlatıyor. manşetler o günkü en önemli olay oluyor.

    benim kendi kendime fark edip sevindiğim, filmden çok kopuk duran, "unut gitsin jake burası bulut şehri (cloud town)" repliği "unut gitsin jake burası çin mahallesi (china town)" repliğine bir atıf. chinatown filminden.

    riley bir şeye üzüldüğü anda kamera bulanıklanıyormuş anlık, fark etmedim bunu.

    bilinç altının kapısında bekleyip, benim şapkam muhabbeti yapan iki varlık, godot'yu beklerken'deki vladimir ve estragon'a atıfmış.

    pek çok animatorun çıktığı yer olan california sanat enstitütüsünün a113 numaralı sınıfından dolayı pixar filmlerinde sürekli gördüğümüz a113 yazısı bu filmde de riley'in sınıf numarası.

    gene her pixar filminde sevenlerin aradığı (benim asla bulamadığım, hiç bulamam böyle şeyleri) pixar topu olarak geçen o yıldızlı top, riley ile bing bong'un oynadığı geçmiş sahnelerinin birindeymiş.

    filmde isimleri bir kere bile geçmemekle birlikte riley'in anne ve babasının isimleri jill ve bill 'miş.

    öfke-korku ve tikstinti arasında geçen ayı muhabbetinin sebebi san fransisco'daki gay community ile ilgiliymiş diyorlar ama pek ikna olmadım.

    eski anılar silinirken, piyano derslerinin silinmesi ama 2 parçasının saklanması kararı çıkıyordu. bu da tom hanks'ın big filmine atıfmış ama filmi izlemediğim için bilemeyeceğim nasıl.

    yapıp yapıp yıkılan karttan kalede 3 kart kullanıyormuş. papaz (king), kız (queen) ve oğlan (jack) burada. king yerine babanın, queen yerine annenin resmi varmış. jack'te de j yerine riley'in r'si kullanılmış.

    big bong'u seslendiren adam "onu benim için aya götür" repliğini söylerken gerçekten ağlamış. ağlamasa şaşardım.

    her karakterin "şef" duygusu farklı. bu riley'de neşe iken, babada öfke, annede üzüntü.

    ana karakter diyebileceğim neşe, film boyunca 5 temel duyguyu da yaşıyor. zaten neşeli, üzüntüye kızıyor, hayali erkek arkadaştan tiksiniyor, palyaçodan korkuyor (net haklı), ve sonunda üzülüyor.

    riley uyanık olduğunda beyninde gök mavi, uyuduğu zaman karanlıkken, evi terk etme kısımlarında uyanıkken de mavi olmak yerine bulutlu, kasvetli bir hal alıyor.

    bing bong'un bacaklarımı hissetmiyorum sözü doğrudan frozen'daki kardan adamın sözüne atıf.

    buna çok ikna olmadım bir daha izlemem lazım ama üzüntü, neşe dışında diğer 3 duyguyla, hatta bing bong dışında içerideki hiç bir karakterle diyaloga girmiyormuş.

    bu net bir bilgi değil ama yukarıda yazılmış, ben de hayali erkek arkadaşın doğrudan justin bieber göndermesi olduğunu düşünüyorum.
    ---
    spoiler ---

    tüm bunlara ek olarak filmin sonunda büyüyen kontrol paneli ve gelen "ergenlik butonu" sadece bir espri mi yoksa yeni bir filme kapı mı bilemeyeceğim ama merakla bekliyoruz.

    son olarak pixar'ın film önü kısa film uygulamasını bu defa çok beğenmedim. kısa film olan lava'yı çok beğendim ama merakla neşeyle oturulan koltuklarla bir anda insanı üzüyor, heves kırıyor sanki. dişi volkan sudan yükselip, erkek volkan ona yalnız olmadığını söyleyemediği anda bildiğin dertlendim üzüldüm film öncesi.

    neyse inside out diyelim, mutlaka izlensin diyelim.


    (misericord - 22 Temmuz 2015 09:04)

  • comment image

    psikoloji bölümlerinde ders diye izletilesi nitelikte film.

    --- spoiler ---

    bir psikolog olarak söyleyebilirim ki duygular ve davranışlarımıza etkisi bu kadar iyi anlatılamazdı. en sonunda üzülebilmenin sanılanın aksine ne kadar önemli ve sağlıklı olduğunu göstermesi de çağımıza kapak olsun. sürekli mutlu olmamız ya da onun dışında hiç bir duygumuzu belli etmememiz gerekliymiş gibi hissettiren bu yüzyıl reklamları,yaşam koçları, vs aslında vahşi kapitalizmin kendi mantalitesi baymıştı.

    yaşasın duyguların özgürlüğü!
    ---
    spoiler ---


    (tenarrr - 22 Kasım 2015 07:20)

  • comment image

    neşenin tavrı, üzüntünün saf ve biraz da aptal halleri, korkunun zayıflığı.
    bunlar sadece açık seçik görülebilir olanlar.
    bir de daha dikkatli bakılması gerekenler var. bunlar için ayrı bir başlık bile açılabilir: (bkz: farkedildiğinde ufku iki katına çıkaran detaylar)

    sadece anime kategorisinde değil, bütün izlenceler içerisinde çok çok ön sıralarda yerini almıştır benim "smdb top" listemde.

    hatta müsadenizle bir kaç tanesi:

    --- spoiler ---

    küçükken anı küreleri sadece bir renkte iken, büyüdüğünde bir çok rengi bir arada barındırması
    büyüdüğünde tüm çekirdek anıların neşeli bile olsalar artık mavi renkte olması
    annenin zihninde üzüntünün, babanın zihninde öfkenin, çocuğun zihninde ise neşenin lider olması.

    ---
    spoiler ---

    daha uzun daha nitelikli bir yazı yazacaktım ama duyduğum heyecan ve paylaşma hissi bu düşüncelerimi geride bıraktı.

    özellikle ebeveyn adayları ya da taze ebeveynler için bir başucu eseri, bir ön hazırlık.

    ihtiyacımız olan hatırlatma.
    çocukluğunu unutmamış birilerinin biz büyümek istemeyenlere hediyesi.
    bir heyecan, bir gerilim, bir komedi.
    ders niteliğinde bir kurgu.

    --- spoiler ---

    tiksinti - aslında daha iyi bir yazı yazabilirdin.
    korku - peki ya şimdi senin aptal olduğunu düşünürlerse?
    öfke - yeter be bıktım artık bu baskılardan.
    üzüntü - nolur bas artık şu yolla tuşuna, gerçekten çok yoruldum
    neşe - hey, boşverin bunları, gerçekten çok güzel bir film değil miydi?

    ---
    spoiler ---


    (turuncu gibi sari - 21 Aralık 2015 11:18)

  • comment image

    dün akşam intihar etmeyi düşünüyordum, bu akşam tek bir çekirdek anıya tutunup "büyümeye" kaldığım yerden devam edebileceğimi ve bir sürü bir sürü yeni çekirdek anılar, kişilik adaları kondurabileceğimi düşünüyorum.

    yaş 13 değil 33 bu arada, yanlış olmasın yani!

    nasıl göndermeler var öyle kısacık filmde yahu, freud halt etmiş psikanalizin babasıymış,meeeh... pixar almış bitirmiş bu arkadaş.

    --- spoiler ---

    riley'in doğarken "neşe" ile doğması ve ardından diğer duyguların gelmesi, ergenliğe kadar 5 temel duygu tarafından küçücük bir konsol tarafından idare edilmesi,
    sorun çıkaran her şeyin bilinç altına gönderilmesi,
    dürüstlük adası çökünce, merkeze giden düşünceler trenin devrilmesi,
    anne ve babanın hisleri gayet kadın ve erkek iken, riley'inkilerin henüz cinsiyetsiz oluşu,
    büyürken ilk kaybettiğimiz adanın şebeklik olması,
    aile adasının kolay kolay parçalanmaması,
    bütün kılavuzları(kitapları) okuyanın mutsuzluk olması,
    kızgınlıkla verilen kararı, korkunun bile durduramayışı,
    deja vu,
    dreams production,
    deja vu,
    soyut düşüncelerin giderek boyutsuzlaşması *,
    deja vu,
    ve çocukluğa dair tüm mutlu anıların, günün sonunda maviye boyanması
    ve bing bong tabi....

    daha n'olsun!

    ---
    spoiler ---

    çekirdek anılarıma göndermek istiyorum ben bu filmi müsadenizle. damağımda tadı kalsın, hayatımı kökünden değiştirmeye kalkıştığım bu günlerde bana yol arkadaşı olsun.


    (okuyorum oyleyse varim - 5 Şubat 2016 22:00)

Yorum Kaynak Link : inside out