En kongelig affære (~ Yasak aşk) ' Filminin Konusu : Akıl hastası bir kral ile evli olan genç bir kraliçe, kralı tedavi etmeye çalışan doktora aşık olur ve aralarında gizli bir ilişki başlar. Bu tutkulu yasak aşk bir ulusu baştan aşağıya değiştirecek bir devrimin de öncüsü olacaktır.
Ödüller :
Efter brylluppet(2006)(7,8-29322)
Flammen & Citronen(2008)(7,3-16417)
Testament of Youth(2015)(7,3-22834)
Prag(2006)(6,8-2671)
Die Tür(2009)(6,7-4536)
Mænd & høns(2015)(6,7-8829)
Coco Chanel & Igor Stravinsky(2009)(6,4-5841)
Move On(2012)(5,8-682)
Berlin Film Festivali : "Silver Berlin Bear-Best Screenplay"
bir dönem danimarka tarihine bakarken bir yanda yasak bir aşkı anlatıp fonuna avrupa aydınlanmasını yerleştirilen iyi kotarılmış danimarka filmi. http://www.youtube.com/watch?v=00jlnhu5coi
(butcher weather report - 12 Nisan 2012 01:23)
mads mikkelsene, bu kez aydın despot rolünde, bir kere daha bayılmamıza sebebiyet vermiş filmdir, biz kimsek artık. festivalde görücüye çıkmış ancak gayet mainstream olduğundan kelli normal zamana da uyarmış.ilaveten: http://theresemalaussene-mayis.blogspot.com/
(flut - 24 Nisan 2012 12:47)
"a royal affair" diye geçiyor, yasak aşk diye de iksv kapsamında oynadı geçenlerde. adına çok kanmayalım, aslında 18yy sonları 19yy başları danimarka'sını, kraliyet cephesini ve danimarka'yı kerteriz alarak avrupa aydınlanma süreçlerini de bir güzel anlatıyor film. ki romantik ve bayık yasak ilişkilerden ziyade dönem danimarkası ve bu aydınlanma süreçleri çok daha ilgi çekiciydi diyebilirim. isimde bahsi geçen entrikalı aşk hikayelerini ya da vii. christian'ın delilik dozunu sinemasal kurgu sanmıştım izlerken, lakin biraz araştırınca gerçeğe birebir yakın gibi gözüküyor, bu durum biraz daha katlanılır kılıyor bu yasak aşk konusunu.
(very irish person - 30 Nisan 2012 17:25)
yüzbinlerce kez işlenmiş bir konunun mükemmel oyunculukla yüzbinbirinci kez işlenmişi. çok büyük keyifle mads mikkelsen izlerken, alicia vikander gerçekten iyi idi. arızalı mikkel boe følsgaard'ın hehehe gülüşü aklımızdan hiç gitmedi. yaşasın iskandinav sineması. bu senenin ağızda güzel tad bırakan filmlerinden.http://www.imdb.com/title/tt1276419/
(ride - 30 Nisan 2012 22:57)
mads mikkelsen bebeyime bir kez daha hayran olmak için gittiğim film. emelime ulaştım elbet. ** üstelik 18. yüzyılda avrupa'daki aydınlanma hareketleri sırasında yaşanan entrikaları pek güzel aktarıp aradaki aşk hikayesini de yapış yapış olmadan anlatmış eli yüzü düzgün bir de film buldum. alicia vikander denen hatun da pek başarılıydı. önü açık gibi görünüyor. sonbaharda seyredeceğimiz yeni anna karenina filminde kitty olmuş bile şimdiden. bu filmdeki rolüyle berlin'de altın ayı ödülü alan mikkel boe følsgaard ise daha tiyatro okulunda öğrenciymiş, bu sene mezun olacakmış, aferin. *bu arada dışarısı 38 derece sıcakken sinema salonunu eksi 2 derece civarında soğutup 137 dakika boyunca bir danimarka havası yaratan, incecik elbiselerle kıçımızın donmasını ve çıkışta sıtarbaks kahve kupasını iki elle tutma karizması yaratmamızı sağlayan sinema sahiplerine teşekkürü ayrıca borç bilirim.
(how soon is now - 2 Ağustos 2012 21:35)
ağır ağır ilerleyen ve ince ince işlenen güzel bir dönem filmi. klasik bulunup, sıkılınabilir, eyvallah. ama yalnızca muhteşem doğa görüntüleri için, harika oyunculuklar için ve başarılı kostümler için bile izlenebilir. deli kralın performansına da hayran olmamak elde değil, mükemmel oyunculuk.
(gasteci - 11 Ocak 2013 03:02)
öyle çok iyi bir film değil. yani elbette danimarka'da fransız ihtilalinden bile daha önce radikal politikaların hayata geçirilmiş olması ve bunun arkasındaki tuhaf öykü öğrenmeye değer. ama "öğrenmeye", bu kadar düzçizgisel ve yavan bir anlatımı izlemeye değer mi bilmiyorum. kaldı ki bu dönüşümlerin toplumsal etkisini hiç ama hiç göstermemek ne büyük talihsizliktir? politikalar halkın hangi kesimlerince benimsendi, gündelik yaşantıda ne gibi değişimlere sebep oldu vb. hiçbir fikir alamıyoruz bu konular hakkında. oyunculuklar gerçekten iyi ama ortada "şu sahnede de ne oynadı be kardeşim, başkası bu rolün hakkını veremezdi" diyeceğin bi senaryo olmadığı için filme bir performans şöleni olarak bakmak da pek mümkün değil. her yönüyle vasat olan bu filmin berlinale'de önemli ödüller almasına coğrafi bakmak lazım, öykü aynı olsa ama almanya tarihine temas etmese yine aynı ödülleri alır mıydı emin değilim.
(sakarkral - 11 Ocak 2013 09:56)
bana saray iftiralari ve yasak asklarindan cok daha fazlasini anlatan bir film oldu. izlerken -bu janri cok severim oncelikle- evvelden izledigim tarih filmlerine kiyasla daha siradisi bir haz aldim. belki kuzey avrupa manzaralarindan, oyunculuktan ya da alman doktorun cazibesinden.. belki de enlightment era'nin baby step'lerinin atilmaya calistigi anlara taniklik etmekten.. (bkz: must see)
(phoebe buffay - 20 Ocak 2013 14:30)
--- spoiler ---adını ingilizceye çevirirken bilinçli olarak mı "the" yerine "a" kullandılar bilmiyorum ama eğer öyleyse adıyla bile "sadece sarayda yaşanan bir yasak aşkı anlatmıyorum, anlattığım şey bambaşka" diyen film. bir ülkenin tarihini bugün bize anlatmaktan öte, hani toprağa bir tohum ekersin ve meyvesini bir zaman sonra verir ya işte burada da tüm yaşananlar, bir fark yaratma, bir değişimi gerçekleştirme çabaları, bedeli ağır gibi görünse de ülke için hemen değil bir zaman sonra ve kalıcı olarak meyvesini veriyor. böyle izledim ve müthiş etkilendim filmden. kaldı ki doğası, çekimleri, oyuncularıyla hikayedeki tüm duyguyu iletmekte hiç zorlanmayan bir film.--- spoiler ---
(poivre - 27 Ocak 2013 15:49)
oscar maratonu sırasında zorunlu olarak ve önyargı ile izlediğim ama dönem filmlerinden sıkılan beni kendine bağlamayı başarmış, danimarka tarihini gayet başarılı bir şekilde anlatan ve bence aldığı ödülleri kesinlikle hak eden film.en iyi yabancı film dalında da oscar adaylığı var filmin tabii ama ödülü amour'a kaptıracaktır haliyle.
(black lola - 13 Şubat 2013 11:13)
danimarka tarihini (en azından aydınlanmaya giden süreci), soylu sınıfı, aydınlanmanın toplumsal/siyasal kodlarını ve nedenini çok iyi aktaran bir dönem filmi (yanı sıra çok iyi bir aşk filmi olmuş ama ağır konular konuşuyoruz buna pek değinmeyelim).gerçek bir olaya dayalı.sosyal bilimlerde genel bir tartışma olan tarihin -değişim- öznesi ne/kimdir diye. bu filmde anlatılan johann friedrich struensee ve de ingiltere'de köleliğin kaldırılmasını sağlayan william wilberforce (amazing grace filmi kısmen onu anlatmıştır) gibi kişileri düşününce tarihin öznesi ne tarihsel materyalizmin iddia ettiği gibi sadece maddi koşullar, üretim ilişkileri, toplum, sınıf ilişkileri değil bir de özne(ler) var. buradaki iddiam idealist tarih yorumcularının iddia ettiği gibi tarihsel -değişim- öznesi salt ne özne ne de tin'dir. maddi koşullar, üretim ilişkileri, toplum, sınıf ilişkilerinin yanında kişileri de ihmal etmemiz gerektiğidir.bu iki abimizi de kutlamak, taktir etmek lazım.gelgelelim filme: filmi çok beğendim, kesinlikle seyredilmeli.edit: imla valla.
(parrhesiaturkiye - 30 Haziran 2013 02:57)
güzel film ama uzun biraz, 2 saat 17 dakika yoruyor adamı, yine de tempo düşmüyor, sıkmıyor, tavsiye edilir.-s!-diğer yandan kralın karısı sikilir mi kardeşim, geri zekalı doktor, bir ülkeyi kurtarmışsın, şu yaptığın şeye bak.-s!-
(aegeus - 28 Ağustos 2013 00:24)
hannibal'ı bitirdikten sonra can havliyle kendimi attığım mads mikkelsen filmi. 18. yüzyıl avrupasını anlatan diğer filmlerden pek bir farkı yoktu. sonuçta konu belli adamlar ne anlatacak başka. kraliyet+entrika. ama genelde ingiliz kraliyet ailesini izlemeye alışkın olduğumdan danimarkanınki güzel oldu. hee mads yerine başka biri oynasaydı izler miydim? pek emin değilim.ben filmi seyrederken sıkılmadım. çünkü konu sadece entrika, yasak aşk değil. ülkede yapılmaya çalışılan reformlar, bu uğurda gösterilen çabalar filmi izlettiriyor. helal olsun koçum yürü be diyorsun. filmi dediğim gibi mads için izledim ama alicia vikander'in de hayranı oldum. gerçekten çok başarılı. en son seneler önce mia wasikowska'yı bu kadar beğenmiştim. alicia da filmin bir artısı oldu.izledikten sonra da biraz araştırma yaptım. danimarkanın tarihini bilecek halim yok tabi ama bu insanlar gerçekten yaşamış ve bir şeyler yapmaya çalışmış. ee orta çağ zihniyeti, kolay değil kurtulmak. bir helal olsunu da kendilerine filmden sonra dedim.
(middle earthten gelen irlandali - 10 Eylül 2013 02:59)
18. yüzyılın son çeyreginde danimarka'yı merkezine alan pek başarılı dönem filmi.**filmde yer yer bizde aydınlanma olarak anılanın, içinde barındırdıgı akıl tutulmalarını da görürüz.mesela, krala eglensin diye siyahi çocuk vermek, voltaire'in siyahiler hakkında yazdıkları ile ayrı bir anlam kazanır.
(akropol mira - 12 Eylül 2013 18:38)
danimarka tarihi hakkında biraz da olsa bilgi edinmenizi sağlıyor.film gerçekten yaşanmış bir filmmiş, inanmadım, "olur mu lan öyle şey dedim", bi dakka;--- spoiler ---kralın karısına göz koymakla kalmıyor bir de çocuk yapıyor, gel de inan. kral lan bu, boru mu amk.--- spoiler ---evet devam edelim, bu filmden sonra "acaba doğru mu lan" diyerek "inceden fazla derinine inmeden şu danimarka tarihine bir bakayım" dedim, anladığım şu ki, bu herifler christian ve frederik'ten başkasına taht vermiyorlar. arkadaş tamam biz de zamanında biraz isim sıkıntısı çekmişiz ve padişahlara 4. murat, 2. mehmet, 3. osman falan demişiz ama 9. frederik, 10. christian ne olm.
(zemin yesil 12 yildiz 3 ok sari - 22 Ocak 2014 11:31)
aydınlanma yanlısı doktorla, papaz arasındaki diyaloğu içeren film:-ülkemi mahvediyorsunuz. kaçık kralın ülkesi burası-kim daha kaçık? kral mı yoksa dünyanın 6 günde yaratıldığına inananlar mı?
(gunun ilk isigi - 2 Mayıs 2014 23:16)
danimarka’dan yola çıkan ve 137 dakika yol aldıktan sonra osmanlı saray entrikalarına, ihanetlerine ve üçgenlerine varan bir filmdir. başarılı çekimleri, tarihsel gerçekliği ve arka planda aydınlanma dönemini anlatıyor olması nedeniyle diğer aşk-ı memnulardan ön plana çıkıyor.notun 7/10, oturabilirsin.
(nickim bende kalsin - 19 Mayıs 2014 19:52)
sarsıcı bir film. danimarka yapımı bir film olduğundan yeterli ilgiyi görmediği açık. filmde orta çağ'ın karanlık avrupasından aydınlık çağ'a geçiş yapmaya çalışan bir doktorun ve deli kraldan çeken bir kraliçe arasındaki yasak ilişki konu edilmiş. tarihi olarak oldukça iyi bir film. oyunculuklar olabildiğince başarılı. zaten mads mikkelsen'i her filmde başarılı bulurum. bu filmi de sırf onun için izledim esasında. şimdi o noktalara geçelim.--- spoiler ---efendim bu iki aşık; biri kralın en yakın adamı, öbürü kralın karısı tebdirsiz tedbirsiz takılıyorlar bir de üstüne çocuk yapıyorlar. bu kadar zeki iki kişi nasıl bu kadar hoyrat olabiliyorlar.hele ki o kadar kişinin olduğu o yazlık bahçesinde doktorun kraliçe ile o kadar samimi görüntüler vermesi, elini karnında falan gezdirmesi olacak iş değil. zaten film de orada koptu.krala zaman geçirmesi için siyahi bir çocuk verilmesi güzel bir voltaire göndermesi idi.--- spoiler ---özellikle orta çağ avrupasına ilgi duyanlar izlenmesi gereken bir film.
(the irlandali - 8 Temmuz 2014 19:23)
yapımcılarından biri, kuzeyli bişey çekilecekse şüphesiz ki ben çekicem diyen lars von trier 'dir. mads mikkelsen'in karşisinda ezilmeden oynayan esas kızımız ise isveçli alicia vikander olup, imdb'de yazana göre bu rolü danca bilmeden oynamış hadi buyrun. hotell diye herşeyim var ama neden mutsuzum konulu bi filmde izlemiştim ilk, orda da iyiydi, çok güzel sinir krizi geçirebiliyor.
(bayantopesto - 28 Temmuz 2014 18:22)
o ne güzel kral lan? --- spoiler ---kral dangozun öküzün teki ama o kadar manipülasyona açık ki, kim nereye çekerse oraya geliyor. yine de aslında bir püf nokta var filmin başında. kralın sezilerinin çok önemli olduğundan bahsediyorlar. evet kralın halk için uğraştıkları gerçekten iyi niyetli olduğunun göstergesi. ancak ne var ki, iyiler kötüler kadar cesur olup baskıcı olamadıkları için kaybediyor.--- spoiler --- filmi bir kurgu niyetiyle izlerken, sonunda gerçek bir hikaye olduğunu öğrenmemle şaşırdım. işte böyle aydın kişiler ülkelerin kaderine bir kez giriyor, şanslıysa ülkenin kaderini değiştiriyorlar. atmosfer de güzel, sırf romantik ilişki üzerine odaklanmamalarını da sevdim, baya bir romantik filmden çıkıp aynı zamanda tepedekilerin değişime ne kadar karşı olduklarını da eleştiren bir film olmuş. film biraz ağır olduğu için, filmin mizahi yönünü eksik bulduğum için -kanımca birkaç sarkastik ironik replik eklenebilirdi- 7/10. oyunculuklar gerçekten çok iyidi.
(princess sparkle - 10 Mart 2015 19:58)
Yorum Kaynak Link : en kongelig affaere