Süre                : 1 Saat 59 dakika
Çıkış Tarihi     : 18 Mart 2008 Salı, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Cinayet,Drama,Heyecanlı
Taglar             : Kadın frontal çıplaklık,Üstsüz olmayan kadın çıplakları,Kadın tam frontal çıplaklık,Kadın çıplakları,Hamile bir kadının öldürülmesi
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Silver Web Productions
Yönetmen       : Chris Sivertson (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Chris Sivertson (IMDB)(ekşi),Jack Ketchum (IMDB)
Oyuncular      : Marc Senter (IMDB)(ekşi), Shay Astar (IMDB), Alex Frost (IMDB)(ekşi), Megan Henning (IMDB), Robin Sydney (IMDB)(ekşi), Michael Bowen (IMDB), Ed Lauter (IMDB), Dee Wallace (IMDB)(ekşi), Erin Brown (IMDB), Ruby Larocca (IMDB), Tom Ayers (IMDB), Tony Carreiro (IMDB), Katie Cassidy (IMDB), Cynthia Cervini (IMDB), Rob Elk (IMDB), Cornelia Guest (IMDB), Alice Hirson (IMDB), Jesse Hlubik (IMDB), Jack Ketchum (IMDB), Cristiana Ladki (IMDB), Mike McKee (IMDB), Shelli Merrill (IMDB), Tony Moras (IMDB), Belle Morte (IMDB), Linda Pine (IMDB), Richard Riehle (IMDB), Helen Siff (IMDB), Eddie Steeples (IMDB), Justin Stone (IMDB), Luke Y. Thompson (IMDB), Trevor Graciano (IMDB)

The Lost ' Filminin Konusu :
Gizli kalmış hatırlalar gün yüzüne çıkıyor.Kevin (ASSANTE), kitapları çok satanlar listesine girmiş Amerikalı bir psikiyatristtir. Son kitabının promosyon gezisi sırasında, eski bir hastasının kızkardeşi (MEYER) onu ziyaret eder. Ondan üç yıl önce teşhis koyduğundan beri bir akıl hastanesinde tehlikeli hastalar bölümünde yatan kardeşini görmek için Barselona’ya geri dönmesini ister. Bir zamanlar yaşadığı ve çalıştığı şehre dönüşüyle bilinçaltındaki sis perdesi aralanmaya ve geçmişinde gizli kalmış hatıraları bir bir hatırlamaya başlar.


  • "lost'un gotune koyasica dizidir kendisi. bitti lan? ahah ne guzel bir seymis be boyle bir dizinin bitmesi, tamam sorular filan kaldi havada ama bitti iste oh."
  • "bu dizinin türk versiyonu yapılsa nesnelerden biri kesin akbil olurdu."
  • "bunu beğenen bunu da beğendi;(bkz: black mirror)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    üç bölümlük, nazarımda efsane statüsüne ulaşmış mükemmel bir mini dizi... tamamladığınızda az uz değil çok ciddi bir şekilde fantastik bir roman okumuşsunuz gibi hissetiren yapısı ve karakterleriyle tv tarihinin en iyi yapıtlarından birisi diyebilmek rahatlıkla mümkün... o kadar iyi kurulmuş bir mitolojisi ve akıcı hikaye örgüsü, o kadar sağlam bir prodüksiyonu var ki sinemaları es geçip sci fi channel tarafından küçük ekran için uyarlanmış olmasına inanamıyor insan...


    (madcan - 21 Aralık 2006 18:29)

  • comment image

    insana ne kadar da dünyadan bihaber yasadigini gosteren dizi. kardesim adamlar diziyi bi sene once yayınlayıp bitirmisler, bizim daha dun haberimiz oldu. kimbilir boyle iskalayip kaçirdigimiz ne kadar sey var....
    neyse, geç olsun güç olmasin diyerek diziye geçiyoruz. "ben boyle, garip dizilerden hazederim" diyen her insan evladının karsisina oturması gereken bi dizi bu oncelikle. "ben kara kule'yi dusunmeden günümü geçiremiyorum" diyenlerin zaten ka'ları geregi karşılaşacakları bi olay. "john constantine neden olmadı, neden keanuuu!!!" diye geceleri yagmur altında aglayanları sokağın köşesinde bekleyen kurtarıcı. evet, çok güzel dizi, süper dizi, unutmayın, mini dizi.

    edit: geçen yıl diiil, geçen hafta yayinlanmis bu dizi.
    bu son gelismelerin isiginda neler kaçirdigimiza üzülmeyi birakip nasil yakaliyoruz artik tüm dünyayi diye sevinmeye çagiriyorum herkesi.


    (usagi yojimbo - 25 Aralık 2006 19:12)

  • comment image

    dizisi yapılmazsa yazık olacak seri. adventure oyunlarına benziyor, nesneler var, kullanım amaçları ve şekilleri farklı, derken bir bakmışınız 3 bölüm bitiveriyor. tadında da bırakılmış, pek bir güzel olmuş canım.. (kara kule hayranları için ayrı bir zevki var izlemenin, kanımca)

    serilerde özelliklerinden bahsedilen nesneler şunlar :

    --- spoiler ---

    anahtar : 10 numaralı motel odasına ait anahtar. anahtar deliği olan her kapıyı açıyor, başka bir boyutta olduğu düşünülen bu motel odasına açılıyor. anahtar yanınızdayken kapıyı kapatıp nereyi düşünürseniz oranın kapısının açılmasın sağlayabiliyorsunuz açmak istenilen kapının direk görüntüsü düşünülürse o kapı açılıyor, aksi halde rastgele mekanlara açılıyor. otel odasına anahtarsız girerseniz, kayboluyorsunuz, daha doğrusu boyutlar arasında bir yerlerde sıkışıyorsunuz.

    otobüs bileti : değdiği kişiyi new mexico, gallup dışındaki bir yolun ortasına , gönderiyor.

    kol saati: saatin bilekliğinin içne konan yumurtayı pişiriyor (çok basit ve aptalca bir özellik bence; başka bişi için de kullanılabilir olması lazım bu saatin; yoksa yazık)

    tırnak törpüsü : kendisine doğrudan bakan kişiyi kısa süreli ancak derin bir uykuya yatırıyor.

    şemsiye : insanları, sizin kendilerini tanıdığınıza inandırıyor.

    kurşun kalem : ucunu katı bir yüzeye değdirdiğinizde, amerikan peni’si (kuruş) yaratıyorsunuz.

    tükenmez kalem : değdiği herşeyi mikrodalga ile anında pişiriyor.

    tarak : saçtan geçirildiği zaman en fazla 10 saniyeliğine zamanı durdurabiliyor. (ancak çok pis mide bulantısı yapıyor). sadece kullanan kişi hareket edebiliyor.

    cam göz: canlı dokuyu iyileştirme ya da yoketme gücü bulunmakta.

    içki şişesi : kapağı açılınca, hedef alınan kişinin havasız kalmasına neden oluyor.

    makas: objelerin yerini değiştiriyor, objeleri döndürüyor.

    kol düğmeleri : takan kişinin kan basıncını düşürüyor.

    iskambil destesi :bakan kişinin çeşitli görüntüler görmesine neden oluyor ki etkileri yıkıcı derecede güçlü oluyor. kartları kullanan kişilerin de , kartı üzerinde kullandığı kişinin yalan söyleyip söylemediğini anlamasına neden oluyor.

    çeyreklik : yutulduğunda anıları geri getiriyor, öyle böyle değil, direk canlandırıyor. anılarınızdan bir kişiyi düşündüğünüzde onu kanlı canlı olarak karşınızda görebiliyorsunuz.

    gözlük: takan kişinin etrafındaki küçük bir alandaki yanma, ateşleme vb. eylemlerin gerçekleşmesini engelliyor (silah ateşlenemiyor, yangın sönüyor, araba çalışmıyor, vb).

    poloroid resim : 1961’deki *olay*ın gerçekleşmesinden hemen önce, odanın son durumunun görülmesini sağlıyor. tabii görmek için odada olmak gerekiyor ancak martin ruber odadan kilometrelerce uzaktayken fotoğrafa baktığında bazı görüntüler gördüğünden, bakana istediğini gösteriyor da olabilir.

    saat : pirinç maddesinin katı halden gaz haline geçmesine neden oluyor.

    saat kutusu : 10 metrelik bir alandaki entropi (evrendeki düzensizlik) ’yi azaltıyor.

    ustura : dokunduğu cam yüzeyi parçalıyor (scifi channel'da bununla ilgili bir video var. serinin hemen öncesinde bir oyun düzenlenmişti, lost room nesnelerini bulmaya yönelik, bunun bir parçası)

    radyo: doğru istasyon açıldığında, kişinin boyunu 7-8 cm uzattığı rivayet ediliyor.

    occupant (oda sakini) : prime object yani asıl nesne. canlı olan tek *nesne* olarak, diğer nesnelerin doğal eğilimlerini etkileyebiliyor, mesela kendisinden uzak tutabiliyor. motel odasının kapısı anahtarı sahibi tarafından açılıp kapatıldığında (ki oda içerisinde olup ta odaya ait olmayan her nesnenin kaybolduğu bir resetleme anı oluyor bu) occupant odadaysa, bilinç sahbi tek nesne olarak odada bulunduğundan, odaya ait olmayan nesnelerin tutulduğu boyuta giriş yapabiliyor (joe miller kızını bu şekilde kurtarıyor). occupant, ana nesne olarak, diğer nesneler gibi oda dışındayken yok edilemiyor ve zamandan da etkilenmiyor (yaşlanmıyor yani)

    kol saati + bıçak : bu kombinasyon kişinin telepati yapabilmesini sağlıyor.

    anahtar + saat kutusu + tarak : bu kombinasyon, 10 numaralı odadaki alternatif boyuta kısa bir süreliğine girilebilmesini sağlıyor.

    küllük + saat + anahtar + tırnak makası + diş fırçası + saat kutusu + sigara paketi : conroy deneyinde kullanılan kombinasyon olup, gerçeklikte bir yırtık açılmasına sebep oluyor, kapının kapatılması (ve genelde anahtar ile kapıyı açan kişinin odanın içinde kalması) ile yırtık kapatılıyor.

    ---
    spoiler ---

    edit: sunchaser'ın mesajıyla şöyle bir düzeltme yapma ihtiyacındayım.

    --- spoiler ---

    occupant, kendi ağzıyla prime object (asıl nesne) olmadığını söylüyormuş (kaçırmışım evet) ancak kendisi aynı zamanda prime object diye bişeyin olmadığını da söylemiş (bkz: wikipedi). şahsen bilinçli olan tek varlık olarak hala asıl nesnenin oda sakini olduğunu düşünmekteyim. oda sakinin net bişi sölemese de. (dolayısıyla joe miller oluyor asıl nesne) eğer mini dizi sezonluk dizi moduna sokulsaydı asıl nesne'nin oda sakini olmadığına dair kesin bişiler söylenebilirdi. joe'ya bir amaç biçilmeli ki bölümler boyunca bişileri arasın dursun dimi? ah ah asıl nesne peşinde koştururken bütün nesneleri toplamaya başlasa şöle 22 bölüm boyunca, o da güsel olurdu be..

    ---
    spoiler ---


    (auroriel - 4 Ocak 2007 14:24)

  • comment image

    lost'un gotune koyasica dizidir kendisi. bitti lan? ahah ne guzel bir seymis be boyle bir dizinin bitmesi, tamam sorular filan kaldi havada ama bitti iste oh.


    (nuitari - 29 Ocak 2007 03:08)

  • comment image

    hayatın garip bir tesadüfü sonucu (ki aynı garip tesadüf yeni hayat ' ı da otobüslerde, otellerde okutmuştu bana) az önce bir otel odasında izleyip bitirdiğim dizi...

    şimdi... sehpanın üzerinde duran boş starbucks bardağının olayı kapağı açıldığında karşındaki hatunun direkt vermesi olabilir mi??... hımmm... denemeliyim...

    --- spoiler ---

    edit: mna koduğum objeleri odada çalışmıyordu sahi...

    ---
    spoiler ---


    (michael jackson - 13 Nisan 2007 00:42)

  • comment image

    sci-fi kanalının yayınladığı en iyi mini-serilerden bir tanesi.

    şahsen filmde birkaç mantık hatası buldum.
    --- spoiler ---
    1940'ların ortalarında edwin land tarafından bulunan polaroid resimler 1980'lerin başlarında filmdeki tarzda kağıtlara basılıyordu. oysa olay 1961'de geçiyor. (başım göğe mi erdi derseniz, hayır.)
    ---
    spoiler ---


    (plastic duck - 12 Temmuz 2007 01:58)

  • comment image

    her şey iyi hoş, üst üste 3 bölüm izlenebiliyor, harika marika ama o aşk hikayesinin orda işi neydi, anlayan beri gelsin. bir bana mı manasız geldi, hikayede bambaşka/kilit bir görevi mi vardı bilemiyorum ama dizi gayet izlenesiyken bir anda 'aşk'ın girmesiyle tiksinti geldi bana. herhalde 'her hollywood filminde az biraz aşk olmalı' düsturundan yola çıkılmış, gelenek bozulmamış. tebrik ediyorum bu son derece manasız girişim için. daha bi dikkatle izledik onlar öpüşünce, evet.


    (brezza - 20 Kasım 2007 03:27)

  • comment image

    çok başarılı bir yapım. anında kendine çekiyor. küçük sorulara bikaç dakika içinde yanıt verip, yeni sorular yaratıyor. hareketli ve eğlenceli. nesnelerin güçlerini yavaş yavaş öğrenmek keyifli oluyor. kullanım alanlarını da güzel vermişler. karakterler çok iyi,

    --- spoiler ---
    peter jacobson otobüs biletli wally karakteriyle sinirlendiği insanları cehenneme gönderirken, kevin pollak kreutzfeld rolüyle çok başarılı. ki bu iki aktör, dizide yan karakterleri oynuyorlar, lakin oyunculuklarından büyük keyif alıyorsunuz. peter krause ana karakter ve josh duhamel karizmasına sahip bir arkadaşımız. kısacası, dizinin tüm bileşenleri ideal. ortaya ise rahatça izlenebilen harika bir yapım ortaya çıkıyor. yalnız bu kadar hızlı ilerleyen bir dizide dikkatli bakınca çok havada kalan ve sırıtan yerler var:

    - en son "ben peygamberim" diye ortalıkta gezinen dr. ruber a ne oldu?
    - rüyasında oteli gören, hatta ardından o o otele ulaşan dedektif lee (ki kendisini lost ta others ın zenci kadın üyesini oynayan april grace canlandırıyor) (zaten kendisi zenci olduğu için de zenci kadını oynamakta zorlanmıyor) (ve entry boka sarmaya başlar) nereye kayboluyor. onlardan önce ulaşmıştı halbuki otele lakin dizi bitiyor o ortalıkta yok)
    - zarar verilemez, otel müşterimizin gözü nasıl oluyor da yerinden çıkıyor.
    - kasa şifresine ne oldu? tarak, saat, makas. saatle makası kullandılar ama tarağı kreutzfeld sadece kaçmak için kullandı.
    - yıllardır örgütlerin, yeni din mensuplarının aradığı nesnelerin, nasıl oluyor da kıçı kırık bir japon kadın tarafından yerleri öğrenilebiliyor. o kadar uğraşan örgütler nasıl bu kadın sayesinde gözlüğe tarağa ulaşamamış. ayrıca misal tükenmez kalem sansar dan krause ye geçti, el değiştiren bu nesneyi bu kadının bilmesine imkan yok, ama kimi işaret etse kıçı kırık japon, cisim onda çıkıyor.
    - anahtar iki milyon dolar ediyorda, güzelim makasın bilgileri neden 10.000 $.
    - kız kaybolunca nereye gitti.
    - bizim ana karakter cisme dönüşünce neden, geçmişi silinmedi.
    - neden o güzelim kutsal odada iki ana karakter sevişti ve oda mundar edildi ( tamam bu soru pek olmadı :) )
    - müşteriyi neden öldürdü, müşteri oda içinde nasıl öldü, cisimler oda içinde zarar verilemez değilse, biz neden bunu son beş dakikaya kadar öğrenemedik. (dark darkest darko; cisimler odada özelliğini yitiriyor sıradan nesneler haline geliyor, bu şekilde odada onlara zarar verebiliyor dedi. evet mantıklı bence de, geçelim bunu.)
    -en başta 1961de nasıl bir olayla oda ve müşteri yok oldu bu olayın müsebbibi kimdir, nedir.
    -hani o oda, malum nesnelerle birlikte açıldığında tüm insanlığın sonu olurdu. altı üstü bi rüzgar esti o kadar. hatta o mekanın yakınında olmayanlar hiç etkilenmediler belki, neden kıçınızdan gerilim uyduruyorsunuz.

    edit: bi tane daha aklıma geldi: odanın içindeki parmak izinden zenci adama ulaşmışlardı ya hani. o parmak izini o adam oraya nasıl bıraktı. hani bu otelin 10 numarası hiç olmamıştı.
    ---
    spoiler ---

    gibi soruları havada bırakmış dizi. dizinin güzelliği ise bi sonraki cümlede gizli. bu kadar havada kalan şey olmasına rağmen yine de filmden keyif alıyorsunuz, çok rahatsız olmuyorsunuz, çünkü size eğlenceli vakit geçirmek birçok şey veriyor izleme esnasında.

    hala izlemediyseniz, ve lost, heroes , prison break gibi dizilerin yanından yöresinden geçip sevmişseniz,the lost roomu da izleyin bu mini-seriyi de çok büyük ihtimalle seveceksiniz.


    (theselfish - 19 Şubat 2008 00:36)

  • comment image

    evet açıklanmayan birçok şey mevcuttur dizi-filmde. dizide belirtilmişki, anahtar deliği olan her kapıda iş görmektedir bu anahtar. çok güzel. ana karakterimizde dizi boyunca türlü kapı kullanmaktadır ve bahsi geçen lost rooma girmek istediğinde açık bir kapı olsada kapıyı kapatıp anahtarla açmak suretiyle emeline ulaşmaktadır. amma velakin lost roomdan çıkarkene ya gözünde canlandırdığı kapı an itibariyle açık bulunmaktaysa. bunu açıklamamışlar efenim ben buna takıldım. merak ettim tuhaf


    (oddlane - 2 Ekim 2008 16:26)

  • comment image

    kendini izletmeyi başarmış ve güzel bir senaryoya sahip olan mini dizidir.
    ancak en süper obje ne anahtardır,ne makastır,ne de odadan çıkmış başka birşeydir.en süper obje ana karakter joe'nun cep telefonudur.sen o kadar gez dolaş,ordan gir burdan çık,günler geçsin,cep telefonunun şarjı bitmesin.


    (greyester - 1 Ocak 2009 14:51)

  • comment image

    belki spoiler falan vardır, izlemeyenler okumasa da olur. hoş, izlemeden okursanız muhtemelen birşey anlamazsınız ya.

    o anahtarın o denli önemli olmasının sebebi kira derdini ortadan kaldırmasıdır hacım. istediğin gibi gez toz, zıbaracağın vakit aç rastgele bir kapı, yat uyu. kirayı vaktinde yatırmadın diye ev sahibiyle kavga etmekmiş, tatilde sikindirik otellere para bayılmakmış yok öyle şeyler. yalnız tv bozuk, onun için de odaya bi digitürk bağlatırsın olur biter. işe, okula yakın ev derdin de olmaz, servislerde geçireceğin ömrünü de yaşarsın dolu dolu.

    düz adam new mexico'dan bildirdi.


    (jack in the box - 24 Mayıs 2009 09:18)

  • comment image

    --- spoiler ---

    dizinin bir yerinde eşyaların dolaştığı yerleri gösteren bilgisayar üzerinde bir harita vardı. haritadaki noktaları birleştirince ortada bir boşluk oluşuyordu filan. benim anlamadığım o anahtarı alıp hiç yurtdışına kapı açan olmamış. insan bir tatile çıkar, anahtarı alır paris kaçamağı yapar. yurtdışına çıkış yasağı mı var anlamadım ki.

    ---
    spoiler ---


    (macabrex - 24 Mayıs 2009 09:30)

  • comment image

    yeni seyrettim, hoşuma gitti. aslında bu hikayeden nefis kitap ve çizgi roman çıkar. hatta daha da iyisi it came from the desert tadında süper bilgisayar oyunu olur. bu tür uzantıları yapılmışsa da bilmiyorum.

    --- spoiler ---

    tek bir şeye itirazım var. her tür sihirli majik mujik şeyi kabul ediyorum, dizinin olayı o zaten. ama o röntgenci zibidi tarak olayına açıklama getirirken ne dedi? "zamanı durdurduğunda hiçbir şeyi kıpırdatamazsın çünkü her şey donuyor, işte o yüzden cüzdanımı alamıyorsun" demedi mi? çok güzel. çok doğru. ve çok bilimsel. peki. kuralı ben koymadım, onlar koydu. her şey donuyorsa havadaki tozlar, partiküller, moleküller de donmuyor mu? vakumda geçmiyor ki dizi? ben demiyorum ki fantastik bir şey yapamazsın, ama neden kendi ayağını vuruyorsun ki? her şeyin donduğu bir atmosferde ilk hareketimizde rendelenmiş domatese dönmez miyiz? bunu akıl etselerdi öyle bir kural koymazlardı herhalde. sadece zaman donuyor der geçerlerdi temiz temiz.

    ---
    spoiler ---


    (ventolin - 16 Mart 2010 03:08)

  • comment image

    --- spoiler ---
    -nesneler için lejyonlar kurulmuş, birlikler kurulmuş, dinler türetilmiş hatta en sonunuda biri peygamberliğini ilan ediyordu neyse demek istediğim o kadar adam yıllardır nesnelerin peşinde bilmem ne bizim eleman iki günde eline almadığı sikine sürmediği nesne kalmadı.
    -adamların otel odaları da mükemmel yüzlerce eşya var dizi,film çekiyorlar bir de bizim otellere git iki bardak, bir ufak sabun, bir de tuvalet kağıdı amk 31 çekilmez.
    ---
    spoiler ---


    (impalaremzi - 15 Aralık 2011 01:48)

  • comment image

    güzel vakit geçirmeye yarayan, ilk bölümde bütçe kısıtlı diye midir nedir oldukça ucuz özel efektlerine kanmazsanız izledikçe açılan, yaratıcı fikirler içeren orta karar dizi. gerisi spoiler olabilir.

    --- spoiler ---

    diğer çoğu aynı kulvardaki dizi gibi kolaya kaçıp olayları açıklamadan biten dizidir. battlestar galactica'da da gördük, lost'da da gördük; hep hayal kırıklığı. güzel vakit geçirtir mi? evet. açıklayıp, hikayeyi bağlayıp bitiriyor mu? hayır, tam değil.

    tamam kardeşim, ana olayımız dedektifin kızının bir şekilde kaybolması ve onu bulması. bunu yaparken de gizemli oda ve gizemli nesneleri, gizli kuruluşları tanıyoruz, öğreniyoruz. ama eee? neden bunlar oldu? oda nedir? niye 10 numaralı odadan başladık 8'de sona erdik (yada devam ediyoruz). açıklanamayan sonu havada kalan dizi yapmak moda oldu ya, bir 10 yıl daha böyle gider bu.

    bu kadar kötü şey yazdıktan sonra biraz da iyi yönlerini söylemek lazım; lost gibi olmadı pek, öyle "açıklıycaz son bölümde, bakın görürsünüz herşeyi bağlıycaz" diye açıklamalarda bulanmadı, dizide o yönde çok gönderme olmadı. başladı kendi konusunu bitirdi, bitti. oh. hikaye de güzel, kızın kaybolması dışında orijinal (en azından böyle bir olay görmedim, duymadım.). vakit geçiriyor mu? hem de nasıl. stephen king kitabı gibi olma olayı da hakikaten öyle, bana da öyle hissettirdi.

    not: bir "aşk" hikayesi herhalde en yüzeysel bu şekilde işlenebilirdi. o neydi öyle? aniden kız kahramanı öper; sonra yatak. sonra; "kalbimi kırma", "sen de", "tamam". pardon ama o ne lan?

    ---
    spoiler ---

    not 2: black mirror'u seversen bunu da seversin tavsiyesiyle izlemeye başladım ama uyarayım hemen; pek bir alakaları yok. black mirror ayrı bu ayrı.


    (hassan sabbat - 22 Haziran 2012 21:13)

Yorum Kaynak Link : the lost room