Vavien ' Filminin Konusu : Celal, karısı ve çocuğuyla mutsuz hayat sürmektedir. Abisi Cemal’le birlikte ortak oldukları elektrik dükkânında da işler pek parlak değildir. Abisiyle tek eğlencesi Samsun’da pavyona gitmektir. Pavyonda çalışan Sibel Ceylan’a olan aşkı Celal’in başına dert açacaktır. Celal’in karısı Sevilay, Almanya’da yaşayan babasının gönderdiği paraları biriktirerek saklamaktadır. Bu paranın kurtuluşu olduğunu düşünerek bir plân yapan Celal’i sürprizler beklemektedir.
Ödüller :
Masumiyet(1997)(8,3-12114)
Her Sey Çok Güzel Olacak(1998)(8,2-18399)
Pardon(2005)(8,2-15955)
Gemide(1998)(8,0-13630)
Kader(2006)(7,9-9880)
Tabutta Rövasata(1996)(7,8-8014)
Agir Roman(1997)(7,8-8395)
Yazgi(2001)(7,7-4183)
Mustafa Hakkinda Hersey(2004)(7,6-8423)
Takva(2006)(7,5-11584)
Yeralti(2012)(7,2-8405)
Barda(2007)(7,0-9518)
Best Art Direction
Best Music
Best Screenplay
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali : "Golden Tulip-Best Screenplay"
SIYAD Turkish Film Critics Association Award : "Best Actress"
SIYAD Turkish Film Critics Association Award : "Best Supporting Actor"
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali : "Best Turkish Film of the Year"
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali : "FIPRESCI Prize-National Competition"
engin günaydın'ın da memleketi olan tokat erbaa da çekilen film. şehir baya baya film setine dönmüş durumda. figuranlar burdan bulunuyor. ve filmin tamamı da burda çekilecek anlaşılan. ancak dondurmam gaymak gibi bir yöre filmi de değil. bu seçimi neden yaptığına dair en güçlü görüş, engin günaydın ın memleket sevgisi galiba. film kastına dair bilgi yok internette ama şimdiye kadar erbaa da gördüğüm:engin günaydınbinnur kayasettar tanrıövenilker aksumkesinlikle oynuyorlar bu filmde. bir de vedat özdemiroğlu oynuyor diye bi haber var ama inşallah yalandır pek sevmem kendisini.erbaa halkının da filme ilgisi oldukça büyük haliyle. engin günaydın abisinin elektrikçi dükkanını güven elektrik e dönüştürmüş, şekil a daki gibihttp://yfrog.com/1k29072009208jbilimum elektrik işleriniz itinayla yapılır, şeklinde bi yazı yazmışlar yana.ayrıca günaydın saçlarını sarıya boyatmış ve bir elektrikçiyi oynuyor filmde, kendisinin "ben fargo yu çok severim. bu filmde de biraz fargo tadı var aslında, kara bir mizah anlayışı olacak" şeklinde açıklamalarını bulmak mümkün.gece 11 gibi yakaladım adamı konuşturayım biraz diye ama sabah 5ten beri çekim yapıyolarmış, abi çok yorgunum valla diyip arabasına doğru koşuşturdu adam. erbaa halkına yaklaşımları ise gayet güzel tüm ekibin.theselfish erbaa dan bildirdi.
(theselfish - 30 Temmuz 2009 12:35)
"engin günaydın, binnur kaya dedik, kutudan nefis bir film-noir çıktı.taylan biraderler dedik, adamlar coen biraderler çıktı."şaka bi yana gayet sağlam bir türk filmi vavien. hakkında bilgi almayıp gidenleri de güzelce ters köşeye yatırır. oyunculuklar beklendiği gibi. hatta binnur kaya'nın performansı engin günaydın'ı dahi aşıyor. ayrıca filmde toplasan 40-50 saniye oynayan bir ilker aksum var ki adam bir 20 saniye daha oynasaymış en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında oscar alacakmış, o derece kalite.
(charles h duell - 11 Aralık 2009 14:45)
--- spoiler ---(bkz: ellerini yıkadın mı)--- spoiler ---
(itaatsiz - 16 Aralık 2009 23:24)
türk sinemasının titanic star wars avatar çekemeyeceğini hatta önümüzdeki 50 yıl daha çekemeyeceğini biliyoruz.türk sinemasını milyon dolarlık hollywood filmleriyle kıyas abes olur.ama coenleri seyrederken biz niye fargo gibi bir film yapamıyoruz diye hayıflanırız.veya avrupa sineması izlerken bir çok kuzey ülkesinin sıradan basit filmlerinin başarısına şaşırırız. vavien,bu bakımdan türklerin ilk otomobilini ilk uçağını yapması kadar önemli. vavien türk sinemasında kara film türünün en iyisi, hatta avrupa ve amerika sinemasının iyileriyle rekabet edebilecek kadar.film bu bakımdan bir milat. ben inşaat filminde türk sinemasının bu türde yapabileceği en iyi iş demiştim aklıma yabancı örnekleriyle kıyaslamak gelmemişti bile.vavien işte bu yönden bir köşe taşı. evet son yıllarda türk sinemasında izlediğim en iyi film ama artı ,bu türde dünya sinemasında da izlediğim en iyi filmlerden biri.. sinemadan çıkarken vavienin yerel kasaba hikayesiyle evrensel sinema başarısını yakaladığını görüyorsunuz.vaviven'in anlattığı mikro-trajedi... tokat erbaa'da yaşayan elektrikçi celal'in ,karısı, ergen oğlu ve arkadaşlarından kurulu çevresi.. ve bu hayattan mutsuz celal'in kendini ve ailesini yavaş yavaş bir uçuruma sürüklemesi.filmde tüm oyuncular çok çok iyi,binnur kaya son dönemde gördüğüm -kıskanmak'taki- nergis öztürk -pandora'nın kutusundaki- tsilla chelton dan bile daha iyi...mükemmel gerçekten.settar tanrıöğen yine kusursuz ve engin günaydın burhan altıntop'u unutturmak gibi zor bir işi olmasına rağmen başarıyor.eski türk filmlerinin abartılı kötü adamları gibi olmayan ama harbiden kötü bir adamı gerçekten iyi oynuyor.ve ilker aksum rolü keşke daha fazla olsaydı dedirtiyor. bir de ergen çocuk nedim suri oyuncu seçiminin ne kadar önemli olduğunu göstermiş. iyi oyunculuğun yanı sıra tip olarak da öyle bir karaktere cuk oturan bir fizik.bir de unutmadan vekil hanım serra yılmaz da filmin iyilerinden.kısaca oyunculuklar mükemmel bir o kadar da mükemmel olan gökhan tiryaki filmin görüntü yönetmeni. görüntü yönetmenliğini yönetmenin filmde anlatmaya çalıştığı duyguyu, yaratmaya çalıştığı havayı renkler ışık ve kadrajla seyirciye aktarma işi olarak tanımlarsak gökhan tiryaki kusursuz bir iş çıkarmış. en son 3 maymundaki başarısının bile üstüne çıkmış. genelde yabancı görüntü yönetmenleriyle çalışan sinemamızda avrupalı meslektaşları kadar hatta onlardan bile daha iyi olduğunu göstermiş o da vavien gibi türkiye sınırlarını aşmışbütün bu iyi şeylerin arkasındaki isimler taylan biraderler... baştaki coen benzetmem kardeş oldukları için değil nerdeyse onların filmleri kadar iyi film yapabildikleri içindi.filmde hiç mi eleştirelecek şey yok dersek biraz zorlanırız; bir ara tempo biraz düştü ama çabuk toparlandı.binnur kaya'nın babası rolünde sadece telefondan sesi duyulan kişi, o ses sanki olmamıştı. bir de sonda daha vurucu daha şok edici bir final o ana kadar filme girememiş seyirciyi de etkilemesi açısından iyi olabilirdi. filmin ortasından sonra çok fazla alternatif gidişat olabilirmiş daha sürpriz sonlara giden... gerçi o yollara giren filmlerin çoğunu dağılma tehlikesi bekler.bu film sürpriz bir son aramıyor olduğu gibi olacağı gibi gidiyor hikayeyi çok çok iyi anlatıyor ve bir yandan da trajedi yaşayan insanların iç dünyalarını psikolojilerini gayet iyi vererek finale gidiyor. senaryoyu sevdim ben kendi adıma zaten senaryonun iyi olduğunu sonuna birden çok final düşündürtmesinden anlıyoruz. vavien 1996'daki eşkiyadan beri süregelen son dönem türk sineması olarak kabul ettiğim süreçte izlediğim 200 250 türk filmi arasında en iyilerinden hatta ilk üç filmden biri. film atmosferinin görüntülere bu kadar yansıdığı, oyuncuların bu kadar iyi oynadığı, hikayenin böyle iyi anlatıldığı, kurgunun ,müziklerin bu kadar iyi olduğu bir filmi uzun süre daha izleyeciğimi sanmıyorum.reha erdem nuri bilge ceylan sinemasını bağımsız amerikan sinemasını avrupa sinemasını sevenler film noir meraklıları bu film daha çok bu kitle için.. popüler komedi sineması maskeli beşler sevenler burhan altıntop varmış gülelim eğlenelim diyenler ve ne olursa olsun türk sinemasına bir kulp bulanlar gitmese de olur.
(siyah gocuk - 17 Aralık 2009 11:39)
telefonda sesi duyulan "baba", muhtemelen engin günaydın'ın akranı oyuncu arkadaşlarından biri. kim olduğunu bulamadım ama sesi genç duruyor. < özel edit: ses settar tanrıöven'e ait> ayrıca bi sahnede settar tanrıöven araba içinde yayılmış radyo dinlerken radyodan gelen tok dj sesi olgun şimşek'e aitmiş.bu arada önceki yazıda coenler bahsi geçmiş. bu bahsin boşa geçmediğini, muhtemelen ileride de çokça geçeceğini belirtmek ve gelecekte olası bir "hakkında coenle ilgili bi şey yazmayana madalya veriyorlarmış" tarzı ironi entrysine tampon yapmak amacıyla filmin coen sineması bağlantılarını 4 madde yazalım.--- spoiler ---- çetrefilli bir plan yapan sıradan adam (mevcut)- neredeyse tamamen sorunlu ve hafif ebleh olan karakterler (fazlasıyla mevcut)- planın asla kusursuz gitmeyişi, hatta olayların iyice sarpa sarması (mevcut, fakat coen filmlerindeki kadar ileri gitmiyor)- birbirlerini anlamadan, ayrı ayrı nedenlerle -aslında nedensiz yere- birbirlerinden korkan insanlar (kusursuz şekilde mevcut, bu nedenle film en çok da blood simple'ın akrabası sayılır)--- spoiler ---extra: martin edilen "hakkaten" nidaları eşliğinde hatırlattı, coen filmlerinin hemen hepsinde bulunan, filmlere yerellik ve derinlik katan değişik -genellikle güneye ait- aksanların muadili de halis muhlis iç anadolu şivesi olarak yer alıyor filmde.
(charles h duell - 17 Aralık 2009 15:23)
hollywood gibi avatar filmleri çekecek bütçemiz yok. o zaman kalite için geriye iki şansımız kalıyor: güzel senaryo ve güzel oyunculuk. bu filmde ikisi de var. *
(kasaturasiz rambo - 19 Aralık 2009 20:21)
son zamanlarda izlediğim en güzel türk filmlerinden biri. yöreselliği çok iyi vermiş olmasına rağmen, oldukça evrensel değerler ve değersizlikler üzerine kurulu, öyle ki; recep ivedik serisi ve gora-arog bir tek türklerin gülebileceği filmlerken, getirin bir noveçli adamı, izletin vavien'i, o da beğenecektir. oyuncuları itibariyle gişeye oynayan bir film gibi gözükürken aslında hiç değil, iyi ki de değil.--- spoiler ---cemal (settar tanrıögen) karakteri bir nevi melek imajı taşıyor. seyircinin en çok kızdığı yerde celal'i (engin günaydin) dövmesi, iyi insan-kötü insan ayrışmasını anlatması, tek başına rakı içip bağlama çalması gibi bütün sempatik özellikleri bünyesinde toplamış. onca zaman, hatta sevilay (binnur kaya) 'ın ölü evinde bile sigarayı bırakma kararına sadık kalırken, canının en sıkıldığı ve artık dayanamayıp bir sigara yaktığı an, iş ortağının büyük bir kötülük yağtığını anladığı zamana denk geliyor ve bu cemal'i yücelttikçe yüceltiyor.sevilay'ın nasıl bu kadar naif ve aptal olduğuna anlam veremezken aslında çok gerçek bir karakter olduğunu sürekli hissediyorsunuz, uçurumdan canlı dönüp celal'e "beni öldürmeyi mi istedin?" diye sorduğu sahne, son zamanlarda en gerildiğim sahnelerden biri oldu ve o sorunun ardından yine bir nevi melek olan sevilay'ın artık kötüleşeceği ve belki de intikam alacağını düşünürken, kocasının kendisini boşamaması için ağlayan, sahibi olduğu parayı bile istemeyen bir karakter haline geldi ki, bu da şaşırtıcı olmakla birlikte kesinlikle gerçek dışı değil. aslında sevilay da düşündüğümüz kadar naif değil çünkü çuvalla parayı yıllarca kocasından saklamış ve o parayla ne yapmayı planladığı da hala aydınlanmış değil.kayınpederinin "sarı çiyan" demesi dışında celal'in sarışınlığına hiç bir vurgu yapılmıyor. neden hepimizin alıştığı engin günaydın sarışın yapılmış diye düşündüğümde aklıma iki muhtemel sebep geliyor; burhan altıntop karakterinden uzaklaştırılmak istenmesi ya da tam da bir sarı çiyanlık sonucu, orta anadolu'da sarışın insanların daha kötü niyetli veya daha namert olduğu hakkındaki genel kanı. bu arada celal karakteri burhan altıntop'tan uzaklaşamamış ama çok da gerek yokmuş. çünkü aslında genel olarak benzer karakterler ve şahsen tanımasam da engin günaydın karakteri nin de bu ikisinden çok farklı olmadığını düşünüyorum. gelgelelim, (ne güzel kelime bu) önemli bir yerde hızır olarak da atfedilen celal, yaptığı "kötü" şeylerin hiç de kötü olduğunu düşünmüyor, çünkü cemal'e olan biteni anlatırken onaylanmayacağını bildiği halde hiç de mahcup veya üzgün değil, hatta tam tersine yine kötü niyetli çıkış yolları arıyor. belki yaptığı şeyleri kendi kafasında rasyonalize etme becerisi çok yüksek, belki de karısına reva olduğunu düşünüyor. zaten filmin sonunda ailesine geri dönüp mutlu gibi olmaya başlamasının sebebi, yaptığı hataları anlaması veya artık yalan söylemiyor olması değil, artık meşru bir şekilde para sahibi olmasının yanı sıra sibel'e ulaşamamış olması. zira sibel, celal'i kabul etmiş olsaydı, karısı ve ailesi celal'in zerre kadar umrunda olmazdı bence. film boyunca cinayete teşebbüs, hırsızlık, yalancılık'ın daniskasını yapmış olan celal'in bir kere bile elini yıkadığına şahit olmuyoruz, ancak oğlu mesut'a (nedim suri) -mastürbasyon yaparken yakaladıktan sonra- sürekli elini yıkayıp yıkamadığını soruyor, yani taylan biraderler çok müsait bir konuda suç ve ceza'ya gönderme yapmak klişesinden kurtulamamış ama oldukça etkileyici değinmiş. zaten filmin beni en çok vuran sahnelerinden biri cemal'in sigaraya başladığı sahneyse, biri de mesut annesinin ölümünden sonra babasına sarıldığında, celal'in tekrar ellerini yıkadın mı diye sorması oldu.vavien'in bir anahtarla açılıp başka bir anahtarla kapanan elektirik akımı olduğunu filmde öğrendikten sonra, çok müsait ve oraya buraya çekiştirilebilir bir film adı olmasına rağmen, hala filme oturtabilmiş değilim, bu konuda biraz daha düşünmek ve okumak gerekiyor galiba.--- spoiler ---velhasıl kelam, başka bi ton sebebin yanı sıra sadece binnur kaya'nın oyunculuğunu görmek için bile görmeye değer bir film.
(purpurum - 20 Aralık 2009 15:00)
sadece kahramanının cep telefonuna reklam sms'i gelmesi bile takdir edilmesini gerektiriyor bence. zira ben başka herhangi bir film ya da dizide denk gelmedim böyle bir şeye. izlediğim dizilerde/filmlerde ne zaman bir sms gelse, hep önemli amına koyim. bi bize mi geliyo lan iki dakikada bir banka manka tanıtım şeysi diye sinirleniyordum. şimdi sakinim!!
(kaba simsek - 28 Aralık 2009 18:06)
--- spoiler ---film mutlu bi sonla bitmiyor, mutlu görünen bi sonla bitiyor.--- spoiler ---
(tanrek - 29 Aralık 2009 19:40)
dün bi magazin programında, bi sinema ödülleri gecesinden görüntüler vardı..engin günaydın'ın burnuna dayadılar mikrofonu magazinciler, soruyolar habire bişeyler..engin günaydın'ın bi "ya.. pek de iş yapmadı filmimiz.. gişede başarısızdı.."deyişi var ki, ben o dakka epeyce utandım ne yalan söliyim..içim burkuldu bi..nebleyim şimdi bıkbık kalite malite ötmek istemiyorum ama recep ivedik zibilyon izleyici çekiyo bu salonlara..ama vavienin senaristi, gayet mütevazi şekilde ve buruk, gişede başarısızdı diyo..hem üzüldüm hem korktum..bu adamların hevesini, yeni işler yapmak için edinecekleri imkan ve hevesi kırıyor böyle şeyler..yani gidip teselli edesim geldi engin abiyi be..abim be.sen deme öyle. sıkma canını..ne şahane filmdi o öyle be..hep içine atıyon sen. biliyom ben. atma içine.diyesim geldi..:/
(mock caterpillar - 8 Şubat 2010 00:19)
film gerçekten hoş ve defalarca söylenildiği gibi fargo tadını rahatlıkla alabiliyorsunuz. ancak eğer senaristi ben olsaydım, filmde temel bir noktada değişiklik yapardım.--- spoiler ---bence seyirci engin günaydın'ın karakterinin karısını öldürmek için cinayet planı yaptığını önceden bilmemeliydi. yani en azından, taşla yaptığı denemeyi, o yolculuğu falan görmemeliydik.piknik yapılmalı, kapı çat diye açılmalı ve binnur kaya haşırt diye yuvarlanmalıydı. biz ise tüm bu planları engin günaydın'ın settar tanrıöven'e itiraf ettiği sahnede anlayıp, taşla denemeyi falan o sahnede görmeliydik. bence böylesi gerçekten hem daha merak uyandırıcı hem de sinematogrofik olarak daha yeri yerinde olurdu.--- spoiler ---
(the vagrant - 7 Nisan 2010 21:29)
engin gunaydın'ın uzun suredir kucuk kucuk skecler icerisine ya da yan roller aldığı filmlerine rastgele serpistirdiği tasra orta sınıfına ait gozlemlerini bu kez son derece incelikli ve butunluklu bir sekilde yansıttığı cok vurucu bir calisma olmus. ayrıca kendisinden pek cok insanin beklemeyecegi ve filmdeki mizahın da golgeleyemedigi elestirel bir tavır var bu filmde. ha bu arada "yereli" bu kadar iyi kavrayan ve bu kadar sahici bir filme bile "oryantalizm" yaftası yapıstırılıyor ya... oryantalizm kavramının su sıralar cokca rastladıgım uzere rastgele kufur niyetine kullanılmasına mı uzuleyim, filme haksızlık edilmesine mi kızayım sasirdim. ama ota boka oryantalizm demenin arkasında bu kavramının anlamına vakıf olmamak degil daha da vahim bir sorun yatıyor: içinde yasadigi toplumu ve memleketi tanımamak; ve boylelikle de neyin gercekten oryantalist neyin sahici oldugunu kavrayamamak.
(oz dionysos - 11 Nisan 2010 02:03)
son bikac gundur bu film hakkinda yapilan yorumlar fazlalasti, bunun filmin dvdripinin internete dusmesiyle bir baglantisi olabilirmi cok merak ediyorum.
(fuchs - 11 Nisan 2010 02:55)
su gibi akan filmdir. en başta bu filmi diğerlerinden ayıran özellik, önceden kurgulanmış prototip kimlikler üzerinden hareket etmek yerine, karakterlerini kendi yarattığı anlatı evreni içinde biçimlendirmesi. anlatıya tekillik kazandıran bu özellik, genel bir mesajın iletilmesinden çok, sosyal dokuya nüfuz eden karmaşık ilişkilerin açığa çıkartılmasını sağlıyor. bu yüzden film ele alınırken mesela taşradaki aile hayatı, farklı sosyal tabakalar arasındaki ilişkiler, kadın-erkek ilişkileri gibi pek çok farklı tema ayrı ayrı incelenebilir. bunu yaparken de genel bir düşünceden hareket etmek yerine her bir karakteri içinde bulunduğu mevcut koşullar etrafında incelemek daha anlamlı olacaktır. cemal *, vekil * ve hatta mesut * gibi karakterler ayrı ayrı ele alınmayı hak ediyorlar. --- spoiler ---filme adını da veren vavien metaforu filmi baştan başa kat ediyor. arabanın otomatik kapısının açılıp kapanmasıyla başlayan metaforlar, celal'in dengesizliklerine, samsun'a git-gellere kadar devam ediyor. görebildiğim kadarıyla bu metafor, içerdiği 3 temel anlam üzerinden yorumlanabilir:1. bir elektrik düzeneği olarak vavien. bu metafor ana karakter olan celal'in yaşamla kurduğu ilişkiyle ilgili. celal 20 yıllık elektrikçi olmasına rağmen vavien düzeneğinin nasıl kurulduğunu bilmiyor. bu bilgisizlik adeta onun iş ve aile hayatındaki mutsuzluğunun bir yansıması gibi. celal'in 2 nokta arasındaki elektrik bağlantısını kuramaması, kendi hayatında da kendi kişisel hayatıyla, onu çevreleyen dış dünya arasında bağlantı kuramaması olarak yansıtılmış. gizlice izlediği pornolar, karısının gizlediği paralardan haberdar olup bunu ona belli etmemesi ve sıkça pavyona gitmesi kurmayı başaramadığı bir bağlantının kısa devreleri gibi. 2. sevilay'ın* ölümle yaşadığı gelgit olarak vavien. celal içinde bulunduğu koşullardan öyle hoşnutsuzdur ki, sonunda karısını öldürmeye karar verir. fransızca anlamıyla vavien, yani gelgit, celal'in öldüğü sanılan karısının bir anda geri dönmesiyle ortaya çıkıyor. bu metafor birinciyle, üçüncü arasındaki bağlantıyı kuruyor. bu geçişin sağlanmasında cemal karakterinin büyük önemi var. cemal “vavien tertibatı"na bakarak onun nasıl işlediğini çözmeye çalışıyor. celal'i karısına dönmeye ve ona parasını geri vermeye ikna eden de yine o. vavien tertibatının tamamlanması için ara bir durak gerekiyor, bu metafor o görevi görüyor. 3. celal'in kafasındaki gelgitler ve son olarak da celal'in kendi hayatının vavien tertibatını kurması. celal kendi hayatında sürekli başka türlü bağlantılar kurmaya çalıştıkça başarısız olur. ancak öyle bir an gelir ki bütün şartlar onu ailesiyle mutlu bir hayat kurmaya zorlar. önce sırlarını dostu cemal'e açar, sonra karısından gizlediği parayı iade eder ve onu mutsuz eden ne sorunu varsa, oğluyla ve eşiyle ilişkileri, iş hayatı... bir bir yoluna koyar. bu üçüncü metafor adeta 1 ve 2. yi bütünlüyor. böylece celal vavien tertibatını tamamlamış oluyor. bunu da filmin son sahnesinde, vekilin ışığı aşağıdan yakıp yukarıdan kapatmasıyla görüyoruz. --- spoiler ---vavien çok yönlü ve sade anlatımıyla gerçekten sıradışı bir yapım olmayı başarmış. son olarak, belki çok dolaylı olacak ama, bana hrant dink'in “su çatlağını buldu”sunu hatırlattı.
(mesnetsiz - 13 Nisan 2010 21:13)
çok ince ince yazılmış bir senaryoya sahip, tekrar tekrar izlenebilecek harika türk filmi. coen kardeşler halt etmiş bence. filmi düşündükçe "bu ne güzel film, nasıl senaryo, nasıl ince ayrıntılar bunlar" diyip duruyorum kendi kendime...--- spoiler ---settar tanriöven'in neşet ertaş ile birlikte karşılıklı döktürdüğü, sonuna kadar harika bir senkronla çalıp, alkışları duyduktan sonra rakıyı diktiği sahne, bugüne kadar yapılmış en güzel yalnızlık tarifidir belki.--- spoiler ---
(yalnizlik mavisi - 18 Nisan 2010 21:20)
--- spoiler ---paso filmlerdeki saçmalıklardan, gerçekte olmayan mizansenlerden şikayet ediyorum ama sonra her şeyin tıpatıp gerçek olduğu bi film çıkınca bu sefer de şişip keşke bu kadar gerçek olmasaydı diyorum.. vavien'in çoğu sahnesi bana bu hissiyatı yaşattı.çünkü ben bu gerçek türk ailesi ortamını sevmiyorum.. hatta sevmemek ne kelime, tiksiniyorum, iğreniyorum. salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk ya videosunu millet nasıl seyredip gülebiliyor anlamıyorum*.. bu sevgisiz ortamdan, gerizekalı ebeveyn davranışlarından, çocuklarıyla ve birbirleriyle olan hem aptalca hem de sadece acıtmaya yönelik tartışmalarından nefret ediyorum. sürüsüne bereket saçma türk dizilerindeki aşırı mutlu ve vıcık vıcık sevgi dolu aile canlandırmalarından (daha iki gün önce ezel'de de vardı bu hayali aile sofrası sahnesinden) ne kadar kaçıyorsam bu gerçek sahneleri seyrederken de aynı rahatsızlığı yaşıyorum.filmlerimiz daha gerçekçi olsun istiyorum ama bu filmde celal'in karısını sevmeyen, oğlunu sürekli aşağılayıp kendi hayatındaki ezikliğinin acısını zavallı çocuktan çıkarmaya çalışan karakteri çoğu yerde kafasına odunla vurma hissiyatını yaşatıyor bana.. daha annesini yeni kaybetmiş ergen çocuğun kızla sarıldığında şapur şupur öpmeye başlaması da gerçek.. ve aynı derecede rahatsız edici.. hem gerçek istiyor, hem de güzel şeyler görmek istiyorum.. döner istiyorum ama dönmesin istiyorum demek gibi bi şey yani..film çok güzel.. ve çok aşırı gerçek. engin günaydın'ın senaryosu da mükemmel, taylan kardeşlerin rejisi de mükemmel. belki de ciddi ciddi türk sinemasının en iyi filmlerinden neredeyse o derece.. ama film bittiğinde yaşadığım hafif hayal kırıklığını da gizleyemiyorum. çünkü ben hikayenin daha genişleyeceğini sanıyordum. hatta ikinci piknik sahnesinde "aha şimdi gerçekten kapı kendiliğinden açılacak ve düşecek" bile demiştim. ya da samsun'da ihale mihale olmadığı ortaya çıkacak ve celal'in başı derde girecek diye beklemiştim. meğer filmin sonuna gelmişiz o an..bu fazla beklenti filmin içinde oluştu ama.. çünkü seyrettiğim şey birinci sınıf ilerlediği için yine birinci sınıf bi final bekliyordum. coen kardeşler filmi bekliyordum yani.. oysa filmi seyretmeye başlarken bu beklentim yoktu, film süresince oluştu.. aslında bu bile filmin iyi olduğunun göstergesi sayılabilir bence..engin günaydın senaryo yazsın.. daha fazla yazsın, hep yazsın. ve taylan kardeşler de artık rüştlerini ispat etmiştir bence. sonraki filmlerinde başyapıt bekliyorum. daha azı asla kesmez..--- spoiler ---
(brick top - 21 Nisan 2010 00:37)
cok sevdim bu filmi. taylan biraderler, kari-koca iletisimindeki ayrintilari cok iyi yansitmislar.--- spoiler ---vaviyen devrede, bir anahtar digerinin yaptiginin tersini yapar. buna ragmen sonucta ortaya cikan sey amaclanan seydir. isik aciksa kapanir, kapaliysa acilir. bu filmde sevilay* kocasi celal'in* kendisini sevmesini istiyor, celal ise karisinin paralarini alip kadindan kurtulmak istiyor. ikisi tamamen farkli seyleri isterken, filmin sonunda hem sevilayin istedigi gibi bir aile ortami olusuyor; hem de celal'in istedigi paralarin sahibi oluyor. yani vaviyen devre kuruluyor; kari-koca birbirinden farkli duygulara sahip olmasina ragmen, ortaya cikan sey herkesi memnun ediyor.celal'in film sonunda nasil olup da iyi bir insan oluverdigi konusuna gelince... celal, sevilay kazadan kurtulduktan sonra, sevilay'i oldurmeye tesebbus ettigini kadinin anladigini dusunuyordu. ama sevilay parayi kabul etmeyip onu birakmamasi icin yalvarinca, bu tedirginliginin yersiz oldugunu anlayip rahatladi. yani celal'in degistigi falan yok. sadece istedigini elde etti ve karisinin istedigi mutlulugu, yalandan da olsa, karisina vermeye karar verdi.--- spoiler ---
(buyuk engizisyoncu - 2 Mayıs 2010 11:44)
bir kez izlemek için güzel, ikinci kez izlemek için sıkıcı bir film.--- spoiler ---sinemada izlediğimde aklımda kalan tek şey binnur kaya'nın kalp kırıklığı içindeki bakışlarıyla kocasından sevgi dilenmesi -evet doğru kelime bu- sevgi dilenmesiydi."allah belasını versin senin gibi kocanın!" dedim içimden.--- spoiler ---işbu entry temiz ellerle yazılmıştır. :payrıca, binnur kaya türkiye'nin en iyi kadın oyuncularından biri olduğunu bu filmle gözümüze gözümüze sokar.
(kirlikedi - 12 Temmuz 2011 16:55)
--- spoiler --- gibihepsini geçtim de, yağmur bastırınca piknik malzemelerini kadınlar toplarken adamların domuz gibi arabada oturması gerçekten sinir bozucuydu. ayrıca, elbette ki güzel bir detaydı.--- spoiler --- gibi
(erisaa - 17 Kasım 2011 21:09)
güzel, eğlenceli film. ama benim için önemi kariyerimin ilk reklamını bu film sayesinde yapmış olmamdır. mühendis çıktıktan sonra ev halkının acayip beklentilerini karşılamak benim için artık iyice güçleşmişti. en basit pratik bilgileri bilmiyor oluşumu örtbas etmek için sürekli kirşoftan, maxwell den bahsediyordum* ama bu da beni kurtarmıyordu. priz tesisatı, paratoner kullanımı, evdeki elektrikli cihazlar, elektronik abidik gubidik şeylerle ilgili her türlü soruyu artık kendi içimde "babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi" ile biten soru silsilesi gibi düşünüp sessizce uzaklara bakıyordum. işte bu gidişatı değiştiren yüzümü güldüren filmdir vavien!!!banyoyu yenileme çalışmalarında iş aydınlatmaya geçince eve ustalar geldi. o sıra evde olan ben, dur bakayım nasıl oluyormus diye mesafeli bir şekilde izliyorum gençleri. sonra babam geldi vay efendim bu anahtarı içeri alın dışardan kapatıyolar diyerek, içindeki ürkek cocugu ortaya cıkarıyor akluofobisinden ilk kez bahsediyordu. ustalar da yok hocam buraya vermişler çıkışı falan diyerek babamın yersiz depresyona girmesine neden oluyorlardı. adamın bütün istediği içeride bir aydınlatma anahtarıydı, etrafa çok mu şey istiyorum der gibi bakıyordu. evlat yüreği, elektrik mühendisi olarak "durun, bu işin bir çözümü var, neden vavien bağlamıyoruz dedim!!". hayatımın ilk mesleki terimini cümle içinde kullanıyor olmamdan mütevellit sesim heyecandan biraz catlak cıktı falan ama etkiyi hissediyorum. ustalarda aferin bize iş çıkardın diyen ama bir yandan da nereden biliyor lan bu vavieni bakışları, babamda dünyanın en sacma gururunu gördüm bu sözümden sonra. ve ben vavien filminde ne gördüysem anlattım, projeyi falan çiziyorum uyduruktan. nasıl bir hayırlı evladım o an anlatamam. neyse ustalar vavien falan bağlamadı tabii ama babam uzunca bir süre anneme "bu kız olmuş, dogru yapmısız bunu" minvalinde bakışlar attı.işte böyle bir filmdir vavien. biz mühendislerin işin inceliklerini öğrenebileceği kutsili bir doktorları, ally mcbealli bir avukat dizisi olmayabilir ama neyse ki vavieni var. teşekkürler engin günaydın!! hem cok büyük oyuncu hem de büyük insansın!*
(incir rakisi - 24 Eylül 2013 17:49)
Yorum Kaynak Link : vavien