Süre                : 3 Saat 9 dakika
Çıkış Tarihi     : 18 Ocak 1965 Pazartesi, Yapım Yılı : 1965
Türü                : Drama
Taglar             : Rusya,Başlığında sayı
Ülke                : SSCB
Yapımcı          :  Kinostudiya imeni M. Gorkogo , Pervoe Tvorcheskoe Obedinenie
Yönetmen       : Marlen Khutsiev (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Marlen Khutsiev (IMDB)(ekşi),Gennadi Shpalikov (IMDB)
Oyuncular      : Andrey Konchalovskiy (IMDB), Oleg Vidov (IMDB)

Mne dvadtsat let (~ Ich bin zwanzig Jahre alt) ' Filminin Konusu :
Mne dvadtsat let is a movie starring Valentin Popov, Nikolay Gubenko, and Stanislav Lyubshin. Following three lifelong friends who return to Moscow after military service, we see their aspirations juxtaposed against everyday life in...

Ödüller      :

Venedik Film Festivali:Special Jury Prize


  • "(bkz: mosfilm)"
  • "(bkz: sergei eisenstein)(bkz: the film sense)"
  • "(bkz: turetskii gambit)"
  • "(bkz: ironiya sudby ili s legkim parom)(bkz: brilliantovaya ruka)(bkz: operatsiya y i drugiye priklyucheniya shurika)(bkz: kukushka)"
  • "(bkz: kurgu)(bkz: gerçekcilik)(bkz: deneysel sinema)"
  • "soviet montage olarak da anılan dönem. özellikle sergei eisenstein'ın potempkin zırhlısı filmindeki merdiven sahnesi bunun en güzel örneğidir."
  • "mne dvadtsat let, letyat zhuravli, kalina krasnaya, do jivyom do ponedelnika sinemanın diğer yüz akı filmleri arasındadır."
  • "(bkz: sovyet devrim sineması)"
  • "son dönemlerinde yapılan animasyonların her biri zamanının ötesindedir."
  • "mikhail kalatozov ve sergei urusevsky ikilisinin yardırdığı sinema dönemi. böyle bir görsellik yok amınakoyim. sanki filmlerinin içinde volta atıyosun izlerken."
  • "stalin ve avanesi'nin proaganda enstrumanı olarak kullanıldıktan sonra bir daha kendisinden hayır gelmemiştir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    montaja getirdiği devrimsel yenilikler ile 20 ila 40 lı yıllar arası efsane dönemini yaşayan, daha sonra kabız olan ulusal sinema janrıdır. 70 den sonra tekrar uyandığında montajdan eser kalmamış, tedavülden kalkmış, mühim auteurler alana yerleşmiştir. artık sovyet sineması demeye gerek yoktur 40 lardan sonraki rus sinemasına, zira değişmiştir, başkalaşıma uğramıştır, yayılmıştır...


    (ditriell - 28 Mart 2007 02:24)

  • comment image

    rusya'da, devrim sırasında, okuma yazma bilmeyen ve kırsal kesimde yaşayan insanlara, içlerinde yaşadıkları sosyal ortamda nasıl bir yerleri olduğu, haklarının nasıl çiğnendiği ve bu durumdan neden kurtulmaları gerektiği konusunda bilgi verme işlevine de sahip olmuştur. devrim gerçekleştikten sonra, özellikle sergei eisenstein'ın öncülüğünde sanatsal niteliği giderek artmaya başlamıştır. zaman içerisinde, dünyaca ünlü oyunculardan ziyade, dünyaca ünlü yönetmenlerle ve sürekli bir değişim içinde kendi kendini yiyip bitirmiş bir toplumun üstyapı ürünü olarak anılır olmuştur.

    (bkz: pudovkin)
    (bkz: sergey yutkevich)
    (bkz: grigori chukhrai)
    (bkz: sergei bondarchuk)
    (bkz: nikita mikhalkov)
    (bkz: andrei tarkovsky)


    (krasnoya - 7 Şubat 2008 06:37)

  • comment image

    gizli bir cevherdir, insana sinemanın her gün yenisi çekilen ve popcorn gibi tüketilen sabun köpüğü bir şey değil, bir sanat olduğunu hatırlatan örnekleri barındırır. ne yazık ki politbüro baskısı filan derken arada çok kaynayan isim olmuştur ama yine de bir çok muazzam eser ortaya çıkmıştır.


    (rasseneur - 23 Ağustos 2010 02:15)

  • comment image

    dünyada ayrı bir yeri olan sinema. sovyet sinemasında asıl gelişmeler devrimden sonra gerçekleşmiştir.

    devrimden sonra sovyetlerden birçok yönetmen ve sanatçı avrupa'ya gitmiştir. başta fransa ve almanya olmak üzere buralarda çeşitli teknik eğitim süreçlerinde bulunulmuştur. o zamanlarda sovyetlerde bir sinema endüstrisi kurulması gündeme gelmiş, nihayetinde alınan politikalarla bunu temelleri atılmaya başlanmıştır. devrimin etkisi filmlere yansımıştır. ilk dönemlerde 'sokak serserisi, dağ kızları' gibi filmler görülürken, kısa bir süre sonra 'izdiham, ekmek, ayaklanma' gibi filmler görülmeye başlamıştır.

    'ajitasyon trenleri' kurulmuştur gelişiminde. propaganda amaçlı ve sovyetlerin en uzak köşelerine dek gitmekte ve gayelerini halk ile paylaşmaktadır bu ekip. o dönemlerde (1918) moskova'da devlet sinema enstitüsü kurulması da büyük gelişmelerden birisidir. bu olay daha sonra st. petersburg'da çeşitli sinema okullarının açılmasıyla pekişir.

    sovyet sinemasının başlarında komünist rejimli filmler hakimken sonrasında bu filmler üzerinde bir değişime gidilmiştir. daha tabana, daha çok halka inilmek istenilmeye başlanılmış, filmlerin sosyolojik boyuta indirgendiği görülür sonrasında. sovyet hükümeti aslında bunu bir politika olarak görmüştür. bu sovyetlerin doğu bloğundaki 'sanatsal' alandaki oklarından birisiydi sadece. o dönemler daha iyi incelendiğinde sovyet sinemasının, avrupa sineması ve amerikan sinemasından farklı bir yolda ilerlediği net bir şekilde görülür.


    (zarp - 12 Şubat 2011 02:26)

  • comment image

    teknik açıdan olmasa da konu ve karakterler açısından türk sineması'na oldukça benzemektedir. bunun nedeni tabiî ki merhum sovyet halklarının da en az biz türkler kadar*, hatta bizden daha fazla doğulu olmalarıdır.

    sscb yapımı bir filmde gayet "himmet ağabey" tipinde insanlar, şark kurnazlığı, köy muhtarları* ve kız kaçırma olayları bile görülebilirken, bir hollywood filminde doğal olarak bunların hiçbiri görülemez. bazen köy ya da çiftlik benzeri mekanlar görülebilir; ama o mekanlar da amerikan mutfak, amerikan tıraşı gibi sadece oraya aittir.


    (soselo - 15 Aralık 2011 23:36)

  • comment image

    sovyet sinemasının montajla tanınmasının sebebi çok ilginçtir. devrimden sonra konulan negatif film kotasından dolayı sinemacılar ya film bulamaz ya da çok sınırlı negatiflerle çalışmaya başlarlar. bu dönemde aynı zamanda hoca da olan (pudovkin'de öğrencileri arasındadır) lev kuleşov, daha önce çekilmiş filmlerden parçaları bir araya getirerek yeni bir tarz yaratmıştır.

    sovyet sinemacıları yeni bir kurgu ve çekim tekniği geliştirirken meselenin teorik kısmına da ağırlık vermiş, bu yönleriyle de dünya sineması içinde ilk olmuşlardır. lev kuleşov, dziga vertov ve sergei eisenstein sinema tarihinde sadece filmleriyle değil, kuramcı yanlarıyla da anılmaktadırlar.


    (ben her zaman ben ama hangi ben - 19 Mayıs 2012 13:58)

  • comment image

    devrim öncesi yönetim tarafından fazla önemsenmeyen sinema, "sinema, bizim için sanatlar içinde en önemlisidir" sözünü sarfetmiş lenin'in desteğiyle büyük bir ivme kazanmıştır.
    1919'da amaçla sinema devletleştirilmiş, 1922'de de devlet yüksek sinema teknik okulu kurulmuştur.
    dziga vortov, lev koloşov, vsevolod pudovkin, aleksandr dovçenko gibi rus sinemasına "yeni bir soluk" getiren yetenekli isimler ile birlikte sovyet sineması doruğa ulaşmış, altın çağını yaşamıştır.
    daha çok bireyi ve toplumsal mücadeleyi anlatmaya yönelik sovyet sinemasında sosyalist gerçekçiliğinden pek çok ize rastlanabilir.hemen fark edilebilir ki, "amerikan rüyası"nın peşindeki amerikan sineması ile sovyet sineması aynı bu iki ülkenin rejimleri gibi birbirine oldukça zıttır.
    her ne kadar stalin zamanında görülen baskı rejimi sanatçılara neredeyse her şeyi kısıtlayan bir düşünce kontrolü olarak yansımış ve lenin hükümeti zamanında çekilen filmlerle eşdeğer eserler meydana getirmeyi önlemiş olsa da, stalin döneminin ardından sinema tekrar yükselişe geçmiş, fakat lenin döneminin görkemini hiç bir zaman yakalayamamış, sovyetlerin çöküşüyle de göçüp gitmiştir...

    sungu çapan ’ın sözleriyle: "sovyet sinemasındaki yeni kuşağın bütün çabalarına karşın, o yüce ustalar çağının imgesel olanla nesnel arasındaki diyalektik birliği ustaca kuran sağlam sinemasını; canlılığıyla,sarsıcılığıyla sürdürebildiği, yineleyebildiği söylenemez."


    (ara - 8 Ağustos 2006 13:40)

  • comment image

    (söyleşiden) http://alihasar.blogspot.com.tr/…ski-roportaji.html

    - yine de sovyetler birliği’ndeyken tanınıyordunuz. filmlerinizi izlemek isteyenler, gişe önlerinde kavga ediyordu...

    - birincisi, sovyetler birliği’nde film çekmesi yasaklanmış bir yönetmen olarak tanınıyordum. ikincisi, benim için olduğu kadar seyircilerim için de önemli olan ruhun derinliklerinden gelenleri çekmeye çalışıyorum. üçüncüsü, filmlerim bir ifade biçimi değil, bir duadır. film çektiğimde bu benim için bir düğün gecesi gibi oluyor. bir resmin önüne yanan bir mum ya da çiçek koyduğum zaman, seyircim onunla bütün samimiyetiyle konuşur, hâl dilini anlar. çok basit, kötü ya da zeki bir biçimde ortaya bir dil koymam, çünkü düşüncelerdeki tiranlık diyalogu bozar...

    tarkovski


    (zarp - 26 Şubat 2014 22:21)

Yorum Kaynak Link : sovyet sineması