• "zamansız çingene ruhumu açığa çıkaran flemenko mühendisi, şu dünyada canlı dinleyemedim ya ona yanarım. yaşaması safi zarar olan insanlar hala nefes alırken, güzel insanlar bırakıp gidiyor.üzgünüm"
  • "bilal adında bir arkadaşım var. gerizekalının teki. keşke bu güzel müzisyen yerine o öleydi."
  • "keşke onun yerine tayyip ölseydi."
  • ""ustad nasil bu kadar hizlisiniz?" diye sormuslar.."parmaklarimi gevsetiyorum, popomu sıkıyorum" demis.. rodrigo nun concierto de aranjuezini eksiksiz calabilen tek adam.."
  • "küçüktüm ufacıktım abim dinletmişti, bilbakiim kaç kişi çalıyor demişti... en az üç cevabını verincede gülmüştü.. sebebini çok sonra anladım. (bkz: en iyi olmak)"
  • "ben 6 yaşımdan beri gitar çalıyorum ulan lafını rahatlıkla söyleyebilecek şahıs. kırılmayınız üzülmeyiniz."




Facebook Yorumları
  • comment image

    atari salonuna gidersiniz street fighter oynamaya, bakarsiniz makina dolu biri oynuyor. kafayi uzatirsiniz abinin sagindan bakarsiniz ki abi zangief'le oynuyor. ulan zangief'te bok gibi karakterdir insan ken'i alir aduketleri dizer depdepleri cakar diye gecirirsiniz icinizden. o sirada abi sagat'tan biraz dayak yemeye baslar. siz de kulakta tiger . tiger . tiger uppercut sesleri yankilanirken gencligin verdigi heyecanla abi abi geceyim mi veya abi yanina gireyim mi diye sormadan tek jetonunuzu atarsiniz makinaya here comes a new challenger nidalariyla. abi size bakmaz bile. alirsiniz ken'i yencem ben abiyi kim tutar depdep'i gaziyla. abi'de gider blanka'yi falan alir nebliyim. sora mac baslar ve abi acimadan 30 saniyede size hayat dersi gibi 2 tane perfect ceker. siz daha olayin sokunu atlatamadan anlarsiniz ki abi her adamla tek jetonla oyunu bitirmis bir tek en sona zangief'le bitirmek kalmis. iste arkadaslar o abi paco de lucia'dir. o abi adami bir cilginlik edip sker ustune bir de kalbini kirar.


    (chrome - 13 Nisan 2008 20:39)

  • comment image

    yeni dunyanin orta bati sehirlerinden birinde verdigi konserden sonra ucube bir restoranin tuvaletinin girisinde tanistigi iki sarisin kizla tuvalete dalmasi ve iceride 45 dakika kalmasiyla dikkatimi cekmisti. ertesi gun soz konusu sehrin telefon rehberindeki tum cinsel munasebet rahatsizliklari doktorlari (bevliye de lucia'cilar) arayip iclerinden hangisinin ispanyolca bildigini test etmistik.
    capkin gitarist paco, yeni bir under the missouri sky aksami henuz gul memelerini gosterir, gunes kansas uzerinde batarken, aniden parmagini dudaklarina goturup sessizlik istemisti. ben oyle sanmistim. ya da bir sizisi olmaliydi. aci cekiyordu. doktordan henuz donmustu. sarisin, kucuk goguslu orta bati kizlari paco'ya iyi gelmemisti. organlari sallantidaydi ve parmaklari dert gormustu. acisi ondandi belki. hayir, hayir, sus dedi, bir ses duydum. kulak kesildim. mississippi kiyisinda yorganlarini yikayan zenci kizlarin gulusmeleri duyuluyordu. tom sawyer de lucia hemen dogruldu ve suya atladi, karsi kiyiya kizlarin yanina dek yuzdu. caldigi en iyi bulerias'yi da o bataklikta tingirdatti.


    (madeira - 13 Haziran 2002 00:31)

  • comment image

    annesi portekiz asillidir paco'nun, luziadir ismi o yüzden. parmaklariyla degil, kalbiyle caldigi icin konserlerinde agladigi görülmüstür*.
    al di meola ve john * ile calismaya basladiktan sonra ufkunun cok genisledigini bizzat itiraf etmistir*.
    son yillarda turnelerden arda kalan zamanda meksika'daki* evinde keyif sürüyor.
    hakkinda hazirlanan bir belgeselde "sanatci yaratma sürecinde aci ceker" lafini etmis, belgeselin en sonunda ise hamaga uzanarak "aslinda hepsi palavra, gercek sanatci aci falan cekmez, iste böööyle hamaga uzanip bütün gün yatar" deyip uykuya dalmistir.
    chick korea hayranidir ve onun icin "ispanyol veya cingene olmayip bizim müzigimizi bu kadar anlayabilen baska insan yok bu dünyada" demistir.*
    yeni baslayanlar icin antologiasi tavsiye edilir.


    (kwisatz haderach - 20 Aralık 2002 02:34)

  • comment image

    zamansız çingene ruhumu açığa çıkaran flemenko mühendisi, şu dünyada canlı dinleyemedim ya ona yanarım. yaşaması safi zarar olan insanlar hala nefes alırken, güzel insanlar bırakıp gidiyor.
    üzgünüm


    (elifmanifestosu - 26 Şubat 2014 11:13)

  • comment image

    nasıl ki rock'n roll'da elvis'in yeri hiçbir zaman dolmadı, pop'ta michael jackson'ın tahtına kimse oturamadı, aynı şekilde flamenko adına ikinci bir paco de lucia gelmeyecek bu dünyaya. onu da geçtim, yaşayan en büyük gitaristti. hepimizin ilham kayanğıydı. gitarı elime ilk aldığım günden beri hep onun gibi çalabilmeyi hayal ettim. vakitsiz ayrıldı aramızdan.


    (don toblerone - 26 Şubat 2014 13:59)

  • comment image

    içinde yaşadığım ülke soyuluyor, olsun biliyorum zaten soyuluyordu. şaşırmadım. çalışmaktan iflahım sikiliyor köpek maması gibi para alıyorum, evet bundan da haberdardım. velhasıl kelam bir kere daha yüzüme vurulunca buna da şaşırmadım. terbiyesizlik, çiğlik, izansızlık, kokuşmuşluk almış yürümüş; evet son zamanlarda daha da gözüme sokuluyor ama bu da üç aşağı beş yukarı belliydi. bana yalan söylenmiş; eh hayat kerhanesinde sermayelikten peçeteciliğe kadar her departmanda çalıştım; aslında domuz gibi biliyordum.

    ama paco'nun ölümü çalışmadığım yerden geldi. herhangi bir gitarist ya da müzisyen olsa "dolan vade"den bahsederim ama paco gidince, ne bileyim, demirbaşı eksilmiş oda gibi oldum birden. insan evladı gibi çalmadığından mıdır, flamenko ile özdeşleştiğinden midir, gitar, hele hele flamenko gitar dendiğinde demirbaş gibi saydığım isimlerden biri olduğundan mıdır, yoksa o olmadan al di meola asla yeterince flamenko olmadığından mıdır, bu dünyada demirbaş gibi gördüklerimden biri oldu paco hep. eksilemez. eksildi mi hesabı sorulur.

    ve fakat hiçbirimiz demirbaş değiliz. bunu unuttun muydu, "bir sonrakine giderim" diye ayağına gelen tüm fırsatları erteledin miydi sana eski kayıtlardaki hoş bir sedadan başka bir şey kalmıyor. kader sana, anılarına, hayatının fon müziğine nanik yaparcasına, sahilde iki çocuğu ile oynarken çekip alıyor paco de lucia'yı. nasıl lan diyorsun, nasıl amınakoyim, gitar kursunda "sağ serçe parmağınızı kullanmayın" diyen hocaya burun kıvırttıran koskoca de lucia nasıl ölür. kavramlar nasıl ölür, fenomenler nasıl yok olup gider?

    halbuki deniz demirbaş, kum demirbaş, sen değilsin. bilmen gerekirdi ama işine gelmedi. o yüzden "ömürcüğü o kadarmış" diyemiyorsun.

    "nasıl ya, öldü mü?"

    he ya.


    (resimhane - 27 Şubat 2014 00:49)

  • comment image

    adios paco...

    kendisi ile tanisikligim 21-22 yil oncesine dayanir ki 32 yasindayim.

    gitara baslama sebebimdir. kayseri'nin 8000 nufuslu bir ilcesinde kolay degildi bu isler 20 sene once.

    flamenko?

    salt flamenko ile kisitlanamaz paco de lucia. veya ezberden jazz ile iliskileri vs. laflari da degildir.

    paco jazz calmamistir, calanlarla beraber calmistir. haliyle muziginde etkileri gorulmustur.

    brezilya'nin da etkileri gorulmustur.

    rabello'yu cogu kimse bilmez, cok genc yasta olen bir brezilyali gitaristti. benim bu yasimdayken, once trafik kazasi geciren, ardindan aidsli kan verilen ve olen bu genc adam, paco de lucia'ya derin bi ilham vermistir. arastiranlar, bu genc paco de lucia'nin insan otesi performansi ola tico tico yorumuna ve ustadin gence nasil hayranlikla baktigini da bulur.

    ama o genc paco'nun yaninda heyecandan olmek uzeredir.

    mutevazilik budur, kendine hayran olan birini bile hayranlikla izleyebilmek.

    paco flamenkonun disina ya digerleriyle, ya da klasik gitar literaturunun en bilinen eserleriye cikmistir.

    en bilinen eserlerle cikmak, populerlik kaygisi degil, aslinda meydan okumadir.

    mutevazilik, meydan okuma ile bozulmaz. bunu karistiran coktur.

    gelelim asil meseleye, flamenkoya.

    flamenko ritmik muziktir. tum karakterini ritm belirler. melodi cok cok cok geri plandadir.

    hatta, genel kaninin aksine, gitar once dansci, sonra sarki siralamasinda 3. muhim ogedir.

    evvela sabicas ile baslayan gitari one alma surecinde isi tepe noktasina oturtan en onemli isimdir. bu sirada tabii ki bir baska paco olan paco pena da cok buyuk isler yapmistir. ama asil paco olarak bilinen paco de lucia'nin isigi yoktur onda.

    yillarca enstruman ve icrasini incelemek insani bazi sonuclara goturur. bu sonuclarin cogunu paco de lucia sayesinde fark etmektir olay biraz da.

    sanatta yaraticilik sadece ilham midir, yetenek midir?

    cogu kisinin goz ardi ettigi sey tekniktir. paco de lucia o alzapualari, o picadolari, ritmik varyasyonlari teknigi sayesinde calmis, olusturmus, turler arasinda uygulamis, icinden gecen her seyi gitarina dokebilmistir.

    bulerias bulerias olali almoraima gibisini gormemistir mesela. veya moratio chico, manolo sanlucar, tomatito tangoslarda bir paco de lucia cesitliligine asla ulasamamistir. la canada gibi bir eserin yanindan gecememislerdir.

    hele zyryab gibi bir eserin dunyada esi benzeri yoktu, taa ki paco ile yasit bir gitarist bir eseri besteleyene kadar. o da bizim dogan canku'dur ve hic de onun altinda kalmaz. ama o eserdeki bariz zyryab etkisi aciktir.

    paco da etki altinda kalmistir tabii, egberto gismonti, chick korea gibi isimlerin muziginden, coryell, meola, mclaughlin gibilerinin tekniginden cok sey kapmistir.

    ama etkilendiginden fazla etkilemistir.

    light and shade isimli belgesel aslinda cok guzel anlatir onu.

    iyi de bu adam neden buyuk bu kadar? sadece iyi caldigi, iyi beste yaptigi, yeni tekniklerin yolunu actigi icin mi?

    paco de lucia'nin klasik gitar dengi andres segovia'dir bir bakima.

    nasil segovia klasik gitari konser salonlarina sokmus, klasik muzik literaturune katmis, en burnu buyukleri karsisinda diz cokturmusse, paco de lucia da flamenkoda bunu yapmistir.

    tek basina royalbilmemnede sahneye cikmis, bunu bir album yapmis ve biz de variz bu dunyada, demistir.

    cogu isim flamenkonun dirilisini almoraima ve bir rhumba olan entre dos aguas eserlerine baglar. haksiz da sayilmazlar, ama bu birden parlama degil, gostere gostere gelen bir adamin en sik goludur.

    paco de lucia'nin teknigi gecildi gecilecek. hatta bana gore tomatito sadece flamenko icrasinda onun duzeyini yakalamis bir adamdir. ama kalanlar? suphelidir tabii.

    paco'dan daha hakim adamlar hep vardi gitarda, bana kalirsa klasik gitarist olmasina ragmen paco'dan fersah fersah ileride bir kazuhito yamashita vardir mesela.

    ama paco'yu farkli kilan salt icraci olmayisidir.

    hem icraci, hem besteci, hem "inovatif" anlamda agustin barrios'tan sonra dunyaya gelmis tek kisidir. elektrikli muzik aletlerini bilmem, onlardan ornekleri tanimam. ama konustugum turlerde bu bayragi devralmaya en yakin isim vicente amigo'dur. 3 yasindan beri paco'nun dizinin dibindedir zaten. soguk nevaledir ve artizin onde gidenidir.

    paco de lucia, benim icin hayran olunan, takip edilen, arastirilan, taklit edilen vs biri degildi. cok daha fazlasi, hayatimi sekillendiren en onemli adamlardan biriydi.

    2 hafta once epeydir yasadigim ispanya'dan geldim, cunku ispanya paco yuzunden bir hayaldi.

    en son birinin olumune 1995 yilinda aglamistim. paco icin agladim. o benim 20li yaslarimin en onemli figuruydu ve o zamalarin geride kalmasini kabullenmek demek olmesi demek.

    izledim, gordum, tanidim.

    hayatima etki eden biriydi.

    flamenkoya paco ile baslarsiniz. sonra flamenkoyu kesfeder, paco'yu bir miktar unutursunuz bu arada. ama doner dolasir, yillar icinde yeni birikimlerle, daha olgunlasmis bir bakisla tekrar ona doner ve yeniden kesfedersiniz. daha derine inersiniz.

    hakkinda tum soylenenlerin kaynagina inersiniz.

    paco seri picadolarin siirsel icracisi vs. degildir. onu yapan binlerce adam var dunyada. paco o isin michelangelo'sudur.

    adios maestro...


    (asturquemandele - 28 Şubat 2014 04:58)

  • comment image

    ispanyol flamenko caz üstadı, esin kaynağım, nick babam.

    müzik dağarcığımın çok da geniş olmadığı sagopa'nın sagopa olduğu zamanlardan bahsediyorum. her gün sagopa dinleyip tribe giriyorum falan. hayırdır amk lise 2'de neyin pesimistliği bu. zannedersin evde ayyaş bir babam var, annemi her gün dövüyor, kardeşlerimden biri sakat ve ben okul çıkışı pavyonlarda garsonluk yapıyorum. hayatın felsefesini çözmüş edasıyla ellerim cebimde, kulağımda kulaklıklar, okul dersane ev arasında mekik dokuyorum. halbuki ortaokulda herkes blok flüt ile yılan hikayesinin müziğini çalmaya çalışırken ben kısa sap bağlama çalıyor, küçük bir kıvırcık ali edasıyla babamın aile sohbetlerinde, rakı sofralarında meze olabiliyordum. şimdi düşününce fark ettim ki bütün pesimist eğilimim belki de bu yüzdenmiş lan. abbaaaav.

    neyse böyle böyle dünyanın bütün kahrını omzumda taşıyormuşcasına üniversiteyi kazandım. gitar ile tanışmamın da arifesi bu zamanlara denk gelir. günlerce gitar çalıyor, moraran ve yassılaşan parmaklarıma bakarken keyif alıyordum. bir ara o kadar mutluydum ki dünya üzerinde en kısa sürede ve en doğru şekilde bare basabilen tek adam benmişim gibi davranıyordum. önce gitarımı öpüp sonra da bare basan kabuk bağlamış parmaklarımı öpüp gözlerimle ellerimi yukarıda birleştiriyordum.

    bir gün yine böyle pratik yapıyorum, yutubta related videoslardan entre dos aguası tıkladım ve başladım inatlaşmaya adamla. ben de çalarım falan modundayım. metronomla deniyorum, tırnaklarıma solüsyon yapıyorum onun gibi çalabilmek için. nafile. pesimistlikten sıyrılıp optimistlikle hayalperestlik arasında sıkışmışım hacılar. velhasıl hiç bir zaman çalamadım o şarkıyı. ama bendeki etkisi geçmedi. üstadı, çalarken izliyor ve enteresan saç stili ve yüz ifadesiyle her izleyişimde mest oluyordum. hatta en son türkiye'ye geldiğinde bilet bulamadım diye gitarı elime almaya tevbe edip diz çökmüştüm laptopun önünde belki beni affeder diye. öyle bir saygım vardır kendisine.

    hep kendisiyle ilgili bir entry gireyim isterdim ama ölmeden önce nasip olmadı. şimdiye kısmetmiş. inşallah yattığı yerde mutludur ve gittiği yerde hala yaptığı müzikle etrafındakileri mest ediyordur. hayatıma eğer bir merkez belirlemem gerekirse orada müzik var. onun da merkezinde paco de lucia.


    (papa de lucia - 18 Temmuz 2014 10:08)

  • comment image

    iki gece ustuste konserine gidip cicek verdikten sonra, sehrin sokaklarinda karsilasinca "sen bana cicek verdin" demesiyle eriten adamdir..
    utangac gulumsemesi aklima kazinmis..
    flamenko askti, biz de cocuktuk, kucuk sevinclerimiz vardi iste..


    (gurubvakti - 1 Haziran 2004 22:54)

  • comment image

    küçüktüm ufacıktım abim dinletmişti, bilbakiim kaç kişi çalıyor demişti... en az üç cevabını verincede gülmüştü.. sebebini çok sonra anladım.
    (bkz: en iyi olmak)


    (kisa - 3 Haziran 2004 00:45)

  • comment image

    o güne kadar gitar hiç bir orkestrada kabul görmezken bir gün ispanyadan andres segovia denilen bi adam çıktı ve o günün hatırı sayılır müzik otoritelerini karşısına alarak onlara gitarıyla kusursuz bir dinleti verdi ve ardından 'gitarda piano ve keman gibi bir orkestra enstrümanıdır!' demiş ve kimsede ağzını açamamış ,bir anlamda gitar dünyasında bir dönüm noktasına imza atmıştır.
    andres segovia öğrencilerine mezuniyet plaketlerini verirken sıra john williamsa gelir...segovia williamsa :'bak john bugüne kadar gitar bağlamında hiç bir şyden korkmadım ,senin dışında...' der.john williams'sa daha 17 yaşındadır ve 'senin adın hergün gitarın adının bir adım önündeydi ve ben hergün senden nefret ettim!' der.....
    bir gün bir konsrede paco be john williams bir araya gelir..önce william çalar..bitirdiğinde paco mikrofonun başına gelir ve 'müzik dinlediniz....' der..(paconun bu lafının taşıdığı derinliği tahmin edin ve john williamsa olan büyük saygısınıda...) ve nihayet sıra pacoya gelmiştir.inanılmaz rasguadolar,apoyandolar,legadolar...williamssa 5 yaşındaki bir çocuk gibi seyirciye arkasını dönmüş ,elini yanağına koymuş pacoyu dinlemektedir..paco (konsantre olmuştur)bitirirken williamsı görür ve şaşırır...williams mikrofona yönelir ve 'tanrı gelseydi gitarı böyle çalardı..'der....


    (ernesto83 - 19 Haziran 2004 14:03)

  • comment image

    canlı dinlemenin doyum olmadığı mükemmel şahsiyet..
    flamenko jazz ın asla ölmeyecek yıldızı
    vcd sini her taktığımda.. kendimden utanıyor iğreniyorum.. tutuğum gitara bakıyorum..
    parmaklarıma bakıyorum ve intihar edesim geliyor.. böle bişi olmaz.. yahu..
    türkiyeye sessiz sedasız geldiğinde.. onu dinlemeye gitmediğim için kendimden utanıyorum..

    dandirik bilgi üniversitesi konservatuarına ben giremezken.. o adamın al di meola ile ders verdiği börkli üniversitesine asla gidemeyeceğimi biliyorum.. ama olsun.. hayal kurmakta zevkli..
    ahh ulan ahhhh

    " solo quiero caminar " şarkısını herkez dinlemeli.. tam bir klasiktir.. aynı zamanda bu şarkıyı levent yükselde yorumlamıştır.. " tuana " bağlamında..
    al di meola dan sonra en hoşuma giden gitaristtir..

    gitarda palavra yapmaz..
    hamersız pull suz.. saniyenin 64 te birinde 20 nota iner.. ben vücudumun hiç bir uzuvuyla adama yetişemem

    bide burda paco ya bir sözüm var..
    ulan allahın cezası ne güzel akor akor giderken bir anda ne garip notlar girersin aralara anlamam.. olmadık yerlere olmadık şeyleri sıkıştırmanın anlamı varmı şerefsiz..
    uzaylısın olm sen uzaylısın..


    (nahuel polaris - 29 Aralık 2001 02:49)

  • comment image

    paconun babası ve o dönemin ünlü orkestra şefi yakın arkadaşlardır.paco 9 yaşındayken ikisi gitar çalıp eğlenmektedirler.bir ara paco bu insanlara limonata getirirken,'yanlış çalıyorsunuz!' der...bunun üzerine babası pacoya 'ziktir git lan!' diye ziktiri çeker...devam ederler...sonra boşları almak için geri geldiinde paco tekrar ' yanlış çalıyorsunuz!' der...babası da tekrar 'bi ziktir git!'der..ne var ki orkestra şefi 'bi dakka ya neyi yanlış çalıyoruz?' dediğinde paco : ' cumpası..' der ve eliyle ritmi işaret eder...bunun üzerine orkestra şefi paconun babasına döner ve :'bu çocuğu bana ver ve dünyanın en iyisi yapayım!' der. ve 7 yıl sonra paco 17 yaşında new york ta konserde saniyede 17 ton basmakta ve dünyayı sallamaktadır....


    (ernesto83 - 19 Haziran 2004 13:43)

  • comment image

    "bir flamenko gitaristinin eğitim zemini çevresindeki müziktir, gördüğünüz insanların yaptığı müziktir, müzik yaptığınız insanlardır. müziği ailenizden öğrenirsiniz, arkadaşlarınızdan öğrenirsiniz. sonra teknik üzerine uğraşırsınız... anlamalısınız ki bir çingenenin hayatı bir anarşi hayatıdır. bu yüzden flamenkonun yolu disiplin olmayan bir yoldur. biz varolanları aklımızla organize etmeye çalışmayız, keşfetmek için okula gitmeyiz. sadece yaşarız.... müzik hayatımızın heryerindedir." paco de lucia

    "müziğimdeki köklerimi hiçbir zaman kaybetmedim, yoksa kendimi kaybederdim. yapmaya çalıştığım şey; bir elimin gelenekte olması, diğerinin de flamenkoya yenilikler katmak için başka yerleri kazmasıydı. kendimi kaybettiğimi düşündüğüm bir zaman oldu, ama şimdi değil. şunu farkettim ki, eğer isteseydim bile, başka bir şey yapamazdım. ben bir flamenko gitaristiyim. başka herhangibir şey çalsaydım bile, çaldığım şey yine flamenkoya benzeyecekti." ( saf flamenkocuların müziğinin köklerini kaybetti eleştirilerine itafen.)

    *gerçek adı:francisco sanchez gomez (adını annesi lucia gomez'in anısına de lucia olarak değiştirmiştir)
    *doğum tarihi :21 aralık 1947
    *doğum yeri: algeciras/güney endülüs,ispanya

    flamenko'nun en büyük gitaristlerinden, aşmış gitarist...
    (bkz: gitar tanrısı)

    *amatör bir gitarist olan babası antonio sanchez tarafından teşvik edilerek 5 yaşından itibaren sıkı bir çalışma içine girdiği ve o gün bugundür aksatmadan,günde 8 saat 15dk gitar calıstığına dair bir rivayet vardır

    *müzik kariyeri** : ilk performansını 1958'de yerel bir radyo olan radio algeciras'da kardeşi pepe'nin söylediği şarkılara eşlik ederek gerçekleştirdi. ertesi yıl jerez de la frontera'da prestijli bir gitar yarışmasını kazandı ve 1961'de ilk kaydını yaptı. 1963'de, dansçı jose greco'nun grubuna girdi ve değişik ülkelerde konserlere katıldı. new york'da kendisini niño ricardo ve mario escudero gibi etkileyenlerden biri olan virtüoz gitarist sabicas'la tanıştı. ispanya'ya dönüşünün ardından 1964'de ailesiyle birlikte madrid'e taşındı; ertesi yıl ricardo modrego ile 2 albüm yaptı ve "festival flamenco gitano" festivaline katıldı. 1966'da gitarist kardeşi ramon de algeciras ile 3 albüm yaptı. 1967'de ilk solo albümü la fabulosa guitarra de paco de lucia'yı çıkardı. 1968'de 2. solo albümü "fantasia flamenca" ile kendi stilini yansıttı. 1970'de ünlü carnegie hall'da çaldı ve 1972'de etkileyici gelişimine "el duende flamenco" ile devam etti ve ertesi yıl fuente y caudal albümü özellikle "entre dos aguas" parçası ile uluslararası anlamda dikkat çekti. 1976'da almoraima ile çığır açan yoluna devam etti; 70'lerin sonlarında jazz fusion'a ilgi duymaya başladı ve al dimeola'nın 1977'dekielegant gypsy albümündeki performansı saf-flamenkocuların tepkisini çekti. paco de lucia ateşli bir flamenko hayranı olan klasik besteci manuel de falla'nın anısına, jorge pardo ve rubem dantas tarafından kurulan dolores grubu ile bir albüm kaydetti. ertesi yıl fusion gitarist john mclaughlin ve larry coryell ile birlikte akustik bir trio albüm olan castro marin'i kaydetti.
    paco de lucia en geniş amerikan dinleyici kitlesine 1980'de, başka bir virtüoz üçlü olarak john mclaughlin ve al dimeola ile friday night in san francisco albümü ile ulaştı. daha sonra 1982'de çıkardığı passion, grace and fire ile caz hayranları arasında popüler oldu. aynı yıl chick corea'nın touchstone albümünde bulundu. caz dünyasına bu dalışına ek olarak, vokalde kardeşi pepe de lucia, gitarda yine kardeşi ramon de algeciras, elektrik bas gitarda carlos benavent, flütte jorge pardo ve perküsyonda rubem dantas ile bir altılı oluşturdu. bu çığır açıcı grup 1984'de live...one summer night albümüne imza attı.1986'da juan manuel canizares ve josé maria banderas ile bir üçlü oluşturdu ve 1990'a kadar onlarla çaldı. 1987'de kariyerini tanımlayan albümü olan ve kendi stilini özetleyen siroco'yu kaydetti. 1990'da endülüs ve kuzey afrika arasındaki müzikal bağları ortaya çıkaran zryabalbümü için, oluşturduğu altılıyı tekrar canlandırdı.

    ** 1991'de "the orquesta de cadaques" ile kaydını yaptı. kayıtlar sırasında rodrigo da yer almış ve paco'nun performansı için "hiç kimse bestemi bu kadar tutku ve yoğunlukla çalmamıştı" demiştir.

    1993'de live in america, lucia'nın altılısını tarihe geçirdi. 3 yıl sonra john mclaughlin ve al dimeola ile yeni bir albüm olan guitar trio ve dünya turu için tekrar bir araya geldi. 1998'de altılı grubunu yediliye genişletti ve annesinin anısına luzia albümünü kaydetti


    (ocean86 - 19 Ocak 2006 14:11)

Yorum Kaynak Link : paco de lucia