• "43. antalya altın portakal film festivaline de yönetmeni ve iki güzel oyuncusuyla konuk olmuş film. claude chabrolun la ceramonie sini hatırlattı bana biraz."
  • "zayıf hikayesiyle etkiliyici olmaktan uzak bulduğum sinema eseri."
  • "sıkıcılığın beyaz perdedeki tanımı, neyse bitti de kurtuldum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    iki kaybeden kızın öyküsü;sanıldığının aksine o kadar da kötü bir hikayesi olduğuna inanmadığım izlediğimde nedense bana la vie revee des anges i hatırlatan film,belki de her iki filminde başrollerini iki kızın paylaşmasından ve kaybedenleri yalın bir dille anlatmasındandır,sonuç olarak izlenesi film.


    (oguzchuk - 17 Aralık 2007 14:25)

  • comment image

    filmde yalandan bir türkçe konuşma sahnesi yer alıyor, ama nina denen kız neden orada türkçe konuşuyor, atası, babası kimdir hepsi soru işareti. zaten filmde kahramanların geçmişi tamamen soru işareti, dün yok, yarın yok. sadece o an var. seyirlik ama sıkıcı.


    (indolento - 28 Ekim 2009 01:09)

  • comment image

    2 kız adıyla ülkemizde gösterime giren patrick grandperret’nin yönettiği ve hande koca ve celine sallette'in oynadığı 2006 cannes film festivali “belirli bir bakış” bölümüne seçilmiş film. gerçek bir olaydan uyarlanan patrick grandperret’nin bu sıradışı öyküsü, efsane yönetmen maurice pialat’nın uzun zaman önce çekmeyi düşündüğü tamamlanmamış bir projenin devamı niteliğinde. yönetmen patrick grandperret, nina ve lizzy’i “zor bir ergenlik dönemi geçiren iki kırılgan kız” olarak tanımlıyor. ona göre aslında bu iki kız son derece basit şeylerin peşindeler; biraz dinlenmek ve yemek yemek istiyorlar. yönetmen, bu basit isteklerini parasızlık yüzünden gerçekleştiremeyen nina ve lizzy’nin durumu üzerinden günümüz toplumlarındaki bireyselliği eleştiriyor. grandperret, fransa’da pek kullanılmayan bir çalışma metoduyla oyuncularını filme hazırlamış. beş hafta süren bu çalışma döneminde, hande koca ve céline sallette her sabah bir koreograf eşliğinde fiziksel bir antrenman yaparak vücutlarını daha etkili biçimde kullanmayı ve vücutlarıyla karaktere bürünmeyi öğrenmişler. öğleden sonraları ise yönetmen ile senaryo üzerinde çalışmışlar.

    filmin öyküsü: lizzy, hayattaki tek kaçışın ölüm olduğunu düşünmektedir. nina ise babasının ölümünden bu yana yalnız ve suçlu hissetmektedir. nina, la rochelle’e gelerek bir aile işletmesi olan küçük bir otelde çalışmaya başlar. ancak hissettiği korkunç baskı, onu her geçen gün daha da umutsuzluğa itmektedir. doğduğundan beri la rochelle’de yaşayan lizzy ise intihara teşebbüsten dolayı hastaneye kaldırılır. iki genç kız bir psikiyatri grup terapisinde bir araya gelirler. nina yalnızlığının üstesinden gelebilecek bir arkadaş kazanır, lizzy ise yaşama sevincini tekrar elde eder. bu, onlar için yepyeni bir başlangıçtır. artık beraber daha güçlü ve mutludurlar. la rochelle’in gecekondu semtlerinde, yepyeni bir umut peşindedirler. şansları ve paraları yoktur; sadece hayalleri vardır. daha sonra yolları bir adamla kesişir...

    gerçek bir hikayeden esinlenilerek çekilen “meurtrières” , aslında efsanevi fransız yönetmen maurice pialat’ya ait bir proje. pialat, iki genç kızın işlediği bir cinayetin haberini okuduktan sonra bu hikayeyi umutsuz hayatlar ve şiddet üzerine kurulu bir filme dönüştürmek istemiş. grandperret, arkadaşı pialat’nın yıllardır hayalini kurduğu bu projeyi onun ölümünün ardından hayata geçirmiş. bu filmi çekmesi için onu ikna eden pialat’nın eşi sylvie pialat olmuş. bu projede de, sylvie pialat yapımcı sıfatıyla karşımıza çıkıyor. yönetmenin meurtrières'den önceki filmleri arasında “les victimes” (1996), “le maître des eléphants” (1995), “l’enfant lion”(1993) ve “mona et moi” (1989) yer alıyor. gerçek olayda aslında cinayeti işleyen kızlardan biri, aile baskısı altındaki müslüman bir arap. üstelik cinayeti de aynı nedenden dolayı perukla işlemiş! grandperret, genç kızın ailesiyle olan çatışmasını merkeze almamak için karakteri değiştirmiş.

    kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/387169.asp


    (sanver - 6 Ocak 2014 22:24)

Yorum Kaynak Link : meurtrieres