L'interview (~ Wywiad) ' Filminin Konusu : Son yıllarda yıldızı parlayan güzel oyuncu Sienna Miller ve usta aktör Steve Buscemi’yi müthiş bir elektrikle bir araya getiren “Görüşme”, medya ve şöhreti merkezine alan, dengelerin sürekli değiştiği bir hikayeyi anlatıyor. Bir savaş muhabiri olarak isim yapan Pierre (Buscemi), kendisine kızgın olan editörünün verdiği yeni işten hiç hoşlanmamıştır. Amerika’nın en ünlü pembe dizi yıldızı Katya (Miller) ile bir röportaj yapması gerekmektedir ancak Pierre’in Katya hakkında hiçbir bilgisi yoktur. Bu iki zıt kutup buluştuğunda, Pierre’in küçümseyici, katı politik dünyası ve Katya’nın yüzeysel şöhret dünyası şiddetle çarpışır. Ancak her şey göründüğü gibi değildir. Birbirlerine giderek daha özel itiraflarda bulunan bu iki yaralı insanın bağı kuvvetlense de, bazı gerçeklerin ortaya çıkması türlü aldatmacaları aydınlığa kavuşturacaktır. İkilinin tutku ve gizem dolu atışmaları, perçinleyen bir sürpriz sona varacak ve kimse bu satranç oyununda başladığı noktada kalmayacaktır. Hollandalı yönetmen Theo Van Gogh’un aynı adlı filminin yeniden çevrimi olan “Görüşme”, nükteli tonu, zekice yazılmış senaryosu ve oyuncularının kimyasıyla ilgiyi sürekli ayakta tutan sürükleyici bir film.
Ödüller :
Coffee and Cigarettes III(1995)(7,8-2267)
120 battements par minute(2017)(7,5-9817)
Spiegel van Holland(1950)(7,5-251)
À l'origine(2009)(7,1-2215)
Chacun son cinéma ou Ce petit coup au coeur quand la lumière s'éteint et que le film commence(2007)(6,8-4271)
When the Day Breaks(1999)(6,8-963)
Quand j'étais chanteur(2006)(6,5-2050)
An Exercise in Discipline: Peel(1986)(6,4-762)
L'apparition(2018)(6,4-849)
Une aventure(2005)(5,0-365)
Cannes Film Festivali : "Palme d'Or - Best Short Film"
spor yazarı osman tanburacı'nın "tigana'nın kupa finali macından sonra yaptığı interviewda...' şeklinde kullandığı, ingilizce bilmeyen biri olarak anlamını röportaj olarak tahmin ettiğim kelime.(bkz: turkcenin icine ingilizce sokma inadi)
(emmett - 13 Mayıs 2007 22:39)
muhteşem dialoglara sahip, gayet zekice kurgulanmış, tiyatro tadında bir film. sienna miller 'ın güzelliği ise cabası.
(dubliners - 13 Eylül 2007 21:12)
(bkz: kadının fendi erkeği yendi)
(camurr - 13 Eylül 2007 21:16)
ters köşeye yatıran, "eee dünya böyle, every man for himself" diye bağıran bir film.mutlu sonlu hollywood filmlerinin sinema çıkışı ağızda bıraktığı kısa süreli şekerli tadı elinin tersiyle bir kenara iterek "ya ne olacağıdı" diye dalga geçiyor resmen.
(aditia - 7 Ekim 2007 00:26)
hinzir bir filmdir..--- spoiler ---filmde pierre'in bindigi taksinin carptigi kamyon bir tasimacilik sirketine aittir.. ve uzerinde 'van gogh movers' yazmaktadir.. neden acaba?*--- spoiler ---
(whatdreamsmaycome - 26 Ekim 2007 11:14)
--- spoiler ---pierre: "what makes a man attractive?"katya: "a scar."pierre: "why?"katya: "because most women have one too."--- spoiler ---
(cornflakegirl - 25 Kasım 2007 22:43)
steve buscemi'ye olan hayranlığım olmasaydı sıkıcı bulabilirdim ama diyalogları seven herkesin sevebileceği sade bir film olmuş. ilk darbesi daha derin çiziklere gebeyken sona doğru yüzeye yakın giden güzel finaline rağmen acaba sorularını düşündürten bir film. kötü değil asla hatta iyi ama sanki biraz daha iyi olabilir miydi acaba?
(lunedor - 25 Kasım 2007 22:54)
steve buscemi'nin oynadığı, yeniden yazılmasında katkıda bulunduğu ve yönettiği film. bazı aktorlerin neden sadece aktor olarak kalmaları gerektiginin guzel bir ornegi. dusuk butceli, bagımsız amerikan filmleri tadındaki bu film her ne kadar zekice yazılmış gibi dursa da maalesef oyle degil. sonucta amerikalıların belli hayatları eleştiren filmler yapmakta ve "sağ gösterip sol çakmakta" ne kadar sığ kaldığını bir kez daha görüyoruz. beni sasırtan sienna miller'ın performansı oldu, gercekten basarılıysı. yoksa rol yapmıyor muydu? (galiba yapmıyor, kendi hayatını oynuyordu o yuzden bu kadar basarılıydı.) seyredilir mi diye soranlara, sinema da gerek yok, bir pazar gecesi dvd'si olabilir diyebilirim.
(kaptaninseyirdefteri - 2 Aralık 2007 19:27)
sarar'in iş görüşmesine gidecek gençler için %50 polyester karisimli yunlu kumaslardan urettigi dapdaracik ceket ve pantolonlardan olusan cunyir markasidir.
(mortimes - 2 Aralık 2007 19:52)
türkçe'ye görüşme olarak çevrilmiş, izlerken keyif alınan bir film. dialoglar ve oyunculuk etkileyici olmasa bile gayet güzel. finali ise pek hoş.
(arpaci kumrusu - 19 Şubat 2008 09:40)
sırf steve buscemi'nin oyunculuğu için bile izlenebilecek sade bir film. sonlara doğru sıkılmış olsam da vermek istediği mesajı yalın bir dille aktarmış. --- spoiler ---tabi bitiminde ağzımdan "niye böyle oldu ki?" sorusu çıktığında anladım esas mesajı. üstelik yönetmenin eleştirisi filmdeki karakterlere bile değildi, direkt olarak banaydı. bir yanda şımarık, sığ, hafif imajı çizen katya(yani toy), diğer yanda görmüş geçirmiş, yaşadıkları tarafından yıpranmış ve katılaşmış (yani olgun) bir görüntü veren pierre varken önyargılarımızla taraf tutmamızaydı eleştiri. her an pierre'in bir üstünlük sağlayacağı beklentisi ile güdülendikten sonra yediğimiz şamardı en büyük mesaj. erkeğin ürettiği fileli çorap, yüksek topuk tarafından esir edilen kadına karşı taraflı bakışımız içindi filmin finali. pierre'in film boyunca sergilediği samimiyete karşı, kapıdan çıkar çıkmaz elde ettiği sırları anında yayına koyma kurnazlığı tüm bunları özetliyordu aslında. ikili arasında oynanan satrancı kimin kazandığı değil, kimin daha çok hile yaptığınaydı göndermeler.--- spoiler ---
(atropos - 19 Mart 2008 09:23)
ilginç diyaloglar ve kamera çekimleriyle bezeli, steve buscemi'ye bir kere daha aşık ettiren güzel film.--- spoiler ---theo van gogh ve hollanda göndermelerini de görmedik değil. örneğin; taşıma kamyonunun üzerindeki 'van gogh movers' yazısı, katya hanım kızımızın annesinin hollandalı oluşu ve de evde masada duran bir vazo dolusu sarı lale--- spoiler ---
(lawsonia - 23 Mart 2008 21:54)
----spoiler----filmin bir sahnesinde -sonlarina dogru- pierre, katya'ya, erkek arkada$i evan'i sevip sevmedigini sorar, elbette daha once sevgilisinin ismini pierre'e soylemeyen katya, pierre'in gunlugunu okudugunu anlar ve "$imdi siktim anani" baki$i ile gazeteciyi tuzaga du$urmeye karar verir. o ana kadar, pierre'in samimiyetinden $uphe etmeyen katya, o an planini kurgular. ama seyirci olarak bu sahnenin guzelligini final sahnesini izleyince anliyoruz. cunku, pierre'nin okudugu gunluk, katya'nin dizisinin textinden bir bolum idi. ama ara$tirmaci ama $erefisiz gazeteci pierre, bu gunlugu gercek saniyor ve "ekmek" cikar durtusu ile olaylari kurcalamaya ba$liyor.. ama sonunda yalan oluyor elbette.----spoiler----
(karaktersiz - 29 Mayıs 2008 02:01)
öncelikle güzel izlenilebilir bir film olduğunu söylemeliyim.ama sinemada aksiyon, büyük efektler, duygu patlamaları arıyosanız hiç size göre değil çünkü filmin yüzde 95 i aynı mekanda iki kişi arasında geçiyor. --- spoiler ---biz spoileri verelim noolur noolmaz..seksi, güzel ve popüler bir yıldız olan katya (bkz: sienna miller) ile, röportaj için gelmiş olan pierre (bkz: steve buscemi) arasındaki diyalog çok dalgalı ve dengesiz ilerliyor. ikili arasındaki iletişimin dakikası dakikasını tutmuyor. zira pierre "gider"i çekip evi terk edecekken kızın bir sözüyle evde kalıyor, hatta geri basmakla kalmıyor, kıza hizmet etmeye yakınlaşmaya çalışıyor. öbür taraftan katya da bir dakika önce zıp zıp zıplarken, bir dakika sonra sakinleşmiş, bazen agresifleşmiş görünüyor. elde edilmesi zor ama istediğini elde eden imajı seyirciyi rahatsız etse de gerçekleri gözüne gözüne sokuyor.filmin başında şımarık, ne yaptığını bilmeyen, dengesiz bir popüler kültür starı ile; kültürlü, deneyimli ve karizmatik bir adamın önce çatışmasını, sonra da zıt kutuplar misali birbirine yakınlaşmasını izliyoruz. ancak film öyle bir gelişiyor ki, belli belirsiz gidip gelmeler, muhabbet koptu dendiği anlarda yeniden başlamalar seyirciyi pierre den soğutuyor. o karizma timsali bilgili siyaset muhabiri kızın karşısında kediye dönüyor. aslında o kadar da muhteşem olmadığını hatta sıradan bir karakter olduğunu fısıldıyor izleyicinin kulağına. "eyhteree bu röportaja mı kaldık" diye şikayet ettiği bir röportajın bile peşinde saatlerini harcıyor, kızın bütün boklamalarına, nefret sözcüklerine eyvallah diyor. hee adamın katyaya aşık olup olmadığını anlayamıyoruz. ama yaş farkı seyirciyi böyle bir düşünceden soğutuyor ve cinsel birşey olmaması gönüllere su serpiyor adeta.filmin final bölümü iki yere kapak mahiyetinde mesajlar yolluyor. birincisi yetenekli de olsa güzelliği sayesinde yıldızlaşmış oyuncuları acımasızca eleştiren çevrelere. zira popüler kültür ürünü temsilcisi katya iki saniyede kafasında kurup, başarılı bir şekilde oynadığı oyunla bu deneyimli gazeteciyi silip süpürüyor. bu hileli oyunda seyirci zaten çantada keklik. ikinci mesaj ise medya dünyasına. o deneyimli muhabirin an be an çöküşü, bir röportaj uğruna kişiliğinden nasıl ödün verdiği (kızla tartışmalarında çekip gitse etkileyici erkek imajını çizdirmez, böyle oyunlarla da rezil olmazdı) izleniyor. nasıl yalancı olduğunu film boyu görüyoruz. (izinsiz bilgisayar karıştırmalar, kimseye söylemem diyip atlama haber olarak kanseri şefe bildirmeler..) çizilen bu muhabir imajıyla kasıtlımı bilmem ama gönderme yapılmış.--- spoiler ---filmde beni rahatsız eden tek şey pierre in bu hiç değer vermediği, sıfır hazırlıkla gittiği röportaj için neden bu kadar çok zaman harcadığı, kızın peşinden koştuğu. film boyu istemem yan cebime koy tribinde gezen muhabir filmin sonuna doğru bende bir nefret uyandırdı. net bir deyişle hayal kırıklığı oldu pierrepare.kesinlikle izlenilebilir bir film. dvd de arkadaşlarla veya yalnız, bourbon whiskey eşliğinde* gayet güzel gidicek, keyifli bir seksen* dakika geçirticektir.
(maca jilet - 5 Haziran 2008 16:44)
andy warhol'un yarattığı, zamanın ünlüleri hakkında dedikoduların yer aldığı dergidir.
(yuzdeyuzipek - 12 Kasım 2009 02:08)
chiclikte lider konumunu hic birakmamis dergimizin en onemli iki ozelligini daha ekleyelim: birincisi diger dergilere gore daha genic bir formatta yayinlanir bu dergi, hic gozunuzden kacamaz formatindan dolayi, tabi bu okuyucuyu icine alip yutar bir guc verir fotograflara ve reklamlara dergide yer alan. ben zor tasiyorum biraz agir geliyor o ayri.ikinci olarak da, soyle fantastik bir konsept uzerinden calismasi da gayet enteresandir derginin: genelde bu soru-cevap koselerinin konugu olan unluler, arada bir kendilerinden daha unlu roportajcilarla karsilasacaklar, onlerinde pek de akillica sorulara cevap verirken, kah terleyecek, kah karsilarindaki unlu roportajci ile birlikte kahkaha dalgalari* yaratacaklardir. bu durumun en son bir guzel ornegi yillarin jim jarmuschu tarafindan roportajlanan the white stripes duosu. simdi duruma bakin, jim jarmuschun yaninda yeniyetme unlu kalan muzisyenlere mi dikkat etmeli, jimin pur dikkatle hazirladigi sorulara mi? ve evet butun bunlar basquiat filminin unlu roportaj sahnesini getiriyor ki akillara, o filmde de andy warhol ruhu sessiz sessiz geziniyordu. buyuk bir surpriz olmasa gerek bu benzerlik.
(stella - 5 Mayıs 2003 01:48)
(bkz: is gorusmesi)
(mikado - 6 Mayıs 2001 17:15)
2003 tarihli theo van gogh filmi.şu sıralar, steve buscemi yönetmenliğinde yeniden çekilecek olan filmde sienna miller başrolde oynayacak.
(antrakt - 18 Aralık 2005 22:29)
sararin spor giyim bolumu. normal insanlara hitab etmedigi cok belli.http://www.interviewsarar.com/
(hydra - 7 Haziran 2006 11:33)
bana kendinden bahset, neler yapmaktan hoslanirsin gibi klasik chat sorularinin soruldugu geyik is hayatinin ilk adimi...
(sscrocus - 29 Ocak 2005 01:23)
Yorum Kaynak Link : interview