Süre                : 1 Saat 29 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Ekim 1989 Perşembe, Yapım Yılı : 1989
Türü                : Aksiyon,Cinayet,Drama,Heyecanlı
Taglar             : işkence,Vekaleten,Eski polis,mafya,cinayet
Ülke                : Avustralya,ABD
Yapımcı          :  New World Pictures (Australia) , Marvel Entertainment , New World Pictures
Yönetmen       : Mark Goldblatt (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Boaz Yakin (IMDB)
Oyuncular      : Dolph Lundgren (IMDB)(ekşi), Louis Gossett Jr. (IMDB), Jeroen Krabbé (IMDB), Nancy Everhard (IMDB), Barry Otto (IMDB)(ekşi), Todd Boyce (IMDB)(ekşi), Lani John Tupu (IMDB)(ekşi), Brooke Anderson (IMDB)(ekşi), John Samaha (IMDB), Donal Gibson (IMDB), Richard Carter (IMDB), Roslyn Gentle (IMDB), Brendan Gleeson (IMDB)

The Punisher ' Filminin Konusu :
Özel ajan Frank Castle iyi bir aile yaşantısı olan ve hayatta istediği herşeye ulaşmış, mutlu bir adamdır. Castle, Delta Force ve FBI'daki görevleri sırasında çok sayıda ölü görmüştür. Bu zor işten için kendisini ailesiyle sakin bir yaşama adamak ister. Kendisine son bir görev verilir. Ancak, işler yolunda gitmez ve genç bir adam Bobby Saint, öldürülür. Daha sonra ailesi Castle'ın ailesi öldürülür. Öldü sanılan Frank şans eseri hayatta kalır. Sevdiklerini elinden alanlardan intikam almaya and içer. Artık o hem yargıç, hem jüri, hem de cellâttır.


  • "okunması gereken bir marvel klasiği. evet, izlenmesi değil, okunması gerekir zira ikisi birbirinden çok farklıdır. biraz sahaflarda kaybolmayla seri kolaylıkla tamamlanabilir."
  • "jackie chan filmlerinden sonra izlediğim en iyi ve eğlenceli dövüş sahnesine sahip film."
  • "thomas jane önderliğinde 2. kez sinemaya uyarlanması, hatta seri haline getirilmesi gereken film.."
  • "zamanının efsane oyunu.özellikle infaz sahneleri harikaydı. grafikleri de güzeldi.max payne ve the punisher'ı karşılaştırmak gerekirse, hikaye olarak max payne ama eğlence açısından punisher."
  • "akılda kalıcı aksiyon sahneleri olan hatta aksiyon filminin tepe noktasına koyabileceğimiz filmlerden.çizgi romandan da uzaklaşmadan başarılı bir uyarlama olmuş."
  • "john travolta'nin (da) oynadigi, bu sayede izlenebilir olmus, fakat konusuyla bir yerden sonra john travolta'yi bile cekilmez hale getiren film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    kullanilan kamera acilariyla cizgi romandan degil de oyundan uyarlanmis havasi veren film. kameranin frank castle etrafinda donuslerinde kendinizi pc basinda oyun oyunuyormus gibi hissediyorsunuz.
    ayrica filmdeki ''o olmadi simdi de bu kiralik katili gonderelim'' kisimlari bize guzelim kemal sunal filmlerindeki kiz ismet ve karamurselli deli hamdi karakterlerini hatirlatir.


    (deepcrimson - 11 Mayıs 2007 01:45)

  • comment image

    aynı isimli marvel karakterinden ismini alan ve frank castle abimizi sütoğlanına çevirmeden karşımıza getirmiş film.

    tek kelimeyle şahane.

    yasal uyarı: izledikten sonra psikopatlık düzeyiniz katlanarak artabilir.


    (khaine - 29 Kasım 2007 21:11)

  • comment image

    hakkında yapılan eleşirileri hak edecek kadar kötü olmadığına inandığım, efsane marvel karakterinden uyarlanmış 2004 yapımı film.

    ikinci filmin çıkacağını düşünürsek daha önceden frank castle abimizi tanımayan kitleye kendilerinin nasıl punisher olduğunu güzelce anlatan hoş bir film olduğunu söyleyebiliriz. ha yok eğer ikinci film de böyle devam edecekse o zaman ben de söverim yapımcılara o ayrı.


    (khaine - 5 Şubat 2008 20:57)

  • comment image

    en iyi aksiyon oyunları listesinde ilk 10'a rahatlıkla girebilecek oyundur. ben 1 ay önce indirdim bu oyunu, bir çırpıda bitti. tadı damağımda kaldı desem yeridir. neyse oyundan biraz bahsedeyim;

    * evvela, kolaydan zora giden bir oyun. çok kolay bir bölümle başlıyorsunuz, bölüm atladıkça zorlaştığını fark edebiliyorsunuz.

    * ilk bölüme silahsız başlıyorsunuz. silahlar bölüm sonlarında açılıyor, genellikle o bölümde kullandığınız silah açılıyor. burda güzel bir olay var o da 2 tane silah alabilmeniz. yani elinizde bir silah var, yerden -onun aynısı olacak şekilde- bir silah daha alabiliyorsunuz. sol mouse tuşu sol eldeki silahı, sağ mouse tuşu sağ eldeki silahı ateşliyor. bu da yaptığınız katliamlardaki görsel zevki arttırıyor.

    * oyunda iki güzel öldürme seçeneği bulunmakta. adamın yanına yaklaştığınızda " q quick kill - e interrogation" seçenekleri çıkıyor. quick kill'i seçerseniz, orada o adamı güzel bir şekilde****öldürüyorsunuz. ben genellikle bunu kullandım.

    * interrogation seçeneğini ayrı bir başlıkta incelemek istedim. uzun ve güzel bir olay bu interrogation olayı. bu seçeneği her adamda uygulayabilirsiniz fakat gereksiz olur. bu seçeneği özel adamlarda kullanın. bu özel adamların kafasının üstünde kuru kafa işareti vardır, onları sorgulayın. muhakkak bulunduğunuz mekanda yine kuru kafa işaretinin yanıp söndüğü yerler vardır. orada special interrogation olayına girip, bolca kan dökebilirsiniz.

    * interrogation yaptığınızda ekranda bir bar belirecek, o barın tam ortasında küçük bir bar daha bulunacak, imleci oraya getirince 3 saniye o barın içinde tutmanız gerekiyor. 3 saniye sonra adam konuşuyor, -broken! yazısından anlayabilirsiniz- dilediğiniz gibi öldürebilirsiniz. -bu quick kill, interrogation hakkında daha fazla bilgi vermiyorum, oynayarak öğrenin, öylesi daha zevkli-

    * oyun kolaydan zora gidiyor demiştim, evet öyle fakat aşırı zor değil, sadece ilk oynadığınız bölüme göre zorlaşıyor fakat bölüm geçememe gibi bir olay söz konusu değil. hele easy modda, öyle kolay kolay ölmüyorsunuz. hatta hiç ölmeden bile oyunu bitirebilirsiniz.

    * bölüm sonlarında mafya elebaşları peyda olacak, onlarda kolay kolay ölmüyorlar fakat sizi yine zorlayabileceklerini sanmıyorum. zorlarsa ancak, the russian, bullseye ve jigsawzorlar gerisi hikaye.

    * her mekanda konuşturacağınız kişiler var. "e - talk" yazısı beliren kişileri öldürmüyorsunuz, konuşturuyorsunuz ve bu size puan olarak geri dönüyor. -orada ne dediklerini bilmiyorum, rip versiyonunu oynadım sesler yoktu.-

    * oyunu istediğiniz yerde kaydedemiyorsunuz. checkpointlere gelmeniz lazım. oyundan çıktığınızda kaldığınız checkpointten devam edebilirsiniz.

    sonuçta kana ve vahşete doyabileceğiniz bir oyun. görsel zevk açısından mükemmel. oyunla ilgili aklıma gelen belli başlı şeyleri yazdım, bunlar bu oyunu anlatmaya yeterli olacaktır. haydi kolay gele!


    (dead and broken - 22 Ağustos 2009 17:24)

  • comment image

    bir çeşit kan davası filmi.
    onlar onunkileri, o da onlarınkini.

    --filmden--

    "cahillik bahane değildir"

    "bu bir intikam değil. intikam geçerli bir neden değil, sadece duygusal bir tepkidir. hayır, intikam değil. cezalandırma!"

    --intikam demişken--
    batman begins filminde de intikam ile ilgili şu ifade geçer;

    "adalet uyumla ilgilidir. intikam ise insanın kendini daha iyi hissetmesiyle."


    (anka kedisi - 10 Ocak 2010 13:09)

  • comment image

    okunması gereken bir marvel klasiği. evet, izlenmesi değil, okunması gerekir zira ikisi birbirinden çok farklıdır. biraz sahaflarda kaybolmayla seri kolaylıkla tamamlanabilir.


    (bibidibabidiboo - 29 Ocak 2011 01:27)

  • comment image

    sene 95- 96 atari salonlarına para yedirdiğimiz seneler. the punisher en zevkli oyunlardan biriydi o zamanlar. nedense arkadaşlarım hep street fighter oynardı. ben gider bunu oynardım saatlerce.cepteki bütün harçlığı atari salonuna yedirip eve gitmek kadar zevkli bir şey yoktu.

    the punisher 1993

    bir diğeri (bkz: cadillacs and dinosaurs)


    (tavukdoner1ytl - 17 Aralık 2013 02:49)

  • comment image

    zamanının efsane oyunu.
    özellikle infaz sahneleri harikaydı. grafikleri de güzeldi.
    max payne ve the punisher'ı karşılaştırmak gerekirse, hikaye olarak max payne ama eğlence açısından punisher.


    (mcthemasterful - 13 Kasım 2014 17:33)

  • comment image

    akılda kalıcı aksiyon sahneleri olan hatta aksiyon filminin tepe noktasına koyabileceğimiz filmlerden.
    çizgi romandan da uzaklaşmadan başarılı bir uyarlama olmuş.


    (prison way - 19 Nisan 2015 18:56)

  • comment image

    yakında dizisi çıkacaktır. büyük ihtimal netflix yapar. ancak imdb'de okuduğum konusuna göre şimdiden hayal kırıklığı yaratmıştır. gündüz dedektif, gece vigilante! olacaktır. ulan marvel, şu güzelim anti hero'yu mahvetmekten bıkmadın amk.
    oysa ki avengers confidiental'da ne güzel 10 numara yapmışsın karakteri niye dizisini de öyle yapmıyorsunuz ah be denyolar.
    dizi daha piyasaya çıkmadan bu kadar eleştirimi yedi. umarım bu entry'i güzel olmuş lan diyerek editlemek nasip olur. ama hiç sanmıyorum.


    (the future is right now - 5 Mayıs 2015 12:50)

  • comment image

    john travolta'nin (da) oynadigi, bu sayede izlenebilir olmus, fakat konusuyla bir yerden sonra john travolta'yi bile cekilmez hale getiren film.


    (cmzrfdl - 19 Ekim 2004 22:45)

  • comment image

    --- spoiler ---
    konu çok tanıdık, süper ajan abimiz son işini yapar ve ailesinin yanına döner fakat kötü adamlar durmazlar ve ailesindeki herkesi öldürürler. esas abimizi de ölmüşten beter ederler. fakat esas abimiz sonra hepsini gebertip, tüm kötülükleri temizleyeceğine yemin eder filan.
    ---
    spoiler ---

    klişe konusu ve tipik marvel süper kahramanı olgusu ile amaçsız kavga-gürültü izlemek isteyenlerin seveceği türde bir aksiyon - (artık bayatlamış) drama. vasat bir yapım. albümünde çok güzel şarkılar bulunuyor.


    (azeroth - 9 Mayıs 2005 21:41)

  • comment image

    "new york, a jungle of steel and concrete.
    where predators of all kinds mercilessly prey on all.
    anytime, anywhere.
    central park, an oasis of green offering respite from the grey.
    here, u.s. marine captain frank castle enjoys a picnic with his family.
    on that day, the castle family accidentally discovered a brutal mob killing.
    fearing any witnesses, the killers gunned down the hapless family.
    on that day frank castle's family died.
    on that day frank castle died.
    on that day i was born.
    to avenge them and all others like them.
    i am, the punisher!
    if you're guilty, you're dead."

    the punisher -- capcom


    (aluminyum - 2 Haziran 2005 04:35)

  • comment image

    bir insanın nasıl hayattayken -sözlükteki kelime anlamıyla olmasa da- ölü olabileceğinin kanıtıdır bu marvel karakteri.

    frank castle -ki kendisinin bir savaş kahramanı olduğunu belirtmeden geçmeyelim- günlük güneşlik bir günde karısı ve iki çocuğuyle central park'ta piknik yapmaktadır. ailesiyle birlikte mafyanın emrini verdiği bir infaza tanık olurlar ve birer sokak köpeği gibi oracıkta öldürülürler. kesin bir şey vardır ki ailenin katilleri hayatlarındaki en büyük hatayı o gün yaptıklarının ayırdında değildirler; hataları frank castle'ın ailesini öldürmüş olmaları değil, ailesini öldürmüş olup onun öldüğünden emin olmadan suç mahalini terketmiş olmalarıdır.

    cinayetin tek tanığı olan f. castle hayatında en değer verdiği varlıkları kaybetmiş oluşunun farkındalığına tam varamamış bir halde hastanede yatmaktadır. bir kabusla uykusu bölünür ve 2 silahlı adamın onu sonsuza dek susturmak için yanında dikildiklerini görür. castle'ın -bildiğimiz tanımıyla- insanlıkla olan bağlarının zayıfladığı bundan sonraki olaylar zinciriyle kolayca farkedilebilir. cellatlarından ilkini vahşi bir hayvan gibi yaralayan castle ikinci cellatının azraili olmak üzere harekete geçer. (elinde tabancası olan bir adamı, yarı çıplak ve hastayken kovalayan bir varlığa vahşi hayvandan daha mantıklı bir isim bulunamaz sanırım.)
    suratını dağıttığı katili elinden kurtaran tek şey ailesinin katillerini yargıya teslim edeceğine yemin etmiş dedektifin sakinleştirici sözleridir. castle yeniden hayvandan çok insana yaklaşır ve celladını öldürmeden bırakır.

    olaylar beklenmedik şekilde gelişmeye başlar. castle'ın katil olarak verdiği isimler birer "sağlam" şahitle suçsuz olduklarını "kanıtlarlar" ve ardından da olay dedektiflerin üstlerin baskısıyla kapatılır. castle yıllarca ülkesine hizmet etmiş bir askerdir. gözünün önünde ailesi öldürülür, şahitliği hiç bir işe yaramaz ve katiller serbest kalır. adalete olan inancı sarsılmıştır castle'ın. ilk mühür böylece kırılır.

    hukukun sağlayamadığı adaletin bir başka şekilde sağlanıp sağlanamayacağını düşünen castle'ın karşısına bir gazeteci çıkar. castle'ın travmadan muzdarip benliğini kendisinin de karısını kaybettiği yalanıyla allak bullak eden bu kişi (mcteer) castle'ı hikayesini basına aktarmaya ikna eder. castle'ın yanılgısı mcteer'ın karısının hayatta olduğunu öğrenişiyle sona erer ama ilişiğini anında kesmek yerine ondan yararlanmaya karar verir. bu noktadan sonra beraber çalışırlar ve castle'ın ailesinin ölümünden sorumlu mafya liderine giden uzun bir yolda sayısız kafa/kol kırarak konuşturma eyleminde bulunurlar. bu iz sürme esnasında castle'ın tabancasını asla kılıfından çıkarmadığını belirtelim.

    mafya olup bitenleri farkettiği gibi castle'ın ve mcteer'ın peşine bir katil takar. günlerden bir gün, castle evine doğru yürümektedir. bahçenin yanına karısı tarafından ekilmiş çiçeklerin (forget-me-not) birisi tarafından ezildiğini farkeder ve yaşamıyla ölümü arasındaki o kısacık anda ibre yaşam tarafını gösteriverir. inanılmaz bir patlamayla evi havaya uçar. karısı hayatta değilken bile frank'in hayatını kurtarmıştır. patlamanın etkisiyle paçavraya dönmüş bir halde mcteer'la kaldığı apartmana yollanır ve ortağının cesediyle karşılaşır. castle ailesini yitirmiştir, hukuka ve basına, ve belki insanlara olan inancını yitirmiştir. görev ortağını yitirmiştir. ve belki en önemlisi ailesiyle arasındaki son somut bağını; evini yitirmiştir. ikinci mühür böylece kırılır. castle'ın insan kavramına ait içinde barındırdığı son kıvılcım da üflenmiş bir mum gibi aniden söner.

    bundan sonrası castle'ın hikayesi değildir, zira frank castle o gün ailesiyle beraber central park'ta ölmüştür. bundan sonrası the punisher'ın hikayesidir. motivasyonu kuru bir intikam değildir, intikam duygusal bir tepkinin itkisidir ona göre. punisher bunların üzerindedir; o "adalet" için vardır ve ona göre adalet için suçlular tek tek cezalandırılmalıdır.

    "sic vis pacem, para bellum" - barış istiyorsan, savaş için hazır ol.


    (beren - 23 Mart 2006 01:54)

  • comment image

    gördüğüm en berbat uyarlamalar içinde sondan 5 sıra içine yerleşmiş, feci kötü bir film.. özellikle punisher vol 3'ten uyarlanan güzel birkaç şey vardı filmde.. o dombili ve piercing'li komşular olsun, onlarla frank castle kardeşimizin muhabbetleri olsun, gelen rus ayısı olsun.. vol 3'ten alıp filme koymuşlar.. ama bütünü o kadar kötü, yönetimi ve senaryosu öylesine berbat ki bunlar bile güzel görünmüyor..

    hele evde, karanlıkta tek başına oturup efkar yapan frank abinin kameranın sırtından yaklaşması ve kendisinin bi anda eskiyi hatırlayıp yüzünün hırs dolu bir hal almasıyla birlikte ayağa kalkıp kameraya dönmeler, karizma yapmalar.. jonathan hensleigh adlı çaylak yönetmenimizin ne kadar feci olduğunu göstermekten başka bir işe yaramadı.. bi de asker castle'ı ajan yapıp fbi'a sokmuşlar.. o da komikti oldukça.. ciddi anlamda 2 saatlik zaman kaybı bu film..

    ama durun, asıl kötü haberi şimdi veriyorum.. bu ismini görünce kaçılması gereken jonathan hensleigh adlı güzide kardeşimiz the punisher 2'yi çekecek bu yıl içinde.. öfff şimdiden tırstım anasını satıyım.. kaçın la kaçın..


    (parma maniac - 15 Haziran 2006 22:42)

Yorum Kaynak Link : the punisher