Süre                : 2 Saat 13 dakika
Çıkış Tarihi     : 26 Kasım 2010 Cuma, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Macera,Drama,Tarih
Taglar             : Gulag,çöl,Rahip,Hindistan,Himalayalar
Ülke                : ABD,Birleşik Arap Emirlikleri,Polonya
Yapımcı          :  Exclusive Films , National Geographic Films , Imagenation Abu Dhabi FZ
Yönetmen       : Peter Weir (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Keith R. Clarke (IMDB)(ekşi),Slavomir Rawicz (IMDB)(ekşi),Peter Weir (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Dragos Bucur (IMDB)(ekşi), Colin Farrell (IMDB)(ekşi), Ed Harris (IMDB)(ekşi), Alexandru Potocean (IMDB)(ekşi), Saoirse Ronan (IMDB), Mark Strong (IMDB), Gustaf Skarsgård (IMDB)(ekşi), Jim Sturgess (IMDB)(ekşi), Sebastian Urzendowsky (IMDB), Zahary Baharov (IMDB), Sally Brunski (IMDB), Igor Gnezdilov (IMDB), Dejan Angelov (IMDB), Stanislav Pishtalov (IMDB), Mariy Grigorov (IMDB), Nikolay Stanoev (IMDB), Stefan Shterev (IMDB), Yordan Bikov (IMDB), Ruslan Kupenov (IMDB), Nikolay Mutafchiev (IMDB), Valentin Ganev (IMDB), Anton Trendafilov (IMDB), Pearce Quigley (IMDB), Sattar Dikambayev (IMDB), Termirkhan Tursingaliev (IMDB), An-Zung Le (IMDB), Hal Yamanouchi (IMDB), Meglena Karalambova (IMDB), Irinei Konstantinov (IMDB), Bhawani Singh (IMDB)

The Way Back (~ Özgürlük Yolu) ' Filminin Konusu :
1940 yılında Sovyet Rusya’ya bağlı Sibirya esir kampından kaçarak kışın ortasında Sibirya’dan Hindistan’a 6.000 kilometre yürüyen bir grup esirin hikayesi. Polonyalı genç Janusz, Amerikalı, alaycı bir mühendis olan Bay Smith, Yugoslav bir muhasebeci olan Zoran ve dövmeli gangster Valka’dan oluşan bu gruba daha sonra Irena adlı bir mülteci de katılır. Başlarına ödül konmuş olan ekip önce ıssız Sibirya’yı, ardından Gobi Çölü’nün uçsuz bucaksız düzlüklerini ve son olarak Himalayalar’ı aşmak zorunda kalacaktır.


  • "colin farrell'in oyunculuğunu konuşturduğu film'dir ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir adam bu kadar canlandırılabilir bence.."
  • "üstüne 1 litre su içtiğim film. belli olmaz."
  • "kanımca en güzel sahnesi mahkumların bir grup kurdu bir hayvanı yerken bulup kurtları kovaladıktan sonra da merhum hayvanı kurtlardan farksız bir şekilde çiğ çiğ yemeleriydi."
  • "yaklaşık olarak tahminen 6.078 kilometre falan yürüyor bu abiler filmde. ben acaba şu çeyrek asır etmeyen hayatımda 78 kilometre yürümüş müyümdür? diye sormadım değil hani kendime."
  • "fenaymış. şans eseri denk geldim. edindikten 2-3 ay sonra izleme şansım oldu. o kadar bekleterek haksızlık etmişim."
  • "trt 1 'de şu an yayınlanıyor. güzel bence.edit: güzel demekle hakaret etmişim uzun zamandır bu kadar iyi bir film izlememiştim. mutlaka izlenmeli. çamurlu da olsa su suymuş.."
  • "filmi izleyenler arasinda ya cok sevenler olmus ya hic sevmeyenler. ortasi yok. bana gore; ayakta alkislanmalik filmdir."
  • "bu filmi beğenmeyenlerde beyin fıtığı vardır."
  • "-"sen daha önce kesin cinayet işledin."+"niye böyle bir şey söyledin?"-"normal bir inanana göre fazla dua ediyorsun."gibi güzel bir repliğe sahip film."
  • "filmdeki güzergahı merak edenler şuraya bakabilir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    öyle ahım şahım film değildi ama bende çok garip duygular uyandırdı. yollara vurasım geldi kendimi. şimdi böyle çıksam istanbuldan, varırım gibime geliyor hindistana.

    --- spoiler ---

    yav o moğolistanda yollarını kesen amca, neydi öyle yaa! adamın bi "ruski?" diyişi var, amına koyim rus olsan, rusçayı unutursun.
    ben de diyodum, nasıl bu dangozlar zamanında dünyayı fethetmiş. meğer ona buna milletini sorup, korkutuyorlarmış herkesi.

    ---
    spoiler ---


    (mutlak monarsi - 6 Nisan 2011 02:49)

  • comment image

    colin farrell'in oyunculuğunu konuşturduğu film'dir ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir adam bu kadar canlandırılabilir bence..


    (kambercan22 - 7 Nisan 2011 09:47)

  • comment image

    peter weir'dan neredeyse iki buçuk saatlik bir anti-komünizm propagandası ile abd güzellemesi olmuş. pek çokları gibi sovyetler'i eleştirmenin de bir ahlakı ve adabı olduğundan bihaber olan weir'ın stalin dönemini komünistler ve komünizm işte böyle bir şeydir diyerek genellemesi ve ardından bunu özgürlüğün safları okyanusun öte yanıdır mesajı ile soslayarak abd'ye insanlığın kurtarıcısı rolü biçip tüm bunları da olabilecek en ucuz şekilde resmedişi son derece berbat. bundan bağımsız olarak senaryonun karakter yaratmadaki eksiklikleri can sıkarken, national geographic desteği ile çekilen filmin zaman zaman bir survivor belgeseline bürünmesi, türlü iklim koşullarında hayatta kalmaya çalışan ve bu uzun yolculukta birer birer eksilen grubun hedefe varmayı beceren dayanıklı ve azimli bir kaç üyesinin hikayesi de olabilecek en klişe finalle son buluyor.

    festivalde arka arkaya izlediğim iki film de stalin dönemi üzerinden komünizme saldırıyordu ancak en azından mikhalkov’un güneş yanığı'nın 16 sene aradan sonra gelen devam filmi politik kurgusundaki zaafiyetlerine rağmen iyi bir filmdi. weir onu da becerememiş.


    (coffee and cigarettes - 9 Nisan 2011 11:06)

  • comment image

    --- spoiler ---

    kanımca en güzel sahnesi mahkumların bir grup kurdu bir hayvanı yerken bulup kurtları kovaladıktan sonra da merhum hayvanı kurtlardan farksız bir şekilde çiğ çiğ yemeleriydi.

    ---
    spoiler ---


    (zoltan putatapan - 24 Nisan 2011 01:36)

  • comment image

    birazcık da olsa into the wild tadı veren film. bir kere hikayenin gerçek olmasından çok o hikayenin gerçekliğinin filme yansıtılabilmesi önemlidir, bu açıdan gayet güzel uyarlanmış bir film. national geographic ekibinin filme katkısı yadsınamaz, filmin görüntüleri bu kadar muazzam olmasa film bu kadar etkili olamazdı. oyunculuk ise şahane, oyunculukta önemli olan; oyuncunun rol yaptığını size çaktırmadan rol yapmasıdır. bunun en güzel örneklerinden birini filmde colin farrell veriyor. ed harris bu filmde biraz dekor gibi kalmış ama olsun fena iş çıkarmamış.

    --- spoiler ---

    kar fırtınasından korunmak için ağaç kabuğundan maske yaptıkları sahne muazzamdı.

    ---
    spoiler ---

    ve son olarak bu filmden çıkarmamız gereken ders; allah bu melmekete gomünizm göstermesin. amin.


    (scourgeofgod - 8 Mayıs 2011 05:13)

  • comment image

    filmin olayı alt metinden ziyada doğa ile mücadele dostlarım. alt metin bir azgın bir sovyetin bile rahatsız olmayacağı kadar flu bence.

    --- spoiler ---
    ulan ne bekliyorsunuz sibirya'daki hapishanelerde yatan ve zorla çalıştırılan suçlulardan? herhalde ucuz hatta beleş işgücü olarak kullanılacaklardı, daha ne?

    ayrıca yine ne bekliyorsunuz o yılların sscb'sinden? tüm dünyadasuikastler falan gırla gidiyor, komplolar da mevcut. hikaye almanya'da geçse bu kadar irrite olmazdınız. nazilere sempatiniz yoktur ondan.
    ---
    spoiler ---

    edit: komünizm düşmanı değilim.


    (bl - 16 Haziran 2011 20:48)

  • comment image

    --- spoiler ---
    yaklaşık olarak tahminen 6.078 kilometre falan yürüyor bu abiler filmde.
    ---
    spoiler ---
    ben acaba şu çeyrek asır etmeyen hayatımda 78 kilometre yürümüş müyümdür? diye sormadım değil hani kendime.


    (allame i cihan - 20 Haziran 2011 03:08)

  • comment image

    film muzikleri ara ara anadolu da geciyormus havasi veriyor. belgesel tadinda olup olaylar ve mesajlar basit bir sekilde anlatilmis, ama yine de sıkılmadan izleniyor. en cok baykal gölünü ve film muziklerini sevdim.

    ozellikle ' mirages don't have birds ' melodisi sanki baba zula tarzi gibi.

    http://www.youtube.com/watch?v=mvfe0pfgs0o

    filmin soundtrack listesi:

    1. interrogation
    2. new arrivals
    3. plans for escape
    4. a brave man
    5. escape
    6. lake baikal
    7. freedom?
    8. mirages don’t have birds
    9. the abandoned temple
    10. water!
    11. tibet
    12. india
    13. keep on walking
    14. closing credits


    (rapideye - 25 Haziran 2011 01:11)

  • comment image

    cok iyi olmamasina ragmen izlerken yorulacagin, su icmek isteyecegin film.

    --- spoiler ---

    tibet'te ki bilge amcaya hindistan'i sorduklarinda amcanin " tepelerin arasinda sikkim'e kadar giden bir yol var, ordan gidersin" benzeri bir aciklama yapmasindan sonra toparlayamadim filmin sonunu..

    ---
    spoiler ---


    (cet - 21 Temmuz 2011 15:10)

  • comment image

    bir yol hikayesi. baby bro tavsiye etmişti aylar önce. 'sıkılırım ben bundan' diye ertelemiştim hep izlemeyi. sıkılma beklentisiyle izleyince beklenti üstü çıkan bir film oldu benim için.

    --- spoiler ---
    çamur içip, ağaç yediler. bir an colin abinin de dediği gibi ölenlerden birini de yiyecekler sandım. son sahnesiyle de gözleri nemlendirerek bitti.
    ---
    spoiler ---


    (susam krokan - 2 Ağustos 2011 22:49)

  • comment image

    fenaymış. şans eseri denk geldim. edindikten 2-3 ay sonra izleme şansım oldu. o kadar bekleterek haksızlık etmişim.


    (neocheater - 26 Ağustos 2011 21:04)

  • comment image

    yol filmi sevenlerin izlemesi gereken filmlerden biri.

    --- spoiler ---

    karakterleri fazla tanıyamamış olmamızın bilinçli bir tercih olduğu izlenimini mister'ın* kız* ile girmiş olduğu diyalogda kızın, "birbiriniz hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz tarzındaki cümlesine, hapishanede o kadar kalınca konuşmamayı öğreniyorsun" diyerek cevap vermesiyle edindim.

    ---
    spoiler ---

    benzer yönleri olması bakımından (bkz: seven years in tibet)


    (bosyereaglamagonlunubaglama - 26 Ekim 2011 03:50)

  • comment image

    trt 1 'de şu an yayınlanıyor. güzel bence.

    edit: güzel demekle hakaret etmişim uzun zamandır bu kadar iyi bir film izlememiştim. mutlaka izlenmeli.

    --- spoiler ---
    çamurlu da olsa su suymuş..

    ---
    spoiler ---


    (rubiks cube - 29 Ekim 2011 23:21)

  • comment image

    filmi seyreden her 10 kişiden 8'inin film bittikten sonra google earth ya da maps açıp sibirya-hindistan arasını incelediğini düşünüyorum.

    bir de (sanırım) "hard diskte bekletilip çok geç seyredilen filmler" listesine ilk sıradan girer gibime geliyor. birçok kişi gibi ben de indirmiş ama aylarca seyretmemiştim. hata etmişim.

    aksiyonu az ve uzun bir film ama (şahsen) sıkmıyor. kendinizi o gruptan birinin yerine koyarak seyrederseniz daha etkileyici oluyor.

    yol ve hayatta kalma türünü sevenler pişman olmayacaktır.


    (seerlomlan - 15 Ocak 2013 21:59)

  • comment image

    ideolojik açıdan, sovyet rusya ile ilgili olan kısmının, yani sibirya'daki çalışma kampında geçen ve tutukluların oraya geliş hikayelerine de kısaca değinilen bölümlerinin komünizm karşıtı propaganda eleştirisine maruz kalması yanlış; alttan alta amerika'yı evrensel iyiliğin ve özgürlüğün odağı olarak işaret etmesinin aynı şekilde eleştirilmesi ise isabetli olacaktır. bir komünist bile dönemin rusya'sında suçlanma, tutuklanma olaylarının ve çalışma kamplarındaki koşulların farklı olduğunu iddia etmez. kağıt üstündeki komünizm fikri ayrı bir konu fakat filmin sovyetler birliği örneğinden gösterdiği şeyler abartılı değil.

    --- spoiler ---

    oradan yola çıktıktan sonra, film, çok doğru bir tercihle, aksiyon izleyicisini memnun etme düşüncesine hiç sapmayarak, güçsüz fakat azimli bir grup insanın doğayla mücadelesine dönüşüyor. dünyanın bugünkü kadar küçük ve kalabalık olmadığı yıllarda, inanılmaz zor şartlarda korkunç mesafeler aşılıyor. ve karanlık sibirya ormanlarında, kavrulan çöllerde, buzullarla kaplı dağlarda bir sebepten yollara düşüp asla gideceği yere varamamış, belki buz tutmuş ve bugün bile gizemleriyle beraber bozulmadan formunu koruyup keşfedilmeyi bekleyen ne kadar çok insan olabileceğini akla getiriyor. film bu düşüncelerle izleyiciyi hassaslaştırıyor. şahsen, bir tepeyi geçip sıradaki check pointe ulaştıkları her sahnede (ki yanlış hatırlamıyorsam hepsi aynı planla çekilmiş) duygulandım. baykal gölü'ne, moğolistan sınırına, himalayalar'a varışlarını ve hala yürümeleri gereken çoook yol olduğunu görmelerine rağmen inançlarını kaybetmemelerini coşkuyla karşıladım.

    karakterlerin derinleştirilmemesine takılmadım. zaten onlarla birlikte seyahat ediyor olsaydım, "hocam polonya'nın içinden misin?" gibisinden muhabbet açmaya da çalışmazdım. onlar gibi, amaca odaklı, gereğinden fazlasını bilmeye, herkesi yakından tanımaya zaman ve enerji harcamadan yoluma bakardım. izleyici olarak da aynı noktadan yaklaşıyorum. özgür olabilmek için ölümü göze alan maceracılar olduklarını bilmek yetiyor, bu halleriyle her bir karakteri saygı değer buluyorum.

    gerçek bir hikayeden uyarlama olduğu söyleniyor ama açıkçası buna da inanmıyorum. tabi uyarlama kelimesi ne kadarını gizliyor bilemem; adamlar gerçekte sibirya'dan moğolistan'a kadar kaçtılar da (ki bu kadarı bile efsanevi bir başarıdır) yazar gaza gelip ucuna 4000 km daha uyarlayıverdiyse olabilir. ancak hindistan'a kadarki yol boyunca geçilen orman, çöl, dağ gibi coğrafi engellerde, açlığı susuzluğu her şeyi geçtim, ilkokulda öğretilen yön bulma teknikleriyle düzgün bir rotada ilerlenebileceğini zannetmiyorum. çünkü birkaç derecelik bir hata yapsan kendini tibet yerine afganistan'da bulursun. hele benim gibi yön özürlü biri liderlik etse bering boğazı'ndan alaska'ya geçmiş bile olabilirdik. yok hakikaten varsa bu insanlar ve izledikleri yol da aynen böyleyse, şüphesiz insanlık tarihine geçmeleri gerekir.
    ---
    spoiler ---

    colin farrell'dan tigerland ve birkaç başka film nedeniyle nefret ederken in bruges filminden dolayı kendisine saygı duymaya başlamıştım. bu filmle beraber antipatim tamamen sona ermiş bulunmaktadır. gerçekten yetenekli bir oyuncu. haber salın gelsin elimi öpsün, tatlıya bağlamaya hazırım.


    (jvvd - 14 Temmuz 2013 22:24)

  • comment image

    -"sen daha önce kesin cinayet işledin."
    +"niye böyle bir şey söyledin?"
    -"normal bir inanana göre fazla dua ediyorsun."

    gibi güzel bir repliğe sahip film.


    (valentin kozharsky - 31 Ocak 2014 01:42)

Yorum Kaynak Link : the way back