Coco avant Chanel (~ Coco Chanel'den önce) ' Filminin Konusu : Yetimhanede başlayıp, kabare şarkıcılığına uzanan daha sonra da dünyanın en önemli modacısı olma yolunda ilerleyen, masal gibi bir hayat.Gerçek adı Gabriella Chanel olan Coco Chanel ’in Paris’e taşınmadan ve ünlü olmadan önceki yaşamından kesitleri sergileniyor.
Hors de prix(2006)(7,0-29069)
Coco Chanel(2008)(7,0-3279)
La délicatesse(2011)(6,6-12614)
De vrais mensonges(2010)(6,5-6567)
Coco Chanel & Igor Stravinsky(2009)(6,4-5841)
nedense filmi izlerken aklıma hanımın çiftliği geldi.--- spoiler ---bir gün hepsi benim masamda oturmak için çırpınacaklar--- spoiler ---
(titiz - 7 Kasım 2009 22:58)
öncelikle bu filmin bir moda filmi olduğunu düşünerek gitmeyin beyler. sıkılacağınızı sanıyorsanız, bilakis gayet güzel bir hikaye izleyeceksiniz.gabrielle "coco" chanel'in, "the big famous chanel" olmadan önce ne olduğunu görmek için izlenir bu film isterseniz. ama bence, karakterin gerçek olması önemli değil, hikaye o kadar güzel ki, ünlü birinin hayatını da anlatmasa, gözümde aynı değeri taşırdı... ama bu gerçeklik bazı artılar yaratmıyor değil: moda gibi son derece "boş" gözüken bir şeyin, aslında ne kadar politik olduğunu görürsünüz. kadının üretici olarak görülmediği ve süs bebeği olmak dışında değeri olmadığı bir dönemde, kıyafetler de ona göredir. hareketi kısıtlayıcı, ama göze hoş gözüksün yeter! sanki o kadınlar koşmayacak, nefes almayacak, bağırmayacak... korseler, fırfırlar, metrelerce kuyruklar, kilolarca takı, devasa şapkalar.. o kıyafetleri giyerseniz, onları taşıyabilmek için elbette yavaş yavaş yürüyecek, dik duracak, zarifçe oturacaksınız... erkekleri özgü ata binmek, zıplamak, koşmak için, ancak chanel'in yaptığı gibi, erkek binici pantolonları ceketleri giymeniz gerekecek... alt metne bakarsanız, işte bu ataerkilliğin kendisi, feminizmin en çok eleştirdiği durumlardan biri: erkeklerin, kadınları görmek istedikleri şekle sokmaları, soktukları şekille, istedikleri çerçevede kalmalarını sağlamaları. neden bütün tasarımcılar erkekti? işte bu yüzden...ama chanel, ilk kez bir kadın olarak kendini moda dünyasına kabul ettirdi, kadınların kendilerini rahat hissedebilecekleri, süs bebeğinden daha normal gözükebilecekleri, hareketlerini kısıtlamalarına gerek kalmayacak kıyafetleri tasarlayarak. bu gün çok ciddi bulduğunuz tayyör takımlar, bacakları gösterecek kısalıkta (oysa amaç bacak göstermek değil, sadece süpür süpür yerlerde gezinmeyecek, rahatça yürümenizi sağlayacak bir kısalık, bugünkü tabirle nene boyu) olduğu için inanılmaz eleştirilmiş karşı çıkılmış kıyafetlerdir oysa! bugün kadın giyiminde kullanılan pek çok şeyi, chanel ilk yaratandı, penye tişörtlerden korsesiz elbiselere kadar... bu, sembolik bir değer taşır aynı zamanda, çalışan kadın, içinde hareket edebileceği, rahat nefes alabileceği giysilere ihtiyaç duyar. ve kadın çalışmak isteyebilir! bu son derece normaldir ve hayat tarzı, giyimi de ona göre değişecektir. chanel, bu değişimi başlattığı için önemlidir, tıpkı alanında ismini kabul ettirebilen ilk kadın olması gibi... döneminin kadına bakışını, yargılarını eleştirmiştir. eleştirmek, sadece belgesel çekmekle olmaz. giyim, ne denirse densin, bunun bir yoludur. bu tıpkı parka giyerek safını belli etmek gibidir, cübbe giymek gibidir, yırtık kot giymek gibidir. her dönemde insanlar politik duruşlarını simgeleyecek giysiler kullanmışlardır. bir erkeğin oyuncağı olmayı, onu eğlendirmek için şarkı söyleyip, dans etmeyi, onu eğlendirmek için cilvelenmeyi reddeden, kendi ayakları üzerinde durmayı, çalışıp üretmeyi yeğleyen kadınların o dönemki ikonu da chanel olmuştur. çünkü ya eski usul giyineceklerdi ya da oradan! başka alternatif yoktu! chanel bu yüzden "anarşist" ve bu yüzden "devrimci"dir. bunları büyük kelimeler zannedip, bunları birine vermek için illa savaşta başarılar göstermiş olması gerekmez. bu yüzden bu kadına, bu payelerin verilmesi doğrudur ve haklıdır. bu film de, bunu anlatmaktadır.daha teknik detaylara gelinecek olunursa, oyunculuklar çok başarılı. hiç biri sırıtmıyor, dönemin görselliğiyle örtüşecek yüzler seçilmiş ve karakterler; diyaloglar yoluyla olsun, tarzları yoluyla olsun, kendilerini net olarak ifade edebilmişler. anne fontaine yazısını görünce perdede, insan iyi bir film bekliyor zaten, nitekim bu film de "lüks ürünler göstererek ağız suyu akıtan pazar filmi" değil, anlatacak bir meselesi, derdi olan gerçek bir film. ve şahika noktası da, elbette audrey tautou'nun kusursuz oyunculuğu... mimikleri, tonları, terslenmeleri, gülücükleri, her şeyi çok sade ve çok doğal. bu rolde, fransız biri oynatılacaksa eğer, ondan daha uygunu olamazmış.. kesinlikle doğru seçim...filmle ilgili tek eleştirim kısalığı olabilirdi, chanel'in moda dünyasında yaşadıklarını daha net görmek isterdim ama, "filmin konusu bu değildi zaten" diyerek susuyorum. neticede adı üzerinde, chanel'in öncesini anlatıyor bu film. ama tasarımları yüzünden nasıl eleştirildiğini, "kadın başına" bir atölye açması ve işletmesinin zorluklarını, sırf cinsiyeti yüzünden moda dünyasında dışlanmasını, ama kadınlar için uğraşan bir kadının sonunda gerçek bir ikona dönüşmesini de izlemek isteriz. kısmet bir başka filme ...
(polly jean - 8 Kasım 2009 15:22)
audrey tautou'nun amelie'den sonraki en iyi filmi denilebilir. mekanlar, çekimler, kostümler çok başarılı, döneme ait her şey merak uyandırıyor ve film hiç sıkmıyor. biyografi filmlerinden hoşlanmayan izleyici kitlesine bu türü sevdirmeyi başarabilir. kısacası çok tatlı.
(amelie poulain - 14 Kasım 2009 01:29)
ziyadesiyle uzun hikayesi çok yavaş ilerleyen bir film. audrey tautou gerçekten iyi bir oyunculuk sergilemiş ama diğer oyuncular için aynı şeyi söylemek namümkün.--- spoiler ---filmin konusu: orospu olacakken modacı oldu.--- spoiler ---
(izafi - 15 Kasım 2009 12:46)
özellikle modayla ilgilenenlerin, tasarım kıyafetlere ilgi duyanların kesinlikle sinemadan çıktıklarında yüzlerinde hafif bir gülümseme içlerinde sessiz bir "acaba" sorusuyla salonu terk edecekleri film.http://www.resetmagazine.net/…oco-avant-chanel.html
(er2 - 22 Kasım 2009 18:04)
film çok durağan ilerlese de "coco" chanel'in farklılığının ve yaptığı devrim öncesi hazırlıklarının üzerinde güzel durulmuş. özellikle filmin bir yerinde etienne balsan'a "sizin bir işiniz yok mu, çalışmaz mısınız?" a benzer bir soru sorması ise sıradışı insanların kökeninde neyin yattığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
(franny - 22 Kasım 2009 18:46)
her kadının izlemesi gereken yapıt. erkeklerin karşısında daha da önemlisi rutinlerin / kanıksanmışlıkların karşısında duran, aklına koyduğunu hayata geçiren güçlü bir kadının hikayesi. her kadına içindeki gücü anımsatacak, toplumun yaptırımlarından bağımsız düşünmesini sağlatacak bir hikaye. biraz devrimci, biraz anarşist ve biraz bencil ancak kesinlikli estetik bir hikaye.
(innocentwitch - 30 Kasım 2009 01:30)
audrey tautou 'nun sigara içmeyen insanı bile sigara içmeye teşvik ettiği film. o nasıl bir efkardır... ancak film boyunca sigaranın külünü kumaşların üzerine ha düşürdü ha düşürecek diye kendi kendime gerildim.
(sunnny - 7 Aralık 2009 22:12)
bir kere şu kesin: coco chanel çok önemli bir kadın. kendine öyle der mi bilmem ama konumuna ve yapıp eylediklerine bakarsak sıkı da bir feminist. kadınların çalışması, süs bebekleri değil rahatça eğilip kalkan, konuşan, dans eden, hareket eden insanlar oldukları ya da olmaları gerektiği, evlilik denilen iki kişilik dünyanın konvansiyonel yapısı. bütün bunları anlamış, anlamakla da kalmamış akletmiş, kendi pratiklerine aksettirmiş çok çarpıcı bir kadın. ama film, oyunculuklar ve kimi özenli diyaloglar dışında çok başarılı değil bence. bir kere bu kadar çarpıcı ve etkileyici bir hikayeyi bu kadar çarpıcılığından arındırarak anlatmak hiç iyi olmamış. hani desem ki chanel tarzı bir sadelik, bir elegant anlatım yüzünden bunu tercih etmiş, yok öyle değil. bazı yerler bildiğin zayıf olmuş. yani bir havası var ama hikayenin inandırıcılığı filmin dramatik yapısından değil, audrey tautou başta olmak üzere oyuncuların başarısından kaynaklanıyor. diyebilirsiniz ki, e o zaman bu bir oyunculuk filmi, yok öyle de değil bence. bir şeyler olmamış, çok çarpıcı bir hikaye ziyadesiyle ruhsuz anlatılmış. stilize olması için uğraşılmış ama daha çok ruhsuz olmuş.kadın çok etkileyici bir karakter ama. artı tarzı muhteşem. hiç de babaanne değil, son derece classy buluyorum ben şahsen. hatta artık chanel tarzı takılmaya ve bu seda sayan kıyafetlerimden kurtulmaya karar verdim bu filmi izledikten sonra. bilginize sunarım.
(ki - 20 Aralık 2009 04:05)
filmi görsel olarak oldukça etkileyici bulduğumu söylemek isterim. sahneler ve verdiği duygu yoğunluğu oldukça akılda kalıcı ve çarpıcı. audrey tautou gibi gülünce güzelleşen bir kadının coco chanel i canlandırması çok uygun olmuş. belki filmi izledikten sonra dumur olmuyor, hadi canııım gibi nidalar da bulunmuyorsunuz ama sahneler aklınızda yeretmiş, coco chanel e hayranlığınız artmış ve yönetmeninden, kostümcüsüne tüm ekibe saygı duyuyor oluyorsunuz. özellikle coco chanel in kumaş kestiği, saten pijamalar giymiş ve saçları dağılmış halde gezdiği, denizi ilk gördüğü .. sahneler hatırınızda kalıyor. iyi seyirler..
(thinky - 21 Aralık 2009 14:08)
görsel anlamda tatminkar olsa da bana biraz eksik gelen film. çünkü bence, coco'nun bu kadar liberal olmasının altında yatan şey sadece gözlemlediği çevre ve aşık olduğu adamlar üzerinden dönmüyor. keşke film içerisinde çok daha fazla coco'nun cümlelerinden anlaşılabilse herkesten farklı ve farklıyken de bu kadar rahat olmanın nasıl hissettirdiği. bence yaşadığı aşklardansa yaşam tarzı daha fazla öne çıkmalıydı. film sadece, aşkları üzerinden değişen bir kadını gösteriyor ama böylesi bir kadın figürü bence aşklarından çok daha fazlası.
(phoebe buffay - 5 Şubat 2010 21:06)
benim nezdimde modern zamanların hepburn'ü olan audrey tautou, dramatik oyunculuğunu kanıtlamaya devam ediyor... halen mimikleriyle ilgili bir kasılma yaşadığına inansam da, kendini pür dikkat izletmeyi başarıyor... film, coco chanel'in pavyon şarkıcılığından moda dünyasına yaptığı yolculuğa dair, dürüst ve şaşırtıcı bir öyküye sahip... zaman zaman fazlasıyla ağırlaşan temposundan dolayı konsantre olmak güçleşse de, izlemeye değer bir film...
(sakuissaku - 8 Şubat 2010 15:31)
audrey tautou, kostüm, mekan, renk, kurgu, sanat ve görüntü yönetiminin başarısının, temponun düşüklüğüne rağmen izlettiği; dingin, huzurlu ve türkiye'de maalesef hasret kaldığımız iyi anlatımlı, sakince bitiveren anne fontaine filmi. bu filmden sonra bir kadın olarak hep chanel kullanmayı isterdim ama çok pahalı.
(hohlem - 15 Ağustos 2010 01:16)
--- spoiler ---filmin sonu murphy yasalarını hatırlatıyor;pazar günü tatil olduğu için pazar günlerinden nefret eden coco avant chanel, bir pazar günü hayata veda ediyor..--- spoiler ---
(lynda - 15 Ağustos 2010 01:21)
"sevmenin tek güzel kısmı sevişmek.bunun için de bir erkeğe ihtiyacımız olması çok kötü!"
(nouvel - 15 Ağustos 2010 14:31)
izlerken kendi dünyamı unutup coco'nun hayatında uyandığım muhteşem fransız filmi. --- spoiler ---bilhassa koca bir servete ve şöhrete kavuştuktan sonra kendi atölyesinde merdivenlere oturup geçmişini hatırlaması ve oradaki tüm modellerin onu alkış yağmuruna tutması dağıldım an oldu. yetimhanede büyüyen bir kızın geldiği yere bakın. audrey zaten güzelliğiyle büyülemiş benoit'e ise diyecek söz bulamıyorum zira kendisi les émotifs anonymes filminde de döktürmüştü.--- spoiler ---
(patlak fermuar - 17 Ocak 2012 19:52)
moda, paris, audrey tautou, siir gibi bir fransizca ve gercek bir hayat hikayesi. bir an sıkılmadan, gozumu alamadan izledigim film.
(archit3ct - 14 Mart 2012 00:01)
coco chanel'in doğum gününün 130. yıldönümünde izlediğim film. mekan ve kostüm seçimleri mükemmeldi zaten bu alanda akademi ve bafta adayı da olmuş.filmin en unutulmaz sahnesi ise coco'nun boy'a ''metres olmak eş olmaktan daha iyidir.'' dediği sahneydi.
(brooklyn carter - 19 Ağustos 2013 21:23)
filmde bol bol söylenen sonra da dile dolanan şarkının adı qui qu a vu coco, sözleri de şöyle imiş:j'ai perdu mon pauvre coco, coco mon chien que j'adoretout près du trocadero, il est loin s'il court encoreje l'avoue mon plus grand regret dans ma perte si cruelc'est que mon homme me trompait, mais coco m'était? fidèlevous n'auriez pas vu coco?coco dans l'trocaderoco dans l'troco dans l'trococo dans l'trocaderoqui qu'a qui qu'a vu coco?eh! coco!eh! coco!qui qu'a qui qu'a vu coco?eh! coco!oh coco que j'aimais tant, il était victime d'un crimemessieurs plaignaient mon tourment, car il est bien légitimej'ai beau crier le chercher, de la bastille à l'hippodromeje n'ai pas coupé à cliché, je ne ferai pas ça pour mon homme
(black sure - 23 Eylül 2013 09:44)
çıkış noktası güzel ama senaryosunda sıkıntılar olan nadide bir film. audrey tautouye coco olmak çok yakışmış. filmi izlemeye karar verdiğimde modayla ilgili, güzel zaman geçireceğim bir film izleyeceğimi düşünmüştüm ama lakin ki öyle olmadı. film daha çok coco'nun modacılıktan önceki hayatını konu alıyor. benim tercihim filmin tamamının son yarım saatte olduğu gibi olması. eminim daha zevkli ,daha çok mesaj veren ve yeni ufuklara yelek açtıran bir film olurdu. bir biyografinin yanında hoş bir aşk hikayeside işlenmiş filmde. izlenesi.
(the jelibon - 18 Ekim 2013 15:26)
Yorum Kaynak Link : coco avant chanel