Süre                : 1 Saat 51 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Ağustos 2013 Perşembe, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Ülke                : Almanya,Belçika,ABD,Fransa
Yapımcı          :  Kaminski.Stiehm.Film GmbH , Bavaria Pictures , Senator Film Produktion
Yönetmen       : Sandra Nettelbeck (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Sandra Nettelbeck (IMDB)(ekşi),Françoise Dorner (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Michael Caine (IMDB)(ekşi), Michelle Goddet (IMDB), Jane Alexander (IMDB)(ekşi), Serge Hollogne (IMDB), Fred Fuchs (IMDB), Yohan Guignard (IMDB), Dieter Rupp (IMDB), Gillian Anderson (IMDB), Christelle Cornil (IMDB), Alix Poisson (IMDB), Clémence Poésy (IMDB), Louis-Julien Petit (IMDB), Thierry Angelvi (IMDB), Justin Kirk (IMDB), Deshaun Strong (IMDB), Ian Fenelon (IMDB), Anne Alvaro (IMDB), Dominique Fouilland (IMDB), Richard Hope (IMDB), Mike Olembo (IMDB), Hugues Hausman (IMDB), Claude Vandersaenen (IMDB), Yannick Choirat (IMDB), Jean-Marc Favorin (IMDB), Emilie Lecluse (IMDB), Alexis Goslain (IMDB), Lætitia Reva (IMDB), Laure Lalane (IMDB), Alain Perpète (IMDB), Sabeline Amaury (IMDB), Philippe Guinet (IMDB), Amélie Glenn (IMDB), Geoffroy Fichefet (IMDB), Patricia Sidarous (IMDB), Silvana Scelfo (IMDB), Timothée Marquis (IMDB), Aurore Flament (IMDB), Audrey-Anne Bouchard (IMDB), Thibault Flament (IMDB), Jean-Philippe Dauphin (IMDB) >>devamı>>

Mr. Morgan's Last Love (~ Son Ask) ' Filminin Konusu :
Matthew Morgan, Paris'te yaşamını sürdüren yalnız bir adamdır. Bir tesadüf sonucu Pauline ile tanışır ve yaşama gücünü yeniden kazanır. Birlikte gerçek dostluk ve içten bir ilişkiye adım atan ikili, bu süreçte aile olmanın değerini de anımsar. Pauline bir araba kazasında ailesini kaybetmiş ve bu acı olayın sonrasında asla başka biriyle birlikte kendini güvende hissedememiştir. Matthew ise karısının ölümünden sonra çocuklarıyla sarsıcı sorunlar yaşamıştır. Pauline, Matthew'un bu sorunlarının neden olduğu son derece trajik bir olaya tanık olur ve Matthew ve oğlu Miles'ın arasındaki problemleri çözmeye karar verir.


  • "film gerçekten güzel ve bir o kadar da düşündürücü, 3-4 dakika the x files'ten tanığıdımız giilian anderson'u gördüm mest oldum, yıllar geçtikçe daha da güzelleşiyor ablamız."
  • "insanın başına ne gelirse gelsin hayatın devam ettiğini hatırlatan film."
  • "merak ettiğim film."
  • "açılış sahnesi amour'un final sahnesi gibi duran (bana mı öyle geldi?) film."
  • "ağzıma sıçan bir başka film."
  • "spoylır: morgan'ı nasıl da kötü adama çevirdiler filmin sonunda. cezasını da boynuz takarak verdiler. bok gibi film."
  • "bir başyapıttır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ülkemizde 18 ekim de son aşk ismi ile gösterime giren sandra nettelbeck yönetmenliğinde, dram komedi türünde bir film. henüz izlemedim daha bismillah nette bir şeyler bakarken michael caine'in filmi olarak görünce dikkatimi çekti. imdb 6.8 diyor. michael caine'i izlemekten keyif alan biri olarak, bir ön göz gezdirme ile filmin de oldukça güzel olduğunu düşünüyorum. bir amerikalı profesörün parisli bir kadınla tanışarak hayatlarının değişimini anlatıyor.


    (morgaine gb - 20 Ekim 2013 14:23)

  • comment image

    sıkılmadan izlediğim güzel bir film. muazzam diyemediğim fakat michael caine ve güzel fransız kızımız sayesinde izlenilebilir kılıp insanı bunaltmayan çokta uzak olmadığımız bir konuya sahiptir. ağladım, gözlerim portladı çok duygusal diyenleri bir kenara iterek, vakit geçirilebilecek güzel bir film diyorum.

    birde bu fransızlar neden bu kadar çekici olmak zorunda arkadaşım.


    (pierre carton - 22 Ekim 2013 07:20)

  • comment image

    hayatın olağan akışında süregiden, oldukça doğal işlenmiş bir kurguya sahip olan güzel film. kimileri bayıcı, durgun, ağır akan bir film olduğunu düşünebilir, ama boşverin, zaten bu insanlar her filmden aynı haltı bekledikleri için onları gözardı edin.

    son olarak filmin sonu ters köşeye yatırıyor insanı, izlemeye değer bir film.


    (killer queen - 22 Ekim 2013 19:15)

  • comment image

    film gerçekten güzel ve bir o kadar da düşündürücü, 3-4 dakika the x files'ten tanığıdımız giilian anderson'u gördüm mest oldum, yıllar geçtikçe daha da güzelleşiyor ablamız.


    (derebeyi1744 - 27 Ekim 2013 00:47)

  • comment image

    nedense bana smultronställeti hatırlatan filmdir. gerçi arada dünyalar kadar fark var aynı gerçekliğin farklı yorumlaması.

    smultronställetin baş karakteri isak hayat istediklerini alamamış ve teselliyi sadece çalışmakta ve ömrü hayatını inzivada geçirmekte bulmuştur.

    fakat henry hazretleri hayattan istediklerini almış ve bütün yaşama azmini karısına vakfetmiştir ve sonuç hüsrandır. belki de başarının boşluğu belki de bulup kaybetmenin ve beyhude şeylerle kaybettiğini yakalama arsuzuyla dolar taşar film.

    ama işte bir bilgenin dediği gibi insanlar sevilmez hayat sevilir. çünkü insanlar ölür, gider, bir yabancıya dönüşür ve bir insan üzerine kurulan hayat çökecektir.

    paris şehrinde bir kelime fransızca konuşamadan içine kapalı yaşayan bu hazret neyi kaybettiğini bilir ve onu bir daha arama ihtiyacı duymaz. çünkü bulamayacaktır.

    ama kaybettiğini zannettiği şey belki esas kaybettiği şey değildir. hayatı ıskalamış , yaşamı sevmektense adece bir insanı severek kendi ateşinde yanmayı ve yok olmayı seçmiştir.

    zaten seçimlerimiz bizi bir adım daha nihai sona götürmüyor mu?

    yabancı bir şehirde insanları sevmeden insanlığı ise hiç iplemeden yaşayan bu kişi tamamıyle 20. yüzyılda kalmıştır.

    yeni çağ ona bir şey vaad etmez. çünkü bu post modern öküz çağ hem onun duyuşuna hem de düşünüşe terstir. - itiraf edemesek de bir çoğumuzda olduğu gibi - bu anlamsız beyhude çağ da bir hayalet gibi dolaştığını her mimiği her jesti ile belli eder.

    zaten film bir hayalet filmdir. gerek temposu gerekse oyunculukları - olması gibidir hani- bu dibi kınalı post modern dünyanın gayet dışındadır.

    teker teker oyunculukların hakkının verildiği ve rejinin bir kadının elinde olmasına rağmen bir erkek filmidir bu film. yönetmeni sandra nettelbeck feminist şaçmalıkları yerleştirmeyip - ki françoise dorner romanı yazmıştır, ki o da bir kadındır- gayet adam akıllı filmler yapabileceğini bize göstermiştir.

    darısı 5. sınıf boktan filmleri cafcafla duygu sömürüsüyle yerleştirmeye çalışan kolaycılara...

    vel hasıl-ı kelam izleyin izletin esas sinema nasıl olurmuş görün...


    (johnwayne - 28 Ekim 2013 19:26)

  • comment image

    yaşlı adam genç kızla tanışır gibi basit ve sıradan bir film değil. üzmeye, ağlatmaya çalışmadan, ki çalışmasa dahi bunları hissediyorsunuz, yapılmış insana dair güzel bir hikaye. tabi güzel sorulardan güzel bir hikaye çıkmış. kendinizi kimin yerine koysanız olmuyor, filmde de işlendiği üzere, kim hangi figür, işte bu soru aklı kurcalıyor. izlenmesi, idrak edilmesi tavsiye olunur.

    --- spoiler ---

    - neden hayatı sevmeyi bıraktın?
    - hayatı sadece kendi başına sevemezsin ki. mekanlarını, hayvanlarını, insanlarını, hatıralarını, yemeğini, edebiyatını, müziğini seversin. ayrıca bazen tüm sevgini vermek zorunda olduğun biriyle tanışırsın. ve birini kaybettiğin zaman, her şeyin onunla birlikte duracağını düşünürsün. fakat her şey devamlılığını sürdürür. giraudoux demiş ki, insan bazen yalnız kalmak ister, etrafında bir sürü insan olsa da. bu insanlar biraz fazladır. vizyonunu gölgeler, onlar anlamsız kalabalık gibidirler. onlar dikkatini dağıtan oyalanmalardır. yani yalnızlık içinde unutulmayı ararsın. fakat yalnızlık yalnızca seni sararıp soldurur.
    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---

    yukarıdaki diyalog bir nevi herkesin hayatına farklı bir açıdan baktıracak anahtarlar içeriyor ama onu bir kenara bırakıp filmi kendi içinde düşünelim. filmin en sonunda akıllarda, mr. morgan'ın pauline'i hayatında nasıl konumlandırdığı sorusu var. matthew önceleri onun hayatındaki çılgın olduğunu söyledi. yalan ya da yanlış değildi bence. ancak belki de mr. morgan onu eski karısı gibi gördü, onun özelliklerini pauline'de gördü. yani bu durum pauline'in kendi kişiliğinden olduğu kadar, mr. morgan'ın onu nasıl görmek istediği ile de ilgili bir şey. nitekim oğlu ve pauline arasında olanları gördükten sonra mr. morgan'ın tüm ayarları değişiyor. ilk intihar fikrinin doğru olduğuna, pauline'in sadece onu oyalayıcı bir gölge olduğuna, üzücü deneyimleri sonucunda, karar veriyor. yukarıda söylediğim gibi doğru-yanlış, haklı-haksız hikayesi değil bu. empati bile yapmak güç ve kimsenin de yerinde olmak istemiyorsunuz zaten. ki sorunsalın bağlı olduğu baba-oğul, ölen eş, geç kalınmışlık, egoizm, iletişimsizlik gibi pek çok da değişken var. dediğim gibi basit bir hikaye değil bu. izleyip, idrak edebilmek yeterli.
    ---
    spoiler ---


    (birinci nesil okur - 19 Aralık 2013 00:20)

  • comment image

    gece geç saatte izlendiğinde bazı diyalogları uzun bulup anlamayabilirsiniz.

    --- spoiler ---

    matthew yıllarca arasının olmadığı oğluna en güzel miras olabilecek pauline'i bırakıyor. intiharı kendisine karısının kendine bıraktığı gibi hayaletini pauline'e bırakıyor. buda gösteriyor ki pauline ile matthew'in arasındaki ilişki ölen eşiyle olan ilişkisine benzermiş. (yada bunların hiçbirisi, biraz uyumam lazım.
    ---
    spoiler ---

    filmin imdb bağlantısı: http://www.imdb.com/title/tt1838603/


    (bilgehankalkan - 4 Ocak 2014 04:41)

  • comment image

    son zamanlarda izledigim iyi filmler arasina rahatlikla koyarim kendisini. michael caine zaten usta ama clemence poesy resmen izleyenleri kendisine asik ettirmistir eminim. hatun filmde dokturdukce yanimda hanimin elini sikmaktan bir hal oldum.


    (atieng - 2 Şubat 2014 20:50)

  • comment image

    denk geldikçe izlediğim, samimi, sakin , güzel film.

    --- spoiler ---

    profesör ve genç kadının arasında , sandalda geçen güzel bir söz var, leonard cohen e ait bir şarkının sözleri olduğunu filmin sonunda öğrendiğim;

    "bir çatlak var her şeyde, ışık böyle sızıyor içeri."

    "there is a crack in everything. that's how the light gets in. " (bkz: anthem) ...

    ---
    spoiler ---


    (morgaine gb - 23 Şubat 2014 22:43)

  • comment image

    farklı bakış açılarına bağlı olarak, çok farklı izlenimler bırakabilecek bir film. daha fazla vakit kaybetmeden hayatınızın amacını, aşkını, tutkusunu bulmanızı öğütleyen tarafının yanında, didaktik bir hava takınarak baba oğul ilişkisinde, diğer bir çok ilişkide olduğu gibi, iletişimsizliğin, söylediklerimizin, söylemek istediklerimizin aksine bir etki yaratmasının olumsuz sonuçlarını bize göstermiştir.

    --- spoiler ---

    sadece paralel doğruların kesişemediği bir yaşamda, her hayatın bir kesişme noktasına sahip olma ihtimali olduğunu da hatırlatmıştır bu yaşlı adamın son aşk hikayesi. otobüste gördüğü ilk anda genç kızın saçını kulağının arkasına atışını, karısının eski zamanlarda sahip olduğu bir alışkanlığıyla bağdaştırmıştır zihni belki de. kendisi de inanamasa da ona intihar etmeyi düşündürecek kadar hayatın güzelliklerini gösteren bir kızla şans eseri bir otobüste ve kaderin bir hilesi olarak aralarında bu kadar yaş farkı varken tanışmıştır.

    ---
    spoiler ---

    hiç bir zaman öğrenmek için geç değil, sevmek için geç değil, tutkularının peşinden koşmak için geç değil. geç olduğunu düşündüğümüz an son aşkımızın da öldüğü an. zaten o da ölünce elimizde ne kalır.

    ayrıca matthew (mr. morgan) kitaplığına doğru bakarken, kitaplığın rafında çerçevelenmiş şekilde duran yarasa işareti de michael caine'in wayne malikanesi günlerinden kalma bir anı olsa gerek*


    (acemmi - 24 Şubat 2014 23:27)

  • comment image

    spoylır: morgan'ı nasıl da kötü adama çevirdiler filmin sonunda. cezasını da boynuz takarak verdiler. bok gibi film.


    (cehennet - 9 Mart 2014 20:16)

  • comment image

    öyle bir ruh halinde izledim ki ben bu filmi, gözlerimi ve zihnimi açtım, bütün sözlerin, bütün görüntülerin akmasına izin verdim. sonra her şey silikleşti, çok yopun ve hüzünlü bir duygu kaldı filmden geriye..


    (zebra storyteller - 20 Mart 2014 13:20)

  • comment image

    michael caine sayesinde izlenebilir, tatli bir film. baska bir aktör oynasaymis mr. morgan´i, izlenmeye deger bir film olmazmis galiba.

    bir de paris´teki o daire tabi. sirf evin icini cekselermis de olurmus aslinda.


    (filia - 7 Eylül 2014 01:06)

  • comment image

    michael amcanın iyice yaşlandığını gördüğümüz film. kolay değil filmin çekimi sırasında 80'inde idi.

    yaşlı erkek -genç kadın teması ile akla ilk önce elegy gelse de hikayenin benzeştiğini söylemek mümkün değil. ilişkiler, iletişim, kadın- erkek, baba-evlat, aşk,ölüm vs. konularında farklı okumalara da açık sakin ama çok boyutlu bir film.

    paris panoraması altında çok etkileyici bir film olmuş. keyifle izledim. pauline'ya hayat veren fransız oyuncu muhteşem bir seçim. enerjisi ve duruşu rol için çok ideal. michael usta gerçekten çok sindirdiği bir rolü hakkını vererek oynamış.

    güzel hikaye, temiz çekim, iyi oyunculuk ve yaşama dair bir şeylere dokunmak için izlenmesi gereken; eli yüzü düzgün bir sinema örneğidir.


    (civilmechanic - 19 Şubat 2015 11:30)

Yorum Kaynak Link : mr. morgan's last love